Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
keep someone
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"keep someone"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
keep someone at a distance
f.
birine soğuk davranmak
2
Genel
keep someone guessing
f.
birini doğru dürüst haberdar etmemek
3
Genel
keep someone at arm's length
f.
biriyle samimi olmamak için ona çok mesafeli davranmak
4
Genel
keep someone at arm's length
f.
birinin samimi olmasına izin vermemek
5
Genel
keep someone at bay
f.
birini sindirmek
6
Genel
keep someone company
f.
birini yalnız bırakmamak
7
Genel
keep someone engaged
f.
birini meşgul etmek
8
Genel
keep something a secret from someone
f.
bir şeyi birinden saklamak
9
Genel
keep someone advised of
f.
haberdar etmek
10
Genel
keep someone under surveillance
f.
birini sürekli olarak gizlice izlemek
11
Genel
keep someone company
f.
birine refakat etmek
12
Genel
keep someone at bay
f.
birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek
13
Genel
keep someone from doing something
f.
birini bir şey yapmaktan alıkoymak
14
Genel
keep someone in suspense
f.
merakta bırakmak
15
Genel
keep someone waiting
f.
birini bekletmek
16
Genel
keep someone away
f.
birini uzak tutmak
17
Genel
keep someone advised of
f.
birini bir konuda bilgilendirmek
18
Genel
keep someone at arm's length
f.
birini pek yaklaştırmamak
19
Genel
can't keep one's eyes off someone
f.
bakmaya doyamamak
20
Genel
keep someone unaware
f.
habersiz bırakmak
21
Genel
keep someone waiting
f.
beklemeye almak
22
Genel
keep on running down (someone)
f.
diline dolamak
23
Genel
keep an eye on (someone)
f.
dikkat etmek
24
Genel
keep looking at someone every so often
f.
durup durup bakmak
25
Genel
keep someone wait a long time
f.
çok bekletmek
26
Genel
keep someone wait for a while
f.
az bekletmek
27
Genel
keep (someone/something) in quarantine
f.
karantinaya almak
28
Genel
keep (someone/something) separate
f.
ayrı tutmak
29
Genel
keep (someone/something) in quarantine
f.
karantina altına almak
30
Genel
keep someone on the forefront
f.
gözönünde tutmak
31
Genel
keep someone at a distance
f.
pas vermemek
32
Genel
keep someone without food and water
f.
aç susuz bırakmak
33
Genel
keep someone captive
f.
esir tutmak
34
Genel
keep someone on one's feet
f.
ayakta tutmak
35
Genel
keep someone in ignorance
f.
cahil bırakmak
36
Genel
keep someone on one's feet
f.
ayakta durmasına neden olmak
37
Genel
keep someone on the hop
f.
diken üstünde tutmak
38
Genel
keep someone out of harm's way
f.
kötülüklerden uzak tutmak
39
Genel
keep someone under one's thumb
f.
sıkı denetim altında tutmak
40
Genel
keep someone under observation
f.
gözlem altında tutmak
41
Genel
keep someone under observation
f.
müşahede altında tutmak
42
Genel
keep one's distance (from someone)
f.
resmiyeti korumak
43
Genel
keep on talking with someone
f.
görüşmeye devam etmek
44
Genel
keep on seeing someone
f.
görüşmeye devam etmek
45
Genel
keep someone in shape
f.
birini zinde tutmak
46
Genel
keep someone alive
f.
birini canlı tutmak
47
Genel
keep/leave/put someone out in the cold
f.
birini soğukta dışarıda bekletmek/tutmak/bırakmak
48
Genel
keep someone busy in vain
f.
birini boşuna oyalamak
49
Genel
keep someone in power
f.
bir kimseyi iktidarda tutmak
50
Genel
keep interrupting someone
f.
birinin sözünü kesip durmak
51
Genel
keep interrupting someone
f.
birinin sözünü kesmeye devam etmek
Phrasals
52
Öbek Fiiller
keep after someone (about something)
f.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
53
Öbek Fiiller
keep after someone (about something)
f.
başının etini yemek
54
Öbek Fiiller
keep after someone (about something)
f.
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
55
Öbek Fiiller
keep at someone (about something)
f.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
56
Öbek Fiiller
keep at someone (about something)
f.
başının etini yemek
57
Öbek Fiiller
keep at someone (about something)
f.
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
58
Öbek Fiiller
keep on someone (about something)
f.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
59
Öbek Fiiller
keep on someone (about something)
f.
başının etini yemek
60
Öbek Fiiller
keep on someone (about something)
f.
