|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
birlikte koşulan birkaç hayvan |
team i.
|
|
2 |
Genel |
büyük bir baca içindeki birkaç ayrı duman yolunun her biri |
flue i.
|
|
3 |
Genel |
birkaç dakika |
a couple of minutes i.
|
|
4 |
Genel |
uzunca birkaç tel (saç) |
wisp i.
|
|
5 |
Genel |
birkaç odalı daire |
suite i.
|
|
6 |
Genel |
yayan bir veya birkaç kişi tarafından çekilen iki tekerlekli hafif taşıt |
rickshaw i.
|
|
7 |
Genel |
birkaç küçük kabileyi de kapsayan malaya orman insanları |
sakai i.
|
|
8 |
Genel |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium i.
|
|
9 |
Genel |
genellikle birkaç gün süren ve yürüyüşle geçen tatil |
walking tour i.
|
|
10 |
Genel |
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) |
battle royal i.
|
|
11 |
Genel |
ödenen paraların tümünü bir ya da birkaç kişinin kazanabileceği bir bahis türü |
sweepstakes i.
|
|
12 |
Genel |
birkaç işten para kazanan kişi |
double earner i.
|
|
|
13 |
Genel |
birkaç yıl yaşayan bitki |
perennial i.
|
|
14 |
Genel |
birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime |
acronym i.
|
|
15 |
Genel |
birkaç sesin belirli aralıklarla birbirini izleyerek söylediği şarkı |
round i.
|
|
16 |
Genel |
birkaç bestecinin yapıtlarından oluşturulan beste |
pastiche i.
|
|
17 |
Genel |
birkaç bölgeye yayılan salgın |
pandemic i.
|
|
18 |
Genel |
ilaç olarak kullanılan birkaç çeşit yağ |
balm i.
|
|
19 |
Genel |
birkaç sözcükten oluşan ifade |
phrase i.
|
|
20 |
Genel |
birkaç ince daldan ibaret dayak aleti |
rod i.
|
|
21 |
Genel |
birkaç bin |
a few thousand i.
|
|
22 |
Genel |
belirli bir veya birkaç kategoride insan veya eşya taşımayı üstlenen taşıyıcı |
common carrier i.
|
|
23 |
Genel |
itilen birkaç mavna |
tow i.
|
|
24 |
Genel |
birkaç tohumu bulunan sebze ya da meyve |
seedpod i.
|
|
25 |
Genel |
birkaç şekilde bulunma |
polymorphism i.
|
|
26 |
Genel |
birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması |
hook-up i.
|
|
27 |
Genel |
birkaç radyo istasyonunu birleştirme |
hook-up i.
|
|
28 |
Genel |
batı atlantikte yaşayan grunt türüne ait birkaç balık çeşidi |
sailor's-choice i.
|
|
29 |
Genel |
birkaç yolun kesiştiği |
crossroads i.
|
|
30 |
Genel |
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık |
stoop i.
|
|
31 |
Genel |
birkaç sözcükten oluşan anlamlı birim |
phrase i.
|
|
32 |
Genel |
birkaç hafta |
several weeks i.
|
|
33 |
Genel |
birkaç kişinin katıldığı kavga |
scrimmage i.
|
|
34 |
Genel |
birkaç kişinin katıldığı kavga |
melee i.
|
|
35 |
Genel |
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) |
scrimmage i.
|
|
36 |
Genel |
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) |
melee i.
|
|
37 |
Genel |
birkaç gün |
a couple of days i.
|
|
38 |
Genel |
birkaç ay |
several months i.
|
|
39 |
Genel |
üzerinde durulması gereken birkaç konu |
a few points worth stressing i.
|
|
40 |
Genel |
birkaç on yıl |
few decades i.
|
|
41 |
Genel |
birkaç paket kahve |
a few bags of coffee i.
|
|
42 |
Genel |
hippilerin taktıkları birkaç sıra boncuktan oluşan kolye |
love beads i.
|
|
43 |
Genel |
birkaç radyo istasyonunu birleştirme |
hookup i.
|
|
44 |
Genel |
birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması |
hookup i.
|
|
45 |
Genel |
birkaç seçenek |
few options i.
|
|
46 |
Genel |
birkaç ülke |
several countries i.
|
|
47 |
Genel |
bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı |
banana split i.
|
|
48 |
Genel |
ortaya karışık birkaç şey |
mixed bag i.
|
|
49 |
Genel |
birkaç itfaiye amirliğinden oluşan itfaiye birimi |
battalion i.
|
|
50 |
Genel |
iletişim ağında birkaç istasyonu bağlayan nokta |
leg i.
|
|
51 |
Genel |
iki rakip matadordan her birinin sırayla birkaç boğa ile dövüştüğü boğa güreşi |
mano a mano i.
|
|
52 |
Genel |
kıyıda veya gözden uzak bir yerde birkaç gün süren kısa bir yolculuk şeklindeki parti |
marooning party i.
|
|
|
53 |
Genel |
birkaç kez evlilik yapmış kimse |
marrier i.
|
|
54 |
Genel |
tek bir olayda birkaç veya çok sayıdaki kişiyi öldüren kimse |
mass murderer i.
|
|
55 |
Genel |
birkaç kişi |
wheen i.
|
|
56 |
Genel |
birkaç şey |
wheen i.
|
|
57 |
Genel |
(ticarette) birkaç konuda yetkinliği olan kimse |
handyman i.
|
|
58 |
Genel |
yalnızca birkaç yüz mikrometrelik çapı bulunan ve kan gibi sıvılarda süspansiyon halinde tutulabilen çok küçük kabarcık |
microbubble i.
|
|
59 |
Genel |
özellikle meksika ve orta amerika'da ormandan temizlenip birkaç dönem ekilip sonra terk edilen küçük arazi |
milpa i.
|
|
60 |
Genel |
geniş ailenin yaşadığı birkaç evden oluşan yapı |
homestead [south africa] i.
|
|
61 |
Genel |
birkaç zirvesi olan veya uzun sırt meydana getiren yüksek kara parçası |
mountain i.
|
|
62 |
Genel |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
muckluck i.
|
|
63 |
Genel |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
mucluc i.
