keep someone - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

keep someone

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"keep someone" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
keep someone at a distance f. birine soğuk davranmak
keep someone guessing f. birini doğru dürüst haberdar etmemek
keep someone at arm's length f. biriyle samimi olmamak için ona çok mesafeli davranmak
keep someone at arm's length f. birinin samimi olmasına izin vermemek
keep someone at bay f. birini sindirmek
keep someone company f. birini yalnız bırakmamak
keep someone engaged f. birini meşgul etmek
keep something a secret from someone f. bir şeyi birinden saklamak
keep someone advised of f. haberdar etmek
keep someone under surveillance f. birini sürekli olarak gizlice izlemek
keep someone company f. birine refakat etmek
keep someone at bay f. birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek
keep someone from doing something f. birini bir şey yapmaktan alıkoymak
keep someone in suspense f. merakta bırakmak
keep someone waiting f. birini bekletmek
keep someone away f. birini uzak tutmak
keep someone advised of f. birini bir konuda bilgilendirmek
keep someone at arm's length f. birini pek yaklaştırmamak
can't keep one's eyes off someone f. bakmaya doyamamak
keep someone unaware f. habersiz bırakmak
keep someone waiting f. beklemeye almak
keep on running down (someone) f. diline dolamak
keep an eye on (someone) f. dikkat etmek
keep looking at someone every so often f. durup durup bakmak
keep someone wait a long time f. çok bekletmek
keep someone wait for a while f. az bekletmek
keep (someone/something) in quarantine f. karantinaya almak
keep (someone/something) separate f. ayrı tutmak
keep (someone/something) in quarantine f. karantina altına almak
keep someone on the forefront f. gözönünde tutmak
keep someone at a distance f. pas vermemek
keep someone without food and water f. aç susuz bırakmak
keep someone captive f. esir tutmak
keep someone on one's feet f. ayakta tutmak
keep someone in ignorance f. cahil bırakmak
keep someone on one's feet f. ayakta durmasına neden olmak
keep someone on the hop f. diken üstünde tutmak
keep someone out of harm's way f. kötülüklerden uzak tutmak
keep someone under one's thumb f. sıkı denetim altında tutmak
keep someone under observation f. gözlem altında tutmak
keep someone under observation f. müşahede altında tutmak
keep one's distance (from someone) f. resmiyeti korumak
keep on talking with someone f. görüşmeye devam etmek
keep on seeing someone f. görüşmeye devam etmek
keep someone in shape f. birini zinde tutmak
keep someone alive f. birini canlı tutmak
keep/leave/put someone out in the cold f. birini soğukta dışarıda bekletmek/tutmak/bırakmak
keep someone busy in vain f. birini boşuna oyalamak
keep someone in power f. bir kimseyi iktidarda tutmak
keep interrupting someone f. birinin sözünü kesip durmak
keep interrupting someone f. birinin sözünü kesmeye devam etmek
Phrasals
keep after someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
keep after someone (about something) f. başının etini yemek
keep after someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
keep at someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
keep at someone (about something) f. başının etini yemek
keep at someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
keep on someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
keep on someone (about something) f. başının etini yemek
keep on someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
keep after someone about something f. başının etini yemek
keep at someone about something f. birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
keep on someone about something f. birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
keep at someone about something f. başının etini yemek
keep after someone about something f. birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
keep on someone about something f. başının etini yemek
keep someone still f. hareket ettirmemek
keep someone still f. konuşturmamak
keep someone still f. ses çıkarmasını engellemek
keep away (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
keep away (from someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafeyi korumak
keep away (from someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) mesafeli durmak
keep away (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) uzak tutmak
keep away (from someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafesini korumak
keep away (from someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) mesafeli durdurmak
keep away (from someone or something) f. (bir şeyden) uzak durmak
keep away (from someone or something) f. (bir şeyden) kaçınmak
keep away (from someone or something) f. (bir şeye) engel olmak
keep away (from someone or something) f. (bir şeyin) yapılmasını engellemek
