mind! - Türkisch Englisch Wörterbuch

mind!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "mind!" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
mind! interj. sakın
British Slang
mind! interj. hop!
mind! expr. dikkat et!

Bedeutungen, die der Begriff "mind!" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
mind n. kafa
We are looking to hire young people with analytical minds.
Analitik kafası olan gençleri işe almayı istiyoruz.

More Sentences
mind n. akıl
We should perhaps all keep in mind our common stated goal of 'better regulation'.
Belki de hepimiz 'daha iyi düzenleme' şeklindeki ortak hedefimizi aklımızda tutmalıyız.

More Sentences
mind n. zihin
The human mind is more complex than you think.
İnsan zihni sizin sandığınızdan daha karmaşıktır.

More Sentences
mind v. önemsemek
We also have small and medium sized enterprises very much in mind.
Küçük ve orta ölçekli işletmeleri de çok önemsiyoruz.

More Sentences
mind v. aldırmak
Tom didn't mind living by himself.
Tom kendi başına yaşamaya aldırmıyordu.

More Sentences
come to mind v. akla gelmek
The question which immediately comes to mind is whether this is the best solution.
Hemen akla gelen soru ise bunun en iyi çözüm olup olmadığıdır.

More Sentences
General
frame of mind n. ruh hali
The signals sent out from Brussels put me in a thoughtful frame of mind.
Brüksel'den gelen sinyaller beni düşünceli bir ruh haline soktu.

More Sentences
open mind n. açık fikir
So I must ask you to keep an open mind on the Commission's reasoning.
Bu nedenle sizden Komisyonun gerekçeleri konusunda açık fikirli olmanızı rica ediyorum.

More Sentences
mind n. hatır
Memories of my college days come to my mind.
Üniversite günlerimin anıları hatırıma geliyor.

More Sentences
state of mind n. ruhsal durum
Dan was worried about Linda's state of mind.
Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.

More Sentences
mind n. zeka
I think that a sharp mind must have worked on this report.
Bu rapor üzerinde keskin bir zekânın çalışmış olması gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
mind reader n. zihin okuyucu
Are you a mind reader?
Sen bir zihin okuyucusu musun?

More Sentences
presence of mind n. soğukkanlılık
He lost his presence of mind at the news.
Haber karşısında soğukkanlılığını kaybetti.

More Sentences
state of mind n. ruh hali
Unfortunately, we must point out that this dangerous state of mind is still very much alive.
Ne yazık ki bu tehlikeli ruh halinin hala canlı olduğunu belirtmek durumundayız.

More Sentences
mind n. fikir
I believe that, if intelligent people change their minds, we shall be able to win this battle throughout the world.
İnanıyorum ki zeki insanlar fikirlerini değiştirirlerse bu savaşı tüm dünyada kazanabiliriz.

More Sentences
mind n. düşünce
With this in mind, we profoundly regret the terrorist attacks in Istanbul.
Bu düşüncelerle İstanbul'da meydana gelen terör saldırılarından derin üzüntü duyuyoruz.

More Sentences
mind n. gönül
When this House votes tomorrow on this directive, it can do so, I believe, with its mind very much at ease.
Bu Meclis yarın bu yönergeyi oyladığında, inanıyorum ki bunu gönül rahatlığıyla yapabilir.

More Sentences
bearing in mind n. akılda tutma
All this must be borne in mind.
Tüm bunlar akılda tutulmalıdır.

More Sentences
mind n. dikkat
Mind you; Parliament cannot talk because we are constantly calling for reports.
Dikkatinizi çekerim; Parlamento konuşamıyor, çünkü sürekli rapor istiyoruz.

More Sentences
mind n. akıl
That cannot be what the originator had in mind.
Yönetmeliği hazırlayanların aklında bu olamaz.

More Sentences
human mind n. insan aklı
What is at issue, therefore, is a product of the human mind.
Dolayısıyla söz konusu olan, insan aklının bir ürünüdür.

More Sentences
bearing in mind n. göz önünde bulundurma
I will therefore comment on these two issues, bearing in mind the restrictions we are faced with at the moment.
Bu nedenle, şu anda karşı karşıya olduğumuz kısıtlamaları göz önünde bulundurarak bu iki konu hakkında yorum yapacağım.

