|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
some of the people on the committee i.
|
komiteden birileri |
|
2 |
Genel |
some of the people on the committee i.
|
kuruldan birileri |
|
3 |
Genel |
some aspects of it i.
|
bazı yönleri |
|
4 |
Genel |
clarification of some matters i.
|
bazı hususların açığa kavuşturulması |
|
5 |
Genel |
clarification of some points i.
|
bazı noktaların açıklığa kavuşması |
|
6 |
Genel |
clarification of some points i.
|
bazı noktaların açığa kavuşturulması |
|
7 |
Genel |
clarification of some matters i.
|
bazı hususların açıklığa kavuşması |
|
8 |
Genel |
some of which i.
|
...ların bazıları |
|
9 |
Genel |
some kind of hormonal imbalance i.
|
bir tür hormonal dengesizlik |
|
10 |
Genel |
some of these books i.
|
bu kitaplardan bazıları |
|
11 |
Genel |
investigate all the characteristics of someone (or some subject) f.
|
ıcığını cıcığını sormak |
|
12 |
Genel |
find some amount of money f.
|
eline para geçmek |
|
13 |
Genel |
earn some amount of money f.
|
eline para geçmek |
|
14 |
Genel |
have some amount of money f.
|
eline para geçmek |
|
15 |
Genel |
make some sort of deal to get it back f.
|
geri almak için bir çeşit anlaşma yapmak |
|
16 |
Genel |
send a signal of some kind f.
|
bir tür sinyal yollamak |
|
17 |
Genel |
send a signal of some kind f.
|
bir tür sinyal göndermek |
|
18 |
Genel |
some sort of s.
|
şöyle bir |
|
19 |
Genel |
some sort of s.
|
bir tür |
|
|
20 |
Genel |
some of them zm.
|
onların bazıları |
|
21 |
Genel |
some of them zm.
|
bazıları |
|
22 |
Genel |
some of those zm.
|
onlardan bazıları |
|
23 |
Genel |
some of us zm.
|
kimimiz |
|
Phrasals |
|
24 |
Öbek Fiiller |
risk of (some inclement weather) i.
|
(kötü hava) riski |
|
25 |
Öbek Fiiller |
risk of (some inclement weather) i.
|
(yağmur, kar, şimşek) olasılığı |
|
26 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak |
|
27 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak |
|
28 |
Öbek Fiiller |
conduct (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini ya da bir şeyi bir yerden) çıkarmak |
|
29 |
Öbek Fiiller |
conduct (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini ya da bir şeyi bir yerden) dışarı götürmek |
|
30 |
Öbek Fiiller |
sign someone out of some place f.
|
birinin çıkışını/ayrılışını kaydetmek |
|
31 |
Öbek Fiiller |
draw something out of some place f.
|
bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak |
|
32 |
Öbek Fiiller |
starve someone out of some place f.
|
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak |
|
33 |
Öbek Fiiller |
throw someone out of some place f.
|
birini bir yerden dışarıya atmak |
|
34 |
Öbek Fiiller |
chuck someone out of some place f.
|
birini yaka paça dışarı atmak |
|
35 |
Öbek Fiiller |
hurl someone out of some place f.
|
birilerini bir yerden atmak/kovmak |
|
36 |
Öbek Fiiller |
run out of some place f.
|
bir yerden kaçmak |
|
37 |
Öbek Fiiller |
clear someone out of some place f.
|
birilerini dışarı çıkarmak |
|
38 |
Öbek Fiiller |
sweep out of some place f.
|
bir yerden hızla çıkmak |
|
39 |
Öbek Fiiller |
slink out of some place f.
|
bir yerden sinsice çıkmak |
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
stagger out of some place f.
|
bir yerden sendeleyerek çıkmak |
|
41 |
Öbek Fiiller |
run out of some place f.
|
bir yerden tüymek |
|
42 |
Öbek Fiiller |
order someone out of some place f.
|
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek |
|
43 |
Öbek Fiiller |
usher someone or something out of some place f.
|
birine (bir yerden çıkarken) eşlik etmek |
|
44 |
Öbek Fiiller |
creep out of some place furtively f.
|
bir yerden sinsice çıkmak |
|
45 |
Öbek Fiiller |
run out of some place f.
|
hızla/koşarak çıkmak |
|
46 |
Öbek Fiiller |
breeze out of some place f.
|
hızla kaçmak |
|
47 |
Öbek Fiiller |
chase someone out of some place f.
|
kovalayarak atmak/kovmak |
|
48 |
Öbek Fiiller |
hound someone out (of something or some place) f.