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
61
Öbek Fiiller
keep after someone about something
f.
başının etini yemek
62
Öbek Fiiller
keep at someone about something
f.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
63
Öbek Fiiller
keep on someone about something
f.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
64
Öbek Fiiller
keep at someone about something
f.
başının etini yemek
65
Öbek Fiiller
keep after someone about something
f.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
66
Öbek Fiiller
keep on someone about something
f.
başının etini yemek
67
Öbek Fiiller
keep someone still
f.
hareket ettirmemek
68
Öbek Fiiller
keep someone still
f.
konuşturmamak
69
Öbek Fiiller
keep someone still
f.
ses çıkarmasını engellemek
70
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
71
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafeyi korumak
72
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) mesafeli durmak
73
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) uzak tutmak
74
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafesini korumak
75
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) mesafeli durdurmak
76
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(bir şeyden) uzak durmak
77
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(bir şeyden) kaçınmak
78
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(bir şeye) engel olmak
79
Öbek Fiiller
keep away (from someone or something)
f.
(bir şeyin) yapılmasını engellemek
80
Öbek Fiiller
keep (someone) down
f.
(birini) bastırmak
81
Öbek Fiiller
keep (someone) down
f.
(birinin) önünü kesmek
82
Öbek Fiiller
keep (someone) down
f.
(birinin) ilerlemesini engellemek
83
Öbek Fiiller
keep (someone) down
f.
(birinin) potansiyelini bastırmak
84
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) arkadaş kalmak
85
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) ilişkileri devam ettirmek/iyi tutmak
86
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) arasını iyi tutmak
87
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) birlikte bir yerde tutmak
88
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(birinin) yanında bir yerde tutmak
89
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(birinin) yanından ayırmamak/dışarı çıkarmamak
90
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle tutmak
91
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle beraber tutmak
92
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak
93
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak
94
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle aynı yere koymak
95
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanına yerleştirmek
96
Öbek Fiiller
keep (someone or something) for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için bakmak
97
Öbek Fiiller
keep (someone or something) for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak
98
Öbek Fiiller
keep (someone or something) for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için sahip çıkmak
99
Öbek Fiiller
keep (someone or something) for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak
100
Öbek Fiiller
keep (someone or something) for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak
101
Öbek Fiiller
keep (someone or something) for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için saklamak
102
Öbek Fiiller
keep (something) for (someone or something)
f.
(biri/bir şey için bir şey) ayırmak
103
Öbek Fiiller
keep (something) for (someone or something)
f.
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak
104
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
biri için birine/bir şeye bakmak
105
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
biri için birini/bir şeyi korumak
106
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
biri için birini/bir şeyi muhafaza etmek
107
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
biri için birini/bir şeyi tutmak
108
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
biri için birine/bir şeye göz kulak olmak
109
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
biri için birinin/bir şeyin bakımını üstlenmek
110
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
birinin yerine birine/bir şeye bakmak
111
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
birinin yerine biriyle/bir şeyle ilgilenmek
112
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
birini/bir şeyi birine ayırmak
113
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
birini/bir şeyi biri için elinde tutmak
114
Öbek Fiiller
keep someone or something for someone
f.
birini/bir şeyi biri için saklamak
115
Öbek Fiiller
keep someone or something by someone
f.
birini/bir şeyi birinin yanında tutmak
116
Öbek Fiiller
keep someone on (something)
f.
birinin bir şeyin üzerinde kalmasına yardım etmek
117
Öbek Fiiller
keep someone on (something)
f.
birinin düşmeden bir şeyin üstünde durmasını sağlamak
118
Öbek Fiiller
keep someone on (something)
f.
birini çalıştırmaya devam etmek
119
Öbek Fiiller
keep someone on (something)
f.
birini çalışan olarak tutmaya devam etmek
120
Öbek Fiiller
keep on someone (about something)
f.
birinin bir şeyi yapmasını sürekli hatırlatmak
121
Öbek Fiiller
keep on someone (about something)
f.
birini bir şeyi yapması için sürekli teşvik etmek
122
Öbek Fiiller
keep on someone (about something)
f.
birinin başının etini yemek
123
Öbek Fiiller
keep on someone (about something)
f.
birine bir şeyi yapması için sürekli dırdır etmek
124
Öbek Fiiller
keep someone or something under something
f.
birini/bir şeyi bir şeyin altında tutmak
125
Öbek Fiiller
keep someone or something under something
f.
birini/bir şeyi bir şeyin altında saklamak
126
Öbek Fiiller
keep someone or something under something
f.
birini/bir şeyi bir şeyin altında depolamak
127
Öbek Fiiller
keep someone or something under something
f.
birini/bir şeyi bir şeyin altında bulundurmak
128
Öbek Fiiller
keep someone or something under something
f.
birini/bir şeyi bir şeyin altında muhafaza etmek
129
Öbek Fiiller
keep someone or something under something
f.
birini/bir şeyi bir şeyin altında gizlemek
130
Öbek Fiiller
keep with (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) yanında durmaya devam etmek
131
Öbek Fiiller
keep with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) görüşmek
132
Öbek Fiiller
keep with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) görüşmeye devam etmek
133
Öbek Fiiller
keep with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) birlikteliğini/arkadaşlığını devam ettirmek
134
Öbek Fiiller
keep with (someone)
f.
