|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
ülke |
country i.
|
|
They know how the media report things, and not only in their own country.
Medyanın olayları nasıl haberleştirdiğini biliyorlar ve bu sadece kendi ülkelerinde geçerli değil.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
yabancı ülke |
foreign country i.
|
|
Japan depends on foreign countries for oil.
Japonya petrol için yabancı ülkelere bağımlı.
More Sentences
|
3 |
Genel |
gelişmekte olan ülke |
developing country i.
|
|
Denmark is also a country in which people have a very special way of looking at aid to developing countries.
Danimarka aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere yardım konusunda çok özel bir bakış açısına sahip bir ülkedir.
More Sentences
|
4 |
Genel |
ülke |
nation i.
|
|
Of course, there is still natural solidarity between our nations and those of Latin America.
Elbette ülkelerimiz ile Latin Amerika ülkeleri arasında doğal bir dayanışma söz konusudur.
More Sentences
|
5 |
Genel |
ülke |
realm i.
|
|
The king's realm was terrorized by a dragon.
Kralın ülkesi bir ejderha tarafından terörize edildi.
More Sentences
|
6 |
Genel |
fakir ülke |
poor country i.
|
|
The split between rich and poor countries is becoming increasingly wide.
Zengin ve fakir ülkeler arasındaki uçurum giderek açılmaktadır.
More Sentences
|
7 |
Genel |
üçüncü ülke |
third country i.
|
|
The EU is already notorious for its ambivalent rules in relation to third countries.
AB zaten üçüncü ülkelerle ilgili ikircikli kurallarıyla ünlüdür.
More Sentences
|
8 |
Genel |
ülke |
land i.
|
|
For women Afghanistan is becoming, yet again, the land of their deepest sorrow and suffering.
Kadınlar için Afganistan bir kez daha en derin üzüntü ve acılarının ülkesi haline geliyor.
More Sentences
|
9 |
Genel |
ülke |
country i.
|
|
How can a democratic and civilised country such as the United States continue to apply the death penalty?
Amerika Birleşik Devletleri gibi demokratik ve medeni bir ülke ölüm cezasını uygulamaya nasıl devam edebilir?
More Sentences
|
10 |
Genel |
ülke |
state i.
|
|
The announcement of academic and cultural cooperation with candidate states is, however, particularly to be welcomed.
Ancak aday ülkelerle akademik ve kültürel işbirliğinin duyurulması özellikle memnuniyetle karşılanmalıdır.
More Sentences
|
11 |
Genel |
komşu ülke |
neighbouring country i.
|
|
It still exists as a caste system in India and neighbouring countries.
Hindistan'da ve komşu ülkelerde kast sistemi olarak hala varlığını sürdürmektedir.
More Sentences
|
12 |
Genel |
yabancı ülke vatandaşı |
foreign citizen i.
|
|
The opportunity for foreign citizens who are not refugees to immigrate to Europe as migrant workers should be expanded.
Mülteci olmayan yabancı ülke vatandaşlarının göçmen işçi olarak Avrupa'ya göç etme fırsatı genişletilmelidir.
More Sentences
|
13 |
Genel |
ülke planlaması |
country planning i.
|
|
We cannot continue to allow town and country planning to be completely subsidiary.
Şehir ve ülke planlamasının tamamen ikincilleştirilmesine izin vermeye devam edemeyiz.
More Sentences
|
14 |
Genel |
ülke kodu |
country code i.
|
|
The country code for calling Italy is 39.
İtalya'yı aramak için ülke kodu 39.
More Sentences
|
15 |
Genel |
ülke |
home i.
|
|
The situation at Sangatte, near Calais, has featured often on television screens in my home country in recent months.
Calais yakınlarındaki Sangatte'deki durum son aylarda ülkemdeki televizyon ekranlarında sık sık yer aldı.
More Sentences
|
16 |
Genel |
müslüman ülke |
muslim country i.
|
|
Sami visited many Muslim countries.
Sami birçok Müslüman ülkeyi gezdi.
More Sentences
|
17 |
Genel |
başka bir ülke |
a different country i.
|
|
I need to move to a different country.
Başka bir ülkeye taşınmalıyım.
More Sentences
|
18 |
Genel |
komşu ülke |
neighboring country i.
|
|
The army made inroads into the neighboring country.
Ordu, komşu ülkenin içlerine doğru ilerledi.
More Sentences
|
19 |
Genel |
büyük ülke |
big country i.
|
|
That means the triumph of the back-room politics of the big countries, and this will have a paralysing effect.
Bu, büyük ülkelerin arka oda politikalarının zaferi anlamına gelir ve bunun felç edici bir etkisi olacaktır.
More Sentences
|
|
20 |
Genel |
birçok ülke |
several countries i.
|
|
We also know that several countries have been critical of the actions.
Birçok ülkenin atılan adımları eleştirdiğini de biliyoruz.
More Sentences
|
21 |
Genel |
ev sahibi (ülke, şehir vb.) |
host i.
|
|
They are announcing the host for the summer Olympic Games.
Yaz Olimpiyat Oyunları için ev sahibi ülkeyi açıklıyorlar.
More Sentences
|
22 |
Genel |
(hükümdarın yönettiği) ülke |
realm i.
|
|
The king vowed to protect everybody who lived within reach of his realm.
Kral, ülkesinin sınırları içinde yaşayan herkesi korumaya yemin etti.
More Sentences
|
23 |
Genel |
ülke yönetmek |
govern a country f.
|
|
To govern a country is not an easy job.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.
More Sentences
|
24 |
Genel |
ülke yönetmek |
rule a country f.
|
|
To rule a country is no easy task.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.
More Sentences
|
25 |
Genel |
ülke çapında |
nationwide s.
|
|
Israel says it needs 13 batteries altogether for nationwide defence.
İsraillilere bakılırsa ülke çapında savunma yapmaları için toplam 13 bataryaya ihtiyaçları var.
More Sentences
|
26 |
Genel |
ülke çapındaki |
nationwide s.
|
|
The nationwide protest spread across every city in the country.
Ülke çapındaki protesto ülkenin her şehrine yayıldı.
More Sentences
|
27 |
Genel |
ülke dışında |
abroad zf.
|
|
There was a spirit of hope abroad in that country.
Ülkenin dışında bir umut ruhu vardı.
More Sentences
|
28 |
Genel |
ülke genelinde |
throughout the country zf.
|
|
Testing can take place in testing centres throughout the country or in situ at parties or concerts.
Testler ülke genelindeki test merkezlerinde ya da partilerde veya konserlerde yerinde gerçekleştirilebilir.
