konmuş - Türkçe İngilizce Sözlük

konmuş

"konmuş" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
konmuş posited s.

"konmuş" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 76 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kılıfa konmuş cased i.
usta bir kimse tarafından mimarlık, edebiyat gibi alanlarda ortaya konmuş en önemli eser master work i.
konum bildirmesi veya rehberlik yapması için konmuş şey mark i.
kısıtlı bir sürede ortaya konmuş faydalı iş mechanical effect i.
oval veya dairesel bir çerçeveye konmuş tablo veya gravür medallion i.
sıraya konmuş aligned s.
kaleye konmuş castled s.
malına mülküne el konmuş dispossessed s.
yelpaze şeklinde büyümesi için tek yüzeyli kafese konmuş espaliered s.
bir tarafa konmuş set aside s.
ismi konmuş denominated s.
üst üste konmuş imbricated s.
ile aynı hizaya konmuş aligned with s.
cebren el konmuş abstorted [obsolete] s.
bağlanmış ya da kafese konmuş (hayvan) captive s.
yan yana konmuş appositional s.
arka üstü konmuş ass-backward s.
arka üstü konmuş ass-backwards s.
baharat kesesine konmuş sacheted s.
kokulu tülbent keseye konmuş sacheted s.
yanlış yere konmuş misplaced s.
bir kenara konmuş reversed s.
düzensiz ve birbirinden ayrı konmuş scattering s.
Phrases
aptal yerine konmuş done brown s.
Colloquial
fıçılanmış veya kutuya konmuş ucuz şarap goon [australia] i.
Idioms
başına ödül konmuş olmak get a price on one's head f.
başına ödül konmuş olmak have a price on one's head f.
işleme konmuş olmak be in the pipeline f.
(at) terletene kadar sürülüp/koşturulup kurutulmadan ahıra konmuş ridden hard and put away wet [us] s.
(at) terletilip soğutulmadan ahıra konmuş ridden hard and put away wet [us] s.
(at) terletene kadar sürülüp/koşturulup kurutulmadan ahıra konmuş ridden hard and put up wet [us] s.
(at) terletilip soğutulmadan ahıra konmuş ridden hard and put up wet [us] s.
(at) terletene kadar sürülüp/koşturulup kurutulmadan ahıra konmuş rode hard and put away wet s.
(at) terletilip soğutulmadan ahıra konmuş rode hard and put away wet s.
(at) terletene kadar sürülüp/koşturulup kurutulmadan ahıra konmuş rode hard and put up wet [us] s.
(at) terletilip soğutulmadan ahıra konmuş rode hard and put up wet [us] s.
beleşe konmuş on the gravy train expr.
Trade/Economic
gümrüksüz antrepoya konmuş mal bonded goods i.
konmuş resim ve vergiler levies i.
rehine konmuş varlık pledged asset i.
zarfa konmuş şey enclosure i.
tenekeye konmuş canned s.
tenekeye konmuş tinned s.
üzerine ... ibaresi konmuş olan which has endorsed on it the words expr.
Law
tüm varlığına el konmuş kimse bair man i.
(eskiden) mirasçının ölen büyük dedesinin el konmuş mülkünde hak iddia edebilmesine yarayan yazı besaiel i.
malına el konmuş olma disseisin i.
el konmuş mülk foreclosure i.
tarihi konmuş dated s.
Politics
meclis tarafından yürürlüğe konmuş parliamentary s.
ingiliz parlamentosu tarafından yürürlüğe konmuş parliamentary s.
Technical
kılıcına konmuş kalas joist i.
sülfürik asit gibi uyarıcı bir sıvının içine konmuş karbon ve çinkodan oluşan galvanik pil graphite battery i.
Computer
yer imi konmuş alan bookmarked area i.
madde imi konmuş listeyi değiştir modify bulleted list expr.
Informatics
yan yana konmuş juxtaposed s.
Textile
sökülmemesi için kenar şeridi konmuş (dikiş yeri) piped s.
Medical
acil serviste aort diseksiyonu tanısı konmuş hasta patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department i.
geç tanı konmuş nazal yabancı cisim late diagnosed nasal foreign body i.
Pathology
preeklampsi tanısı konmuş hastalarda doğumdan önce, doğum sırasında veya sonrasında görülen koma veya havale eclampsy i.
Gastronomy
bisküvi üzerine konmuş çikolata kaplı beyaz marşmelov mallowpuff i.
Botanic
erkek ve dişi organı konmuş böceğin göğüs kemiğine değen sternotribe s.
Religious
tabuta konmuş cesedin son yolculuğuna uğurlanmadan kısa bir süre önce yatırıldığı şapel charnel i.
Military
kaplara konmuş petrol packaged petroleum i.
kaplara konmuş döküm petrol packaged bulk petroleum i.
malzeme konmuş depolama sahası occupied net storage space i.
malzeme konmuş depolama sahası occupied space i.
zırhın arkasına konmuş casemated s.
el konmuş interned s.
Wagering
içine bilye konmuş fincanı/yüksüğü bulma biçimindeki el çabukluğu oyunu thimble and pea [brit] i.
Music
arnold schoenberg tarafından ortaya konmuş bir müzik türü twelve-tone music i.
arnold schoenberg tarafından ortaya konmuş bir müzik türü twelve-tone system i.
arnold schoenberg tarafından ortaya konmuş bir müzik türü 12-tone system i.
arnold schoenberg tarafından ortaya konmuş bir müzik türü 12-tone music i.
(klasik müzikte) aralarına ayna konmuş gibi birbirinin tersi bölümler mirror canon i.
Slang
kapı önünde konmuş shot to the curb f.