keep (someone) down f. (birini) bastırmak
keep (someone) down f. (birinin) önünü kesmek
keep (someone) down f. (birinin) ilerlemesini engellemek
keep (someone) down f. (birinin) potansiyelini bastırmak
keep in with (someone) f. (biriyle) arkadaş kalmak
keep in with (someone) f. (biriyle) ilişkileri devam ettirmek/iyi tutmak
keep in with (someone) f. (biriyle) arasını iyi tutmak
keep in with (someone) f. (biriyle) birlikte bir yerde tutmak
keep in with (someone) f. (birinin) yanında bir yerde tutmak
keep in with (someone) f. (birinin) yanından ayırmamak/dışarı çıkarmamak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle tutmak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle beraber tutmak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle aynı yere koymak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanına yerleştirmek
keep (someone or something) for (someone or something) f. (birine/bir şeye biri/bir şey) için bakmak
keep (someone or something) for (someone or something) f. (birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak
keep (someone or something) for (someone or something) f. (birine/bir şeye biri/bir şey) için sahip çıkmak
keep (someone or something) for (someone or something) f. (birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak
keep (someone or something) for (someone or something) f. (birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak
keep (someone or something) for (someone or something) f. (birini/bir şeyi biri/bir şey) için saklamak
keep (something) for (someone or something) f. (biri/bir şey için bir şey) ayırmak
keep (something) for (someone or something) f. (biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak
keep someone or something for someone f. biri için birine/bir şeye bakmak
keep someone or something for someone f. biri için birini/bir şeyi korumak
keep someone or something for someone f. biri için birini/bir şeyi muhafaza etmek
keep someone or something for someone f. biri için birini/bir şeyi tutmak
keep someone or something for someone f. biri için birine/bir şeye göz kulak olmak
keep someone or something for someone f. biri için birinin/bir şeyin bakımını üstlenmek
keep someone or something for someone f. birinin yerine birine/bir şeye bakmak
keep someone or something for someone f. birinin yerine biriyle/bir şeyle ilgilenmek
keep someone or something for someone f. birini/bir şeyi birine ayırmak
keep someone or something for someone f. birini/bir şeyi biri için elinde tutmak
keep someone or something for someone f. birini/bir şeyi biri için saklamak
keep someone or something by someone f. birini/bir şeyi birinin yanında tutmak
keep someone on (something) f. birinin bir şeyin üzerinde kalmasına yardım etmek
keep someone on (something) f. birinin düşmeden bir şeyin üstünde durmasını sağlamak
keep someone on (something) f. birini çalıştırmaya devam etmek
keep someone on (something) f. birini çalışan olarak tutmaya devam etmek
keep on someone (about something) f. birinin bir şeyi yapmasını sürekli hatırlatmak
keep on someone (about something) f. birini bir şeyi yapması için sürekli teşvik etmek
keep on someone (about something) f. birinin başının etini yemek
keep on someone (about something) f. birine bir şeyi yapması için sürekli dırdır etmek
keep someone or something under something f. birini/bir şeyi bir şeyin altında tutmak
keep someone or something under something f. birini/bir şeyi bir şeyin altında saklamak
keep someone or something under something f. birini/bir şeyi bir şeyin altında depolamak
keep someone or something under something f. birini/bir şeyi bir şeyin altında bulundurmak
keep someone or something under something f. birini/bir şeyi bir şeyin altında muhafaza etmek
keep someone or something under something f. birini/bir şeyi bir şeyin altında gizlemek
keep with (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanında durmaya devam etmek
keep with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) görüşmek
keep with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) görüşmeye devam etmek
keep with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) birlikteliğini/arkadaşlığını devam ettirmek
keep with (someone) f. (birine) emanet etmek
keep with (someone) f. (birine) bırakmak
keep with (someone) f. (birinin) yanında/yanına bırakmak
keep with (someone) f. (birinin) gözetimine/bakımına bırakmak
keep something with someone f. bir şeyi birine bırakmak
keep something with someone f. bir şeyi birine emanet etmek
keep something with someone f. bir şeyi birinin gözetimine/bakımına bırakmak
keep something with someone f. bir şeyi birinin yanına/yanında bırakmak
keep after (someone or something) f. (birine/bir şeye) sürekli yapmasını hatırlatmak
keep after (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) sürekli başının etini yemek
keep after (someone or something) f. (birine/bir şeye) sürekli yapması için dırdır etmek
