ışık - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

ışık



Bedeutungen von dem Begriff "ışık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 18 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ışık light n.
General
ışık gleam n.
ışık shine n.
ışık luminary n.
ışık lamp n.
ışık light n.
ışık beam n.
ışık flare n.
ışık bang n.
ışık leme n.
ışık leeme n.
ışık lucern [obsolete] n.
ışık lt (light) abrev.
Technical
ışık beam n.
ışık light n.
Computer
ışık illuminant n.
Automotive
ışık light n.
Biochemistry
ışık photo- pref.

Bedeutungen, die der Begriff "ışık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ani ışık flash n.
bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çemberi halo n.
titrek ışık/alev flicker n.
ışık tutmak flash v.
renkleri ayırmadan ışık yayabilen achromatic adj.
General
göz kamaştırıcı ışık glare n.
fazla ışık veren lamba photoflood n.
sarı ışık yellow light n.
inkoherent ışık incoherent light n.
titrek ışık twinkle n.
titrek ışık twinkling n.
hayali ışık imaginary light n.
ışık kıyısı, güney ispanya'nın atlantik kıyıları costa de la luz n.
ışık akısı light flux n.
ışık kapanı light trap n.
morötesi ışık ultraviolet light n.
ışık halkası aureola n.
ışık direği boom n.
kızıl ışık glow n.
parlak ışık blaze n.
yeşil ışık mec n.
ışık hızından daha büyük hızlarla hareket eden teorik bir tanecik tachyon n.
hafif ışık glimmer n.
ışık soğurulması light absorption n.
titrek ışık flare n.
ışık eğrisi light curve n.
floresan ışık fluorescent light n.
ışık toplama gücü light gathering power n.
zayıf ışık twilight n.
ışık saçan şey luminary n.
ışık ileten kristal allochromatic crystal n.
ışık kirliliği light pollution n.
ışık kuvveti candle power n.
ışık ve tonlamaya dayanan painterliness n.
ışık demeti beam n.
yeşil ışık (trafik lambasında) green light n.
3,26 ışık yılı parsec n.
ışık veren cisim (güneş vb) luminary n.
ışık dağılımı light distribution n.
zararsız ışık safelight n.
ışık kararlılığı light stability n.
ışık baskısı collotype n.
ışık duyarlılığı luminous sensitivity n.
kırmızı ışık safelight n.
ışık halkası aureole n.
ışık verimi light efficiency n.
ışık halkası nimbus n.
ışık verme glimmering n.
ışık açısı light beam angle n.
ışık ölçer light meter n.
ısısız ışık cold light n.
ışık veren şey light n.
ışık modülasyonu light modulation n.
ışık göstergesi light indicator n.
çok özel hava koşullarında güneş veya ay etrafında ışık çemberi halo n.
parlaklık (ışık vb) brightness n.
mimaride ışık light in architecture n.
ışık modülatörü light modulator n.
ışık akımı light current n.
ışık halkası halo n.
yarı ışık half light n.
ışık halkasıyla çevirme enhaloing n.
ışık rezistansı light resistance n.
ışık spektrumu light spectrum n.
ışık hızından daha hızlı uzay motoru warp drive n.
ışık hızı light velocity n.
doğal ışık natural light n.
zayıf ışık glimmer n.
ışık yay beam n.
ışık ve gölge sanatı resim chiaroscuro n.
ak ışık white light n.
ışık oyunu play of light n.
ışık huzmesi ray n.
ilk ışık first light n.
ışık ve sıcaklık saçma effulging n.
ışık azaltıcı cihaz dimmer n.
suni ışık filmi artificial light film n.
ışık kabini light box n.
görünebilir ışık visible light n.
belirli hava şartlarında güneşin veya ayın etrafında beliren ışık çemberi corona n.
yeşil ışık green light n.
trafik lambasında kırmızı ışık red light n.
ışık yılı light year n.
titrek ışık flicker n.
parlak ışık bright light n.
ışık ışını ray of light n.
ışık saçan yüzeyin her santimetrekaresi üzerindeki bir kaloriye eşit güneş radyasyonu bölümü langley n.