More Sentences
mind n. sakınca
I hope you do not mind me speaking in such personal terms.
Umarım böyle kişisel terimlerle konuşmamın sakıncası yoktur.

More Sentences
mind games n. akıl oyunları
Tom likes to play mind games.
Tom akıl oyunları oynamayı seviyor.

More Sentences
change of mind n. fikrini değiştirme
I hope that there is a change of mind in the European Union on this.
Umarım Avrupa Birliği'nde bu konuda bir fikir değişikliği olur.

More Sentences
mind n. zekâ
We were all captivated by the child's brilliant mind.
Çocuğun parlak zekası hepimizi büyüledi.

More Sentences
mind n. deha
Hawking was one of the finest minds of our time.
Hawking bizim dönemimizin en büyük dehalarından biriydi.

More Sentences
mind v. umursamak
Do you mind scooting over a bit?
Biraz kenara kaysan olur mu?

More Sentences
mind v. dikkat etmek
Tom had a lot on his mind, so he wasn't paying enough attention to his driving.
Tom'un aklında çok şey vardı, bu yüzden sürüşüne yeterince dikkat etmiyordu.

More Sentences
have in mind v. aklında olmak
There is a reference to applicant states and that is something that we have in mind.
Başvuru sahibi devletlere atıfta bulunuluyor ve bu bizim de aklımızda olan bir şey.

More Sentences
mind v. sözünü dinlemek
This dog minds well.
Bu köpek iyi söz dinliyor.

More Sentences
bear in mind v. dikkate almak
We will soon see, and for our part, we will bear in mind any suggestions on this issue.
Yakında göreceğiz ve kendi adımıza bu konudaki her türlü öneriyi dikkate alacağız.

More Sentences
mind v. kafaya takmak
Tom wouldn't mind if Mary gained a few pounds.
Tom eğer Mary birkaç pound kazanırsa kafaya takmaz.

More Sentences
mind v. aldırmak
I don't think Tom would mind if we did that.
Bunu yaparsak Tom'un aldıracağını sanmıyorum.

More Sentences
keep in mind v. aklında tutmak
Keep in mind what I tell you.
Sana söylediklerimi aklında tut.

More Sentences
mind v. itaat etmek
I taught my dog to mind certain instructions like "rollover."
Köpeğime "yuvarlan" gibi bazı talimatlara itaat etmesini öğrettim.

More Sentences
bring to mind v. akla getirmek
It brings to mind the old proverb, ‘prevention is better than cure’.
Bu durum eski bir atasözünü akla getirmektedir: 'önlem almak tedavi etmekten daha iyidir'.

More Sentences
mind v. aldırış etmek
I knew Tom wasn't going to mind.
Tom'un aldırış etmeyeceğini biliyordum.

More Sentences
bear in mind v. akılda tutmak
I would ask people to bear in mind that citizenship is not defined by the passport you hold.
İnsanlardan, vatandaşlığın sahip olduğunuz pasaportla tanımlanmadığını akıllarında tutmalarını rica ediyorum.

More Sentences
bear in mind v. göz önünde bulundurmak
We must all bear in mind the increasing volatility of the financial markets.
Hepimiz mali piyasaların artan oynaklığını göz önünde bulundurmalıyız.

More Sentences
mind v. bakmak
This sort of freedom would equate to getting the fox to mind the geese.
Bu tür bir özgürlük, tilkinin kazlara bakmasını sağlamakla eşdeğer olacaktır.

More Sentences
mind v. ilgilenmek
The issue surrounding Galileo springs to mind, which has caused great difficulty.
Galileo'yu ilgilendiren ve büyük zorluklara yol açan mesele akla geliyor.

More Sentences
mind v. karşı çıkmak
I wouldn't mind a beer right now.
Şu anda bir biraya karşı çıkmazdım.

More Sentences
bear in mind v. unutmamak
It is important to bear in mind that economic integration and getting the economy of Europe right is important.
Ekonomik entegrasyonun ve Avrupa ekonomisini doğru bir şekilde ele almanın önemli olduğunu unutmamak gerekir.

