what - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

what

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"what" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 51 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
what ünl. ne
General
what i. neyi
what i. cisim
what i. madde
what i. şey
what i. bir tek şey hakkında bilinebilecek veya söylenebilecek her şey
what s. hangi
what s. her ne türlü
what s. her ne çeşit
what s. ne kadar müthiş
what s. ne kadar şaşırtıcı
what s. ne kadar dikkat çekici
what s. ne kadar şaşırtıcı
what s. ne kadar göze çarpan
what s. her
what s. hiçbir
what s. birkaç
what s. bazı
what s. o derece
what s. gibi
what s. kadar
what zf. ne kadar
what zf. ne açıdan
what zf. nasıl
what zf. kısmen
what zf. bir dereceye kadar
what zm. hangisi
what zm. hangi tür
what zm. hangi özellik
what zm. hangi tanım
what zm. ne kadar değerli
what zm. ne kadar önemli
what zm. hangi şey
what zm. hangisi olursa
what zm. kime
what zm. öteki
what zm. ne kadar
what zm. aynı miktarda
what zm. … kadar çok
what zm. kadar
what zm. (aratümcelerde kullanılan) şey
what zm. (aratümcelerde kullanılan) durum
what zm. bir şeyin gerçek doğası veya kimliği
what zm. bir şeyin tüm özellikleri
what bağ. diye
what bağ. ki
what ünl. ne kadar çok (şaşkınlık)
what ünl. şaşkınlık belirtir
what ünl. eee?
Phrases
what expr. nelerin
Colloquial
what zm. bir şey

"what" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Speaking
what wha ünl.

"what" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
not know what to do f. ne yapacağını bilmemek
what? ünl. ne?
in what follows zf. devamında
General
knowing what he/she wants i. ne istediğini bilme
agreement on what to do i. ağızbirliği
being content with what one has i. kanaatkarlık
agreement on what to say i. ağızbirliği
of what i. -ki içinde
what-not i. etajer
do what one feel likes doing f. kendi havasında olmak
be guarded in what one says f. lafına dikkat etmek
know what's what f. dünyada olup bitenleri bilmek
give somebody what for f. yuvasını yapmak
know what's what f. uyanık olmak
be content with what you have f. elindekiyle yetinmek
guarded in what one says f. lafına dikkat etmek
express what one wants f. meramını anlatmak
be unable finish what one was saying f. laf ağzında kalmak
be unaware of what is going on around oneself f. dünyadan haberi olmamak
not what it looks like f. göründüğü gibi olmamak
not find what he expected f. umduğunu bulamamak
not find what he expected f. beklediğini bulamamak
get what someone wants f. istediği sonucu elde etmek
can not believe what one hear f. kulaklarına inanamamak
get what someone wants f. istediği sonucu almak
can not believe what one hear f. kulaklarına inanmamak
ask what it is f. ne olduğunu sormak
ask what happened f. ne olduğunu sormak
sell something for twice what he/she paid for it f. aldığının/ödediğinin iki katına satmak
tell everyone what happened f. olanları herkese anlatmak
know what she's giving the children to read f. çocuklara okumaları için verdiği şeyleri bilmek
know what school she's in f. hangi okula gittiğini bilmek
not know what one is saying f. ne dediğini bilmemek
not what it appears to be f. göründüğü gibi olmamak
deal with what happens f. ne olursa olsun gerekeni yapıp hakkından gelmek
deal with what happens f. olanla başa çıkmak
think how/what/who... f. diye düşünmek
blame someone for what happened f. olanlardan dolayı birini suçlamak
do what he/she meant to do f. yapmak için doğduğu şeyi yapmak
dissatisfied with what one has s. gözü dışarıda
what-if s. varsayımsal
what-if s. farazi
and what is worse zf. dahası
what if zf. ister misin
from what place zf. nereli
what if zf. ya ... ise
and what is worse zf. ve dahası
in what follows zf. sonra gelende
and what not zf. ve benzeri şeyler
what if zf. farzedelim
what if zf. ya
in what order zf. hangi sıraya göre
at what time zf. saat kaçta
in what manner zf. herhangi bir şekilde
and what not zf. üstelik
and what is worse zf. hem de
in what manner zf. hangi şekilde
no matter what zf. her ne olursa olsun
no matter what zf. her durumda
and what is more zf. ayrıca
and what is more zf. hem de
and what is more zf. üstelik
and what is more zf. bir de
no matter what zf. iki eli kızıl kanda olsa
no matter what zf. iki eli kanda olsa
in what zf. -ki içinde
no matter what its nature is zf. mahiyeti ne olursa olsun
in what way zf. ne şekilde
in what ways zf. hangi şekillerde
in what ways zf. hangi yollarla
contrary to what is believed zf. bilinenin aksine
contrary to what is believed zf. sanılanın aksine
contrary to what is believed zf. inanılanın aksine
contrary to what is believed zf. düşünülenin aksine
to what extent zf. ne ölçüde
if and to what extent zf. yapılıp yapılmayacağı ve yapılacaksa bunun hangi ölçüde yapılacağı