(birine) emanet etmek
135
Öbek Fiiller
keep with (someone)
f.
(birine) bırakmak
136
Öbek Fiiller
keep with (someone)
f.
(birinin) yanında/yanına bırakmak
137
Öbek Fiiller
keep with (someone)
f.
(birinin) gözetimine/bakımına bırakmak
138
Öbek Fiiller
keep something with someone
f.
bir şeyi birine bırakmak
139
Öbek Fiiller
keep something with someone
f.
bir şeyi birine emanet etmek
140
Öbek Fiiller
keep something with someone
f.
bir şeyi birinin gözetimine/bakımına bırakmak
141
Öbek Fiiller
keep something with someone
f.
bir şeyi birinin yanına/yanında bırakmak
142
Öbek Fiiller
keep after (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sürekli yapmasını hatırlatmak
143
Öbek Fiiller
keep after (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) sürekli başının etini yemek
144
Öbek Fiiller
keep after (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sürekli yapması için dırdır etmek
145
Öbek Fiiller
keep after (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sürekli sıkıştırmak/dürtmek
146
Öbek Fiiller
keep after (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sürekli teşvik etmek
147
Öbek Fiiller
keep after (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) peşini bırakmamak
148
Öbek Fiiller
keep after (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sürekli motive etmek
149
Öbek Fiiller
keep ahead (of someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) önünde olmak
150
Öbek Fiiller
keep ahead (of someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) önde olmak
151
Öbek Fiiller
keep ahead (of someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) önünde tutmak
152
Öbek Fiiller
keep at (someone or something)
f.
(bir şeyin) üzerine gitmek
153
Öbek Fiiller
keep at (someone or something)
f.
(bir şeyi) denemeye devam etmek
154
Öbek Fiiller
keep at (someone or something)
f.
(bir şeyden) vazgeçmemek
155
Öbek Fiiller
keep at (someone or something)
f.
(bir şeyi) devam ettirmek
156
Öbek Fiiller
keep at (someone or something)
f.
(bir konuda) pes etmemek
157
Öbek Fiiller
keep at (someone)
f.
(birine) sürekli yapmasını hatırlatmak
158
Öbek Fiiller
keep at (someone)
f.
(birinin) başının etini yemek
159
Öbek Fiiller
keep at (someone)
f.
yapması için (birine) dırdır etmek
160
Öbek Fiiller
keep at (someone)
f.
(birini) sürekli sıkıştırmak/dürtmek
161
Öbek Fiiller
keep at (someone)
f.
(birini) sürekli teşvik etmek
162
Öbek Fiiller
keep at (someone)
f.
(birinin) peşini bırakmamak
163
Öbek Fiiller
keep at (someone)
f.
(birini) sürekli motive etmek
164
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) yetişmek
165
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakalamak
166
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) seviyesine yetişmek
167
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) seviyesini yakalamak
168
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) seviyesine çıkmak
169
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/hızda ilerlemek
170
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) haberdar olmak
171
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) takip etmek
172
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(biri/bir şey) hakkında güncel kalmak
173
Öbek Fiiller
keep up with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) anlamak
174
Öbek Fiiller
keep up with (someone)
f.
(birinden) haber almak
175
Öbek Fiiller
keep up with (someone)
f.
(biriyle) haberleşmek
176
Öbek Fiiller
keep up with (someone)
f.
(biriyle) temas halinde olmak/temas kurmak
Colloquial
177
Konuşma Dili
keep someone up at night
f.
geceleri uykusunu kaçırmak
178
Konuşma Dili
keep (going) on at someone or something
f.
birinin/bir şeyin üstüne varmak
179
Konuşma Dili
keep (going) on at someone or something
f.
birinin/bir şeyin üstüne gitmek
180
Konuşma Dili
keep (going) on at someone or something
f.
birine/bir şeye yüklenmek
181
Konuşma Dili
keep (going) on at someone or something
f.
birinin/bir şeyin başının etini yemek
Idioms
182
Deyim
keep (close) watch for (someone or something)
f.
(birini ya da bir şeyi) yakından takip etmek
183
Deyim
keep (close) watch for (someone or something)
f.
(birini ya da bir şeyi) yakın markaja almak
184
Deyim
keep (close) watch for (someone or something)
f.
(birini ya da bir şeyi) gözetlemek
185
Deyim
keep (close) watch for (someone or something)
f.
tetikte olmak
186
Deyim
keep (close) watch for (someone or something)
f.
