zamansız - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

zamansız



"zamansız" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 20 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
zamansız untimely s.
zamansız inopportune s.
General
zamansız unending s.
zamansız unseasonable s.
zamansız tideless s.
zamansız premature s.
zamansız ill-timed s.
zamansız out-of-season s.
zamansız unseemly s.
zamansız undated s.
zamansız untime [obsolete] s.
zamansız untimeous s.
zamansız wrong-timed s.
zamansız impunctual s.
zamansız early zf.
zamansız all too soon zf.
zamansız untimeously [scotland] zf.
Idioms
zamansız all too soon expr.
Technical
zamansız premature s.
Archaic
zamansız immature s.

"zamansız" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 50 sonuç

Türkçe İngilizce
General
zamansız bunama dementia praecox i.
zamansız ölüm premature death i.
zamansız ölüm untimely death i.
zamansız olma unseasonableness i.
bir şeyi zamansız yapma mistiming i.
zamansız girişim misventure i.
zamanlı iki durumu ayıran zamansız nokta instant i.
zamansız büyüme prematurity i.
zamansız yapmak mistime f.
zamansız ölmek die untimely f.
zamansız olmak unseason [obsolete] f.
zamanlı zamansız inopportune s.
zamanlı zamansız untimely s.
zamansız bir şekilde unseasonably zf.
Phrasals
yersiz ve zamansız ziyarette bulunmak land in on f.
Phrases
zamanlı zamansız in season and out of season expr.
Proverb
istenmeyen kişi zamansız çıkagelirmiş a bad penny always turns up
Idioms
zamansız durum a crying shame i.
bir işin kurallarını zamansız yere değiştirmek move the goalposts f.
bir işin kurallarını zamansız yere değiştirmek move the goal f.
erken/zamansız ölümüne neden olacak bir şey yapmak dig (oneself) an early grave f.
erken/zamansız ölümüne neden olacak bir şey yapmak drive (oneself) to an early grave f.
(birini) zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak catch (one) at a bad time f.
(birini) zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak catch (one) on the hop f.
zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak catch at a bad time f.
zamansız bir şekilde bitmek come to an untimely end f.
istenmeyen kişi zamansız çıkagelirmiş always turns up (comes back) like a bad penny expr.
Technical
eş zamansız zaman bölümlü çoklayıcı asynchronous time division multiplexer i.
erken/zamansız durma premature halt i.
eş zamansız aktarma modu asynchronous transfer mode i.
zamansız devreye girme accidental activation i.
zamansız işgörmezlik premature failure i.
Telecom
eş zamansız iletim kipli şebeke asynchronous transfer mode network i.
eş zamansız uçbirim asynchronous terminal i.
eş zamansız tek yönlü iletişim simplex communication i.
eş zamansız iletim asynchronous transmission i.
eş zamansız tek yönlü  işletim simplex operation i.
eş zamansız ağ asynchronous network i.
eş zamansız iletişim sistemi asynchronous communications system i.
eş zamansız tek yönlü işaretleşme simplex signaling i.
eş zamansız zaman bölmeli çoklu erişim asynchronous time division multiple access i.
eş zamansız iletim kipi asynchronous transfer mode i.
eş zamansız modem asynchronous modem i.
evrensel eş zamansız alıcı-verici universal asynchronous receiver transmitter i.
evrensel eş zamansız alıcı universal asynchronous receiver i.
eş zamansız simplex i.
Textile
(kıyafet) zamansız classic s.
Automotive
zamansız ateşleme backfiring i.
Medical
zamansız regl olma xenomenia i.
Marine Biology
eş zamansız asynchronous s.