duygusal - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

duygusal



Bedeutungen von dem Begriff "duygusal" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 51 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
duygusal sentimental adj.
duygusal romantic adj.
duygusal emotional adj.
duygusal sensual adj.
General
duygusal susceptible adj.
duygusal emotional adj.
duygusal drama adj.
duygusal soulful adj.
duygusal sensual adj.
duygusal sensuous adj.
duygusal soppy adj.
duygusal sentient adj.
duygusal tabloid adj.
duygusal supersensual adj.
duygusal thin skinned adj.
duygusal feeling adj.
duygusal sensitive adj.
duygusal supersensible adj.
duygusal emotive adj.
duygusal sensational adj.
duygusal affectional adj.
duygusal torchy adj.
duygusal misty adj.
duygusal moist adj.
duygusal rhapsodic adj.
duygusal rosewater adj.
duygusal rosewatered adj.
duygusal pandemian adj.
duygusal fleshy adj.
duygusal romancy adj.
duygusal romantical adj.
duygusal snively adj.
duygusal snivelly adj.
duygusal sobby adj.
duygusal spooney adj.
duygusal spoony adj.
duygusal squishy adj.
duygusal subtitle adj.
duygusal subtle adj.
Colloquial
duygusal temperamental adj.
duygusal soft-boiled adj.
duygusal emo (emotional) abrev.
Psychology
duygusal affective adj.
duygusal emotive adj.
duygusal esthetic adj.
duygusal aesthetic adj.
Literature
duygusal novelettish adj.
duygusal novelish adj.
duygusal novelistic adj.
Linguistics
duygusal emotive adj.
duygusal affective adj.

Bedeutungen, die der Begriff "duygusal" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
duygusal ortalama emotional mean n.
duygusal tarafsızlık emotional neutrality n.
aşırı duygusal söz veya yazı slop n.
duygusal ilişkiler emotional relations n.
duygusal uyum emotional adaptation n.
duygusal zeka emotional intelligence n.
duygusal yakınlık affection n.
duygusal tıkanma emotional blocking n.
duygusal eylem emotional action n.
duygusal çöküntü psikozu depressive psychosis n.
mırıldanır gibi duygusal şarkılar söyleyen şarkıcı crooner n.
duygusal zeka seviyesi emotional intelligence level n.
duygusal zeka emotional quotient n.
duygusal boşalma catharsis n.
duygusal yalnızlık emotional loneliness n.
aniden duygusal ilişkisini bitirme jilting n.
duygusal uyumsuzluk affect n.
duygusal yakınlık affiliation n.
duygusal rahatsızlık emotional disturbance n.
duygusal düzensizlik affective disorder n.
duygusal kişi sentimentalist n.
duygusal davranma sentimentalisation n.
duygusal olarak bağlı olmama noninvolvement n.
duygusal çöküş emotional breakdown n.
duygusal aşk şarkısı torch song n.
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse torch singer n.
duygusal bağ emotional bond n.
duygusal bağ emotional tie n.
sosyal-duygusal lider social-emotional leader n.
duygusal konulu tear-jerker n.
duygusal körleşme emotional blunting n.
güçlü bir duygusal bağ a strong emotional bond n.
duygusal kuşatma emotional siege n.
duygusal paylaşım ve yakınlık emotional sharing and intimacy n.
duygusal sığlık blunted affect n.
duygusal bağlılık affective attachment n.
duygusal bağlılık emotional commitment n.
duygusal bağlılık devotion n.
duygusal olarak yakınlaşma getting emotionally close n.
duygusal yakınlık/yakınlaşma emotional intimacy n.
duygusal endişe emotional anxiety n.
duygusal ipuçları emotional cues n.
duygusal/manevi bağlılık emotional attachment n.
duygusal değer sentimental value n.
duygusal işkence emotional torture n.
duygusal ve davranışsal zorluklar emotional and behavioural difficulties n.
duygusal farklılık chasm n.
duygusal iyi oluş emotional well-being n.
duygusal davranma sentimentalization n.
duygusal olarak bağlı olmama non-involvement n.
duygusal boşluk emotional emptiness n.
duygusal boşluk emotional void n.
duygusal sağlık emotional health n.
