karıştırarak - Türkçe İngilizce Sözlük

karıştırarak

"karıştırarak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
General
karıştırarak mixtly zf.
karıştırarak muddily zf.
karıştırarak stirringly zf.

"karıştırarak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 58 sonuç

Türkçe İngilizce
General
karıştırarak aramak forage f.
She foraged her earrings in her purse.
Çantasını karıştırarak küpelerini aradı.

More Sentences
karıştırarak yiyecek aramak scavenge f.
During tough times, people in poverty may scavenge through trash bins.
Sıkıntılı zamanlarda yoksulluk içindeki insanlar çöpleri karıştırarak yiyecek arayabilirler.

More Sentences
karıştırarak arama ransacking i.
karıştırarak hazırlama concoction i.
tekilayla likör karıştırarak yapılan bir meksika kokteyli margarita i.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinthe i.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinth i.
sıcak bir sıvıyı karıştırarak soğutmak keel f.
satılık malları karıştırarak incelemek pick over f.
karıştırarak oluşturmak create by mixing f.
çöpleri karıştırarak yiyecek vb aramak scavenge for f.
birbirine karıştırarak hazırlamak concoct f.
su ile karıştırarak bileşik meydana getirmek hydrate f.
kafa karıştırarak yenmek baffle f.
farklı bileşenleri karıştırarak hazırlamak mix f.
farklı bileşenleri karıştırarak oluşturmak mix f.
bireyin kütük bilgisini yanlışlıkla başkasına ait bilgiyle karıştırarak bozmak munge f.
karıştırarak aramak rustle f.
(bir şeyi) farklı yapıdaki bir şeyle karıştırarak kıvama getirmek contemper f.
su ile karıştırarak bileşik meydana getirmek slack f.
şaka ile ciddi unsurları karıştırarak seriocomically zf.
kafa karıştırarak riddlingly zf.
ortalığı karıştırarak stirringly zf.
çöpleri karıştırarak işe yarayacak şeyler arayan kimse scavenger i.
Phrasals
sağını solunu karıştırarak aramak turn over f.
karıştırarak (bir şey) haline getirmek stir to (something) f.
karıştırarak bir şey haline getirmek whip into f.
(bir şeye) karıştırarak, ovarak, sürerek yedirmek work into (something) f.
(bir şeyi) karıştırarak, ovarak, sürerek bir hale getirmek work into (something) f.
karıştırarak, ovarak, sürerek bir hale getirmek work into f.
Colloquial
(bir şeyle) karıştırarak in mistake for (something) expr.
Idioms
ketçap ve mayonezi karıştırarak yapılan patates kızartması sosu fry sauce i.
karıştırarak hazırlamak make up f.
iki veya birkaç dili karıştırarak konuşmak code-switch f.
Trade/Economic
adi bir madde karıştırarak madeni paranın değerini düşürme imbasing of money i.
Technical
su veya sıvı karıştırarak inceltmek veya zayıflatmak dilute f.
yumuşatıp ovarak, yoğurarak veya yuvarlayarak, bir yandan da seyreltici bir madde ile karıştırarak birleştirmek (alçıyı, kili veya hapı) malax f.
Computer
karıştırarak yapıştır paste mix expr.
Radio
iki radyo frekansını karıştırarak elektriksel ses üretme ile ilgili heterodyne s.
Dyeing
(rengi) başka bir ton ile karıştırarak nötr hale getirmek neutralize f.
(rengi) başka bir ton ile karıştırarak nötr hale getirmek neutralise f.
Automotive
benzine yağ karıştırarak yağlama mixture method lubrication i.
Medical
kalomel ve kireci karıştırarak elde edilen bir losyon blackwash i.
kalomel ve kireci karıştırarak elde edilen bir losyon black wash i.
Pharmaceutics
kurutulmamış bitkilerden yapılmış ilaçları toz şekerle karıştırarak elde edilen eski bir preparat conserve i.
Gastronomy
az yağ ile yüksek ateşte karıştırarak pişirme stir fry i.
(wok denilen demir kapta) sürekli karıştırarak çabuk sote etme stir frying i.
toz şeklindeki yeşil çayı sıcak su ile karıştırarak yapılan çay matcha i.
şarap tüccarının karıştırarak fıçılara koyduğu şarap cuvée i.
yulaf ezmesini soğuk suyla karıştırarak hazırlanan bir yemek drammach i.
karıştırarak içecek hazırlamada kullanılan bir şişe türü shake [dialect] i.
nektarla karıştırarak tatlandırmak nectarize [obsolete] f.
wok’ta karıştırarak kızartmak stir fry f.
Agriculture
otların kurumasını hızlandırmak için karıştırarak seyrelten alet tedder i.
yeni biçilmiş otların kurumasını hızlandırmak için karıştırarak seyrelten alet hay tedder i.
Environment
lağım suyunu bol suyla karıştırarak bertaraf etme dilution i.
Music
(operada) ritim ve ölçüleri birbirine karıştırarak karşıtlık oluşturmak üzere tasarlanmış bir müzik bölümü imbroglio i.
Slang
birinin kafasını karıştırarak onunla eğlenmek veya uğraşmak screw with one's head/mind f.