More Sentences
|
29 |
Genel |
ülke çapında |
throughout the country zf.
|
|
They are also calling for demonstrations throughout the country on 1 February.
Ayrıca 1 Şubat'ta ülke çapında gösteriler düzenlenmesi çağrısında bulunuyorlar.
More Sentences
|
Phrases |
|
30 |
İfadeler |
ülke genelinde |
across the country expr.
|
|
This morning, the polls opened all across the country.
Bu sabah sandıklar tüm ülke genelinde açıldı.
More Sentences
|
31 |
İfadeler |
ülke çapında |
across the country expr.
|
|
Tom is moving across the country.
Tom ülke çapında ilerliyor.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
32 |
Ticaret/Ekonomi |
aday ülke |
candidate country i.
|
|
With the pending enlargement, I wonder whether the candidate counties will be able to play our game.
Bekleyen genişleme ile birlikte aday ülkelerin bizim oyunumuzu oynayıp oynayamayacaklarını merak ediyorum.
More Sentences
|
33 |
Ticaret/Ekonomi |
az gelişmiş ülke |
less developed country i.
|
|
We often talk about cancelling the debt of the less developed countries.
Sık sık az gelişmiş ülkelerin borçlarının silinmesinden bahsediyoruz.
More Sentences
|
34 |
Ticaret/Ekonomi |
ev sahibi ülke |
host country i.
|
|
Incentives to immigrants to settle more evenly across their host countries would help.
Göçmenlerin ev sahibi ülkelerde daha dengeli bir şekilde yerleşmeleri için teşvik edilmeleri yardımcı olacaktır.
More Sentences
|
35 |
Ticaret/Ekonomi |
ithalatçı ülke |
importing country i.
|
|
If the importing country does want this notification, then this should naturally be supplied.
Eğer ithalatçı ülke bu bildirimi istiyorsa, o zaman bu doğal olarak sağlanmalıdır.
More Sentences
|
36 |
Ticaret/Ekonomi |
kaynak ülke |
source country i.
|
|
What does country of origin mean, or perhaps even source country?
Menşe ülke ne anlama geliyor, hatta belki de kaynak ülke?
More Sentences
|
37 |
Ticaret/Ekonomi |
üçüncü ülke |
third country i.
|
|
In that way, the regulation will have a negative effect on third countries, for example Japan.
Bu şekilde düzenlemenin üçüncü ülkeler, örneğin Japonya üzerinde olumsuz bir etkisi olacaktır.
More Sentences
|
38 |
Ticaret/Ekonomi |
üretici ülke |
producer country i.
|
|
The demand and consumption of these products also concerns the producer countries.
Bu ürünlerin talebi ve tüketimi üretici ülkeleri de ilgilendirmektedir.
More Sentences
|
39 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülke |
foreign country i.
|
|
Foreign countries have beautiful architecture.
Yabancı ülkelerin güzel mimarileri vardır.
More Sentences
|
|
Common Usage |
|
40 |
Yaygın Kullanım |
müttefik ülke |
ally i.
|
|
General |
|
41 |
Genel |
bağımlı ülke |
client i.
|
|
42 |
Genel |
alıcı ülke |
purchasing country i.
|
|
43 |
Genel |
halkın seçtiği temsilcilerce yönetilen ülke veya devlet |
democracy i.
|
|
44 |
Genel |
tahditli ülke |
restricted country i.
|
|
45 |
Genel |
batı afrika'da ülke |
sierra leone i.
|
|
46 |
Genel |
ülke dışı |
abroad i.
|
|
47 |
Genel |
azgelişmiş ülke |
underdeveloped country i.
|
|
48 |
Genel |
ülke para birimi |
domestic monetary unit i.
|
|
49 |
Genel |
kral veya kraliçe tarafından yönetilen ülke |
kingdom i.
|
|
50 |
Genel |
ülke |
domain i.
|
|
51 |
Genel |
ülke ekonomisi |
economics i.
|
|
52 |
Genel |
hassas ülke |
sensitive country i.
|
|
53 |
Genel |
sömürge oluşturan ülke |
colonizer i.
|
|
54 |
Genel |
dış ülke |
abroad i.
|
|
55 |
Genel |
ülke savunması |
landwehr (alm) i.
|
|
56 |
Genel |
gelişmeye çalışan fakir veya az gelişmiş ülke |
developing country i.
|
|
57 |
Genel |
başında tek bir hükümdar olan devlet veya ülke |
monarchy i.
|
|
58 |
Genel |
yabancı ülke |
abroad i.
|
|
59 |
Genel |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium i.
|
|
60 |
Genel |
ülke |
clime i.
|
|
61 |
Genel |
tarafsız ülke |
neutral i.
|
|
62 |
Genel |
ülke |
bourne i.
|
|
63 |
Genel |
az gelişmiş ülke |
the third world i.
|
|
64 |
Genel |
denizlerin ötesinde bulunan ülke vb |
overseas i.
|
|
65 |
Genel |
bir prens tarafından yönetilen ülke |
principality i.
|
|
66 |
Genel |
ülke dışı |
overseas i.
|
|
67 |
Genel |
gelişmekte olan ülke yatırımları |
developing country investments i.
|
|
68 |
Genel |
ülke |
soil i.
|
|
69 |
Genel |
kutsal ülke |
promised land i.
|
|
70 |
Genel |
ülke |
region i.
|
|
71 |
Genel |
bir ülke veya toplumun ahlak, görgü ve davranış kalıpları |
customs i.
|
|
72 |
Genel |
ülke ziyaretleri |
visits of state i.
|
|
73 |
Genel |
ülke içi |
inland i.
|
|
74 |
Genel |
afrika'nın atlantik kıyısındaki ülke |
ivory coast i.
|
|
75 |
Genel |
bağımsız ülke |
sovereign i.
|
|
76 |
Genel |
arka ülke |
backland i.
|
|
77 |
Genel |
bir ülke veya bölgenin karayollarını gösteren harita |
road map i.
|
|
78 |
Genel |
zayıf durumda olan ülke |
underdog i.
|
|
79 |
Genel |
yardım eden ülke |
aid giving nation i.
|
|
|
80 |
Genel |
komşu ülke |
contiguous country i.
|
|
81 |
Genel |
üye olmayan ülke |
nonmember country i.
|
|
82 |
Genel |
ülke sınırları |
national boundaries i.
|
|
83 |
Genel |
üye ülke |
member nation i.
|
|
84 |
Genel |
ülke |
territory i.