(duygusal anlamda) deşarj olma tension release n.
duygusal yaşam emotional life n.
duygusal ilgi romantic interest n.
duygusal ilgi love interest n.
duygusal istikrar emotional stability n.
duygusal denge emotional stability n.
duygusal kabızlık emotional constipation n.
duygusal gereksinim emotional necessity n.
duygusal travma emotional trauma n.
duygusal tepki emotional reaction n.
duygusal çöküntü tailspin n.
duygusal yakınlık affectionateness n.
duygusal anlamda iyileşme süreci rebound n.
bir çeşit duygusal ve manevi destek modeli pastoral care n.
duygusal yoğunluk temperature n.
aşırı duygusal kimse throbber n.
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse torcher n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik treacle n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı treacle n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik glop n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı glop n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik mush n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı mush n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik slop n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı slop n.
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı hayvan esa (emotional support animal) n.
(insanlar arasındaki) duygusal gerilim electricity n.
duygusal kimse emotional person n.
zihinsel veya duygusal tutarlılık sağlayan şey ballast n.
duygusal veya fiziksel canlılık bang n.
duygusal olmama unsusceptibility n.
hassas olunan konuya verilen öngörülebilir duygusal tepki knee jerk reaction n.
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı kedi/köpek emotional support dog/cat n.
duygusal çöküş hangover n.
duygusal problem hang-up n.
aşırı duygusal ve ağlak olma eğilimi maudlinism n.
abartılı derecede duygusal davranış melodramatics n.
aşırı duygusal kimse melodramatist n.
vücuttaki fiziksel ve duygusal travma birikimini gidermeye yönelik bir tür derin doku masajı hellerwork n.
duygusal yaralanma bruise n.
aşırı duygusal davranış heroic n.
aşırı duygusal dil heroic n.
duygusal olarak bağlı olunan aile ortamı home n.
duygusal çöküş hump [uk] n.
aşırı duygusal kimse hysteric n.
süslü ambalajı olan, duygusal veya mizahi söz içeren parti gereçleri motto n.
duygusal coşku hwyl n.
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi love line n.
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi heart line n.
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi line of heart n.
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi mensal line n.
duygusal yakınlık love-drury n.
duygusal yakınlık nesnesi lovey n.
aşırı duygusal olma mushiness n.
büyüme çağında yaşanan duygusal zorluklar growing pains n.
güçlü duygusal tepkilere neden olan konu gut issue n.
kendisini entelektüel veya duygusal doyuma ulaştıracak şekilde hareket eden kimse onanist n.
duygusal yoksunluk impersonality n.
duygusal bağın olmadığı yakınlaşma situationship n.
belirgin duygusal yoğunluk drive n.
duygusal olarak baba yerine geçen kimse father figure n.
duygusal olarak baba yerine geçen kimse father-figure n.
duygusal kişilik feelingness n.
duygusal nitelik feelingness n.
duygusal duyarlılık feelings n.
sözdizimsel veya duygusal ayrım yaratan ses tonu değişimi intonation n.
duygusal eziyet pang n.
duygusal durum fettle n.
(duygusal, ilkesel sebeplerle) bir şeye karşı olan kimse foe n.
duygusal yoğunluk noktası orgasm n.
duygusal gelgitlerin yaşandığı durum rollercoaster n.
duygusal idealizm sentiment n.
edebiyatta veya sanatta ortaya konan duygusal fikir sentiment n.
pasaj veya ifadenin duygusal önemi sentiment n.
vecize, önerme veya nükte olarak ifade edilen duygusal fikir veya dilek sentiment n.
duygusal kimse sentimental n.
duygusal düşünce sentimentality n.
duygusal ifade sentimentality n.
anne ile yavrusu arasındaki duygusal bağ silver cord n.
aşırı duygusal kimse softhead n.
duygusal boşluk emotional gap n.
aşırı duygusal şiirsel yazın poesie n.
aşırı duygusal şiirsel yazın poesy n.
aşırı duygusal şey sorghum n.
duygusal kimse spooney n.
duygusal kimse spoony n.
duygusal anlamda duyarsızlaşmış kimse stoic n.