|
|
64 |
Genel |
birkaç şeyin etkileşimli bütün oluşturacak şekilde birleştirilmesi |
hookup i.
|
|
65 |
Genel |
birkaç rengin kombinasyonu |
multicolor i.
|
|
66 |
Genel |
birkaç trilyon |
multitrillion i.
|
|
67 |
Genel |
birkaç kişinin imzasını taşıyan beyan |
round robin i.
|
|
68 |
Genel |
birkaç katılımcılı konuşma |
round robin i.
|
|
69 |
Genel |
birkaç kişi arasındaki hararetli atışma |
ruction i.
|
|
70 |
Genel |
(pul koleksiyonculuğunda) birkaç ülkede aynı anda genellikle hatıra amaçlı basılan pul |
omnibus i.
|
|
71 |
Genel |
birkaç karakterin bir konu üzerinde tartışıyor veya akıl yürütüyor gibi gösterildiği yazılı kompozisyon |
dialogue i.
|
|
72 |
Genel |
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri |
colorway i.
|
|
73 |
Genel |
birkaç bileşenin birleştirilmesinin sonucu |
combinate i.
|
|
74 |
Genel |
birkaç damla |
dollop i.
|
|
75 |
Genel |
birkaç damla |
dallop i.
|
|
76 |
Genel |
birkaç doktorun iş birliği içinde hizmet verdiği uygulama şekli |
clinic i.
|
|
77 |
Genel |
aynı vakayı gösteren birkaç semptomdan her biri |
coindication i.
|
|
78 |
Genel |
(birkaç doktorun ortak çalıştığı) klinik |
clinic i.
|
|
79 |
Genel |
birkaç yer arasında getirip götürmek |
shuttle f.
|
|
80 |
Genel |
itmek (gemi bir veya birkaç mavnayı) |
tow f.
|
|
81 |
Genel |
birkaç çanın birlikte çalınması |
peal f.
|
|
82 |
Genel |
birkaç yer arasında gidip gelmek |
shuttle f.
|
|
83 |
Genel |
birkaç günlük bir tatile çıkmak |
take a short break f.
|
|
84 |
Genel |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a buck or two f.
|
|
85 |
Genel |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a few bucks f.
|
|
86 |
Genel |
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak |
decentralize f.
|
|
87 |
Genel |
birkaç sözcükle anlatmak |
compress f.
|
|
88 |
Genel |
birkaç sıyrıkla atlatmak |
escape with nothing but a few scrapes f.
|
|
89 |
Genel |
birkaç sıyrıkla kurtulmak |
escape with nothing but a few scrapes f.
|
|
90 |
Genel |
birkaç parmağını kaybetmek |
lose one’s several fingers f.
|
|
91 |
Genel |
birkaç kez soyulmak |
be burglarized a couple of times f.
|
|
92 |
Genel |
birkaç dakikasını almak |
take someone a couple of minutes f.
|
|
93 |
Genel |
(telefonla) birkaç yeri aramak |
make a few calls f.
|
|
94 |
Genel |
birkaç ameliyat geçirmek |
have several surgeries f.
|
|
95 |
Genel |
aynı anda birkaç iş/görev yapmak |
juggle several tasks at once f.
|
|
96 |
Genel |
birkaç bira içmek |
drink some beer f.
|
|
97 |
Genel |
birkaç kilo almak |
gain a few pounds f.
|
|
98 |
Genel |
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak |
decentralise f.
|
|
99 |
Genel |
aynı anda birkaç görevi yerine getirmek |
multitask f.
|
|
100 |
Genel |
(birkaç rahibin) kilise ayinini birlikte yönetmek |
concelebrate f.
|
|
101 |
Genel |
birkaç şeyi halletmeye çalışmak |
try to work a few things out f.
|
|
102 |
Genel |
birkaç çanın art arda çalınması |
peal f.
|
|
103 |
Genel |
bir işi bir veya birkaç yarı zamanlı işçi arasında paylaştırmak |
job-share f.
|
|
104 |
Genel |
birkaç duraktan oluşan bir yolculuğa çıkmak |
whistle-stop f.
|
|
105 |
Genel |
birkaç kaynaktan elde edilen bilgi parçaları bir araya getirerek yüzeysel bilgi edinmek |
glean f.
|
|
106 |
Genel |
birkaç müzik aletini düzenlemek |
instrument f.
|
|
107 |
Genel |
birkaç müzik aletini orkestra haline getirmek |
instrument f.
|
|
108 |
Genel |
(birkaç şeyi) birbiriyle karıştırmak |
comeddle [obsolete] f.
|
|
109 |
Genel |
(birkaç elementi) birleştirmek |
complicate [obsolete] f.
|
|
110 |
Genel |
(birkaç duygu aracılığıyla) hafızasına kazınmak |
drink f.
|
|
111 |
Genel |
(doğru üzerinde veya uzantısında) birkaç noktayı tespit etmek |
divide f.
|
|
112 |
Genel |
(hafif bir malzemeyi) birkaç nazik karıştırma hareketiyle daha ağır bir karışıma yedirmek |
fold f.
|
|
113 |
Genel |
birkaç tane |
one or two s.
|
|
114 |
Genel |
bir ya da birkaç |
one or several s.
|
|
115 |
Genel |
birkaç bölüm ya da üyeden oluşan |
severalfold s.
|
|
116 |
Genel |
birkaç parçadan oluşan |
built-up s.
|
|
117 |
Genel |
birkaç gün öncesinin |
days-old s.
|
|
118 |
Genel |
alkıştan oyunun (örn. bir piyesin) birkaç saniyeliğine durmasına neden olan (çok güzel bir hareket ya da söz) |
show-stopping s.
|
|
119 |
Genel |
("birkaç" veya belli bir sayının önüne) … daha |
another s.
|
|
120 |
Genel |
birkaç firmanın tekel oluşturmak üzere birleşimini içeren |
trusty [obsolete] s.
|
|
121 |
Genel |
(birkaç hanedan arması) iç içe geçmiş |
braced s.
|
|
122 |
Genel |
otomobilin icadı öncesinde kalan son birkaç jenerasyona ait |
horse-and-buggy s.
|
|
123 |
Genel |
otomobilin icadı öncesinde kalan son birkaç jenerasyon ile ilgili |
horse-and-buggy s.