to what extent zf. ne derece
to what extent zf. ne derecede
what [obsolete] zf. neden
what with ed. hesaba kattıktan sonra
what with ed. düşünerek
regardless what ed. -e bakmayarak
what with ed. -den dolayı
what (with) zm. neyle
no matter what bağ. ne
not but what bağ. ve yine
but what bağ. yine de
not but what bağ. ve fakat
but what bağ. ki
but what bağ. rağmen
not but what bağ. mamafih
so what? ünl. ne çıkar
so what? ünl. ne olmuş yani
what? ünl. ne?
so what? ünl. nolmuş yani?
like what? ünl. ne gibi?
what? ünl. ne var?
what [uk] ünl. öyle mi?
what [uk] ünl. değil mi?
what of this expr. bundan dolayı
what of this expr. bunun üzerine
Phrasals
recognize (someone or something) for what (someone or something) is f. (birinin/bir şeyin) iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek
does (exactly) what it says on the box expr. adından da belli zaten
does (exactly) what it says on the box expr. adı üstünde
does (exactly) what it says on the box expr. tam olarak neyse o
does (exactly) what it says on the box expr. tam olması gerektiği gibi
does (exactly) what it says on the box expr. işini yerine getiriyor
does (exactly) what it says on the box expr. iş görüyor
does (exactly) what it says on the box expr. tam söylendiği gibi
does (exactly) what it says on the box expr. ne diyorsa o
Phrases
this isn't what i ordered expr. bunu ısmarlamamıştım
this isn't what i ordered expr. bunu sipariş etmemiştim
what matters is ... expr. önemli olan ...
what matters is quality rather than quantity expr. önemli olan nicelik değil niteliktir
what a time to be alive expr. daha iyisi olamazdı
what a time to be alive expr. yaşasın
what a time to be alive expr. daha ne isterim
what a time to be alive expr. daha iyisi can sağlığı
what a time to be alive expr. bu gözler daha neler görecek
what a time to be alive expr. ne biçim/nasıl bir dünyada yaşıyoruz
what a time to be alive expr. ne günlere kaldık
what a time to be alive expr. bir yaşıma daha girdim
what has been seen cannot be unseen expr. görüntüleri hala gözümün önünde
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüler gözümün önünden gitmiyor
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüleri bir türlü unutamıyorum
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüleri bir türlü aklımdan çıkaramıyorum
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüleri bir türlü aklımdan silemiyorum
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüleri bir türlü hafızamdan çıkaramıyorum
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüleri bir türlü hafızamdan silemiyorum
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüler hiç aklımdan silinmiyor
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüler hiç aklımdan çıkmıyor
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüler hiç hafızamdan silinmiyor
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüler hiç hafızamdan çıkmıyor
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntüler hafızama kazınmış
what has been seen cannot be unseen expr. o görüntülerden bir türlü kurtulamıyorum
what will become of (someone or something) expr. (birine veya bir şeye) ne olacak
what will become of (someone or something) expr. (birinin veya bir şeyin) başına neler gelecek
what will become of (someone or something) expr. (birine veya bir şeye) başından neler geçecek
what will become of (someone or something) expr. (birine veya bir şeye) sonu ne olacak
what will become of (someone or something) expr. başına bir şey geldiğinde ne yapılacak (sorun nasıl çözülecek anlamında)
what will become of (someone or something) expr. (biri veya bir şey) nasıl sonuçlanacak
what has become of (someone or something)? expr. (birine veya bir şeye) ne oldu
what has become of (someone or something)? expr. (birinin veya bir şeyin) başına neler geldi
what has become of (someone or something)? expr. (birinin veya bir şeyin) başından neler geçti
what has become of (someone or something)? expr. (birinin veya bir şeyin) sonu ne oldu
what has become of (someone or something)? expr. (biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı
what has become of (someone or something)? expr. (biri veya bir şey) neye döndü
what became of (someone or something)? expr. (birine veya bir şeye) ne oldu
what became of (someone or something)? expr. (birinin veya bir şeyin) başına neler geldi
what became of (someone or something)? expr. (birinin veya bir şeyin) başından neler geçti
what became of (someone or something)? expr. (birinin veya bir şeyin) sonu ne oldu
what became of (someone or something)? expr. (biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı
what became of (someone or something)? expr. (biri veya bir şey) neye döndü
what has this got to do with......? expr. bunun .... ile ne ilgisi var?
