|
- Allow me to recall the recent setbacks concerning the European transport plane.
- İzninizle Avrupa nakliye uçağıyla ilgili son dönemde yaşanan aksaklıkları hatırlatmak istiyorum.
- Let me now recall the memory of the journalist, Fernando Pereira.
- Şimdi gazeteci Fernando Pereira'nın anısını hatırlamama izin verin.
- It recalls, recognises, reaffirms, reiterates and then goes on to do it all again.
- Hatırlatır, tanır, teyit eder, tekrar eder ve sonra hepsini tekrar yapmaya devam eder.
- It recalls, recognises, reaffirms, reiterates and then goes on to do it all again.
- Hatırlıyor, tanıyor, teyit ediyor, tekrarlıyor ve sonra hepsini tekrar yapmaya devam ediyor.
- I recall that the President-in-Office of the Council has been twice.
- Konsey Dönem Başkanı'nın iki kez geldiğini hatırlıyorum.
- Having recalled our principles and the action we are taking, let us have a clear view of this.
- İlkelerimizi ve attığımız adımı hatırladıktan sonra, bu konuda net bir görüşe sahip olalım.
- Your presence here today recalls to us the duty to think beyond introspection and to touch the wider world.
- Bugün burada bulunmanız bize iç gözlemin ötesinde düşünme ve daha geniş bir dünyaya dokunma görevini hatırlatıyor.
- One should recall the research from both Sweden and the Netherlands.
- İsveç ve Hollanda'da yapılan araştırmalar hatırlanmalıdır.
- We should recall that an intergovernmental method may not be introduced indirectly.
- Hükümetler arası bir yöntemin dolaylı olarak devreye sokulamayacağını hatırlamalıyız.
- The draft resolution rightly recalls the Commission's accountability to this Parliament.
- Karar taslağı haklı olarak Komisyon'un bu Parlamento'ya karşı sorumlu olduğunu hatırlatmaktadır.
- We should recall that an intergovernmental method may not be introduced indirectly.
- Hükümetler arası bir yöntemin dolaylı olarak ortaya konamayacağını hatırlamalıyız.
- It is worth recalling the circumstances in which the Schengen Accord was built into the treaties.
- Schengen Mutabakatının anlaşmalara dahil edildiği koşulları hatırlamakta fayda var.
- I should recall, however, that the Commission is bound to act on the basis of Council Decision 90/424.
- Bununla birlikte, Komisyon'un 90/424 sayılı Konsey Kararı temelinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmak isterim.
- I recall that the President-in-Office of the Council has been twice.
- Konsey'in Dönem Başkanının iki kez seçildiğini hatırlatmak isterim.
- Members will recall that this was one of the main issues at first reading.
- Üyeler bunun ilk okumadaki ana konulardan biri olduğunu hatırlayacaklardır.
- We should recall that an intergovernmental method may not be introduced indirectly.
- Hükûmetler arası bir yöntemin dolaylı olarak ortaya konamayacağını hatırlamalıyız.
- The House will recall his four years as President of the European Commission.
- Meclis, Avrupa Komisyonu Başkanı olarak geçirdiği dört yılı hatırlayacak.
- That, the House will recall, has been achieved almost from a standing start.
- Meclis'in hatırlayacağı üzere, bu neredeyse sıfırdan başlayarak başarılmıştır.
- Let us recall that in April, Vietnam celebrated the 25th anniversary of its reunification.
- Nisan ayında Vietnam'ın yeniden birleşmesinin 25. yıldönümünü kutladığını hatırlayalım.
- You will recall that the European Union evolved from a common market.
- Avrupa Birliği'nin ortak bir pazardan evrildiğini hatırlayacaksınız.
- I do indeed recall that you raised this point about the failure to provide assistance.
- Gerçekten de yardım sağlanmaması konusunda bu noktayı dile getirdiğinizi hatırlıyorum.
- I recall the Olympic Games in Atlanta in 1996.
- 1996'da Atlanta'da düzenlenen Olimpiyat Oyunlarını hatırlıyorum.
- Some of us still recall the time when hydroelectric dams burst.
- Bazılarımız hala hidroelektrik barajlarının patladığı zamanları hatırlıyor.
- At the outset, we would do well to recall the context in which the present discussions about protein crops arose.
- Başlangıçta, protein bitkileri ile ilgili mevcut tartışmaların ortaya çıktığı bağlamı hatırlamakta fayda var.
- I should recall, however, that the Commission is bound to act on the basis of Council Decision 90/424.
- Ancak Komisyon'un 90/424 sayılı Konsey Kararı temelinde hareket etmekle yükümlü olduğunu hatırlatmak isterim.
- I should like to recall that this change was initiated by the Watson Report in early September.
- Bu değişikliğin Eylül ayı başında Watson Raporu ile başlatıldığını hatırlatmak isterim.
