görüşü - Turkish English Dictionary
History

görüşü



Meanings of "görüşü" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
Idioms
görüşü (one's) twopence (worth) [uk/aus] n.
görüşü (one's) tuppence (worth) [uk/aus] expr.

Meanings of "görüşü" with other terms in English Turkish Dictionary : 244 result(s)

Turkish English
Common Usage
kamu görüşü public opinion n.
General
dünya görüşü worldview n.
dünya görüşü ethos n.
dünya görüşü world view n.
dünya görüşü philosophy n.
yetkili görüşü authority opinion n.
dünya görüşü conception of the world n.
dünya görüşü one's general philosophy of life n.
dünya görüşü philosophy of life n.
hayat görüşü world-view n.
dünya görüşü world perspective n.
dünya görüşü vision of world n.
kör görüşü blindsight n.
dünya görüşü world-view n.
dünya görüşü cosmovision (sp) n.
uzman görüşü expert opinion n.
görüşü engelleyici blinder n.
görüşü engelleyen şey blinder n.
bilirkişi görüşü expertise n.
görüşü alınan consultee n.
uzman/bilirkişi görüşü punditry n.
isveç görüşü swedish view n.
mevcut düzene uyma görüşü conformism n.
gece görüşü night-sight n.
münazarada karşıt görüşü temsil eden taraf negative n.
(konuşma veya yazıda) belirli bir görüşü dolaylı yoldan savunma tendency n.
görüşü engelleyen bir şey blindfold n.
zihinsel ve fiziksel görüşü engelleyen şey blindfold n.
geçmişe göre gelecek görüşü retrovision n.
bir görüşü benimsemiş kimse opinator n.
bir grubun belirli bir şeye veya kimseye yönelik ortak görüşü image n.
belirli bir görüşü edinme committal n.
uzak görüşü distance vision n.
kişinin kendi görüşü version n.
farklı iki varlığın birbirini etkilemeyeceği görüşü parallelism n.
doğa görüşü physiology [obsolete] n.
bir kişiyi, yeri, kültürü, nesneyi veya görüşü basmakalıp bir şekilde tanımlamak için kullanılan öğeler topluluğu starter pack n.
belirli bir siyasi görüşü olmayan kimse stiff n.
anlayıp paylaşmak (görüşü/fikri) have sympathy for v.
anlayıp paylaşmak (görüşü/fikri) sympathize with v.
paylaşmak (bir görüşü) subscribe to v.
desteklemek (görüşü/fikri) have sympathy for v.
desteklemek (görüşü/fikri) sympathize with v.
bir görüşü benimseyip savunmak take a stand v.
anlayıp paylaşmak (görüşü/fikri) express one's sympathy for v.
çürütmek (bir görüşü vb) confute v.
aynı görüşü paylaşmak share the same opinion v.
görüşü olmak have opinion v.
aynı görüşü paylaşmak carry along v.
(bir görüşü/argümanı vb.) desteklemek bear something out v.
uzman görüşü sunmak expertize v.
uzman görüşü sunmak expertise v.
aynı görüşü paylaşmak share the same opinion v.
aynı görüşü paylaşmak share the same view v.
aynı görüşü paylaşmak share the same opinion/view v.
kara etrafındaki görüşü kısıtlamak shut in the land v.
görüşü bulanıklaşmak blur v.
görüşü engellemek obstruct v.
güncel konulara ilişkin bir görüşü etkilemeye çalışmak pamphleteer v.
görüşü kaydetmek count v.
görüşü engellemek interrupt v.
bir görüşü benimsemek side v.
ortaçağ papazlarının dini görüşü olmayan nonscholastic adj.
görüşü olmayan viewless adj.
görüşü engellenmiş unsighted adj.
görüşü kuvvetli eye-minded adj.
görüşü kusurlu half-sighted adj.
görüşü çok az olan dim-sighted adj.
görüşü çok az olan sand-blind adj.
belirli bir görüşü sunan idealogical adj.
belirli bir görüşü sunan ideologic adj.
belirli bir görüşü sunan ideological adj.
görüşü yanlış (kimse) off-base adj.
belirli bir görüşü olan opinionated [obsolete] adj.
belirli bir görüşü olan opinioned adj.
muhalif görüşü yansıtan protest adj.
kapsayıcı bir görüşü olan synoptic adj.
kapsayıcı bir görüşü olan synoptical adj.
