iş yapan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

iş yapan



"iş yapan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
iş yapan work s.

"iş yapan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 56 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ağır iş yapan kimse drudger i.
sürekli iş gezisi yapan kimse plier i.
ince iş yapan marangoz cabinetmaker i.
ek iş yapan kişi moonlighter i.
ince iş yapan marangoz cabinet maker i.
gerekenden az iş yapan kimse underworker i.
normalden az iş yapan kimse underworker i.
uygun olandan az iş yapan kimse underworker i.
geçici iş birliği yapan ortak bedfellow i.
geçici iş birliği yapan ortak bedfere i.
geçici iş birliği yapan ortak bedphere i.
elleriyle iş yapan kimse manualist i.
ne iş olsa yapan kimse rouseabout [australia] i.
ne iş olsa yapan kimse roustabout [australia] i.
ağır iş yapan kimse drevil i.
angarya iş yapan kimse droil [obsolete] i.
ağır iş yapan kimse drone i.
sıkıcı ve tekdüze iş yapan kimse drone i.
ısmarlama iş yapan bespoke s.
esaslı iş yapan (kimse) thorough s.
acelesiz iş yapan leisurely s.
oturduğu yerden iş yapan armchair s.
yalnızca masa başı iş yapan deskbound s.
iş birliği yapan cooperative s.
iş birliği yapan coadjuvant s.
iş birliği yapan concurrent s.
gereksiz iş yapan superfluous s.
lüzumsuz iş yapan superfluous s.
gereksiz iş yapan superserviceable s.
Phrases
bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle iş yapan with (someone) for (some amount of time) expr.
Colloquial
normalden daha hızla işleyen, iş yapan kişi ya da şey speed demon i.
kalitesiz/yetersiz iş yapan kimse hack i.
kötü iş yapan kimse hack i.
(bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle) iş yapan with (someone or something) for (some amount of time) expr.
Idioms
ne olsa yapan/elinden her iş gelen, hiçbirinde uzman değildir a jill of all trades is a master of none i.
az konuşup çok iş yapan/çalışan kimse a man/woman/person of action i.
az konuşup çok iş yapan/çalışan adam man of action i.
(biriyle) iş birliği yapan in harness (with somebody) [uk] s.
(bir şeyle) iş birliği yapan involved with (something) s.
riskli bir iş yapan skating on thin ice s.
Trade/Economic
birbiriyle iş yapan birbirine akrabalık ortaklık vb bağlarla bağlı bulunmayan kimselerin bağımsız biçimde hareket ederek yalnızca kendi çıkarlarını düşünecekleri kuralı arm's length principle i.
fason iş yapan outsourcer i.
saat hesabıyla iş yapan işçi hour employee i.
ekonomik alanda iş yapan tüzel kişi business enterprise i.
köşebaşı piyasasında iş yapan curbstone s.
Politics
devlet yetkililerinin devlet ile iş yapan özel firmalarda çalışmaya başladığı uygulama ile ilgili revolving-door s.
Industry
ağır iş yapan çalışan working person i.
endüstriyel iş yapan çalışan working person i.
fazla iş yapan kimse overtimer i.
Technical
orta derecede iş yapan vinç class c crane i.
Construction
bedensel iş yapan işçi ditchdigger i.
Biology
(kas) diğer organlar ile iş birliği yapan organ synergist i.
Slang
tekrarlayan bir iş yapan hizmetçi monkey i.
götüyle iş yapan half-arsed s.
götüyle iş yapan half-assed s.
götüyle iş yapan half-ass s.