back - English Turkish Sentences
English Turkish
back geri n., adv.
  • There is no going back.
  • Geri dönüş yok.
  • Girls are back at school, music and film are allowed again and football is replacing public hangings.
  • Kızlar okula geri döndü, müzik ve film yeniden serbest oldu ve halka açık idamların yerini futbol aldı.
  • Consequently, the Member States will not receive ten billion back, but something in the region of EUR 5.5 billion.
  • Sonuç olarak, Üye Devletler 10 milyar Euro değil, 5.5 milyar Euro civarında bir meblağı geri alacaktır.
Show More (1255)
back sırt n.
  • She needs surgery on her back to walk again.
  • Tekrar yürüyebilmesi için sırtından ameliyat olması gerekiyor.
  • He was carrying a heavy bag on his back.
  • Sırtında ağır bir çanta taşıyordu.
  • We cannot turn our backs on the consequences of the Prestige disaster.
  • Prestij felaketinin sonuçlarına sırtımızı dönemeyiz.
Show More (220)
back tekrar adv.
  • Go back over your paper before handing it in.
  • Teslim etmeden önce kağıdınızı tekrar gözden geçirin.
  • In short, we need new initiatives to get the development round back on track via new avenues.
  • Kısacası, kalkınma turunu yeni yollarla tekrar rayına oturtmak için yeni girişimlere ihtiyacımız var.
  • So I look forward to seeing you back in this House in early winter next year.
  • Gelecek yıl kış başında sizi tekrar bu Mecliste görmeyi dört gözle bekliyorum.
Show More (210)
back arka n.
  • You can check the answer at the back of the book.
  • Cevabı kitabın arkasından kontrol edebilirsiniz.
  • The referendum in Ireland gave us an opportunity to sit back and think about the way in which Europe develops.
  • İrlanda'daki referandum bize arkamıza yaslanıp Avrupa'nın nasıl geliştiğini düşünme fırsatı verdi.
  • What we cannot do is sit back and let present trends continue.
  • Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.
Show More (41)
back desteklemek v.
  • The painting board is backed with wooden sticks.
  • Resim tahtası tahta çubuklarla desteklenmiştir.
  • The young entrepreneurs are backed by the government.
  • Genç girişimciler hükümet tarafından destekleniyor.
  • Her accusations weren't backed by the witnesses.
  • Suçlamaları tanıklar tarafından desteklenmedi.
Show More (39)
back arka taraf n.
  • We will meet after 5 pm in the back of the building.
  • Saat 17:00'den sonra binanın arka tarafında buluşacağız.
  • Let's sit at one of the tables near the back.
  • Arka taraftaki masalardan birine oturalım.
  • What's that building at the back of the hospital?
  • Hastanenin arka tarafındaki bina nedir?
Show More (35)
back geriye adv.
  • She looked back at her old home before she left.
  • Ayrılmadan önce geriye dönüp eski evine baktı.
  • There is little point in their looking back.
  • Geriye dönüp bakmalarının pek bir anlamı yok.
  • Nor, in a way, do I myself think it is much fun looking back.
  • Bir bakıma ben de geriye dönüp bakmanın çok eğlenceli olduğunu düşünmüyorum.
Show More (21)
back önce adv.
  • Their use goes back over millennia.
  • Kullanımları binlerce yıl öncesine dayanmaktadır.
  • Finally, my third comment is about the international mandate, which takes us back 50 years.
  • Son olarak, üçüncü yorumum bizi 50 yıl öncesine götüren uluslararası yetkiyle ilgili.
  • Obviously cultural traditions which go back centuries in certain areas of our planet form part of it.
  • Gezegenimizin belirli bölgelerinde yüzyıllar öncesine dayanan kültürel geleneklerin bunun bir parçası olduğu açıktır.
Show More (20)
back arkasında adj.
  • You should know better than to talk back to your boss.
  • Patronunun arkasından konuşmaman gerektiğini bilmelisin.
