overdue - English Turkish Sentences
English Turkish
overdue gecikmiş adj.
  • The interim report on trans-European transport networks has been overdue since 1999.
  • Trans-Avrupa ulaştırma ağlarına ilişkin ara rapor 1999 yılından bu yana gecikmiştir.
  • The long overdue complete opening of energy markets was not forthcoming.
  • Enerji piyasalarının uzun süredir gecikmiş olan tam açılımı gerçekleşmemiştir.
  • It is clear that a radical overhaul of the Commission is long overdue.
  • Komisyon'un köklü bir revizyondan geçirilmesinin çoktan gecikmiş olduğu açıktır.
Show More (21)
overdue geç kalmış adj.
  • This is long overdue, and Iran needs to be there as well.
  • Bunun için çok geç kalındı ve İran'ın da orada olması gerekiyor.
  • After two years of negotiations, it was very much overdue.
  • İki yıl süren müzakerelerin ardından bu konuda çok geç kalınmıştı.
Show More (-1)