|
kovalayarak atmak/kovmak |
|
49 |
Öbek Fiiller |
flush someone out of some place f.
|
saklandıkları yuvalarından çıkartmak |
|
50 |
Öbek Fiiller |
steal out of some place f.
|
sinsice bir yerden kaçmak/sıvışmak |
|
51 |
Öbek Fiiller |
breeze out of some place f.
|
sıvışmak |
|
52 |
Öbek Fiiller |
sign someone out of some place f.
|
(kayıt defterine vb) birinin çıkışını/ayrılışını not etmek/yazmak |
|
53 |
Öbek Fiiller |
set someone back (some amount of money) f.
|
(bir miktar para) mal olmak |
|
54 |
Öbek Fiiller |
steam out (of some place) f.
|
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yerden çıkmak |
|
55 |
Öbek Fiiller |
make (some amount of money) in (something) f.
|
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak |
|
56 |
Öbek Fiiller |
make (some amount of money) in (something) f.
|
(bir şeyden belli bir miktar) para yapmak |
|
57 |
Öbek Fiiller |
barrel out (of some place) f.
|
(bir yerden) fırlayıp çıkmak |
|
58 |
Öbek Fiiller |
barrel out (of some place) f.
|
(bir yerden) paldır küldür çıkmak |
|
59 |
Öbek Fiiller |
barrel out (of some place) f.
|
(bir yeri hızla terk etmek |
|
60 |
Öbek Fiiller |
raise (someone or something) out of (some state) f.
|
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) iyileştirmek |
|
61 |
Öbek Fiiller |
raise (someone or something) out of (some state) f.
|
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) geliştirmek |
|
62 |
Öbek Fiiller |
raise (someone or something) out of (some state) f.
|
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) düzeltmek |
|
63 |
Öbek Fiiller |
raise (someone or something) out of (some state) f.
|
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) yükseltmek |
|
64 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıvışmak |
|
65 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çıkıvermek |
|
66 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
kayarak (bir şeyden/yerden) çıkmak |
|
67 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) belli etmeden/görünmeden çıkmak |
|
68 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) tüymek |
|
69 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıyırmak |
|
70 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı kaydırmak |
|
71 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkutup (bir şeyden/yerden) kaçırmak |
|
72 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) zorla (bir yerden/şeyden) çıkarmak |
|
73 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) tehditle (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
74 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) çıkmaya zorlamak |
|
75 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak |
|
76 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyi/yeri) terk etmeye zorlamak |
|
77 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkudan (bir şeyi) yapmamaya itmek |
|
78 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkuyla (bir şeyi) yapmaktan vazgeçirmek |
|
79 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkutup (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak |
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) dehşetle (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak/vazgeçirmek |
|
81 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şey) yapmaktan caydırmak |
|
82 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına süpürmek |
|
83 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) silmek |
|
84 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) süpürmek |
|
85 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı itmek |
|
86 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına itmek |
|
87 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına çekmek |
|
88 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı sürüklemek |
|
89 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına sürüklemek |
|
90 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) alıp götürmek |
|
91 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) önüne katıp götürmek |
|
92 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
görevine derhal son vermek |
|
93 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
görevine kesin olarak son vermek |
|
94 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
hızlıca bir şey dışı bırakmak |
|
95 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
kesin bir şekilde görev/pozisyon dışı bırakmak |
|
96 |
Öbek Fiiller |
operate out of (some place) f.
