|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çemberi |
halo i.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde |
tacamahac i.
|
|
3 |
Genel |
bazı hayvan cinsleri |
grayback i.
|
|
4 |
Genel |
bazı tohum ve meyvelerde dış kabuk |
husk i.
|
|
5 |
Genel |
bazı kuşlarda gerdandaki kırmızı uzantı |
wattle i.
|
|
6 |
Genel |
kuşa benzeten (yazıyı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculator i.
|
|
7 |
Genel |
bir canlının yapabileceği bazı işleri yapan aygıt |
automat i.
|
|
8 |
Genel |
londra ve ingiltere'nin bazı başka yerlerinde metro şebekelerine verilen isim |
tube i.
|
|
|
9 |
Genel |
bazı ülkelerde devlet ve hükümet başı |
president i.
|
|
10 |
Genel |
şiirde bazı hece ve seslerin tekrarı |
echoey i.
|
|
11 |
Genel |
bazı bektaşi ermişlerine verilen ad |
sultan i.
|
|
12 |
Genel |
kuşa çeviren (yazıyı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculator i.
|
|
13 |
Genel |
vücudun tamamının ya da bazı kısımlarının temizlenmesi |
primping i.
|
|
14 |
Genel |
bazı insanlar |
some people i.
|
|
15 |
Genel |
bazı oyunlarda vücudun duruşu |
stance i.
|
|
16 |
Genel |
almanyanın bazı eyaletlerindeki yasama organı |
landtag i.
|
|
17 |
Genel |
bazı çevrelerde hala kullanılan, otobüs anlamında bir sözcük |
charabanc i.
|
|
18 |
Genel |
yılanbalığı ve bazı balıkların ince saydam larvaları |
leptocephali i.
|
|
19 |
Genel |
bazı akasya ağaçlarından elde edilen zamk |
gum arabic i.
|
|
20 |
Genel |
bazı hristiyanlar için cumartesi günü |
the sabbath i.
|
|
21 |
Genel |
bazı kiliselerde yönetim kurulu |
vestry i.
|
|
22 |
Genel |
bazı türleri insan bağırsaklarında hastalığa sebep olan kamçılı protozonların bir cinsi |
lamblia i.
|
|
23 |
Genel |
bazı hayvanların yumuşak tabanı |
pad i.
|
|
24 |
Genel |
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde |
tacmahack i.
|
|
25 |
Genel |
bazı bitki köklerinde bulunan kristalli bir madde |
glutamine i.
|
|
26 |
Genel |
bazı çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk |
lobby i.
|
|
27 |
Genel |
bazı hallerde dalgıçlarca görünen sarhoşluğa benzer bir duyumsuzluk hali |
nitrogen narcosis i.
|
|
28 |
Genel |
yiyecek ve bazı eşyanın saklandığı yer |
hold i.
|
|
|
29 |
Genel |
birine bazı gerçekleri söylememesi verilen para |
hush money i.
|
|
30 |
Genel |
voleybol ve basketbol gibi bazı sporlarda takımların oyun arasında aldıkları kısa dinlenme süreleri |
stopover i.
|
|
31 |
Genel |
frer (erkeklere özgü bazı dini tarikatlarda) |
friar i.
|
|
32 |
Genel |
bazı yer |
some gate i.
|
|
33 |
Genel |
bazı şeylerin sivri ön bölümü |
cape i.
|
|
34 |
Genel |
bazı yumuşak tüylü hayvanlara ait tüyler |
fur i.
|
|
35 |
Genel |
bazı kelimelerin telafuzunda zorlanma |
dysphonia i.
|
|
36 |
Genel |
bazı hristiyan mezheplerinde cenaze törenlerinde okunan bir mezmur |
deprofundis i.
|
|
37 |
Genel |
bazı makyaj malzemeleriyle insanın görünümünü değiştirmesi |
makeover i.
|
|
38 |
Genel |
bazı uygulamalar |
some practices i.
|
|
39 |
Genel |
bazı ulaşım araçları |
means of transport i.
|
|
40 |
Genel |
makyaj bazı |
make-up base i.
|
|
41 |
Genel |
bazı tereddütler |
some hesitations i.
|
|
42 |
Genel |
bazı toplumlarda gelinin veya ailesinin damada verdiği para veya mal |
dowry i.
|
|
43 |
Genel |
bazı şeyler |
some things i.
|
|
44 |
Genel |
bazı bilgiler |
certain information i.
|
|
45 |
Genel |
bazı kalıntılar |
some ruins i.
|
|
46 |
Genel |
bazı yönleri |
some aspects of it i.
|
|
47 |
Genel |
bazı hususların açığa kavuşturulması |
clarification of some matters i.
|
|
48 |
Genel |
bazı noktaların açığa kavuşturulması |
clarification of some points i.
|
|
49 |
Genel |
bazı hususların açıklığa kavuşması |
clarification of some matters i.
|
|
50 |
Genel |
bazı noktaların açıklığa kavuşması |
clarification of some points i.
|
|
51 |
Genel |
bazı haftalar |
some weeks i.
|
|
52 |
Genel |
bazı ayrıcalıklar |
certain privileges i.
|
|
53 |
Genel |
bazı duygular |
some feelings i.
|
|
54 |
Genel |
bazı rüyalar |
some dreams i.
|
|
55 |
Genel |
bazı iddialar |
some claims i.
|
|
56 |
Genel |
bazı iddialar |
some allegations i.
|
|
57 |
Genel |
bazı yerler |
some places i.
|
|
58 |
Genel |
sabun bazı |
soap base i.
|
|
59 |
Genel |
hint yogasında bazı teknikler ve egzersizlerle nefesin düzenlenmesi |
pranayama i.
|
|
60 |
Genel |
bir nesneyi nitelemek için kullanılan sözcüğün bazı nedenlerden ötürü o nesnenin özelliklerini tanımlamaya yetmemesi sonucunda (çoğunlukla eski sözcüğün başına bir niteleyici ifade getirilerek) oluşturulmuş yeni kelime |
retronym i.
|
|
61 |
Genel |
bazı hayvan cinsleri |
greyback i.
|
|
62 |
Genel |
bazı evlerin bahçelerinde bulunan dekoratif cüce biblosu |
lawn gnome i.
|
|
63 |
Genel |
bazı evlerin bahçelerinde bulunan dekoratif cüce biblosu |
garden gnome i.
|
|
64 |
Genel |
tavuksular ailesinin bazı üyelerinin çenesinden sarkan ibiğe benzer etimsi parça |
wattle i.
|
|
65 |
Genel |
bazı ağaçlardan elde edilen çabuk yanabilen bir odun |
torchwood i.
|
|
66 |
Genel |
yüz üstü yatırıp çevresinde bazı oyuncaklar koyarak bebeklerin oyuncaklara ulaşması için sürünmeye ve emeklemeye teşvik edildiği bir aktivite |
tummy time i.
|
|
67 |
Genel |
(bazı afrika ve arap kentlerinde) çarşı |
souq i.
|
|
68 |
Genel |
bazı ülkelerde belediyeler tarafından konaklama sırasında turistlerden alınan vergi türü |
city tax i.
|
|
|
69 |
Genel |
bazı dans türlerinde temel dans adımı |
do-si-do i.
|
|
70 |
Genel |
bazı akasya ağaçlarından elde edilen zamk |
acacin i.
|
|
71 |
Genel |
bazı palmiye türlerinin yenilebilir tomurcukları |
cabbage i.
|
|
72 |
Genel |
hindistan'ın bazı eyaletlerinde bulunan idari bölüm |
tahsil i.
