|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
duygusal ortalama |
emotional mean n.
|
|
2 |
General |
duygusal tarafsızlık |
emotional neutrality n.
|
|
3 |
General |
aşırı duygusal söz veya yazı |
slop n.
|
|
4 |
General |
duygusal ilişkiler |
emotional relations n.
|
|
5 |
General |
duygusal uyum |
emotional adaptation n.
|
|
6 |
General |
duygusal zeka |
emotional intelligence n.
|
|
7 |
General |
duygusal yakınlık |
affection n.
|
|
8 |
General |
duygusal tıkanma |
emotional blocking n.
|
|
9 |
General |
duygusal eylem |
emotional action n.
|
|
10 |
General |
duygusal çöküntü psikozu |
depressive psychosis n.
|
|
11 |
General |
mırıldanır gibi duygusal şarkılar söyleyen şarkıcı |
crooner n.
|
|
12 |
General |
duygusal zeka seviyesi |
emotional intelligence level n.
|
|
13 |
General |
duygusal zeka |
emotional quotient n.
|
|
14 |
General |
duygusal boşalma |
catharsis n.
|
|
15 |
General |
duygusal yalnızlık |
emotional loneliness n.
|
|
16 |
General |
aniden duygusal ilişkisini bitirme |
jilting n.
|
|
17 |
General |
duygusal uyumsuzluk |
affect n.
|
|
18 |
General |
duygusal yakınlık |
affiliation n.
|
|
19 |
General |
duygusal rahatsızlık |
emotional disturbance n.
|
|
20 |
General |
duygusal düzensizlik |
affective disorder n.
|
|
21 |
General |
duygusal kişi |
sentimentalist n.
|
|
22 |
General |
duygusal davranma |
sentimentalisation n.
|
|
23 |
General |
duygusal olarak bağlı olmama |
noninvolvement n.
|
|
24 |
General |
duygusal çöküş |
emotional breakdown n.
|
|
25 |
General |
duygusal aşk şarkısı |
torch song n.
|
|
26 |
General |
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse |
torch singer n.
|
|
27 |
General |
duygusal bağ |
emotional bond n.
|
|
28 |
General |
duygusal bağ |
emotional tie n.
|
|
29 |
General |
sosyal-duygusal lider |
social-emotional leader n.
|
|
|
30 |
General |
duygusal konulu |
tear-jerker n.
|
|
31 |
General |
duygusal körleşme |
emotional blunting n.
|
|
32 |
General |
güçlü bir duygusal bağ |
a strong emotional bond n.
|
|
33 |
General |
duygusal kuşatma |
emotional siege n.
|
|
34 |
General |
duygusal paylaşım ve yakınlık |
emotional sharing and intimacy n.
|
|
35 |
General |
duygusal sığlık |
blunted affect n.
|
|
36 |
General |
duygusal bağlılık |
affective attachment n.
|
|
37 |
General |
duygusal bağlılık |
emotional commitment n.
|
|
38 |
General |
duygusal bağlılık |
devotion n.
|
|
39 |
General |
duygusal olarak yakınlaşma |
getting emotionally close n.
|
|
40 |
General |
duygusal yakınlık/yakınlaşma |
emotional intimacy n.
|
|
41 |
General |
duygusal endişe |
emotional anxiety n.
|
|
42 |
General |
duygusal ipuçları |
emotional cues n.
|
|
43 |
General |
duygusal/manevi bağlılık |
emotional attachment n.
|
|
44 |
General |
duygusal değer |
sentimental value n.
|
|
45 |
General |
duygusal işkence |
emotional torture n.
|
|
46 |
General |
duygusal ve davranışsal zorluklar |
emotional and behavioural difficulties n.
|
|
47 |
General |
duygusal farklılık |
chasm n.
|
|
48 |
General |
duygusal iyi oluş |
emotional well-being n.
|
|
49 |
General |
duygusal davranma |
sentimentalization n.
|
|
50 |
General |
duygusal olarak bağlı olmama |
non-involvement n.
|
|
51 |
General |
duygusal boşluk |
emotional emptiness n.
|
|
52 |
General |
duygusal boşluk |
emotional void n.
|
|
53 |
General |
duygusal sağlık |
emotional health n.
|
|
54 |
General |
(duygusal anlamda) deşarj olma |
tension release n.
|
|
55 |
General |
duygusal yaşam |
emotional life n.
|
|
56 |
General |
duygusal ilgi |
romantic interest n.
|
|
57 |
General |
duygusal ilgi |
love interest n.
|
|
58 |
General |
duygusal istikrar |
emotional stability n.
|
|
59 |
General |
duygusal denge |
emotional stability n.
|
|
60 |
General |
duygusal kabızlık |
emotional constipation n.
|
|
61 |
General |
duygusal gereksinim |
emotional necessity n.
|
|
62 |
General |
duygusal travma |
emotional trauma n.
|
|
63 |
General |
duygusal tepki |
emotional reaction n.
|
|
64 |
General |
duygusal çöküntü |
tailspin n.
|
|
65 |
General |
duygusal yakınlık |
affectionateness n.
|
|
66 |
General |
duygusal anlamda iyileşme süreci |
rebound n.
|
|
67 |
General |
bir çeşit duygusal ve manevi destek modeli |
pastoral care n.
|
|
68 |
General |
duygusal yoğunluk |
temperature n.
|
|
69 |
General |
aşırı duygusal kimse |
throbber n.
|
|
70 |
General |
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse |
torcher n.
|
|
71 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
treacle n.
|
|
72 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
treacle n.