(duygusal) yük charge n.
duygusal olmak be emotional v.
duygusal olmak be sentimental v.
aşırı duygusal davranmak hoke v.
fiziksel ve duygusal olarak tükenmek be physically and emotionally spent v.
duygusal davranmak emote v.
duygusal gelgitler yaşamak be on an emotional rollercoaster v.
aşırı duygusal ya da abartılı davranmak camp v.
(duygusal anlamda) iyileşmek rebound v.
duygusal şarkı söylemek torch v.
duygusal olarak soğutmak alien v.
duygusal çekim hissetmek yearn v.
duygusal bağ oluşturmak bind v.
aşırı duygusal hale getirmek melodramatize v.
aşırı duygusal hale getirmek melodramatise v.
(ses) özellikle duygusal gerginlik nedeniyle aniden değişmek break v.
zihinsel veya duygusal heyecan uyandırma kapasitesinden, zindelikten, şevkten veya tutkudan mahrum bırakmak desiccate v.
aşırı duygusal davranmak overemote v.
duygusal veya ruhsal çalkantı içinde olmak churn v.
duygusal etkisini yaşamak feel v.
duygusal yaklaşmak feel v.
duygusal tepki vermek feel v.
duygusal ağrı yaratmak pang v.
duygusal yönden heyecanlandırmak geek v.
duygusal şekilde yaşamak sensualize v.
duygusal şekilde yaşamak sensualise v.
duygusal hareket etmek sentimentize v.
duygusal düşüncelere kapılmak sentimentize v.
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak sentimentize v.
duygusal hareket etmek sentimentise v.
duygusal düşüncelere kapılmak sentimentise v.
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak sentimentise v.
duygusal şoka uğratmak prostrate v.
aşırı duygusal slushy adj.
aşırı duygusal soppy adj.
melodram gibi aşırı duygusal transpontine adj.
aşırı duygusal gooey adj.
aşırı duygusal melodramatic adj.
aşırı duygusal maudlin adj.
aşırı duygusal histrionic adj.
aşırı duygusal impressionable adj.
aşırı duygusal (söz) sloppy adj.
aşırı duygusal impressible adj.
aşırı duygusal schmalzy adj.
aşırı duygusal slobbery adj.
aşırı duygusal schmaltzy adj.
aşırı duygusal bathetic adj.
aşırı duygusal supersensitive adj.
aşırı duygusal syrupy adj.
aşırı duygusal mushy adj.
ağlayacak kadar duygusal maudlin adj.
aşırı duygusal mawkish adj.
fiziksel ya da duygusal duyusal zevk tutkusu ile ilgili sensualistic adj.
aşırı duygusal hokey adj.
aşırı duygusal excessively sentimental adj.
aşırı duygusal overly emotional adj.
aşırı duygusal over-sensitive adj.
aşırı duygusal over-sentimental adj.
fazla duygusal huffy adj.
fazla duygusal thin-skinned adj.
fazla duygusal touchy adj.
aşırı duygusal overemotional adj.
aşırı duygusal (olumsuz anlamda) treacly adj.
-ile duygusal bağ kurmuş emotionally involved adj.
-ile duygusal bağı olan emotionally involved adj.
aşırı duygusal sappy adj.
aşırı duygusal soupy adj.
(duygusal açıdan) güçlü ve (her türlü duygusal travmaya karşı) sağlam heartstrong adj.
ruhen veya duygusal açıdan yenilenmiş reborn adj.
aşırı duygusal ve alıngan namby-pamby adj.
duygusal boyutta olan nonphysical adj.
aşırı duygusal theatrical adj.
duygusal olarak etkilenmiş tipsy adj.
duygusal olarak etkilemeyen unmoving adj.
duygusal olmayan unsensational adj.
duygusal olmayan unsusceptible adj.
duygusal bir durum veya eylem olması sebebiyle melodrama yakışan melodramatical adj.
aşırı veya utandırıcı derecede duygusal messy adj.