|
|
73 |
Genel |
güney asya'daki bazı ülkelerde idari bölüm |
taluk i.
|
|
74 |
Genel |
güney asya'daki bazı ülkelerde idari bölüm |
talook i.
|
|
75 |
Genel |
çavdar ve bazı tahılların karışımından yapılan bir viski |
canadian whisky i.
|
|
76 |
Genel |
mısır, suriye ve etiyopya'daki bazı hristiyan kiliselerinde piskoposlar ve patrikler için kullanılan şeref unvanı |
abba i.
|
|
77 |
Genel |
(fransa) bazı makamlar için yapılan devlet memurluğu sınavı |
agrégation i.
|
|
78 |
Genel |
(fransa) bazı makamlar için yapılan devlet memurluğu sınavını geçen aday |
agrégé i.
|
|
79 |
Genel |
bazı havai fişeklerde yanıcı malzemeleri tutan kağıttan kap |
cartouche i.
|
|
80 |
Genel |
toplantı veya bazı faaliyetler için tesisleri olan bina veya binanın bir kısmı |
center i.
|
|
81 |
Genel |
toplantı veya bazı faaliyetler için tesisleri olan bina veya binanın bir kısmı |
centre i.
|
|
82 |
Genel |
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası |
nacker i.
|
|
83 |
Genel |
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası |
nacre i.
|
|
84 |
Genel |
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası |
mother-of-pearl i.
|
|
85 |
Genel |
iran, azerbaycan, afganistan, pakistan'da, kürtler arasında ve hindistan’ın bazı bölgelerinde ilkbahar ekinoksunda kutlanan yeni yıl bayramı |
noruz i.
|
|
86 |
Genel |
iran, azerbaycan, afganistan, pakistan'da, kürtler arasında ve hindistan’ın bazı bölgelerinde ilkbahar ekinoksunda kutlanan yeni yıl tatili |
nowrooz i.
|
|
87 |
Genel |
iran, azerbaycan, afganistan, pakistan'da, kürtler arasında ve hindistan’ın bazı bölgelerinde ilkbahar ekinoksunda kutlanan yeni yıl tatili |
nowruz i.
|
|
88 |
Genel |
(rusya'nın bazı bölgelerinde) kira veya gelir toplayan kimse |
arendator i.
|
|
89 |
Genel |
(bazı isviçre kantonları ve italyan cumhuriyetlerinde) memur |
banneret i.
|
|
90 |
Genel |
makyaj bazı |
base i.
|
|
91 |
Genel |
afrika'nın bazı bölgelerinde savunma için kullanılan, dikenli çalılardan inşa edilmiş yapı |
zeriba i.
|
|
92 |
Genel |
bazı kamu görevlilerinin pozisyonlarının simgesi olarak taşıdığı kısa değnek |
batton i.
|
|
93 |
Genel |
(bazı üniversitelerde) öğrenci odası temizlikçisi |
bedder [uk] i.
|
|
94 |
Genel |
(bazı kızılderili halklarında) transseksüel kimse |
berdache i.
|
|
95 |
Genel |
burma, bangladeş ve hindistan'ın bazı kısımlarındaki mongoloid özellikler gösteren, düz siyah saçlı, buğday tenli ve kahverengi gözlü insanlardan oluşan dağlı kabilelere mensup kimse |
kuki i.
|
|
96 |
Genel |
bazı kısımları veya kenarları birbirinin üzerine binen bir el işi |
lapwork i.
|
|
97 |
Genel |
bazı alanlarda büyük prestij sahibi kimse |
mahatma i.
|
|
98 |
Genel |
kamu yararına olan bazı sorunların serbestçe tartışılması |
ventilation i.
|
|
99 |
Genel |
bazı kutlu olayların anısına verilen bir madalya |
votive medal i.
|
|
100 |
Genel |
yıl içinde bazı ödemelerin yapıldığı dört gün |
quarter day i.
|
|
101 |
Genel |
bazı ülkelerde tatil olan, paskalya sonrası ilk pazartesi günü |
black monday [obsolete] i.
|
|
102 |
Genel |
bazı komedi gösterilerinde sopa gibi kullanılan içi hava dolu kese |
bladder i.
|
|
103 |
Genel |
bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen |
blaze i.
|
|
104 |
Genel |
bazı kadın kuruluşlarında yönetici kadın |
matron i.
|
|
105 |
Genel |
abd'nin birtakım şehirlerinde mahkeme süreçlerinde hizmet vermek ve bazı görevleri ifa etmek üzere görevlendirilmiş kanun görevlisi |
marshall i.
|
|
106 |
Genel |
bazı köpek ırklarına özgü soluk sarı veya kahverengi renk |
wheaten i.
|
|
107 |
Genel |
bazı bitkilerin üstünde görülen ağdamsı veya tozumsu tabaka |
bloom i.
|
|
108 |
Genel |
bazı ingiliz özel okullarında üniforma olarak giyilen kıyafet tarzı |
bluecoat i.
|
|
109 |
Genel |
amerikan tazısı gibi bazı köpeklere özgü uzun dar kapalı ayak |
harefoot i.
|
|
110 |
Genel |
böceklerde, çokayaklılarda, kabuklularda ve bazı eklembacaklılarda görülen, alt çenenin arkasındaki ağız uzuvlarının ilk veya ikinci çifti |
maxillae i.
|
|
111 |
Genel |
genellikle bahar şenliği olarak ve bazı ülkelerde ise işçi bayramı olarak kutlanan mayıs ayının ilk günü |
mayday i.
|
|
112 |
Genel |
bazı amerikan yerlileri tarafından kullanılan, içinde kişisel veya kabileye ait dini nesnelerin bulunduğu kapalı veya sarılı bohça |
medicine bundle i.
|
|
113 |
Genel |
bazı memeli deniz hayvanlarının kafasında bulunup sesle yer belirlemeye yaradığı düşünülen yuvarlak bir organ |
melon i.
|
|
114 |
Genel |
bazı iskoç ve ingiliz topluluklarında bulunan, üyelerin her hafta belirli bir tutar ödediği ve yapılan ödemelerin her hafta farklı bir üyesine verildiği tasarruf artırım kulübü |
menage i.
|
|
115 |
Genel |
bazı orkidelerde görülen, çiçeğin çanakyaprağı ile ginostemyumundan oluşan çene benzeri çıkıntı |
mentum i.
|
|
116 |
Genel |
bazı yumuşakçaların ağız kısmında yer alan bir tür çıkıntı |
mentum i.
|
|
117 |
Genel |
bazı alanlarda çalışan kimselerce kullanılan yöntemler, uygulamalar, prosedürler ve kurallar bütünü |
methodology i.
|
|
118 |
Genel |
boyutu bir mikron ile bir milyon milimikron arasında olup kömür ve bazı şistlerde bulunan organik bir koloidal parçacık |
micelle i.
|
|
119 |
Genel |
bazı basit eylemleri sürekli tekrarlayan makine |
mill i.
|
|
120 |
Genel |
bazı ngoni kabilelerindeki evli savaşçıların taktığı yapraklar ve hayvan tüyleriyle süslü kafa aksesuarı |
headring i.
|
|
121 |
Genel |
bazı kovalamaca oyunlarında yakalananların tutulmak üzere götürüldüğü yer |
hell i.
|
|
122 |
Genel |
bazı fantastik saatlerde saat başı zili çalan figür |
minute-jack i.
|
|
123 |
Genel |
bazı kümes hayvanlarının bacak ve ayak parmaklarındaki tüyler |
boot i.
|
|
124 |
Genel |
afrika'nın bazı bölgelerinde giyilen uzun bir kıyafet |
boubou i.
