1 |
cold |
soğuk |
adj. |
|
- This Cold-War approach is, I believe, completely outmoded.
- Bu Soğuk Savaş yaklaşımının tamamen demode olduğuna inanıyorum.
- We met at the protocol entrance and it is bitterly cold outside this morning.
- Protokol girişinde buluştuk ve bu sabah dışarısı çok soğuk.
- Winter is due to start very shortly in Afghanistan, and these winters are exceptionally cold and difficult.
- Afganistan'da kış çok kısa bir süre sonra başlayacak ve bu kışlar son derece soğuk ve zorlu geçiyor.
- Throughout the cold-war era, we were used to having threats at our borders.
- Soğuk savaş dönemi boyunca sınırlarımızda tehditlere alışmıştık.
- We met at the protocol entrance and it is bitterly cold outside this morning.
- Protokol girişinde buluştuk ve bu sabah dışarısı çok soğuktu.
- Another point is the use of rapeseed and cold-pressed rapeseed oil.
- Bir diğer nokta ise kolza tohumu ve soğuk preslenmiş kolza yağı kullanımı.
- This Cold-War approach is, I believe, completely outmoded.
- Bu Soğuk Savaş yaklaşımının artık tamamen demode olduğuna inanıyorum.
- Those buttons, that keyboard looks so cold to me.
- O tuşlar, o klavye bana çok soğuk görünüyor.
- If I wanted something cold, I'd ask for milk.
- Soğuk bir şey isteseydim süt isterdim.
- Hye-in, men with warm hearts tends to have cold hands.
- Hye-in, kalbi sıcak olan erkeklerin elleri soğuk olabilir.
- For three years we had bizarrely cold summers and mild winters.
- Üç yıl boyunca acayip soğuk yazlar ve ılıman kışlar geçirdik.
- A physical cold will only last a few days.
- Fiziksel bir soğuk sadece birkaç gün sürecektir.
- It's a cold, grey world outside, stay here.
- Dışarısı soğuk, gri bir dünya, burada kal.
- For three years we had bizarrely cold summers and mild winters.
- Üç yıl boyunca tuhaf bir şekilde soğuk yazlar ve ılıman kışlar yaşadık.
- I just don't think you're this cold.
- Bu kadar soğuk biri olduğunuzu düşünmüyorum.
- Hye-in, men with warm hearts tends to have cold hands.
- Hye-in, sıcak kalpli erkeklerin elleri genelde soğuktur.
- The cold season always brings with it diseases and even epidemics.
- Soğuk mevsim her zaman hastalıkları ve hatta salgınları beraberinde getirir.
- However, they may not be a cold as everyone thought.
- Ancak bunlar herkesin düşündüğü kadar soğuk olmayabilir.
- Frogs are found throughout the world except in very cold places.
- Kurbağalar çok soğuk yerler hariç dünyanın her yerinde bulunurlar.
- When it begins to pass, the body might feel cold due to the loss of heat.
- Geçmeye başladığında vücut, ısı kaybından dolayı soğuk hissedebilir.
- There's a conviction that advanced rooms are cold and need character.
- Modern odaların soğuk ve kişiliksiz olduğuna dair bir inanış var.
- He is rational, but cold and lonely.
- Mantıklı ama soğuk ve yalnızdır.
- Our shame makes us furtive, brittle, anxious and cold.
- Utancımız bizi içten pazarlıklı, kırılgan, endişeli ve soğuk kişiler yapar.
- And if I want to be cold that's my choice too.
- Ve eğer soğuk almak istiyorsam bu da benim seçimim.
- On cold winter days, all you want is a warm drink.
- Soğuk kış günlerinde herkes sıcak bir şeyler içmek ister.
- One hour's cold will spoil seven years of warming.
- Bir saatlik soğuk, yedi yıllık ısınmayı bozar.
- This is controlled using cold compresses and, possibly, medication.
- Bu, soğuk kompresler ve muhtemelen ilaç kullanılarak kontrol edilir.
- Our shame makes us furtive, brittle, anxious and cold.
- Utancımız bizi sinsi, kırılgan, endişeli ve soğuk yapıyor.
- The slightest inaccuracy will lead to the formation of cold bridges.
- En ufak bir yanlışlık soğuk köprülerin oluşmasına yol açacaktır.
- This calmness is sometimes seen as being cold and calculating.
- Bu sakinlik bazen soğuk ve hesap kitap peşinde olmak gibi algılanır.
- If I wanted something cold, I'd ask for milk.
- Soğuk bir şey istersem süt isterim.
- This calmness is sometimes seen as being cold and calculating.
- Bu sakinlik bazen soğuk ve hesapçı olarak görülür.
- The cold season always brings with it diseases and even epidemics.
- Soğuk mevsim her zaman hastalıkları ve hatta salgın hastalıkları da beraberinde getirir.