|
|
85 |
Genel |
ülke sınırları |
national borders i.
|
|
86 |
Genel |
ülke savunması |
landwehr (almanca) i.
|
|
87 |
Genel |
küçük ülke ya da eyalet yöneticisi |
toparch i.
|
|
88 |
Genel |
başka devletlerin işine karışmayan ülke ya da politikacı |
noninterventionist i.
|
|
89 |
Genel |
ülke riski |
country risk i.
|
|
90 |
Genel |
gelişmiş ülke |
developed country i.
|
|
91 |
Genel |
ülke çalışması |
country study i.
|
|
92 |
Genel |
yabancı ülke vatandaşı |
foreign national i.
|
|
93 |
Genel |
ülke insanı |
countryman i.
|
|
94 |
Genel |
kardeş ülke |
sister country i.
|
|
95 |
Genel |
kardeş ülke |
brother country i.
|
|
96 |
Genel |
ülke sevgisi |
patriotism i.
|
|
97 |
Genel |
ülke sevgisi |
love of country i.
|
|
98 |
Genel |
ütopik ülke |
cloud-cuckoo-land i.
|
|
99 |
Genel |
nbc silahları üretme ve kullanma kabiliyetine sahip ülke |
nuclear-biological-chemical capable nation i.
|
|
100 |
Genel |
(ülke) iç kısım |
inland i.
|
|
101 |
Genel |
saldırgan ülke |
aggressor i.
|
|
102 |
Genel |
dış ülke muhabiri |
correspondent i.
|
|
103 |
Genel |
hemhudut ülke |
contiguous country i.
|
|
104 |
Genel |
ülke sakinleri |
nation's residents i.
|
|
105 |
Genel |
ülke çıkarları |
national interests i.
|
|
106 |
Genel |
üreten ülke |
producing country i.
|
|
107 |
Genel |
dış satımcı ülke |
exporter i.
|
|
108 |
Genel |
vaadedilmiş ülke |
the promised land i.
|
|
109 |
Genel |
vaadedilmiş ülke |
a promised land i.
|
|
110 |
Genel |
ülke toprağı |
country's land i.
|
|
111 |
Genel |
bu ülke vatandaşı |
citizen of this country i.
|
|
112 |
Genel |
farklı ülke mutfaklarından örnekler sunan restoran |
fusion restaurant i.
|
|
113 |
Genel |
müreffeh ülke |
prosperous country i.
|
|
114 |
Genel |
serbest ülke |
free county i.
|
|
115 |
Genel |
müttefik ülke |
allied country i.
|
|
116 |
Genel |
ilk beş ülke |
first five countries i.
|
|
117 |
Genel |
denizci ülke |
a maritime country i.
|
|
118 |
Genel |
denizci ülke |
a seafaring country i.
|
|
119 |
Genel |
doğduğu ülke |
country of birth i.
|
|
120 |
Genel |
afete karşı dirençli ülke |
disaster-resilient country i.
|
|
121 |
Genel |
ülke bazlı örgütler |
country-based organizations i.
|
|
122 |
Genel |
yabancı ülke |
outland i.
|
|
123 |
Genel |
ülke bayrakları |
country flags i.
|
|
124 |
Genel |
gelişen ülke |
developing country i.
|
|
125 |
Genel |
sömürge oluşturan ülke |
coloniser i.
|
|
126 |
Genel |
başka devletlerin işine karışmayan ülke ya da politikacı |
non-interventionist i.
|
|
127 |
Genel |
su fakiri ülke |
water poor country i.
|
|
128 |
Genel |
su zengini ülke |
water rich country i.
|
|
129 |
Genel |
platform-ada şeklinde bir ülke |
sealand i.
|
|
130 |
Genel |
çöl ülke |
desert country i.
|
|
131 |
Genel |
hedef ülke |
destination country i.
|
|
132 |
Genel |
hedef ülke |
target country i.
|
|
133 |
Genel |
ülke takımı |
country team i.
|
|
134 |
Genel |
geleneksel ülke |
traditional country i.
|
|
135 |
Genel |
birkaç ülke |
several countries i.
|
|
136 |
Genel |
ülke güvenliği |
country safety i.
|
|
137 |
Genel |
ülke güvenliği |
country security i.
|
|
138 |
Genel |
sömürgeci (ülke) |
colonizer i.
|
|
139 |
Genel |
denize kıyısı bulunmayan ülke |
landlocked state i.
|
|
140 |
Genel |
ülke |
reaume [obsolete] i.
|
|
141 |
Genel |
ülke |
reame [italian] i.
|
|
142 |
Genel |
ülke yöneticisi |
rector [obsolete] i.
|
|
143 |
Genel |
bir ülke veya bölgedeki en büyük şehir |
primate city i.
|
|
144 |
Genel |
düz ve geniş toprakları olan ülke |
champaign i.
|
|
145 |
Genel |
düz ve geniş toprakları olan ülke |
champion [obsolete] i.
|
|
146 |
Genel |
ekonomisinin önemli bir bölümü yasadışı uyuşturucu ticaretinden oluşan ülke |
narco-state i.
|
|
147 |
Genel |
bir ülke içerisinde genellikle çoğunluğun mensup olduğu dini temsil eden bağımsız kilise |
national church i.
|
|
148 |
Genel |
güneydoğu asya'da, bengal körfezi kıyısında yer alan bir ülke |
union of burma i.
|
|
149 |
Genel |
ülke sınırlarını genişletmek veya nüfuzu artırmak için askeri güçle alınan toprak parçası |
land grab i.
|
|
150 |
Genel |
ülke özlemi |
longing for one's homeland i.
|
|
151 |
Genel |
ülke hasreti |
longing for one's homeland i.
|
|
152 |
Genel |
insanları ülke dışına kaçırarak ölüm tehlikesinden kurtaran kimse |
scarlet pimpernel i.
|
|
153 |
Genel |
az gelişmiş ülke |
ldc (less-developed country) i.
|
|
154 |
Genel |
gelişmekte olan ülke |
ldc (less-developed country) i.
|
|
155 |
Genel |
ülke |
hemisphere i.
|
|
156 |
Genel |
dünyanın yarımkürelerinde bulunan ülke ve insanlar |
hemisphere i.
|
|
157 |
Genel |
(ada, ülke) kara kütlesinin yapısal düzenlemesi |
build i.
|
|
158 |
Genel |
diğerleri üzerinde hakimiyeti olduğu düşünülen ülke veya devlet |
mistress i.
|
|
159 |
Genel |
güneydoğu afrika'da portekiz sömürgesi olan eski bir ülke |
mocambique i.