keep after (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sürekli sıkıştırmak/dürtmek
keep after (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sürekli teşvik etmek
keep after (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) peşini bırakmamak
keep after (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sürekli motive etmek
keep ahead (of someone or something) f. (birinin/bir şeyin) önünde olmak
keep ahead (of someone or something) f. (birinden/bir şeyden) önde olmak
keep ahead (of someone or something) f. (birinin/bir şeyin) önünde tutmak
keep at (someone or something) f. (bir şeyin) üzerine gitmek
keep at (someone or something) f. (bir şeyi) denemeye devam etmek
keep at (someone or something) f. (bir şeyden) vazgeçmemek
keep at (someone or something) f. (bir şeyi) devam ettirmek
keep at (someone or something) f. (bir konuda) pes etmemek
keep at (someone) f. (birine) sürekli yapmasını hatırlatmak
keep at (someone) f. (birinin) başının etini yemek
keep at (someone) f. yapması için (birine) dırdır etmek
keep at (someone) f. (birini) sürekli sıkıştırmak/dürtmek
keep at (someone) f. (birini) sürekli teşvik etmek
keep at (someone) f. (birinin) peşini bırakmamak
keep at (someone) f. (birini) sürekli motive etmek
keep up with (someone or something) f. (birine/bir şeye) yetişmek
keep up with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakalamak
keep up with (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) seviyesine yetişmek
keep up with (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) seviyesini yakalamak
keep up with (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) seviyesine çıkmak
keep up with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/hızda ilerlemek
keep up with (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) haberdar olmak
keep up with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) takip etmek
keep up with (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında güncel kalmak
keep up with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) anlamak
keep up with (someone) f. (birinden) haber almak
keep up with (someone) f. (biriyle) haberleşmek
keep up with (someone) f. (biriyle) temas halinde olmak/temas kurmak
Colloquial
keep someone up at night f. geceleri uykusunu kaçırmak
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin üstüne varmak
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin üstüne gitmek
keep (going) on at someone or something f. birine/bir şeye yüklenmek
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin başının etini yemek
Idioms
keep (close) watch for (someone or something) f. (birini ya da bir şeyi) yakından takip etmek
keep (close) watch for (someone or something) f. (birini ya da bir şeyi) yakın markaja almak
keep (close) watch for (someone or something) f. (birini ya da bir şeyi) gözetlemek
keep (close) watch for (someone or something) f. tetikte olmak
keep (close) watch for (someone or something) f. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep (close) watch for (someone or something) f. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep close tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) izleyip durmak
keep close tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) sürekli gözlem altında tutmak
keep close tabs on (someone or something) f. gözünü üstünden ayırmamak
keep close tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) yakından takip etmek
keep close tabs on (someone or something) f. her hareketini gözlemlemek
keep close tabs on (someone or something) f. göz hapsine almak
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
keep (going) on about someone or something f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about someone or something f. vır vır etmek
keep (going) on about (someone or something) f. lafı uzatmak/kafa ütülemek/baş şişirmek
keep (going) on about (someone or something) f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about (someone or something) f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about (someone or something) f. vır vır etmek
keep in step with someone f. adım uydurmak
keep someone at arm's length f. arasına mesafe koymak
keep a tight rein on someone f. birini sıkı markaj altına almak
can't keep one's eyes off someone f. birisinden gözlerini alamamak
keep on guard against someone f. birine karşı gardını almak
keep someone captive f. birisini alıkoymak
keep on one's guard against someone f. birine karşı tetikte olmak
keep one's fingers crossed for someone f. birisine şans dilemek
keep a firm grip on someone f. birini sıkı denetim altında tutmak
keep one's eye on someone f. birisine göz kulak olmak
keep someone in suspense f. birini meraklandırmak
keep one's eye on someone f. birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak
keep in touch with someone f. birisi ile bağlantıda olmak
keep close watch over someone f. birine göz kulak olmak
keep in good with someone f. biriyle iyi geçinmek
keep a firm grip on someone f. birini yakın markaja almak
keep someone loose f. birinin üzerine varmamak
keep in good with someone f. birinin gözüne girmek
keep someone in ignorance f. birini bilgilendirmemek
keep someone in the picture f. birini durumdan haberdar etmek
keep someone on tenterhooks f. birini meraklandırmak
keep someone in a state of suspense f. birini meraklandırmak
keep someone in some place f. birini bir yerde tutmak
keep in good with someone f. birinin gözünde iyi olmak
keep a close watch on someone f. birini yakın markaja almak
keep someone in suspense f. birini merakta bırakmak
keep someone posted f. birini durumdan haberdar etmek
keep someone in the dark about someone f. birine bilgi/haber vermemek
keep someone in ignorance about something f. birini bir konudan) habersiz bırakmak/tutmak
keep in touch with someone f. birisi ile temas halinde olmak
keep someone captive f. birisini esir tutmak
keep on one's guard against someone f. birine karşı gözünü dört açmak
keep on one's guard against someone f. birine karşı gardını almak
keep someone in line f. birini dizginlemek
keep someone loose f. birini rahat bırakmak
keep someone on tenterhooks f. birini merak içinde bırakmak
keep a close rein on someone f. birini sıkı/yakın markaja almak
keep a tight rein on someone f. birini sıkı/yakın markaja almak
keep at arm's length from someone f. biriyle araya mesafe koymak
keep a tight rein on someone f. birini yakın markajına almak
keep someone company f. birine eşlik etmek
keep a tight grip on someone f. birini yakın markaja almak
keep on guard against someone f. birine karşı tetikte olmak
keep someone captive f. birisini tutsak etmek
keep a tight grip on someone f. birini sıkı denetim altında tutmak
keep a close rein on someone f. birini yakın markajına almak
keep someone loose f. birini sıkmamak
keep a firm grip on someone f. birini yakın markajına almak
keep a tight grip on someone f. birini yakın markajına almak
keep someone apart f. birini birinden uzak tutmak
keep someone on the right track f. birisinin yolunu şaşırmasına izin vermemek
keep someone at arm's length f. biriyle araya mesafe koymak
keep a close watch on someone f. birini yakın markajına almak
keep a close rein on someone f. birini sıkı markaj altına almak
keep someone in line f. birini yola getirmek
keep on guard against someone f. birine karşı gözünü dört açmak
keep someone in line f. birinin uslu durmasını sağlamak
keep someone in line f. birini hizaya getirmek
keep someone in a state of suspense f. birini merakta bırakmak
keep someone on tenterhooks f. dokuz doğurtmak
keep one's eyes open (for someone or something) f. gözlerini dört açmak
keep sight of someone f. gözünü üzerinden ayırmamak
keep sight of someone f. gözden kaçırmamak
keep someone in sight f. göz önünde olduğundan emin olmak
keep someone on ice f. geçici olarak durdurmak
keep someone going f. enerji/güç vermek
keep someone in sight f. gözünü üstünden ayırmamak
keep one's eyes peeled (for someone or something) f. gözlerini dört açmak
keep someone hanging in midair f. iki arada bir derede bırakmak
keep someone at bay f. mesafe koymak
keep someone on ice f. kısıt altında tutmak
keep someone in check f. kontrol altında tutmak
keep someone in stitches f. kahkahadan kırıp geçirmek
keep someone two jumps ahead of one's competitors f. rakiplerinden iki adım önde olmak
keep someone at arm's length f. samimi olmamak
keep someone hanging in midair f. sürüncemede bırakmak
keep someone at arm's length f. samimiyet kurmamak
keep on the right side of someone f. suyuna gitmek/alttan almak
keep someone in the loop f. süregelen işlere birini dahil etmek
keep on the good side of someone f. suyuna gitmek/alttan almak
keep on the right side of someone f. suyuna gitmek
keep on the good side of someone f. suyuna gitmek
keep someone in ignorance about something f. (birinin bir şeyi) öğrenmesini engellemek
keep someone in ignorance about something f. (birini bir konuda) karanlıkta bırakmak
keep someone in the loop f. yapılan işle ilgili gelişmelerden söz konusu kişi ya da kişileri de haberdar etmek
keep a beady eye on (someone or something) f. gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
keep a beady eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep a beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek
keep a beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
keep one's beady eye on (someone or something) f. gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
keep one's beady eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep one's beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek
keep one's beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
keep (someone) onside f. (birinin) desteğini korumak