|
|
73 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
glop n.
|
|
74 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
glop n.
|
|
75 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
mush n.
|
|
76 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
mush n.
|
|
77 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
slop n.
|
|
78 |
General |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
slop n.
|
|
79 |
General |
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı hayvan |
esa (emotional support animal) n.
|
|
80 |
General |
(insanlar arasındaki) duygusal gerilim |
electricity n.
|
|
81 |
General |
duygusal kimse |
emotional person n.
|
|
82 |
General |
zihinsel veya duygusal tutarlılık sağlayan şey |
ballast n.
|
|
83 |
General |
duygusal veya fiziksel canlılık |
bang n.
|
|
84 |
General |
duygusal olmama |
unsusceptibility n.
|
|
85 |
General |
hassas olunan konuya verilen öngörülebilir duygusal tepki |
knee jerk reaction n.
|
|
86 |
General |
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı kedi/köpek |
emotional support dog/cat n.
|
|
87 |
General |
duygusal çöküş |
hangover n.
|
|
88 |
General |
duygusal problem |
hang-up n.
|
|
89 |
General |
aşırı duygusal ve ağlak olma eğilimi |
maudlinism n.
|
|
90 |
General |
abartılı derecede duygusal davranış |
melodramatics n.
|
|
91 |
General |
aşırı duygusal kimse |
melodramatist n.
|
|
92 |
General |
vücuttaki fiziksel ve duygusal travma birikimini gidermeye yönelik bir tür derin doku masajı |
hellerwork n.
|
|
93 |
General |
duygusal yaralanma |
bruise n.
|
|
94 |
General |
aşırı duygusal davranış |
heroic n.
|
|
95 |
General |
aşırı duygusal dil |
heroic n.
|
|
96 |
General |
duygusal olarak bağlı olunan aile ortamı |
home n.
|
|
97 |
General |
duygusal çöküş |
hump [uk] n.
|
|
98 |
General |
aşırı duygusal kimse |
hysteric n.
|
|
99 |
General |
süslü ambalajı olan, duygusal veya mizahi söz içeren parti gereçleri |
motto n.
|
|
100 |
General |
duygusal coşku |
hwyl n.
|
|
101 |
General |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
love line n.
|
|
102 |
General |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
heart line n.
|
|
103 |
General |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
line of heart n.
|
|
104 |
General |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
mensal line n.
|
|
105 |
General |
duygusal yakınlık |
love-drury n.
|
|
106 |
General |
duygusal yakınlık nesnesi |
lovey n.
|
|
107 |
General |
aşırı duygusal olma |
mushiness n.
|
|
108 |
General |
büyüme çağında yaşanan duygusal zorluklar |
growing pains n.
|
|
109 |
General |
güçlü duygusal tepkilere neden olan konu |
gut issue n.
|
|
110 |
General |
kendisini entelektüel veya duygusal doyuma ulaştıracak şekilde hareket eden kimse |
onanist n.
|
|
111 |
General |
duygusal yoksunluk |
impersonality n.
|
|
112 |
General |
duygusal bağın olmadığı yakınlaşma |
situationship n.
|
|
113 |
General |
belirgin duygusal yoğunluk |
drive n.
|
|
114 |
General |
duygusal olarak baba yerine geçen kimse |
father figure n.
|
|
115 |
General |
duygusal olarak baba yerine geçen kimse |
father-figure n.
|
|
116 |
General |
duygusal kişilik |
feelingness n.
|
|
117 |
General |
duygusal nitelik |
feelingness n.
|
|
118 |
General |
duygusal duyarlılık |
feelings n.
|
|
119 |
General |
sözdizimsel veya duygusal ayrım yaratan ses tonu değişimi |
intonation n.
|
|
120 |
General |
duygusal eziyet |
pang n.
|
|
121 |
General |
duygusal durum |
fettle n.
|
|
122 |
General |
(duygusal, ilkesel sebeplerle) bir şeye karşı olan kimse |
foe n.
|
|
123 |
General |
duygusal yoğunluk noktası |
orgasm n.
|
|
124 |
General |
duygusal gelgitlerin yaşandığı durum |
rollercoaster n.
|
|
125 |
General |
duygusal idealizm |
sentiment n.
|
|
126 |
General |
edebiyatta veya sanatta ortaya konan duygusal fikir |
sentiment n.
|
|
127 |
General |
pasaj veya ifadenin duygusal önemi |
sentiment n.
|
|
128 |
General |
vecize, önerme veya nükte olarak ifade edilen duygusal fikir veya dilek |
sentiment n.
|
|
129 |
General |
duygusal kimse |
sentimental n.
|
|
130 |
General |
duygusal düşünce |
sentimentality n.
|
|
131 |
General |
duygusal ifade |
sentimentality n.
|
|
132 |
General |
anne ile yavrusu arasındaki duygusal bağ |
silver cord n.
|
|
133 |
General |
aşırı duygusal kimse |
softhead n.
|
|
134 |
General |
duygusal boşluk |
emotional gap n.
|
|
135 |
General |
aşırı duygusal şiirsel yazın |
poesie n.
|
|
136 |
General |
aşırı duygusal şiirsel yazın |
poesy n.
|
|
137 |
General |
aşırı duygusal şey |
sorghum n.
|
|
138 |
General |
duygusal kimse |
spooney n.
|
|
139 |
General |
duygusal kimse |
spoony n.
|
|
140 |
General |
duygusal anlamda duyarsızlaşmış kimse |
stoic n.
|
|
141 |
General |
(duygusal) yük |
charge n.