|
|
124 |
Genel |
ismi genellikle birkaç yunan harfinden oluşturulan bir kardeşlik birliğine ait veya ilgili |
greek-letter s.
|
|
125 |
Genel |
birkaç bin yıl ile ilişkili |
multimillennial s.
|
|
126 |
Genel |
birkaç bin yılı kapsayan |
multimillennial s.
|
|
127 |
Genel |
birkaç noktadan erişilebilir olan halka şeklinde bir araya gelmiş (bağlantı uçları) |
multiple s.
|
|
128 |
Genel |
birkaç tonluk |
multiton s.
|
|
129 |
Genel |
birkaç nesilden miras kalmış serveti olan (kimse) |
old-money s.
|
|
130 |
Genel |
birkaç hareketi olan |
compound s.
|
|
131 |
Genel |
birkaç işlevi olan |
compound s.
|
|
132 |
Genel |
birkaç yiyecekten oluşan |
panache s.
|
|
133 |
Genel |
alacalı (birkaç renk) |
discolor [us] s.
|
|
134 |
Genel |
alacalı (birkaç renk) |
discolour [uk] s.
|
|
135 |
Genel |
birkaç dakika sonra |
after a couple of minutes zf.
|
|
136 |
Genel |
birkaç sözle |
in a nutshell zf.
|
|
137 |
Genel |
birkaç günde bir |
every few days zf.
|
|
138 |
Genel |
birkaç kez |
a few times zf.
|
|
139 |
Genel |
birkaç saatte bir |
every few hours zf.
|
|
140 |
Genel |
birkaç günde bir |
in every few days zf.
|
|
141 |
Genel |
birkaç tane daha |
a few more zf.
|
|
142 |
Genel |
birkaç gün önce |
the other day zf.
|
|
143 |
Genel |
son birkaç sene zarfında |
of late years zf.
|
|
144 |
Genel |
son birkaç on yıllık zaman zarfında |
over the last decades zf.
|
|
145 |
Genel |
son birkaç on yıl içinde |
over the last decades zf.
|
|
146 |
Genel |
birkaç yıldan beri |
for several years zf.
|
|
147 |
Genel |
birkaç gün |
a few days zf.
|
|
148 |
Genel |
birkaç günde bir |
every several days zf.
|
|
149 |
Genel |
birkaç günde bir |
once per several passing days zf.
|
|
150 |
Genel |
birkaç yıl önce |
a few years ago zf.
|
|
151 |
Genel |
birkaç yıldır |
for several years zf.
|
|
152 |
Genel |
birkaç gün içerisinde |
within a few days zf.
|
|
153 |
Genel |
birkaç gün içinde |
within a few days zf.
|
|
154 |
Genel |
birkaç gün içinde |
a few days zf.
|
|
155 |
Genel |
geçen birkaç hafta içinde |
in the past couple of weeks zf.
|
|
156 |
Genel |
birkaç gün içinde |
in a few days zf.
|
|
157 |
Genel |
(birkaç) gün ara ile |
a few days apart zf.
|
|
158 |
Genel |
birkaç yıl önce |
a number of years ago zf.
|
|
159 |
Genel |
birkaç sefer |
a number of times zf.
|
|
160 |
Genel |
birkaç dakika sonra |
few minutes later zf.
|
|
161 |
Genel |
birkaç dakika önce |
a few minutes ago zf.
|
|
162 |
Genel |
birkaç kelimeyle |
in a few words zf.
|
|
163 |
Genel |
birkaç sözcükle |
in a few words zf.
|
|
164 |
Genel |
birkaç ay önce |
a few months ago zf.
|
|
165 |
Genel |
birkaç hafta önce |
a few weeks ago zf.
|
|
166 |
Genel |
birkaç saat önce |
a few hours ago zf.
|
|
167 |
Genel |
birkaç gün önce |
a few days ago zf.
|
|
168 |
Genel |
birkaç günlüğüne |
for a few days zf.
|
|
169 |
Genel |
birkaç dakika içinde |
in a matter of minutes zf.
|
|
170 |
Genel |
birkaç saat içinde |
in a few hours zf.
|
|
171 |
Genel |
birkaç vesilede/vakada |
on a few occasions zf.
|
|
172 |
Genel |
itibaren birkaç gün içinde |
within a few days from zf.
|
|
173 |
Genel |
itibaren birkaç gün içerisinde |
within a few days from zf.
|
|
174 |
Genel |
birkaç defa |
a few times zf.
|
|
175 |
Genel |
son birkaç gün içinde |
in the last few days zf.
|
|
176 |
Genel |
birkaç kere |
a few times zf.
|
|
177 |
Genel |
haftada birkaç kez |
few times a week zf.
|
|
178 |
Genel |
birkaç hafta sonra |
after a few weeks zf.
|
|
179 |
Genel |
birkaç hafta sonra |
after a couple of weeks zf.
|
|
180 |
Genel |
birkaç saat sonra |
a few hours later zf.
|
|
181 |
Genel |
birkaç yıllığına |
for a couple of years zf.
|
|
182 |
Genel |
birkaç kez |
several times zf.
|
|
183 |
Genel |
önümüzdeki birkaç gün |
the next couple of days zf.
|
|
184 |
Genel |
birkaç istisnaya karşın |
on the whole zf.
|
|
185 |
Genel |
birkaç aylığına |
for a few months zf.
|
|
186 |
Genel |
birkaç kişi |
some few zm.
|
|
Phrasals |
|
187 |
Öbek Fiiller |
birkaç kişi arasından seçmek |
pick out f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
birini üzerinde sadece bir veya birkaç kıyafeti (iç çamaşırı) kalana kadar soymak |
strip someone or something down to something f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
birini üzerinde sadece bir veya birkaç kıyafeti (iç çamaşırı) kalana kadar soymak |
strip someone or something down f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek |
judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek |
judge between (someone or something and someone or something else) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
judge between (someone or something and someone or something else) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) birkaç öğün yemek |
dine off (something) f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) birkaç öğün yemek |
dine off f.
|
|
Phrases |
|
196 |
İfadeler |
birkaç sözcükle/kelimeyle |
in brief zf.
|
|
197 |
İfadeler |
birkaç sözcükle/kelimeyle |
in short zf.