|
|
160 |
Genel |
güney avrupa'da bir antik ülke |
moesia i.
|
|
161 |
Genel |
doğu asya'da bir ülke |
mongolia i.
|
|
162 |
Genel |
ülke |
monkery [uk] i.
|
|
163 |
Genel |
ülke |
rewme i.
|
|
164 |
Genel |
iç ülke |
heartland i.
|
|
165 |
Genel |
kurum, alan, uygulama, yayın veya kelimenin başka bir ülke veya dildeki karşılığı |
opposite number i.
|
|
166 |
Genel |
aşırı ülke sevgisi |
overpatriotism i.
|
|
167 |
Genel |
halkın seçtiği temsilcilerce yönetilen ülke veya devlet |
commonalty [obsolete] i.
|
|
168 |
Genel |
iki veya daha çok ülke/ordu tarafından ortak kullanılan parça |
common-user item i.
|
|
169 |
Genel |
hayali ülke |
disneyland i.
|
|
170 |
Genel |
ülke sınırı |
coast [obsolete] i.
|
|
171 |
Genel |
ülke sınırındaki toprak |
coast [obsolete] i.
|
|
172 |
Genel |
ülke sınırı |
commark i.
|
|
173 |
Genel |
avlanmaya uygun ülke |
coverside i.
|
|
174 |
Genel |
menşe ülke |
cradleland i.
|
|
175 |
Genel |
aynı ülke vatandaşı |
paesano i.
|
|
176 |
Genel |
(bir ülke veya hukuk sistemine ait) kanunname |
pandect i.
|
|
177 |
Genel |
güney amerika'da bir ülke |
co-operative republic of guyana i.
|
|
178 |
Genel |
tarıma elverişli ülke |
plough i.
|
|
179 |
Genel |
tarıma elverişli ülke |
plow i.
|
|
180 |
Genel |
düşman ülke |
public enemy i.
|
|
181 |
Genel |
düşman ülke hükumeti |
public enemy i.
|
|
182 |
Genel |
bir sınırın bağlı olduğu ülke |
shore i.
|
|
183 |
Genel |
ülke siyasetini etkileyen grup |
fourth estate i.
|
|
184 |
Genel |
sultan tarafından yönetilen ülke |
soldanrie i.
|
|
185 |
Genel |
saltanat rejimi altındaki ülke |
soldanrie i.
|
|
186 |
Genel |
büyük oranda tek bir etnisiteden insanların yaşadığı ülke |
ethno-state i.
|
|
187 |
Genel |
petrol zengini ülke |
oil state i.
|
|
188 |
Genel |
gelişmiş ülke |
first world country i.
|
|
189 |
Genel |
özerk ülke |
sovereignty i.
|
|
190 |
Genel |
bağımsız ülke |
sovereignty i.
|
|
191 |
Genel |
sovyet sosyalist cumhuriyeti birliği'ne bağlı bir ülke |
soviet i.
|
|
192 |
Genel |
sscb'ye bağlı ülke |
soviet socialist republic i.
|
|
193 |
Genel |
özerk ülke |
sovranty i.
|
|
194 |
Genel |
bağımsız ülke |
sovranty i.
|
|
195 |
Genel |
uzaya erişim kapasitesi bulunan ülke |
space-faring nation i.
|
|
196 |
Genel |
yabancı ülke |
strand i.
|
|
197 |
Genel |
güneşli ülke |
sunland i.
|
|
198 |
Genel |
tecrit etmek (ülke) |
quarantine f.
|
|
199 |
Genel |
kalkınmak (ülke/bölge) |
develop f.
|
|
200 |
Genel |
iki ülke arasında mekik dokumak |
shuttle back and forth between two countries f.
|
|
201 |
Genel |
ülke dışında evlenmek |
marry outside the country f.
|
|
202 |
Genel |
ülke dışında yaşamak |
live outside the country f.
|
|
203 |
Genel |
ülke dışında doğmak |
be born abroad f.
|
|
204 |
Genel |
ülke dışına çıkarmak |
take something out of the country f.
|
|
205 |
Genel |
açısından önde gelen bir ülke olmak |
be a leading country for f.
|
|
206 |
Genel |
bütün ülke sathına yayılmak |
spread country-wide f.
|
|
207 |
Genel |
ülke dışında yaşamak |
live abroad f.
|
|
208 |
Genel |
ülke ekonomisini zarara uğratmak |
damage the country's economy f.
|
|
209 |
Genel |
ülke kurmak |
establish a country f.
|
|
210 |
Genel |
ülke kurmak |
found a country f.
|
|
211 |
Genel |
(şehir, ülke) ikamet etmek |
come (from) f.
|
|
212 |
Genel |
(ülke) vatandaşı olmak |
come (from) f.
|
|
213 |
Genel |
(şehir, ülke) memleketi olmak |
come (from) f.
|
|
214 |
Genel |
(yeni bir ülke, isim vb.) benimsemek |
adopt f.
|
|
215 |
Genel |
ülke yasaları dışında olan |
extraterritorial s.
|
|
216 |
Genel |
ülke dışı |
foreign s.
|
|
217 |
Genel |
ülke çapında |
countrywide s.
|
|
218 |
Genel |
tüm ülke çapında |
nationwide s.
|
|
219 |
Genel |
azgelişmiş (ülke) |
underdeveloped s.
|
|
220 |
Genel |
kendi kendini yöneten (ülke) |
self governing s.
|
|
221 |
Genel |
ülke sakini olmayan |
nonresident s.
|
|
222 |
Genel |
ülke genelinde |
countrywide s.
|
|
223 |
Genel |
ülke dışına çıkmayla ilgili |
transmigratory s.
|
|
224 |
Genel |
ülke çapı |
country-wide s.
|
|
225 |
Genel |
ülke geneli |
country-wide s.
|
|
226 |
Genel |
ülke çapında |
country-wide s.
|
|
227 |
Genel |
ülke çapında olan |
nation-wide s.
|
|
228 |
Genel |
belirli bir ülke ya da devletin tarafını tutmayan |
non-aligned s.
|
|
229 |
Genel |
(ülke) bağlantısız |
nonaligned s.
|
|
230 |
Genel |
ülke geneli |
nation-wide s.
|
|
231 |
Genel |
ülke bazlı |
country-based s.
|
|
232 |
Genel |
ülke çapında |
country wide s.
|
|
233 |
Genel |
belirli bir ülke ya da devletin tarafını tutmayan |
nonaligned s.
|
|
234 |
Genel |
(ülke) bağlantısız |
non-aligned s.