|
|
142 |
General |
duygusal olmak |
be emotional v.
|
|
143 |
General |
duygusal olmak |
be sentimental v.
|
|
144 |
General |
aşırı duygusal davranmak |
hoke v.
|
|
145 |
General |
fiziksel ve duygusal olarak tükenmek |
be physically and emotionally spent v.
|
|
146 |
General |
duygusal davranmak |
emote v.
|
|
147 |
General |
duygusal gelgitler yaşamak |
be on an emotional rollercoaster v.
|
|
148 |
General |
aşırı duygusal ya da abartılı davranmak |
camp v.
|
|
149 |
General |
(duygusal anlamda) iyileşmek |
rebound v.
|
|
150 |
General |
duygusal şarkı söylemek |
torch v.
|
|
151 |
General |
duygusal olarak soğutmak |
alien v.
|
|
152 |
General |
duygusal çekim hissetmek |
yearn v.
|
|
153 |
General |
duygusal bağ oluşturmak |
bind v.
|
|
154 |
General |
aşırı duygusal hale getirmek |
melodramatize v.
|
|
155 |
General |
aşırı duygusal hale getirmek |
melodramatise v.
|
|
156 |
General |
(ses) özellikle duygusal gerginlik nedeniyle aniden değişmek |
break v.
|
|
157 |
General |
zihinsel veya duygusal heyecan uyandırma kapasitesinden, zindelikten, şevkten veya tutkudan mahrum bırakmak |
desiccate v.
|
|
158 |
General |
aşırı duygusal davranmak |
overemote v.
|
|
159 |
General |
duygusal veya ruhsal çalkantı içinde olmak |
churn v.
|
|
160 |
General |
duygusal etkisini yaşamak |
feel v.
|
|
161 |
General |
duygusal yaklaşmak |
feel v.
|
|
162 |
General |
duygusal tepki vermek |
feel v.
|
|
163 |
General |
duygusal ağrı yaratmak |
pang v.
|
|
164 |
General |
duygusal yönden heyecanlandırmak |
geek v.
|
|
165 |
General |
duygusal şekilde yaşamak |
sensualize v.
|
|
166 |
General |
duygusal şekilde yaşamak |
sensualise v.
|
|
167 |
General |
duygusal hareket etmek |
sentimentize v.
|
|
168 |
General |
duygusal düşüncelere kapılmak |
sentimentize v.
|
|
169 |
General |
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak |
sentimentize v.
|
|
170 |
General |
duygusal hareket etmek |
sentimentise v.
|
|
171 |
General |
duygusal düşüncelere kapılmak |
sentimentise v.
|
|
172 |
General |
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak |
sentimentise v.
|
|
173 |
General |
duygusal şoka uğratmak |
prostrate v.
|
|
174 |
General |
aşırı duygusal |
slushy adj.
|
|
175 |
General |
aşırı duygusal |
soppy adj.
|
|
176 |
General |
melodram gibi aşırı duygusal |
transpontine adj.
|
|
177 |
General |
aşırı duygusal |
gooey adj.
|
|
178 |
General |
aşırı duygusal |
melodramatic adj.
|
|
179 |
General |
aşırı duygusal |
maudlin adj.
|
|
180 |
General |
aşırı duygusal |
histrionic adj.
|
|
181 |
General |
aşırı duygusal |
impressionable adj.
|
|
182 |
General |
aşırı duygusal (söz) |
sloppy adj.
|
|
183 |
General |
aşırı duygusal |
impressible adj.
|
|
184 |
General |
aşırı duygusal |
schmalzy adj.
|
|
185 |
General |
aşırı duygusal |
slobbery adj.
|
|
186 |
General |
aşırı duygusal |
schmaltzy adj.
|
|
187 |
General |
aşırı duygusal |
bathetic adj.
|
|
188 |
General |
aşırı duygusal |
supersensitive adj.
|
|
189 |
General |
aşırı duygusal |
syrupy adj.
|
|
190 |
General |
aşırı duygusal |
mushy adj.
|
|
191 |
General |
ağlayacak kadar duygusal |
maudlin adj.
|
|
192 |
General |
aşırı duygusal |
mawkish adj.
|
|
193 |
General |
fiziksel ya da duygusal duyusal zevk tutkusu ile ilgili |
sensualistic adj.
|
|
194 |
General |
aşırı duygusal |
hokey adj.
|
|
195 |
General |
aşırı duygusal |
excessively sentimental adj.
|
|
196 |
General |
aşırı duygusal |
overly emotional adj.
|
|
197 |
General |
aşırı duygusal |
over-sensitive adj.
|
|
198 |
General |
aşırı duygusal |
over-sentimental adj.
|
|
199 |
General |
fazla duygusal |
huffy adj.
|
|
200 |
General |
fazla duygusal |
thin-skinned adj.
|
|
201 |
General |
fazla duygusal |
touchy adj.
|
|
202 |
General |
aşırı duygusal |
overemotional adj.
|
|
203 |
General |
aşırı duygusal (olumsuz anlamda) |
treacly adj.
|
|
204 |
General |
-ile duygusal bağ kurmuş |
emotionally involved adj.
|
|
205 |
General |
-ile duygusal bağı olan |
emotionally involved adj.
|
|
206 |
General |
aşırı duygusal |
sappy adj.
|
|
207 |
General |
aşırı duygusal |
soupy adj.
|
|
208 |
General |
(duygusal açıdan) güçlü ve (her türlü duygusal travmaya karşı) sağlam |
heartstrong adj.