ışık huzmesi streamer n.
ışık saçma irradiation n.
ışık ışını light ray n.
ışık kaynakları light sources n.
ışık dalgası light wave n.
daha kuvvetli bir ışık altında mum ışığının görülememesi durumu shadowing n.
arka ışık tail light n.
ışık düşürme exposure n.
ışık geçirmezlik opacity n.
parlak ışık dazzle n.
ışık kaynağı source of illumination n.
yayınmış ışık stray light n.
ışık birimi lumen n.
ışık yansıması light reflection n.
ışık salım optical emission n.
ışık bilimi optics n.
sabit ışık fixed light n.
şiddetli ışık harsh light n.
kör edici ışık blinding light n.
yapay ışık filmi artificial light film n.
suni ışık artificial light n.
yapay ışık artificial light n.
yansımış ışık reflected light n.
yansıyan ışık reflected light n.
kırmızı ışık red light n.
ışık bacası day shaft n.
titrek parlak ışık ya da alev flare n.
ışık halkası glory n.
yeşil ışık come-on n.
gece açık bırakılan loş ışık night-light n.
kuvvetli ışık intense light n.
ışık bebeği diaphragm n.
parlak ışık flare n.
ışık penceresi light n.
ışık veren şey lustre n.
ışık veren cisim luminary n.
parlak ışık brilliant light n.
parlak ışık radiant light n.
parlak ışık shiny light n.
doğal ışık north light n.
kısık ışık faint light n.
kısık ışık dimmed light n.
ışık dizaynı lighting design n.
kısık ışık reduced light n.
ses ve ışık gösterisi son et lumiere n.
ışık kaynağı light source n.
bir mantar tarafından üretilen fosforlu bir ışık foxfire n.
ışık kulesi light tower n.
yahudilerin ışık festivalinde oynadıkları dört kenarlı topaç dreidel n.
kırmızı ışık stoplight n.
ışık perdesi light curtain n.
gömme ışık pot light n.
gömme ışık downlight n.
gömme ışık can light n.
gömme ışık recessed light n.
kuzey dağlarının ötesinde ebedi ışık ve bereket ülkesinde yaşadığı düşünülen (kimse) hyperboreios n.
kuzey dağlarının ötesinde ebedi ışık ve bereket ülkesinde yaşadığı düşünülen (kimse) hyperborean n.
ışık ormanı light forest n.
çoklu renkte ışık üreten sinyal lambası stack light n.
yapay ışık candlelight n.
ışık baskısı tekniği collotype n.
ışık baskılı fotoğraf collotype n.
ışık kırılması ölçüsü dioptric n.
ışık kırılımı bilimi dioptrics n.
ışık veren şey luster n.
ışık ile işaretleme trail blazing n.
ışık ile işaretleme trailblazing n.
ruhsal ışık halkası spiritual halo n.
giren ışık entering light n.
ortaya çıkan ışık emerging light n.
ışık bariyer light barrier n.
zayıf ışık poor light n.
ters ışık reverse light n.
göz kamaştırıcı ışık light glare n.
ışık kaynağı radiant n.
patladığında parlak ışık verecek şekilde doldurulmuş kartondan sinyal aracı candlebomb n.
yansıyan ışık reflex n.
yahudilerin ışık festivalinde oynadıkları dört kenarlı topaç trendel n.
titrek ışık twinkler n.
bütün gece yetecek kadar ışık allnight n.
ışık aylası aureola n.
ışık aylası aureole n.
eski radyolarda frekansın netliğine göre ışık veren gösterge/lamba magic eye n.
ışık düğmesi light switch n.
ışık kulesi lantern n.
ışık hızı speed of light n.
ışık görevlisi lightman n.
göz kamaştırıcı ışık veya renk yoğunluğu blare n.
alevli ışık blash n.
ısıtıcı ışık blaze n.
ışık bariyeri light barrier n.
duvarda genellikle ahşap kepenkle örtülen hava ve ışık boşluğu bole [scotland] n.