it's not what you know but who you know expr. ne bildiğin değil, kimi bildiğin/tanıdığın önemli
it's not what you know but who you know expr. ne kadar bilgili olduğun değil kimi bildiğin/tanıdığın önemli
what do you call it expr. adı neydi
what do you call it expr. adını unuttum şimdi, hani …, işte o
what do you call it expr. adını unuttuğum o kadın/adam/şey
what do you call it expr. ne diyorsunuz ona, işte o
what is urgently needed expr. acilen gerekli olan
no matter what happens expr. behemehal
what troubles me is expr. beni sıkan şudur ki
this bears out what i said expr. bu söylediğimi doğruluyor
what does not kill me, makes me stronger expr. beni öldürmeyen şey beni güçlendirir
what troubles me is expr. beni üzen şudur ki
what happens here stays here expr. burada olan burada kalır
what more do you want - jam on it? expr. buldun da bunama
what I am saying is that expr. demem o ki
believe nothing of what you hear, and only half of what you see expr. duyduğunun hiçbirine, gördüğünün yarısına inan.
worth of a thing is what it will bring expr. değeri ederi (piyasa karşılığı) kadardır
and what is worse expr. daha kötüsü
what a small world! expr. dünya ne kadar küçük!
what strikes you expr. dikkatinizi (en çok) çeken
nothing is so firmly believed as what we least know expr. en çok inandığımız şeyler, en az bildiklerimizdir
no matter what they say expr. eller ne derse dersin
at what rate expr. hangi oranda
in what way expr. hangi şekilde
in what way expr. hangi yolla
for what purpose? expr. hangi amaçla?
no matter what the cost expr. her ne pahasına olursa olsun
what is in the past is in the past expr. geçmişte olanlar geçmişte kaldı
at what intervals? expr. hangi aralıklarla?
what is essential is invisible to the eye expr. esas olan gözle görülmez
what is essential is invisible to the eye expr. gerçeğin mayası gözle görülmez
no matter what others say expr. eller ne derse dersin
in what/which proportion expr. hangi oranda
if you do what you’ve always done, you’ll get what you’ve always got expr. hep aynı şeyleri yaparsan, hep aynı sonuçları elde edersin
If you always do what you've always done, you will always get what you've always got expr. hep aynı şeyleri yaparsan, hep aynı sonuçları elde edersin
what belongs to everyone belongs to no one expr. herkese ait olan hiç kimseye ait değildir
what you see is what you get expr. gördüğün elde ettiğindir
everything is what it is expr. her şey ne ise odur
what strikes you expr. gözünüze (en çok) çarpan
what I want expr. isteğim
for what it is worth expr. işine yarar mı bilmiyorum ama
in what/which proportion expr. ne oranda
what you plant now you will harvest later expr. ne ekersen onu biçersin
you are what you listen to expr. ne dinliyorsan o'sun
based on what we talked expr. konuştuklarımıza istinaden
what matters most is how you see yourself expr. önemli olan kendini nasıl gördüğündür
what if I told you expr. ne söylesem
what happened expr. ne oldu ki
what he/she found out expr. öğrendikleri
no matter what they say expr. kim ne derse desin
regardless of what expr. ne olursa olsun
what they found out expr. öğrendikleri
no matter what happens expr. ne olursa olsun
what a wonderful world expr. ne harika bir dünya
what about it expr. ne olacakmış ki
come what may expr. ne olursa olsun
not but what expr. o demek değildir ki
no matter what happens expr. koşullar ne olursa olsun
at what rate expr. ne oranda
what they learned expr. öğrendikleri
what conclusions can you draw? expr. ne sonuçlar çıkarıyorsun?