More Sentences
bear in mind v. akıldan çıkarmamak
We must bear in mind that we have to work together closely if we are to meet these challenges.
Bu zorlukların üstesinden gelebilmemiz için birlikte çalışmamız gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

More Sentences
mind v. dikkatli olmak
We must be cautious with this tendency and not give in to every thought that enters our minds.
Bu eğilime karşı dikkatli olmalı ve aklımıza gelen her düşünceye teslim olmamalıyız.

More Sentences
read mind v. akıl okumak
I can read minds.
Akıl okuyabilirim.

More Sentences
read mind v. zihin okumak
It seems almost as if Mary could read minds.
Neredeyse Mary zihin okuyabilecek gibi gözüküyor.

More Sentences
mind v. fark etmek
Casting my mind back, however, I notice that we still have problems with the old bathing water directive.
Bununla birlikte, geçmişe döndüğümde, eski banyo suyu yönetmeliği ile ilgili hala sorunlarımız olduğunu fark ettim.

More Sentences
mind v. sorun etmek
Tom doesn't mind sleeping on the couch.
Tom kanepede uyumayı sorun etmiyor.

More Sentences
mind v. göz kulak olmak
Will you mind my phone while I go to the ladies' room?
Ben tuvalete giderken telefonuma göz kulak olur musun?

More Sentences
of sound mind adj. aklı başında
He's not of sound mind.
Aklı başında değil.

More Sentences
mind-blowing adj. akıllara durgunluk veren
The changes are absolutely mind-blowing.
Değişiklikler kesinlikle akıllara durgunluk veriyor.

More Sentences
mind-bending adj. akılalmaz
It was a mind-bending experience.
Akıl almaz bir deneyimdi.