|
|
125 |
Genel |
afrika'nın bazı bölgelerinde giyilen uzun bir kıyafet |
bubu i.
|
|
126 |
Genel |
bazı tekir kedilerin ön bacaklarındaki koyu renkli halka |
bracelet i.
|
|
127 |
Genel |
bazı özel hizmetler için teçhiz edilmiş tekerlekli bir ünite |
mobile unit i.
|
|
128 |
Genel |
nesli tükenmiş bazı balıkların kafasını çevreleyen kemik tabakası |
galea i.
|
|
129 |
Genel |
bazı kumtaşlarında ve kumlu şeyllerde görülen küçük kil topağı |
gall i.
|
|
130 |
Genel |
bazı kumtaşlarında ve kumlu şeyllerde görülen küçük kil topağı |
clay gall i.
|
|
131 |
Genel |
abraham lincoln'ü anma amacıyla abd'nin bazı eyaletlerinde resmi tatil olan 12 şubat günü |
lincoln's birthday i.
|
|
132 |
Genel |
on altıncı yüzyılda çok küçük yazı yazan bazı alman gravürcülere verilen ad |
little masters i.
|
|
133 |
Genel |
bazı topluluklara özgü olup sadece üyelerine açıklanan ritüel, faaliyet veya öğretiler |
mystery i.
|
|
134 |
Genel |
kökeni bilinmese de bazı tarihi olaylarla ilişkilendirilebilen ve genellikle dini ritüel ve inançlara ışık tutan hikaye |
mythoi i.
|
|
135 |
Genel |
bazı kart oyunlarında en yüksek puanlı kartlara sahip olan oyunculara verilen puan |
game i.
|
|
136 |
Genel |
bazı kart oyunlarında on puanlık koz |
game i.
|
|
137 |
Genel |
bazı kart oyunlarında teklif verene yükümlülükler getiren teklif veya deklarasyon |
game i.
|
|
138 |
Genel |
bazı kaynak sularının yüzeyinde veya çevresinde bulunan yumurta akına benzer yapışkan bir madde |
glairin i.
|
|
139 |
Genel |
bazı yerleşik politikalara karşı çıkan kimse |
objector i.
|
|
140 |
Genel |
(hasırotu mantarının büyümesi sonucu bazı otların çiçeklenmesinde görülen) gelişim durması |
choke i.
|
|
141 |
Genel |
(bazı kiliselerde bulunan) ahşap çıngırak |
clapper i.
|
|
142 |
Genel |
ingiltere'de bazı adli kurumların tatil olarak kabul ettiği günler |
grand days i.
|
|
143 |
Genel |
ingiltere'de bazı adli kurumların tatil olarak kabul ettiği günler |
dies non juridici i.
|
|
144 |
Genel |
bazı kart oyunlarında oyun sırasında istenmeyen veya çıkarılan kart kümesi |
graveyard i.
|
|
145 |
Genel |
(orta çağ'da) britanya'nın bazı bölümlerinde yerel ticareti kontrol eden ve bazen yerel yönetimde rol alan tüccar birliği |
guild i.
|
|
146 |
Genel |
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi |
gum labdanum i.
|
|
147 |
Genel |
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi |
gum ladanum i.
|
|
148 |
Genel |
bazı alanlarda uzman kimse |
operator [obsolete] i.
|
|
149 |
Genel |
bazı ingiliz üniformalarının parçası olup resmi ata binme aktivitelerinde de giyilen dar kalıplı pantolon |
overall i.
|
|
150 |
Genel |
(bazı etkinliklerde) deneyimli kimse |
old sweat i.
|
|
151 |
Genel |
(bazı etkinliklerde) tecrübeli kimse |
old sweat i.
|
|
152 |
Genel |
(bazı avrupa kentlerinde) gezginler için çeşitli hizmetler sunan görevli sınıfına mensup kimse |
commissionnaire [obsolete] i.
|
|
153 |
Genel |
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan |
dispensary i.
|
|
154 |
Genel |
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan işletmecisi |
dispenser i.
|
|
155 |
Genel |
bazı ordu üniformalarında subayların boyunlarına taktığı süslü küçük plaka |
gorget i.
|
|
156 |
Genel |
(bazı modern inançlarda) sihirli çember |
circle of being i.
|
|
157 |
Genel |
yazılı belgede bazı hususların resmi olarak beyan edilmesi |
cital [obsolete] i.
|
|
158 |
Genel |
bazı kabilelerde bekar erkeklerin kaldığı ortak konut |
clubhouse i.
|
|
159 |
Genel |
(bazı metropolitan polis teşkilatlarında) bir birimden sorumlu üst düzey subay |
commander i.
|
|
160 |
Genel |
bazı tek kabuklularda bulunan helezonik kıvrım |
concho-spiral i.
|
|
161 |
Genel |
bazı faaliyetleri bastırmak için güç kullanan silahlı birlik üyesi |
cossack i.
|
|
162 |
Genel |
bazı trenlerde engellilere, yaşlılara ve hamile kadınlara ayrılan ilk vagon |
courtesy coach i.
|
|
163 |
Genel |
(bazı çocuk oyunlarında) gol |
dole [dialect] [uk] i.
|
|
164 |
Genel |
bazı dini toplulukların üye adaylarından istediği para bağışı |
dower i.
|
|
165 |
Genel |
bazı oyunlarda kullanılan küçük bir tezgah |
dump [dialect] [uk] i.
|
|
166 |
Genel |
(hindistan) bazı ödül unvanlarının ilk bölümü |
padma [india] i.
|
|
167 |
Genel |
bazı halkalı solucanlarda küçük boynuzumsu diş benzeri ağız |
paragnath i.
|
|
168 |
Genel |
bazı köpeklerde kalın alt tüyler |
pile i.
|
|
169 |
Genel |
uğursuzluk getirmemesi için bazı kelimelerin yerine hüsnütabirlerini kullanma |
cledonism [rare] i.
|
|
170 |
Genel |
asayişi sağlayıp bazı ufak yargı görevleri bulunan devlet memuru |
constable i.
|
|
171 |
Genel |
ispata ihtiyaç duymaksızın bazı hastalıklarının bulaşıcı olduğuna inanan kimse |
contagionist i.
|
|
172 |
Genel |
onaylanmış tedarik hedefini ve ekonomik maksatla alıkonma stokunu aşan fakat bazı acil durumlarda kullanılmak üzere elde tutulan malzemeler |
contingency retention stock i.
|
|
173 |
Genel |
(bazı fransızca cümlelerde) renk |
couleur i.
|
|
174 |
Genel |
bazı kızılderililerde savaş sırasında cesaret göstergesi olarak düşmana vurma veya dokunma geleneği |
coup i.
|
|
175 |
Genel |
(balık veya av kuşu gibi) normalde evcil olmayan bazı hayvanları yetiştiren kimse |
culturist i.
|
|
176 |
Genel |
bazı yeni ingiltere koloni ve eyaletlerinde devlet adamlarının ibadet ve oruç tatili ilan ettiği gün |
fast day i.
|
|
177 |
Genel |
(bazı yuvarlak solucanlarda) farinksin orta bölümü |
isthmus i.
|
|
178 |
Genel |
bazı kelimeleri vurgulu söyleme |
italics i.
|
|
179 |
Genel |
bazı yerli kuzey amerika halklarının kullandığı bileklik |
peag i.
|
|
180 |
Genel |
bazı yerli kuzey amerika halklarının para olarak kullandığı boncuk |
peag i.
|
|
181 |
Genel |
bazı yerli kuzey amerika halklarının kullandığı bileklik |
peage i.