keep (someone) onside f. (birini) kendi yanında/tarafında tutmak
keep (someone) onside f. (birinin) desteğini/onayını devam ettirmesini sağlamak
keep (going) on at someone f. birinin üstüne varmak
keep (going) on at someone f. birini sürekli azarlamak
keep (going) on at someone f. birini devamlı eleştirmek
keep someone honest f. birinin dürüst davranmasını sağlayabilmek
keep someone honest f. birinin adil davranmasını sağlayabilmek
keep someone honest f. birinin her zaman doğruyu söylemesini sağlayabilmek
keep someone honest f. birinin dürüstlüğünü bozmasını/yalan söylemesini engellemek
keep sight of (someone or something) f. gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinde tutmak
keep sight of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
keep sight of (someone or something) f. gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinden ayırmamak
keep sight of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) görebilecek şekilde durmak
keep (someone or something) in order f. (birini/bir şeyi) doğru sırada tutmak
keep (someone) in order f. (birinin) düzgün davranmasını sağlamak
keep (someone) in order f. (birinin) uygun davranmasını sağlamak
keep (someone) in order f. (birinin) yasalara uygun hareket etmesini sağlamak
keep (someone) in order f. (birini) hizaya sokmak
keep (someone) in order f. (birinin) davranışlarını düzenlemek/düzeltmek
keep someone or something in order f. birini/bir şeyi sırada tutmak
keep someone or something in order f. birini/bir şeyi düzenli tutmak
keep someone or something in order f. birini/bir şeyi sıralı tutmak
keep someone or something in order f. birini/bir şeyi hizada tutmak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıca kavramak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıca yakalamak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı denetim altına almak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
keep harping on about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında aynı şeyleri tekrarlayıp durmak
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinden/bir şeyden) söz etmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birine/bir şeye) değinmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinden/bir şeyden) bahsetmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinin/bir şeyin) lafını etmek
keep harping on about (someone or something) f. dönüp dolaşıp (birinden/bir şeyden) bahsetmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinden/bir şeyden) yakınmak
keep harping on about (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) şikayet edip durmak
keep harping on about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) diline dolamak
keep harping on about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dilinden düşürmemek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (biri/bir şey) hakkında dert yanmak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) zamanına uymak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini tutturmak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturmak
keep someone up f. birini ayakta tutmak
keep someone up f. birini dik tutmak
keep someone up f. uyanık tutmak
keep someone up f. uykusunu kaçırmak
keep someone up f. uyutmamak
keep someone or something in mind (for someone or something) f. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında tutmak
keep someone or something in mind (for someone or something) f. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) göz önünde bulundurmak
keep someone or something in mind (for someone or something) f. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) dikkate almak
keep someone or something in mind (for someone or something) f. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında bulundurmak
keep someone or something in mind (for someone or something) f. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) hesaba katmak
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) gözlerini alamamak
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) gözünü alamamak
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakmadan edememek
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakmaktan kendini alamamak
can't keep (one's) hands off (someone) f. (birine) dokunmadan edememek
can't keep (one's) hands off (someone) f. (birine) dokunmaktan kendini alamamak
can't keep (one's) hands off (someone) f. (birine) dokunmadan duramamak
can't keep (one's) hands off (someone) f. (biriyle) sürekli sarmaş dolaş olmak
can't keep your eyes off someone/something f. birinden/bir şeyden gözlerini alamamak
can't keep your eyes off someone/something f. birinden/bir şeyden gözünü alamamak
can't keep your eyes off someone/something f. birine/bir şeye bakmadan edememek
can't keep your eyes off someone/something f. birine/bir şeye bakmaktan kendini alamamak
keep someone or something at bay f. birini/bir şeyi belli bir mesafede tutmak
