temas halinde - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

temas halinde



"temas halinde" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
temas halinde in contact expr.
temas halinde in contact with expr.
Idioms
temas halinde in touch expr.

"temas halinde" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 47 sonuç

Türkçe İngilizce
General
temas halinde bulunmak keep in touch f.
temas halinde olmak keep in touch f.
temas halinde olmak be in touch f.
temas halinde olmak keep in contact f.
temas halinde olmak stay in touch with f.
temas halinde kalmak stay in contact f.
temas halinde olmaktan kaçınmak avoid contact with f.
temas halinde olmak keep in touch f.
temas halinde olan contingent [obsolete] s.
ile temas halinde in contact with ed.
ile temas halinde onto ed.
Phrasals
(biriyle) temas halinde olmak/temas kurmak keep up with (someone) f.
Phrases
(biriyle) temas halinde in contact with (one) expr.
(biriyle) temas halinde in touch with (someone) expr.
Colloquial
(biriyle/bir şeyle) temas halinde in contact (with someone or something) s.
Idioms
birisi ile temas halinde olmak keep in touch with someone f.
birisi ile temas halinde olmak remain in touch with someone f.
birisi ile temas halinde olmak stay in touch with someone f.
(biriyle) temas halinde olmak be in touch (with somebody) f.
(biriyle) temas halinde olmak keep in touch (with somebody) f.
(biriyle) temas halinde olmak/temas kurmak be in touch with (someone) f.
iletişim/temas halinde olmak be in touch f.
iletişim/temas halinde olmamak be out of touch f.
temas halinde olmak, bulunmak, olmaya devam etmek be in touch f.
temas halinde olmak, bulunmak, olmaya devam etmek keep in touch f.
temas halinde olmak remain in touch f.
(biriyle) temas halinde olmak remain in touch with (one) f.
Trade/Economic
müşteriyle temas halinde olunmayan bölümler back of house i.
Technical
jeosentetik setlerle temas halinde olan jeotekstiller geotextiles in contact with geosynthetic barriers i.
organik maddelerle temas halinde meydana gelecek lekelenme staining in contact with organic material i.
toprakla doğrudan temas halinde olan alaşımsız demirli malzeme non-alloyed ferrous material in direct contact with soil i.
toprakla doğrudan temas halinde olan düşük alaşımlı demirli malzeme low-alloyed ferrous material in direct contact with soil i.
elektriksel olarak temas halinde olan direct zf.
Mechanic
dişlilerin temas halinde olması mesh i.
Anatomy
mastoid çıkıntıda yer alıp kulak zarı ile temas halinde olan ve hava içeren geniş boşluk mastoid antrum i.
mastoid çıkıntıda yer alıp kulak zarı ile temas halinde olan ve hava içeren geniş boşluk tympanic antrum i.
burnun orta kanalı ile temas halinde olan, üst çenedeki boşluk antrum of highmore i.
Chemistry
temas halinde olup birbiriyle karışmayan iki sıvının da çözebildiği consolute s.
Biology
büyümek için oksijene ihtiyaç duyan ve havayla temas halinde olan mikroorganizmalar aerobies i.
Botanic
abd'nin güneydoğusunda yetişen, temas halinde kaşıntıya sebep olan bir çalı poison oak (toxicodendron pubescens) i.
kuzey amerika'nın batısında yetişen, temas halinde kaşıntıya sebep olan bir çalı poison oak (toxicodendron diversilobum) i.
kuzey amerika'nın batısında yetişen, temas halinde kaşıntıya sebep olan bir çalı poison oak (rhus diversiloba) i.
temas halinde zararlı olabilen bitki poisonous plant i.
Geography
iki noktada temas halinde olan two-point s.
Military
temas edilmesi halinde mayını patlatan bir cihaz antilift device i.
düşman ile temas halinde değilken veya yeterli sürede organize edilen savunma deliberate defense [uk] i.
Sport
kayakçının öne doğru eğilirken topuklarının kayaklarla temas halinde kaldığı bir pozisyon vorlage i.