- I do not recall us ever coming to such a decision in plenary.
- Genel kurulda böyle bir karara vardığımızı hiç hatırlamıyorum.
- If you recall, the vote did not start until 12.15 p.m.
- Hatırlarsanız, oylama saat 12.15'e kadar başlamamıştı.
- Some of us still recall the time when hydroelectric dams burst.
- Bazılarımız hala hidroelektrik barajların patladığı zamanları hatırlıyor.
- Lastly, I wish to recall the importance for Parliament of policies for communicating with the citizens.
- Son olarak vatandaşlarla iletişim kurma politikalarının Parlamento için önemini hatırlatmak isterim.
- Lastly, I wish to recall the importance for Parliament of policies for communicating with the citizens.
- Son olarak, vatandaşlarla iletişim kurma politikalarının Parlamento için önemini hatırlatmak isterim.
- More or less one year ago, the Commission position, as you will all recall, was practically the opposite.
- Aşağı yukarı bir yıl önce, hepinizin hatırlayacağı gibi, Komisyonun tutumu neredeyse tam tersiydi.
- Let me now recall the memory of the journalist Fernando Pereira.
- Şimdi gazeteci Fernando Pereira'nın anısını hatırlatmama izin verin.
- Let us recall just two key points of the context of those discussions.
- Bu tartışmaların bağlamına ilişkin sadece iki kilit noktayı hatırlayalım.
- Many, I expect, will recall her direct and unpretentious personality and style.
- Pek çok kişinin onun doğrudan ve gösterişsiz kişiliğini ve tarzını hatırlayacağını umuyorum.
- The Mussa report recalls these basic principles, and we will definitely vote in favour of this text.
- Musa raporu bu temel ilkeleri hatırlatıyor ve biz de kesinlikle bu metin lehinde oy kullanacağız.
- We should all recall that the primary motive of organised crime is financial gain.
- Hepimiz, organize suçların başlıca nedeninin mali kazanç olduğunu hatırlamalıyız.
- Allow me to recall the many occasions on which the Commission has intervened in the sugar sector.
- Komisyon'un şeker sektörüne müdahale ettiği pek çok olayı hatırlatmama izin verin.
- He will recall that we tried to provide the figures for Commission projects a few months ago.
- Birkaç ay önce Komisyon projelerine ilişkin rakamları vermeye çalıştığımızı hatırlayacaktır.
- Recalling all that it makes me even more sad when I look at the situation in Zimbabwe today.
- Tüm bunları hatırladığımda, bugün Zimbabve'deki duruma baktığımda daha da üzülüyorum.
- Let us recall the delayed payments.
- Geciken ödemeleri hatırlayalım.
- The Commission recalls that Slovenia must achieve a high level of external border control upon accession.
- Komisyon, Slovenya'nın katılım sonrasında yüksek düzeyde bir dış sınır kontrolüne ulaşması gerektiğini hatırlatır.
- I can recall no other instance where a regulation was approved and adopted so quickly.
- Bir yönetmeliğin bu kadar hızlı bir şekilde onaylandığı ve kabul edildiği başka bir örnek hatırlamıyorum.
- We should also recall that we have worked very closely together in the battle against international terrorism.
- Ayrıca uluslararası terörizme karşı mücadelede birlikte çok yakın çalıştığımızı da hatırlamalıyız.
- I suddenly recalled my terrible weakness for gorgeous French architects.
- Birden muhteşem Fransız mimarlara olan korkunç zaafımı hatırladım.
- I suddenly recalled my terrible weakness for gorgeous French architects.
- Birdenbire çekici Fransız mimarlara karşı duyduğum korkunç zaafı hatırladım.
- I can't recall where I put it.
- Nereye koyduğumu hatırlamıyorum.
- Sami doesn't recall anything.
- Sami hiçbir şey hatırlamıyor.
- I don't recall saying that.
- Bunu söylediğimi hatırlamıyorum.
- Tom recalled doing that.
- Tom bunu yaptığını hatırladı.
- I can't recall when he moved to Boston.
- Onun Boston'a ne zaman taşındığını hatırlamıyorum.
- Do you recall what happened last year on your birthday?
- Geçen yıl doğum gününde ne olduğunu hatırlıyor musun?
- David has so many friends that he can't even recall all their names.
- David'in o kadar çok arkadaşı var ki, hepsinin adını bile hatırlayamıyor.
- Whenever we have such lovely rain, I recall the two of us, several years ago.
- Ne zaman böyle güzel yağmur yağsa, birkaç yıl önceki ikimizi hatırlıyorum.
- I don't really recall.
- Ben gerçekten hatırlamıyorum.
- I can recall seeing those pictures.
- O resimleri gördüğümü hatırlayabiliyorum.
- I cannot recall Tom smiling.
- Tom'u gülerken hiç hatırlamıyorum.
