Geçmiş

so on

"so on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Phrases
1	İfadeler	so on expr.	buna benzer
2	İfadeler	so on expr.	falan filan

"so on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 64 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	be so few one can count them on the fingers of one hand f.	parmakla gösterilmek
2	Genel	and so on zf.	vs
3	Genel	and so on zf.	vesaire
4	Genel	and so on zf.	filan
5	Genel	and so on zf.	vb
6	Genel	and so on zf.	ve benzeri şeyler
7	Genel	and so on zf.	filan falan
8	Genel	and so on zf.	ve saire
9	Genel	and so on zf.	ve benzerleri
10	Genel	and so on zf.	falan filan
11	Genel	and so on zf.	ve benzeri
12	Genel	and so on zf.	ve benzeri gibi
13	Genel	and so on zf.	ve diğerleri
14	Genel	and so on zf.	buna benzer
Phrases
15	İfadeler	so on and so forth expr.	vesaire (vs.)
Proverb
16	Atasözü	as you make your bed, so you must lie on it	kendi düşen ağlamaz
Colloquial
17	Konuşma Dili	and so on expr.	bu ve bunun gibi
18	Konuşma Dili	don't be so tight on me expr.	fazla yüklenme bana
19	Konuşma Dili	and so on and so forth expr.	vesaire
20	Konuşma Dili	and so on and so forth expr.	ve benzeri şeyler
21	Konuşma Dili	and so on and so forth expr.	filan
22	Konuşma Dili	and so on and so forth expr.	falan feşmekan
23	Konuşma Dili	and so on and so forth expr.	falan
24	Konuşma Dili	and so on and so forth expr.	falan filan
25	Konuşma Dili	and so on and so forth expr.	falan
Idioms
26	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	çorak arazi/toprak
27	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	aşırı verimsiz toprak
28	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	üzerinde bir şey yetiştirmeye elverişsiz arazi/toprak
29	Deyim	take on (so) f.	ağlayıp sızlanmak
30	Deyim	take on (so) f.	mızmızlanmak
31	Deyim	take on (so) f.	olay çıkarmak
32	Deyim	take on (so) f.	yaygara koparmak
33	Deyim	take on (so) f.	abartmak
34	Deyim	take on (so) f.	ortalığı velveleye vermek
35	Deyim	be on (one's) say-so f.	(birinin) sözüne bağlı olmak
36	Deyim	be on (one's) say-so f.	(birinin) iznine bağlı olmak
37	Deyim	be on (one's) say-so f.	(birinin) yetkisinde olmak
38	Deyim	be on the say-so of (someone) f.	(birinin) sözüne bağlı olmak
39	Deyim	be on the say-so of (someone) f.	(birinin) iznine bağlı olmak
40	Deyim	be on the say-so of (someone) f.	(birinin) yetkisinde olmak
41	Deyim	on someone's say-so expr.	(birinin) talimatıyla/söylemesiyle/demesiyle/izniyle
42	Deyim	on (one's) say-so expr.	(birinin) iznine bağlı olarak
43	Deyim	on (one's) say-so expr.	(birinin) izniyle
44	Deyim	on (one's) say-so expr.	(birinin) sözüne bağlı olarak
45	Deyim	on (one's) say-so expr.	(birinin) verdiği yetkiyle
46	Deyim	on (one's) say-so expr.	(birinin) talimatıyla
47	Deyim	on say-so expr.	talimatıyla
48	Deyim	on say-so expr.	söylemesiyle
49	Deyim	on say-so expr.	demesiyle
50	Deyim	on say-so expr.	izniyle
51	Deyim	on say-so expr.	yetkisiyle
52	Deyim	on say-so expr.	iznine bağlı olarak
53	Deyim	on somebody's say-so expr.	birinin talimatıyla
54	Deyim	on somebody's say-so expr.	birinin söylemesiyle
55	Deyim	on somebody's say-so expr.	birinin izniyle
56	Deyim	on somebody's say-so expr.	birinin verdiği yetkiyle
57	Deyim	on somebody's say-so expr.	birinin iznine bağlı olarak
58	Deyim	on the say-so of (someone) expr.	(birinin) sözüne bağlı olarak
59	Deyim	on the say-so of (someone) expr.	(birinin) izniyle
60	Deyim	on the say-so of (someone) expr.	(birinin) verdiği yetkiyle
Speaking
61	Konuşma	I'm so glad you could come on such short notice expr.	bu kadar kısa sürede gelebilmenize çok sevindim
62	Konuşma	and so on expr.	falan feşmekan
63	Konuşma	don't be so hard on yourself expr.	kendine bu kadar yüklenme
Trade/Economic
64	Ticaret/Ekonomi	payments received on account of orders in so far i.	alınan sipariş avansları