|
|
209 |
General |
ruhen veya duygusal açıdan yenilenmiş |
reborn adj.
|
|
210 |
General |
aşırı duygusal ve alıngan |
namby-pamby adj.
|
|
211 |
General |
duygusal boyutta olan |
nonphysical adj.
|
|
212 |
General |
aşırı duygusal |
theatrical adj.
|
|
213 |
General |
duygusal olarak etkilenmiş |
tipsy adj.
|
|
214 |
General |
duygusal olarak etkilemeyen |
unmoving adj.
|
|
215 |
General |
duygusal olmayan |
unsensational adj.
|
|
216 |
General |
duygusal olmayan |
unsusceptible adj.
|
|
217 |
General |
duygusal bir durum veya eylem olması sebebiyle melodrama yakışan |
melodramatical adj.
|
|
218 |
General |
aşırı veya utandırıcı derecede duygusal |
messy adj.
|
|
219 |
General |
(duygusal baskı altında) duraksayarak konuşan |
broken adj.
|
|
220 |
General |
duygusal olarak yaralayıcı |
bruising adj.
|
|
221 |
General |
aşırı duygusal |
hyperemotional adj.
|
|
222 |
General |
fazla duygusal |
hyperemotional adj.
|
|
223 |
General |
aşırı duygusal |
hypersensual adj.
|
|
224 |
General |
çok duygusal |
hypersensual adj.
|
|
225 |
General |
aşırı duygusal |
moist adj.
|
|
226 |
General |
aşırı duygusal |
lurid adj.
|
|
227 |
General |
(sanat eseri) anlamından ziyade duygusal olarak etkileyen |
decorative adj.
|
|
228 |
General |
duygusal coşkudan yoksun |
desiccated adj.
|
|
229 |
General |
duygusal olarak kendini kaptırmamış |
detached adj.
|
|
230 |
General |
aşırı duygusal |
histrionical [uk] adj.
|
|
231 |
General |
duygusal olarak yalnızca tek bir erkeğe bağlı |
one-man adj.
|
|
232 |
General |
duygusal olarak yalnızca tek bir kadına bağlı |
one-woman adj.
|
|
233 |
General |
çok duygusal |
overripe adj.
|
|
234 |
General |
duygusal açıdan ezilmiş |
devastated adj.
|
|
235 |
General |
duygusal olarak sarsılmış |
devastated adj.
|
|
236 |
General |
kendini duygusal olarak kaptırmamış |
disengaged adj.
|
|
237 |
General |
duygusal duruma ait |
dispositional adj.
|
|
238 |
General |
duygusal durum ile ilgili |
dispositional adj.
|
|
239 |
General |
tiksindirici şekilde duygusal |
insipid adj.
|
|
240 |
General |
aşırı duygusal |
cloying adj.
|
|
241 |
General |
aşırı duygusal |
cloysome adj.
|
|
242 |
General |
duygusal etki altında kalmayan |
fancy-free adj.
|
|
243 |
General |
duygusal olarak bağlı |
involved adj.
|
|
244 |
General |
vıcık vıcık duygusal |
slab adj.
|
|
245 |
General |
aşırı duygusal |
slashy adj.
|
|
246 |
General |
aşırı duygusal |
sloppy adj.
|
|
247 |
General |
aşırı duygusal |
slutchy adj.
|
|
248 |
General |
duygusal acı yaşayan |
smarting adj.
|
|
249 |
General |
duygusal açıdan yükselmiş |
stirred adj.
|
|
250 |
General |
çok duygusal |
superheated adj.
|
|
251 |
General |
aşırı duygusal |
supersensuous adj.
|
|
252 |
General |
duygusal ilişki yaşayan |
involved adj.
|
|
253 |
General |
duygusal olarak |
feelingly adv.
|
|
254 |
General |
duygusal açıdan |
sensually adv.
|
|
255 |
General |
duygusal bir şekilde |
emotively adv.
|
|
256 |
General |
aşırı duygusal bir biçimde |
histrionically adv.
|
|
257 |
General |
duygusal olarak |
sensuously adv.
|
|
258 |
General |
aşırı duygusal bir biçimde |
sloppily adv.
|
|
259 |
General |
aşırı duygusal bir şekilde |
melodramatically adv.
|
|
260 |
General |
duygusal olarak |
viscerally adv.
|
|
261 |
General |
aşırı duygusal olarak |
mawkishly adv.
|
|
262 |
General |
aşırı duygusal bir biçimde |
soppily adv.
|
|
263 |
General |
duygusal bir şekilde |
sentimentally adv.
|
|
264 |
General |
duygusal açıdan |
carnally adv.
|
|
265 |
General |
duygusal olarak |
sensationally adv.
|
|
266 |
General |
duygusal olarak |
sentimentally adv.
|
|
267 |
General |
duygusal yönden |
emotionally adv.
|
|
268 |
General |
duygusal bir sesle |
with a catch in one's voice adv.
|
|
269 |
General |
duygusal olarak |
affectively adv.
|
|
270 |
General |
duygusal bir şekilde |
affectively adv.
|
|
271 |
General |
duygusal bir şekilde |
emotionally adv.
|
|
272 |
General |
ani bir duygusal şok ile |
wrenchingly adv.
|
|
273 |
General |
duygusal bir şekilde |
gnomically adv.
|
|
274 |
General |
duygusal bir şekilde |
drippily adv.
|
|
275 |
General |
duygusal bir şekilde |
romanticaly adv.
|
|
276 |
General |
duygusal bir şekilde |
romanticly adv.