Phrasals
görüşü, sözü vs. hakkında (biriyle) tartışmak challenge (one) on (something) v.
görüşü, sözü hakkında (biriyle) tartışmak challenge someone on something v.
aynı görüşü paylaşmak agree with v.
(bir düşünceyi, inancı, görüşü) temellendirmek/köklendirmek ground in v.
(bir düşünceyi, inancı, görüşü) bir şeye dayandırmak ground in v.
iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek run with v.
tekrar eden atışlarla hedefi ya da görüşü tutturmak zero in v.
bir planı, fikri, görüşü tartışmak knock about v.
bir planı, fikri, görüşü tartışmak knock around v.
(kar veya sis nedeniyle) görüşü kaybetmek white out v.
biriyle aynı görüşü paylaşmak agree with someone v.
biriyle aynı görüşü paylaşmak agree with someone v.
görüşü, sözü hakkında tartışmak challenge on v.
Phrases
sırf zıtlaşmak için karşıt görüşü savunan kimse devils advocate n.
birinin görüşü where one is coming from expr.
birinin görüşü where someone is coming from expr.
Colloquial
birinin görüşü one's say n.
biriyle aynı görüşü/fikri paylaşmak be with (one) v.
biriyle aynı görüşü/fikri paylaşmak be with somebody v.
tamamen aynı görüşü/fikri paylaşmak couldn't agree more v.
(seninle) tamamen aynı görüşü/fikri paylaşıyorum I couldn't agree (with you) more expr.
(seninle) tamamen aynı görüşü/fikri paylaşıyorum I couldn't agree (with you) more expr.
Idioms
naçizane görüşü (one's) twopence (worth) [uk/aus] n.
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey a peg on which to hang (something) n.
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey a peg on which to hang something n.
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey a peg to hang (something) on n.
birinin bir konudaki görüşü (someone's) take on (something) n.
(birisinin) saygıdeğer görüşü (one's) considered opinion n.
(birisinin) değerli görüşü (one's) considered opinion n.
(birinin) naçizane fikri/görüşü (one's) two cents' worth n.
(birinin) önemsiz de görülse görüşü (one's) two cents' worth n.
(birinin) sorulmayan fikri/görüşü (one's) two cents' worth n.
sorulmamış olsa da (birinin) fikri/görüşü (one's) two cents' worth n.
(birinin) yerli yersiz görüşü (one's) two cents' worth n.
(birinin) naçizane fikri/görüşü (one's) two pennies (worth) [uk] n.
(birinin) naçizane fikri/görüşü (one's) two penn'orth n.
birinin görüşü a point of view n.
(birinin) şahsi görüşü (one's) point of view n.
(birinin) kendi görüşü (one's) point of view n.
herkesin kendi zevki/görüşü eye of the beholder n.
naçizane fikri/görüşü your two cents'worth [us] n.
önemsiz de görülse görüşü your two cents'worth [us] n.
sorulmayan fikri/görüşü your two cents'worth [us] n.
yerli yersiz görüşü your two cents'worth [us] n.
naçizane fikri/görüşü your two penn'orth [old-fashioned] [uk] n.
önemsiz de görülse görüşü your two penn'orth [old-fashioned] [uk] n.
sorulmayan fikri/görüşü your two penn'orth [old-fashioned] [uk] n.
yerli yersiz görüşü your two penn'orth [old-fashioned] [uk] n.
(bir düşünceyi, görüşü) hiç dikkate almamak close (one's) mind (to) (something) v.
(bir düşünceyi, görüşü) hiç dikkate almamak close your mind (to something) v.
aynı görüşü paylaşmak be of the same mind v.
görüşü ifade etmek pass an opinion v.
(bir şeyi) sözü/görüşü kaldırmak/kabul etmek take well to something v.
(bir şeyi) sözü/görüşü kaldırmak/kabul etmek take kindly to something v.
güneş ışığından dolayı görüşü engellenmek have the sun in (one's) eyes v.
en ufak bir görüşü olmamak not have the faintest (notion) v.
yaygın/genel geçer görüşü kabul etmek go with the stream v.
iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek run with the hare, hunt with the hounds v.
(biriyle) aynı görüşü paylaşmak be in sync (with someone) v.
bir görüşü/iddiayı sağlamlaştırmak lend colour to something [uk] v.
bir görüşü/iddiayı sağlamlaştırmak lend color to something [us] v.
