know (someone) - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

know (someone)



"know (someone)" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
know (someone) f. (birini) bilmek/tanımak
know (someone) f. (birinin) kim olduğunu bilmek

"know (someone)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 135 sonuç

İngilizce Türkçe
General
someone you don't know i. tanımadığın biri
someone you don't know i. bilmediğin biri
someone you don't know i. tanımadığın birisi
someone you don't know i. bilmediğin birisi
know someone by sight only f. birini sadece yüzünden tanımak
pretend not to know someone f. tanımamazlıktan gelmek
let (someone) know f. haber vermek
let someone know f. haber vermek
know (someone) for a long time f. uzun süredir tanımak
know (someone) by sight f. simaen tanımak
know (someone) by name f. ismen tanımak
know (someone) by sight f. cismen tanımak
have the chance to know someone f. tanıma fırsatı bulmak
have the chance to know someone f. tanıma fırsatı yakalamak
know someone f. birisini tanımak
know someone by sight f. sima olarak tanımak
get to know someone f. birini tanımak
know someone very well f. birini çok iyi tanımak
know how someone would react f. nasıl tepki vereceğini bilmek
know little about someone f. biri hakkında çok az şey bilmek
know very little about someone f. biri hakkında çok az şey bilmek
know a lot about someone f. birisi hakkında çok şey bilmek
pretend not to know someone f. tanımazlıktan gelmek
know someone´s weak spots f. birinin zaaflarını bilmek
Phrasals
know someone as something f. birini -e olarak bilmek
know someone from someone f. birini başka birinden bilmek/tanımak
know (someone or something) as (something) f. (birini/bir şeyi bir şey) olarak tanımak
know (someone or something) from (someone or something else) f. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırt etmek
know (someone or something) from (someone or something else) f. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasındaki ayrımı yapabilmek
know about (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) haberi olmak
know about (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) farkında olmak
know about (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) haberdar olmak
know about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bilmek
know of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bilmek
know of (someone or something) f. bildiği/duyduğu (biri/bir şey) olmak
know of (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) haberi olmak
know of (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) hakkında bilgisi olmak
know of (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) kim/ne olduğunu bilmek
know (someone or something) as (something) (birini/bir şeyi bir şey) olarak bilmek/kabul etmek
Colloquial
know someone good f. çok iyi tanımak
give someone a chance to get to know someone f. daha iyi tanıma fırsatı vermek
ask questions that someone doesn't know the answers f. cevabını bilmediği sorular sormak
know where someone is coming from f. birinin maksadını bilmek
know where someone is coming from f. birinin ne demek istediğini bilmek
know where someone is coming from f. birinin niyetini bilmek
know where someone is coming from f. birini bir görüşe/eyleme iten davranışı bilmek
know where someone is coming from f. birinin bakış açısını bilmek
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ne yapacağını bilemezsin
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) sağı solu belli olmaz
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) nasıl davranacağını önceden tahmin etmek zor
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ne yapacağı/nasıl davranacağı belli olmaz
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) kalitesini/niteliğini önceden bilemezsin
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) sağı solu belli olmaz
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ne yapacağı hiç belli olmaz
you never know with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ne yapacağını bilemezsin
you never know with (someone or something) expr. (birinden/bir şeyden) asla emin olmazsın
Idioms
know where (one) is with (someone or something) f. (birinin) ne düşündüğünü bilmek/öğrenmek
know where (one) is with (someone or something) f. (birinin) bir konuda ne düşündüğünü bilmek/öğrenmek
know where (one) is with (someone or something) f. (birinin) görüşlerini bilmek/öğrenmek
know where (one) is with (someone or something) f. (birinin) bir konu hakkındaki görüşlerini bilmek/öğrenmek
know (someone) in the biblical sense f. cinsel ilişkiye girmek
know (someone) in the biblical sense f. sevişmek
know someone in the biblical sense f. cinsel ilişkiye girmek
know someone in the biblical sense f. sevişmek
know (someone or something) like a book f. (birisini ya da bir şeyi) avucunun içi gibi bilmek
know (someone or something) like a book f. ezbere bilmek
know (someone or something) like a book f. her karışını bilmek
know nothing and care less (about someone or something) f. hiçbir şey bilmemek ve bilmek de istememek
know nothing and care less (about someone or something) f. hiç bilgisi olmamak, bilmek de istememek
know nothing and care less (about someone or something) f. ne bilmek ne de bilmek istemek
