yerel - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yerel



Bedeutungen von dem Begriff "yerel" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 24 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yerel local adj.
General
yerel regional adj.
yerel domestic adj.
yerel vernacular adj.
yerel territorial adj.
yerel topical adj.
yerel local adj.
yerel home adj.
yerel native adj.
yerel localized adj.
yerel indigenous adj.
yerel localised adj.
yerel vernaculous adj.
yerel vicinal adj.
yerel desi adj.
yerel deshi adj.
yerel loc (local) abrev.
Computer
yerel local adj.
Telecom
yerel local adj.
Math
yerel local adj.
Biochemistry
yerel localised adj.
yerel localized adj.
Marine Biology
yerel endemic adj.
Linguistics
yerel prakritic adj.

Bedeutungen, die der Begriff "yerel" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yerel dille yazılan vernacular adj.
General
yerel banka local bank n.
uzaktan kumandalı yerel salınıcı labile oscillator n.
yerel özellikleri koruyarak küreselleşme glocalization n.
yerel idarelerin en küçük birimleri county n.
yerel demokrasi local democracy n.
yerel ısıtma localized heating n.
yerel dışbükey uzay locally convex space n.
yerel gazete local n.
yerel kompakt gruplar locally compact groups n.
yerel ad common name n.
yerel maksimum local maximum n.
yerel öğle local noon n.
yerel kompakt locally compact n.
ağ yerel alanı network local area n.
yerel yönetim local government n.
yerel taban local base n.
yerel kompakt topolojik uzay locally compact topological space n.
yerel öklit uzayı locally euclidean space n.
lordların yerel anlaşmazlıklar sebebiyle yargılanmış oldukları altı aylık veya bir senelik özel mahkeme leet n.
yerel yay bağlantılı uzay locally arcwise connected space n.
yerel dans country dance n.
portekiz'de yerel üslupla inşa edilmiş ve devletin sahibi olduğu otel pousada n.
yerel yargı hakkı soke n.
eyaletteki yerel yönetim bölgesi county n.
yerel en büyük değer local maximum value n.
yerel bağlantılı küme locally connected set n.
yerel yönetim çalışanları local officials and employees n.
yerel halk locals n.
yerel sonlu aile locally finite family n.
yerel minimum local minimum n.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan şehir veya bölge municipality n.
yerel rehber local guide n.
yerel seçimler local elections n.
yerel ya da lokal saat local time n.
yerel işçi sendikaları labor union locals n.
yerel kompakt uzay locally compact space n.
yerel yağmur convectional rain n.
yerel değişken local variable n.
yerel rüzgar local wind n.
yerel dans country dancing n.
yerel acil durum planlama komitesi local emergency planning committee n.
yerel deklarasyon local declaration n.
yerel zaman local time n.
yerel uyuşturucu local anesthetic n.
yerel yönetim maliyesi local finance n.
yerel osilatör panel local oscillator board n.
yerel dışbükey dolaysız toplam locally convex direct sum n.
yerel işlem local operation n.
bir yerel bölge içinde ve civarında işleyen ulaşım seferi local service n.
yerel tarih local history n.
yerel bağlantılı uzay locally connected space n.
yerel eğitim müdürlüğü local education authority n.
yerel ağlar local area network n.
yerel planlama local planning n.
yerel imar ve iskan müdürlüğü local planning authority n.
yerel ağın paylaşıma açılması local loop unbundling n.
yerel hava local weather n.
yerel idare bölümü department of local government n.
yerel ulaşım local transit n.
yerel yönetim personeli local executive personnel n.
yerel izomorfik locally isomorphic n.
yerel yönetim yetkilisi district administration official n.
yerel saat local time n.
yerel haberler local news n.
yerel trafik local traffic n.
yerel özgürlükler local freedoms n.
yerel haber local n.
yerel yönetim (ispanya) ayuntamiento n.
yerel ortak local partner n.
yerel vergilendirme local taxation n.
yerel kitle iletişim araçları local mass media n.
yerel basın local press n.
yerel kıyafet traditional outfit n.
yerel kıyafet traditional wear n.
yerel kıyafet local dress n.
yerel kıyafet folk costume n.
yerel kıyafet local outfit n.
yerel kıyafet folk outfit n.
yerel kültür local culture n.
yerel kültür native culture n.
yerel kültür indigenous culture n.