|
(bir yerden) çalışmak |
|
97 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) firar etmek |
|
98 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) engelleri aşıp/yıkıp kaçmak |
|
99 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) engelleri/bariyerleri kırıp kaçmak |
|
100 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) önüne geleni yıkıp/kırıp kaçmak |
|
101 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) kibirli bir şekilde çıkmak |
|
102 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) kendini beğenmiş bir tavırla çıkmak |
|
103 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) kasıla kasıla çıkmak |
|
104 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) havalı bir tavırla çıkmak |
|
105 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) salına salına çıkmak |
|
106 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden) yerden çıkmak |
|
107 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı akmak |
|
108 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı sızmak |
|
109 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) hızla çıkmak |
|
110 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) birden çıkmak |
|
111 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) aniden çıkmak |
|
112 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) bir hışımla çıkmak |
|
113 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) bir anda çıkmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) akın akın çıkmak |
|
115 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çil yavrusu gibi dağılmak |
|
116 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sürü halinde çıkmak |
|
117 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
|
118 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) toplu halde çıkmak/dağılmak |
|
119 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
sel (birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak |
|
120 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
sel (birini bir şeyden/yerden) çıkmak zorunda bırakmak |
|
121 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
sel (birinin bir şeyden/yerden) ayrılmasına neden olmak |
|
122 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birini bir programı, kurumu) bırakmak zorunda bırakmak |
|
123 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birinin bir programdan, kurumdan) ayrılmasına sebep olmak |
|
124 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birini bir programdan, kurumdan) ayrılmaya mecbur etmek |
|
125 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birini bir programdan, kurumdan) elemek |
|
126 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) ayrılmak |
|
127 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyi/yeri) terk etmek |
|
128 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) taşınmak |
|
129 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
130 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir şeyin üzerinde (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
131 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) dışarı çıkarmak |
|
132 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla iterek (bir şeyin/yerin) dışına çıkarmak |
|
133 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli sandalyeyle (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
134 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıyrılarak çıkmak |
|
135 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinden debelenerek çıkmak |
|
136 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(dar bir şeyden/yerden) kıvrılarak çıkmak |
|
137 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sürünerek çıkmak |
|
138 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıkışarak çıkmak, (bir şeyden/yerden) zar zor çıkmak |
|
139 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) güç bela çıkmak |
|
140 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) çekip çıkarmak |
|
141 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) çekip almak |
|
142 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) söküp almak |
|
143 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) koparıp almak |
|
144 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) sert bir şekilde çekip almak |
|
145 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) tutup çekmek |
|
146 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zorla çıkarmak |
|
147 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zor kullanarak çıkarmak |
|
148 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zorla almak |
|
149 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zor kullanarak almak |
|
150 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) tehditle almak/çıkarmak |
|
151 |
Öbek Fiiller |
put (something) at (some amount of money) f.
|
(bir şeye/bir şey için bir fiyat) vermek |
|
152 |
Öbek Fiiller |
put (something) at (some amount of money) f.
|
(bir şeye) tahmini bir fiyat biçmek |
|
153 |
Öbek Fiiller |
put (something) at (some amount of money) f.
|
(bir şeyin) fiyatını tahminen vermek |
|
154 |
Öbek Fiiller |
see (some amount) of (someone) f.
|
(birini belli bir süre) görmek |
|
155 |
Öbek Fiiller |
see (some amount) of (someone) f.
|
(biriyle belli bir süre) vakit geçirmek |
|
156 |
Öbek Fiiller |
see (some amount) of (something) f.
|
(bir şeyi belli bir süreliğine/düzeyde) deneyimlemek |
|
157 |
Öbek Fiiller |
see (some amount) of (something) f.
|
(bir şeyi belli bir süreliğine/düzeyde) incelemek |
|
158 |
Öbek Fiiller |
see (some amount) of (something) f.
|
(bir şeyi belli bir süre/düzeyde) görmek |
|
159 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) çıkışına gitmek |
|
160 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına gitmek |
|
161 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) çıkışına götürmek |
|
162 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına götürmek |
|
163 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) çıkışına doğru götürmek |
|
164 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına doğru götürmek |
|
165 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına doğru devam etmek |
|
166 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) tahliye etmek |
|
168 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı yönlendirmek |
|
169 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) kapı dışarı etmek |
|
170 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyin/yerin) dışına atmak |
|
171 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) kaçmak |
|
172 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) firar etmek |
|
173 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) kaçmasına yardım etmek |
|
174 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) firar etmesine yardım etmek |
|
175 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
hapisten kaçırmak/firar ettirmek |
|
176 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
okuldan uzaklaştırmak |
|
177 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
okuldan atmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) hızla çıkmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yeren) hızla çıkıp gitmek |
|
180 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
181 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) paldır küldür çıkıp gitmek |
|
182 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) aceleyle çıkmak |
|
183 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kovalamak |
|
184 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kovmak |
|
185 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) defetmek |
|
186 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir yerden) gitmesini sağlamak |
|
187 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kaçırmak |
|
188 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) (zorla) göndermek |
|
189 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kovalayıp/kovalayarak çıkarmak |
|
190 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kovalamak |
|
191 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kovmak |
|
192 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden defetmek |
|
193 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden gitmesini sağlamak |
|
194 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kaçırmak |
|
195 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden (zorla) göndermek/çıkarmak |
|
196 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kovalayıp/kovalayarak çıkarmak |
|
197 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kovalamak |
|
198 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kovmak |
|
199 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden defetmek |
|
200 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birinin/bir şeyin bir yerden gitmesini sağlamak |
|
201 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kaçırmak |
|
202 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden (zorla) göndermek/çıkarmak |
|
203 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kovalayıp/kovalayarak çıkarmak |
|
204 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden atmak |
|
205 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden sepetlemek |
|
206 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden dışarı atmak |
|
207 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden kovmak |
|
208 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden kapı dışarı etmek |
|
209 |
Öbek Fiiller |
clear (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) çıkarmak |
|
210 |
Öbek Fiiller |
clear (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) zorla dışarı sevk etmek |
|
211 |
Öbek Fiiller |
clear (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) dışarı çıkmaya zorlamak |
|
212 |
Öbek Fiiller |
clear (something) out of (some place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden) çıkarmak/atmak |
|
213 |
Öbek Fiiller |
clear (something) out of (some place) f.