- I don't recall asking for your advice.
- Ben tavsiyeni istediğimi hatırlamıyorum.
- I can't recall the exact words.
- Kelimeleri tam olarak hatırlayamıyorum.
- I don't recall asking for your advice.
- Senden tavsiye istediğimi hatırlamıyorum.
- Tom couldn't recall the details.
- Tom detayları hatırlayamadı.
- I don't recall asking for your opinion.
- Fikrini sorduğumu hatırlamıyorum.
- Try to recall what happened.
- Ne olduğunu hatırlamaya çalış.
- I recall feeling so good at that time.
- O zaman kendimi çok iyi hissettiğimi hatırlıyorum.
- I frequently recall my happy childhood.
- Mutlu çocukluğumu sık sık hatırlıyorum.
- Ken couldn't recall his name.
- Ken onun adını hatırlayamadı.
- I don't recall asking you for help.
- Senden yardım istediğimi hatırlamıyorum.
- Tom said he couldn't recall.
- Tom hatırlamadığını söyledi.
- Do you recall what happened last year on your birthday?
- Geçen yıl doğum gününüzde olanları hatırlıyor musunuz?
- I don't recall doing that.
- Bunu yaptığımı hatırlamıyorum.
- I recall my childhood with pleasure.
- Ben çocukluğumu zevkle hatırlıyorum.
- I often recall my happy childhood memories.
- Sık sık mutlu çocukluk anılarımı hatırlarım.
- I don't recall asking you to do that.
- Senden bunu yapmanı istediğimi hatırlamıyorum.
- I'm beginning to recall.
- Hatırlamaya başlıyorum.
- Tom couldn't recall the details.
- Tom detayları hatırlayamıyordu.
- I can't recall all their names.
- Onların tüm isimlerini hatırlayamıyorum.
- I cannot recall anything else at this time.
- Ben şu anda başka hiçbir şey hatırlayamıyorum.
- I can't recall where I put it.
- Onu nereye koyduğumu hatırlamıyorum.
- Sami doesn't recall anything.
- Sami bir şey hatırlamıyor.
- I don't recall.
- Ben hatırlamıyorum.
- I don't really recall.
- Gerçekten hatırlamıyorum.
- I can't really recall.
- Gerçekten hatırlayamıyorum.
- I don't recall that name.
- O ismi hatırlamıyorum.
- I cannot recall Tom smiling.
- Tom'un gülümsediğini hatırlamıyorum.
- Tom recalled doing that.
- Tom onu yapmayı hatırladı.
- I cannot recall anything else at this time.
- Şu anda başka bir şey hatırlamıyorum.
- I can't recall when he moved to Boston.
- Boston'a ne zaman taşındığını hatırlamıyorum.
- I can't recall the exact words.
- Tam kelimeleri hatırlayamıyorum.
- I don't recall seeing Tom.
- Tom'u gördüğümü hatırlamıyorum.
- I can't recall who said that.
- Bunu kimin söylediğini hatırlayamıyorum.
- As I recall, Tom's house is a little farther in from the main road.
- Hatırladığım kadarıyla, Tom'un evi ana yoldan biraz daha uzak.
- Ken couldn't recall his name.
- Ken onun ismini hatırlayamadı.
- I don't recall seeing him.
- Onu gördüğümü hatırlamıyorum.
- I don't recall.
- Hatırlamıyorum.
- As I recall, Tom's house is a little farther in from the main road.
- Hatırladığım kadarıyla, Tom'un evi ana yoldan biraz daha içerideydi.
- Tom tearfully recalled how his father savagely had beaten his mother.
- Tom gözyaşları içinde babasının annesini nasıl vahşice dövdüğünü hatırladı.
- I don't recall asking you to do that.
- Onu yapmanızı istediğimi hatırlamıyorum.
- I can't recall all their names.
- Hepsinin adını hatırlayamıyorum.
- I frequently recall my happy childhood.
- Sık sık mutlu çocukluğumu hatırlıyorum.
- Recall the filename before you try to perform file recovery.
- Dosya kurtarmaya çalışmadan önce dosya adını hatırlayın.
- I don't recall seeing her.
- Onu gördüğümü hatırlamıyorum.
- Ken couldn't recall that man's name.
- Ken o adamın adını hatırlayamadı.
- Tom said he couldn't recall.
- Tom hatırlayamadığını söyledi.
- I don't recall seeing them.
- Onları gördüğümü hatırlamıyorum.
- I recall my childhood with pleasure.
- Çocukluğumu zevkle hatırlıyorum.
- I recall feeling so good at that time.
- O zamanlar kendimi çok iyi hissettiğimi hatırlıyorum.
- Recall the filename before you try to perform file recovery.
- Dosya kurtarma işlemini gerçekleştirmeye çalışmadan önce dosya adını hatırlayın.
Show More (104)
|