|
|
182 |
Genel |
bazı yerli kuzey amerika halklarının para olarak kullandığı boncuk |
peage i.
|
|
183 |
Genel |
bazı yerli kuzey amerika halklarının kullandığı bileklik |
peak i.
|
|
184 |
Genel |
bazı yerli kuzey amerika halklarının para olarak kullandığı boncuk |
peak i.
|
|
185 |
Genel |
bazı böceklerden salgılanan bir balmumu |
pela i.
|
|
186 |
Genel |
(güneydoğu abd'nin bazı bölgelerinde) işçilik yapan hükümlü |
peon i.
|
|
187 |
Genel |
güneydoğu abd'nin bazı bölümlerinde uygulanan müteahhitlere hükümlü işçi kiralama sistemi |
peonage i.
|
|
188 |
Genel |
bazı eski avrupa sikkelerine verilen ad |
pistole i.
|
|
189 |
Genel |
bazı eski avrupa sikkelerine verilen ad |
pistolet [obsolete] i.
|
|
190 |
Genel |
(bazı oyunlarda) havaya atılan ufak nesne |
pitcher i.
|
|
191 |
Genel |
bazı animasyon oyunlarında kullanılan yapay bir dil |
sarus i.
|
|
192 |
Genel |
bazı üretim süreçlerinde kullanılan çözelti |
sauce i.
|
|
193 |
Genel |
(bazı kültürlerde) şifacı kadın |
doctress i.
|
|
194 |
Genel |
(bazı gizli cemiyetlerde) memur |
orator i.
|
|
195 |
Genel |
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin (ışık, ısı) dış etkilere göre gösterdiği konum değişikliği |
orientation i.
|
|
196 |
Genel |
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin birbirlerine göre gösterdiği konum değişikliği |
orientation i.
|
|
197 |
Genel |
bazı gezegen ve uyduların göreli hareketlerini göstermek için saatlere eklenen bir tür cihaz |
orrery i.
|
|
198 |
Genel |
(bazı sürüngen ve kuşların gözakında) kemik tabaka |
ossicle i.
|
|
199 |
Genel |
(bazı kabukluların midesinde) öğütücü kısmın parçaları |
ossicle i.
|
|
200 |
Genel |
bazı antozoanların vücudunun genellikle geri çekilen alt kısmı |
physa i.
|
|
201 |
Genel |
bazı ingiliz ve amerikan okullarında gözlemci öğrenci |
praefect i.
|
|
202 |
Genel |
çin halk cumhuriyeti'nde bazı üst düzey komünist yetkililerin soyundan gelen kimse |
princeling i.
|
|
203 |
Genel |
(bazı kültürlerde) malını yabancının takdir ettiği değerde satma hakkı |
preemption i.
|
|
204 |
Genel |
(bazı kiliselere göre) hz. isa'nın komünyonda bulunma şekli |
presence i.
|
|
205 |
Genel |
(bazı kiliselerdeki kabule göre) hz. isa'nın bedeni ve kanı olarak görülen komünyon unsurları |
presence i.
|
|
206 |
Genel |
bazı pul kanatlılarda arka kanat dibi çıkıntısı |
pterygium [obsolete] i.
|
|
207 |
Genel |
bazı kızılderili erkeklerin kafalarını kazıtırken uzun bıraktıkları saç tutamı |
scalp lock i.
|
|
208 |
Genel |
bazı yahudi topluluklarındaki çöpçatanlıkla geçimini sağlayan kimse |
schatchen i.
|
|
209 |
Genel |
bazı kızılderili kabilelerinin para olarak kullandığı deniz kabuğundan yapılmış boncuklar |
seawan i.
|
|
210 |
Genel |
bazı kızılderili kabilelerinin para olarak kullandığı deniz kabuğundan yapılmış boncuklar |
sewan i.
|
|
211 |
Genel |
bazı kızılderili kabilelerinin para olarak kullandığı deniz kabuğundan yapılmış boncuklar |
seawant i.
|
|
212 |
Genel |
nicholas frederick seebeck adına basılıp bazı devletlere hediye edilen pullardan oluşan pul serisi |
seebeck i.
|
|
213 |
Genel |
bazı yüzeyleri yuvarlağımsı olan hileli kumar zarı |
shape i.
|
|
214 |
Genel |
bazı ingiliz üniformalarının parçası olup resmi ata binme aktivitelerinde de giyilen dar kalıplı pantolon |
sherryvallies i.
|
|
215 |
Genel |
(bazı yahudilerde) bukle |
sidelock i.
|
|
216 |
Genel |
sarayda görevli olan bazı ingiliz süvarilerine verilen bir unvan |
silver stick [uk] i.
|
|
217 |
Genel |
(eskiden bazı bar veya meyhanelerde) içki alanlara açık büfe şeklinde sunulan öğle yemeği |
free lunch i.
|
|
218 |
Genel |
bazı müslüman ülkelerde kadınlar tarafından giyilen uzun siyah elbise |
abaya i.
|
|
219 |
Genel |
bazı bölgesel lehçelerde olan abartılı burundan konuşma durumu |
snuffle i.
|
|
220 |
Genel |
bazı üst yapıları desteklemek için yere çakılan büyük kazık |
spile i.
|
|
221 |
Genel |
bazı üyelerinin her yıl seçime gittiği müdürler kurulu |
staggered board of directors i.
|
|
222 |
Genel |
(bazı abd eyaletlerinde) yüksek oy ile seçilen devlet görevlisi |
supervisor i.
|
|
223 |
Genel |
(bazı abd eyaletlerinde) idari işler müdürü |
supervisor i.
|
|
224 |
Genel |
bazı protozoa kitlelerinde gelişen yığılma |
syzygy i.
|
|
225 |
Genel |
bazı tohum ve meyvelerin kabuğunu çıkarmak |
husk f.
|
|
226 |
Genel |
bazı ipuçlarını kullanarak (bir olayı) (belirli bir nedene) bağlamak |
trace to f.
|
|
227 |
Genel |
bazı ipuçlarını izleyerek birinin yerini saptamak |
trace to f.
|
|
228 |
Genel |
bazı kısımları çıkararak veya sansür ederek bir yazıyı kuşa benzetmek |
emasculate f.
|
|
229 |
Genel |
-e razı olduğunu belirten bazı adımlar atmak |
make overtures for f.
|
|
230 |
Genel |
bazı cevaplar istemek |
want some answers f.
|
|
231 |
Genel |
bazı psişik güçlere sahip olmak |
have some psychic powers f.
|
|
232 |
Genel |
isimleri unutmak ve bazı şeyleri karıştırmak |
forget names and confuse things f.
|
|
233 |
Genel |
bazı aksaklıklarla karşılaşmak |
run into some setbacks f.
|
|
234 |
Genel |
birisi için bazı düzenlemeler yapmak |
make arrangements for someone f.
|
|
235 |
Genel |
bazı çözümler getirmek |
bring some solutions f.
|
|
236 |
Genel |
bazı sesler duymak |
hear some noises f.
|
|
237 |
Genel |
(bazı sınırlar arasında) değişmek |
range f.
|
|
238 |
Genel |
bazı gereklilik ve amaçları yerine getirecek şekilde yapmak |
tailor-make f.
|
|
239 |
Genel |
bazı etkiler yaratmak için bir şey eklemek ya da serpiştirmek |
lace f.
|
|
240 |
Genel |
(bazı özelliklerini) yitirmek |
change f.
|
|
241 |
Genel |
kötü amaçlarla bazı süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek |
highjack f.