|
(bir yeri bir şeyden) temizlemek |
|
214 |
Öbek Fiiller |
clear off (of some place) f.
|
(bir yerden) çıkmak |
|
215 |
Öbek Fiiller |
clear off (of some place) f.
|
(bir yerden) ayrılmak |
|
216 |
Öbek Fiiller |
clear off (of some place) f.
|
(bir yeri) terk etmek |
|
217 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) çıkmak |
|
218 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) ayrılmak |
|
219 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yeri) terk etmek |
|
220 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) gitmek |
|
221 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) defolmak |
|
222 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) çıkıp gitmek |
|
223 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden çekip çıkarmak |
|
224 |
Öbek Fiiller |
draw out of some place f.
|
bir yerden çekip çıkarmak |
|
225 |
Öbek Fiiller |
flounce out of (some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
226 |
Öbek Fiiller |
flounce out of (some place) f.
|
(bir yerden) kasıla kasıla çıkmak |
|
227 |
Öbek Fiiller |
flush someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi saklandığı yerden çıkarmak |
|
228 |
Öbek Fiiller |
flush someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi gizlendiği yerden çıkarmak |
|
229 |
Öbek Fiiller |
flush (someone or something) out of (some thing or place) f.
|
(birini/bir şeyi saklandığı şeyden/yerden) çıkarmak |
|
230 |
Öbek Fiiller |
flush (someone or something) out of (some thing or place) f.
|
(birini/bir şeyi gizlendiği şeyden/yerden) çıkarmak |
|
231 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden/yerden) akıtmak |
|
232 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi) suyla (bir şeyden/yerden) temizlemek/yıkamak/akıtmak |
|
233 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi) bol su ile (bir şeyden/yerden) temizlemek |
|
234 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden/yerden) durulamak |
|
235 |
Öbek Fiiller |
flush out of some place f.
|
saklandığı/gizlendiği yerden çıkarmak |
|
236 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) uçurmak |
|
237 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) uçakla götürmek |
|
238 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) uçmak/havalanmak |
|
239 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) apar topar çıkmak |
|
240 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yeri) acilen terk etmek |
|
241 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) hemen ayrılmak |
|
242 |
Öbek Fiiller |
front some amount of money f.
|
avans vermek |
|
243 |
Öbek Fiiller |
front some amount of money f.
|
bir ön ödeme yapmak |
|
244 |
Öbek Fiiller |
front some amount of money f.
|
önden biraz avans vermek |
|
245 |
Öbek Fiiller |
guarantee (something) against (something) for (some length of time) f.
|
(bir şeye) bozulmaya, kırılmaya, eskimeye karşı (bir süreliğine) garanti vermek |
|
246 |
Öbek Fiiller |
hound (someone) out (of some place) f.
|
(birini bir yerden) çıkarmak/kovalamak |
|
247 |
Öbek Fiiller |
hurl (someone or something) out of (some place or thing) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) dışarı atmak/fırlatmak |
|
248 |
Öbek Fiiller |
hurl (someone) out of (some place or thing) f.
|
(birini bir yerden) kovmak |
|
249 |
Öbek Fiiller |
hurl (someone) out of (some place or thing) f.
|
(birini bir yerden) dışarı atmak |
|
250 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) çekip çıkarmak/almak |
|
251 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) zorla çekip çıkarmak |
|
252 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) sert bir şekilde çekmek |
|
253 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) cart diye çekip çıkarmak/almak |
|
254 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir şeyden/yerden/durumdan) hızla/hemen çıkmasına neden olmak/çıkmasını sağlamak |
|
255 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir şeyi/yeri) hemen/derhal terk etmesine sebep olmak/terk etmesini sağlamak |
|
256 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden/durumdan) hemen/hızlıca çıkarmak |
|
257 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) için sürmek/devam etmek |
|
258 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) için yetmek |
|
259 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) dayanmak |
|
260 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) gitmek |
|
261 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) idare etmek |
|
262 |
Öbek Fiiller |
let out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çıkmak |
|
263 |
Öbek Fiiller |
let out of (something or some place) f.