(bir görüşü/iddiayı) sağlamlaştırmak lend color to (something) v.
en ufak bir fikri, düşüncesi, bilgisi, görüşü olmamak not have the faintest v.
hiçbir fikri, düşüncesi, bilgisi, görüşü olmamak not have the faintest v.
en ufak bir fikri, düşüncesi, bilgisi, görüşü olmamak not have the foggiest v.
hiçbir fikri, düşüncesi, bilgisi, görüşü olmamak not have the foggiest v.
-i son görüşü olmak see the last of v.
(birini/bir şeyi) son görüşü olmak see the last of (someone or something) v.
naçizane görüşü (one's) tuppence (worth) [uk/aus] expr.
(birinin) görüşü mantıklı (one) has a point (there) expr.
Trade/Economic
artan işsizlik karşısında aileye ekmek getirenler işlerini kaybettikçe ailenin gelirindeki düşmeyi önlemek üzere başka aile bireylerinin de emek piyasalarına girmeye başlamaları görüşü added worker hypothesis n.
bankaların ödünç alıcılar borçlarını taksitler halinde ödedikleri durumda uzun süreli borçlar vererek likidite sorunlarını çözebilecekleri görüşü anticipated income theory n.
bilirkişi görüşü expert opinion n.
denetim görüşü audit opinion n.
ekspertiz görüşü experts opinion n.
ekspertiz görüşü expert advice n.
hukuk görüşü legal opinion n.
halkın devlet hizmetlerinden sağladığı yararlar ölçüsünde vergilendirilmesi görüşü consumption possibilities curve n.
kamu oyunda tartışmalı bir konu hakkında bilgi sunmak veya belirli bir görüşü açıklamak üzere verilen reklam advocacy advertising n.
serbest dış ticaret görüşü liberalism n.
toplu sözleşmede anlaşmaya varmak için tarafların işbirliği yapmalarının gerekli olduğu aralarındaki çekişmenin asıl amacının ise bu işbirliğinden doğacak yararların bölüşümüyle ilgili olduğu görüşü symbiotic relationship n.
Law
avukat görüşü counsel's opinion n.
avukatın görüşü counsel's opinion n.
bilirkişi görüşü expert opinion n.
bilirkişilik görüşü expert opinion n.
bilirkişilik görüşü expert's opinion n.
danışma görüşü verme yetkisi advisory jurisdiction n.
doğal hukuk görüşü doctrin of natural law n.
karşı oy görüşü dissenting opinion n.
uzman görüşü learned opinion n.
yasanın davanın belirli unsurlarına nasıl uygulanacağını belirten ve gelecekteki benzer vakalar için emsal teşkil edebilecek mahkeme görüşü kısmı holding n.
Politics
avrupa parlamentosu'nun resmi görüşü/duruşu official position of the european parliament n.
avrupa parlamentosunun uygunluk görüşü assent of the european parliament n.
çoğunluk görüşü majority opinion n.
ılımlı siyasal görüşü olan moderationist n.
ılımlı siyasal görüşü olan middle of the roader n.
köleliğin kaldırılması görüşü abolitionism n.
realpolitikten ayrılan ütopist dış politika görüşü weltpolitik n.
tavsiye görüşü advisory opinion n.
fransa'da jirondenler'in başını çektiği bir tür ılımlı cumhuriyetçilik görüşü girondism n.
uygulanabilir reformlar bulunmasının mümkün olduğu görüşü possibilism n.
Media
editör görüşü editorial n.
Technical
görüşü kısıtlı koltuk blind seat n.
iyi görüşü olan viraj high visibility curve n.
iyi görüşü olan kurp high visibility curve n.
lazer görüşü laser sight n.
zayıf görüşü iyileştirmek enhance the low vision v.
gece görüşü night-vision adj.
Computer
bilgisayar görüşü computer vision n.
müşteri/kullanıcı görüşü testimonial n.
Construction
(ışık sağlayarak görüşü iyileştiren) yer penceresi floor light n.
Aeronautic
uçuş görüşü flight visibility n.
yer görüşü ground visibility n.
atmosfer koşullarının azami irtifayı ve görüşü sıfıra indirmesi ile karakterize edilen zero-zero adj.