  • Tom kissed Mary on the back of her head.
  • Tom, Mary'yi başının arkasından öptü.
  • They were suddenly aware of a noise in the back of the room.
  • Birden odanın arkasından gelen bir sesin farkına vardılar.
Show More (18)
back geride adv.
  • Look at some of the other issues which hold companies back.
  • Şirketleri geride tutan diğer sorunlardan bazılarına bakın.
  • We must help them succeed and thrive and not hold them back.
  • Başarılı olmalarına ve gelişmelerine yardımcı olmalı ve onları geride tutmamalıyız.
  • This political architecture is back to front.
  • Bu siyasi mimari artık geride kalmıştır.
Show More (16)
back yine adv.
  • Israel and Jerusalem are back in Jewish hands.
  • Kudüs şimdi yine İsraillilerin ve Yahudilerin ellerinde.
  • We were back to square one.
  • Yine başa sarmıştık.
  • Tom put his wig back on.
  • Tom yine peruğunu taktı.
Show More (13)
back yerine adv.
  • Wait, let me put these back.
  • Bekle, bunları yerine koyayım.
  • Tom put the lid back on the box.
  • Tom kutunun kapağını yerine koydu.
  • I see you've got your appetite back.
  • Bakıyorum da iştahın yerine gelmiş.
Show More (10)
back arkada adv.
  • Tom's car is still parked out back.
  • Tom'un arabası hala arkada park halinde.
  • There's nothing back there.
  • Arkada hiçbir şey yok.
  • Look who's back.
  • Bak kim arkada.
Show More (5)
back uzak adj.
  • We should also stand back from the details to remember the purpose behind these measures.
  • Ayrıca bu tedbirlerin ardındaki amacı hatırlamak için ayrıntılardan uzak durmalıyız.
  • Back away from Tom.
  • Tom'dan uzak dur.
  • Back away from the computer.
  • Bilgisayardan uzak dur.
Show More (3)
back destek olmak v.
  • This too could be clarified if we were to back the rapporteur in her just endeavours to secure openness.
  • Sözcünün açıklığı güvence altına almaya yönelik adil çabalarına destek olursak bu da açıklığa kavuşabilir.
  • Tom is willing to back Mary up.
  • Tom, Mary'ye destek olmaya istekli.
  • I need you to back me up.
  • Bana destek olmanı istiyorum.
Show More (3)
back geri adv.
  • Give me back my phone! It belongs to me!
  • Telefonumu geri ver! O bana ait!
  • I lent my book to him, but he didn't bring it back.
  • Kitabımı ona ödünç verdim ama geri getirmedi.
  • She quit her job before thinking it through; now, she can't get it back.
  • İyice düşünmeden işinden ayrıldı; şimdi de geri alamıyor.
Show More (2)
back eski adj.
  • The whole history of huge estates, owned by the capituleros, goes back much further.
  • Kapitulerosların sahip olduğu büyük mülklerin tarihi çok daha eskilere dayanır.
  • I want everything put back where it was.
  • Her şeyin eski haline dönmesini istiyorum.
  • I'm trying to get back into shape.
  • Eski formuma kavuşmaya çalışıyorum.
Show More (2)
back geriye doğru adv.
  • A transparent system of traceability and labelling will allow blood to be traced from donor to recipient and back.
  • Şeffaf bir izlenebilirlik ve etiketleme sistemi, kanın donörden alıcıya ve geriye doğru izlenebilmesini sağlayacaktır.
  • He pushed his hat back on his head.
  • O, kafasındaki şapkayı geriye doğru itti.
  • Tom jumped back just in time.
  • Tom tam zamanında geriye doğru sıçradı.
Show More (2)
back arkaya adv.
  • I'd like to sit further back.
  • Daha arkaya oturmak istiyorum.
  • Tom had his hair slicked back.
  • Tom saçını arkaya taramıştı.
  • Tom is sitting near the back.
  • Tom arkaya yakın oturuyor.
Show More (2)
back geçmiş adj.