|
|
242 |
Genel |
bazı eylemleri kısıtlamak |
obligate f.
|
|
243 |
Genel |
bazı eylemleri bağlamak |
obligate f.
|
|
244 |
Genel |
(özellikle cırcır böceği gibi bazı böcekler) sert ve titrek bir ses çıkarmak |
chirre f.
|
|
245 |
Genel |
(bazı kuşlar) sesli kanat çırpmak |
clap f.
|
|
246 |
Genel |
bazı hislere karşı duyarsız hale getirmek |
desensitize [us] f.
|
|
247 |
Genel |
bazı hislere karşı duyarsız hale getirmek |
desensitise [uk] f.
|
|
248 |
Genel |
(bazı kuşların kuyruğunu) sivriltmek |
graduate f.
|
|
249 |
Genel |
(değiştirerek) bazı ayarlamalar yapmak |
odds [dialect] [uk] f.
|
|
250 |
Genel |
bazı özelliklerini almak |
devoid f.
|
|
251 |
Genel |
bazı özelliklerini çıkarmak |
devoid f.
|
|
252 |
Genel |
bazı özelliklerinden arındırmak |
devoid f.
|
|
253 |
Genel |
bazı yazı tiplerini kullanarak (manşeti, başlıkları) vurgulamak |
display f.
|
|
254 |
Genel |
bir şeyin bazı özelliklerine sahip olmak |
participate f.
|
|
255 |
Genel |
(bazı kart oyunlarında) sayı alamamak |
scratch f.
|
|
256 |
Genel |
(bazı kuş ve hayvanlar) tiz tiz bağırmak |
shriek f.
|
|
257 |
Genel |
(bazı kuş ve hayvanlar) tiz ses çıkartmak |
shriek f.
|
|
258 |
Genel |
kuşa çevrilmiş (yazı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculative s.
|
|
259 |
Genel |
kuşa çevrilmiş (yazı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculatory s.
|
|
260 |
Genel |
kuşa çevrilmiş (yazı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculating s.
|
|
261 |
Genel |
kuşa dönmüş (yazı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculatory s.
|
|
262 |
Genel |
kuşa dönmüş (yazı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculative s.
|
|
263 |
Genel |
kuşa dönmüş (yazı) (bazı kısımları çıkarılarak veya sansürlenerek) |
emasculating s.
|
|
264 |
Genel |
bazı protestan ilkelere aşırı bağlı olan |
evangelical s.
|
|
265 |
Genel |
ancak özel seçilmiş bazı kişilere açık olan |
exclusive s.
|
|
266 |
Genel |
bazı kentsel özellikler taşıyan bölge |
semiurban s.
|
|
267 |
Genel |
bazı bankacılık hizmetlerini sunan ama resmi olarak banka olmayan |
nonbank s.
|
|
268 |
Genel |
bazı bölümleri çıkarılarak değiştirilmemiş |
unreduced s.
|
|
269 |
Genel |
(bazı dini topluluklarda) yalnızca sandalet giyen |
barefoot s.
|
|
270 |
Genel |
(bazı dini topluluklarda) yalnızca sandalet giyen |
barefooted s.
|
|
271 |
Genel |
abd'nin new york ile güney karolina arasındaki tüm veya bazı eyaletleri kapsayan bölgesine ait veya ilişkin |
mid-atlantic s.
|
|
272 |
Genel |
bazı bilgilerin yayılmasını önlemeyi amaçlayan |
hush s.
|
|
273 |
Genel |
bazı çin porselenleri gibi opak mavi |
china s.
|
|
274 |
Genel |
(asker) bazı kişilerce kullanılması yasak olan |
off-limits s.
|
|
275 |
Genel |
(asker) bazı kişilerce himaye edilmesi yasak olan |
off-limits s.
|
|
276 |
Genel |
(asker) bazı kişilerce gidilmesi yasak olan |
off-limits s.
|
|
277 |
Genel |
(bazı köpeklerin çenesi gibi) üst çenesi uzun olan |
overshot s.
|
|
278 |
Genel |
bazı faal değişkenlerden olumsuz etkilenmiş performansı düzelten (yardımcı ünite) |
compensating s.
|
|
279 |
Genel |
(bazı oyunlar) üç kişilik |
cut-throat s.
|
|
280 |
Genel |
(bazı oyunlar) üç kişi ile oynanan |
cut-throat s.
|
|
281 |
Genel |
bazı unsurları uymayan |
incongruent s.
|
|
282 |
Genel |
bazı unsurları uymayan |
incongruous s.
|
|
283 |
Genel |
(bazı şeftaliler) eti çekirdeğine yapışık olan |
cling s.
|
|
284 |
Genel |
(bazı şeftaliler) eti çekirdeğine yapışık olan |
clingstone s.
|
|
285 |
Genel |
bazı küçük protestan cemaatlerinin doktrinlerine ait veya ilişkin |
primitive s.
|
|
286 |
Genel |
(kurum) bazı grupların girişine müsaade edilmeyen |
segregated s.
|
|
287 |
Genel |
(kurum) bazı grupları kapsamayan |
segregated s.
|
|
288 |
Genel |
bazı yerleri esnek olan |
semi-flexible s.
|
|
289 |
Genel |
bazı bakımlardan |
in some ways zf.
|
|
290 |
Genel |
bazı bazı |
at times zf.
|
|
291 |
Genel |
bazı yolla |
in some way zf.
|
|
292 |
Genel |
bazı durumlarda |
in some cases zf.
|
|
293 |
Genel |
bazı konularda |
in some respects zf.
|
|
294 |
Genel |
bazı bazı |
now and then zf.
|
|
295 |
Genel |
bazı hususlarda |
in part zf.
|
|
296 |
Genel |
bazı nedenlerden dolayı |
for some reason zf.
|
|
297 |
Genel |
bazı sınırlı şartlar altında |
in some limited circumstances zf.
|
|
298 |
Genel |
bazı durumlarda |
in some instances zf.
|
|
299 |
Genel |
bazı yönlerden |
in many respects zf.
|
|
300 |
Genel |
bazı yönlerden |
in some respects zf.
|
|
301 |
Genel |
bazı yönlerden |
in some aspects zf.
|
|
302 |
Genel |
bazı diğer/başka durumlarda/vakalarda |
in some other cases zf.
|
|
303 |
Genel |
bazı çevrelerde |
in some quarters zf.
|
|
304 |
Genel |
bazı konularda |
in some matters zf.
|
|
305 |
Genel |
bazı hususlarda |
in some matters zf.
|
|
306 |
Genel |
bazı keyfi ölçülerde |
some extent arbitrary zf.
|
|
307 |
Genel |
bazı açılardan |
in some ways zf.
|
|
308 |
Genel |
bazı bakımlardan |
in some sense zf.
|
|
309 |
Genel |
bazı yerlerde |
in some places zf.
|
|
310 |
Genel |
bazı nedenlerden dolayı |
somewhy zf.
|
|
311 |
Genel |
bazı bazı |
still an end [obsolete] zf.
|
|
312 |
Genel |
bazı bazı |
still and anon [obsolete] zf.
|
|
313 |
Genel |
bazı fiilleri pekiştirmek için kullanılır |
out ed.
|
|
314 |
Genel |
bazı eski ifadelerde dolaylı nesne olarak kullanılan ve fiille bitişik yazılan bir zamir |
me zm.
|
|
315 |
Genel |
bazı māori kabilelerinin isimlerinden önce kullanılan ön ek |
ngai ök.
|
|
316 |
Genel |
bazı ünlemleri oluştururken kelime sonlarına eklenen son ek |
-o snk.