(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
187
Deyim
keep (close) watch for (someone or something)
f.
gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
188
Deyim
keep close tabs on (someone or something)
f.
(birini veya bir şeyi) izleyip durmak
189
Deyim
keep close tabs on (someone or something)
f.
(birini veya bir şeyi) sürekli gözlem altında tutmak
190
Deyim
keep close tabs on (someone or something)
f.
gözünü üstünden ayırmamak
191
Deyim
keep close tabs on (someone or something)
f.
(birini veya bir şeyi) yakından takip etmek
192
Deyim
keep close tabs on (someone or something)
f.
her hareketini gözlemlemek
193
Deyim
keep close tabs on (someone or something)
f.
göz hapsine almak
194
Deyim
keep (going) on about someone or something
f.
(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
195
Deyim
keep (going) on about someone or something
f.
(biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
196
Deyim
keep (going) on about someone or something
f.
(biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
197
Deyim
keep (going) on about someone or something
f.
papağan gibi konuşmak
198
Deyim
keep (going) on about someone or something
f.
vır vır etmek
199
Deyim
keep (going) on about (someone or something)
f.
lafı uzatmak/kafa ütülemek/baş şişirmek
200
Deyim
keep (going) on about (someone or something)
f.
(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
201
Deyim
keep (going) on about (someone or something)
f.
papağan gibi konuşmak
202
Deyim
keep (going) on about (someone or something)
f.
vır vır etmek
203
Deyim
keep in step with someone
f.
adım uydurmak
204
Deyim
keep someone at arm's length
f.
arasına mesafe koymak
205
Deyim
keep a tight rein on someone
f.
birini sıkı markaj altına almak
206
Deyim
can't keep one's eyes off someone
f.
birisinden gözlerini alamamak
207
Deyim
keep on guard against someone
f.
birine karşı gardını almak
208
Deyim
keep someone captive
f.
birisini alıkoymak
209
Deyim
keep on one's guard against someone
f.
birine karşı tetikte olmak
210
Deyim
keep one's fingers crossed for someone
f.
birisine şans dilemek
211
Deyim
keep a firm grip on someone
f.
birini sıkı denetim altında tutmak
212
Deyim
keep one's eye on someone
f.
birisine göz kulak olmak
213
Deyim
keep someone in suspense
f.
birini meraklandırmak
214
Deyim
keep one's eye on someone
f.
birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak
215
Deyim
keep in touch with someone
f.
birisi ile bağlantıda olmak
216
Deyim
keep close watch over someone
f.
birine göz kulak olmak
217
Deyim
keep in good with someone
f.
biriyle iyi geçinmek
218
Deyim
keep a firm grip on someone
f.
birini yakın markaja almak
219
Deyim
keep someone loose
f.
birinin üzerine varmamak
220
Deyim
keep in good with someone
f.
birinin gözüne girmek
221
Deyim
keep someone in ignorance
f.
birini bilgilendirmemek
222
Deyim
keep someone in the picture
f.
birini durumdan haberdar etmek
223
Deyim
keep someone on tenterhooks
f.
birini meraklandırmak
224
Deyim
keep someone in a state of suspense
f.
birini meraklandırmak
225
Deyim
keep someone in some place
f.
birini bir yerde tutmak
226
Deyim
keep in good with someone
f.
birinin gözünde iyi olmak
227
Deyim
keep a close watch on someone
f.
birini yakın markaja almak
228
Deyim
keep someone in suspense
f.
birini merakta bırakmak
229
Deyim
keep someone posted
f.
birini durumdan haberdar etmek
230
Deyim
keep someone in the dark about someone
f.
birine bilgi/haber vermemek
231
Deyim
keep someone in ignorance about something
f.
birini bir konudan) habersiz bırakmak/tutmak
232
Deyim
keep in touch with someone
f.
birisi ile temas halinde olmak
233
Deyim
keep someone captive
f.
birisini esir tutmak
234
Deyim
keep on one's guard against someone
f.
birine karşı gözünü dört açmak
235
Deyim
keep on one's guard against someone
f.
birine karşı gardını almak
236
Deyim
keep someone in line
f.
birini dizginlemek
237
Deyim
keep someone loose
f.
birini rahat bırakmak
238
Deyim
keep someone on tenterhooks
f.
birini merak içinde bırakmak
239
Deyim
keep a close rein on someone
f.
birini sıkı/yakın markaja almak
240
Deyim
keep a tight rein on someone
f.
birini sıkı/yakın markaja almak
241
Deyim
keep at arm's length from someone
f.
biriyle araya mesafe koymak
242
Deyim
keep a tight rein on someone
f.
birini yakın markajına almak
243
Deyim
keep someone company
f.
birine eşlik etmek
244
Deyim
keep a tight grip on someone
f.
birini yakın markaja almak
245
Deyim
keep on guard against someone
f.