  • This suspicion dates back to the 1993 bomb attack on the World Trade Centre in New York.
  • Bu şüphenin geçmişi 1993 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezine yapılan bombalı saldırıya kadar uzanmaktadır.
  • The cathedral dates back to the Middle Ages.
  • Katedralin geçmişi, Orta Çağ'a kadar uzanıyor.
  • How far back can you remember?
  • Ne kadar geçmişi hatırlayabiliyorsun?
Show More (1)
back arka adj.
  • There was a scratch at the back bumper of her car.
  • Arabasının arka tamponunda bir çizik vardı.
  • The president sneaked through the back gate.
  • Başkan arka kapıdan gizlice girdi.
  • The moon can be seen at night from the back view of their house.
  • Ay geceleri evlerinin arka tarafından görülebiliyor.
Show More (0)
back geçmişte adv.
  • She was George's first boss back in Alabama.
  • Geçmişte George'un Alabama'daki ilk patronuydu.
  • A new artefact dating back to the 1200s was found in the dig site.
  • Kazı alanında geçmişte 1200'lü yıllara tarihlenen yeni bir eser bulunmuştur.
Show More (-1)
back geriye gitmek v.
  • And, just for effect, if you back away a little bit.
  • Ve, sadece efekt için, eğer biraz geriye gidersen.
  • Don't back away.
  • Geriye gitme.
Show More (-1)
back arkadaki adj.
  • Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
  • Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?
  • Fadil took his children to a back room.
  • Fadıl çocuklarını arkadaki bir odaya götürdü.
Show More (-1)
back elin tersi n.
  • Tom wiped his mouth with the back of his hand.
  • Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
  • She got so angry that she belted him in the face with the back of her hand.
  • O kadar sinirlendi ki, elinin tersiyle adamın yüzüne vurdu.
Show More (-1)
back gerisinde/arkasında uzanmak v.
  • This is a small town backed by an extinct volcano.
  • Burası arkasında sönmüş bir volkanın uzandığı küçük bir kasabadır.
Show More (-2)
back eşlik etmek (müzisyene) v.
  • James Brown gave a concert backed by a 60-piece orchestra.
  • James Brown 60 parçalık bir orkestra eşliğinde konser verdi.
Show More (-2)
back oynamak v.
  • He backed Liverpool for the next match.
  • Bir sonraki maç için Liverpool'a oynamıştı.
Show More (-2)
back arka kısım n.
  • You can find my article at the back.
  • Yazımı arka kısımda bulabilirsiniz.
Show More (-2)
back arkalık n.
  • He accidentally broke the back of the chair.
  • Yanlışlıkla sandalyenin arkalığını kırdı.
Show More (-2)
back bek (savunma, müdafaa) n.
  • He passed the ball at the backs.
  • Topu beklere pas attı.
Show More (-2)
back ağzın arka kısmında üretilen (ses) adj.
  • Children can sometimes replace back sounds (k, g, ng) in words with sounds made at the front of the mouth (t, d, n).
  • Çocuklar bazen kelimelerdeki ağzın arka kısmında üretilen sesleri (k, g, ng) ağzın ön tarafından çıkarılan seslerle (t, d, n) değiştirebilirler.
Show More (-2)
back gerilemek v.
  • He slowly backed as he saw the giant dog in the middle of the street.
  • Sokağın ortasındaki dev köpeği görünce yavaşça geriledi.
Show More (-2)
back karşılık olarak adv.
  • "I'll handle it", she shouted back.
  • "Ben hallederim," diye bağırdı karşılık olarak.
Show More (-2)
back geçmişe adv.
  • Casting my mind back, however, I notice that we still have problems with the old bathing water directive.
  • Bununla birlikte, geçmişe döndüğümde, eski banyo suyu yönetmeliği ile ilgili hala sorunlarımız olduğunu fark ettim.
Show More (-2)
back omurga n.
  • Keep your back straight!
  • Omurganı dik tut!
Show More (-2)