- Our shame makes us furtive, brittle, anxious and cold.
- Utancımız bizi sinsi, kırılgan, kaygılı ve soğuk insanlar yapıyor.
- However, they may not be a cold as everyone thought.
- Gel gelelim, o herkesin düşündüğü gibi soğuk biri olmayabilir.
- Winters should be cold, so you appreciate the spring more.
- Kışlar soğuk olmalı, böylece baharın kıymetini daha iyi anlarsınız.
- I've seen you make cold, calculated decisions.
- Soğuk ve hesaplanmış kararlar verdiğini gördüm.
Show More (34)
|
2 |
cold |
soğuk algınlığı |
n. |
|
- I will start by asking you to excuse my voice, which is affected by a cold.
- Soğuk algınlığından etkilenen sesimi mazur görmenizi rica ederek başlayacağım.
- When I saw it I had a terrible cold.
- Gördüğümde korkunç bir soğuk algınlığı yaşadım.
- A simple cold can cause serious complications to the lungs.
- Basit bir soğuk algınlığı akciğerlerde ciddi komplikasyonlara neden olabilir.
- Statistically, the cold is the most commonly occurring illness in the entire world.
- İstatistiklere göre, soğuk algınlığı tüm dünyada en sık görülen hastalık.
- I took two cold tablets before I laid down.
- Uzanmadan önce iki soğuk algınlığı tableti aldım.
- It is also cough, cold and flu season in China and patients may confuse these illnesses for coronavirus.
- Çin'de öksürük, soğuk algınlığı ve grip mevsimi de yaşanıyor ve hastalar bu hastalıkları koronavirüs zannedebiliyor.
- She is a giant cold virus after all.
- Sonuçta o dev bir soğuk algınlığı virüsü.
- Nyquil flu and cold medication is manufactured by Vicks.
- NyQuil soğuk algınlığı ve nezle ilaçları Vicks tarafından üretilmektedir.
- When you have a cold, you need bed rest to beat the infection.
- Soğuk algınlığı geçirdiğinizde, enfeksiyonu yenmek için yatak istirahatine ihtiyacınız vardır.
- This illness usually turns out to be a cold or flu.
- Bu hastalık genellikle soğuk algınlığı veya grip olarak ortaya çıkar.
- Therefore, it protects you from catching cold and flu.
- Bu nedenle sizi soğuk algınlığı ve gribe yakalanmaktan korur.
- A bad cold has kept me from studying this week.
- Ağır bir soğuk algınlığı bu hafta ders çalışmamı engelledi.
- It wasn't a bad cold, not even a fever.
- Ağır bir soğuk algınlığı değildi, ateş bile yoktu.
- This illness usually turns out to be a cold or flu.
- Bu hastalık genellikle soğuk algınlığı ya da grip olarak ortaya çıkıyor.
- This can reduce your chance of getting a cold, flu, or other illness.
- Bu, soğuk algınlığı, grip veya başka hastalıklara yakalanma şansınızı azaltabilir.
- This infected membrane becomes swollen or inflamed, and cold symptoms begin.
- Enfekte olan bu zar şişer veya iltihaplanır ve soğuk algınlığı belirtileri başlar.
- At first she thinks it's just a cold, then maybe allergies.
- İlk başta bunun sadece soğuk algınlığı olduğunu, sonra alerji olabileceğini düşünüyor.
- This usually occurs after you have a cold or flu.
- Bu genellikle siz soğuk algınlığı veya grip geçirdikten sonra ortaya çıkar.
- Tom gave me a bad cold.
- Tom bana kötü bir soğuk algınlığı yaşattı.
- The most common health problems that usually affect children are cold and cough.
- Genellikle çocukları etkileyen en yaygın hastalık soğuk algınlığı ve öksürüktür.
- I took two cold tablets before I laid down.
- Yatmadan önce iki soğuk algınlığı hapı aldım.
- Yes, like mint tea when you have a cold.
- Evet, soğuk algınlığında nane çayı gibi.
- When I saw it I had a terrible cold.
- Onu gördüğümde korkunç bir soğuk algınlığına yakalandım.
- For three days, she refused to work with him for fear of catching his cold.
- Üç gün boyunca, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla onunla çalışmayı reddetti.
Show More (21)
|
3 |
cold |
üşüme |
n. |
|
- It feels like a deep cold that comes from within.
- İçten gelen şiddetli bir üşüme gibi hissettiriyor.
- Being cold, sick is the most popular among these.
- Üşümek, hasta olmak bunlar arasında en popüler olanıdır.
- Throughout the bathroom, regularly pour water on the baby's body so it is not cold.
- Banyo boyunca, üşümemesi için bebeğin vücuduna aralıklarla su dökün.
- No one likes to be cold, right?
- Kimse üşümeyi sevmez, değil mi?
- You'll feel a bit of cold and then sleep in.