birine karşı tetikte olmak
246
Deyim
keep someone captive
f.
birisini tutsak etmek
247
Deyim
keep a tight grip on someone
f.
birini sıkı denetim altında tutmak
248
Deyim
keep a close rein on someone
f.
birini yakın markajına almak
249
Deyim
keep someone loose
f.
birini sıkmamak
250
Deyim
keep a firm grip on someone
f.
birini yakın markajına almak
251
Deyim
keep a tight grip on someone
f.
birini yakın markajına almak
252
Deyim
keep someone apart
f.
birini birinden uzak tutmak
253
Deyim
keep someone on the right track
f.
birisinin yolunu şaşırmasına izin vermemek
254
Deyim
keep someone at arm's length
f.
biriyle araya mesafe koymak
255
Deyim
keep a close watch on someone
f.
birini yakın markajına almak
256
Deyim
keep a close rein on someone
f.
birini sıkı markaj altına almak
257
Deyim
keep someone in line
f.
birini yola getirmek
258
Deyim
keep on guard against someone
f.
birine karşı gözünü dört açmak
259
Deyim
keep someone in line
f.
birinin uslu durmasını sağlamak
260
Deyim
keep someone in line
f.
birini hizaya getirmek
261
Deyim
keep someone in a state of suspense
f.
birini merakta bırakmak
262
Deyim
keep someone on tenterhooks
f.
dokuz doğurtmak
263
Deyim
keep one's eyes open (for someone or something)
f.
gözlerini dört açmak
264
Deyim
keep sight of someone
f.
gözünü üzerinden ayırmamak
265
Deyim
keep sight of someone
f.
gözden kaçırmamak
266
Deyim
keep someone in sight
f.
göz önünde olduğundan emin olmak
267
Deyim
keep someone on ice
f.
geçici olarak durdurmak
268
Deyim
keep someone going
f.
enerji/güç vermek
269
Deyim
keep someone in sight
f.
gözünü üstünden ayırmamak
270
Deyim
keep one's eyes peeled (for someone or something)
f.
gözlerini dört açmak
271
Deyim
keep someone hanging in midair
f.
iki arada bir derede bırakmak
272
Deyim
keep someone at bay
f.
mesafe koymak
273
Deyim
keep someone on ice
f.
kısıt altında tutmak
274
Deyim
keep someone in check
f.
kontrol altında tutmak
275
Deyim
keep someone in stitches
f.
kahkahadan kırıp geçirmek
276
Deyim
keep someone two jumps ahead of one's competitors
f.
rakiplerinden iki adım önde olmak
277
Deyim
keep someone at arm's length
f.
samimi olmamak
278
Deyim
keep someone hanging in midair
f.
sürüncemede bırakmak
279
Deyim
keep someone at arm's length
f.
samimiyet kurmamak
280
Deyim
keep on the right side of someone
f.
suyuna gitmek/alttan almak
281
Deyim
keep someone in the loop
f.
süregelen işlere birini dahil etmek
282
Deyim
keep on the good side of someone
f.
suyuna gitmek/alttan almak
283
Deyim
keep on the right side of someone
f.
suyuna gitmek
284
Deyim
keep on the good side of someone
f.
suyuna gitmek
285
Deyim
keep someone in ignorance about something
f.
(birinin bir şeyi) öğrenmesini engellemek
286
Deyim
keep someone in ignorance about something
f.
(birini bir konuda) karanlıkta bırakmak
287
Deyim
keep someone in the loop
f.
yapılan işle ilgili gelişmelerden söz konusu kişi ya da kişileri de haberdar etmek
288
Deyim
keep a beady eye on (someone or something)
f.
gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
289
Deyim
keep a beady eye on (someone or something)
f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
290
Deyim
keep a beady eye on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakından izlemek
291
Deyim
keep a beady eye on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
292
Deyim
keep one's beady eye on (someone or something)
f.
gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
293
Deyim
keep one's beady eye on (someone or something)
f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
294
Deyim
keep one's beady eye on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakından izlemek
295
Deyim
keep one's beady eye on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
296
Deyim
keep (someone) onside
f.
(birinin) desteğini korumak
297
Deyim
keep (someone) onside
f.
(birini) kendi yanında/tarafında tutmak
298
Deyim
keep (someone) onside
f.