|
|
277 |
General |
aşırı duygusal bir şekilde |
softheadedly adv.
|
|
Phrasals |
|
278 |
Phrasals |
zihinsel veya duygusal bir durumdan başka bir duruma geçmek |
carry off v.
|
|
279 |
Phrasals |
eriyip gitmek (duygusal baskı altında) |
melt down v.
|
|
280 |
Phrasals |
duygusal yıkıma uğramak |
melt down v.
|
|
281 |
Phrasals |
duygusal olarak çökmek |
melt down v.
|
|
282 |
Phrasals |
duygusal baskı altında ezilmek |
melt down v.
|
|
283 |
Phrasals |
(duygusal olarak) düşük kalmak |
remain down v.
|
|
284 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunla baş etmeye çalışmak |
exorcise out v.
|
|
285 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunu içinden atmaya çalışmak |
exorcise out v.
|
|
286 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunla yüzleşmeye çalışmak |
exorcise out v.
|
|
287 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunun üstüne gitmeye çalışmak |
exorcise out v.
|
|
288 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunla başa çıkmaya çalışmak |
exorcise out v.
|
|
289 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunun üstesinden gelmeye çalışmak |
exorcise out v.
|
|
290 |
Phrasals |
duygusal değişiklik yaşamak |
fall in v.
|
|
291 |
Phrasals |
duygusal çöküş yaşamak |
fall in v.
|
|
292 |
Phrasals |
duygusal çöküşe girmek |
fall in v.
|
|
293 |
Phrasals |
daha kötü bir duygusal duruma girmek |
fall in v.
|
|
294 |
Phrasals |
duygusal değişiklik yaşamak |
fall into v.
|
|
295 |
Phrasals |
duygusal çöküş yaşamak |
fall into v.
|
|
296 |
Phrasals |
duygusal çöküşe girmek |
fall into v.
|
|
297 |
Phrasals |
daha kötü bir duygusal duruma girmek |
fall into v.
|
|
298 |
Phrasals |
(birinden) sosyal/duygusal olarak soğumak |
pull away from (someone or something) v.
|
|
299 |
Phrasals |
(birinden) sosyal/duygusal olarak kendini geri çekmek |
pull away from (someone or something) v.
|
|
300 |
Phrasals |
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sokmak |
send into (something or some place) v.
|
|
301 |
Phrasals |
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sevk etmek |
send into (something or some place) v.
|
|
302 |
Phrasals |
duygusal olarak etkilemek |
take away v.
|
|
303 |
Phrasals |
(birini) sürekli duygusal olarak etkilemek |
pinch at (someone) v.
|
|
304 |
Phrasals |
duygusal olarak bağlı olmak |
attach to v.
|
|
305 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunla baş etmeye çalışmak |
exorcise out of v.
|
|
306 |
Phrasals |
ruhsal/duygusal bir sorunu içinden atmaya çalışmak |
exorcise out of v.
|
|
307 |
Phrasals |
(duygusal anlamda) dağılmak |
fall to (something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
(duygusal anlamda) darmadağın olmak |
fall to (something) v.
|
|
309 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) duygusal bağı giderek zayıflamak/kopmak |
grow away from (someone or something) v.
|
|
310 |
Phrasals |
(birini duygusal/zihinsel/ruhsal) bir alana sokmak |
tap (one) into (something) v.
|
|
311 |
Phrasals |
(biriyle duygusal/zihinsel/ruhani) bir alan arasında bağlantı kurmak |
tap (one) into (something) v.
|
|
Colloquial |
|
312 |
Colloquial |
bir kararı etkileyen öznel ve duygusal unsur |
gut factor n.
|
|
313 |
Colloquial |
duygusal karşılık |
warm fuzzy n.
|
|
314 |
Colloquial |
filmlerde olacak kadar etkileyici/duygusal bir hareket |
hollywood moment n.
|
|
315 |
Colloquial |
filmlerde olacak kadar etkileyici/duygusal bir an |
hollywood moment n.
|
|
316 |
Colloquial |
belirli konularda çabuk tetiklenen duygusal ve koyu liberal kimse |
knee jerk liberal n.
|
|
317 |
Colloquial |
aşırı derecede mutsuz, kafası karışmış veya duygusal olarak dengesiz kimse |
mess n.
|
|
318 |
Colloquial |
(duygusal açıdan veya yorgunluktan) bunalmış kimse |
mess n.
|
|
319 |
Colloquial |
tıbbi tedaviye ihtiyacı olmayıp güven duymak için veya duygusal sorunlar nedeniyle doktora giden kimseler |
worried well n.
|
|
320 |
Colloquial |
duygusal birliktelik olmayıp sadece cinsel ilişki yaşanan arkadaş |
friend with benefits n.
|
|
321 |
Colloquial |
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) duygusal/hissiyat olarak vurmak |
get one right here v.
|
|
322 |
Colloquial |
duygusal bağ kurmak |
get involved v.
|
|
323 |
Colloquial |
duygusal ilişki kurmak |
get involved v.
|
|
324 |
Colloquial |
birine duygusal olarak bağlanmak |
hook up v.
|
|
325 |
Colloquial |
birinin üzerinde derin duygusal etkisi olmak |
do things to somebody v.
|
|
326 |
Colloquial |
çok duygusal olmak |
wig v.
|
|
327 |
Colloquial |
duygusal sorunlara sebep olmak |
hang up v.
|
|
328 |
Colloquial |
duygusal sorunları olmak |
hang up v.
|
|
329 |
Colloquial |
duygusal gelmek |
hit different v.