özellikle ışık mikroskobunun çözünürlük kısıtında gözlemlenebilen çeşitli çok küçük hücre yapıları microsome n.
yoğun ışık brights n.
ışık demeti brush [obsolete] n.
üzerinde ışık ve gölge oyunuyla dekoratif etki oluşturulan dar kontürlü yüzey molding n.
içrek ışık light n.
kanuni olarak doğal ve engellenmemiş ışık alma hakkı light n.
kağıdın ışık altındaki görünümü look-down n.
ışık saçan şey luminant n.
ışık kaynağı luminant n.
ışık yayan şey luminosity n.
(şamdan benzeri) ışık saçan dekoratif obje luster n.
kökeni bilinmese de bazı tarihi olaylarla ilişkilendirilebilen ve genellikle dini ritüel ve inançlara ışık tutan hikaye mythoi n.
maddenin oksijenle tepkimeye girerek dışarıya ısı ve ışık verme süreci burning n.
dönerek ışık saçan bir havai fişek türü girandola n.
parlak ışık huzmesi glade [obsolete] n.
ışık parlaması glaik [scotland] n.
ışık yansıması gleaming n.
yansıtılmış ışık görünümü gleaming n.
ani ışık glent [dialect] [uk] n.
zayıf ışık glimmering n.
ışık halkası gloria n.
brocken spektrumunu çevreleyen renkli ışık halkaları glory n.
yeşil ışık go-ahead n.
(özellikle tutulma esnasında ışık) ortadan kaybolma deliquium n.
güçlü ışık overlight n.
ışık kaynağı illumination n.
(ışık) üzerine düşme impact n.
(ışık) vurma impact n.
zayıf ışık owllight n.
cılız ışık owllight n.
hafifçe parlayan ışık owllight n.
ani ışık distriction n.
engellenmemiş saf ışık dry light n.
glokoma hastalarının ışık etrafında gördüğü halo benzeri görüntü iridization n.
ışık gibi yayılan manevi aydınlık irradiance n.
ufak ışık parıltısı pink n.
ilk ışığın aydınlatamadığı alanı aydınlatmak için yansıtılan ışık crosslight n.
(iki bitişik duvardaki pencereler gibi) karşılıklı durmayan kaynaklardan çıkan ışık crosslight n.
çapraz ışık crosslight n.
gece görülen ve ölüm habercisi olduğuna inanılan ışık fetch candle n.
ışık geçişini kapatan dalları kesme interlucation [obsolete] n.
ışık geçirgenliği pellucidity n.
ışık geçirgenliği pellucidness n.
ışık gibi parlayan kimse planet n.
ışık sinyallerinin cam elyafı yoluyla iletimi fiberoptics n.
kamp ateşinden yansıyan ışık firelight n.
titrek ışık flichter n.
film kamerasının önünde yer alan ve filmin ışık almasını sağlayan dikdörtgen açıklık gate n.
bikromatla işlem görmüş jelatin film üzerindeki ışık hareketinden faydalanarak resimlerin çoğaltıldığı basım işlemi gelatin process n.
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin (ışık, ısı) dış etkilere göre gösterdiği konum değişikliği orientation n.
özellikle terapötik uygulamalarla ilgili olarak ışık ve enerji üretimi ile ilgilenen bilim dalı photology n.
ışık etkisi altında fiziksel veya kimyasal değişime uğrayan pigment photopigment n.
ışık küresi photosphere n.
ana ışık rengi primary color for light n.
kendi iç dünyasına ışık tutma self-direction n.
(gökyüzü, deniz veya ışık) sakinlik serene n.
(gökyüzü, deniz veya ışık) dingin enginlik serene n.
ışık demeti shine [obsolete] n.
ışık halkası shine [obsolete] n.
yanıp sönen ışık şeridi slash n.
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık spill n.
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık spill light n.
sınırlı parlak renk/ışık görünümü stab n.
ışık çakması stream n.
ışık parlaması stream n.
ışık parlaması stricture [obsolete] n.
güneşin verdiği sıcaklık ve ışık sunshine n.
