crack! - Türkisch Englisch Wörterbuch

crack!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen, die der Begriff "crack!" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
crack n. çatırtı
I heard a twig crack.
Bir dal çatırtısı duydum.

More Sentences
crack n. çatlak
Something was oozing through a crack in the wall.
Duvardaki çatlaktan bir şeyler sızıyordu.

More Sentences
crack v. çatlamak
The glass table cracked under the weight of the enormous vase.
Cam masa, devasa vazonun ağırlığı altında çatladı.

More Sentences
General
crack n. deneme
I would love to have a crack at ziplining.
Çelik halatla inişi bir denemeyi çok isterdim.

More Sentences
crack cocaine n. krek kokain
How addictive is crack cocaine?
Krek kokain ne kadar bağımlılık yapıyor?

More Sentences
crack n. aralık
The door opened a crack.
Kapı bir aralık açıldı.

More Sentences
crack n. çatlak
These initiatives are therefore to be welcomed, but the same cracks seem to be appearing again.
Bu nedenle bu girişimler memnuniyetle karşılanmalıdır, ancak aynı çatlaklar yeniden ortaya çıkıyor gibi görünmektedir.

More Sentences
crack n. yarık
Scorpions hide in cracks.
Akrepler yarıklarda saklanır.

More Sentences
crack n. çatırdama
The conflict caused cracks in the organization.
Yaşanan çatışma örgüt içerisinde çatırdamalara neden oldu.

More Sentences
crack n. (buluğ çağında) sesin çatlaması
Tom's voice began to crack.
Tom'un sesi çatlamaya başladı.

More Sentences
crack n. gürleme
There was a loud crack of thunder, and then it started pouring.
Şiddetli bir gök gürlemesi duyuldu ve ardından yağmur yağmaya başladı.

More Sentences
crack n. atıp tutma
It's unacceptable to make cracks about someone's appearance.
Birinin dış görünüşü hakkında atıp tutmak kabul edilemez.

More Sentences
crack n. yazılım kırma
I downloaded the crack file for the software.
Sürüm yükseltmek için yazılım kırma dosyasını indirdim.

More Sentences
crack v. kırılmak
I can only emphasise that these are the really hard nuts that finally need to be cracked.
Sadece bunların nihayet kırılması gereken gerçekten zor cevizler olduğunu vurgulayabilirim.

More Sentences
crack v. çatlamak
The ice is too hard to crack.
Buz, çatlamayacak kadar sert.

More Sentences
crack v. kırmak
Would it not be prudent to see how it works before we use a sledgehammer to crack a nut?
Bir somunu kırmak için balyoz kullanmadan önce nasıl çalıştığını görmek akıllıca olmaz mı?

More Sentences
crack a joke v. şaka yapmak
Tom cracked a joke.
Tom bir şaka yaptı.

More Sentences
crack v. çıtlatmak
Tom cracked his knuckles.
Tom parmaklarını çıtlattı.

More Sentences
crack v. çözmek (şifreyi)
The police eventually cracked the case.
Polis sonunda vakayı çözdü.

More Sentences
crack v. çatlatmak
The ice will crack under your weight.
Buz senin ağırlığın altında çatlayacak.

More Sentences
crack a nut v. ceviz kırmak
Would it not be prudent to see how it works before we use a sledgehammer to crack a nut?
Balyozla ceviz kırmaya kalkışmadan önce işin nasıl yürüdüğünü görmek akıllıca olmaz mı?

More Sentences
crack v. aralamak
The door opened a crack.
Kapı birazcık aralandı.

More Sentences
crack v. (parmak) çıtlatmak
Carry cracked her knuckles and started typing on her computer.
Carry parmak eklemlerini çıtlattı ve bilgisayarında bir şeyler yazmaya başladı.

More Sentences
crack v. çarpmak
She lost her balance and cracked her elbow on the door.
Dengesini kaybetti ve dirseğini kapıya çarptı.

More Sentences
crack v. altında ezilmek
Frank finally cracked under the pressure of work.
Frank en sonunda iş baskısının altında ezildi.