|
|
330 |
Colloquial |
duygusal gelmek |
hit hard v.
|
|
331 |
Colloquial |
duygusal olarak dengesiz |
teched adj.
|
|
332 |
Colloquial |
duygusal olarak dengesiz |
tetched adj.
|
|
333 |
Colloquial |
duygusal olarak açık ve samimi |
touchy-feely adj.
|
|
334 |
Colloquial |
duygusal olmayan |
hard-headed adj.
|
|
335 |
Colloquial |
aşırı duygusal |
drippy adj.
|
|
336 |
Colloquial |
aşırı duygusal |
sudsy adj.
|
|
337 |
Colloquial |
(birinin) duygusal/zihinsel durumu |
where (one) is at expr.
|
|
338 |
Colloquial |
(birinin) duygusal/zihinsel konumu |
where (one) is at expr.
|
|
339 |
Colloquial |
(birinin) içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where (one) is at expr.
|
|
340 |
Colloquial |
(birinin) duygusal/zihinsel durumu |
where (one's) head is at expr.
|
|
341 |
Colloquial |
(birinin) duygusal/zihinsel konumu |
where (one's) head is at expr.
|
|
342 |
Colloquial |
(birinin) içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where (one's) head is at expr.
|
|
343 |
Colloquial |
birinin duygusal/zihinsel durumu |
where someone's head is at expr.
|
|
344 |
Colloquial |
birinin içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where someone's head is at expr.
|
|
Idioms |
|
345 |
Idioms |
duygusal destek amacıyla edinilen evcil hayvan |
emotional support dog/cat n.
|
|
346 |
Idioms |
duygusal kaçamak |
emotional affair n.
|
|
347 |
Idioms |
duygusal yük |
excess baggage n.
|
|
348 |
Idioms |
duygusal bir an |
hallmark moment n.
|
|
349 |
Idioms |
duygusal ve zihinsel olarak güçlülük |
heart of oak n.
|
|
350 |
Idioms |
duygusal bir an |
kodak moment n.
|
|
351 |
Idioms |
duygusal ağırlığı/önemi olan anlamlara da gelen kelime |
loaded word n.
|
|
352 |
Idioms |
ilişkileri duygusal olarak aşırı bağımlı, muhtaç kimse |
clinging vine n.
|
|
353 |
Idioms |
duygusal/dramatik/hassas yazılara odaklanan/yazılar üzerinde uzmanlaşmış yazar/gazeteci |
sob sister n.
|
|
354 |
Idioms |
fazla duygusal kadın |
sob sister n.
|
|
355 |
Idioms |
duygusal karşılık |
warm and fuzzy n.
|
|
356 |
Idioms |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew on the scenery v.
|
|
357 |
Idioms |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew up the scenery v.
|
|
358 |
Idioms |
duygusal anlamda mahvolmak |
come undone v.
|
|
359 |
Idioms |
(olmadık zamanda) duygusal olmak |
let one's emotions show v.
|
|
360 |
Idioms |
(duygusal anlamda) darmadağın olmak |
fall to pieces v.
|
|
361 |
Idioms |
duygusal olarak etkilenmek |
hit me (right) in the feels v.
|
|
362 |
Idioms |
duygusal açıdan yaralanmak |
get a bloody nose v.
|
|
363 |
Idioms |
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) duygusal/hissiyat olarak vurmak |
gets one right here v.
|
|
364 |
Idioms |
(birine) duygusal, romantik, cinsel açıdan bağlanmak |
get involved (in or with someone) v.
|
|
365 |
Idioms |
küçük bir duygusal tepki vermek |
bat an eye v.
|
|
366 |
Idioms |
küçük bir duygusal tepki vermek |
bat an eyelash v.
|
|
367 |
Idioms |
küçük bir duygusal tepki vermek |
bat an eyelid v.
|
|
368 |
Idioms |
çok duygusal olmak |
have a heart of glass v.
|
|
369 |
Idioms |
duygusal karar vermemek |
have a hard head v.
|
|
370 |
Idioms |
aşırı duygusal tepkilere bağlı hareket etmemek |
have both oars in the water v.
|
|
371 |
Idioms |
birinden/bir şeyden artık duygusal olarak etkilenmemek |
harden your heart against somebody/something v.
|
|
372 |
Idioms |
(birini) duygusal olarak yıkmak |
rip (someone) in two v.
|
|
373 |
Idioms |
(birinin duygusal olarak) canını çok acıtmak/yakmak |
tear (someone) in two v.
|
|
374 |
Idioms |
duygusal yoğunluğu düşürmek |
lower the temperature v.
|
|
375 |
Idioms |
duygusal yoğunluğu artırmak |
raise the temperature v.
|
|
376 |
Idioms |
duygusal yoğunluğu düşürmek |
lower the temperature v.
|
|
377 |
Idioms |
duygusal yoğunluğu artırmak |
raise the temperature v.
|
|
378 |
Idioms |
(birine) fiziksel/duygusal ıstırap vermek |
eat (one) alive v.
|
|
379 |
Idioms |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew the scenery v.
|
|
380 |
Idioms |
(duygusal anlamda) dağılmak |
fall to bits v.
|
|
381 |
Idioms |
(duygusal anlamda) darmadağın olmak |
fall to bits v.
|
|
382 |
Idioms |
duygusal olarak etkilenmez hale gelmek |
harden your heart v.
|
|
383 |
Idioms |
(olmadık zamanda) duygusal olmak |
let emotions show v.