|
|
198 |
İfadeler |
birkaç sözcükle/kelimeyle |
in a word zf.
|
|
199 |
İfadeler |
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var |
what's (something) between friends? expr.
|
|
200 |
İfadeler |
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok |
what's (something) between friends? expr.
|
|
201 |
İfadeler |
birkaç konu dışında |
except a few issues expr.
|
|
202 |
İfadeler |
birkaç hafta sonra |
after several weeks expr.
|
|
203 |
İfadeler |
birkaç yıl sonra |
a few years after expr.
|
|
204 |
İfadeler |
birkaç isim vermek gerekirse |
to name but a few expr.
|
|
205 |
İfadeler |
birkaç istisna hariç |
with a few exceptions expr.
|
|
206 |
İfadeler |
birkaç gündür |
for days on end expr.
|
|
207 |
İfadeler |
birkaç isim vermek gerekirse |
to name a few expr.
|
|
208 |
İfadeler |
birkaç yıl öncesine kadar |
until a few years ago expr.
|
|
209 |
İfadeler |
birkaç yıllığına |
for a couple of years expr.
|
|
210 |
İfadeler |
birkaç istisna dışında |
with a few exceptions expr.
|
|
211 |
İfadeler |
önümüzdeki birkaç yıl |
next couple of years expr.
|
|
212 |
İfadeler |
önümüzdeki birkaç sene |
next couple of years expr.
|
|
213 |
İfadeler |
(birkaç) gün ara ile |
several days apart expr.
|
|
214 |
İfadeler |
omlet yapmak için birkaç yumurta kırman gerekir |
you've got to crack a few eggs to make an omelet expr.
|
|
215 |
İfadeler |
sadece birkaç kez |
rarely ever expr.
|
|
216 |
İfadeler |
'-den birkaç kuruş fazla |
and change expr.
|
|
217 |
İfadeler |
ve birkaç kuruş |
and change expr.
|
|
218 |
İfadeler |
'-den birkaç kuruş fazla |
and some change expr.
|
|
Colloquial |
|
219 |
Konuşma Dili |
birkaç şişe şarap |
a couple bottles of wine i.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
birkaç günden beri |
for a couple/few of days i.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
birkaç kişi |
a couple of guys i.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
birkaç adımlık mesafe |
two whoops and a holler i.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
birkaç adımlık mesafe |
two hoops and a holler i.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
birkaç gün |
a day or two i.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
hafta sonu veya birkaç günle sınırlı kısa tatil |
mini-break i.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
belirli bir rolün tek oyuncuya yüklenmeyip birkaç oyuncu arasında paylaşıldığı takım oyuncusu grubu |
committee [us] i.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
birkaç satır yazmak |
drop a line f.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
birkaç yeni numara öğrenmek |
learn a few new tricks f.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
birkaç şeyi çözmeye çalışmak |
try to work a few things out f.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
birkaç delik açmak |
pop in some holes f.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
birkaç kilo almak |
put on a few pounds f.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
birkaç adam göndermek |
send some guys/men f.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
bir iki/birkaç kadeh içmek |
have a few f.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
birkaç tahtası eksik |
touched in the head s.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
birkaç (kişi/şey) |
a couple of (people or things) s.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
birkaç (bir şey) |
a number of (something) s.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
bir/birkaç şey hariç normal |
otherwise normal s.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
birkaç aydır |
for a few months zf.
|
|
239 |
Konuşma Dili |
birkaç yıl sonra |
a few years later expr.
|
|
240 |
Konuşma Dili |
birkaç yıl önce |
a few years back expr.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
birkaç aylığına |
for a couple of months expr.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
birkaç sene önce |
a couple of years ago expr.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
birkaç seneden beri |
for a few years now expr.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
birkaç ay içerisinde |
in a few months expr.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
birkaç gece önce |
a few nights ago expr.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
birkaç yıl önce |
a few years ago expr.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
birkaç saatliğine |
for a couple of hours expr.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
birkaç yıl sonra |
some years later expr.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
birkaç günden bu yana |
for a couple/few of days expr.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
birkaç yıl sonra |
several years later expr.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
birkaç kez |
a bunch of times expr.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
birkaç sene önce |
a few years ago expr.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
birkaç saatliğine |
for a couple hours expr.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
birkaç sene önce |
a few years back expr.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
birkaç saattir |
for a couple of hours expr.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
doktorum bana birkaç kilo verirsem iyi olacağını söyledi |
my doctor told me I could stand to lose a few pounds expr.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
ilk birkaç saat içerisinde |
in the first few hours expr.
|
|
258 |
Konuşma Dili |
oraya ulaşmamız birkaç gün sürer |
it'll take us a couple days to get down to there expr.
|
|
259 |
Konuşma Dili |
sadece birkaç söz |
just a few words expr.
|
|
260 |
Konuşma Dili |
sadece birkaç |
just a few of expr.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
sadece birkaç gün |
just a few days expr.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
sonraki birkaç dakikada |
in the next few minutes expr.
|
|
263 |
Konuşma Dili |
sadece birkaç saniyeliğine |
just for a few seconds expr.
|
|
264 |
Konuşma Dili |
son birkaç saattir |
over the last few hours expr.
|
|
265 |
Konuşma Dili |
birkaç tane |
half a dozen expr.
|
|
266 |
Konuşma Dili |
arka arkaya/üst üste birkaç ay |
months on end expr.
|
|
267 |
Konuşma Dili |
birkaç gün |
a day or two expr.
|
|
268 |
Konuşma Dili |
birkaç dakika |
a moment or two expr.
|
|
269 |
Konuşma Dili |
birkaç dakika içinde |
any minute now expr.
|
|
270 |
Konuşma Dili |
birkaç dakikaya |
any minute now expr.
|
|
271 |
Konuşma Dili |
birkaç dakika içinde |
(at) any minute/moment (now) expr.
|
|
272 |
Konuşma Dili |
birkaç dakikaya |
(at) any minute/moment (now) expr.
|
|
273 |
Konuşma Dili |
birkaç tahtası eksik |
several bricks short of a (full) load expr.
|
|
274 |
Konuşma Dili |
arka arkaya birkaç hafta |
weeks on end expr.
|
|
275 |
Konuşma Dili |
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok |
what's ... between friends? expr.