More Sentences
crack v. (ses) çatallaşmak
Her voice cracked as she told the heartbreaking story.
Yürek parçalayan hikâyesini anlatırken sesi çatallaştı.

More Sentences
crack v. yıldırmak
They thought their interference would crack me, but I proved them wrong.
Müdahalelerinin beni yıldıracağını düşündüler ama yanıldıklarını kanıtladım.

More Sentences
crack v. kilidini kırmak
The burglars used several tools to crack the safe.
Hırsızlar kasanın kilidini kırmak için çeşitli aletler kullanmışlardır.

More Sentences
crack adj. uzman
The crack troops were the first ones to be sent to the area.
Bölgeye ilk gönderilenler uzman birliklerdi.

More Sentences
Colloquial
crack n. deneme
Would you like to take a crack at the job?
Bu işi denemek ister misin?

More Sentences
Idioms
crack of dawn n. sabahın körü
We have to leave at the crack of dawn tomorrow.
Yarın sabahın köründe yola çıkmak zorundayız.

More Sentences
crack of dawn n. sabahın ilk ışıkları
Tom woke up at the crack of dawn.
Tom sabahın ilk ışığında uyandı.

More Sentences
crack a smile v. tebessüm etmek
Tom didn't crack a smile.
Tom tebessüm etmedi.

More Sentences
crack open v. aralamak
Turn off the oven, crack open the oven door and let the Pavlova cool for one hour.
Fırını kapatın, fırın kapağını birazcık aralayın ve tatlının bir saat soğumasına izin verin.