- Biraz üşüdükten sonra uykuya dalarsınız.
- Being cold, sick is the most popular among these.
- Üşümek, hasta olmak bunlar arasında en yaygın olandır.
- And if I want to be cold that's my choice too.
- Eğer üşümek istersem bu da benim seçimim.
- That being said, the cold isn't a bad thing.
- Bununla birlikte, üşümek kötü bir şey değil.
- Hypothermia is caused by getting too cold.
- Hipotermi aşırı üşüme nedeniyle meydana gelir.
- The biggest risk to a new born is the cold.
- Yeni doğan yavru için üşümek en büyük tehlikedir.
- The patient will feel intense cold during the first few minutes.
- Hasta ilk birkaç dakika boyunca yoğun üşüme hissedecektir.
- The patient will feel intense cold during the first few minutes.
- Hasta ilk birkaç dakika boyunca yoğun bir üşüme duyacaktır.
- You've got me really worried about these cold cramps.
- Üşüyünce olan şu kramplar konusunda beni gerçekten kaygılandırdın.
Show More (10)
|
4 |
cold |
nezle |
n. |
|
- No one in this parish even caught a cold.
- Bu cemaatteki kimse nezle bile olmadı.
- A few boxes of cold medicine too.
- Birkaç kutu da nezle ilacı.
- But it didn't seem serious, just like a little cold.
- Ama ciddi görünmüyordu, hafif bir nezle gibiydi.
- This can reduce your chance of getting a cold, flu, or other illness.
- Bu; nezle, grip veya başka hastalıklara yakalanma şansınızı azaltabilir.
- Tom gave me a bad cold.
- Tom bana kötü bir nezle bulaştırdı.
- All night outside with no food, freezing, and he didn't even catch a cold.
- Gece boyunca dışarıda yiyecek bir şey olmadan o dondurucu soğukta nezle bile olmamış.
- I had a bad cold last month.
- Geçen ay kötü bir nezle geçirdim.
- Her boyfriend, the super - didn't have a cold; he's allergic to flowers.
- Erkek arkadaşı, şu süper adam; nezle değildi; çiçeklere alerjisi vardı.
- For three days, she refused to work with him for fear of catching his cold.
- Üç gün boyunca nezle kapmaktan korktuğu için onunla çalışmayı reddetti.
- No one in this parish even caught a cold.
- Bu cemaatten kimse nezle bile olmadı.
- Tom had a bad cold last week.
- Tom geçen hafta kötü bir nezle geçirdi.
- It will spread just like a cold or flu.
- Nezle ya da grip gibi ortalıkta yayılacak.
Show More (9)
|
5 |
cold |
soğuk |
n. |
|
- The organisations that have hitherto received subsidies run the risk of being left in the cold in 2004.
- Şimdiye kadar sübvansiyon alan kuruluşlar, 2004 yılında soğukta kalma riskiyle karşı karşıyadır.
- Nausea, thirst, sensitivity to cold, and worse in open air.
- Bulantı, susuzluk, soğuğa karşı hassasiyet söz konusu ve açık havada daha da kötüleşiyor.
- Hypothermia is caused by getting too cold.
- Hipotermi aşırı soğuktan kaynaklanır.
- Nausea, thirst, sensitivity to cold, and worse in open air.
- Mide bulantısı, susuzluk, soğuğa karşı hassasiyet var ve açık havada daha kötüleşiyor.
- Past warmth or cold or comfort.
- Sıcağın, soğuğun ya da rahatlığın ötesinde.
- Nausea, thirst, sensitivity to cold, and worse in open air.
- Mide bulantısı, susuzluk, soğuğa hassasiyet var ve açık havada daha fena oluyor.
Show More (3)
|
6 |
cold |
soğukkanlı |
adj. |
|
- He is rational, but cold and lonely.
- Mantıklı fakat soğukkanlı ve yalnız biridir.
- Mordred, the cold wisp of a man, did not seem to have any age.
- Soğukkanlı bir adam olan Mordred, yaşını hiç göstermiyordu.
- Most people consider me to be cold.
- Çoğu insan beni soğukkanlı biri olarak görür.
- I just don't think you're this cold.
- Ben senin bu kadar soğukkanlı olduğunu düşünmüyorum.
- The female disciple said with a cold voice.
- Dedi kadın öğrenci soğukkanlı bir sesle.
Show More (2)
|
7 |
cold |
soğukluk |
n. |
|
- For example, the smallest disruption in the balance of heat or cold could eliminate everything.
- Mesela, sıcaklık ve soğukluk dengesindeki ufacık bir aksama her şeyi yok edebilir.
- A physical cold will only last a few days.
- Bu fiziksel soğukluk sadece birkaç gün sürecektir.
- People may see this as cold.
- İnsanlar bunu soğukluk olarak görebilir.
Show More (0)
|