|
(bir yerden) salınmak |
|
264 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) zorla çıkarmak |
|
265 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) zor kullanarak çıkarmak |
|
266 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) güç kullanarak dışarı atmak |
|
267 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini) zorla (bir şeyin/yerin) dışında bırakmak |
|
268 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini) zorla (bir şeyden/yerden) ekarte etmek |
|
269 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini konumunu/bir şeyi) bırakmak zorunda bırakmak |
|
270 |
Öbek Fiiller |
order (one) out (of some place) f.
|
(birinin bir yerden) çıkmasını emretmek |
|
271 |
Öbek Fiiller |
order (one) out (of some place) f.
|
(birinin bir yeri) terk etmesini emretmek |
|
272 |
Öbek Fiiller |
order (one) out (of some place) f.
|
(birini bir yerden) çıkarmak/atmak |
|
273 |
Öbek Fiiller |
permit (one) out (of something or some place) f.
|
(birinin bir yerden/bir şeyden) çıkmasına izin vermek |
|
274 |
Öbek Fiiller |
pilot (something) out (of something or some place) f.
|
(bir şeye bir yerden/bir şeyden dışarı doğru) kılavuzluk/pilotluk/kaptanlık etmek |
|
275 |
Öbek Fiiller |
pilot (something) out (of something or some place) f.
|
(bir şeye bir yerden/bir şeyden dışarı doğru) rota vermek |
|
276 |
Öbek Fiiller |
pilot (something) out (of something or some place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden/bir yerden dışarı) yönlendirmek |
|
277 |
Öbek Fiiller |
retire on (some amount of money) f.
|
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek |
|
278 |
Öbek Fiiller |
retire on (some amount of money) f.
|
(belli bir ücretle) emekliye ayrılmak |
|
279 |
Öbek Fiiller |
root (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir şeyden/bir yerden) kökünü kazımak |
|
280 |
Öbek Fiiller |
root (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) yok etmek |
|
281 |
Öbek Fiiller |
root (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) tamamıyla çıkarmak/atmak |
|
282 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden çıkarmak |
|
283 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden dışarı atmak |
|
284 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden uzaklaştırmak |
|
285 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden kovmak |
|
286 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden def etmek |
|
287 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden zorla/ite kaka çıkarmak |
|
288 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kaçmak |
|
289 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) koşarak kaçmak/çıkmak |
|
290 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyi/bir yeri) koşarak terk etmek |
|
291 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kovmak/kovalamak |
|
292 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
293 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zorla göndermek |
|
294 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) önüne katıp kovalamak |
|
295 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
bir aracı (bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
296 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
bir aracı (bir şeyden/bir yerden) dışarı sürmek |
|
297 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
koşarak (bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
298 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) fırlayıp çıkmak |
|
299 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlamak |
|
300 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hızla çıkarmak |
|
301 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hemen çıkmasını sağlamak |
|
302 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hızla tahliye etmek |
|
303 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/bir yerin) dışında bırakmak |
|
304 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) elemek |
|
305 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
306 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/bir yerin) dışında kalmasını sağlamak |
|
307 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışlamak |
|
308 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/bir yerin) içine almamak |
|
309 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeye/bir yere) kabul/dahil etmemek |
|
310 |
Öbek Fiiller |
send (one) out of (some place) f.
|
(birine bir yerden) çıkmasını söylemek |
|
311 |
Öbek Fiiller |
send (one) out of (some place) f.
|
(birini bir yerden) dışarı göndermek |
|
312 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarken deftere imza atmak |
|
313 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkışını bildirmek/kaydettirmek |
|
314 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkışını kaydetmek |
|
315 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesapta/ağda) oturumu kapatmak |
|
316 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesaptan/ağdan) ayrılmak |
|
317 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesapta/ağda) başka birinin oturumunu kapatmak |
|
318 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesaptan/ağdan) çıkarmak |
|
319 |
Öbek Fiiller |
skip out of (some place) f.
|
(bir yerden) kaçmak |
|
320 |
Öbek Fiiller |
skip out of (some place) f.
|
(bir yerden) tüymek |
|
321 |
Öbek Fiiller |
skip out of (some place) f.
|
(bir yerden) sıvışmak |
|
322 |
Öbek Fiiller |
skip out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kaçmak |
|
323 |
Öbek Fiiller |
skip out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) tüymek |
|
324 |
Öbek Fiiller |
skip out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) sıvışmak |
|
325 |
Öbek Fiiller |
smoke (someone or something) out of (some place) f.