More Sentences
Common Usage
crack v. yarılmak
General
a hard nut to crack n. demir leblebi
crack n. şırak
the crack of dawn n. sabahın körü
hard nut to crack n. çetin ceviz
crack n. hızlı darbe
crack width n. çatlak genişliği
crack n. çatırtı
crack n. as
crack n. özür
crack n. patlama
crack n. birinci sınıf şey
a crack shot n. keskin nişancı
crack n. çıt
crack n. şaklama
crack n. çatlaklık
a hard nut to crack n. çetin ceviz
crack cocaine n. taş kokain
crack n. vuruş
crack up n. güçten düşme
crack n. çene çalma
bark crack n. kabuk çatlağı
crack n. çarpma
crack n. espri
crack n. bitirim
spread (of crack) n. çatlak ilerlemesi
crack detector n. çatlak bulucu
crack-up n. yıkılma
crack-up n. çökme
hair crack n. kılcal çatlak
crack baby n. hamileliği sırasında krek kokain kullanan annenin doğurduğu çocuk
crack shot n. keskin nişancı
crack of doom n. mahşer günü
crack of doom n. kıyamet günü
a crack shot n. usta bir nişancı
butt crack n. kıç çatalı
crack-up n. kaza
ice crack n. buz çatlağı
crack monitor n. çatlak gözlemcisi
crack monitor n. çatlak monitörü
crack n. çok kısa zaman
crack n. an
crack n. konuşma
crack n. sohbet
crack n. dedikodu
crack n. masal
crack n. hikaye
crack n. şaka
crack n. taşlama
crack n. bozulmadan kaynaklı kusur
crack n. yaşlanma nedeniyle beceride zayıflık
crack n. eksiklikten doğan hata
crack n. kafadan çatlak tip
crack n. eve izinsiz girme
crack n. soygun
crack n. sert ve sesli bir vuruş
crack n. tek bir çaba
crack n. tek bir teşebbüs
crack [uk] [dialect] n. övünme
crack [obsolete] n. yaramaz erkek çocuğu
crack n. akıl hastalığı
crack n. zeka geriliği
crack addict n. taş kokain bağımlısı
crack jokes v. şaka yapmak
crack v. kütürdemek
crack v. şaklatmak
crack down on v. son vermek için bir şeyin üstüne gitmek
crack v. yarmak
crack up v. çökmek
crack v. patlamak
crack v. zorlamak
crack up v. övmek
crack up v. yıkılmak
crack v. açmak (kasayı)
crack v. ayrılmak
crack up v. güçten düşmek
crack up v. dağıtmak
crack v. çökmek
crack a joke v. takılmak
crack up v. dağılmak
crack v. çatırdatmak
crack v. çatallaşmak (ses)
crack v. çatırdamak
crack a whip v. kamçı şaklatmak
crack a joke v. espri yapmak
crack v. şaklamak
crack down on v. müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
crack down v. sert önlemler almak
crack down v. aşırı önlem almak
crack v. vurmak
crack a joke v. güldürücü öykü anlatmak
crack one’s knuckles v. parmak çıtlatmak
crack the seeds v. çekirdek çitlemek
crack open a watermelon v. karpuz çatlatmak
crack one's knuckles v. parmak çıtlatmak
crack one's knuckles v. parmak kütletmek
crack the window v. pencereyi aralık bırakmak
crack the window v. camı aralamak
crack the window v. camı aralık bırakmak
crack v. sinirsel çöküntü yaşamak
crack up v. sinirsel çöküntü yaşamak
crack up v. sinir krizi geçirmek
crack v. sinir krizi geçirmek
crack one’s skull v. kafatası çatlamak
be caught smoking crack pipe v. krek çekerken yakalanmak
be caught smoking crack pipe v. taş kokain çekerken yakalanmak
crack an egg into a pan v. tavaya yumurta kırmak
crack v. parçalanmak
crack v. konuşmak
crack v. sohbet etmek
crack v. dedikodu yapmak
crack v. mahvolmak
crack v. başarısız olmak
crack v. uyumsuz ses çıkarmak
crack v. sert ses çıkarmak
crack v. hızla gitmek
crack v. hedefe ilerlemek
crack v. birden ve sertçe söylemek
crack v. tokat gibi söylemek
crack v. (şişe) açıp içmek
crack v. bulmacayı çözmek
crack v. gizemini ortaya çıkarmak
crack v. (bir zümrede) ün kazanmak
crack v. çalışmak üzere (kitabı) açmak
crack v. ihlal etmek
crack v. zarar vermek
crack v. yok etmek
crack v. tahrip etmek
crack v. (alışılageldik olanı) aniden son vermek
crack v. kökünü kazımak
crack (up) v. (baskı altında) verimini kaybedip dağılmak
crack (up) v. aracın (kontrolünü kaybederek) çarpmak
crack (up) v. öve öve bitirememek
crack (up) v. methetmek
crack (on) v. yelkenleri açarak hızlanmak
crack [dialect] v. böbürlenmek
crack [dialect] v. övünmek
crack [uk] v. (eve) zorla girmek
crack v. kabul veya onay almak için (bir engeli) aşmak