what he/she learned expr. öğrendikleri
at what intervals? expr. ne aralıklarla?
at what intervals? expr. ne sürede bir?
not but what expr. o demek değildir ancak
what sort of...? expr. ne tür/çeşit...?
to what end expr. ne amaçla
what bad weather expr. ne kadar da kötü bir hava
what would I do expr. neyleyim
we are what we eat expr. ne yiyorsak oyuz
beware what you wish for expr. ne arzu ettiğine dikkat et
be careful what you wish for expr. ne arzu ettiğine dikkat et
what I understand from what you wrote expr. senin yazdıklarından anladığım
what they say expr. söylenenler
if i knew then what i know now expr. şimdiki aklım olsaydı
what they say expr. söyledikleri
don't promise what you can't deliver expr. tutamayacağın sözleri verme
in addition to what is mentioned above expr. yukarıda belirtilene ek olarak
what about your family? expr. ya senin ailen?
regardless of what expr. -e bakmayarak
I am doing what must be done expr. yapılması gerekeni yapıyorum
what about your parents? expr. ya senin ailen?
you are what you eat expr. yediğin ne ise, sen osun
do what I say not what I do! (dwisnwid) expr. dediğimi yap, yaptığımı yapma
a monkey knows what tree to climb expr. herkes ne yapacağını bilir
every monkey knows what tree to climb expr. herkes ne yapacağını bilir
the left hand often doesn't know what the right hand is doing expr. kim kime dum duma
what goes with? expr. ne gider/ne bununla uyumlu olur?
what/whatever somebody says, goes expr. birinin dediği geçerli
what/whatever somebody says, goes expr. burada son sözü biri söyler
what/whatever somebody says, goes expr. burada birinin dediği olur
what/whatever somebody says, goes expr. biri ne diyorsa o
what/whatever somebody says, goes expr. tüm yetki birinde
what/whatever somebody says, goes expr. birinin dediğini/dedikleri yapacaksınız
what/whatever somebody says, goes expr. emirleri birinden alacaksınız
what/whatever somebody says, goes expr. birinin emirlerine uyacaksınız
what/whatever somebody says, goes expr. birinin sözünden çıkmayacaksınız
no matter what expr. öyle ya da böyle
It is what it is expr. olan oldu artık
It is what it is expr. durum bu
and what have you expr. ve elinde (başka) neyin varsa
and what have you expr. ve elinde buna benzer neyin varsa
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. eksik dilek dileme
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur)
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur)
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur)
for what it is expr. olduğu haliyle
Proverb
never put off till tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
what can't be cured must be endured başa gelen çekilir
you reap what you sow ektiğini biçersin
what can't be cured must be endured çaresi yoksa katlanmak gerekir
what goes around comes around ne ekersen onu biçersin
what you don't know won't hurt you bilmediklerin seni üzmez
what you don't know won't hurt you bilmediğin şeyden sana zarar gelmez
what you don't know can't hurt you bilmediğin şeyden sana zarar gelmez
what you don't know can't hurt you bilmediklerin seni üzmez
what can you expect from a hog but a grunt? huylu huyundan vazgeçmez
what can you expect from a hog but a grunt? can çıkar huy çıkmaz
believe nothing of what you hear, and only half of what you see duyduğunun hiç birine, gördüğünün yarısına inan
what can you expect from a hog but a grunt huylu huyundan vazgeçmez
you reap what you sow ne ekersen onu biçersin
what goes up must come down her çıkışın bir düşüşü vardır
what goes up must come down her yükselişin bir düşüşü vardır
what goes up must come down her çıkışın bir inişi vardır
left hand doesn't know what the right hand is doing sağ elin yaptığından sol elin haberi yok
the left hand doesn't know what the right hand is doing sağ elin yaptığından sol elin haberi yok
don't put off for tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
what the eye doesn't see the heart doesn't grieve over göz görmeyince gönül katlanır
you cannot lose what you never had sahip olmadığın şeyi kaybedemezsin
what can you expect from a hog but a grunt can çıkar huy çıkmaz
tell me with whom thou goest and i'll tell thee what thou doest bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
you never know what you can do till you try denemedikçe bilemezsin
you never know what you can do till you try denemeden bilemezsin
what will be, will be olacağı varsa olur
what will be, will be olacaksa olur
what must be, must be olacaksa olur
what must be, must be olacağı varsa olur