keep someone or something at bay f. biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak
keep someone or something at bay f. biriyle/bir şeyle arasına belli bir mesafe koymak
keep someone or something at bay f. birini/bir şeyi uygun bir mesafede tutmak
keep someone or something at bay f. birini/bir şeyi yaklaştırmamak
keep someone or something at bay f. birini/bir şeyi uzak tutmak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
keep (a) close watch on (someone or something) f. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep (a) count (of someone or something) f. (birinin/bir şeyin) sayısını almak
keep (a) count (of someone or something) f. (birini/bir şeyi) saymak
keep (a) count (of someone or something) f. (birinin/bir şeyin) sayısını tutmak
keep (a) count (of someone or something) f. (birinin/bir şeyin) hesabını tutmak
keep (a) count (of someone or something) f. (birinin/bir şeyin) çetelesini tutmak
keep (close) watch over (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep (close) watch over (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep (close) watch over (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
keep (close) watch over (someone or something) f. (birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
keep (close) watch over (someone or something) f. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep (close) watch over (someone or something) f. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep (close) watch over (someone or something) f. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
keep (one's) distance from (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
keep (one's) distance from (someone or something) f. (birine/bir şeye) yaklaşmamak
keep (one's) distance from (someone or something) f. (birine/bir şeye) soğuk davranmak
keep (one's) distance from (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) arasına mesafe koymak
keep (one's) distance from (someone or something) f. (birine/bir şeye) yüz vermemek
keep (one's) distance from (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) resmiyeti korumak
keep (one's) distance from (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yakınlıktan kaçınmak
keep (one's) eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep (one's) eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
keep (one's) eyes out (for someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep (one's) eyes out (for someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes out (for someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
keep (one's) eyes skinned (for someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep (one's) eyes skinned (for someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes skinned (for someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
keep (one's) eye skinned (for someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep (one's) eye skinned (for someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye skinned (for someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. gözünü (birinden/bir şeyden) ayırmamak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dikkat etmek
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birine/bir şeye) elini sürmemek
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birini/bir şeyi) ellememek
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birine/bir şeye) el sürmemek
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birine/bir şeye) dokunmamak
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birinin/bir şeyin) üstünden elini çekmek
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birine/bir şeye) ilişmemek
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birine/bir şeye) karışmamak
keep (one's) hands off (something or someone) f. (birini/bir şeyi) almaya/kontrol etmeye çalışmamak
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birine/bir şeye) elini sürmemek
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birini/bir şeyi) ellememek
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birine/bir şeye) el sürmemek
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birine/bir şeye) dokunmamak
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birinin/bir şeyin) üstünden elini çekmek
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birine/bir şeye) ilişmemek
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birine/bir şeye) karışmamak
keep (one's) paws off (something or someone) f. (birini/bir şeyi) almaya/kontrol etmeye çalışmamak
keep one's an eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep one's an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep one's an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dikkat etmek
keep one's an eye on (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
keep one's an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
