|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
karıştırarak aramak |
forage f.
|
|
She foraged her earrings in her purse.
Çantasını karıştırarak küpelerini aradı.
More Sentences
|
2 |
Genel |
karıştırarak yiyecek aramak |
scavenge f.
|
|
During tough times, people in poverty may scavenge through trash bins.
Sıkıntılı zamanlarda yoksulluk içindeki insanlar çöpleri karıştırarak yiyecek arayabilirler.
More Sentences
|
3 |
Genel |
karıştırarak arama |
ransacking i.
|
|
4 |
Genel |
karıştırarak hazırlama |
concoction i.
|
|
5 |
Genel |
tekilayla likör karıştırarak yapılan bir meksika kokteyli |
margarita i.
|
|
6 |
Genel |
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki |
absinthe i.
|
|
7 |
Genel |
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki |
absinth i.
|
|
8 |
Genel |
sıcak bir sıvıyı karıştırarak soğutmak |
keel f.
|
|
9 |
Genel |
satılık malları karıştırarak incelemek |
pick over f.
|
|
10 |
Genel |
karıştırarak oluşturmak |
create by mixing f.
|
|
11 |
Genel |
çöpleri karıştırarak yiyecek vb aramak |
scavenge for f.
|
|
12 |
Genel |
birbirine karıştırarak hazırlamak |
concoct f.
|
|
13 |
Genel |
su ile karıştırarak bileşik meydana getirmek |
hydrate f.
|
|
14 |
Genel |
kafa karıştırarak yenmek |
baffle f.
|
|
15 |
Genel |
farklı bileşenleri karıştırarak hazırlamak |
mix f.
|
|
16 |
Genel |
farklı bileşenleri karıştırarak oluşturmak |
mix f.
|
|
17 |
Genel |
bireyin kütük bilgisini yanlışlıkla başkasına ait bilgiyle karıştırarak bozmak |
munge f.
|
|
|
18 |
Genel |
karıştırarak aramak |
rustle f.
|
|
19 |
Genel |
(bir şeyi) farklı yapıdaki bir şeyle karıştırarak kıvama getirmek |
contemper f.
|
|
20 |
Genel |
su ile karıştırarak bileşik meydana getirmek |
slack f.
|
|
21 |
Genel |
şaka ile ciddi unsurları karıştırarak |
seriocomically zf.
|
|
22 |
Genel |
kafa karıştırarak |
riddlingly zf.
|
|
23 |
Genel |
ortalığı karıştırarak |
stirringly zf.
|
|
24 |
Genel |
çöpleri karıştırarak işe yarayacak şeyler arayan kimse |
scavenger i.
|
|
Phrasals |
|
25 |
Öbek Fiiller |
sağını solunu karıştırarak aramak |
turn over f.
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
karıştırarak (bir şey) haline getirmek |
stir to (something) f.
|
|
27 |
Öbek Fiiller |
karıştırarak bir şey haline getirmek |
whip into f.
|
|
28 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karıştırarak, ovarak, sürerek yedirmek |
work into (something) f.
|
|
29 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) karıştırarak, ovarak, sürerek bir hale getirmek |
work into (something) f.
|
|
30 |
Öbek Fiiller |
karıştırarak, ovarak, sürerek bir hale getirmek |
work into f.
|
|
Colloquial |
|
31 |
Konuşma Dili |
(bir şeyle) karıştırarak |
in mistake for (something) expr.
|
|
Idioms |
|
32 |
Deyim |
ketçap ve mayonezi karıştırarak yapılan patates kızartması sosu |
fry sauce i.
|
|
33 |
Deyim |
karıştırarak hazırlamak |
make up f.
|
|
34 |
Deyim |
iki veya birkaç dili karıştırarak konuşmak |
code-switch f.
|
|
Trade/Economic |
|
35 |
Ticaret/Ekonomi |
adi bir madde karıştırarak madeni paranın değerini düşürme |
imbasing of money i.
|
|
Technical |
|
36 |
Teknik |
su veya sıvı karıştırarak inceltmek veya zayıflatmak |
dilute f.
|
|
37 |
Teknik |
yumuşatıp ovarak, yoğurarak veya yuvarlayarak, bir yandan da seyreltici bir madde ile karıştırarak birleştirmek (alçıyı, kili veya hapı) |
malax f.
|
|
|
Computer |
|
38 |
Bilgisayar |
karıştırarak yapıştır |
paste mix expr.
|
|
Radio |
|
39 |
Radyo |
iki radyo frekansını karıştırarak elektriksel ses üretme ile ilgili |
heterodyne s.
|
|
Dyeing |
|
40 |
Boyacılık |
(rengi) başka bir ton ile karıştırarak nötr hale getirmek |
neutralize f.
|
|
41 |
Boyacılık |
(rengi) başka bir ton ile karıştırarak nötr hale getirmek |
neutralise f.
|
|
Automotive |
|
42 |
Otomotiv |
benzine yağ karıştırarak yağlama |
mixture method lubrication i.
|
|
Medical |
|
43 |
Medikal |
kalomel ve kireci karıştırarak elde edilen bir losyon |
blackwash i.
|
|
44 |
Medikal |
kalomel ve kireci karıştırarak elde edilen bir losyon |
black wash i.
|
|
Pharmaceutics |
|
45 |
Eczacılık |
kurutulmamış bitkilerden yapılmış ilaçları toz şekerle karıştırarak elde edilen eski bir preparat |
conserve i.
|
|
Gastronomy |
|
46 |
Mutfak |
az yağ ile yüksek ateşte karıştırarak pişirme |
stir fry i.
|
|
47 |
Mutfak |
(wok denilen demir kapta) sürekli karıştırarak çabuk sote etme |
stir frying i.
|
|
48 |
Mutfak |
toz şeklindeki yeşil çayı sıcak su ile karıştırarak yapılan çay |
matcha i.
|
|
49 |
Mutfak |
şarap tüccarının karıştırarak fıçılara koyduğu şarap |
cuvée i.
|
|
50 |
Mutfak |
yulaf ezmesini soğuk suyla karıştırarak hazırlanan bir yemek |
drammach i.
|
|
51 |
Mutfak |
karıştırarak içecek hazırlamada kullanılan bir şişe türü |
shake [dialect] i.
|
|
52 |
Mutfak |
nektarla karıştırarak tatlandırmak |
nectarize [obsolete] f.
|
|
53 |
Mutfak |
wok’ta karıştırarak kızartmak |
stir fry f.
|
|
Agriculture |
|
54 |
Tarım |
otların kurumasını hızlandırmak için karıştırarak seyrelten alet |
tedder i.
|
|
55 |
Tarım |
yeni biçilmiş otların kurumasını hızlandırmak için karıştırarak seyrelten alet |
hay tedder i.
|
|
Environment |
|
56 |
Çevre |
lağım suyunu bol suyla karıştırarak bertaraf etme |
dilution i.
|
|
Music |
|
57 |
Müzik |
(operada) ritim ve ölçüleri birbirine karıştırarak karşıtlık oluşturmak üzere tasarlanmış bir müzik bölümü |
imbroglio i.
|
|
Slang |
|
58 |
Argo |
birinin kafasını karıştırarak onunla eğlenmek veya uğraşmak |
screw with one's head/mind f.
|
|