you get what you pay for ne kadar köfte o kadar ekmek
you get what you pay for ne kadar ekmek o kadar köfte
what you sow is what you reap ne ekersen onu biçersin
what you sow is what you reap insan ektiğini biçer
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over göz görmezse, gönül katlanır
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over gözün görmediğine, gönül katlanır
worth of a thing is what it will bring ederi, gideri (piyasası) kadardır
what doesn't kill you makes you stronger seni öldürmeyen şey, güçlendirir
what can you expect from a hog but a grunt? can çıkmadıkça huy çıkmaz
what goes around comes around keser döner sap döner gün gelir hesap döner
what goes around comes around eden bulur
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over gözün görmediğine, gönül ağlamaz
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over gözün görmediğine, gönül ağlamaz
what goes over the devil's back comes under his belly ne ekersen onu biçersin
what goes over the devil's back comes under his belly eden bulur
what goes over the devil's back comes under his belly inleyen ölür
what goes over the devil's back comes under his belly etme bulursun
what goes over the devil's back comes under his belly inleme ölürsün
tell me with whom thou goest and I'll tell thee what thou doest adam ahbabından bellidir
heart wants what the heart wants gönül kimi severse güzel odur
what goes over the devil's back comes under his belly iyilik eden iyilik bulur kötülük eden kötülük bulur
what goes over the devil's back comes under his belly kim ne ederse kendine eder
what goes over the devil's back comes under his belly alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste
you never know what you've got till it's gone elindekinin değerini kaybedince anlarsın
you never know what you've got till it's gone kaybedene kadar elindekinin gerçek değerini bilemezsin
what you've never had you never miss hiç sahip olmadığın bir şeye özlem duyamazsın
what happens on the road stays on the road [us] yolda olan yolda kalır
what happens on tour stays on tour yolda olan yolda kalır
never put off until tomorrow what you can do today. bugünün işini yarına bırakma
be what you appear to be göründüğün gibi ol
believe nothing of what you hear, and only half of what you see duyduğuna inanma, gördüğünün yarısına inan
believe nothing of what you hear, and only half of what you see gördüğünün yarısına inan, duyduğuna inanma
every monkey knows what tree to climb herkes ne yapacağını bilir
every monkey knows what tree to climb tecrübeli insanlar/tecrübeli biri ne yapıp yapmayacağını bilir
a monkey knows what tree to climb herkes ne yapacağını bilir
a monkey knows what tree to climb tecrübeli insanlar/tecrübeli biri ne yapıp yapmayacağını bilir
the heart wants what it wants gönül ferman dinlemez
the heart wants what it wants gönül bu
the heart wants what it wants sevmek için sebep aramıyor
the heart wants what it wants gönül kimi severse güzel odur
the heart wants what it wants gönlüne/kalbine laf geçiremezsin
you can't lose what you never had sahip olmadığın şeyi kaybedemezsin
you get (back) what you give ne ekersen onu biçersin
you get (back) what you give ne verirsen onu alırsın
Colloquial
what makes someone tick i. kişinin temel motivasyonu
what a mess i. bu ne dağınıklık
what-if i. varsayımsal soru
what-if i. tahmin
what-if i. spekülasyon
know what (one) is about f. kendinden emin olmak
know what (one) is about f. ne yaptığını iyi bilmek
know what you are about f. ne yaptığını iyi bilmek
know what you are about f. yaş tahtaya basmamak
know what you’re doing f. ne yaptığını iyi bilmek
give someone what he/she want f. birine istediğini vermek
give someone what they want f. istediklerini vermek
be very good at what he/she does f. işinde çok iyi olmak
just what the doctor ordered f. ilaç gibi gelmek
know what you are doing f. ne yaptığını bilmek
know what you are doing f. ne yaptığının farkında olmak
justify what one is doing f. yaptığını haklı çıkarmak
get what for [uk] f. sert/ağır bir şekilde cezalandırılmak
get what for [uk] f. gününü görmek
get what for [uk] f. çok fena azar işitmek
get what for [uk] f. çok fena fırça yemek
know what it is to be (something) f. (bir şey) olmanın ne demek olduğunu bilmek
tell (one) what (one) can do with (something) f. (bir şeyi) alıp ne yapabileceğini söylemek
know what (one) likes f. ne istediğini bilmek
know what (one) likes f. seçimlerinde/tercihlerinde kararlı olmak
know what (one) likes f. sabit/kesin tercihleri olmak
know what (one) likes f. değişmez zevkleri olmak
know what (one) likes f. yaygın görüşe aykırı olsa da kendine has zevkleri olmak
tell somebody what they can do with something f. (birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell somebody what they can do with something f. (birine) al bir tarafına sok demek
tell somebody what they can do with something f. (birine) münasip bir yerine sok demek
tell somebody what they can do with something f. (birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
not know what (one is) missing f. neler/ne kaçırdığını bilmemek
not know what (one is) missing f. nasıl bir şey kaçırdığını bilmemek
not know what to do with (oneself) f. ne yapacağını bilememek
not know what to do with (oneself) f. nasıl oyalanacağını bilmemek
not know what to do with (oneself) f. nasıl vakit geçireceğini şaşırmak
not know what to do with (oneself) f. (kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek
not know what to do with (oneself) f. (kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek
not know what to do with (oneself) f. ne yapacağını şaşırmak
what-if f. gerçekleşebilecek bir şeyin sonuçları hakkında varsayımda bulunmak
get (the) what for f. fırçayı yemek
get (the) what for f. azar işitmek
get (the) what for f. zılgıtı yemek
get (the) what for f. ağzının payını almak
get what (one) deserves f. hak ettiğini bulmak
get what (one) deserves f. ettiğini bulmak
get what (one) deserves f. hak ettiğini almak
get what (one) deserves f. gününü görmek
get what (one) deserves f. layığını bulmak
get what (one) deserves f. cezasını bulmak
get what you deserve f. hak ettiğini bulmak
get what you deserve f. ettiğini bulmak
get what you deserve f. hak ettiğini almak
get what you deserve f. gününü görmek
get what you deserve f. layığını bulmak
get what you deserve f. cezasını bulmak
know what (one) is talking about f. ne dediğini bilmek
know what (one) is talking about f. ağzından çıkanı kulağı duymak
know what (one) is talking about f. neden söz ettiğini bilmek
know what (one) is talking about f. neden bahsettiğini bilmek
know what it is to be/do something f. bir şey olmanın/yapmanın ne demek olduğunu bilmek
know what it is to be/do something f. bir şey olarak/yapmak konusunda çok deneyimi/tecrübesi olmak
know what it is to be/do something f. ben de bir şey oldum/yaptım, bilirim
know what it is to be/do something f. bir şey benim de başımdan geçti/bir şeyi ben de yaptım, bilirim
know what you like f. ne istediğini bilmek
know what you like f. neyi sevdiğini bilmek
know what you like f. seçimlerinde/tercihlerinde kararlı olmak
know what you like f. sabit/kesin bir tercihi olmak
know what you're talking about f. ne dediğini bilmek
know what you're talking about f. ağzından çıkanı kulağı duymak
know what you're talking about f. neden söz ettiğini bilmek
know what you're talking about f. neden bahsettiğini bilmek
see somebody for what they are f. birinin gerçek yüzünü görmek
see somebody for what they are f. birinin iç yüzünü görmek
see something for what it is f. bir şeyin gerçek yüzünü görmek
see something for what it is f. bir şeyin iç yüzünü görmek
tell (someone) what's what f. (birine) neyin ne olduğunu anlatmak/söylemek
tell (someone) what's what f. (birine) durumu anlatmak
tell (someone) what's what f. (birine) en temel bilgileri vermek
tell (someone) what's what f. (birine) gerçeği anlatmak
realize what a fool you've been f. ne kadar aptal olduğunun farkına varmak
realise what a fool you've been f. ne kadar aptal olduğunun farkına varmak
know what (one) is doing f. ne yaptığını bilmek
know what (one) is doing f. yaptığı şeye hakim olmak
know what (one) is doing f. ne yaptığının farkında olmak
know what (one) is doing f. bir şey yapma konusunda yeterli bilgi sahibi olmak
what/where/who the ˈblazes...? ünl. hell yerine blaze kullanılan şaşırma ve kızgınlık bildiren bir kalıp
what/where/who the ˈblazes...? ünl. allah'ın cezası/belası
what/where/who the ˈblazes...? ünl. allah aşkına
what/where/who the ˈblazes...? ünl. nasıl olur da
what/where/who the ˈblazes...? ünl. nasıl oluyor da
what/where/who the ˈblazes...? ünl. hangi cehennemden
what the (blue) blazes ünl. şaşırma ve kızgınlık bildiren bir kalıp
what the (blue) blazes ünl. allah'ın cezası/belası
what the (blue) blazes ünl. allah aşkına
what the (blue) blazes ünl. nasıl olur da
what the (blue) blazes ünl. nasıl oluyor da
what the (blue) blazes ünl. hangi cehennemden
so what? ünl. ne var yani?
what-ho [old-fashioned] ünl. selamlama ifadesi
what-ho [old-fashioned] ünl. dikkat çekme ifadesi
what are the odds expr. olasılığı/ihtimali ne/kaç?
what are the odds expr. vay be şansa bak! şansa bak! kör talih!
what the (blue) blazes expr. şaşkınlık/kızgınlık veya tiksinti bildiren bir kalıp
what the (blue) blazes expr. allah'ın cezası/belası
what the (blue) blazes expr. allah aşkına
what the (blue) blazes expr. nasıl olur da
what the (blue) blazes expr. nasıl oluyor da
what the (blue) blazes expr. hangi cehennemden
what do you want to bet (that) expr. istediğine bahse girerim/varım
I know you are but what am I expr. sensin o, ben değilim
I know you are but what am I expr. o sana benzer, bana değil
what do I know expr. bilemeyebilirim tabii
what do I know expr. ben bu işten anlamam
what do I know expr. öyle olmayabilir de
what do I know expr. tabii bu sadece bir tahmin
what do I know expr. (bazen alay yollu) ben ne anlarım ki
what can I tell you? expr. buyurun
what can I tell you? expr. ne istiyorsun?
what can I tell you? expr. ne soracaksın?
what can I tell you? expr. ne istiyorsunuz?
what can I tell you? expr. ne soracaksınız?
what can I tell you? expr. ne diyebilirim ki?
what can I tell you? expr. valla, ben de bilmiyorum
what can I tell you? expr. valla, hiçbir fikrim yok
what can you expect? expr. zaten ne bekleyebilirsin ki?
what can you expect? expr. bekleyende hata
what can you expect? expr. zaten olup olacağı bu kadar
what can you expect? expr. huylu huyundan vazgeçer mi hiç?
what can you expect? expr. can çıkmadan huy çıkar mı hiç?
what can you expect? expr. zaten başka ne olabilirdi ki?
what do you expect? expr. zaten ne bekleyebilirsin ki?
what do you expect? expr. bekleyende hata
what do you expect? expr. zaten olup olacağı bu kadar
what do you expect? expr. huylu huyundan vazgeçer mi hiç?
what do you expect? expr. can çıkmadan huy çıkar mı hiç?
what do you expect? expr. zaten başka ne olabilirdi ki?
see what I care expr. hiç de umurumda değil
see what I care expr. çok da umurumdaydı
but for what? expr. ama ne için?
but what for? expr. ama ne için?
look at what the cat dragged in! expr. aman da kimleri görüyorum!
for what it's worth expr. artık ne kadar yararı olursa
guess what? expr. bil bakalım ne oldu?
compared to what we lost today expr. bugün kaybettiklerimizle kıyaslandığında
am i supposed to know what it is? expr. bunun ne olduğunu bilmem mi gerekiyor?
to what do I owe this pleasure? expr. bu zevki neye borçluyum?
to what do you owe your success? expr. başarınızı neye borçlusunuz?
look at what the cat dragged in! expr. bak sen kimler gelmiş!
what a mess! expr. buranın hali ne?
what is up with that? expr. bu da ne demek oluyor?
what a farce expr. bu ne saçmalık
guess what expr. bil bakalım
guess what happened? expr. bil bakalım ne oldu?
according to what I have heard expr. duyduğuma göre
according to what we have heard expr. duyduğumuza göre
in what aspects expr. hangi açılardan
in what aspects expr. hangi yönlerden
aye what then? expr. eee ne olmuş?
come what may expr. her şeye karşın
now what? expr. gene ne var?
life is not what it seems expr. hayat göründüğü gibi değildir
in what aspects expr. hangi bakımlardan
come what may expr. gelecekte ne olursa olsun