|
|
Phrasals |
|
317 |
Öbek Fiiller |
'-e kadar soyunmak (üzerinde yalnızca bazı kıyafetleri kalana kadar soyunmak) |
strip down (to) f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
-e kadar soymak (üzerinde yalnızca bazı kıyafetleri kalana kadar soymak) |
strip down (to) f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kısımları çıkarmak |
edit something out of something f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kelimeleri/cümleleri çıkarmak |
edit something out of something f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kısımları atmak |
edit something out of something f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kelimeleri/cümleleri atmak |
edit something out of something f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kısımları çıkarmak |
edit something out f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kelimeleri/cümleleri çıkarmak |
edit something out f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kısımları atmak |
edit something out f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
yayınlanacak bir şeyden bazı kelimeleri/cümleleri atmak |
edit something out f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
hikayenin bazı yerlerini uydurmak |
embellish something with something f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
bazı şeyleri önemli olarak algılamak |
get/put something in perspective f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
bazı şeyler anlamlı gelmek |
get/put something in perspective f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
bazı şeylere anlam kazandırabilmek/anlamlandırabilmek |
get/put something in perspective f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
bazı şeyleri önemsiz olarak algılamak |
get/put something out of perspective f.
|
|
332 |
Öbek Fiiller |
bazı şeylerin anlamını yitirmek |
get/put something out of perspective f.
|
|
333 |
Öbek Fiiller |
bazı şeyleri anlamsızlaştırmak/anlamsız görmek |
get/put something out of perspective f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
bazı şeyler anlamsız gelmek |
get/put something out of perspective f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
(kitaptan, gösteriden) bazı sakıncalı bulunan sahneleri veya bölümleri çıkarmak/kesmek |
expurgate something from something f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
(kitapta, gösteride) bazı sakıncalı bulunan sahneleri veya bölümleri sansürlemek |
expurgate something from something f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
bazı bilgilerden bir sonuca ulaşmak |
extrapolate something from something f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
bazı spor dallarında (buz hokeyi) iki rakip oyuncu arasında top atarak karşılaşmayı/mücadeleyi başlatmak |
face off f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
-e kadar soymak (üzerinde sadece iç çamaşırı/bazı kıyafetleri kalana kadar soymak) |
strip to (something) f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
-e kadar soyunmak (üzerinde sadece iç çamaşırı/bazı kıyafetleri kalana kadar soyunmak) |
strip to something f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) bazı talepleri olmak |
require (something) of (someone or something) f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) bazı beklentileri olmak |
require (something) of (someone or something) f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) yerine getirmesi gereken bazı gereklilikler/zorunluluklar olmak |
require (something) of (someone or something) f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) yerine getirmesi istenen (bazı şeyler) olmak |
require (something) of (someone or something) f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
(bazı fikirlerden/düşüncelerden/davranışlardan) uzaklaşmak |
move away from (something) f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
hafızadan bazı bölümleri ikinci bir depolama alanına atmak/aktarmak |
page out f.
|
|
Phrases |
|
347 |
İfadeler |
bazı orta çağ el yazmalarının başlangıcında kullanılan bir kelime |
incipit i.
|
|
348 |
İfadeler |
bazı eski şarkılarda nakarat olarak kullanılan anlamsız söz öbeği |
tol-de-rol expr.
|
|
349 |
İfadeler |
bazı insanlar vardır ki |
there are some people that expr.
|
|
350 |
İfadeler |
başka bazı nedenlerden dolayı |
for some other reasons expr.
|
|
351 |
İfadeler |
başka bazı nedenlerden |
for some other reasons expr.
|
|
352 |
İfadeler |
başka bazı nedenler yüzünden |
for some other reasons expr.
|
|
353 |
İfadeler |
günün bazı saatlerinde/zamanlarında |
at some times of the day expr.
|
|
Proverb |
|
354 |
Atasözü |
istediğini elde etmek için bazı zorluklara katlanman gerekebilir |
the cat would eat fish, but would not wet her feet
|
|
355 |
Atasözü |
istediğini elde etmek için bazı zorluklara katlanman gerekebilir |
the cat would eat fish, but would not wet her feet
|
|
356 |
Atasözü |
nereye gitsen bazı şeyler hep aynı |
the more things change, the more they stay the same
|
|
357 |
Atasözü |
bazı şeyler hep eski hamam eski tas |
the more things change, the more they stay the same
|
|
358 |
Atasözü |
eşit gibi görünseler de bazı insanlara daha ayrıcalıklı davranılır |
some are more equal than others
|
|
359 |
Atasözü |
eşit gibi görünseler de bazı insanlar daha çok tercih edilir |
some are more equal than others
|
|
360 |
Atasözü |
bazı şartlar altında durum değişir |
circumstances alter cases
|
|
Colloquial |
|
361 |
Konuşma Dili |
bazı teknik alanlarda oldukça yetkin ve meraklı teknisyen |
tekki i.
|
|
362 |
Konuşma Dili |
bazı teknik alanlarda oldukça yetkin ve meraklı teknisyen |
tekkie i.
|
|
363 |
Konuşma Dili |
bazı zamanlar |
the whiles i.
|
|
364 |
Konuşma Dili |
başta esrar olmak üzere bazı uyuşturucuları içmekte kullanılan nargile |
bong i.
|
|
365 |
Konuşma Dili |
bazı avustralya eyaletleri arasında tel örgüyle belirlenmiş sınır |
rabbit-proof fence i.
|
|
366 |
Konuşma Dili |
bazı erkekler |
some men i.
|
|
367 |
Konuşma Dili |
bazı adamlar |
some men i.
|
|
368 |
Konuşma Dili |
bazı insanlar |
some people i.
|
|
369 |
Konuşma Dili |
bazı zamanlar |
sometimes i.
|
|
370 |
Konuşma Dili |
bazı hayvanların yavrusu |
kit i.
|
|
371 |
Konuşma Dili |
(bazı kart oyunlarında) aynı renkteki üçlü kart grubu |
prial i.
|
|
372 |
Konuşma Dili |
bazı yanlış seçimler yapmak |
make some bad choices f.
|
|
373 |
Konuşma Dili |
sınıf içinde bazı sorunlar yaşamak |
have certain problems in the class f.
|
|
374 |
Konuşma Dili |
bazı işlerle uğraşmak |
do stuff f.
|
|
375 |
Konuşma Dili |
bazı yerleri kaçırmak |
zone in and out f.
|
|
376 |
Konuşma Dili |
bazı kısımlara odaklanamamak |
zone in and out f.
|
|
377 |
Konuşma Dili |
bazı (bir şeyler) |
a number of (something) s.
|
|
378 |
Konuşma Dili |
bazı bazı |
ever and again zf.
|
|
379 |
Konuşma Dili |
bazı bazı |
every now and then/again zf.
|
|
380 |
Konuşma Dili |
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler |
some people just don't know when to give up expr.
|
|
381 |
Konuşma Dili |
bazı bazı |
on occasions expr.
|
|
382 |
Konuşma Dili |
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler |
some people just don't know when to stop expr.
|
|
383 |
Konuşma Dili |
bazı insanlar böyle düşünmüyor |
some people don't think so expr.
|
|
384 |
Konuşma Dili |
kötü bir davranışın yapan kişiye ileride bazı olumsuz sonuçlar getireceğini belirten bir söz |
come back to bite you/someone expr.
|
|
385 |
Konuşma Dili |
bazı insanlar çok şanslı |
some people have all the luck expr.
|
|
386 |
Konuşma Dili |
bazı insanlar ne kadar şanslı |
some people have all the luck expr.