|
|
235 |
Genel |
ülke sakini olmayan |
non-resident s.
|
|
236 |
Genel |
ülke içi |
intranational s.
|
|
237 |
Genel |
ülke içi |
intranational s.
|
|
238 |
Genel |
ülke dışında olan |
extraterritorial s.
|
|
239 |
Genel |
(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) çeşitliliği olmayan |
impoverished s.
|
|
240 |
Genel |
(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) seyrek |
impoverished s.
|
|
241 |
Genel |
ülke sınırları dahilindeki |
inland s.
|
|
242 |
Genel |
ülke içi ile sınırlı |
inland s.
|
|
243 |
Genel |
ülke sınırları dahilindeki |
inlandish [obsolete] s.
|
|
244 |
Genel |
ülke içi ile sınırlı |
inlandish [obsolete] s.
|
|
245 |
Genel |
ülke içindeki |
inlying s.
|
|
246 |
Genel |
ülke içinden gelen |
inmigrant s.
|
|
247 |
Genel |
ülke içinden gelen |
in-migrant s.
|
|
248 |
Genel |
ülke dışından gelen |
outstate s.
|
|
249 |
Genel |
ülke dışında yaşayan |
outstate s.
|
|
250 |
Genel |
(ekonomi, ülke içi faaliyetler) yabancı milletlere bağlı |
semicolonial s.
|
|
251 |
Genel |
ülke geneli |
statewide s.
|
|
252 |
Genel |
ülke çapında olan |
statewide s.
|
|
253 |
Genel |
ülke genelinde |
country-wide zf.
|
|
254 |
Genel |
tüm ülke çapında |
across the nation zf.
|
|
255 |
Genel |
ülke genelinde |
across the nation zf.
|
|
256 |
Genel |
ülke çapında |
across the nation zf.
|
|
257 |
Genel |
ülke içinde |
on shore zf.
|
|
258 |
Genel |
ülke içinde |
onshore zf.
|
|
259 |
Genel |
ülke çapında |
countrywide zf.
|
|
260 |
Genel |
ülke anlamına gelen son ek |
-dom snk.
|
|
261 |
Genel |
yabancı ülke vatandaşı |
fn (foreign national) kısalt.
|
|
Phrasals |
|
262 |
Öbek Fiiller |
(birisini ülke dışına) çıkarmak |
deport (someone) from (some place) f.
|
|
263 |
Öbek Fiiller |
(birini) ülke dışına çıkarmak |
deport (someone) f.
|
|
Phrases |
|
264 |
İfadeler |
güçlü ordu güçlü ülke |
powerful army powerful country i.
|
|
265 |
İfadeler |
güçlü ordu güçlü ülke |
strong army strong country i.
|
|
266 |
İfadeler |
iki ülke arasında |
between the two countries expr.
|
|
267 |
İfadeler |
tüm ülke çapında |
across the country expr.
|
|
268 |
İfadeler |
ülke bazında |
on a country basis expr.
|
|
Proverb |
|
269 |
Atasözü |
ne kadar çok ülke o kadar fazla adet |
so many countries so many customs
|
|
Colloquial |
|
270 |
Konuşma Dili |
kuzey kutup dairesi'nin kuzeyinde yaz boyunca günün her saati güneş ışığı alan ülke |
land of the midnight sun i.
|
|
271 |
Konuşma Dili |
az bilinen ülke |
ruritania i.
|
|
272 |
Konuşma Dili |
ülke genelinde |
coast to coast zf.
|
|
273 |
Konuşma Dili |
ülke çapında |
coast to coast zf.
|
|
Idioms |
|
274 |
Deyim |
ülke ile ilgili önemli kararların alındığı yerler |
the corridors of power i.
|
|
275 |
Deyim |
ülke ile ilgili önemli kararların alındığı yerler |
the halls of power i.
|
|
276 |
Deyim |
doğduğu/doğdukları ülke |
the old country i.
|
|
277 |
Deyim |
ülke çapında eğlence |
bread and circuses i.
|
|
278 |
Deyim |
yardıma muhtaç yoksul ülke |
a basket case i.
|
|
279 |
Deyim |
yabancı ülke |
foreign soil i.
|
|
280 |
Deyim |
(ülke ile ilgili önemli kararları alan) yetkililer |
the corridors of power i.
|
|
281 |
Deyim |
halkına zulmeden ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] i.
|
|
282 |
Deyim |
halkını sömüren ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] i.
|
|
283 |
Deyim |
vatandaşlarının üstünden geçinen ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] i.
|
|
284 |
Deyim |
korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] i.
|
|
285 |
Deyim |
vatandaşlarına sahip çıkmayan ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] i.
|
|
286 |
Deyim |
potansiyeli yüksek olan ülke |
sleeping giant i.
|
|
287 |
Deyim |
politikasında çevresel konuların etkin rol oynadığı ülke/devlet |
green state i.
|
|
288 |
Deyim |
politikasında çevresel konulara son derece önem veren ülke/devlet |
green state i.
|
|
289 |
Deyim |
çevreci ülke/devlet |
green state i.
|
|
290 |
Deyim |
çevreye önem veren ülke/devlet |
green state i.
|
|
291 |
Deyim |
politikasında çevresel konuları gözeten ülke/devlet |
green state i.
|
|
292 |
Deyim |
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler tarafından ayrıştırılmamış ülke |
one nation i.
|
|
293 |
Deyim |
ekonomik durumu oldukça bozuk/kötü ülke |
a basket case i.
|
|
294 |
Deyim |
ütopik ülke |
cloud-cuckoo land i.
|
|
295 |
Deyim |
ütopik ülke |
cloud-cuckoo land i.
|
|
296 |
Deyim |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup üyesi |
fifth columnist i.
|
|
297 |
Deyim |
ülke içindeki düşman ülke yandaşı |
fifth columnist i.
|
|
298 |
Deyim |
halkına zulmeden ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) i.
|
|
299 |
Deyim |
halkını sömüren ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) i.
|
|
300 |
Deyim |
vatandaşlarının üstünden geçinen ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) i.
|
|
301 |
Deyim |
korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) i.
|
|
302 |
Deyim |
vatandaşlarına sahip çıkmayan ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) i.
|
|
303 |
Deyim |
ülke çapında |
from coast to coast expr.
|
|
304 |
Deyim |
ülke genelinde |
from coast to coast expr.
|
|
305 |
Deyim |
başka ülkelerin zararı pahasına kendi ülke ekonomisini kalkındırma politikası |
beggar thy neighbor expr.