(ağaç veya dallarında) yetersiz ışık nedeniyle büyümeme suppression n.
(televizyon ekranı veya filmde) test nesnesini çevreleyen ışık alanı surround n.
(ışık, ses) yoğunluk intensity n.
ışık huzmesi bar n.
kapalı olmak (elektrik/ışık) be off v.
ışık tutmak shed light on v.
açık olmak (elektrik/ışık) be on v.
ışık tutmak irradiate v.
ışık tutmak shed light v.
titrek ışık vermek flare v.
ışık saçmak radiate v.
ışık saçmak irradiate v.
söndürülmüş olmak (elektrik/ışık) be off v.
ışık tutmak set light to v.
ışık tutmak flash on v.
ışık saçmak flare v.
yanıp sönmek (ışık) blink v.
dışarı vermek (ısı/ışık) give off v.
ışık tutmak light the way for v.
ışık vermek light v.
ışık vermek glimmer v.
kapatmak (ışık/gaz/makine vb'ni) shut off v.
ışık tutmak bear a torch v.
ışık saçmak ray v.
ışık saçmak lighten v.
ışık saçmak light v.
saçılmak (ışık) radiate v.
biteviye sönüp parlamak (ışık) wink v.
ışık saçmak light up v.
ışık saçmak sparkle v.
ışık tutmak light v.
ışık tutmak light the way v.
ışıldamak (ışık) wink v.
ışık saçmak beam v.
ışık tutmak shed v.
saçmak (ışık) beam v.
kapanmak (ışık/makine vb) shut off v.
ışık saçmak burn v.
ışık saçmak shine v.
oynamak (ışık/gölge) flicker v.
yeşil ışık yakmak give green light v.
kırmak (ışık vb) refract v.
ışık almak (oda vb) receive light v.
ışık yakmak turn the light on v.
ışık yakmak ring a bell v.
ışık vermek glow v.
ışık yanmak (the light) be on v.
yeşil ışık yakmak give green light to v.
ışık yaymak cast light v.
ışık yaymak emit light v.
ışık yaymak give (out) light v.
(ışık) kısmak dip v.
(ışık) sönmek go out v.
yeşil ışık yakmak give somebody the come-on v.
-e ışık tutmak offer an insight into v.
(ışık/ateş) söndürmek extinguish v.
ışık saçmak/ışığı yansıtmak glitter with v.
sürekli yanmak (ışık) flash v.
ışık sızmak (light) filter v.
ışık sızdırmak filter light v.
(ışık) kırmak refract v.
ışık tutmak enlighten v.
ışık tutmak illuminate v.
ışık tutmak elucidate v.
ışık tutmak straighten out v.
ışık tutmak clear up v.
ışık tutmak crystallise v.
ışık tutmak crystalise v.
ışık tutmak crystalize v.
ışık tutmak sort out v.
ışık tutmak crystallize v.
ışık tutmak clear v.
ışık tutmak bring light v.
(ışık) aydınlatmak flash out v.
ışık almak get light v.
ışık almak take light v.
ışık almak receive sunlight v.
ışık almak receive light v.
harika ışık/güneş almak get great light v.
dünyadan milyonlarca ışık yılı uzakta olmak be millions of light years away from earth v.
düşük su emme ve ışık geçirgenliği özelliği göstermek show low water absorption and translucency properties v.
kırmızı ışık ihlalinde bulunmak commit a red light violation v.
ışık tutmak provide an insight v.
ışık tutmak shine light on v.
el feneri/ışıldak/ışık tutmak shine a flashlight v.
ışık/gölge vurmak throw a light/shadow v.
ışık halkası ile çevirmek halo v.
ışık halkası ile çevrilmek halo v.
ışık halkası ile kuşatılmak halo v.
ışık halkası ile kuşatmak halo v.
ışık tutmak highlight v.
ışık vermek unseel [obsolete] v.
ışık almak light v.
ışık ile yol göstermek light v.
ışık tutmak light v.
(ışık) parıldamak blare v.
aralıklı bir şekilde ışık vermek blink v.