More Sentences
equal mind n. soğukkanlılık
habit of mind n. ruhsal durum
turn of mind n. zihniyet
strength of mind n. akıl
cast of mind n. düşünüş şekli
mind n. anlayış
mind n.
mind n. dimağ
turn of mind n. düşünce tarzı
mind n. anlak
inquiring mind n. öğrenmeye meraklı
time out of mind n. eskiden beri
savage mind n. yaban düşünce
mind n. nefes
mind n. murat
frame of mind n. ruhsal durum
mind n. anlık
mind mapping n. zihin haritalama
mind n. meram
frame of mind n. mizaç
frame of mind n. durum
mind n. istek
frame of mind n. ruhi hal
mind n. şuur
change of mind n. düşünüşü değiştirme
time out of mind n. öteden beri
state of mind n. haleti ruhiye
mind n. idrak
mind n. arzu
mind n. ruh
mind share n. akıl payı
mind n. hafıza
idea in mind n. imge
presence of mind n. aklı başında olma
mind n. öz
habit of mind n. ruh hali
mind n. us
mind and body n. akıl ve beden
absence of mind n. dalgınlık
agility of mind n. zeka kıvraklığı
ease of mind n. hafiflik
cast of mind n. düşünce tarzı
mind n. bellek
idea in mind n. imaj
frame of mind n. düşünce yapısı
path of mind n. aklın yolu
mind developing toys n. zeka geliştirici oyuncaklar
mind game n. zeka oyunu
twisted mind n. mantıksız düşünce
twisted mind n. sapmış fikir
twisted mind n. yanlış düşünce
collective mind n. müşterek akıl
common mind n. ortak akıl
mind over matter n. irade gücünü kullanarak güçlükleri kontrol edebilme
mind over matter n. sorunların üstesinden gelmek için iradesini kullanma
acute mind n. keskin zeka
keep in mind that n. unutmamamız gerekir ki
unsound mind n. akıl hastalığı
frame of mind n. halet-i ruhiye
state of mind n. halet-i ruhiye
mind-bender n. şaşırtıcı şey
mind n. kanı
mind unsoundness n. akıl bozukluğu
mind n. irade gücü
state of mind n. haletiruhiye
business mind n. ticaret zekası
business mind n. ticari zeka
body mind harmony n. vücut-kafa uyumu
body mind harmony n. beden-zihin ahengi
mind gym n. zihin jimnastiği
mind exercise n. zihin jimnastiği
mind gym n. zihin egzersizi
mind gym n. beyin jimnastiği
mind exercise n. beyin jimnastiği
mind exercise n. zihin egzersizi
empty mind n. boş zihin
civil servant mind-set n. memur zihniyeti
child's mind n. çocuk aklı
child's mind n. çocuğun aklı
business mind n. iş zekası
a criminal mind n. suç işlemeye eğilimli/meyilli
a criminal mind n. suç işlemeye yatkınlığı olan
young mind n. toy zihin
a clear mind n. salim kafa
a clear mind n. zihin açıklığı
mind abuse n. beyin yıkama/zorla ikna etme
mind map n. kavram haritası
mind map n. akıl haritası
foggy mind n. bulanık/karışık zihin
bearing in mind n. hatırlama
bearing in mind n. dikkate alma
bearing in mind n. hesaba katma
bearing in mind n. göz önüne alma
bearing in mind n. hatırda tutma
mind-body medicine n. akıl vücut tıbbı
mind-eraser n. hafıza silici
superior mind n. üst akıl
mind n. izan
peace of mind n. iç rahatlığı
unconscious mind n. bilinç dışı/bilinç altı
conscious mind n. bilinçli zihin
union of mind and body n. akıl ve beden birlikteliği
theory of mind n. zihin kuramı
the question in my mind n. aklımdaki soru
western mind n. batı aklı
hive mind n. kolektif fikir
quickness of mind n. çabuk kavrama yeteneği
embodied mind n. bedenlenmiş akıl
mind reading n. düşünce okuma
mind reading n. zihin okuma
natural state of mind n. doğal ruh hali
a month mind n. güçlü veya anormal arzu
a year's mind n. ölümden bir yıl sonraki anma töreni
a month mind n. ölümden bir ay sonraki anma töreni
body-mind n. bir bütün olarak insan
mind n. merhumu cenazeden bir ay veya bir yıl sonra ağıtla anma
mind n. biyolojik bir organizmanın organik olmayan yönü
mind n. ruh hali
mind n. zihinsel yapı
mind n. düşünce tarzı
mind n. hissetme şekli
mind n. mizaç
mind n. zihinsel özelliklerin vücut bulduğu kimse
mind n. zihinsel özelliklerin vücut bulduğu insan grubu
mind n. zihinsel özelliklerin canlı örneği olan bölge sakinleri
mind-set n. kişinin durumlara verdiği yanıtları ve durumlarla ilgili çıkarımlarını belirleyen sabit zihinsel tutum veya tavır
month's mind [uk] n. güçlü arzu
month's mind [uk] n. heves
one-track mind n. tek bir şeye takıntılı olma
one-track mind n. yalnızca bir konuyu düşünebilme
careless mind n. dikkatsiz zihin
mind uploading n. zihin aktarımı
mind uploading n. zihni bilgisayara aktarma