|
|
387 |
Konuşma Dili |
bazı yönlerden evet bazı yönlerden hayır |
yes and no expr.
|
|
388 |
Konuşma Dili |
bazı bazı |
ever and again/anon expr.
|
|
389 |
Konuşma Dili |
bazı nedenlerden dolayı |
for xyz reasons expr.
|
|
390 |
Konuşma Dili |
bazı hisse senetlerini tut, bazılarını sat |
hold some, fold some expr.
|
|
391 |
Konuşma Dili |
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler |
some people don't know when to quit expr.
|
|
392 |
Konuşma Dili |
bazı hakları saklıdır |
some rights reserved expr.
|
|
393 |
Konuşma Dili |
bazı şeyler asla değişmez |
some things never change expr.
|
|
Idioms |
|
394 |
Deyim |
bir konuda/bazı konularda sürekli fikir belirten kimse |
johnny one-note [us/canada] i.
|
|
395 |
Deyim |
bir konuda/bazı konularda güçlü fikirleri olan kimse |
johnny one-note [us/canada] i.
|
|
396 |
Deyim |
genel olarak kötü fakat bazı iyi tarafları da olan durum |
horse and rabbit stew i.
|
|
397 |
Deyim |
bir çiftçinin karısının çiftlikte üretilen bazı ürünleri (yumurta, tereyağı) satarak kazandığı ekstra para |
(butter and) egg money [old-fashioned] i.
|
|
398 |
Deyim |
17. yüzyıl'da ingiliz kilisesi'nin doktrin ve ayinler gibi bazı ibadetlerini reddeden grup |
broad church i.
|
|
399 |
Deyim |
bazı eksik kalmış işler |
some loose ends i.
|
|
400 |
Deyim |
oyuncu takası veya bazı oyuncularla ilişkiyi kesip bütçe yaratmak |
free up cap space f.
|
|
401 |
Deyim |
bazı ortak yanları olmak/bulunmak |
have something in common (with) f.
|
|
402 |
Deyim |
bir/bazı ortak noktaları bulunmak |
have something in common f.
|
|
403 |
Deyim |
bazı yenilikler getirmek |
blow the cobwebs away f.
|
|
404 |
Deyim |
birinin aklına bazı fikirler sokmak |
put some ideas into someone's head f.
|
|
405 |
Deyim |
razı olduğunu belirten bazı adımlar atmak |
make overtures about doing something f.
|
|
406 |
Deyim |
(bazı konularda) tutum belirleyememek |
ride the fence f.
|
|
407 |
Deyim |
(bazı konularda) tavır takınamamak |
ride the fence f.
|
|
408 |
Deyim |
(birisi için) bazı kapıları açmak |
open some doors for someone f.
|
|
409 |
Deyim |
(birisi için) bazı kapıları açmak |
open a few doors for someone f.
|
|
410 |
Deyim |
(biri/bir şey) üzerinde bazı değişiklikler yaratmak |
make some difference (to/in somebody/something) f.
|
|
411 |
Deyim |
(biri/bir şey) üzerinde bazı etkileri olmak |
make some difference (to/in somebody/something) f.
|
|
412 |
Deyim |
(bazı) yarım kalmış işleri tamamlamak |
send (one) to glory f.
|
|
413 |
Deyim |
(bazı) eksik kalmış şeyleri tamamlamak |
send (one) to glory f.
|
|
414 |
Deyim |
(bazı) göze batan işleri halletmek |
send (one) to glory f.
|
|
415 |
Deyim |
(bazı) küçük ayrıntılarla ilgilenmek |
send (one) to glory f.
|
|
416 |
Deyim |
bazı eksik kalmış işleri halletmek |
tie up (some/a few) loose ends f.
|
|
417 |
Deyim |
(biri/bir şey hakkında) bazı gerçekleri öğrenmek |
find out a thing or two (about someone or something) f.
|
|
418 |
Deyim |
(biri/bir şey hakkında) bazı bilgiler öğrenmek |
find out a thing or two (about someone or something) f.
|
|
419 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) bazı niteliklerini öğrenmek |
find out a thing or two (about someone or something) f.
|
|
420 |
Deyim |
bazı gerçekleri öğrenmek |
find out a thing or two f.
|
|
421 |
Deyim |
bazı bilgiler öğrenmek |
find out a thing or two f.
|
|
422 |
Deyim |
bazı nitelikleri öğrenmek |
find out a thing or two f.
|
|
423 |
Deyim |
bazı çalışanları göndermek |
make heads roll f.
|
|
424 |
Deyim |
bazı duyguları serbest bırakmak |
let loose of (something) f.
|
|
425 |
Deyim |
bazı şeyleri önemli olarak algılamak |
get/put something in perspective f.
|
|
426 |
Deyim |
bazı şeyleri anlamlı görmek |
get/put something in perspective f.
|
|
427 |
Deyim |
bazı şeyler anlamlı gelmek |
get/put something in perspective f.
|
|
428 |
Deyim |
bazı şeyleri önemsiz olarak algılamak |
get/put something out of perspective f.
|
|
429 |
Deyim |
bazı şeyleri anlamsız görmek |
get/put something out of perspective f.
|
|
430 |
Deyim |
bazı şeyler anlamsız gelmek |
get/put something out of perspective f.
|
|
431 |
Deyim |
(birinin) kafasına bazı fikirler sokmak |
give (one) ideas f.
|
|
432 |
Deyim |
birinin kafasına bazı fikirler sokmak |
give somebody ideas f.
|
|
433 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) bir yönden/bazı yönlerden birbirine benzemek |
have something in common (with someone or something) f.
|
|
434 |
Deyim |
yapacağı bazı kontroller olmak |
have some checking up to do f.
|
|
435 |
Deyim |
yapılacak bazı kontroller olmak |
have some checking up to do f.
|
|
436 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) bazı ortak yanları olmak/bulunmak |
have something in common (with somebody/something) f.
|
|
437 |
Deyim |
için bazı düzenlemeler yapmak |
make arrangements for f.
|
|
438 |
Deyim |
'-i yapmak için bazı düzenlemeler yapmak |
make arrangements to do f.
|
|
439 |
Deyim |
bazı kapıları açmak |
open a few doors f.
|
|
440 |
Deyim |
(biri) için bazı kapıları açmak |
open a few doors for (one) f.
|
|
441 |
Deyim |
bazı kapıları açmak |
open some doors f.
|
|
442 |
Deyim |
(birine) bazı kapıları açmak |
open the door to (someone) f.
|
|
443 |
Deyim |
birine bazı bilgiler vermek |
tell (or teach) someone a thing or two f.
|
|
444 |
Deyim |
elde bazı kıyafetleri yıkamak |
wash a few things out f.
|
|
445 |
Deyim |
bazı bazı |
few and far between expr.
|
|
446 |
Deyim |
ufukta kara bulutlar belirmek (olumsuz bazı durumların yaşanacığını gösterir) |
clouds on the horizon expr.
|
|
447 |
Deyim |
ufukta kara bulutlar belirmek (olumsuz bazı durumların yaşanacığını gösterir) |
dark clouds on the horizon expr.
|
|
448 |
Deyim |
bazı yönlerden iyi, bazı yönlerden değil |
all well and good expr.
|
|
449 |
Deyim |
bazı şartlarla |
with strings expr.
|
|
450 |
Deyim |
bazı şartlarla |
with strings attached expr.
|
|
Formal |
|
451 |
Resmi |
bazı memurlar için kullanılan bir unvan veya hitap şekli |
honor i.
|
|
452 |
Resmi |
feodal avrupa gibi bazı toplumlarda görülen şeref kanunu |
honor i.
