the troubles - Türkisch Englisch Wörterbuch

the troubles

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "the troubles" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Politics
the troubles n. irlanda veya kuzey irlanda'da meydana gelen çeşitli çatışma veya isyanlardan herhangi biri

Bedeutungen, die der Begriff "the troubles" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 54 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
have troubles v. sıkıntı çekmek
Tom is having trouble sleeping.
Tom uyumakta sıkıntı çekiyor.

More Sentences
run into troubles v. sorunlarla karşılaşmak
Please write me a letter whenever you run into trouble.
Sorunlarla karşılaştığında lütfen bana bir mektup yaz.

More Sentences
digestive troubles n. hazımsızlık
having troubles n. dert sahibi
digestive troubles n. sindirim bozukluğu
worldly troubles n. dünyevi dertler
complain about one's troubles v. dert yanmak
confide one's troubles to v. derdini dökmek
be preoccupied with one's own troubles v. kendi derdine düşmek
sink one's troubles in drink v. içkiyle dertlerini unutmak
be constantly plagued by troubles v. rahata kavuşamamak
be constantly plagued by troubles v. dirlik yüzü görmemek
pour out one's troubles v. dert yanmak
have troubles v. derde düşmek
be constantly plagued by troubles v. rahat yüzü görmemek
confide one's troubles v. derdini açmak
talk about one's troubles v. dert dökmek
pour out one's troubles to somebody v. derdini dökmek
unburden one's troubles to somebody v. dert yanmak
pour out one's troubles v. derdini dökmek
run into troubles v. problemlerle karşılaşmak
Phrases
troubles never come alone expr. aksilikler üst üste gelir
what troubles me is expr. beni üzen şudur ki
what troubles me is expr. beni sıkan şudur ki
troubles never come alone expr. sorunlar üst üste gelir
Proverb
never trouble trouble till trouble troubles you sorun seni üzmeden sorunu dert etme
don't trouble trouble till trouble troubles you sorun seni üzmeden sorunu dert etme
don't trouble trouble till trouble troubles you sorun ortaya çıkmadan onu tetikleyecek bir şey yapma
don't trouble trouble till trouble troubles you bir şeyin problem olacağını düşünüyorsan durduk yere üstüne gitme/onu körükleme
Colloquial
a peck of troubles n. birçok dert
a peck of troubles n. bir dolu sıkıntı
a peck of troubles n. bir yığın dert
a peck of troubles n. bir yığın sıkıntı
Idioms
teething troubles n. başlangıçta karşılaşılan sorunlar
teething troubles n. diş çıkarma sorunları
drown one's troubles v. teselliyi içkide aramak
drown one's troubles v. (içerek) efkar dağıtmak
drown troubles v. efkar dağıtmak
drown troubles v. alkole sığınmak
drown troubles v. içerek sorunları unutmaya çalışmak
drown troubles v. teselliyi içkide aramak
have teething troubles v. başlangıçta ortaya sorunlar çıkmak
have teething troubles v. bir olayın en başında sorunlar yaşanmak
have teething troubles v. diş çıkarma sorunları olmak
have teething troubles v. yeniyken/gelişim aşamasında sorun/arıza çıkarmak
Speaking
what troubles you? expr. canını ne sıkar?
what troubles you? expr. seni ne üzer?
I want a place free from all worldly troubles expr. tüm dünyevi dertlerden azade bir yer istiyorum
Trade/Economic
labour troubles n. iş ve işçi olayları
labor troubles n. iş ve işçi olayları
Politics
the troubles n. irlanda veya kuzey irlanda'da meydana gelen çeşitli çatışma veya isyanlardan herhangi biri
Technical
engine troubles n. makine arızaları
Automotive
teething troubles n. diş çıkarma sorunları
Anatomy
vascular troubles n. damar bozuklukları