crack v. (şaka, espri) patlatmak
crack v. (mısır, buğday) ezerek parçalamak
crack v. lisanssız yazılım edinmek
crack v. yazılım kırmak
crack adj. delice
crack adj. başarılı
crack adj. yetenekli
crack-brained adj. kaçık
crack-brained adj. çatlak
crack-brained adj. kafadan çatlak
crack-brained adj. kafadan kontak
crack-brained adj. kafadan sakat
at the crack of dawn adv. şafak sökümünde
crack adv. çatırtı sesiyle
Phrasals
crack on v. artırmak
crack down v. aman vermemek
crack down v. aşırı önlem almak
crack down v. göz açtırmamak
crack down v. sıkıştırmak
crack down v. sıkı önlem almak
crack down v. (yolsuzlukların) üzerine gitmek
crack open v. yarılmak
crack through (something) v. (bir şeyi) yarmak
crack through (something) v. (bir şeyin) içinden geçip gitmek
crack through (something) v. zor bir durumun üstesinden gelmek
crack through (something) v. zor bir durumdan çıkmak
crack through (something) v. kurtulmak
crack onto (someone) v. (biriyle) flört etmek
crack onto (something) v. (bir şeye) rastlamak
crack onto (something) v. (bir şeye) denk gelmek
crack onto (something) v. (bir şey) keşfetmek
crack onto (something) v. şans eseri (bir şey) bulmak
crack down (on someone or something) v. (birine/bir şeye) müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
crack down (on someone or something) v. (birine/bir şeye) kesin sınır koymak
crack down (on someone or something) v. (biri/bir şey üzerinde) sert önlemler almak
crack down (on someone or something) v. (birine/bir şeye) aman vermemek
crack down (on someone or something) v. (birine/bir şeye) göz açtırmamak
crack down (on someone or something) v. (biri/bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak
crack down on (something) v. (bir şeye) müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
crack down on (something) v. (bir şeye) kesin sınır koymak
crack down on (something) v. (bir şey üzerinde) sert önlemler almak
crack down on (something) v. (bir şeye) aman vermemek
crack down on (something) v. (bir şeye) göz açtırmamak
crack down on (something) v. (bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak
crack on v. hevesle yapmak/devam etmek
crack on v. azimle yapmak/devam etmek
crack on v. hızla yapmak/devam etmek
crack on v. tutkuyla yapmak/devam etmek
crack onto (someone) [australia] v. (biriyle) flört etmek
crack onto (someone) [australia] v. (biriyle) kırıştırmak
crack onto (something) v. (bir şeye) denk gelmek
crack onto (something) v. (bir şeye) rastlamak
crack onto (something) v. (bir şey) keşfetmek
crack onto (something) v. şans eseri (bir şey) bulmak
crack someone or something up v. birini/bir şeyi haşat etmek
crack someone or something up v. birini/bir şeyi harap etmek
crack someone or something up v. birini/bir şeyi mahvetmek
crack something up v. bir şeyi haşat etmek
crack something up v. bir şeyi harap etmek
crack something up v. bir şeyi mahvetmek
crack something up v. bir şeyi çarpmak
crack something up v. bir şeyi parçalamak
Phrases
crack off v. (sıcak camı) üfleme borusundan düşürmek
It is harder to crack a prejudice than an atom expr. bir önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan zordur
you've got to crack a few eggs to make an omelet expr. yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
you've got to crack a few eggs to make an omelet expr. omlet yapmak için birkaç yumurta kırman gerekir
you've got to crack a few eggs to make an omelet expr. bir şeyleri başarmak için birilerini incitmekten başka şansın yok
Proverb
he that would eat the kernel must crack the nut emeksiz yemek olmaz
Colloquial
crack of laughter n. çatlak bir kahkaha
dirty crack n. kötü/kaba söz
a tough nut to crack n. zorlu rakip
crack n. şaka
crack n. espri
crack n. dokundurma
crack n. taş
crack n. iğneli söz
crack n. hamle
crack n. girişme
crack n. birim
crack n. tek seferlik kullanım
crack n. (insan için) mükemmel
crack n. (insan için) üst düzey
crack n. muhteşem
crack-rack n. motosiklette, sürücünün arkasındaki ek oturma yeri
crack-rack n. (motosiklette) arka oturak