(birinin) desteğini/onayını devam ettirmesini sağlamak
299
Deyim
keep (going) on at someone
f.
birinin üstüne varmak
300
Deyim
keep (going) on at someone
f.
birini sürekli azarlamak
301
Deyim
keep (going) on at someone
f.
birini devamlı eleştirmek
302
Deyim
keep someone honest
f.
birinin dürüst davranmasını sağlayabilmek
303
Deyim
keep someone honest
f.
birinin adil davranmasını sağlayabilmek
304
Deyim
keep someone honest
f.
birinin her zaman doğruyu söylemesini sağlayabilmek
305
Deyim
keep someone honest
f.
birinin dürüstlüğünü bozmasını/yalan söylemesini engellemek
306
Deyim
keep sight of (someone or something)
f.
gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinde tutmak
307
Deyim
keep sight of (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
308
Deyim
keep sight of (someone or something)
f.
gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinden ayırmamak
309
Deyim
keep sight of (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) görebilecek şekilde durmak
310
Deyim
keep (someone or something) in order
f.
(birini/bir şeyi) doğru sırada tutmak
311
Deyim
keep (someone) in order
f.
(birinin) düzgün davranmasını sağlamak
312
Deyim
keep (someone) in order
f.
(birinin) uygun davranmasını sağlamak
313
Deyim
keep (someone) in order
f.
(birinin) yasalara uygun hareket etmesini sağlamak
314
Deyim
keep (someone) in order
f.
(birini) hizaya sokmak
315
Deyim
keep (someone) in order
f.
(birinin) davranışlarını düzenlemek/düzeltmek
316
Deyim
keep someone or something in order
f.
birini/bir şeyi sırada tutmak
317
Deyim
keep someone or something in order
f.
birini/bir şeyi düzenli tutmak
318
Deyim
keep someone or something in order
f.
birini/bir şeyi sıralı tutmak
319
Deyim
keep someone or something in order
f.
birini/bir şeyi hizada tutmak
320
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
321
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
322
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkıca kavramak
323
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkıca yakalamak
324
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakın markajına almak
325
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkı denetim altına almak
326
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakın markaja almak
327
Deyim
keep a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
328
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
(biri/bir şey) hakkında aynı şeyleri tekrarlayıp durmak
329
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
sürekli (birinden/bir şeyden) söz etmek
330
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
sürekli (birine/bir şeye) değinmek
331
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
sürekli (birinden/bir şeyden) bahsetmek
332
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
sürekli (birinin/bir şeyin) lafını etmek
333
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
dönüp dolaşıp (birinden/bir şeyden) bahsetmek
334
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
sürekli (birinden/bir şeyden) yakınmak
335
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) şikayet edip durmak
336
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) diline dolamak
337
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) dilinden düşürmemek
338
Deyim
keep harping on about (someone or something)
f.
sürekli (biri/bir şey) hakkında dert yanmak
339
Deyim
keep in time (with someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
340
Deyim
keep in time (with someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) zamanına uymak
341
Deyim
keep in time (with someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
342
Deyim
keep in time (with someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) ritmini tutturmak
343
Deyim
keep in time (with someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturmak
344
Deyim
keep someone up
f.
birini ayakta tutmak
345
Deyim
keep someone up
f.
birini dik tutmak
346
Deyim
keep someone up
f.
uyanık tutmak
347
Deyim
keep someone up
f.
uykusunu kaçırmak
348
Deyim
keep someone up
f.
uyutmamak
349
Deyim
keep someone or something in mind (for someone or something)
f.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında tutmak
350
Deyim
keep someone or something in mind (for someone or something)
f.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) göz önünde bulundurmak
351
Deyim
keep someone or something in mind (for someone or something)
f.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) dikkate almak
352
Deyim
keep someone or something in mind (for someone or something)
f.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında bulundurmak
353
Deyim
keep someone or something in mind (for someone or something)
f.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) hesaba katmak
354
Deyim
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) gözlerini alamamak
355
Deyim
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) gözünü alamamak
356
Deyim
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakmadan edememek
357
Deyim
can't keep (one's) eyes off (of) (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakmaktan kendini alamamak
358
Deyim
can't keep (one's) hands off (someone)
f.
(birine) dokunmadan edememek
359
Deyim
can't keep (one's) hands off (someone)
f.
(birine) dokunmaktan kendini alamamak
360
Deyim
can't keep (one's) hands off (someone)
f.
(birine) dokunmadan duramamak
361
Deyim
can't keep (one's) hands off (someone)
f.
(biriyle) sürekli sarmaş dolaş olmak
362
Deyim
can't keep your eyes off someone/something
f.
birinden/bir şeyden gözlerini alamamak
363
Deyim
can't keep your eyes off someone/something
f.
birinden/bir şeyden gözünü alamamak
364
Deyim
can't keep your eyes off someone/something
f.
birine/bir şeye bakmadan edememek
365
Deyim
can't keep your eyes off someone/something
f.
birine/bir şeye bakmaktan kendini alamamak
366
Deyim
keep someone or something at bay
f.
birini/bir şeyi belli bir mesafede tutmak
367
Deyim
keep someone or something at bay
f.