(ışık) yanıp söndürmek blink v.
dekor, kostüm, ışık ve sahne eşyası ile donatmak mount v.
(ışık kaynağı) yakılmak lumine v.
(ışık huzmesinin) yansıtıcı bir yüzeye eğik şekilde çarpıp açı yaparak yansımak glance v.
ışık saçmak glance v.
çok parlak ve yoğun olmak (ışık, renk) glare v.
ışık tutmak gleam v.
üstüne ışık yansıtarak parlatmak glorify v.
yeşil ışık yakmak green-light v.
ışık vermek illustrate [obsolete] v.
(ışık) bir şeyin içinden parlamak pierce v.
(ışık) karanlığın içinden sızmak pierce v.
(ışık) tam geçirgen olmayan bir şeyden geçmek filter v.
parlak şekilde veya aralıklı olarak ışık yansıtmak flash v.
(gözler) ışık saçmak flash v.
ışık veya radyasyona maruz kalarak silik hale gelmek fog v.
ışık yaymak outshine [rare] v.
sıvı, boya veya ışık yaymak perfuse v.
ışık gibi yaymak shine v.
(ışık, ateş, duman) yaymak shoot v.
(ışık, ateş, duman) salmak shoot v.
ışık tutmak show v.
(mumun) yanmış fitilini daha parlak ışık vermesi için elle kıstırarak almak snuff v.
(ışık) vurmak strike v.
(ışık) yansımak strike v.
(ışık) düşmek strike v.
(ışık) üzerine düşmek strike v.
(ışık) aydınlatmak strike v.
(ışık) parlatmak strike v.
(ışık) süzülmek beam v.
(ışık) ortama dolmak flood v.
ışık saçan effulgent adj.
ışık halkasıyla çevrilmiş enhaloed adj.
ışık dolu luminous adj.
ışık alan euphotic adj.
ışık saçan radiant adj.
ışık soğurucu light absorbing adj.
fazla parlak olmayan (ışık) soft adj.
karanlıkta ışık saçan (fosforlu boya gibi) luminous adj.
ışık saçan luminiferous adj.
ışık geçirmez sunproof adj.
ışık saçan shining adj.
ışık saçan beaming adj.
ışık saçan sheenful adj.
ışık saçan shined adj.
ışık çıkaran luminous adj.
ışık veren luminous adj.
ışık saçmayan nonluminous adj.
ışık geçirmez nitelikte olmayan nonopaque adj.
ışık verici illuminating adj.
ışık geçirmez light-proof adj.
ışık hızından daha fazla hıza sahip superluminal adj.
ışık hızından daha hızlı superluminal adj.
ışık saçan light giving adj.
ışık yayan luminous adj.
ışık kırılması ile ilgili dioptric adj.
ışık saçan radious adj.
ışık hızına yakın hızda ultrarelativistic adj.
kırpışan (ışık) aflicker adj.
ışık yayan light-reflecting adj.
ışık yansıtan light-reflecting adj.
yansıyan ışık reflex adj.
(ışık/renk) parlak vivid adj.
parlayan (göz, ışık) undimmed adj.
ışık saçan beamy adj.
yukarıya doğru yanan (ışık) upflashing adj.
ışık saçan beamful adj.
ışık vermeyen lightless adj.
ışık geçirmez lighttight adj.
toz zerreleri içeren (ışık veya hava) moted adj.
ışık üreten lucific adj.
ışık saçan luminant adj.
ışık verici luminant adj.
ışık veren şey glimmering adj.
ışık yansıtan glistening adj.
ışık saçan cismi kesen (cihaz) occulting adj.
oldukça loş (ışık) dimmish adj.
yeşil ışık yakılmış greenlit adj.
(özellikle ışık ışınları) yüzeye çarpan incident adj.
içinden ışık geçecek kadar ince cobwebby adj.
istenen belgenin kart deliğinden yansıyan ışık ile tanımlandığı (belge kurtarma sistemi) peekaboo adj.
istenen belgenin kart deliğinden yansıyan ışık ile tanımlandığı (belge kurtarma sistemi) peek–a–boo adj.
tüm yüzeylerinden ışık yansıtan pellucid adj.
bulutlu (renk veya ışık) dirty adj.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan phantasmagorian adj.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile ilgili phantasmagorian adj.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan phantasmagoric adj.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile ilgili phantasmagoric adj.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan phantasmagorical adj.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile ilgili phantasmagorical adj.