crack-rack n. motosiklette, sürücünün arkasındaki ek oturma yeri
crack-rack n. (motosiklette) arka oturak
crack [ireland] n. gündelik eğlence etkinliği
crack team n. uzman ekip
crack someone up v. birini güldürmek
crack v. dili çözülmek
crack v. ötmeye başlamak
crack v. ağzındaki baklayı çıkarmak
crack v. (kasa) patlatmak
crack v. (kasa) içine girmek
crack a tube v. bir bira açmak
crack a tube v. teneke bira açmak
make a crack v. küstahça konuşmak
make a crack v. küçümseyici yorumlarda bulunmak
make a crack v. iğneleyici konuşmak
make a crack v. laf sokmak
make a crack v. dokundurmak
crack up v. haşat etmek
crack up v. harap etmek
crack up v. mahvetmek
crack up v. kaza yapmak
crack v. başarmak
crack [australia] v. bulmak
crack [australia] v. yakalamak
crack-brained adj. deli
crack-brained adj. kafadan çatlak
at the crack of dawn expr. sabahın köründe
at the crack of dawn expr. sabahın ilk ışığında
Idioms
a hard egg to crack n. zor biri/mesele/durum/iş
a hard egg to crack n. meşakkatli şey
first crack at something n. bir şeyde ilk deneyim/girişim
a hard/tough nut to crack n. çetin ceviz
hard nut to crack n. çetin ceviz
a tough nut to crack n. çetin ceviz
tough nut to crack n. çetin ceviz
a hard nut to crack n. çetin ceviz
a fair crack of the whip n. eşit fırsat
fair crack of the whip n. eşit fırsat
a fair crack of the whip n. ele geçen şans
fair crack of the whip n. eşit şans
a fair crack of the whip n. kendini kanıtlayabilme fırsatı
a fair crack of the whip n. verilecek uygun şans
a hard nut to crack n. zorlu rakip
a fair crack at something n. fırsat
a fair crack at something n. hak edilen fırsat
a fair crack at something n. uygun fırsat
a hard egg to crack n. anlaşılması güç durum
a hard egg to crack n. içinden çıkılması güç durum
a hard egg to crack n. kapalı kutu
a hard egg to crack n. çözmesi zor kimse
tough egg (to crack) n. çetin ceviz
tough egg (to crack) n. zorlu rakip
tough egg (to crack) n. kapalı kutu
tough egg to crack n. çetin ceviz
tough egg to crack n. zorlu rakip
tough egg to crack n. kapalı kutu
tough nut to crack n. çetin ceviz
tough nut to crack n. zorlu rakip
tough nut to crack n. kapalı kutu
a fair crack at something n. (bir şeyde) eşit şans
a fair crack at something n. (bir şey için) eşit fırsat
a fair crack at something n. kendini kanıtlayabilme fırsatı
a fair crack at something n. kendi yeteneğini deneme/gösterme fırsatı
a hard nut (to crack) n. kapalı kutu
a hard nut (to crack) n. anlaşılması zor kimse/şey
a hard nut (to crack) n. zor kimse/iş
a hard nut (to crack) n. baş etmesi zor kimse/iş
a sledgehammer to crack a nut [uk] n. gereğinden fazla güç/çaba
a sledgehammer to crack a nut [uk] n. orantısız güç
a sledgehammer to crack a nut [uk] n. yumurtayı balyozla kırma
a sledgehammer to crack a nut [uk] n. fındık kırmak için balyoz kullanma
a tough nut (to crack) n. çetin ceviz
a tough nut (to crack) n. başa çıkılması zor kimse
a tough nut (to crack) n. zorlu kimse
a tough nut (to crack) n. dişli kimse
a tough nut (to crack) n. yaman kimse
a hard nut (to crack) n. çetin ceviz
a hard nut (to crack) n. başa çıkılması zor kimse
a hard nut (to crack) n. zorlu kimse
a hard nut (to crack) n. dişli kimse
a hard nut (to crack) n. yaman kimse
a tough nut to crack n. zorlu iş
a tough nut to crack n. başa çıkılması güç iş
a tough nut to crack n. halletmesi güç iş
a tough nut to crack n. zor iş
a tough nut to crack n. uğraştırıcı iş
a tough nut to crack n. zor kimse
a tough nut to crack n. baş etmesi güç kimse
a tough nut to crack n. uğraştırıcı kimse
a tough nut to crack n. anlaşması güç kimse
crack of dawn n. karga bokunu yemeden
first crack at n. -de ilk deneyim/girişim
first crack at n. '-de ilk fırsat/şans
the first crack at (something) n. (bir şeyde) ilk fırsat
the first crack at (something) n. (bir şeyde) öncelik
the first crack at (something) n. (bir şeyi yapmak için) ilk şans
give a fair crack at something v. birine fırsat tanımak/vermek
give a fair crack at something v. birine şans tanımak/vermek
crack one's egg v. (bir maçta) ilk sayısını yapmak