|
|
453 |
Resmi |
ingiltere ve abd'nin bazı bölgelerinde bulunan idari bölümlerin arazi sahipleri ile buralarda yaşayanlar |
hundred i.
|
|
454 |
Resmi |
bazı soyluların çocukları için kullanılan bir unvan |
honorable ünl.
|
|
Speaking |
|
455 |
Konuşma |
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler |
some people just don't know when to quit i.
|
|
456 |
Konuşma |
benimle bazı sorunlarınız olduğunu biliyorum |
I know you have some issues with me expr.
|
|
457 |
Konuşma |
bazı sorunlarımız var |
we have some issues expr.
|
|
458 |
Konuşma |
bazı kendini bilmezler yüzünden |
because of some irresponsible person expr.
|
|
459 |
Konuşma |
bazı arkadaşlarım |
some friends of mine expr.
|
|
460 |
Konuşma |
gurur duymadığım bazı şeyler yaptım |
I did some things that i'm not proud of expr.
|
|
461 |
Konuşma |
eskiden yaptığımız bazı işlerle ilgileniyorlar |
they are interested in some of the works we were doing back then expr.
|
|
462 |
Konuşma |
iyi olmadığım bazı şeyler var |
there are some things i'm not good at expr.
|
|
463 |
Konuşma |
şu anda bazı şeyleri anlamaya/birbiriyle ilişkilendirmeye çalışıyorum |
I’m just working through some stuff right now expr.
|
|
464 |
Konuşma |
sana bazı sorular soracağım |
I'm going to ask you some questions expr.
|
|
465 |
Konuşma |
şu anda bazı şeyleri anlamaya/oturtmaya çalışıyor |
I’m just working through some stuff right now expr.
|
|
466 |
Konuşma |
size bazı sorular sormamız gerek |
we need to ask you some questions expr.
|
|
467 |
Konuşma |
şu anda bazı şeyleri düzeltmeye çalışıyorum |
I’m just working through some stuff right now expr.
|
|
468 |
Konuşma |
size bazı sorular sormamız gerekiyor |
we need to ask you some questions expr.
|
|
469 |
Konuşma |
teoride bazı açıklar var |
the theory has a few holes in it expr.
|
|
470 |
Konuşma |
yapacak bazı işlerim var (birisinden kurtulmak için söylenir) |
I have to wash a few things out expr.
|
|
Trade/Economic |
|
471 |
Ticaret/Ekonomi |
geçmişte büyük britanya için para basan ve bazı hak ve ayrıcalıklar talep eden memurlar |
the company of moneyers i.
|
|
472 |
Ticaret/Ekonomi |
abd'de ithalata rakip bazı malların gümrük vergisinin hesaplanmasında vergi temeli olarak amerika'nın kendi iç fiyatlarının esas alınması |
american selling price i.
|
|
473 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı işçi istekleri karşılanırken işletmenin genel çalışanlarının ihmal edilmesi |
behavior bias i.
|
|
474 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı düşük maliyetli malların gerçek değerinden daha yüksek gümrük değer tespiti |
minimum valuation i.
|
|
475 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı karinelere göre belirlenen gelir |
presumptive income i.
|
|
476 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı masraflarda ve şüpheli alacaklarda zarar kaydetme |
charge off i.
|
|
477 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı şartları taşıyan ciro |
qualified endorsement i.
|
|
478 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli amaç doğrultusunda bazı belirgin soruların cevaplarını aramak amacıyla yapılan mülakat |
objective interview i.
|
|
479 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı hileci aracı kurumların piyasada az prim yapan hisse senetlerini çok çekici bir yatırım aracıymış gibi gösterip kendilerine haksız komisyon geliri sağlamaları |
churning i.
|
|
480 |
Ticaret/Ekonomi |
belli bir olay veya durumu açıklayan ana etkenleri bulabilmek üzere bazı basitleştirici koşulların varlığının kabul edilmesi |
annual compounding i.
|
|
481 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı ülke mallarına uygulanan düşük gümrük tarifesi |
preferential tariff i.
|
|
482 |
Ticaret/Ekonomi |
bir ülkede üretilen ve kullanılan bazı mallardan alınan vergi |
excise i.
|
|
483 |
Ticaret/Ekonomi |
borç alana borç veren ülkeden bazı ürünleri almasını şart koşan kredi |
tied loan i.
|
|
484 |
Ticaret/Ekonomi |
bir şirketin maliyetlerini azaltmak amacıyla üretimin bazı aşamalarını ülke dışında gerçekleştirmesi |
offshoring i.
|
|
485 |
Ticaret/Ekonomi |
bir derneğe tam ortak olmayıp normal üyelerin bazı yükümlülüklerini kabul ederek tam üyeliğin bazı avantajlarından faydalanan kısmi üye |
associate member i.
|
|
486 |
Ticaret/Ekonomi |
fransızca konuşulan ülkelerde, bazı türdeki limited şirket isimlerinin ardından kullanılan unvan |
sarl i.
|
|
487 |
Ticaret/Ekonomi |
faizlerin arttığı ancak yeteri kadar yükselmediği dolayısıyla krediye aşırı talebin bulunduğu bir ortamda bazı insanların cari faiz oranından ödünç alacak fon bulamamaları dolayısıyla bir tür kredi dağıtımı durumunun ortaya çıkması |
credit crunch i.
|
|
488 |
Ticaret/Ekonomi |
gelir veya sermaye dağıtımı takdiri yetkisinin bazı durumlarda kurum yöneticilerinin elinde olduğu vakıf |
discretionary trust i.
|
|
489 |
Ticaret/Ekonomi |
hisse senedi satışında kazanılan bazı hakların sınırlandırılması |
ex rights i.
|
|
490 |
Ticaret/Ekonomi |
ithalatta bazı ülkelerin mallarına uygulanan düşük tarifeler |
preferential duty i.
|
|
491 |
Ticaret/Ekonomi |
ihracatçıların bazı ihraç maddelerinin gönüllü olarak kısıtlanması için yaptıkları gayriresmi düzenlemeler |
voluntary restraint agreements i.
|
|
492 |
Ticaret/Ekonomi |
iki tarafın ödemelerini bazı esas ve kurallar çerçevesinde karşılıklı olarak değiştirmeleri |
swap i.
|
|
493 |
Ticaret/Ekonomi |
karşılaştırma bazı |
basis of comparison i.
|
|
494 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketlerin veya devletlerin birbiriyle rekabet ederken birbirine karşı avantaj elde etmek amacıyla bazı avantajlarını veya karlarını düşürecek eylemlere yönelmesi |
race to the bottom i.
|
|
495 |
Ticaret/Ekonomi |
vergi değerlendirmesinin bazı |
basis of tax assessment i.
|
|
496 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimin bazı aşamalarının ülke içinde gerçekleştirilmesi |
on-shoring i.
|
|
497 |
Ticaret/Ekonomi |
19. yy başlarında ingiltere'de bazı işçi gruplarına verilen isim |
luddities i.
|
|
498 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomik yarışın standartları düşüreceğine, çalışanların durumunu aşağı çekeceğine ve bazı ülkelerde işlerini daha ucuz işçilere kaybedeceklerine dair düşünce |
a race to the bottom i.
|
|
499 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomik yarışın standartları düşüreceğine, çalışanların durumunu aşağı çekeceğine ve bazı ülkelerde işlerini daha ucuz işçilere kaybedeceklerine dair düşünce |
the race to the bottom i.
|
|
500 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı afrika ve güney asya ülkelerinde para olarak kullanılan bir deniz kabuğu |
money cowry i.
|
|