iki şey arasında - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

iki şey arasında



"iki şey arasında" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Idioms
iki şey arasında on the cusp expr.

"iki şey arasında" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 88 sonuç

Türkçe İngilizce
General
iki şey arasında gidip gelmek hover f.
arasında ilişki kurmak (iki şey/sonuç/rakam) correlate f.
bağ kurmak (iki şey arasında) connect with f.
(iki şey arasında) benzerlik noktası yaratmak parallelize f.
(iki şey arasında) benzerlik noktası yaratmak parallelise f.
iki şey arasında olan intermedial s.
iki şey arasında sıkışmış halde bodkin [uk] zf.
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak hover between something (and something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak hover between something (and something else) f.
iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek judge between (someone or something and someone or something else) f.
iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak judge between (someone or something and someone or something else) f.
(iki veya daha çok kişi veya şey) arasında yavaş yavaş yürümek step between (someone or something) f.
iki şey arasında kalmak (karar verememek) oscillate between someone and someone f.
iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek drive between f.
iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak drive between f.
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek drive between f.
iki yer/şey arasında araçla gitmek drive between f.
iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak drive between f.
iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek drive between f.
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek drive between f.
iki şey arasında asılı kalmak hover between (something) and (something else) f.
(iki şey arasında) gidip gelmek hover between (something) and (something else) f.
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek hover between (something) and (something else) f.
iki şey arasında asılı kalmak hover between something (and something else) f.
(iki şey arasında) gidip gelmek hover between something (and something else) f.
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek hover between something (and something else) f.
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak judge between (someone or something and someone or something else) f.
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölünmek split between (two or more people or things) f.
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak split between (two or more people or things) f.
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kalmak split between (two or more people or things) f.
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek split between (two or more people or things) f.
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak split between (two or more people or things) f.
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek split between (two or more people or things) f.
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında yer işgal etmek split between (two or more people or things) f.
(iki kişi/iki şey) arasında kararsız kalmak vacillate between (one person or thing) and (another) f.
(iki kişi/iki şey) arasında karar verememek vacillate between (one person or thing) and (another) f.
(iki kişi/iki şey) arasında kalmak vacillate between (one person or thing) and (another) f.
(iki kişi/şey) arasında bir seçim yapmak decide between (someone or something) f.
(iki kişi/şey) arasında bir karar vermek decide between (someone or something) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek hover between (something) and (something else) f.
(iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek migrate between (some place or something) and (some place or something else) f.
(iki kişi veya şey) arasında kalmak (karar verememek) oscillate between (two people or things) f.
(iki kişi veya şey) arasında kararsız kalmak oscillate between (two people or things) f.
(iki kişi veya şey) arasında gidip gelmek oscillate between (two people or things) f.
(iki veya daha fazla şey) arasında gidip gelmek vary between (something) f.
(iki kişi/şey) arasında sıkışıp kalmak wedge between (someone or something) f.
iki kişi/şey arasında sıkışıp kalmak wedge between people or things f.
Colloquial
bilindik iki kategori veya tür arasında sayılan kişi veya şey tweener i.
Idioms
(iki şey) arasında çok ince bir çizgide olmak/yürümek tread a fine line between (something) f.
(iki şey) arasında denge kurmak tread a fine line between (something) f.
(iki şey) arasında denge oluşturmak tread a fine line between (something) f.
(iki şey) arasında denge sağlamak tread a fine line between (something) f.
(iki şey) arasında çok ince bir çizgide olmak/yürümek tread a thin line between (something) f.
(iki şey) arasında denge kurmak tread a thin line between (something) f.
(iki şey) arasında denge oluşturmak tread a thin line between (something) f.
(iki şey) arasında denge sağlamak tread a thin line between (something) f.
(iki veya daha fazla kişi/şey arasında) bağlantı kurmak join (up) the dots f.
(iki şey) arasında ince bir çizgide gidip gelmek tread a fine line between (something) f.
(iki şey) arasında denge kurmak tread a fine line between (something) f.
iki zıt şey arasında gidip gelmek sway to and fro f.
iki şey arasında kararsız kalmak sway to and fro f.
iki kişi/şey arasında ayrım yapmak make fish of one and fowl of another f.
iki kişi/şey arasında ayrım yapmak make fish of one and fowl of the other f.
(iki kişi/şey) arasında kalmış torn between (people or things) s.
(iki kişi/şey) arasında kararsız kalmış torn between (people or things) s.
(iki kişi/şey) arasında ikilemde kalmış torn between (people or things) s.
iki zıt şey arasında between hawk and buzzard zf.
(iki şey) arasında hiçbir fark yok there is no daylight between (two things) expr.
(iki şey) arasında gidip gelen on the borderline expr.
(iki şey) arasında kalmış on the borderline expr.
(iki şey) arasında bir yerde on the borderline expr.
(iki kişi/şey) arasında bir fark yok there's nothing to choose between (two people or things) expr.
Trade/Economic
iki şey arasında ilişki kurmak associate f.
Law
iki şey arasında seçimlik hakkını kullanmak suretiyle diğerinden vazgeçme waiver by election i.
Medical
iki şey arasında beklenen oranın kaybolmuş olması hali disproportion i.
iki şey arasında bulunan intermediate s.
Linguistics
özünde alakasız iki şey arasında (ahlaki veya didaktik amaçlı) kurulan ilişki parabola i.