|
|
276 |
Konuşma Dili |
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var |
what's ... between friends? expr.
|
|
Idioms |
|
277 |
Deyim |
seçilmiş birkaç kişi |
a chosen few i.
|
|
278 |
Deyim |
birkaç ufak tavsiye/görüş |
a thing or two i.
|
|
279 |
Deyim |
birkaç dakikaya/saniyeye |
a few ticks i.
|
|
280 |
Deyim |
birkaç çürük elma |
a few bad apples i.
|
|
281 |
Deyim |
seçilmiş birkaç kişi |
the chosen few i.
|
|
282 |
Deyim |
bir/birkaç konuda güçlü fikirlerini koruyan veya sürekli dile getiren kimse |
johnny one-note [us/canada] i.
|
|
283 |
Deyim |
birkaç iş arasındaki dengeyi sağlama |
a balancing act i.
|
|
284 |
Deyim |
birkaç dakika |
a few ticks i.
|
|
285 |
Deyim |
birkaç saniye |
a few ticks i.
|
|
286 |
Deyim |
birkaç işin aynı anda yürütülmesi gereken zor durum |
a juggling act i.
|
|
287 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında birkaç ufak bilgi |
thing or two (about someone or something) i.
|
|
288 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında birkaç ufak tavsiye/görüş/eleştiri |
thing or two (about someone or something) i.
|
|
289 |
Deyim |
aynı anda yürütülen birkaç değişik faaliyet |
several irons in the fire i.
|
|
290 |
Deyim |
birkaç adımlık mesafe |
striking distance i.
|
|
291 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
be missing some of (one's) buttons f.
|
|
292 |
Deyim |
birkaç tahtasını kaybetmek |
lose (one's) buttons f.
|
|
293 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
not have all (one's) buttons f.
|
|
294 |
Deyim |
futbolda bir maçta ya da peş peşe birkaç maçta hiç gol yememek |
keep a clean sheet f.
|
|
295 |
Deyim |
(isterse) birkaç şey anlatmak |
could teach (someone) a thing or two (about someone or something) f.
|
|
296 |
Deyim |
(isterse) birkaç şey anlatmak |
could tell (someone) a thing or two (about someone or something) f.
|
|
297 |
Deyim |
birkaç şey anlatmak |
tell (someone) a thing or two (about someone or something) f.
|
|
298 |
Deyim |
birkaç şey göstermek |
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) f.
|
|
299 |
Deyim |
birkaç şey anlatmak |
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) f.
|
|
300 |
Deyim |
birkaç şey öğretebilmek |
could teach (someone) a thing or two (about someone or something) f.
|
|
301 |
Deyim |
birkaç şey öğretebilmek |
can teach somebody a thing or two (about somebody/something) f.
|
|
302 |
Deyim |
birkaç şey öğretebilmek |
can tell somebody a thing or two (about somebody/something) f.
|
|
303 |
Deyim |
birkaç şey öğretebilmek |
could tell somebody a thing or two (about somebody/something) f.
|
|
304 |
Deyim |
(biri veya bir şey hakkında) birkaç şey öğrenmek |
find out a thing or two (about someone or something) f.
|
|
305 |
Deyim |
birkaç şey öğretebilmek |
tell (someone) a thing or two (about someone or something) f.
|
|
306 |
Deyim |
birkaç şey öğretebilmek |
tell someone a thing or two f.
|
|
307 |
Deyim |
birkaç şey öğretebilmek |
teach someone a thing or two f.
|
|
308 |
Deyim |
birkaç iyi espri yapmak |
get off a few good ones f.
|
|
309 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
have a screw missing f.
|
|
310 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
have a screw loose f.
|
|
311 |
Deyim |
birkaç içki içmek |
hang a few on f.
|
|
312 |
Deyim |
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek |
have several irons in the fire f.
|
|
313 |
Deyim |
birkaç bira içmek |
hang a few on f.
|
|
314 |
Deyim |
birkaç şeyden birini seçmek durumunda kalmak |
be at a crossroad f.
|
|
315 |
Deyim |
birisi için/birine birkaç kapı açmak |
open some doors for someone f.
|
|
316 |
Deyim |
birkaç kadeh içmek |
hoist a few f.
|
|
317 |
Deyim |
birkaç kadeh içmek |
throw back a few pints f.
|
|
318 |
Deyim |
birkaç bira içmek |
throw back a few pints f.
|
|
319 |
Deyim |
birkaç/iki ödeme yapmak |
make a couple of payments f.
|
|
320 |
Deyim |
(birkaç olasılık arasından) seçim yapmak |
take one's choice f.
|
|
321 |
Deyim |
(birkaç) yarım kalmış işi tamamlamak |
send (one) to glory f.
|
|
322 |
Deyim |
(birkaç) eksik kalmış şeyi tamamlamak |
send (one) to glory f.
|
|
323 |
Deyim |
(birkaç) göze batan işi halletmek |
send (one) to glory f.
|
|
324 |
Deyim |
(birkaç) küçük ayrıntıyla ilgilenmek |
send (one) to glory f.
|
|
325 |
Deyim |
(biri/bir şey hakkında) birkaç bilgi edinmek |
find out a thing or two (about someone or something) f.
|
|
326 |
Deyim |
(biri/bir şey hakkında) birkaç bilgi toplamak |
find out a thing or two (about someone or something) f.
|
|
327 |
Deyim |
birkaç şey öğrenmek |
find out a thing or two f.
|
|
328 |
Deyim |
birkaç bilgi edinmek |
find out a thing or two f.
|
|
329 |
Deyim |
birkaç bilgi toplamak |
find out a thing or two f.
|
|
330 |
Deyim |
birkaç kere final yapmak |
do a melba [australia] f.
|
|
331 |
Deyim |
birkaç kere veda etmek |
do a melba [australia] f.
|
|
332 |
Deyim |
melba misali birkaç kere jübile yapmak |
do a melba [australia] f.
|
|
333 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
have a few kangaroos loose in the top paddock f.
|
|
334 |
Deyim |
birkaç rolü/görevi birden olmak |
wear several hats f.
|
|
335 |
Deyim |
birkaç çalışanı kovmak |
make heads roll f.
|
|
336 |
Deyim |
birkaç çalışanı işten atmak |
make heads roll f.