|
bir yeri dumanla doldurarak (birini/bir şeyi bir yerden) çıkarmak |
|
326 |
Öbek Fiiller |
smuggle (someone or something) out (of some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kaçak olarak çıkarmak |
|
327 |
Öbek Fiiller |
smuggle (someone or something) out (of some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) gizlice çıkarmak |
|
328 |
Öbek Fiiller |
sneak out (of some place) f.
|
(bir yerden) sessizce çıkmak |
|
329 |
Öbek Fiiller |
sneak out (of some place) f.
|
(bir yerden) sıvışmak |
|
330 |
Öbek Fiiller |
sneak out (of some place) f.
|
(bir yerden) fark ettirmeden/gizlice çıkmak |
|
331 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) dışarı fırlamak |
|
332 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) hızla çıkıp gitmek |
|
333 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
334 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) kızgın bir şekilde/öfkeyle çıkmak |
|
335 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) panik halinde kaçışmak |
|
336 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) dışarı sökün etmek |
|
337 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) akın akın gitmek/çıkmak/ayrılmak |
|
338 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) güruh halinde gitmek/çıkmak/ayrılmak |
|
339 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) çil yavrusu gibi dağılmak |
|
340 |
Öbek Fiiller |
starve (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) aç bırakarak (bir şeyden/bir yerden) çıkmaya zorlamak |
|
341 |
Öbek Fiiller |
starve (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) aç bırakarak (bir şeyi/bir yeri) terk etmesini sağlamak |
|
342 |
Öbek Fiiller |
starve (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) çıkmak zorunda kalana kadar aç bırakmak |
|
343 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
(buharlı bir araç bir şeyden/bir yerden) uzaklaşmak/yola çıkmak/ayrılmak |
|
344 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
öfkeyle/bir hışımla (bir şeyden/bir yerden) çıkıp gitmek |
|
345 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
öfkeyle/bir hışımla (bir şeyden/bir yerden) ayrılmak |
|
346 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
buharla/buhar tutarak (bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
347 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
buharla/buhar tutarak (bir şeyden/bir yerden) gidermek |
|
348 |
Öbek Fiiller |
step out of (something or some place) (and) into (some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) girmek |
|
349 |
Öbek Fiiller |
step out of (something or some place) (and) into (some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) adım atmak |
|
350 |
Öbek Fiiller |
storm out of (some place) f.
|
(bir yerden) hiddetle ayrılmak |
|
351 |
Öbek Fiiller |
storm out of (some place) f.
|
(bir yerden) hışımla çıkıp gitmek |
|
352 |
Öbek Fiiller |
storm out of (some place) f.
|
(bir yerden) öfkeyle çıkıp gitmek |
|
353 |
Öbek Fiiller |
stride out of (some place) f.
|
(bir yerden) uzun adımlarla yürüyerek çıkmak |
|
354 |
Öbek Fiiller |
stride out of (some place) f.
|
(bir yerden) kararlılıkla çıkmak |
|
355 |
Öbek Fiiller |
stride out of (some place) f.
|
(bir yerden) aceleyle/telaşla çıkmak |
|
356 |
Öbek Fiiller |
take (some amount of money) for (something) f.
|
(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek |
|
357 |
Öbek Fiiller |
take (some amount of money) for (something) f.
|
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek |
|
358 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yırtıp almak/ayırmak |
|
359 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çekip almak/ayırmak |
|
360 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çekip çıkarmak |
|
361 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yaka paça çıkarmak |
|
362 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak |
|
363 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden) uyandırmak |
|
364 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden) ayıltmak |
|
365 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden) uzaklaştırmak |
|
366 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zorla/zor kullanarak almak/çıkarmak/ayırmak |
|
367 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir yeri) hızla terk etmek |
|
368 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
369 |
Öbek Fiiller |
throng out of (some place) f.
|
(bir yerden) güruh halinde çıkmak/ayrılmak |
|
370 |
Öbek Fiiller |
throng out of (some place) f.
|
(bir yerden) dışarı akın etmek |
|
371 |
Öbek Fiiller |
throng out of (some place) f.
|
(bir yerden) kalabalık halde çıkmak/ayrılmak |
|
372 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
373 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak |
|
374 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla atmak |
|
375 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak |
|
376 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
377 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
378 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) atmak |
|
379 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkıntı yapmak |
|
380 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı doğru uzanmak/çıkmak |
|
381 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı uzatmak |
|
382 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı itmek |
|
383 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kaldırmak |
|
384 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) alıp saklamak |
|
385 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
göz önünden almak/saklamak/kaldırmak |
|
386 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
387 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
388 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
389 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kovmak |
|
390 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
391 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak |
|
392 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
393 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kovmak |
|
394 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
395 |
Öbek Fiiller |
tow (something) out of (something or some place) f.