(duygusal baskı altında) duraksayarak konuşan broken adj.
duygusal olarak yaralayıcı bruising adj.
aşırı duygusal hyperemotional adj.
fazla duygusal hyperemotional adj.
aşırı duygusal hypersensual adj.
çok duygusal hypersensual adj.
aşırı duygusal moist adj.
aşırı duygusal lurid adj.
(sanat eseri) anlamından ziyade duygusal olarak etkileyen decorative adj.
duygusal coşkudan yoksun desiccated adj.
duygusal olarak kendini kaptırmamış detached adj.
aşırı duygusal histrionical [uk] adj.
duygusal olarak yalnızca tek bir erkeğe bağlı one-man adj.
duygusal olarak yalnızca tek bir kadına bağlı one-woman adj.
çok duygusal overripe adj.
duygusal açıdan ezilmiş devastated adj.
duygusal olarak sarsılmış devastated adj.
kendini duygusal olarak kaptırmamış disengaged adj.
duygusal duruma ait dispositional adj.
duygusal durum ile ilgili dispositional adj.
tiksindirici şekilde duygusal insipid adj.
aşırı duygusal cloying adj.
aşırı duygusal cloysome adj.
duygusal etki altında kalmayan fancy-free adj.
duygusal olarak bağlı involved adj.
vıcık vıcık duygusal slab adj.
aşırı duygusal slashy adj.
aşırı duygusal sloppy adj.
aşırı duygusal slutchy adj.
duygusal acı yaşayan smarting adj.
duygusal açıdan yükselmiş stirred adj.
çok duygusal superheated adj.
aşırı duygusal supersensuous adj.
duygusal ilişki yaşayan involved adj.
duygusal olarak feelingly adv.
duygusal açıdan sensually adv.
duygusal bir şekilde emotively adv.
aşırı duygusal bir biçimde histrionically adv.
duygusal olarak sensuously adv.
aşırı duygusal bir biçimde sloppily adv.
aşırı duygusal bir şekilde melodramatically adv.
duygusal olarak viscerally adv.
aşırı duygusal olarak mawkishly adv.
aşırı duygusal bir biçimde soppily adv.
duygusal bir şekilde sentimentally adv.
duygusal açıdan carnally adv.
duygusal olarak sensationally adv.
duygusal olarak sentimentally adv.
duygusal yönden emotionally adv.
duygusal bir sesle with a catch in one's voice adv.
duygusal olarak affectively adv.
duygusal bir şekilde affectively adv.
duygusal bir şekilde emotionally adv.
ani bir duygusal şok ile wrenchingly adv.
duygusal bir şekilde gnomically adv.
duygusal bir şekilde drippily adv.
duygusal bir şekilde romanticaly adv.
duygusal bir şekilde romanticly adv.
aşırı duygusal bir şekilde softheadedly adv.
Phrasals
zihinsel veya duygusal bir durumdan başka bir duruma geçmek carry off v.
eriyip gitmek (duygusal baskı altında) melt down v.
duygusal yıkıma uğramak melt down v.
duygusal olarak çökmek melt down v.
duygusal baskı altında ezilmek melt down v.
(duygusal olarak) düşük kalmak remain down v.
ruhsal/duygusal bir sorunla baş etmeye çalışmak exorcise out v.
ruhsal/duygusal bir sorunu içinden atmaya çalışmak exorcise out v.
ruhsal/duygusal bir sorunla yüzleşmeye çalışmak exorcise out v.
ruhsal/duygusal bir sorunun üstüne gitmeye çalışmak exorcise out v.
ruhsal/duygusal bir sorunla başa çıkmaya çalışmak exorcise out v.
ruhsal/duygusal bir sorunun üstesinden gelmeye çalışmak exorcise out v.
duygusal değişiklik yaşamak fall in v.
duygusal çöküş yaşamak fall in v.
duygusal çöküşe girmek fall in v.
daha kötü bir duygusal duruma girmek fall in v.
duygusal değişiklik yaşamak fall into v.
duygusal çöküş yaşamak fall into v.
duygusal çöküşe girmek fall into v.
daha kötü bir duygusal duruma girmek fall into v.
(birinden) sosyal/duygusal olarak soğumak pull away from (someone or something) v.
(birinden) sosyal/duygusal olarak kendini geri çekmek pull away from (someone or something) v.
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sokmak send into (something or some place) v.
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sevk etmek send into (something or some place) v.
duygusal olarak etkilemek take away v.
(birini) sürekli duygusal olarak etkilemek pinch at (someone) v.
duygusal olarak bağlı olmak attach to v.
ruhsal/duygusal bir sorunla baş etmeye çalışmak exorcise out of v.
ruhsal/duygusal bir sorunu içinden atmaya çalışmak exorcise out of v.
(duygusal anlamda) dağılmak fall to (something) v.
(duygusal anlamda) darmadağın olmak fall to (something) v.
(biriyle/bir şeyle) duygusal bağı giderek zayıflamak/kopmak grow away from (someone or something) v.
(birini duygusal/zihinsel/ruhsal) bir alana sokmak tap (one) into (something) v.
(biriyle duygusal/zihinsel/ruhani) bir alan arasında bağlantı kurmak tap (one) into (something) v.
Colloquial
bir kararı etkileyen öznel ve duygusal unsur gut factor n.
duygusal karşılık warm fuzzy n.
filmlerde olacak kadar etkileyici/duygusal bir hareket hollywood moment n.
filmlerde olacak kadar etkileyici/duygusal bir an hollywood moment n.
belirli konularda çabuk tetiklenen duygusal ve koyu liberal kimse knee jerk liberal n.
aşırı derecede mutsuz, kafası karışmış veya duygusal olarak dengesiz kimse mess n.
(duygusal açıdan veya yorgunluktan) bunalmış kimse mess n.
tıbbi tedaviye ihtiyacı olmayıp güven duymak için veya duygusal sorunlar nedeniyle doktora giden kimseler worried well n.
duygusal birliktelik olmayıp sadece cinsel ilişki yaşanan arkadaş friend with benefits n.
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) duygusal/hissiyat olarak vurmak get one right here v.
duygusal bağ kurmak get involved v.
duygusal ilişki kurmak get involved v.
birine duygusal olarak bağlanmak hook up v.
birinin üzerinde derin duygusal etkisi olmak do things to somebody v.
çok duygusal olmak wig v.
duygusal sorunlara sebep olmak hang up v.
duygusal sorunları olmak hang up v.
duygusal gelmek hit different v.
duygusal gelmek hit hard v.
duygusal olarak dengesiz teched adj.
duygusal olarak dengesiz tetched adj.
duygusal olarak açık ve samimi touchy-feely adj.
duygusal olmayan hard-headed adj.
aşırı duygusal drippy adj.
aşırı duygusal sudsy adj.
(birinin) duygusal/zihinsel durumu where (one) is at expr.
(birinin) duygusal/zihinsel konumu where (one) is at expr.
(birinin) içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum where (one) is at expr.
(birinin) duygusal/zihinsel durumu where (one's) head is at expr.
(birinin) duygusal/zihinsel konumu where (one's) head is at expr.
(birinin) içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum where (one's) head is at expr.
birinin duygusal/zihinsel durumu where someone's head is at expr.
birinin içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum where someone's head is at expr.
Idioms
duygusal destek amacıyla edinilen evcil hayvan emotional support dog/cat n.
duygusal kaçamak emotional affair n.
duygusal yük excess baggage n.
duygusal bir an hallmark moment n.
duygusal ve zihinsel olarak güçlülük heart of oak n.
duygusal bir an kodak moment n.
duygusal ağırlığı/önemi olan anlamlara da gelen kelime loaded word n.
ilişkileri duygusal olarak aşırı bağımlı, muhtaç kimse clinging vine n.
duygusal/dramatik/hassas yazılara odaklanan/yazılar üzerinde uzmanlaşmış yazar/gazeteci sob sister n.
fazla duygusal kadın sob sister n.
duygusal karşılık warm and fuzzy n.
aşırı duygusal rol yapmak chew on the scenery v.
aşırı duygusal rol yapmak chew up the scenery v.
duygusal anlamda mahvolmak come undone v.
(olmadık zamanda) duygusal olmak let one's emotions show v.