|
|
337 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
be missing some of (one's) marbles f.
|
|
338 |
Deyim |
farklı parçaları birkaç farklı şekilde eşleştirmek/bir araya getirmek |
mix and match f.
|
|
339 |
Deyim |
farklı parçaları birkaç farklı kombinasyonla eşleştirmek |
mix and match f.
|
|
340 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
be several bricks short of a (full) load f.
|
|
341 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
be several cards short of a (full) deck f.
|
|
342 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik olmak |
be several cards short of a full deck f.
|
|
343 |
Deyim |
birine birkaç şey göstermek |
can/could teach/tell somebody a thing or two f.
|
|
344 |
Deyim |
birine birkaç şey anlatmak |
can/could teach/tell somebody a thing or two f.
|
|
345 |
Deyim |
iki veya birkaç dil arasında geçiş yaparak konuşmak |
code-switch f.
|
|
346 |
Deyim |
iki veya birkaç dili karıştırarak konuşmak |
code-switch f.
|
|
347 |
Deyim |
birkaç satır yazmak |
drop a line f.
|
|
348 |
Deyim |
birkaç satır yazmak |
drop a few lines f.
|
|
349 |
Deyim |
birkaç satır yazmak |
drop a note f.
|
|
350 |
Deyim |
aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak |
keep (an amount of) balls in the air f.
|
|
351 |
Deyim |
(birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek |
keep (an amount of) balls in the air f.
|
|
352 |
Deyim |
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek |
keep balls in the air f.
|
|
353 |
Deyim |
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek |
juggle balls in the air f.
|
|
354 |
Deyim |
bir/birkaç tahtası eksik olmak |
not have all marbles f.
|
|
355 |
Deyim |
birkaç şey söylemek |
say a few words f.
|
|
356 |
Deyim |
birkaç şey anlatmak |
tell a thing or two f.
|
|
357 |
Deyim |
elde birkaç parça bir şey yıkamak |
wash a few things out f.
|
|
358 |
Deyim |
birkaç şeyle ilgilenmek |
wash a few things out f.
|
|
359 |
Deyim |
birkaç işi bitirmek/tamamlamak |
wash a few things out f.
|
|
360 |
Deyim |
birkaç işi çözmek |
wash a few things out f.
|
|
361 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik/noksan |
bricks shy of a load s.
|
|
362 |
Deyim |
birkaç günde bir |
every few days zf.
|
|
363 |
Deyim |
ve birkaç kuruş |
and some change [us] expr.
|
|
364 |
Deyim |
birkaç adımlık mesafe |
howdy and a half expr.
|
|
365 |
Deyim |
birkaç adımlık mesafe |
two whoops and a holler expr.
|
|
366 |
Deyim |
birkaç adım mesafe/mesafede |
a hop, skip, and a jump expr.
|
|
367 |
Deyim |
birkaç adımlık mesafe |
two hoops and a holler expr.
|
|
368 |
Deyim |
birkaç adım mesafede |
within spitting distance expr.
|
|
369 |
Deyim |
birkaç tahtası eksik |
got wiring loose inside one's head expr.
|
|
370 |
Deyim |
birkaç adım mesafede |
in spitting distance expr.
|
|
371 |
Deyim |
birkaç adım mesafede |
in striking distance expr.
|
|
372 |
Deyim |
birkaç adım mesafede |
within striking distance expr.
|
|
373 |
Deyim |
hiçbir derdi kalmamak (özellikle birkaç kadeh attıktan sonra) |
feel no pain expr.
|
|
374 |
Deyim |
birkaç adım mesafe/mesafede |
a hop, skip, and a jump expr.
|
|
375 |
Deyim |
birkaç adım mesafe/mesafede |
a hop and a skip expr.
|
|
376 |
Deyim |
arka arkaya (birkaç) gün |
for (some) days running expr.
|
|
377 |
Deyim |
arka arkaya (birkaç) ay |
for (some) months running expr.
|
|
378 |
Deyim |
arka arkaya (birkaç) hafta |
for (some) weeks running expr.
|
|
379 |
Deyim |
arka arkaya (birkaç) yıl |
for (some) years running expr.
|
|
380 |
Deyim |
birkaç saniye |
half a tick expr.
|
|
381 |
Deyim |
birkaç saniye |
half a second expr.
|
|
382 |
Deyim |
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede |
in spitting distance (of someone or something) expr.
|
|
383 |
Deyim |
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede |
in striking distance (of someone or something) expr.
|
|
384 |
Deyim |
birkaç kişi/küçük bir grup arasında bilinen |
on the hush expr.
|
|
385 |
Deyim |
birkaç kişi/küçük bir grup arasında bilinen |
on the hush-hush expr.
|
|
Speaking |
|
386 |
Konuşma |
birkaç dakikaya orada olacaklar |
they'll be there in a few minutes i.
|
|
387 |
Konuşma |
birkaç sıra arkada oturmak |
sit a couple of rows behind f.
|
|
388 |
Konuşma |
birkaç dakika oturun lütfen |
take a seat for a few minutes please ünl.
|
|
389 |
Konuşma |
benim birkaç toplantım var |
I've got a few meetings expr.
|
|
390 |
Konuşma |
birkaç ay önce ayrıldık |
we broke up a few months ago expr.
|
|
391 |
Konuşma |
birkaç günlüğüne burdayım |
I'm here for a couple of days expr.
|
|
392 |
Konuşma |
birkaç gün oldu |
it's been a couple of days expr.
|
|
393 |
Konuşma |
birkaç yıl önce |
some years earlier expr.
|
|
394 |
Konuşma |
birkaç yıl içinde |
in a couple of years expr.
|
|
395 |
Konuşma |
birkaç yıl önce bahsetmişti |
he mentioned it a few years ago expr.
|
|
396 |
Konuşma |
birkaç fotoğrafa ne dersin? |
how about a couple shots? expr.
|
|
397 |
Konuşma |
bil bakalım birkaç gün önce kime rastladım |
you'll never guess who I ran across a few days ago expr.
|
|
398 |
Konuşma |
ben birkaç günlüğüne uzak doğuda olacağım |
I shall be in the far east for a few days expr.
