İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | simmer i. | hafif ateşte kaynatma | ||
There is no need for a long simmer for this soup. Bu çorbayı hafif ateşte uzun süre kaynatmaya gerek yok. More Sentences |
||||
Genel | simmer f. | pişirmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) | ||
Mackerel tastes good whether you simmer it or grill it. Uskumruyu ister ızgara yap, ister pişir, tadı güzeldir. More Sentences |
||||
Genel | simmer f. | yavaş yavaş kaynamak | ||
Let the paste sauce simmer for a few more minutes. Salça sosunu birkaç dakika daha yavaş yavaş kaynamaya bırakın. More Sentences |
||||
Genel | simmer f. | patlamak üzere olmak | ||
He finished the meeting before an argument started to simmer. Tartışma patlak vermek üzereyken toplantıyı bitirdi. More Sentences |
||||
Genel | simmer f. | yatışmak | ||
Tensions are starting to simmer between Sami and Layla. Sami ve Leyla arasındaki gerginlik yatışmaya başlıyor. More Sentences |
||||
Genel | simmer f. | köpürmek | ||
It was apparent that Stella was simmering with anger. Stella'nın öfkeden köpürdüğü aşikardı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | simmer f. | kaynatmak | ||
What's the difference between boiling and simmering? Kaynatma ve haşlama arasındaki fark nedir? More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | simmer i. | patlayacak hale gelme | ||
Genel | simmer i. | kaynama | ||
Genel | simmer i. | patlama | ||
Genel | simmer i. | kaynatma | ||
Genel | simmer i. | galeyan | ||
Genel | simmer i. | kaynama için gereken ısı derecesi | ||
Genel | simmer i. | köpürme | ||
Genel | simmer f. | içten içe kaynamak | ||
Genel | simmer f. | kaynamak (gizli bir iş) | ||
Genel | simmer f. | içten içe kaynatmak | ||
Genel | simmer f. | pişmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) | ||
Genel | simmer f. | iç çalkantısı yaşamak | ||
Genel | simmer f. | dolup taşmak | ||
Genel | simmer f. | yavaş veya heyecansız şekilde oluşmak | ||
Technical | ||||
Teknik | simmer f. | kaynama noktasının altında muhafaza etmek | ||
Gastronomy | ||||
Mutfak | simmer i. | ağır ateşte kaynatma | ||
Mutfak | simmer f. | ağır ateşte, az kabarcıklı suda kaynatmak | ||
Mutfak | simmer f. | hafif ateşte pişirmek | ||
Mutfak | simmer f. | suyu az hava kabarcıklı kaynatmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | simmer down f. | sakinleşmek |
Genel | simmer with f. | içi içini yemek |
Genel | simmer down f. | kendine hakim olmak |
Genel | simmer with f. | dolu olmak |
Genel | simmer down f. | yatışmak |
Genel | simmer with f. | kaynamak (öfke vb duygularla için için) |
Genel | (anger) simmer down f. | öfkesi dinmek |
Genel | (anger) simmer down f. | öfkesi yatışmak |
Technical | ||
Teknik | simmer down f. | kaynamayı sonlandırmak |
Teknik | simmer down f. | soğutmak |
Geography | ||
Coğrafya | simmer dim [scotland] i. | orkney ve shetland takımadalarında yaz ortasında görülüp gece boyu devam eden alacakaranlık |