know nothing and care less (about someone or something) f. (bir kişi veya konu hakkında) tamamen ilgisiz olmak
know nothing and care less (about someone or something) f. (bir kişiye veya konuya) hiç ilgisi olmamak
know little and care less (about someone or something) f. çok az şey bilmek ama bilmek de istememek
know little and care less (about someone or something) f. daha fazla bilmek de istememek
know little and care less (about someone or something) f. (biri veya bir şey hakkında) bir şey bildiği ve umursadığı olmamak
know little and care less (about someone or something) f. pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak
know little and care less (about someone or something) f. bihaber ve kayıtsız olmak
know (something/someone) like the back of one's hand f. avucunun içi gibi bilmek
know someone by one's perfume f. birini parfümünden tanımak
not know someone from eve f. birisini hiç tanımamış/hiç görmemiş olmak
not know someone from adam f. birisini hiç tanımamış/görmemiş olmak
know where someone stands f. durumunun ne olduğunu bilmek
not know (someone) from a bar of soap f. hiç bilmemek
not know (someone) from a bar of soap f. hiç tanımamak
not know what hit someone f. neye uğradığını şaşırmak
not know what to make of someone f. (birinin yaptığı şeye) anlam verememek/anlamamak
know someone in high places f. yüksek yerlerde tanıdığı olmak
know (someone or something) like a book f. ciğerinin içini bilmek
know (someone or something) by name f. (birini/bir şeyi) ismen bilmek
know (someone or something) by name f. (birini/bir şeyi) ismen tanımak
know (someone or something) by name f. (birinin/bir şeyi) isim olarak tanımak
know (someone or something) by sight f. (birini/bir şeyi) simaen tanımak
know (someone or something) by sight f. (birini/bir şeyi) simaen bilmek
know (someone or something) by sight f. (birini/bir şeyi) sima olarak tanımak
know (someone or something) by sight f. (birine/bir şeye) göz aşinalığı olmak
know (someone or something) by sight f. (birini/bir şeyi) cismen tanımak/bilmek
know (someone or something) by sight f. (birini/bir şeyi) dışarıdan bilmek/tanımak
know (someone or something) for what (they or it) is f. (birinin/bir şeyin) ne mal olduğunu bilmek
know (someone or something) for what (they or it) is f. (birinin/bir şeyin) aslında nasıl biri/bir şey olduğunu bilmek
know (someone or something) inside out f. (birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak
know (someone or something) inside out f. (birinin/bir şeyin) içini dışını bilmek
know (someone or something) inside out f. (birini/bir şeyi) a'dan z'ye bilmek/tanımak
know (someone or something) inside out f. (biri/bir şey) hakkında her şeyi/neredeyse her şeyi bilmek
know (someone or something) inside out f. (biri/bir şey) hakkında her şeyi/neredeyse her şeyi sular seller gibi bilmek
know (someone or something) inside out f. (birini/bir şeyi) avucunun içi gibi bilmek
know (someone or something) inside out f. (birinin/bir şeyin) ciğerinin içini bilmek
know (someone or something) through and through f. (birinin/bir şeyin) her şeyini bilmek
know (someone or something) through and through f. (birini/bir şeyi) çok iyi bilmek
know (someone or something) through and through f. (birini/bir şeyi) a'dan z'ye bilmek
know (someone or something) through and through f. (birinin/bir şeyin) içini dışını bilmek
know (someone or something) through and through f. (birinin/bir şeyin) tamamını bilmek
know (someone or something) to (do something) f. (birinin/bir şeyin bir şey yapacağını) bilmek
know (someone or something) to be (something) f. (birini/bir şeyi bir şey) olarak bilmek/tanımak
not know the first thing about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında hiçbir şey bilmemek
not know the first thing about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında hiçbir fikri olmamak
not know what to make of (someone or something) f. (birine/bir şeye) bir anlam verememek
not know what to make of (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) ne anlam çıkaracağını bilememek
not know what to make of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) pek anlamamak
to know someone is to love her expr. o herkesin sevgilisidir
not know what hit someone expr. başına ne geldiğini bilmeden
not know what hit someone expr. kendisine neyin çarptığını bilmeden
(someone) (just) doesn't know when to quit expr. (biri) nerede duracağını bilmiyor
(someone) (just) doesn't know when to quit expr. (biri) ne zaman duracağını bilmiyor
what (someone) doesn't know can't hurt them expr. (birinin) bilmediği şey ona zarar veremez
what (someone) doesn't know can't hurt them expr. (birine) bilmediği şeyden zarar gelmez
what (someone) doesn't know can't hurt them expr. (birinin) bilmediği şey onu üzmez
Speaking
it belongs to someone i know expr. bu, tanıdığım birine ait
I know there's someone else expr. başka birisinin olduğuna eminim
I know there's someone else expr. başka birisinin olduğunu biliyorum
I know what it's like to hold on to someone expr. birisine tutunmanın ne demek olduğunu bilirim
before someone know it expr. çabucak
before someone know it expr. hızla
before someone know it expr. göz açıp kapayıncaya kadar
you have to know someone to get in expr. oraya girmek için birilerini tanıman gerekiyor
you have to know someone to get in expr. oraya girmek için birilerini tanımanız gerekiyor