mind controlling n. birinin zihnini kontrol etme
mind control n. zihin kontrolü
mind controlling n. zihin kontrolü
mind control n. zihin kontrolü
bear in mind v. hatırda tutmak
keep in mind v. hatırda tutmak
mind one's p's and q's v. terbiyesini takınmak
be in one's right mind v. aklı başında olmak
take into one's mind v. ısrar etmek
keep one's mind v. kafasına takmak
(something) to never cross (one's) mind v. aklının ucundan geçmemek
change somebody's mind v. fikrini değiştirmek
mind v. önem vermek
flash through one's mind v. birden aklından geçmek
strain one's mind v. zihnini kurcalamak
give a piece of one's mind v. ağzına geleni söylemek
make up one's mind v. kararını vermek
know one's own mind v. kararlı olmak
read one's mind v. aklını okumak
put somebody in mind of v. hatırlatmak
mind v. endişelenmek
speak one's mind v. ne düşündüğünü açıkça söylemek
stick in (one's) mind and bother v. akla takılmak
put something in someone's mind v. bir şeyi birinin aklına koymak
call something to mind v. birine bir şeyi hatırlatmak
prey on someone's mind v. içini kemirmek
have a quick mind v. kafası işlemek
mind one's step v. ayağını denk almak
set one's mind v. baş koymak
be out of one's mind v. aklı yerinde olmamak
prey on someone's mind v. rahat bırakmamak
(for an idea) to find a niche in one's mind v. aklında yer etmek
read someone's mind v. birinin ne düşündüğünü yüzünden okumak
come to mind v. hatırlamak
be of one mind v. hemfikir olmak
put somebody's mind at rest v. yüreğine su serpmek
occur one's mind v. aklından geçmek
change one's mind v. vazgeçmek
have made up one's mind to v. aklına koymak
set one's mind on v. çok istemek
bring (something) to mind v. çağrıştırmak
come to mind v. hatırına gelmek
bring to mind v. hatırlatmak
be out of one's mind v. kafadan kontak olmak
call back to mind v. aklına getirmek
make up one's mind v. karara varmak
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde tutmak
set someone's mind at rest v. birinin kuşkularını ortadan kaldırmak
mind v. kulak vermek
change one's mind v. dönmek
make up one's mind v. karar vermek
take into ones mind v. ısrar etmek
mind v. gözetmek
mind v. saymak
stick in (one's) mind v. akla takılmak
call to mind v. hatırlatmak
call to mind v. akla getirmek
put something out of one's mind v. aklından çıkarmak
change one's mind v. niyeti bozmak
boggle the mind v. insanı hayrete düşürmek
have in mind v. hatırında tutmak
go out of one's mind v. aklını kaçırmak
relieve one's mind v. rahatlatmak
turn one's mind v. kafasına takmak
call to mind v. hatırlamak
keep in mind v. akılda tutmak
know one's own mind v. ne istediğini bilmek
give someone a piece of one's mind v. birine verip veriştirmek
turn one's mind to v. kafasına takmak
cross one's mind v. aklından geçmek
mind v. kulak asmak
set somebody's mind at rest v. yüreğine su serpmek
go out of one's mind v. keçileri kaçırmak
set one's mind on v. baş koymak
drive someone out of his mind v. çileden çıkarmak
use one's mind v. aklını kullanmak
put out of mind v. aklından çıkarmak
arrange in the mind v. akılda düzenlemek
set one's mind on something v. kafasına koymak
have in mind v. akılda tutmak
be out of one's mind v. aklını kaçırmış olmak
dismiss from one's mind v. aklından çıkarmak
set one's mind on v. kafasına koymak
put somebody in mind of v. kafasına sokmak
have a quick mind v. kafası çalışmak
know one's own mind v. emin olmak
remain in one's mind v. aklında kalmak
cross one's mind v. hatırına gelmek
have in mind v. niyet etmek
blow one's mind v. deli etmek
change one's mind v. caymak
keep in mind v. dikkate almak
bear in mind v. hesaba katmak
be acceptable to the mind v. mantıklı gelmek
call back to mind v. hatırına getirmek
set somebody's mind at rest v. rahatlatmak
change one's mind v. fikrini değiştirmek
keep in mind v. unutmamak
be in one's mind v. akılda bulunmak
be out of one's mind v. çok öfkeli olmak
bear in mind v. zihinde tutmak
pass through one's mind v. aklından geçmek
bear in mind v. hatırlamak
have peace of mind v. kendiyle barışık olmak
mind your business v. sen kendi işine bak
let something prey on one's mind v. dert etmek
be in one's right mind v. kendini bilmek
put somebody's mind at ease v. yüreğine su serpmek
keep one's mind on v. kafasına takmak