keep an eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dikkat etmek
keep an eye on (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
keep an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
keep (someone or oneself) in ignorance f. (birini/kendini) cahil bırakmak
keep (someone or oneself) in ignorance f. (birini/kendini) bilgilendirmemek
keep (someone or oneself) in ignorance f. (birini/kendini) olan bitenden habersiz/bihaber bırakmak
keep (someone or something) about f. (birini/bir şeyi) elinin altında bulundurmak/tutmak
keep (someone or something) about f. (birini/bir şeyi) yakınında/yanında bulundurmak/tutmak
keep (someone or something) about f. (birini/bir şeyi) etrafında tutmak/bulundurmak
keep (someone or something) about f. (birini/bir şeyi) çevresinde bulundurmak/tutmak
keep (someone or something) apart f. (birilerini/bir şeyleri) ayrı tutmak
keep (someone or something) apart f. (birilerini/bir şeyleri) birbirinden ayrı/uzak tutmak
keep (someone) apart f. (birilerini) birbirinden ayırmak
keep (someone) apart f. (birilerinin) birlikte olmasını engellemek
keep (someone or something) at a distance f. (birini/bir şeyi) uzak tutmak
keep (someone or something) at a distance f. (birini/bir şeyi) dışında/dışarıda tutmak
keep (someone or something) at a distance f. (birini/bir şeyi) karıştırmamak
keep (someone or something) at a distance f. (biriyle/bir şeyle) fazla samimi olmamak
keep (someone or something) at a distance f. (birine/bir şeye) yüz vermemek
keep (someone or something) at a distance f. (birine/bir şeye) mesafeli davranmak
keep (someone or something) at a distance f. (biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak
keep (someone or something) at a distance f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
keep (someone or something) at arm's length f. (biriyle/bir şeyle) fazla samimi olmamak
keep (someone or something) at arm's length f. (birine/bir şeye) yüz vermemek
keep (someone or something) at arm's length f. (birine/bir şeye) mesafeli davranmak
keep (someone or something) at arm's length f. (biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak
keep (someone or something) at arm's length f. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
keep (someone or something) at arm's length f. (birini/bir şeyi) uzak tutmak
keep (someone or something) at arm's length f. (birini/bir şeyi) dışında/dışarıda tutmak
keep (someone or something) at arm's length f. (birini/bir şeyi) karıştırmamak
keep (someone or something) at bay f. (birini/bir şeyi) uzak tutmak
keep (someone or something) at bay f. (birinden/bir şeyden) kaçınmak
keep (someone or something) at bay f. (birini/bir şeyi) uzaklaştırmak/gidermek
keep (someone or something) at bay f. (birini/ bir şeyi) yaklaştırmamak
keep (someone or something) at bay f. (birinin/bir şeyin) yaklaşmasını engellemek
keep (someone or something) in check f. (birini/bir şeyi) kontrol altında tutmak
keep (someone or something) in check f. (birini/bir şeyi) dizginlemek
keep (someone or something) in check f. (birini/bir şeyi) frenlemek
keep (someone or something) in check f. (birini/bir şeyi) zapt etmek
keep (someone or something) in check f. (birine/bir şeye) sınır koymak
keep (someone or something) in sight f. (birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
keep (someone or something) in sight f. (birini/bir şeyi) gözünün önünde tutmak
keep (someone or something) in sight f. (birini/bir şeyi) görebileceği bir yerde tutmak/durmak
keep (someone) on (their) feet f. (birinin) ayakta durmasına neden olmak
keep (someone) on (their) feet f. (birini) yürütmek
keep (someone) on (their) feet f. (birini) ayakta tutmak
keep (someone) on (their) feet f. (birini) ayık tutmak/ayıltmak
keep (someone or something) under (one's) control f. (birini/bir şeyi) kontrol etmek/yönetmek
keep (someone or something) under (one's) control f. (biri/bir şey) üzerinde güç sahibi olmak
keep (someone or something) under (one's) control f. (birini/bir şeyi) kontrolü/kontrol altında tutmak
keep (someone or something) up to date f. haberdar olmak
keep (someone or something) up to date f. haberdar etmek
keep (someone) up to date f. (birini) haberdar etmek
keep (someone) up to date f. (birini) bilgilendirmek
keep (someone) up to date f. (birini) son gelişmelerden haberdar etmek
keep (someone) within bounds f. (birinin) aşırıya kaçmasını engellemek
keep (someone) within bounds f. (birini) sınırlar içerisinde tutmak
keep (someone) within bounds f. (birini) belli kurallar içerisinde tutmak
keep (someone) within bounds f. (birine) sınırlar koymak
keep (someone) within bounds f. (birini) belli kurallara uymaya zorlamak
keep (someone) within bounds f. (birinin) belli kurallara uymasını sağlamak
keep (someone) within bounds f. (birinin) sınırlarını belirlemek
keep (someone or something, or oneself) at a distance f. (birini/bir şeyi/kendini) uzak tutmak