|
|
Speaking |
|
306 |
Konuşma |
hangi ülke |
which country i.
|
|
307 |
Konuşma |
burası özgür bir ülke |
this is a free country expr.
|
|
308 |
Konuşma |
iki haftalığına ülke dışında olacağım |
I'll be out of the country for two weeks expr.
|
|
Trade/Economic |
|
309 |
Ticaret/Ekonomi |
(özellikle doğu asya'da) hızlı ekonomik büyüme sağlayan ülke |
tiger i.
|
|
310 |
Ticaret/Ekonomi |
avrupa ekonomik ülke daimi delegesi |
eurocrat i.
|
|
311 |
Ticaret/Ekonomi |
altının bir ülke sınırlarının ötesine hareket etmesi |
gold flow i.
|
|
312 |
Ticaret/Ekonomi |
az gelişmiş ülke ekonomileri |
peripheral economies i.
|
|
313 |
Ticaret/Ekonomi |
alıcı ülke |
customer country i.
|
|
314 |
Ticaret/Ekonomi |
ana ülke |
home country i.
|
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
ana ülke yönetimli şirket |
ethnocentric management i.
|
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
anlaşmaya taraf olan ülke |
signatory country i.
|
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
artan hayat standardı eşliğinde ekonomisi hızlı bir büyüme gösteren ülke ekonomisi |
tiger economy i.
|
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
az gelişmiş ülke |
less developed countries i.
|
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
az gelişmişi ülke |
less developed country i.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
azgelişmiş ülke |
underdeveloped country i.
|
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
bazı ülke mallarına uygulanan düşük gümrük tarifesi |
preferential tariff i.
|
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
baş ihracatçı ülke |
principal supplier i.
|
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
borç alan ülke |
debtor nation i.
|
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
bir şirketin maliyetlerini azaltmak amacıyla üretimin bazı aşamalarını ülke dışında gerçekleştirmesi |
offshoring i.
|
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
bir ülke parasını başka ülke parasına dönüştürme |
translation i.
|
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
borç alan ülke |
borrowing nation i.
|
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
borçlu ülke |
debtor nation i.
|
|
328 |
Ticaret/Ekonomi |
borç veren ülke |
creditor nation i.
|
|
329 |
Ticaret/Ekonomi |
bir ülke nüfusunun çalışan kesimi |
labour power i.
|
|
330 |
Ticaret/Ekonomi |
çok uluslu şirketin genel merkezinin içinde yer aldığı ülke |
home country i.
|
|
331 |
Ticaret/Ekonomi |
çok uluslu işletmenin yatırım yaptığı ülke |
host country i.
|
|
332 |
Ticaret/Ekonomi |
çift metal standartlı ülke |
bimetal standard country i.
|
|
333 |
Ticaret/Ekonomi |
çok uluslu işletmede yönetim kadrolarının belirli ülke yurttaşları yerine çeşitli ülkelerden nitelikli ve deneyimli insanlarla doldurulması anlayışı |
geocentric management i.
|
|
334 |
Ticaret/Ekonomi |
dışarıya ihraç olunan bir malı üreten ülke |
country of origin i.
|
|
335 |
Ticaret/Ekonomi |
dış ödemeler dengesi açık veren ülke |
deficit country i.
|
|
336 |
Ticaret/Ekonomi |
döviz kontrollü ülke parası |
soft currency i.
|
|
337 |
Ticaret/Ekonomi |
düşük ücretli ülke |
low-wage country i.
|
|
338 |
Ticaret/Ekonomi |
döviz kuru yüksek ülke |
high exchange rate country i.
|
|
339 |
Ticaret/Ekonomi |
düşük fiyatlı ülke |
low priced country i.
|
|
340 |
Ticaret/Ekonomi |
düşük ücretli ülke |
low wage country i.
|
|
341 |
Ticaret/Ekonomi |
en çok kayrılan ülke koşulu |
most-favored-nation clause i.
|
|
342 |
Ticaret/Ekonomi |
emek kıt ülke |
labor-scarce country i.
|
|
343 |
Ticaret/Ekonomi |
en çok kayrılan ülke tarifesi |
most-favoured-nation-tariff i.
|
|
344 |
Ticaret/Ekonomi |
en cok kayrılan ülke tarifesi |
most favoured nation tariff i.
|
|
345 |
Ticaret/Ekonomi |
emek zengin ülke |
labor abundant country i.
|
|
346 |
Ticaret/Ekonomi |
en az gelişmiş ülke |
least developed country i.
|
|
347 |
Ticaret/Ekonomi |
en çok kayırılan ülke |
most favored nation i.
|
|
348 |
Ticaret/Ekonomi |
en fazla kayırılan ülke |
most favored nation i.
|
|
349 |
Ticaret/Ekonomi |
egemen ülke tahvilleri |
sovereign bond i.
|
|
350 |
Ticaret/Ekonomi |
gelişmekte olan ülke |
less developed country i.
|
|
351 |
Ticaret/Ekonomi |
gelişmekte olan ülke |
developing country i.
|
|
352 |
Ticaret/Ekonomi |
geleneksel satıcı ülke |
traditional supplier i.
|
|
353 |
Ticaret/Ekonomi |
geri kalmış gelişmiş ülke |
backward country i.
|
|
354 |
Ticaret/Ekonomi |
gümrük vergisi koyan ülke |
tariff imposing country i.
|
|
355 |
Ticaret/Ekonomi |
gümüş para standardına bağlı ülke |
silver standard country i.
|
|
356 |
Ticaret/Ekonomi |
gönderen ülke |
source country i.
|
|
357 |
Ticaret/Ekonomi |
hemhudut ülke |
contiguous country i.
|
|
358 |
Ticaret/Ekonomi |
iştirakçi ülke |
participating country i.
|
|
359 |
Ticaret/Ekonomi |
ihracatçı ülke |
country of origin i.
|
|
360 |
Ticaret/Ekonomi |
ithal eden ülke |
importing country i.
|
|
361 |
Ticaret/Ekonomi |
işgücü bol ülke |
labor abundant country i.
|
|
362 |
Ticaret/Ekonomi |
icatçı ülke |
inventor country i.
|
|
363 |
Ticaret/Ekonomi |
imza sahibi ülke |
signatory country i.
|
|
364 |
Ticaret/Ekonomi |
ithalatçı ve ihracatçı ülke arasında yapılan ve malın fiyatını belirleyen anlaşma |
commodity agreement i.
|
|
365 |
Ticaret/Ekonomi |
ihracatı yapan ülke |
source country i.