|
|
399 |
Konuşma |
birkaç hafta önce öldü |
she/he died a couple of weeks ago expr.
|
|
400 |
Konuşma |
birkaç kez denedik |
we tried a few times expr.
|
|
401 |
Konuşma |
bu sadece birkaç dakika sürer |
it takes just a few minutes expr.
|
|
402 |
Konuşma |
birkaç gün sonra |
a few days later expr.
|
|
403 |
Konuşma |
birkaç işim var |
I got a couple of things to do expr.
|
|
404 |
Konuşma |
birkaç saat sonra |
give it a couple of hours expr.
|
|
405 |
Konuşma |
benimki birkaç yaş küçük/genç |
mine's a few years younger expr.
|
|
406 |
Konuşma |
birkaç şey ters gitti |
a couple of things fell through expr.
|
|
407 |
Konuşma |
birkaç sene önce bir kaza geçirdim |
I had an accident a few years back expr.
|
|
408 |
Konuşma |
birkaç gün önce bitti |
it ran out a couple days ago expr.
|
|
409 |
Konuşma |
bu sadece birkaç dakika sürer |
it just takes a few minutes expr.
|
|
410 |
Konuşma |
birkaç sene önce bir kaza geçirdim |
I had an accident a few years ago expr.
|
|
411 |
Konuşma |
birkaç işim var |
there are a few names expr.
|
|
412 |
Konuşma |
birkaç gün önce kime rastladım tahmin bile edemezsin |
you'll never guess who i ran across a few days ago expr.
|
|
413 |
Konuşma |
benim de birkaç tane olmuştu |
I've got a few of those myself expr.
|
|
414 |
Konuşma |
biraz araştırma ve birkaç arama yap |
do some research and make some calls expr.
|
|
415 |
Konuşma |
birkaç gün beklemesi sorun yaratmayacaktır |
it can wait a couple of days expr.
|
|
416 |
Konuşma |
haftada birkaç kez çoktur |
few times a week's a lot expr.
|
|
417 |
Konuşma |
ona birkaç dakika ver |
give him a few minutes expr.
|
|
418 |
Konuşma |
onunla birkaç dakika yalnız kalmam mümkün mü? |
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
|
|
419 |
Konuşma |
ona birkaç dakika ver |
give her a few minutes expr.
|
|
420 |
Konuşma |
kuyrukta birkaç arkadaş edindim |
I made friends in the line expr.
|
|
421 |
Konuşma |
onunla birkaç iş yapmıştım |
I did a few jobs with him expr.
|
|
422 |
Konuşma |
neden birkaç hafta bizimle kalmıyorsun? |
why don't you stay with us for a few weeks? expr.
|
|
423 |
Konuşma |
onunla birkaç dakika yalnız kalmamın bir mahsuru var mı? |
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
|
|
424 |
Konuşma |
masanız birkaç dakika içinde hazır olacak |
your table will be ready in a few minutes expr.
|
|
425 |
Konuşma |
son birkaç sene |
the past couple of years expr.
|
|
426 |
Konuşma |
seni tanıştırmak istediğim birkaç kişi var |
there are some people I want you to meet expr.
|
|
427 |
Konuşma |
size birkaç sorum olacak |
I got a few questions for you expr.
|
|
428 |
Konuşma |
sana birkaç soru sorabilir miyim? |
can I ask you a couple of questions? expr.
|
|
429 |
Konuşma |
sonraki birkaç hafta |
for the next few weeks expr.
|
|
430 |
Konuşma |
sana birkaç soru sorabilir miyim? |
can I ask you a few questions? expr.
|
|
431 |
Konuşma |
tabi ki, burada birkaç arkadaşım var, ancak gerçek bir arkadaşım yok |
of course, I have a few friends here, but I don't have a true friend expr.
|
|
432 |
Konuşma |
tanışmanı istediğim birkaç kişi var |
there are some people I want you to meet expr.
|
|
433 |
Konuşma |
yapmam gereken birkaç şey var |
there's a couple of things i gotta do expr.
|
|
434 |
Konuşma |
yılda birkaç kez |
a few times in a year expr.
|
|
Chat Usage |
|
435 |
Chatleşme Dili |
birkaç dakikaya dönerim |
bbiaf (be back in a few minutes) expr.
|
|
436 |
Chatleşme Dili |
birkaç dakikaya dönerim |
bbiafm (be back in a few minutes) expr.
|
|
Trade/Economic |
|
437 |
Ticaret/Ekonomi |
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi |
rollup i.
|
|
438 |
Ticaret/Ekonomi |
bankanın müşterisine açtığı belirli bir üst sınırı olan ve birkaç defada kullanılabilen krediler |
line of credit i.
|
|
439 |
Ticaret/Ekonomi |
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme |
forward contract i.
|
|
440 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç bankanın birleşerek bir firmaya açtıkları kredi |
consortium credit i.
|
|
441 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç kişinin birlikte sorumlu olma durumu |
joint liability i.
|
|
442 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç büyük firmanın rekabeti sınırlandırmak ve yüksek fiyat uygulamak üzere bir araya gelip oluşturdukları birlik |
business trust i.
|
|
443 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç bankanın birlikte verdiği büyük meblağlı kredi |
participation financing i.
|
|
444 |
Ticaret/Ekonomi |
bir veya birkaç şirketin denetimini elinde tutan şirket |
controlling company i.
|
|
445 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç alıcının tekelindeki piyasa |
oligopsony market i.
|
|
446 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç büyük firmanın pazarı ve fiyatları elinde tutması durumu |
oligopoly i.
|
|
447 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç alıcının verdiği tekel fiyatı |
oligopsony price i.
|
|
448 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç kişilik farklı gruplar üzerinde bölümler halinde yapılan tahminlerin birleştirilmesinden elde edilen toplam veya birleşik tahmin |
composite estimate i.
|
|
449 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç kişi tarafından taahhüt edilen sermaye |
underwriting capital i.
|
|
450 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç alıcı tarafından verilen tekel fiyatı |
oligopsony price i.
|
|
451 |
Ticaret/Ekonomi |
faturanın ödenme tarihine birkaç gün ilave etme |
extra dating i.
|
|
452 |
Ticaret/Ekonomi |
hisse senetleri birkaç kişinin elinde bulunan ve borsada alım satımı yapılmayan şirket |
close corporation i.