(duygusal anlamda) darmadağın olmak fall to pieces v.
duygusal olarak etkilenmek hit me (right) in the feels v.
duygusal açıdan yaralanmak get a bloody nose v.
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) duygusal/hissiyat olarak vurmak gets one right here v.
(birine) duygusal, romantik, cinsel açıdan bağlanmak get involved (in or with someone) v.
küçük bir duygusal tepki vermek bat an eye v.
küçük bir duygusal tepki vermek bat an eyelash v.
küçük bir duygusal tepki vermek bat an eyelid v.
çok duygusal olmak have a heart of glass v.
duygusal karar vermemek have a hard head v.
aşırı duygusal tepkilere bağlı hareket etmemek have both oars in the water v.
birinden/bir şeyden artık duygusal olarak etkilenmemek harden your heart against somebody/something v.
(birini) duygusal olarak yıkmak rip (someone) in two v.
(birinin duygusal olarak) canını çok acıtmak/yakmak tear (someone) in two v.
duygusal yoğunluğu düşürmek lower the temperature v.
duygusal yoğunluğu artırmak raise the temperature v.
duygusal yoğunluğu düşürmek lower the temperature v.
duygusal yoğunluğu artırmak raise the temperature v.
(birine) fiziksel/duygusal ıstırap vermek eat (one) alive v.
aşırı duygusal rol yapmak chew the scenery v.
(duygusal anlamda) dağılmak fall to bits v.
(duygusal anlamda) darmadağın olmak fall to bits v.
duygusal olarak etkilenmez hale gelmek harden your heart v.
(olmadık zamanda) duygusal olmak let emotions show v.
duygusal olarak kendini kapatmak shut down emotionally v.
(bir şeyi) duygusal olarak kaldırmak take (something) like a man v.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun ridden hard and put away wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış ridden hard and put away wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş ridden hard and put away wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun ridden hard and put up wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış ridden hard and put up wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş ridden hard and put up wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun rode hard and put away wet adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış rode hard and put away wet adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş rode hard and put away wet adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun rode hard and put up wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış rode hard and put up wet [us] adj.
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş rode hard and put up wet [us] adj.
kişisel ve duygusal olarak çok önemli dear to (one's) heart expr.
duygusal tepki göstermeyen beyond some emotional response expr.
hiçbir duygusal tepki/belirti göstermeden without (even) batting an eyelash expr.
(duygusal olarak) yıkılmış/çökmüş to pieces expr.
duygusal/zihinsel durumu where head is at expr.
içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum where head is at expr.
Speaking
(duygusal bir konuşmanın ardından) üzüldün mü/duygulandın mı sen? are you getting choked up? expr.
Trade/Economic
duygusal etken affective component n.
duygusal emek emotional labor n.
duygusal emek emotional labour n.
Law
fiziksel ve duygusal travma pain and suffering [us] n.
Politics
duygusal kısıtlılık blunted affect n.
Media
ilgi veya sempati uyandırma amacıyla kişileri duygusal yönden ele alan habercilik human interest n.
ilgi veya sempati uyandırma amacıyla kişileri duygusal yönden ele alan habercilik human-interest n.
aşırı duygusal sahne dramatic event n.
Mechanic
duygusal olarak etkilenmiş triggered adj.
Medical
duygusal destek köpeği therapy dog n.
hastane, bakımevi ve benzeri kurumlarda insanlara duygusal yardım sağlamak üzere özel olarak eğitilmiş köpek therapy dog n.
şiddetli zihinsel, duygusal stres veya fiziksel yaralanmadan etkilenen bireylerde travmanın tedavisi traumatology n.
duygusal yüklü öyküsel bellek emotionally valenced declarative memory n.
duygusal yeme emotional eating n.
duygusal refleks affective reflex n.
duygusal dengesizlik dyscrasy n.
zihinsel ve duygusal bozukluğa sahip çocukların tedavisi orthogenics n.
Anatomy
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı amygdala n.
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı corpus amygdaloideum n.