|
|
366 |
Ticaret/Ekonomi |
iki ya da daha fazla sayıdaki ülke arasındaki gümrük tarifesi rekabeti |
tariff war i.
|
|
367 |
Ticaret/Ekonomi |
ihraç eden ülke |
exporting country i.
|
|
368 |
Ticaret/Ekonomi |
işgücü kıt ülke |
labour scarce country i.
|
|
369 |
Ticaret/Ekonomi |
ihracatçı ülke |
exporting country i.
|
|
370 |
Ticaret/Ekonomi |
iki ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme |
double taxation agreement i.
|
|
371 |
Ticaret/Ekonomi |
iki ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması |
double taxation agreement i.
|
|
372 |
Ticaret/Ekonomi |
imzacı ülke |
signatory country i.
|
|
373 |
Ticaret/Ekonomi |
işgücü kıt ülke |
labor scarce country i.
|
|
374 |
Ticaret/Ekonomi |
işgücü bol ülke |
labour abundant country i.
|
|
375 |
Ticaret/Ekonomi |
kaptanın ülke limanına girişte verdiği manifesto |
inward foreign manifest i.
|
|
376 |
Ticaret/Ekonomi |
kaynak ülke |
country of origin i.
|
|
377 |
Ticaret/Ekonomi |
kayıtlı en çok kayırılmış ülke |
conditional most-favored-nation i.
|
|
378 |
Ticaret/Ekonomi |
kreditör ülke |
creditor nation i.
|
|
379 |
Ticaret/Ekonomi |
komşu ülke |
contiguous country i.
|
|
380 |
Ticaret/Ekonomi |
koşulsuz en çok kayırılmış ülke statüsü |
unconditional most favored nation status i.
|
|
381 |
Ticaret/Ekonomi |
mal sağlayan önde gelen ülke |
principal supplier i.
|
|
382 |
Ticaret/Ekonomi |
menşei ülke |
country of origin i.
|
|
383 |
Ticaret/Ekonomi |
menşe ülke |
country of origin i.
|
|
384 |
Ticaret/Ekonomi |
menşe ülke |
country of origin i.
|
|
385 |
Ticaret/Ekonomi |
menşe ülke etiketlemesi |
country of origin labeling i.
|
|
386 |
Ticaret/Ekonomi |
menşe ülke ilkesi |
principle of origin i.
|
|
387 |
Ticaret/Ekonomi |
orta gelir düzeyindeki ülke |
middle income country i.
|
|
388 |
Ticaret/Ekonomi |
orta gelirli ülke |
middle income country i.
|
|
389 |
Ticaret/Ekonomi |
ödemeler bilançosu kayıtlan açısından ülke üzerinde yabancılar lehine alacak hakkı doğuran işlemler |
debit i.
|
|
390 |
Ticaret/Ekonomi |
ödemeler bilançosu açık veren ülke |
debtor nation i.
|
|
391 |
Ticaret/Ekonomi |
parası çift madene dayalı ülke |
bimetal standard country i.
|
|
392 |
Ticaret/Ekonomi |
parası sağlam ülke |
hard currency country i.
|
|
393 |
Ticaret/Ekonomi |
petrol üreticisi olmayan ülke |
nonoil country i.
|
|
394 |
Ticaret/Ekonomi |
paranın ülke dışındaki değeri |
external value of money i.
|
|
395 |
Ticaret/Ekonomi |
sanayici ülke |
industrial country i.
|
|
396 |
Ticaret/Ekonomi |
sanayileşmekte olan ülke |
less developed country i.
|
|
397 |
Ticaret/Ekonomi |
sermayenin ülke dışına kaçması |
flight of capital i.
|
|
398 |
Ticaret/Ekonomi |
sınır ötesi finansal kiralama işlemlerinde, ilgili ülke yasaları açısından, vergi amacıyla hem kiraya verenin hem de kiralayanın, kiralanan malın sahibi olarak kabul edilmesi durumu |
double dip lease i.
|
|
399 |
Ticaret/Ekonomi |
sömürge ülke |
dominion i.
|
|
400 |
Ticaret/Ekonomi |
sosyalist ülke ekonomileri |
centrally planned economies i.
|
|
401 |
Ticaret/Ekonomi |
şartsız en çok kayınları ülke şartı ya da uygulaması |
unconditional most-favored-nation treatment i.
|
|
402 |
Ticaret/Ekonomi |
şartlı en fazla kayrılan ülke klozu ya da şartı |
conditional most-favored-nation treatment i.
|
|
403 |
Ticaret/Ekonomi |
tek ülke yatırım fonu |
single country fund i.
|
|
404 |
Ticaret/Ekonomi |
tecrit edilmiş ülke |
isolated country i.
|
|
405 |
Ticaret/Ekonomi |
telgrafı gönderen ülke dilinde |
telegram country origin i.
|
|
406 |
Ticaret/Ekonomi |
telgraf gönderildiği ülke dilinde |
telegram country destination i.
|
|
407 |
Ticaret/Ekonomi |
ticaret yapan ülke |
trading nation i.
|
|
408 |
Ticaret/Ekonomi |
türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı ülke vatandaşları |
non-resident foreigners in turkey i.
|
|
409 |
Ticaret/Ekonomi |
tarife koyan ülke |
tariff imposing country i.
|
|
410 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sınırları içinde cereyan eden ticaret |
intrastate commerce i.
|
|
411 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içine akma |
inflow i.
|
|
412 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi kredi |
domestic ererlif i.
|
|
413 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sakinleri |
nation's residents i.
|
|
414 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içinde çıkarılan tahvil |
territorial bond i.
|
|
415 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi harcama |
domestic spending i.
|
|
416 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke para birimi |
domestic monetary unit i.
|
|
417 |
Ticaret/Ekonomi |
vergi uygulamayan ya da düşük vergili olup yabancı sermayeyi özendiren ülke |
non-tax haven i.
|
|
418 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke parası |
domestic currency i.
|
|
419 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi alım |
local shopping i.
|
|
420 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi poliçe |
inland bill i.
|
|
421 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke topraklarından geçiş sırasında hiç durmadan başka bir ülkeye geçen mallar için gümrüksüz geçme |
transit i.
|
|
422 |
Ticaret/Ekonomi |
ufak ülke varsayımı |
small country assumption i.
|
|
423 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke fonları |
country funds i.
|
|
424 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sakinleri olmayanlar |
nonresidents i.
|
|
425 |
Ticaret/Ekonomi |
vergisiz ülke |
non-tax haven i.