crack one's egg v. (bir maçta) iyi bir açılış yapmak
crack one's egg v. sayı yapmaya başlamak
crack one's egg v. şeytanın bacağını kırmak
crack one's duck v. (bir maçta) ilk sayısını yapmak
crack one's duck v. (bir maçta) iyi bir açılış yapmak
crack one's duck v. sayı yapmaya başlamak
crack one's duck v. şeytanın bacağını kırmak
crack the code v. bir sorunu ya da gizemi çözmek
crack the code v. açıklığa kavuşturmak
crack the code v. zor problemlere açıklık getirmek
crack something open v. bir şeyi çatlatmak/yarmak
crack up v. balatayı sıyırmak
take a crack at doing something v. bir şeyde şansını denemek
crack something wide open v. bir şeyi çatlatmak/yarmak
take a crack at something v. bir şeyi denemek
give somebody a fair crack of the whip v. birisine fırsat vermek
take a crack at something v. bir şeyi tecrübe etmek
take a crack at doing something v. bir şeyi tecrübe etmek
give someone a fair crack of the whip v. birine bir fırsat vermek
take a crack at something v. bir şeyde şansını denemek
give somebody a fair crack of the whip (brit) v. birine bir şans vermek
take a crack at something v. bir denemek
take a crack at doing something v. bir şeyi denemek
use a sledgehammer to crack a nut v. bir işi gerektiğinden fazla güç veya çabayla yapmak
give somebody a fair crack of the whip v. birisine şans tanımak
crack up v. balatayı yakmak
crack open v. çatlamak
crack the whip v. despot davranışlar sergilemek
crack a joke v. espri patlatmak
crack a good joke v. güzel bir espri patlatmak
take a crack at doing something v. girişimde/teşebbüste bulunmak
crack a joke v. fıkra patlatmak
take a crack at something v. girişimde/teşebbüste bulunmak
crack up v. gülmekten ölmek
crack up v. gülmekten yarılmak
crack up v. gül gül ölmek
crack under the strain v. iş yükünden/stresinden bunalıma girmek
crack the door open v. kapıyı birazcık aralamak
to crack something wide open v. ortaya çıkarmak
use a sledgehammer to crack a nut v. orantısız güç kullanmak
crack up v. kahkahalara boğulmak
crack the whip v. kamçıyı eline almak
take a crack at something v. şansını denemek
crack a joke v. şaka yapmak
crack wise v. şakalar yapmak
take a crack at v. riske girmek
crack up v. şalteri atmak
have a crack at v. son bir deneme yapmak
take a crack at v. son bir girişimde bulunmak
take a crack at v. son bir deneme yapmak
have a crack at v. sırası gelmek
have a crack at v. riske girmek
have a crack at something v. şansını denemek
crack open the champagne v. şampanyayı patlatmak
have a crack at v. son bir girişimde bulunmak
crack the secret of v. sırrını çözmek
take a crack at v. sırası gelmek
crack a crib v. soyup soğana çevirmek
crack up v. tükenmek
crack up v. tepesi atmak
crack up v. (sağlık açısından) çökmek
crack something open v. (bir skandalı) gözler önüne sermek/ortaya çıkarmak
use a sledgehammer to crack a nut v. yumurtayı balyozla kırmak
crack a bottle open v. (kutlama amacıyla) bir şişe açmak
crack something wide open v. (bir skandalı) gözler önüne sermek/ortaya çıkarmak
crack the whip v. yetkisini tümüyle kullanmak
crack open a bottle v. (kutlama amacıyla) bir şişe açmak
crack the top v. (listede vb) zirveye ulaşmak
crack the code v. zor bir sorunu çözmek
crack the code v. bir gizemi çözmek
crack the code v. bir sırrı açığa çıkarmak
crack the code v. bir bilinmezi ortaya çıkarmak
employ a steam engine to crack a nut v. orantısız güç kullanmak
employ a steam engine to crack a nut v. basit bir işi gereğinden fazla çaba harcayarak halletmek
employ a steam engine to crack a nut v. fındık kırmak için balyoz kullanmak
get the first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk sırada yer almak
get the first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak
get the first crack at (something) v. (bir şeyde) önceliği olmak
get the first crack at (something) v. (bir şeyi) ilk yapan olmak
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk sırada yer almak
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyde) önceliği olmak