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı amygdaloid nucleus n.
beyindeki duygusal davranışla işlevsel olarak bağlantılı sinir yapıları sistemi visceral brain n.
beyindeki duygusal davranışla işlevsel olarak bağlantılı sinir yapıları sistemi limbic brain n.
Psychology
mental hastalıkları ve duygusal durum bozukluklarını ilaç vermektense konuşarak tedavi etmeye yönelik psikoterapi şekli talk therapy n.
kişinin olay karşısında verdiği, duygusal tutumunu gösteren yanıt reaction n.
belli bir olay, nesne ya da fikre harcanan duygusal enerji cathexis n.
kişiyi yorgun ve elden ayaktan düşüren bir duygusal rahatsızlık nervous exhaustion n.
çevresel değişimin neden olduğu duygusal veya varoluşsal sıkıntı solastalgia n.
belirli bir yere karşı hissedilen duygusal bağlantı topophilia n.
akılcı duygusal terapi rational emotive therapy n.
akut duygusal refleks acute affective reflex n.
akılcı duygusal sağaltım rational emotive therapy n.
ciddi duygusal rahatsızlık serious emotional disturbance n.
duygusal boşalma ile rahatlama terapisi cathartic therapy n.
duygusal katılık affective rigidity n.
duygusal dengesizlik neuroticism n.
duygusal ikirciklik affective ambivalence n.
duygusal gelişim emotional development n.
duygusal boşalma abreaction n.
duygusal uzaklaşma affective withdrawal n.
duygusal rahatsızlık affective disorder n.
duygusal katılım affective-commitment n.
duygusal halusinasyon affective hallucination n.
duygusal alışkanlık affective habituation n.
duygusal amnezi affective amnesia n.
duygusal tip feeling type n.
duygusal sığlaşma affective flattening n.
duygusal uyarılma emotional arousal n.
duygusal düzensizlik affective dysregulation n.
duygusal telkin affective suggestion n.
duygusal ayrılık affective separation n.
duygusal uyarılma affective arousal n.
duygusal spektrum affective spectrum n.
duygusal hastalık affective illness n.
duygusal doyum emotional satisfaction n.
duygusal psikoz affective psychosis n.
duygusal okuryazarlık emotional literacy n.
duygusal nesneler affective objects n.
doğum sonrası duygusal rahatsızlıklar postpartum emotional disturbances n.
duygusal baskı emotional pressure n.
duygusal yönden tatmin intrinsic satisfaction n.
duygusal donukluk affective slumber n.
duygusal sorunlar emotional problems n.
duygusal ödömoni affective eudaimonia n.
duygusal zeka emotional intelligence n.
duygusal kıt akıllılık affective feeble-mindedness n.
duygusal tezat affective contrast n.
duygusal alan affective domain n.
duygusal yoksunluk emotional deprivation n.
duygusal sıcaklık emotional warmth n.
duygusal stres emotional stress n.
duygusal öğrenme affective learning n.
duygusal yönden doyum intrinsic satisfaction n.
duygusal gerilim emotional stress n.
duygusal tükenme emotional exhaustion n.
duygusal davranış affective behaviors n.
duygusal uyumsuzluk affective disharmony n.
duygusal bireycilik affective individualism n.
duygusal eylem affectual action n.
duygusal stres kaynaklı zihin yorgunluğu encephalasthenia n.
duygusal şarlatanlık sentimental humbug n.
duygusal yük emotional baggage n.
duygusal rahatlama emotional relief n.
duygusal rahatlama cathartic release n.
duygusal labilite emotional lability n.
duygusal bozukluk affect dysregulation n.
duygusal bozukluk emotional dysregulation n.
duygusal bulaşma emotional contagion n.
duygusal nörobilim affective neuroscience n.
duygusal zeka testleri emotional intelligence tests n.
duygusal sıkıntı emotional distress n.
duygusal olgunluk emotional maturity n.
duygusal istismar emotional abuse n.
duygusal olarak dengesiz kişilik bozukluğu (ddkb) emotionally unstable personality disorder (eupd) n.
kapan duygusal idiopathic n.
mevsime bağlı duygusal rahatsızlık seasonal affective disorder n.
şartlı duygusal tepki conditioned emotion n.