|
|
426 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
reshoring i.
|
|
427 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimin ülke içine taşınması |
reshoring i.
|
|
428 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
onshoring i.
|
|
429 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimin ülke içine taşınması |
onshoring i.
|
|
430 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
inshoring i.
|
|
431 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimin ülke içine taşınması |
inshoring i.
|
|
432 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
backshoring i.
|
|
433 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimin ülke içine taşınması |
backshoring i.
|
|
434 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi poliçe |
domestic bill i.
|
|
435 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke riski |
country risk i.
|
|
436 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içinde yapılan ticaret |
inland commerce i.
|
|
437 |
Ticaret/Ekonomi |
üç ülke arasındaki ticaret |
triangular trade i.
|
|
438 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışına çıkarılma |
renvoy i.
|
|
439 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sahilleri |
cabotage i.
|
|
440 |
Ticaret/Ekonomi |
üreten ülke |
producing country i.
|
|
441 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içindeki doğal kaynaklarda yaşanan talep artışı ile reel kur oranının yükselmesi ve özellikle reel sektör veya imalat gibi dışa bağımlı diğer endüstrilerin dış ticarette dezavantajlı duruma gelmesi |
dutch disease i.
|
|
442 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sınırları |
national boundaries i.
|
|
443 |
Ticaret/Ekonomi |
üçüncü ülke yurttaşları |
third country nationals i.
|
|
444 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke müdürü |
country manager i.
|
|
445 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke derecelendirmesi |
sovereign rating i.
|
|
446 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke kredi notu |
sovereign rating i.
|
|
447 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke ekonomisi |
national economy i.
|
|
448 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içindeki ödemeler |
domestic payments i.
|
|
449 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi ticaret |
inland commerce i.
|
|
450 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke halkının satın almış olduğu devlet tahvili, hazine bonosu vb devlet borçlanma araçları |
internally held public debt i.
|
|
451 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimin bazı aşamalarının ülke içinde gerçekleştirilmesi |
on-shoring i.
|
|
452 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke limanını terkettiği anda gümrüğe verdiği manifesto |
outward foreign manifest i.
|
|
453 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke parasıyla ikrazat |
loan in local currency i.
|
|
454 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içinde sahip olunan sermaye |
domestically owned capital i.
|
|
455 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içinde yapılan ödemeler |
domestic payments i.
|
|
456 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sınırları |
boundaries i.
|
|
457 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke riski |
sovereign risk i.
|
|
458 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi karışıklıkları |
civil commotions i.
|
|
459 |
Ticaret/Ekonomi |
ufak ülke |
small country i.
|
|
460 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi poliçesi |
domestic bill i.
|
|
461 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışına akanlar-ülkeye gelenler |
outflows-inflows i.
|
|
462 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışına akan ödemeler |
outflow of payments i.
|
|
463 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sakinleri olmayanlar |
non-residents i.
|
|
464 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke düzeyinde reklam |
national advertising i.
|
|
465 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışına çıkarma |
expulsion i.
|
|
466 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışında fabrika şubesi |
branch factory abroad i.
|
|
467 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sakinleri |
residents i.
|
|
468 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke genelinde en düşük düzey |
national minimum i.
|
|
469 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi nehir taşımacılığı |
inland navigation i.
|
|
470 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içindeki doğal kaynaklarda yaşanan talep artışı sonrası reel kur oranının yükselerek dışa bağımlı diğer endüstrilerin dış ticarette dezavantajlı duruma düşmesi |
dutch disease i.
|
|
471 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke borçlarını yeniden yapılandırma mekanizması |
sovereign debt restructuring mechanism i.
|
|
472 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke parası ile ikrazat |
loan in local currency i.
|
|
473 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içinde yapılan taşımacılık |
inland transportation i.
|
|
474 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke sahilleri |
coastwise i.
|
|
475 |
Ticaret/Ekonomi |
ufak açık ülke |
small open economy i.
|
|
476 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi ticaret |
intrastate commerce i.
|
|
477 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içi deniz taşımacılığı |
inland navigation i.
|
|
478 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke dışına akma |
outflow i.
|
|
479 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içinde nehir, göl vb üzerinde yapılan taşımacılık |
inland navigation i.
|
|
480 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülke paraları |
foreign currencies i.
|
|
481 |
Ticaret/Ekonomi |
yatırım alan ülke |
host country i.
|
|
482 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülke parası |
foreign currency i.
|
|
483 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülke senetleri |
foreign bills i.
|
|
484 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancıların ülke yurttaşlığına kabul edilmesi |
naturalisation i.
|
|
485 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı yardımların ilgili ülke para birimine dönüştürme tekniği |
counterpart fund i.
|
|
486 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülke malları |
foreign goods i.
|
|
487 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülke faaliyetlerindeki net yatırım |
net investment in a foreign operation i.
|
|
488 |
Ticaret/Ekonomi |
yararlanıcı ülke |
beneficiary country i.
|
|
489 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülke para birimi |
foreign currency unit i.
|
|
490 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancıların ülke yurttaşlığına kabul edilmesi |
naturalization i.
|
|
491 |
Ticaret/Ekonomi |
zengin ülke |
affluent nation i.
|
|
492 |
Ticaret/Ekonomi |
yüksek ücretli ülke |
high-wage country i.
|
|
493 |
Ticaret/Ekonomi |
1960 başında ingiltere'nin öncülüğünde avrupa ekonomik topluluğu'na üye olmayan bir grup ülke arasında kurulmuş |
european free trade association i.
|
|
494 |
Ticaret/Ekonomi |
en çok kayırılan ülke |
most-favored-nation i.
|
|
495 |
Ticaret/Ekonomi |
en çok gözetilen ülke |
most-favored-nation i.
|
|
496 |
Ticaret/Ekonomi |
faaliyetlerinin gerçekleştirildiği ülke dışında faaliyet göstermek üzere kayıtlı yerli şirket |
offshore i.
|
|
497 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke ekonomisi |
dismal science i.
|
|
498 |
Ticaret/Ekonomi |
devlet harcama ve vergilendirmelerindeki ani değişikliklerin ülke ekonomisinde derin etki yaratması |
fiscal cliff i.
|
|
499 |
Ticaret/Ekonomi |
(bir ülke borçlarını ödeyemediğinde iki ülke arasında düzenlenen) erteleme sözleşmesi |
standstill agreement i.
|
|
500 |
Ticaret/Ekonomi |
ham madde sağlayan ülke/bölge |
supplier i.
|
|