yerel halk local community n.
yerel cemiyet local community n.
yerel topluluk local community n.
yerel toplum local community n.
yerel medya local media n.
yerel ırk native race n.
yerel kamu ihalesi local public tender n.
yerel gündem local agenda n.
yerel yasa bylaw n.
yerel gazete local paper n.
yerel yönetim binaları mahallesi civic center n.
yerel bitki örtüsü endemic n.
yerel yönetim birimi local government unit n.
yerel gerçeklik local reality n.
merkez-yerel yönetim ilişkileri central-local government relations n.
merkez-yerel yönetim central-local government n.
yerel zamanlı bilgi işlem real-time data processing n.
yerel ortalama local average n.
yerel yönetim local authority n.
yerel özellik locality n.
yerel yönetim tesisleri public facilities n.
yerel kilise local village n.
yerel gelenekler local customs n.
yerel seviye local level n.
yerel düzey local level n.
yerel avustralya yemeği bushfood n.
yerel avustralya yemeği bush tucker n.
yerel avustralya yemeği bushtucker n.
yerel yıldız zamanı local sidereal time n.
yerel saat local hour n.
yerel iklim şartları local climatic conditions n.
yerel yemek local food n.
yerel takım local team n.
yerel ünlü local celebrity n.
yerel şöhret local celebrity n.
yerel meyve sebze yiyen locavore n.
yerel radyo istasyonu local radio station n.
yerel birim local unit n.
yerel saat ayarı local time setting n.
yerel halk tarafından adlandırılan yer ve kişi isimlerinin yabancılar tarafından farklı isimlendirilmesi exonym n.
bir yerin yerel ismi endonym n.
yerel aramalar local calls n.
yerel müzik indigenous music n.
içinde yerel haberler ve reklamlar yayınlanan ücretsiz gazete shopper n.
ücretsiz yerel gazete shopper n.
yerel hava durumu local weather forecast n.
yerel kurallar local rules n.
yerel zaman dilimi local time zone n.
bir organizasyonun yerel şubesi chapter n.
yerel halk local resident n.
yerel idare commune n.
yerel mahkeme district court n.
yerel isim vernacular name n.
yerel hale getirme localization n.
yerel hale getirme localisation n.
yerel gazete hometown newspaper n.
yerel kısım local part n.
yerel yardımlaşma derneği/klubü civic group n.
yerel iş adamı local businessman n.
yerel doktor local doctor n.
yerel konukseverlik local hospitality n.
yerel halk local people n.
yerel kaynak local source n.
yerel gazete local newspaper n.
yerel gazete local rag (uk) n.
yerel dergi local magazine n.
halka açık yerel dans salonu local palais n.
(eski rusya'da) kırsal alanlarda gıda gibi yerel ihtiyaç için gönüllü alınan vergi self-taxation n.
londra'da yerel saatin geçerli olduğu eşgüdümlü evrensel saat dilimi utc (coordinated universal time) n.
velileri tarafından istismar veya yaralanma riski bulunan çocuklara dair yerel otoritelerin tuttuğu liste nai register n.
istilacı nassella tussock bitkisini yok etmek için yeni zelanda'nın farklı bölgelerinde kurulan çeşitli yerel yasal kuruluşlardan her biri nassella tussock board n.
kuzeydoğu irlanda'da yerel hükümet bölgesi north down n.
yerel lezzet local delicacy n.
yerel standartlardan bağımsız zaman absolute time n.
yerel mesele domestic issue n.
yerel dil vernacular n.
yerel müzik grubu local musi̇c band n.
yerel olma vernacularity n.
cemaat üyelerince oluşturulan yerel yönetim vestryism n.
yerel yönetim vergisi lay n.
yerel kiliseden kongre sistemine bağlı bir unvanla dini toplantıya yollanan kimse messenger n.
(mormonluk) lds kilisesinin yerel bir cemaati branch n.
ihtiyaç sahiplerine yerel bir yönetim merkezinin sosyal hizmetler departmanınca sağlanan yardım hizmeti home help [uk] [new zealand] n.
hayır kurumuna ait yerel şube lodge n.
(orta çağ'da) britanya'nın bazı bölümlerinde yerel ticareti kontrol eden ve bazen yerel yönetimde rol alan tüccar birliği guild n.
iskoç kasabasının yerel yönetimi guildry [scotland] n.
yerel yönetimin dışında kalma opt-out n.
yerel denetimin dışında kalan okul opt-out [uk] n.
yerel denetimin dışında kalan hastane opt-out [uk] n.
yerel yönetimin dışında kalma opt-out n.
yerel denetimin dışında kalan okul opt-out [uk] n.
yerel denetimin dışında kalan hastane opt-out [uk] n.
yerel trafik için araç yolu road n.
yerel doku local color n.
yerel doku local colour n.
sahibi başka ülkede yaşayan bir fabrikada görevli yerel yönetici mill agent n.
(britanya idari bölgesine ait) yerel birim district n.
gazetelerde yerel haberler masası city desk [us/canada] n.
zorunlu hizmet için asker seçiminden sorumlu yerel kurum draft board n.
yerel, bağımsız organize suç birimi family n.
yerel meclise ait olup halka ucuza kiralanan daire council flat n.
yerel meclisten ucuza daire kiralayan kiracı council tenant n.
yerel fuar county fair n.
koloni amerikası'nda yerel bir kurye servisi penny post n.
(abd'nin maine eyaletinde) küçük yerel yönetim bölümü plantation n.
yerel bir gaziler örgütüne ait alt birim post n.
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi poundkeeper n.
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi poundmaster n.
nasyonal sosyalist alman işçi partisi'nde yerel şube başkanı gauleiter n.
ağ programlarını yerel olarak aktaran istasyon outlet n.
(abd'de) yerel kiliseye bağlı olup ona ait binaları elinde bulunduran ve papazın maaşını veren kongregasyonalist kurum parish n.
(aday veya delege seçmek için) parti üyelerinin yerel/bölgesel toplantısı primary n.
(birleşik krallık) yerel eğitim idaresi tarafından sosyal yardım kapsamında ihtiyaç sahibi öğrencilere verilen süt school milk n.
amerika'nın eski hollanda kolonilerinde yerel yargı işlevlerini yerine getiren kimse schout n.
(17. yüzyılda) yerel cemaat kontrolünü savunan muhalif ingiliz grup seeker n.
(avustralya'da) yerel yönetim idaresinde olan birleştirilmiş kırsal alan shire n.
yerel mahkeme görevlisi shire clerk n.
(afrikalı amerikan yerel ingilizcesinde) yetişkin kadın shortie n.
(afrikalı amerikan yerel ingilizcesinde) çocuk shortie n.
küçük ve yerel bir üniversite siwash n.
yerel kabarcık local bubble n.
başka bir kimsenin yerel yargı yetkisine tabi kimse socager n.
öğrenme güçlüğü çeken, fiziksel engelli veya ruhsal bozukluğu olan kimselere hizmet veren, yerel yönetim sorumluluğundaki merkez social education centre n.
(fransa) yerel idare bölgesinden sorumlu yetkili subprefect n.
(fransa) yerel idare bölgesinden sorumlu yetkililik subprefecture n.
(new york'ta) yerel yargı görevlisi surrogate n.
yerel geleneklere ve kullanımlara uygun olarak değişiklik yapmak nativize v.
yerel unsurlara adapte etmek nativize v.
yerel geleneklere ve kullanımlara uygun olarak değişiklik yapmak nativise v.
yerel unsurlara adapte etmek nativise v.
(sahnelenen oyunda) yerel özellikleri veya çevreyi değiştirmek shift the scene v.
(tarihi yerleri, yerel kostümleri) turistler için eğlence haline dönüştürmek disneyfy v.
yerel ölçekte mal taşımak dray v.
(tv programı serisini) yerel kanallara satmak syndicate v.
yerel ve kalıcı endemic adj.
yerel dille yazılan vernacular adj.
yerel (ısı/basınç) ambient adj.
yerel özelliklerini kaybetmeden küreselleşen glocal adj.
yerel olmayan nonlocal adj.
yerel makamlarca denetlenmiş inspected by local authorities adj.
yerel koşullara uygun calculated for the meridian of adj.
(yerel otorite tarafından) iyi halde tutulmayan unadopted [brit] adj.
(yerel otorite tarafından) bakımı sağlanmayan unadopted [brit] adj.
yerel olmayan unlocalized adj.
yerel olmayan unlocalized adj.
toplumun yerel düzeyine dair grassroot adj.
toplumun yerel düzeyinden kaynaklanan grassroot adj.
toplumun yerel düzeyinde geçerli olan grassroot adj.
toplumun yerel düzeyine dair grassroots adj.
toplumun yerel düzeyinden kaynaklanan grassroots adj.
toplumun yerel düzeyinde geçerli olan grassroots adj.
yerel yönetimin kurup yönettiği council [uk] adj.
yerel kültür ile ilgili peasant adj.
yerel sanatla ilgili peasant adj.
(fizik) yerel dönüşüm altında sabit olan gauge adj.
yalnızca yerel çıkarlara hizmet eden parish pump adj.
yerel kapsamlı parish-pump [uk] adj.
yerel olarak locally adv.
yerel ölçekte on a local scale adv.
yerel ölçekte locally adv.
yerel aramalar için for local calls adv.
yerel bazda on local basis adv.
yerel olarak topically adv.
yerel bir şekilde vernacularly adv.
yerel gün batımı ls (local sunset) abrev.
yerel standart zaman lst (local standard time) abrev.
yerel saat lt (local time) [us] abrev.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan bölge mun (municipal) abrev.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan şehir veya bölge munic. abrev.
Phrasals
(yerel bir ağa vb) bağlanmak plug (oneself) in (to something) v.
Phrases
yerel saate göre according to the local time expr.
Colloquial
yerel bir hikaye a local story n.
yerel olarak yetiştirilmiş marihuana/esrar homegrown n.
britanya'da çocuk mahkemesinin yargılanan bir çocuğun yerel yönetimce kontrol edilemez durumda olmasından dolayı aldığı tutuklama kararı unruly certificate n.
seri üretimden çıkmış gibi görünen, ayırt edici özellikleri bulunmayan ve yerel mimariyle uyumsuz olan büyük ve modern ev mcmansion n.
yerel dükkan bodega n.
yerel polisinizle temas kurun contact your local police expr.
Idioms
yerel bir topluluğun öne çıkan kişi pillar of the community n.
yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi town-and-gown n.
küçük ve yerel dükkan a mom-and-pop business n.
siyasi faaliyet açısından yerel düzeyde olan halk grass-roots n.
küçük ve yerel dükkan mom-and-pop shop n.
yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi town and gown n.
yerel ağız vulgar tongue n.
yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi ile ilgili town-gown adj.
Formal
yerel yönetim bölgesindeki engelli kişilerin listesi handicap register [uk] n.
(çin'de) yerel idari alt bölüm hsien n.
(çin'de) yerel idari alt bölümün hükümet merkezi hsien n.
ingiliz yönetiminden önce güney afrika'nın kırsal bölgelerinde yerel boer hakimine yardım eden konsey heemraad n.
Trade/Economic
yerel yönetime toplayabileceği vergi için üst sınır koymak (eskiden) rate-cap n.
yerel yönetim tarafından toplanan vergi/vergiler rates n.
bir işçinin yetki alanı dışında bir iş yapmasına izin veren, yerel sendika tarafından verilen kart traveling card n.
belediye veya yerel yönetimlerin ihraç ettiği tahviller municipal bonds n.
çok uluslu-yerel strateji multidomestic strategy n.
dışarıdaki çok uluslu şirketle ilişkili yerel işletme affiliate n.
küçük ve yerel dükkan mom-and-pop store n.
uzun dönem yerel para cinsinden kredi notu long-term local currency issuer default rating n.
yabancı bir şirket adına yerel piyasadan işçi veya mal toplayan kimse comprador n.
yabancı işletmelerin yerel şirketlerle kurdukları ortaklık local partnership n.
yerel katkı oranı local content rate n.
yerel acente local agent n.
yerel yönetimce çıkarılan tahvil municipal bonds n.
yerel yönetim local administration n.
yerel vergi gelirleri local tax revenues n.
yerel çözüm local solution n.
yerel olmayan şirket yabancı menşeili şirket foreign corporation n.
yerel şube local branch n.
yerel yönetim gelirleri local governments revenues n.
yerel yönetimler local administrations n.
yerel sanayi local industry n.
yerel vergiler local taxes n.
yerel standart provincial standard n.
yerel katkı zorunluluğu local content law n.
yerel ıslah fonu local improvement fund n.
yerel anlaşma local agreement n.
yerel üretici local manufacturer n.
yerel müşteri local customer n.
yerel poliçe local bill n.
yerel sendika temsilcisi local union representative n.
zorunlu yerel hizmetler obligatory local services n.
yerel yönetim tahvilleri local authority bonds n.
yetkili yerel makam local authority n.
yerel yetkililer local authorities n.
yerel borçlanma local borrowing n.
yerel imar ve ıslahat local improvement n.
yerel olmayan şirket out of state corporation n.
yerel çare local solution n.
yerel çare local remedy n.
yerel tüketici local consumer n.
yerel reklam local advertising n.
yerel olmayan şirket out-of-state corporation n.
yerel bayi local dealer n.
yerel alım local shopping n.
yerel rekabete açık ihale local competitive bidding n.
yerel ortaklık local partnership n.
yerel yönetim municipal corporation n.
yerel ülkeye devir domestication n.
yerel senet local bill n.
yerel dükkan local shop n.
yerel bütçe local budget n.
yerel yönetimler local administration n.
yerel menkul kıymetler local stocks n.
yerel telefon konuşması local call n.
yerel standardizasyon provincial standardisation n.
yerel ücret baremi local wage rate n.
yerel saat local time n.
yerel şirket local corporation n.
yerel sendika local union n.
yerel üretici local producer n.
yerel sahipli yabancı varlıklar domestically-owned foreign assets n.
yerel sendika temsilcisi local union rep n.
yerel yönetimlerin ihraç ettiği tahviller municipal bonds n.
yerel yönetim local government n.
yerel çözüm local remedy n.
yerel masraflar local expenses n.
yerel para cinsinden uzun vadeli kredi notu long-term local currency issuer default rating n.
yerel yönetimler local administration n.
yerel planlama local planning n.
yerel yönetimlere ağırlık verilmesi regionalism n.
yerel vergi local tax n.
yerel müşteri domestic customer n.
yerel vergi denetimi tax field audit n.
yerel sendika sözleşmesi local agreement n.
yerel tüketici domestic consumer n.
yerel endeks local index n.
hindistan'da yerel bir hükümet adına gelir tahsildarlığı yapan kimse amil n.
hindistan'da yerel bir hükümet adına gelir tahsildarlığı yapan kimse aumil n.
yerel girişim şirketi lec (local enterprise company) n.
küresel bir ürünün yerel piyasalara uygun hale getirilmesi glocalization n.
küresel bir ürünün yerel piyasalara uygun hale getirilmesi glocalisation n.
yerel yönetim yetkilisinin verdiği kredi local loan [uk] n.
yerel tedarik local procurement n.
yerel veya yerli kaynaklardan personel, hizmet, malzeme veya ekipman alımı local procurement n.
yetki alanındaki bölgenin dışında oturup çalışmak için bölgeye gelenlerden yerel idarenin aldığı gelir vergisi commuter tax n.
(özellikle farmasötik ilaçlar için) yerel üreticiden daha ucuza mal satan satıcıdan yapılan ithalat parallel importing n.
yerel tütün piyasasında küçük çaplı spekülatör pinhooker n.
belirli yerel piyasalar arasında yürütülen arbitraj shunting [uk] n.
yerel merkezler arasında dağıtmak decentralize v.
yerel merkezler arasında dağıtmak decentralise v.
yerel para üzerinden fiyat belirlemek quote in local currency v.
yerel ve yabancı bir kurum arasındaki karşılıklı düzenlemeye ilişkin exchange adj.
küresel düşün yerel davran think globally act locally expr.
Law
kaçma ve kurtarma operasyonlarında yerel halkın yardımı act of mercy n.
britanya'da çocuk mahkemesinin yargılanan bir çocuğun yerel yönetimce kontrol edilemez durumda olmasından dolayı aldığı tutuklama kararı certificate of unruliness n.
yerel yönetimlerin, yeni beldelerin ve konut dernek yöneticilerinin hakkı olan bir yasal hak paketi tenants' charter [brit] n.
bir bölgenin yerel mahkemesi tarafından başka bir bölgenin şerifine verilen ek mahkeme kararı testatum capias n.
yerel mahkeme görevlisi amala [indian] n.
yerel mahkeme görevlisi amlah [indian] n.
bir dava yada ihtilaf hakkında yerel mahkemeler ya da yetkili organların, uluslararasi mahkeme yada yetkili organlardan daha iyi karar verebileceği ilkesi margin of appreciation n.
yerel mahkeme domestic court n.
yerel mahkemeler local courts n.
yerel idari mahkeme local administrative court n.
yerel örf ve adet local custom n.
yerel bir mahkemenin bakmakla yükümlü olduğu dava local action n.
yerel yargı local judge n.
yerel mahkeme county court n.
yerel mevzuat domestic legislation n.
yerel yasa birlaw n.
yerel tüzük birlaw n.
kuzey ingiltere ve iskoçya'daki mahkemelerde tüzük oluşturma, ufak suçlarla ilgilenme gibi görevleri olan yerel memur birlieman n.
kuzey ingiltere ve iskoçya'daki mahkemelerde tüzük oluşturma, ufak suçlarla ilgilenme gibi görevleri olan yerel memur byrlawman n.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan şehir veya bölgenin yöneticisi mayor n.
büyük britanya'da yerel emniyet amirine karşılık gelen bir bucak memuru borsholder n.
abd'nin virginia eyaletinin bazı bölümlerinde bir yerel mahkeme hustings n.
(yerel olarak istenmeyen) toprak kullanımı lulu n.
(yeni ingiltere kolonisinde) hem yasama hem yargı yetkisine sahip yerel meclis general court n.
(iskoçya'da) reform hareketi'nden sonra miras, boşanma gibi meselelere bakması için kurulan yerel mahkemelerin yargıçlarına verilen ad commissary n.
yerel mahkeme county n.
yerel vergi county rates n.
ihtilaf halinde eyalet kanununun yerel kanun yerine geçmesine ilişkin doktrin state preemption n.
(eski ingiliz hukuku) yerel mahkeme görevlisi shire mote n.
yerel yargı hakkı soc n.
yerel vergi koymak local [scotland] v.
mahkeme emriyle yerel otoritenin yasal sorumluluğuna verilmiş in care adj.
mahkeme emriyle yerel otoritenin yasal sorumluluğuna verilmiş into care adj.
yerel olarak dayatılan ve yerel olarak uygulanan locally imposed and locally enforced adj.
yetki alanı belirli yerel bir bölge ile sınırlı olan ve önem derecesi düşük davalara bakan (mahkeme kolu) minor adj.
yerel yargının dışındaki kanuna ait veya ilişkin foreign adj.
Politics
ispanyolca konuşulan güney amerika ülkelerinde yerel hükümet ve yöneticiler caciquism n.
ispanya ve latin amerika'da yerel siyasi lider cazique n.
iskoçya anakarasının bölündüğü dokuz yerel yönetim bölgesinden her biri region n.
yerel otoriteden tahsil edilebilecek ücrete hükümet tarafından konan yıllık tutar sınırı charge-cap n.
bolivya'da pek çok yerel bölücü grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü national liberation army n.
bolivya'daki çok sayıda küçük, yerel ve yıkıcı grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü nestor paz zamora commission n.
avrupa konseyi yerel ve bölgesel yönetimler kongresi congress of local and regional authorities of the council of europe n.
avrupa konseyi yerel ve bölgesel yönetimler kongresi congress of local and regional authorities of the council of europe n.
avrupa yerel yönetimler özerklik şartı european charter of local self government n.
bölgesel ya da yerel makamlar regional or local authorities n.
bölgesel ya da yerel yönetimler regional or local authorities n.
bölgesel ve yerel idareler regional and local authorities n.
eskiden belediye idaresine benzeyen bir tür yerel yönetim urban district n.
fransa'da komünden küçük yerel idare arrondissement n.
genel yerel seçimler general local elections n.
göçü ve göçmen girişini engelleyerek yerel halkın etkilenmesini engelleme temeline dayanan siyasal akım nativism n.
henüz çıkarılmamış yerel ham petrol indigenous crude oil not yet extracted n.
ingiltere yerel yönetim bölgesi ceremonial county n.
japonya'da baskın olan yerel etnik grup yamato n.
il yerel yönetimi provincial local government n.
merkez/yerel ilişkileri central/local relations n.
oy kaygısıyla yerel yönetimlere sağlanan ödenek pork barrel n.
parti yerel kurul toplantısı caucus n.
seçilmiş pilot yerel yönetimler selected pilot local governments n.
yerel dağıtım şirketi local distribution company n.
yerel yönetim birimleri local government units n.
yerel yönetim district government n.
yerel para cinsinden tahvil piyasası local currency bond market (lcbm's) n.
yerel yönetim local administration n.
yerel seçim local election n.
yerel yönetim personeli local administrative personnel n.
yerel özerklik local autonomy n.
yerel halk oylaması plebiscite n.
yerel yönetim organı local government n.
yerel harcama domestic spending n.
yerel seçimler local elections n.
yerel hükümetin yeniden örgütlenmesi local government reorganisation n.
yerel yönetmelikler local regulations n.
yerel merciler local authorities n.
yerel yönetim finansı local authority finance n.
yerel sosyalizm municipal socialism n.
yerel katılım mekanizmalarının güçlendirilmesi strengthening local participatory mechanisms n.
yerel yönetim municipal corporation n.
yerel özerklik local self-government n.
yerel meclis local council n.
yerel komisyon subregional commission n.
yerel makamlar local authorities n.
yerel iktidar kaynağı source of local power n.
yerel hükümetin finansı local government finance n.
yerel önyargı local prejudice n.
yerel yönetimler local administrations n.
yerel bütünleşme local integration n.
yerel özerklik local self-rule n.
yerel yasama organı popular assembly n.
yerel yönetim organları local governing bodies n.
yerel yönetimcilik municipalism n.
yerel seçim mayoral election n.
yerel hizmetler local services n.
yerel hareket local movement n.
yerel yönetim local government n.
yerel yönetimlere anayasa tarafından tanınan idari bağımsızlık home rule n.
yerel korumacılık local protectionism n.
yerel siyaset local politics n.
yerel yönetim örgütü local administration body n.
yerel yönetim city corporation n.
yerel idare subnational administration n.
yerel otorite local authority n.
yerel hükümet local government n.
yerel yetkililer local officials n.
yerel yönetim organı local authority n.
yerel politika local politics n.
yerel yönetim düzeyinde hayvan mülkiyetini düzenleyen yönetmelikleri uygulayan ve hayvanların dahil olduğu olaylarla ilgilenen bir memur animal control officer n.
kolombiya'da yerel ve bölgesel paramiliter grupları koruyan bir terör örgütü united self-defense force of colombia n.
kolombiya'da yerel ve bölgesel paramiliter grupları koruyan bir terör örgütü united self-defense group of colombia n.
kuzey afrika ve mağribi ispanya'da yerel yönetici kaid n.
ku klux klan'ın yerel bir teşkilat birimi klavern n.
almanya'da eyalete karşılık gelen bir yerel yönetim birimi land n.
yerel, küçük ve güçlü politik ve sosyal teşkilat manorialism n.
küçük çaplı yerel savaş brushfire n.
(mısır veya türkiye'de) yerel yönetici mudir n.
yerel yöneticinin yönettiği il mudiria n.
yerel yöneticinin yönettiği idari bölge mudiria n.
yerel yöneticinin ofisleri mudiria n.
yerel yöneticinin genel merkezleri mudiria n.
işçi sendikası yerel temsilcisi business agent n.
yerel yönetimin görevlerini yerine getirmek için kurulmuş kalıcı birim local department n.
yerel yönetimin görevlerini yerine getirmek için kurulmuş kalıcı birim department of local government n.
merkezi veya federal hükümetten yerel yönetim birimlerine yetki devri politikası localism n.
yerel yönetim locality n.
(yerel hükümet için) kırsal seçim bölgesi riding [new zealand] n.
oturum izni olan kimsenin ulusal ve yerel seçimlerde oy kullanma hakkı occupation franchise [uk] n.
yerel siyasi örgüt ground-game [us] n.
yerel siyasi yöneticinin sağ kolu heeler [us] n.
yerel yönetim municipal government n.
yerel yönetimleri savunan öğreti municipalism n.
(britanya'da) polis teşkilatının, su işleri müdürlüğünün veya yerel makamların kötü yönetimlerine dair yapılan bireysel şikayetleri soruşturan yerel kamu denetçisi commissioner for local administration n.
(galler ve iskoçya'da) en küçük yerel yönetim birimi community n.
ihtiyaç sahiplerinin sorumluluğunu büyük devlet kurumlarından alıp akrabalarına ve yerel yardım kurumlarına verme politikası community care n.
önceden merkezi hükümetin sahip olduğu yetkilerin bölgesel veya yerel makamlara devredilmesi devolution n.
yerel çaplı bir yoksullara yardım politikası poplarism n.