|
|
384 |
Idioms |
duygusal olarak kendini kapatmak |
shut down emotionally v.
|
|
385 |
Idioms |
(bir şeyi) duygusal olarak kaldırmak |
take (something) like a man v.
|
|
386 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
ridden hard and put away wet [us] adj.
|
|
387 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
ridden hard and put away wet [us] adj.
|
|
388 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
ridden hard and put away wet [us] adj.
|
|
389 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
ridden hard and put up wet [us] adj.
|
|
390 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
ridden hard and put up wet [us] adj.
|
|
391 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
ridden hard and put up wet [us] adj.
|
|
392 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
rode hard and put away wet adj.
|
|
393 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
rode hard and put away wet adj.
|
|
394 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
rode hard and put away wet adj.
|
|
395 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
rode hard and put up wet [us] adj.
|
|
396 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
rode hard and put up wet [us] adj.
|
|
397 |
Idioms |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
rode hard and put up wet [us] adj.
|
|
398 |
Idioms |
kişisel ve duygusal olarak çok önemli |
dear to (one's) heart expr.
|
|
399 |
Idioms |
duygusal tepki göstermeyen |
beyond some emotional response expr.
|
|
400 |
Idioms |
hiçbir duygusal tepki/belirti göstermeden |
without (even) batting an eyelash expr.
|
|
401 |
Idioms |
(duygusal olarak) yıkılmış/çökmüş |
to pieces expr.
|
|
402 |
Idioms |
duygusal/zihinsel durumu |
where head is at expr.
|
|
403 |
Idioms |
içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where head is at expr.
|
|
Speaking |
|
404 |
Speaking |
(duygusal bir konuşmanın ardından) üzüldün mü/duygulandın mı sen? |
are you getting choked up? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
405 |
Trade/Economic |
duygusal etken |
affective component n.
|
|
406 |
Trade/Economic |
duygusal emek |
emotional labor n.
|
|
407 |
Trade/Economic |
duygusal emek |
emotional labour n.
|
|
Law |
|
408 |
Law |
fiziksel ve duygusal travma |
pain and suffering [us] n.
|
|
Politics |
|
409 |
Politics |
duygusal kısıtlılık |
blunted affect n.
|
|
Media |
|
410 |
Media |
ilgi veya sempati uyandırma amacıyla kişileri duygusal yönden ele alan habercilik |
human interest n.
|
|
411 |
Media |
ilgi veya sempati uyandırma amacıyla kişileri duygusal yönden ele alan habercilik |
human-interest n.
|
|
412 |
Media |
aşırı duygusal sahne |
dramatic event n.
|
|
Mechanic |
|
413 |
Mechanic |
duygusal olarak etkilenmiş |
triggered adj.
|
|
Medical |
|
414 |
Medical |
duygusal destek köpeği |
therapy dog n.
|
|
415 |
Medical |
hastane, bakımevi ve benzeri kurumlarda insanlara duygusal yardım sağlamak üzere özel olarak eğitilmiş köpek |
therapy dog n.
|
|
416 |
Medical |
şiddetli zihinsel, duygusal stres veya fiziksel yaralanmadan etkilenen bireylerde travmanın tedavisi |
traumatology n.
|
|
417 |
Medical |
duygusal yüklü öyküsel bellek |
emotionally valenced declarative memory n.
|
|
418 |
Medical |
duygusal yeme |
emotional eating n.
|
|
419 |
Medical |
duygusal refleks |
affective reflex n.
|
|
420 |
Medical |
duygusal dengesizlik |
dyscrasy n.
|
|
421 |
Medical |
zihinsel ve duygusal bozukluğa sahip çocukların tedavisi |
orthogenics n.
|
|
Anatomy |
|
422 |
Anatomy |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
amygdala n.
|
|
423 |
Anatomy |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
corpus amygdaloideum n.
|
|
424 |
Anatomy |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
amygdaloid nucleus n.
|
|
425 |
Anatomy |
beyindeki duygusal davranışla işlevsel olarak bağlantılı sinir yapıları sistemi |
visceral brain n.
|
|
426 |
Anatomy |
beyindeki duygusal davranışla işlevsel olarak bağlantılı sinir yapıları sistemi |
limbic brain n.
|
|
Psychology |
|
427 |
Psychology |
mental hastalıkları ve duygusal durum bozukluklarını ilaç vermektense konuşarak tedavi etmeye yönelik psikoterapi şekli |
talk therapy n.
|
|
428 |
Psychology |
kişinin olay karşısında verdiği, duygusal tutumunu gösteren yanıt |
reaction n.
|
|
429 |
Psychology |
belli bir olay, nesne ya da fikre harcanan duygusal enerji |
cathexis n.
|
|
430 |
Psychology |
kişiyi yorgun ve elden ayaktan düşüren bir duygusal rahatsızlık |
nervous exhaustion n.
|
|
431 |
Psychology |
çevresel değişimin neden olduğu duygusal veya varoluşsal sıkıntı |
solastalgia n.
|
|
432 |
Psychology |
belirli bir yere karşı hissedilen duygusal bağlantı |
topophilia n.
|
|
433 |
Psychology |
akılcı duygusal terapi |
rational emotive therapy n.
|
|
434 |
Psychology |
akut duygusal refleks |
acute affective reflex n.
|
|
435 |
Psychology |
akılcı duygusal sağaltım |
rational emotive therapy n.
|
|
436 |
Psychology |
ciddi duygusal rahatsızlık |
serious emotional disturbance n.
|
|
437 |
Psychology |
duygusal boşalma ile rahatlama terapisi |
cathartic therapy n.