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
not to mind v. aldırmamak
set someone's mind at rest v. birini rahatlatmak
pass out of one's mind v. hatırından çıkarmak
know one's own mind v. kendi fikrini bilmek
bear in mind v. göz önünde tutmak
take a load off one's mind v. endişesini gidermek
bear in mind v. aklında tutmak
mind one's p's and q's v. adımını denk almak
go out of one's mind v. aklını oynatmak
keep in mind v. hesaba katmak
be kept in mind v. akılda tutulmak
come to mind v. aklına gelmek
mind v. itiraz etmek
come to one's mind v. esmek
bring to mind v. hatırlamak
keep something in one's mind v. aklından çıkarmamak
dismiss from one's mind v. düşünmemek
have a mind to v. niyeti olmak
turn over in one's mind v. düşünüp taşınmak
be of the same mind v. hemfikir olmak
tell somebody one's mind v. azarlamak
tell somebody one's mind v. ağzına geleni söylemek
make up one's mind v. seçmek
not to mind v. aldırış etmemek
bring to mind v. aklına bir şey getirmek
occur one's mind v. aklına gelmek
cross one's mind v. aklına gelmek
come to one's mind v. aklına gelmek
mind one's business v. işin başında bulunmak
stick in the mind v. akılda kalmak
keep popping in one's mind v. zihnini kurcalamak
lose one's mind v. akıl sağlığını yitirmek
get pissed out of one's mind v. zil zurna sarhoş olmak
get pissed out of one's mind v. haddinden fazla içip sarhoş olmak
get pissed out of one's mind v. çok içip sarhoş olmak
stick in one's mind v. aklında yer etmek
(a certain thing) slip one's mind v. akıldan çıkmak
be imprinted on one's mind v. aklına kazınmak
(a certain thing) slip one's mind v. aklından çıkmak
be at the back of your mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
be in the back of one's mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
be at the back of someone's mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
keep in mind v. hafızada tutmak
occupy one's mind v. zihnini meşgul etmek
stick in one's mind v. zihninde yer etmek
be imprinted on one's mind v. zihninde yer etmek
bore somebody out of their (tiny) mind v. içini baymak
change one's mind v. fikir değiştirmek
change mind v. fikir değiştirmek
(an idea) come into someone's mind v. aklına bir fikir gelmek
be imprinted on one's mind v. belleğine almak
stick in one's mind v. belleğine almak
stick in one's mind v. belleğine kazımak
be imprinted on one's mind v. belleğine kazımak
(an idea) come into someone's mind v. fikir gelmek
be at the back of someone's mind v. belleğinde yer etmek
have in mind v. niyeti olmak
bear in mind v. gözönünde bulundurmak
put somenone's mind at ease v. içine su serpmek
set someone's mind at rest v. içine su serpmek
set someone's mind at ease v. içine su serpmek
read one's mind v. aklından geçeni okumak
be kept in mind v. öngörülmek
change one's mind v. kararını değiştirmek
bear something in mind v. akılda tutmak
mind over matter v. irade gücüyle bedensel bir zorluğu yenmek
be imprinted on one's mind(s) v. beyinlere kazınmak
give someone a piece of one's mind v. ağzının payını vermek
weigh on someone's mind v. birinin kafasını kurcalamak
be a load off your mind v. sorundan kurtulmuş olmak
be a load off your mind v. problemi çözmüş olmak
be a weight off your mind v. sorundan kurtulmuş olmak
be a weight off your mind v. problemi çözmüş olmak
have a good mind to v. -esi gelmek
have a good mind to v. -eceği gelmek
have a mind to v. -esi gelmek
have a one-track mind v. bir konuyu tutturmak
have half a mind to v. -esi gelmek
have half a mind to v. -eceği gelmek
have a mind to v. -eceği gelmek
set one's mind on v. -i çok arzu etmek
get out of one's mind v. beyninden kazımak
get out of one's mind v. kafasından atmak
get out of one's mind v. akıldan çıkarmak
make up one's mind to v. karar vermek
make up one's mind to v. aklına koymak
keep something in mind v. akılda tutmak
keep one's mind on v. zihnini toplamak
mind v. sakıncalı bulmak
keep one's mind on v. kafasını belli bir yere vermek
be scared out of one's mind v. çok korkmak
keep one's mind on v. düşüncelerini belli bir nokta üzerinde yoğunlaştırmak
be scared out of one's mind v. yusuf yusuf etmek
have a mind to v. niyetinde olmak
set one's mind on doing something v. kafaya koymak
set one's mind on something v. kafaya koymak