ışık yuvarına ait veya ilişkin photospheric adj.
ışık yuvarında gerçekleşen photospheric adj.
kendinden ışık saçan self-luminous adj.
kısmen ışık saçan semilustrous adj.
ışık saçan sheen adj.
ışık hızından daha hızlı faster than light (ftl) adj.
ışık geçirmez starproof adj.
ışık hızından hızlı superlight adj.
ışık hızını geçen superlight adj.
soluk (ışık) flat adj.
ışık ve sıcaklık saçarak effulgently adv.
ışık saçarak beamingly adv.
ışık saçan bir halde lustrously adv.
ışık saçarak scintillatingly adv.
ışık saçan bir halde radiantly adv.
ışık hızında at speed of light adv.
ışık saçan bir şekilde radiately adv.
ışık saçarak radiately adv.
ışık saçarak luciferously adv.
ışık olmadan in darkness adv.
ışık saçarak starlike adv.
ışık veren in a blaze expr.
ışık yansıtan in a blaze expr.
Phrasals
(ışık vb.) kapatmak flip off v.
(ışık) yanmak come on v.
(ay ışığı, gölge, ışık bir yere) düşmek/vurmak cast on v.
ışık demetlerini farklı yönlere yansıtmak/saçmak scatter around v.
ışık demetlerini farklı yönlere yansıtmak/saçmak scatter about v.
yanmak/açılmak (lamba/ışık) come on v.
soğuk, ışık gibi etkilerden korumak için bitkinin bir kısmını toprakla örtmek earth up v.
(ışık, sis) yavaşça yayılmak creep across something v.
(ışık, sis) yavaşça kaplamak creep across something v.
(ışık, sis) bürümek creep across something v.
(ışık, sis) yavaşça yayılmak creep over someone or something v.
(ışık, sis) yavaşça kaplamak creep over someone or something v.
(ışık, sis) bürümek creep over someone or something v.
(birinin veya bir şeyin) üzerine vurup yakmak (güneş veya ışık) blaze down (on someone or something) v.
(ışık, renk) yıkamak bathe in v.
(ışık, renk) kaplamak bathe in v.
(ışık, renk) yayılmak bathe in v.
gözünden ışık saçmak glitter with something v.
bir şeye ışık tutmak bring out v.
(ışık, sis) yavaşça yayılmak creep across something v.
(ışık, sis) yavaşça kaplamak creep across something v.
ışık huzmelerini etrafa dağıtmak scatter about v.
birinin/bir şeyin üzerine bir ışık, duman, renk yaymak bathe someone or something in something v.
-in üzerine vurup/gelip yakmak (güneş/ışık) blaze down v.
ışık/ateş saçmak flare out v.
ışık yaymak flare out v.
alev şeklinde ışık vermek flare out v.
(birine/bir şeye bir şeyle) ışık tutmak flash (something) at (someone or something) v.
birden/bir anda sönmek (ışık) flash off v.
aniden sönmek (ışık) flash off v.
sönüvermek (ışık) flash off v.
birine/bir şeye ışık tutmak flash on someone or something v.
birinin/bir şeyin üstüne yanmak (ışık) flash on someone or something v.
dışarı ışık vermek flash out v.
aniden yanmak (ışık) flash up v.
bir şeyi açmak/yakmak (ışık) flick something on v.
açmak/yakmak (ışık) flick on v.
(ışık) yakmak/açmak flip on v.
ışık hızıyla geçmek streak across v.
(bir şeyi) belirli bir ışık altında göstermek dress up v.
(ışık) şiddetle vurmak beat down v.
Phrases
ışık oyunu trick of the light n.
tünelin sonundaki ışık a light at the end of the tunnel n.
ışık olsun let there be light expr.