|
|
438 |
Psychology |
duygusal katılık |
affective rigidity n.
|
|
439 |
Psychology |
duygusal dengesizlik |
neuroticism n.
|
|
440 |
Psychology |
duygusal ikirciklik |
affective ambivalence n.
|
|
441 |
Psychology |
duygusal gelişim |
emotional development n.
|
|
442 |
Psychology |
duygusal boşalma |
abreaction n.
|
|
443 |
Psychology |
duygusal uzaklaşma |
affective withdrawal n.
|
|
444 |
Psychology |
duygusal rahatsızlık |
affective disorder n.
|
|
445 |
Psychology |
duygusal katılım |
affective-commitment n.
|
|
446 |
Psychology |
duygusal halusinasyon |
affective hallucination n.
|
|
447 |
Psychology |
duygusal alışkanlık |
affective habituation n.
|
|
448 |
Psychology |
duygusal amnezi |
affective amnesia n.
|
|
449 |
Psychology |
duygusal tip |
feeling type n.
|
|
450 |
Psychology |
duygusal sığlaşma |
affective flattening n.
|
|
451 |
Psychology |
duygusal uyarılma |
emotional arousal n.
|
|
452 |
Psychology |
duygusal düzensizlik |
affective dysregulation n.
|
|
453 |
Psychology |
duygusal telkin |
affective suggestion n.
|
|
454 |
Psychology |
duygusal ayrılık |
affective separation n.
|
|
455 |
Psychology |
duygusal uyarılma |
affective arousal n.
|
|
456 |
Psychology |
duygusal spektrum |
affective spectrum n.
|
|
457 |
Psychology |
duygusal hastalık |
affective illness n.
|
|
458 |
Psychology |
duygusal doyum |
emotional satisfaction n.
|
|
459 |
Psychology |
duygusal psikoz |
affective psychosis n.
|
|
460 |
Psychology |
duygusal okuryazarlık |
emotional literacy n.
|
|
461 |
Psychology |
duygusal nesneler |
affective objects n.
|
|
462 |
Psychology |
doğum sonrası duygusal rahatsızlıklar |
postpartum emotional disturbances n.
|
|
463 |
Psychology |
duygusal baskı |
emotional pressure n.
|
|
464 |
Psychology |
duygusal yönden tatmin |
intrinsic satisfaction n.
|
|
465 |
Psychology |
duygusal donukluk |
affective slumber n.
|
|
466 |
Psychology |
duygusal sorunlar |
emotional problems n.
|
|
467 |
Psychology |
duygusal ödömoni |
affective eudaimonia n.
|
|
468 |
Psychology |
duygusal zeka |
emotional intelligence n.
|
|
469 |
Psychology |
duygusal kıt akıllılık |
affective feeble-mindedness n.
|
|
470 |
Psychology |
duygusal tezat |
affective contrast n.
|
|
471 |
Psychology |
duygusal alan |
affective domain n.
|
|
472 |
Psychology |
duygusal yoksunluk |
emotional deprivation n.
|
|
473 |
Psychology |
duygusal sıcaklık |
emotional warmth n.
|
|
474 |
Psychology |
duygusal stres |
emotional stress n.
|
|
475 |
Psychology |
duygusal öğrenme |
affective learning n.
|
|
476 |
Psychology |
duygusal yönden doyum |
intrinsic satisfaction n.
|
|
477 |
Psychology |
duygusal gerilim |
emotional stress n.
|
|
478 |
Psychology |
duygusal tükenme |
emotional exhaustion n.
|
|
479 |
Psychology |
duygusal davranış |
affective behaviors n.
|
|
480 |
Psychology |
duygusal uyumsuzluk |
affective disharmony n.
|
|
481 |
Psychology |
duygusal bireycilik |
affective individualism n.
|
|
482 |
Psychology |
duygusal eylem |
affectual action n.
|
|
483 |
Psychology |
duygusal stres kaynaklı zihin yorgunluğu |
encephalasthenia n.
|
|
484 |
Psychology |
duygusal şarlatanlık |
sentimental humbug n.
|
|
485 |
Psychology |
duygusal yük |
emotional baggage n.
|
|
486 |
Psychology |
duygusal rahatlama |
emotional relief n.
|
|
487 |
Psychology |
duygusal rahatlama |
cathartic release n.
|
|
488 |
Psychology |
duygusal labilite |
emotional lability n.
|
|
489 |
Psychology |
duygusal bozukluk |
affect dysregulation n.
|
|
490 |
Psychology |
duygusal bozukluk |
emotional dysregulation n.
|
|
491 |
Psychology |
duygusal bulaşma |
emotional contagion n.
|
|
492 |
Psychology |
duygusal nörobilim |
affective neuroscience n.
|
|
493 |
Psychology |
duygusal zeka testleri |
emotional intelligence tests n.
|
|
494 |
Psychology |
duygusal sıkıntı |
emotional distress n.
|
|
495 |
Psychology |
duygusal olgunluk |
emotional maturity n.
|
|
496 |
Psychology |
duygusal istismar |
emotional abuse n.
|
|
497 |
Psychology |
duygusal olarak dengesiz kişilik bozukluğu (ddkb) |
emotionally unstable personality disorder (eupd) n.
|
|
498 |
Psychology |
kapan duygusal |
idiopathic n.
|
|
499 |
Psychology |
mevsime bağlı duygusal rahatsızlık |
seasonal affective disorder n.
|
|
500 |
Psychology |
şartlı duygusal tepki |
conditioned emotion n.
|
|