set one's mind on doing something v. kafasına koymak
make up one's mind v. kafasını toplamak
have a mind of one's own v. kendi fikrine sahip olmak
have a mind of one's own v. kendi düşüncesine sahip olmak
slip one's mind v. aklından uçup gitmek
keep in mind v. aklına yazmak
bear in mind v. aklına yazmak
bear in mind v. aklına kazımak
keep in mind v. aklına kazımak
sleep with peace of mind v. yatağa girince huzurlu uyumak
sleep with peace of mind v. vicdanen rahat olmak
sleep with peace of mind v. başını yastığa rahat koymak
mind out v. ilgilenmek
keep in mind v. akıldan çıkarmamak
mind out v. dikkat etmek
mind out v. gözlemek
slip one's mind v. hatırlayamamak
slip one's mind v. aklından gitmek
slip one's mind v. unutmak
be out of one's mind v. çıldırmak
be out of one's mind v. aklını kaçırmak
speak one's mind v. düşündüğünü dosdoğru söylemek
pay no mind v. aldırmamak
pay no mind v. önemsememek
pay no mind v. aldırış etmemek
pay no mind v. boş vermek
pay no mind v. umursamamak
get inside the mind of v. zihnine girmek
have an agile mind v. kıvrak bir zekası olmak
have an agile mind v. kıvrak zekalı olmak
bear in mind v. derpiş etmek
be of the same mind v. aynı kafadan olmak
be all of one mind about v. hemfikir olmak
be all of one mind about v. aynı fikirde olmak
expand one's mind v. zihnini genişletmek
be great at anything he/she sets one's mind to v. aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak
engage both the mind and the eye v. hem göze hem akla hitap etmek
engage both the mind and the eye v. hem gözü hem aklı meşgul etmek
get a child's mind v. bir çocuğun zekasına sahip olmak
have a child's mind v. bir çocuğun zekasına sahip olmak
come into someone's mind v. birinin aklına gelmek
read one's mind v. zihnini okumak
have peace of mind v. huzurlu olmak
have a broad perspective/an open mind v. ufku geniş olmak
speak someone's mind v. aklındakini söylemek
come to my mind v. aklıma gelmek
clear the mind v. zihni boşaltmak
broaden the mind v. zihni genişletmek
give a piece of one's mind to v. açıkça konuşmak
mind one's chances v. her fırsatı değerlendirmek
give a piece of one's mind to v. dobra dobra konuşmak
mind one's chances v. istifade etmek
give a piece of one's mind to v. bir çift söz etmek
mind v. (bir şeyi) anımsatmak
mind v. (bir şeyin) hatırlatıcısı olmak
mind [dialect] v. anımsamak
mind [dialect] v. akılda tutmak
mind [dialect] v. niyeti olmak
mind [dialect] v. hatırlamak
mind [dialect] v. hatırda tutmak
mind [obsolete] v. dualarda hatırlamak
mind [obsolete] v. vasiyette anmak
mind v. farkında olmak
mind v. idrak etmek
mind [dialect] v. arzu etmek
mind [dialect] v. eğilimi olmak
mind [dialect] v. amaçlamak
mind v. (uyuşturucu) hayal gördürmek
mind v. şaşırtmak
mind v. hayretler içinde bırakmak
mind v. emin olmak
mind v. temin etmek
finish in mind v. kafada bitirmek
in his right mind adj. aklı başında
in one's right mind adj. aklı başında
out of one's mind adj. kaçık
out of one's mind adj. deli
mind developing adj. zeka geliştirici
mind-boggling adj. parmak ısırtan
mind-boggling adj. akıllara durgunluk veren
mind-bending adj. bunaltıcı
mind-bending adj. hayal gördüren
mind-numbing adj. usandırıcı
mind-numbing adj. sıkıcı
mind-numbing adj. bezdirici
mind-controlled adj. zihinle/akılla/düşünceyle/düşünmeyle/düşünerek kontrol edilen
mind-altering adj. çarpık algılar yaratan
mind-altering adj. halüsinojenik
mind-altering adj. bakış açısında veya düşünce biçiminde kalıcı değişim yaratan
mind-altering adj. (insanın) hayatını değiştiren
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiye ait
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiyi içeren
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiden kaynaklanan
mind-expanding adj. şiddetli algılar yaratan
mind-expanding adj. çarpık algılar yaratan
mind-expanding adj. psikedelik
mind-expanding adj. yüksek farkındalık veya anlayış kazandıran
in her right mind adj. sorumlu davranan
to one's mind adv. fikrine göre
on one's mind adv. aklında
in a corner of his mind adv. aklının bir köşesinde
on one's mind adv. hatırında
on one's mind adv. vicdanında
mind at peace adv. gönül rahatlığıyla
with this in mind adv. bunu akılda tutarak
never mind! interj. adam sen de
never mind! interj. sağlık olsun