| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | predecessor i. | öncel | ||
|
Will the Cotonou Agreement yield more results than its Lomé predecessors? Cotonou Anlaşması Lomé'deki öncüllerinden daha fazla sonuç verecek mi? More Sentences |
||||
| Genel | predecessor i. | ata | ||
|
What our predecessors constructed in Europe is too precious to us for that. Atalarımızın Avrupa'da inşa ettikleri bizim için çok değerlidir. More Sentences |
||||
| Genel | predecessor i. | selef | ||
|
Unlike its predecessors, the current American administration shows little interest in a strong and united Europe. Seleflerinin aksine, mevcut Amerikan yönetimi güçlü ve birleşik bir Avrupa'ya pek ilgi göstermiyor. More Sentences |
||||
| Genel | predecessor i. | önceki | ||
|
It can no longer pray in aid of the misdemeanours of its predecessors. Artık kendinden öncekilerin kabahatleri için dua edemez. More Sentences |
||||
| Genel | predecessor i. | öncül | ||
|
Its predecessor, PACT, was very popular in the United Kingdom with both the public and the private sectors. Öncülü olan PACT, Birleşik Krallık'ta hem kamu hem de özel sektörde çok popülerdi. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Hukuk | predecessor i. | selef | ||
|
It can no longer pray in aid of the misdemeanours of its predecessors. Artık seleflerinin kabahatleri için dua edemez. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | predecessor i. | cet | ||
| Genel | predecessor i. | aileden gelen | ||
| Genel | predecessor i. | babadan gelme | ||
| Genel | predecessor i. | önceki kuşaklar | ||
| Genel | predecessor i. | eski | ||
| Genel | predecessor i. | önce gelen | ||
| Genel | predecessor i. | aynı görevi önceden yapmış kimse | ||
| Genel | predecessor i. | makamın önceki sahibi | ||
| Technical | ||||
| Teknik | predecessor i. | makine veya cihazın atası olan model | ||
| Math | ||||
| Matematik | predecessor i. | birincil tepe noktası | ||
| Matematik | predecessor i. | birincil verteks | ||
| Matematik | predecessor i. | başka bir tepe noktasına giden ilk tepe noktası | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | predecessor job i. | babadan kalma meslek | ||
| Genel | be successor and predecessor to each other f. | halef selef olmak | ||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | predecessor company i. | devredilen şirket | ||
| Ticaret/Ekonomi | predecessor company i. | selef şirket | ||
| Technical | ||||
| Teknik | predecessor activity i. | öncül aktivite | ||
| Informatics | ||||
| Bilişim | immediate predecessor i. | bitişik öncül | ||