take a sledgehammer to crack a nut v. orantısız güç kullanmak
take a sledgehammer to crack a nut v. basit bir işi gereğinden fazla çaba harcayarak halletmek
take a sledgehammer to crack a nut v. fındık kırmak için balyoz kullanmak
use a sledgehammer to crack a nut v. basit bir işi gereğinden fazla çaba harcayarak halletmek
use a sledgehammer to crack a nut v. fındık kırmak için balyoz kullanmak
want the first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk sırada yer almak
want the first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak
want the first crack at (something) v. (bir şeyde) önceliği olmak
employ a steam engine to crack a nut v. bir işi gereğinden fazla güç/kaynak kullanarak yapmak
employ a steam engine to crack a nut v. bir iş için gereksiz güç/kaynak kullanmak
employ a steam engine to crack a nut v. yumurtayı balyozla kırmak
employ a steam engine to crack a nut v. orantısız güç kullanmak
get the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmak için) ilk şansı elde etmek
get the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek
get the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) önceliği olmak
give (someone) the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmak için) önce (birine) şans vermek/tanımak
give (someone) the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) önce (birine) fırsat vermek/tanımak
give (someone) the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) önceliği (birine) vermek/tanımak
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyi yapmak için) ilk şansı elde etmek
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) önceliği olmak
(take/have a) crack at someone v. (birini) konuşturmaya çalışmak
(take/have a) crack at someone v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak
(take/have a) crack at someone v. (birine bir şey) yaptırmayı bir denemek
(take/have a) crack at someone v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek
(take/have a) crack at something v. (bir şey) yapmayı denemek
(take/have a) crack at something v. (bir şey) yapmayı bir denemek
(take/have a) crack at something v. (bir şeyde) şansını denemek
want the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmak için) ilk şansı istemek
want the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) ilk fırsatı istemek
want the first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) öncelik istemek
take the first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk fırsatı/şansı yakalamak
take the first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk fırsatı/şansı değerlendirmek
crack a book v. bir kitap açmak
crack a book v. kitap yüzü/kapağı açmak
crack open a book [us] v. bir kitap açmak
crack open a book [us] v. kitap yüzü/kapağı açmak
crack a window (open) v. pencereyi aralamak
crack a window (open) v. camı aralamak
crack open v. açmak
crack open v. yarmak
crack open v. çatlatmak
crack open v. açığa çıkarmak
crack open v. meydana çıkarmak
crack open v. ifşa etmek
crack open v. herkese duyurmak
crack open v. açığa vurmak
crack open a bottle v. bir şişe (içki) açmak
crack open the bottle v. şişe (içki) açmak
crack the door v. kapıyı açmak/aralamak
give (one) a fair crack of the whip v. (birine) bir fırsat vermek
give (one) a fair crack of the whip v. (birine) şans tanımak
give (one) a fair crack of the whip v. (birine) adilce bir şans vermek
have a crack at (doing) something v. bir şey (yapmayı) denemek
have a crack at (doing) something v. bir şeyi tecrübe etmek
have a crack at (doing) something v. bir şeyde şansını denemek
have a crack at (doing) something v. bir şey girişiminde/teşebbüsünde bulunmak
get a crack at (doing) something v. bir şey (yapmayı) denemek
get a crack at (doing) something v. bir şeyi tecrübe etmek
get a crack at (doing) something v. bir şeyde şansını denemek
get a crack at (doing) something v. bir şey girişiminde/teşebbüsünde bulunmak

Bedeutungen, die der Begriff "crack!" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Petrol
crack marjı crack spread n.