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak
368
Deyim
keep someone or something at bay
f.
biriyle/bir şeyle arasına belli bir mesafe koymak
369
Deyim
keep someone or something at bay
f.
birini/bir şeyi uygun bir mesafede tutmak
370
Deyim
keep someone or something at bay
f.
birini/bir şeyi yaklaştırmamak
371
Deyim
keep someone or something at bay
f.
birini/bir şeyi uzak tutmak
372
Deyim
keep (a) close watch on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakın markajına almak
373
Deyim
keep (a) close watch on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakın markaja almak
374
Deyim
keep (a) close watch on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
375
Deyim
keep (a) close watch on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
376
Deyim
keep (a) close watch on (someone or something)
f.
gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
377
Deyim
keep (a) close watch on (someone or something)
f.
(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
378
Deyim
keep (a) count (of someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) sayısını almak
379
Deyim
keep (a) count (of someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) saymak
380
Deyim
keep (a) count (of someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) sayısını tutmak
381
Deyim
keep (a) count (of someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) hesabını tutmak
382
Deyim
keep (a) count (of someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) çetelesini tutmak
383
Deyim
keep (close) watch over (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakın markajına almak
384
Deyim
keep (close) watch over (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakın markaja almak
385
Deyim
keep (close) watch over (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
386
Deyim
keep (close) watch over (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
387
Deyim
keep (close) watch over (someone or something)
f.
gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
388
Deyim
keep (close) watch over (someone or something)
f.
(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
389
Deyim
keep (close) watch over (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak
390
Deyim
keep (one's) distance from (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
391
Deyim
keep (one's) distance from (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) yaklaşmamak
392
Deyim
keep (one's) distance from (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) soğuk davranmak
393
Deyim
keep (one's) distance from (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) arasına mesafe koymak
394
Deyim
keep (one's) distance from (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) yüz vermemek
395
Deyim
keep (one's) distance from (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) resmiyeti korumak
396
Deyim
keep (one's) distance from (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) yakınlıktan kaçınmak
397
Deyim
keep (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
398
Deyim
keep (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
399
Deyim
keep (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
400
Deyim
keep (one's) eyes out (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
401
Deyim
keep (one's) eyes out (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
402
Deyim
keep (one's) eyes out (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
403
Deyim
keep (one's) eyes skinned (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
404
Deyim
keep (one's) eyes skinned (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
405
Deyim
keep (one's) eyes skinned (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
406
Deyim
keep (one's) eye skinned (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
407
Deyim
keep (one's) eye skinned (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
408
Deyim
keep (one's) eye skinned (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
409
Deyim
keep (one's) eyes on (someone or something)
f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
410
Deyim
keep (one's) eyes on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
411
Deyim
keep (one's) eyes on (someone or something)
f.
gözünü (birinden/bir şeyden) ayırmamak
412
Deyim
keep (one's) eyes on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dikkat etmek
413
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) elini sürmemek
414
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birini/bir şeyi) ellememek
415
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) el sürmemek
416
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) dokunmamak
417
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birinin/bir şeyin) üstünden elini çekmek
418
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
419
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) ilişmemek
420
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) karışmamak
421
Deyim
keep (one's) hands off (something or someone)
f.
(birini/bir şeyi) almaya/kontrol etmeye çalışmamak
422
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) elini sürmemek
423
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birini/bir şeyi) ellememek
424
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) el sürmemek
425
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) dokunmamak
426
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birinin/bir şeyin) üstünden elini çekmek
427
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
428
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) ilişmemek
429
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birine/bir şeye) karışmamak
430
Deyim
keep (one's) paws off (something or someone)
f.
(birini/bir şeyi) almaya/kontrol etmeye çalışmamak
431
Deyim
keep one's an eye on (someone or something)
f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
432
Deyim
keep one's an eye on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
433
Deyim
keep one's an eye on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dikkat etmek
434
Deyim
keep one's an eye on (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
435
Deyim
keep one's an eye on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak
436
Deyim
keep an eye on (someone or something)
f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
437
Deyim
keep an eye on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
438
Deyim
keep an eye on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dikkat etmek
439
Deyim
keep an eye on (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
440
Deyim
keep an eye on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak
441
Deyim
keep (someone or oneself) in ignorance
f.
(birini/kendini) cahil bırakmak
442
Deyim
keep (someone or oneself) in ignorance
f.
(birini/kendini) bilgilendirmemek
443
Deyim
keep (someone or oneself) in ignorance
f.
(birini/kendini) olan bitenden habersiz/bihaber bırakmak
444
Deyim
keep (someone or something) about
f.
(birini/bir şeyi) elinin altında bulundurmak/tutmak
445
Deyim
keep (someone or something) about
f.
(birini/bir şeyi) yakınında/yanında bulundurmak/tutmak
446
Deyim
keep (someone or something) about
f.