|
(bir aracı bir şeyden/bir yerden) çekmek |
|
396 |
Öbek Fiiller |
tow (something) out of (something or some place) f.
|
(bir aracı) çekiciyle veya başka bir araçla (bir şeyden/bir yerden) çekip çıkarmak |
|
397 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı sızmak |
|
398 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı akmak |
|
399 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı damlamak |
|
400 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yavaşça çıkmak |
|
401 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) birer ikişer çıkmak/ayrılmak |
|
402 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zamanla erimek (para, kaynak) |
|
403 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zamanla akıp gitmek (para, kaynak) |
|
404 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yavaş yavaş tükenmek (para, kaynak) |
|
405 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) sızmak |
|
406 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yayılmak |
|
407 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yavaş yavaş gelmek/akmak |
|
408 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı düşmek |
|
409 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı dökülmek |
|
410 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı doğru yıkılmak/yuvarlanmak |
|
411 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlamak |
|
412 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hızla dışarı çıkmak |
|
413 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dağılmak |
|
414 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
415 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
416 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) tahliye etmek |
|
417 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
418 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) attırmak |
|
419 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) kovmak |
|
420 |
Öbek Fiiller |
usher (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birine/bir şeye bir şeyden/bir yerden) dışarı eşlik etmek |
|
421 |
Öbek Fiiller |
usher (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birine/bir şeye bir şeyden/bir yerden) dışarı yol göstermek |
|
422 |
Öbek Fiiller |
usher (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı yönlendirmek |
|
423 |
Öbek Fiiller |
usher out of some place f.
|
bir yerden dışarı eşlik etmek |
|
424 |
Öbek Fiiller |
usher out of some place f.
|
bir yerden dışarı yol göstermek |
|
425 |
Öbek Fiiller |
usher out of some place f.
|
bir yerden dışarı yönlendirmek |
|
426 |
Öbek Fiiller |
value (something) at (some amount of money) f.
|
(bir şeye bir fiyat/değer) biçmek |
|
427 |
Öbek Fiiller |
value (something) at (some amount of money) f.
|
(bir şeye bir fiyat) belirlemek |
|
428 |
Öbek Fiiller |
value (something) at (some amount of money) f.
|
(bir şeyin) fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek |
|
429 |
Öbek Fiiller |
venture out of (some place) f.
|
(bir yerden) cesurca çıkmak |
|
430 |
Öbek Fiiller |
venture out of (some place) f.
|
(bir yerden) temkinli çıkmak |
|
431 |
Öbek Fiiller |
venture out of (some place) f.
|
(bir yerden) dikkatlice çıkmak |
|
Phrases |
|
432 |
İfadeler |
a matter of some concern i.
|
endişe sebebi |
|
433 |
İfadeler |
some part of me i.
|
bir parçam |
|
434 |
İfadeler |
some of these features are i.
|
bu özelliklerden bazıları |
|
435 |
İfadeler |
at some times of the day expr.
|
günün bazı saatlerinde/zamanlarında |
|
436 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
(bir süredir biriyle) birlikte yaşayan |
|
437 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
(bir süredir biriyle) birlikte oturan |
|
438 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
(bir süredir biriyle) aynı evi paylaşan |
|
439 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle çalışan |
|
440 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle iş yapan |
|
441 |
İfadeler |
in the order of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir) düzeyde |
|
442 |
İfadeler |
in the order of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir) seviyede |
|
443 |
İfadeler |
in the order of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir miktarda) |
|
444 |
İfadeler |
in the order of (some amount) expr.
|
(belli bir miktara/seviyeye) yakın |
|
445 |
İfadeler |
in the order of (some amount) expr.
|
aşağı yukarı (belli bir miktarda) |
|
446 |
İfadeler |
in the order of (some amount) expr.
|
(belli bir miktar) civarında |
|
447 |
İfadeler |
in the region of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir) düzeyde |
|
448 |
İfadeler |
in the region of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir) seviyede |
|
449 |
İfadeler |
in the region of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir miktarda) |
|
450 |
İfadeler |
in the region of (some amount) expr.
|
(belli bir miktara/seviyeye) yakın |
|
451 |
İfadeler |
in the region of (some amount) expr.
|
aşağı yukarı (belli bir miktarda) |
|
452 |
İfadeler |
in the region of (some amount) expr.
|
(belli bir miktar) civarında |
|
453 |
İfadeler |
of the order of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir) düzeyde |
|
454 |
İfadeler |
of the order of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir) seviyede |
|
455 |
İfadeler |
of the order of (some amount) expr.
|
yaklaşık (belli bir miktarda) |
|
456 |
İfadeler |
of the order of (some amount) expr.