|
|
453 |
Ticaret/Ekonomi |
satıcılar çok sayıda iken birkaç büyük alıcının piyasaya egemen olduğu ve fiyat üzerinde belirli bir denetim gücüne sahip bulunduğu piyasa yapısı |
oligopsony i.
|
|
454 |
Ticaret/Ekonomi |
farklı zamanlarda ödenecek birkaç meblağın ortalama ödeme zamanını bulma |
equation of payments i.
|
|
455 |
Ticaret/Ekonomi |
bir hisse senedinde kısa ila orta vadeli kazançları birkaç gün ile birkaç hafta arasında tutmaya çalışan bir ticaret biçimi |
swing trade i.
|
|
456 |
Ticaret/Ekonomi |
bankanın müşterisine açtığı belirli bir üst sınırı olan ve birkaç defada kullanılabilen krediler |
overdraft i.
|
|
457 |
Ticaret/Ekonomi |
küçük ölçekli şokların başta birkaç işletmeyi veya ekonominin belirli bir bölümünü etkileyip sonrasında diğer sektörlere ve ülkelere yayılması |
contagion i.
|
|
458 |
Ticaret/Ekonomi |
(kar, ganimet) birkaç kişi arasında paylaştırma |
dividend [obsolete] i.
|
|
459 |
Ticaret/Ekonomi |
aynı türden birkaç ticari kuruluşu grup haline getirmek |
syndicate f.
|
|
460 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç vergi alanından faiz vergi gideri elde etmek için tek bir borçlanma senedi kullanmak |
double-dip [us] f.
|
|
461 |
Ticaret/Ekonomi |
(işletme için) finansman sağlayan birkaç kuruluştan biri olmak |
cofinance f.
|
|
Law |
|
462 |
Hukuk |
birkaç şartı içeren rapor |
majority report i.
|
|
463 |
Hukuk |
bir sanığın suçsuz olduğunun birkaç tanığın şahadeti ile kabul edilmesi |
compurgation i.
|
|
464 |
Hukuk |
birkaç şartı içeren sertifika |
majority certificate i.
|
|
465 |
Hukuk |
bir kimsenin tüm mirasını bir ya da birkaç kişiye bırakması |
universal legacy i.
|
|
466 |
Hukuk |
birkaç yasayı tek bir yasa halinde birleştirmek amacıyla hazırlanan kanun tasarısı |
omnibus bill i.
|
|
467 |
Hukuk |
(rekabet piyasasında) yalnızca birkaç alıcının olması |
oligopsony i.
|
|
468 |
Hukuk |
sadece bir veya birkaç kişiyi etkileyen yasa |
private law i.
|
|
Politics |
|
469 |
Siyasal |
kanunun sadece bir veya birkaç maddesini veto etme |
item veto i.
|
|
470 |
Siyasal |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium i.
|
|
471 |
Siyasal |
(modern yunanistan'da) bir kenti veya birkaç köyü kapsayan idari bölge |
demos i.
|
|
472 |
Siyasal |
(filipinler'de) birkaç mahalleden oluşan idari bölge |
municipality i.
|
|
473 |
Siyasal |
seçme hakkının bir veya birkaç sorumlu insana devri |
compromise i.
|
|
474 |
Siyasal |
daha üst düzeydeki yetkili kadrosunun boş olmasından ötürü altındaki birkaç makamı da boş ilan etme |
spill [australia] i.
|
|
Industry |
|
475 |
Sanayi |
metal işlemede tel çekmenin ilk birkaç aşamasında elde edilen büyük blok |
ripper i.
|
|
476 |
Sanayi |
birkaç departmanı içeren (ticaret) |
multidivisional s.
|
|
477 |
Sanayi |
birkaç departmandan oluşan (ticaret) |
multidivisional s.
|
|
Insurance |
|
478 |
Sigortacılık |
birkaç alanda çalışan (sigorta şirketi) |
multiline s.
|
|
Tourism |
|
479 |
Turizm |
birkaç yere uğayan gezi |
tour i.
|
|
Media |
|
480 |
Medya |
hafta başında yayınlanan birkaç programdan oluşan yayın |
omnibus i.
|
|
481 |
Medya |
birkaç gazete veya dergide aynı anda yayınlanmayan |
nonsyndicated s.
|
|
Technical |
|
482 |
Teknik |
gece yarısını izleyen ilk birkaç saat |
small hours i.
|
|
483 |
Teknik |
elyafların taranmasında ayırıcı silindirlerle birlikte kullanılan tel şeritlerle kaplı birkaç silindirden biri |
worker i.
|
|
484 |
Teknik |
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu |
multiplet i.
|
|
485 |
Teknik |
aynı eksen üzerinde farklı çalışan birkaç vidayı içeren bileşik vida |
compound screw i.
|
|
486 |
Teknik |
kare şekilli ve birkaç kesme yüzeyi olan delgi |
drift i.
|
|
487 |
Teknik |
osmoz işlemini gerçekleştirmek için kenarları parşömen kağıdından olan birkaç hücreden oluşan bir cihaz |
osmogene i.
|
|
488 |
Teknik |
frekansı ana frekansın birkaç katı olan harmonik ses |
partial tone i.
|
|
489 |
Teknik |
yangın hortumundaki basıncı arttırmak için birkaç motordan (su) pompalamak |
relay f.
|
|
490 |
Teknik |
birkaç çizgiyi kesen |
transversal s.
|
|
491 |
Teknik |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumuna bağlı olmayan |
off the grid s.
|
|
492 |
Teknik |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumunu kullanmayan |
off the grid s.
|
|
493 |
Teknik |
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan |
off the grid s.
|
|
494 |
Teknik |
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan |
off the grid s.
|
|
495 |
Teknik |
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan |
off-grid s.
|
|
496 |
Teknik |
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan |
off-grid s.
|
|
497 |
Teknik |
birkaç kullanımı olan (makine) |
combi s.
|
|
498 |
Teknik |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumuna bağlı olmayan |
off the grid zf.
|
|
499 |
Teknik |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumunu kullanmayan |
off the grid zf.
|
|
500 |
Teknik |
(hücresel hizmettde) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan |
off the grid zf.
|
|