(birini/bir şeyi) etrafında tutmak/bulundurmak
447
Deyim
keep (someone or something) about
f.
(birini/bir şeyi) çevresinde bulundurmak/tutmak
448
Deyim
keep (someone or something) apart
f.
(birilerini/bir şeyleri) ayrı tutmak
449
Deyim
keep (someone or something) apart
f.
(birilerini/bir şeyleri) birbirinden ayrı/uzak tutmak
450
Deyim
keep (someone) apart
f.
(birilerini) birbirinden ayırmak
451
Deyim
keep (someone) apart
f.
(birilerinin) birlikte olmasını engellemek
452
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(birini/bir şeyi) uzak tutmak
453
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(birini/bir şeyi) dışında/dışarıda tutmak
454
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(birini/bir şeyi) karıştırmamak
455
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(biriyle/bir şeyle) fazla samimi olmamak
456
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(birine/bir şeye) yüz vermemek
457
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(birine/bir şeye) mesafeli davranmak
458
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak
459
Deyim
keep (someone or something) at a distance
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
460
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(biriyle/bir şeyle) fazla samimi olmamak
461
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(birine/bir şeye) yüz vermemek
462
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(birine/bir şeye) mesafeli davranmak
463
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak
464
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
465
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(birini/bir şeyi) uzak tutmak
466
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(birini/bir şeyi) dışında/dışarıda tutmak
467
Deyim
keep (someone or something) at arm's length
f.
(birini/bir şeyi) karıştırmamak
468
Deyim
keep (someone or something) at bay
f.
(birini/bir şeyi) uzak tutmak
469
Deyim
keep (someone or something) at bay
f.
(birinden/bir şeyden) kaçınmak
470
Deyim
keep (someone or something) at bay
f.
(birini/bir şeyi) uzaklaştırmak/gidermek
471
Deyim
keep (someone or something) at bay
f.
(birini/ bir şeyi) yaklaştırmamak
472
Deyim
keep (someone or something) at bay
f.
(birinin/bir şeyin) yaklaşmasını engellemek
473
Deyim
keep (someone or something) in check
f.
(birini/bir şeyi) kontrol altında tutmak
474
Deyim
keep (someone or something) in check
f.
(birini/bir şeyi) dizginlemek
475
Deyim
keep (someone or something) in check
f.
(birini/bir şeyi) frenlemek
476
Deyim
keep (someone or something) in check
f.
(birini/bir şeyi) zapt etmek
477
Deyim
keep (someone or something) in check
f.
(birine/bir şeye) sınır koymak
478
Deyim
keep (someone or something) in sight
f.
(birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
479
Deyim
keep (someone or something) in sight
f.
(birini/bir şeyi) gözünün önünde tutmak
480
Deyim
keep (someone or something) in sight
f.
(birini/bir şeyi) görebileceği bir yerde tutmak/durmak
481
Deyim
keep (someone) on (their) feet
f.
(birinin) ayakta durmasına neden olmak
482
Deyim
keep (someone) on (their) feet
f.
(birini) yürütmek
483
Deyim
keep (someone) on (their) feet
f.
(birini) ayakta tutmak
484
Deyim
keep (someone) on (their) feet
f.
(birini) ayık tutmak/ayıltmak
485
Deyim
keep (someone or something) under (one's) control
f.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek/yönetmek
486
Deyim
keep (someone or something) under (one's) control
f.
(biri/bir şey) üzerinde güç sahibi olmak
487
Deyim
keep (someone or something) under (one's) control
f.
(birini/bir şeyi) kontrolü/kontrol altında tutmak
488
Deyim
keep (someone or something) up to date
f.
haberdar olmak
489
Deyim
keep (someone or something) up to date
f.
haberdar etmek
490
Deyim
keep (someone) up to date
f.
(birini) haberdar etmek
491
Deyim
keep (someone) up to date
f.
(birini) bilgilendirmek
492
Deyim
keep (someone) up to date
f.
(birini) son gelişmelerden haberdar etmek
493
Deyim
keep (someone) within bounds
f.
(birinin) aşırıya kaçmasını engellemek
494
Deyim
keep (someone) within bounds
f.
(birini) sınırlar içerisinde tutmak
495
Deyim
keep (someone) within bounds
f.
(birini) belli kurallar içerisinde tutmak
496
Deyim
keep (someone) within bounds
f.
(birine) sınırlar koymak
497
Deyim
keep (someone) within bounds
f.
(birini) belli kurallara uymaya zorlamak
498
Deyim
keep (someone) within bounds
f.
(birinin) belli kurallara uymasını sağlamak
499
Deyim
keep (someone) within bounds
f.
(birinin) sınırlarını belirlemek
500
Deyim
keep (someone or something, or oneself) at a distance
f.
(birini/bir şeyi/kendini) uzak tutmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of keep someone
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy