Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
yüksek derece
"yüksek derece"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
yüksek derece
high level
i.
2
Genel
yüksek derece
high
i.
"yüksek derece"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 20 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
elde edilebilecek en yüksek derece
ultima thule
i.
2
Genel
yüksek derece (miktar, güç)
highness
i.
3
Genel
belirli şartla altında elde edilen en yüksek derece
optimum
i.
4
Genel
en yüksek derece
peak
i.
5
Genel
en yüksek derece/mertebe
pitch
i.
6
Genel
yüksek bir ses gibi son derece dikkat çekici ve bariz
blaring
s.
Politics
7
Siyasal
yüksek derece ihtiyat ve sorgusuz bağlılıkla ele alınacak olan
sensitive
s.
Technical
8
Teknik
en yüksek derece
maximum
i.
Telecom
9
Telekom
son derece yüksek frekans
extremely high frequency
i.
Textile
10
Tekstil
görünüşü ipeğe benzeyip ısı yalıtma özelliği son derece yüksek olan sentetik elyaf
orlon
i.
Aeronautic
11
Havacılık
son derece tehlikeli kabul edilip yalnızca yüksek güvenlikli kargo uçaklarıyla taşınabilen kargo
controlled dangerous air cargo
i.
Medical
12
Medikal
yaşam alanları deniz suyu ve kabuklu deniz ürünleri olan yüksek ölüm oranına sahip son derece tehlikeli bir bakteri türü
vibrio vulnificus
i.
Gastronomy
13
Mutfak
genellikle karıştırılarak hazırlanan alkollü içeceklerde kullanılan, 190 derece ya da daha yüksek bir derecede damıtılmış etil alkol
neutral spirits
i.
Chemistry
14
Kimya
1 atmosfer basınç ve 2.2 k derecede tam akışkan halde bulunup oldukça düşük viskoziteye ve son derece yüksek termal iletkenliğe sahip sıvı helyum
helium ii
i.
Education
15
Eğitim
doktora derecesinin altında yer alıp avrupa'daki bazı yüksek öğrenim kurumlarınca verilen akademik bir derece
licentiate
i.
Religious
16
Dini
ruhban sınıfında piskopos, rahip ve diyakozu içeren üç yüksek derece
major orders
i.
Environment
17
Çevre
çevreye son derece tehlikeli olan yüksek konsantrasyonlu radyoaktif bileşenler içeren (nükleer atık)
high-level
s.
Geography
18
Coğrafya
ingiltere'de yüksek derece endüstrileşmiş bir bölge
black country
i.
Meteorology
19
Meteoroloji
güneş ufkun birkaç derece altındayken görülebilen ve yüksek rakımda bulunan parlayan bulut
mother-of-pearl cloud
i.
Slang
20
Argo
performansı son derece yüksek/iyi
in the groove
s.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yüksek derece
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy