1 |
arrival |
geliş |
n. |
|
- We have spent many meetings discussing the arrival of observers in the Committee on Budgets.
- Bütçe Komitesi'ne gözlemcilerin gelişini görüşmek üzere birçok toplantı yaptık.
- We look forward to the Minister's arrival.
- Bakan'ın gelişini dört gözle bekliyoruz.
- In an increasingly globalised business environment, the arrival of the SE is timely.
- Giderek küreselleşen bir iş ortamında Avrupa Şirketi'nin gelişi tam zamanında olmuştur.
- Her sudden arrival prevented him from going out.
- Onun ani gelişi onun dışarı çıkmasını engelledi.
- Snow indicates the arrival of winter.
- Kar, kışın gelişini gösterir.
- Caesar was informed about their arrival.
- Sezar onların gelişinden haberdar edildi.
- Heavy snow delayed Tom's arrival.
- Ağır kar yağışı Tom'un gelişini geciktirdi.
- The news of her arrival excited the crowd.
- Onun geliş haberi kalabalığı heyecanlandırdı.
- I didn't notice Tom's arrival.
- Tom'un gelişini fark etmedim.
- His arrival was greeted with cheers.
- Gelişi tezahüratlarla karşılandı.
- I missed the arrival of Sinterklaas.
- Sinterklaas'ın gelişini kaçırdım.
- Caesar was informed about their arrival.
- Sezar onların gelişleri hakkında bilgilendirildi.
- The policeman's quick arrival surprised us.
- Polisin çabuk gelişi bizi şaşırttı.
- Her sudden arrival prevented him from going out.
- Ani gelişi onun dışarı çıkmasını engelledi.
- I've been anticipating his arrival.
- Onun gelişini bekliyordum.
- The kids were excited about the arrival of the circus.
- Çocuklar sirkin gelişi konusunda çok heyecanlıydı.
- His arrival was greeted with cheers.
- Onun gelişi sevinçle karşılandı.
- She died two days after his arrival.
- Gelişinden iki gün sonra öldü.
- The news of his arrival added to our excitement.
- Geliş haberi heyecanımızı daha da arttırdı.
- Possibly, the accident will delay his arrival.
- Kaza onun gelişini muhtemelen geciktirecek.
- The party started soon after his arrival.
- Parti onun gelişinden kısa bir süre sonra başladı.
- I was notified immediately of Tom's arrival.
- Tom'un gelişinden hemen haberdar edildim.
- I've been looking forward to your arrival.
- Gelişini sabırsızlıkla bekliyorum.
- We are awaiting impatiently the arrival of our dear friend.
- Biz sabırsızlıkla sevgili arkadaşımızın gelişini bekliyoruz.
- All you have to do is wait for his arrival.
- Yapmanız gereken tek şey onun gelişini beklemek.
- I missed the arrival of Sinterklaas.
- Ben Noel babanın gelişini kaçırdım.
- I've been anticipating his arrival.
- Onun gelişini önceden tahmin ediyordum.
- Ken is waiting for the arrival of the train.
- Ken, trenin gelişini bekliyor.
- The arrival of the troops led to more violence.
- Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.
- Heavy snow delayed Tom's arrival.
- Yoğun kar Tom'un gelişini geciktirdi.
- Possibly, the accident will delay his arrival.
- Muhtemelen, bu kaza onun gelişini geciktirecek.
Show More (28)
|
2 |
arrival |
gelme |
n. |
|
- Firstly, I should like to apologise for my late arrival.
- Öncelikle, geç geldiğim için özür dilemek isterim.
- The Convention has been bled almost dry by a virtual IGC with the arrival of numerous Foreign Affairs ministers.
- Sözleşme, çok sayıda Dışişleri Bakanının gelmesiyle sanal bir IGC tarafından neredeyse kurutulmuştur.
- I apologise for my late arrival.
- Geç geldiğim için özür dilerim.
- Before the arrival of the Europeans, yellow fever hadn't been a problem.
- Avrupalılar gelmeden önce, sarı humma bir sorun değildi.
- I've been looking forward to your arrival.
- Gelmeni dört gözle bekliyordum.
- We changed our plans because of her late arrival.
- Geç geldiği için planlarımızı değiştirdik.
- I informed her of his arrival.
- Geldiğini ona haber verdim.
- Since his arrival in town, all the women have remained cautious about him.
- Kasabaya geldiğinden beri tüm kadınlar ona karşı temkinli davranmaya devam etti.
- With the arrival of winter, the leaves on the trees fall down.
- Kışın gelmesiyle birlikte ağaçlardaki yapraklar düşer.
- The policeman's quick arrival surprised us.
- Polisin hızlı gelmesi bizi şaşırttı.
- The accident happened previous to my arrival.
- Kaza ben gelmeden önce oldu.
- We are awaiting impatiently the arrival of our dear friend.
- Sevgili dostumuzun gelmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.
- We changed our plans because of her late arrival.
- Onun geç gelmesi nedeniyle planlarımız değişti.
- Our train still needs to wait for the arrival of another train.
- Trenimizin hala başka bir trenin gelmesini beklemesi gerekiyor.
- With the arrival of winter, the leaves on the trees fall down.
- Kışın gelmesiyle birlikte ağaçlardaki yapraklar dökülür.
- Snow indicates the arrival of winter.
- Kar kışın geldiğini gösterir.
- She informed him of her arrival.
- Onu geldiğinden haberdar etti.
- The party started soon after his arrival.
- Parti o geldikten kısa bir süre sonra başladı.
- Prior to your arrival, he left for London.
- Siz gelmeden önce Londra'ya gitti.
- I didn't notice Tom's arrival.
- Tom'un geldiğini fark etmedim.
- It is necessary to go through customs at your arrival.
- Geldiğinizde gümrükten geçmeniz gerekiyor.
- Our train must still wait for the arrival of yet another train.
- Trenimiz hala başka bir trenin gelmesini beklemek zorunda.
- I await your arrival.
- Gelmeni bekliyorum.
- It has been two months since my arrival in Tokyo.
- Tokyo'ya geleli iki ay oldu.
- It happened prior to my arrival.
- Ben gelmeden önce oldu.
- Do you know the time of arrival of his plane?
- Uçağının ne zaman geleceğini biliyor musunuz?
- Ken is waiting for the arrival of the train.
- Ken, trenin gelmesini bekliyor.
- He left soon after our arrival.
- Biz geldikten kısa bir süre sonra ayrıldı.
Show More (25)
|
3 |
arrival |
varış |
n. |
|
- Such measures could also facilitate more orderly arrival in the European Union.
- Bu tür tedbirler aynı zamanda Avrupa Birliği'ne daha düzenli varışları da kolaylaştırabilir.
- According to official reports, no problems have marred its triumphant arrival.
- Resmi raporlara göre, muzaffer varışını hiçbir sorun gölgelemedi.
- How many hours left till arrival?
- Varışa kaç saat kaldı?
- Our arrival at Narita was delayed by an hour.
- Narita'ya varışımız bir saat gecikti.
- I was notified immediately of Tom's arrival.
- Tom'un varışı bana derhal bildirildi.
- Ladies and gentlemen, due to an accident at the airport, our arrival will be delayed.
- Bayanlar baylar, havaalanındaki bir kaza sebebiyle varışımız gecikecek.
- What's the flight's scheduled arrival time?
- Uçağın planlanan varış saati nedir?
- The news of his arrival added to our excitement.
- Onların varış haberi heyecanımıza katkıda bulundu.
- Ladies and gentlemen, due to an accident at the airport, our arrival will be delayed.
- Bayanlar ve baylar, havaalanındaki bir kaza nedeniyle varışımız gecikecektir.
- What's our arrival time?
- Bizim varış saatimiz nedir?
- Our arrival at Narita was delayed by an hour.
- Narita'ya varışımız bir saat ertelendi.
- What's the arrival time in Los Angeles?
- Los Angeles'a varış saati nedir?
- Tom can meet you at the airport if you let him know your arrival time.
- Onu varış saatinizi bildirirseniz, Tom sizi havaalanında karşılayabilir.
- Two of the coffee cups were found to be damaged on arrival.
- Kahve fincanlarından ikisinin varışta hasarlı olduğu tespit edilmiştir.
- It has been two months since my arrival in Tokyo.
- Tokyo'ya varışımdan beri iki ay oldu.
- Tom can meet you at the airport if you let him know your arrival time.
- Eğer varış saatinizi bildirirseniz Tom sizi havaalanında karşılayabilir.
- What's our arrival time?
- Varış saatimiz ne?
- He left soon after our arrival.
- Bizim varışımızdan kısa bir süre sonra ayrıldı.
- A rush-hour traffic jam delayed my arrival by two hours.
- Kalabalık saatteki bir trafik sıkışıklığı benim varışımı iki saat geciktirdi.
Show More (16)
|
4 |
arrival |
varma |
n. |
|
- On my arrival at the station, I will call you.
- İstasyona vardığımda seni arayacağım.
- The severely injured man was dead on arrival at the hospital.
- Ağır yaralı adam hastaneye vardığında ölmüştü.
- It happened prior to my arrival.
- O, ben varmadan önce oldu.
- On my arrival at the station, I will call you.
- İstasyona vardığımda, seni ararım.
- On his arrival at the station, he called a taxi.
- İstasyona vardığında bir taksi çağırdı.
- On his arrival at the station, he called a taxi.
- İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.
Show More (3)
|
5 |
arrival |
gelen |
adj. |
|
- Where is the arrivals hall?
- Gelen yolcu salonu nerede?
Show More (-2)
|