|
(belli bir miktara/seviyeye) yakın |
|
457 |
İfadeler |
of the order of (some amount) expr.
|
aşağı yukarı (belli bir miktarda) |
|
458 |
İfadeler |
of the order of (some amount) expr.
|
(belli bir miktar) civarında |
|
459 |
İfadeler |
in the middle of (something or some place) expr.
|
(bir şeyin veya bir yerin) ortasında |
|
460 |
İfadeler |
in the middle of (something or some place) expr.
|
(bir şeyin veya bir yerin) merkezinde |
|
461 |
İfadeler |
in the middle of (something or some place) expr.
|
(bir şeyin veya bir yerin) orta yerinde |
|
462 |
İfadeler |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
yaklaşık olarak (bir miktar) |
|
463 |
İfadeler |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
(bir miktar) kadar |
|
464 |
İfadeler |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
aşağı yukarı (bir miktar) |
|
465 |
İfadeler |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
(bir miktar) civarında |
|
466 |
İfadeler |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
(belli bir miktar) tutarında |
|
467 |
İfadeler |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
(belli bir miktar) maliyetinde |
|
468 |
İfadeler |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
(belli bir miktar) ederinde |
|
Colloquial |
|
469 |
Konuşma Dili |
some of us have to work i.
|
bazılarımızın çalışması lazım |
|
470 |
Konuşma Dili |
an attack of (some illness) i.
|
(bir hastalık) krizi |
|
471 |
Konuşma Dili |
an attack of (some illness) i.
|
(bir hastalık) atağı |
|
472 |
Konuşma Dili |
an attack of (some illness) i.
|
(bir hastalık) nöbeti, krizi, atağı |
|
473 |
Konuşma Dili |
speeds of (some amount) i.
|
(belli bir) hız |
|
474 |
Konuşma Dili |
speeds of (some amount) i.
|
ulaşabileceği (belli bir düzeyde) hız |
|
475 |
Konuşma Dili |
front someone some amount of money f.
|
birine avans vermek |
|
476 |
Konuşma Dili |
front someone some amount of money f.
|
birine bir ön ödeme yapmak |
|
477 |
Konuşma Dili |
spot (one) (some amount of money) f.
|
(birine bir miktar para) ödünç vermek |
|
478 |
Konuşma Dili |
spot (one) (some amount of money) f.
|
(birine bir miktar) borç vermek |
|
479 |
Konuşma Dili |
spot (one) (some amount of money) f.
|
(birine bir miktar para) vermek |
|
480 |
Konuşma Dili |
be out (some amount of money) f.
|
(belli bir miktar) içeri girmek |
|
481 |
Konuşma Dili |
be out (some amount of money) f.
|
(belli bir miktar para) kaybetmek |
|
482 |
Konuşma Dili |
be out (some amount of money) f.
|
(belli bir miktar parası) boşa gitmek |
|
483 |
Konuşma Dili |
be out (some amount of money) f.
|
(belli biri miktar para) harcamak |
|
484 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yerden) sıvışmak |
|
485 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yerden) kaçmak |
|
486 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yerden) topuklamak |
|
487 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yeri) hemen/hızla terk etmek |
|
488 |
Konuşma Dili |
out (some amount of money) s.
|
(belli bir miktar) içeri girmiş |
|
489 |
Konuşma Dili |
out (some amount of money) s.
|
(belli bir miktar para) kaybetmiş |
|
490 |
Konuşma Dili |
out (some amount of money) s.
|
(belli bir miktar parası) boşa gitmiş |
|
491 |
Konuşma Dili |
out (some amount of money) s.
|
(belli biri miktar para) harcamış/çarçur etmiş |
|
492 |
Konuşma Dili |
the nerve of some people expr.
|
yüzsüzlüğün bu kadarı |
|
493 |
Konuşma Dili |
I could murder (some kind of food) expr.
|
O kadar açım ki (bir yiyecek) için adam öldürebilirim |
|
494 |
Konuşma Dili |
I could murder (some kind of food) expr.
|
(bir yiyecek) için cinayet işleyebilirim |
|
495 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
sayende geçirdiğim (güzel, harika) zaman için teşekkürler |
|
496 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
(harika, güzel) vakit geçirdim, teşekkürler |
|
497 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
birlikte geçirdiğimiz (güzel, harika) zaman için teşekkürler |
|
498 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
her şey için teşekkürler |
|
499 |
Konuşma Dili |
there's some question of (something) expr.
|
(bir şey) belirsiz |
|
500 |
Konuşma Dili |
there's some question of (something) expr.
|
(bir şey) kuşkulu |
|