Medical
pick görüşü pick vision n.
sağlıklı bir hayvanın aynı organıyla beslenerek hastalıklı organın tedavi edilebileceği görüşü isopathy n.
hastalıkların vücudun katı bölümlerinden kaynaklandığı görüşü solidism n.
Psychology
gece görüşü night vision n.
tünel görüşü tunnel vision n.
zihinsel ve fiziksel niteliklerin farklı olduğu ve birbirlerini tümüyle açıklayamayacakları görüşü dualism n.
tüm arzu ve isteklerin cinsel içgüdü kaynaklı olduğu görüşü pansexualism n.
tüm arzu ve isteklerin cinsel içgüdü kaynaklı olduğu görüşü pansexuality n.
Pathology
tek göz kullanıldığında bir sorun olmayıp iki göz kullanıldığında görüşü bozan bir göz hastalığı monoblepsis n.
Optics
tünel görüşü tunnel vision n.
görüşü normal olan kimse emmetrope n.
Logic
yalnızca sonlu adım içeren unsurların matematiğin alanına girdiği görüşü finitism n.
Marine Biology
uygun görüşü opinion of appropriateness n.
Astronomy
batlamyus'un öne sürdüğü dünyanın evrenin merkezi olduğu görüşü ptolemaism n.
Social Sciences
(görüşü vb.) temelindeki sorunları ortaya çıkarmak amacıyla parçalara ayırıp incelemek deconstruct v.
Literature
eserin tek bir olay örgüsünün olması, bir gün içinde ve tek bir yerde geçmesi gerektiği görüşü unity n.
bir metnin yazarlarının amaçları doğrultusunda yorumlanması gerektiği görüşü originalism n.
Religious
inançtan sapanların kiliseye yeniden kabul edilmeyeceğini öne süren 3. yüzyıl roma görüşü novationism n.
isa'nın kutsal üçlü'den ayrı bir kişi olmadığı, daha çok tanrı'nın birbirini izleyen üç şeklinden veya tezahüründen biri olduğunu savunan monarşianizm görüşü modalistic monarchianism n.
(anglikan kilisesi'nde) dinin etkilenebileceği tüm bilgilerin zorunlu olarak hristiyan inancının temel gerçeklerini tekrardan doğruladığı ancak bunların çağdaş koşullara uygun bir dilde yeniden ifade edilmesi gerektiği görüşü modernism n.
(teolojide) incil'in uydurma olduğu görüşü mythicism n.
papa ve kilisenin yanılmazlığı görüşü infallibility n.
(dünya, tanrı, bilgi) sonlu olduğu görüşü finitism n.
presbiteryen görüşü temsil eden panpresbyterian adj.
Philosophy
dünya görüşü weltanschauung n.
ahlaki yasaların, sabit ya da evrenselden ziyade anlam ve uygulama bakımından göreceli olduğu görüşü antinomianism n.
deneyimden bağımsız olarak insan zihninde gerçek bilginin var olabileceği görüşü apriorism n.
zihin ve maddenin iki yönlü ve uyum içinde olduğu görüşü double-aspect theory n.
sistematik bilgi görüşü pansophy n.
iyinin ne olduğunun ancak duyuların doyumu ile değerlendirilebileceği görüşü sensationalist n.
tüm bilginin duyu unsurlarından oluştuğu görüşü sensationism n.
Geography
dünya'nın flora ve faunasındaki değişimlerin, birçok organizmayı yok eden ve yeni türler meydana getiren yıkıcı olaylardan kaynaklandığı görüşü neo-catastrophism n.
meteorolojik gözlemlemede uzman görüşü weather eye n.
Meteorology
şiddetli rüzgar veya zarın görüşü neredeyse sıfıra düşürdüğü hava durumu whiteout n.
görüşü engelleyen hava miasma n.
yoğun sis, kar veya yağmurda görüşü kaybetmek whiteout v.
azami yatay görüşü 55 metre (180 feet) olarak sınırlandırılmış zero adj.
Military
komutanın görüşü commander's concept n.
teleskop görüşü sight n.
silahlarda gece görüşü sağlayan bir aksesuar snooperscope n.
Hunting
gece görüşü sağlayan parlak noktalı nişangah düzeni illuminated sights n.
gece görüşü sağlamak üzere gezin yanlarına ve arpacığın ortasına konan parlak halka ring n.
ufak kalibreli bir tüfeğin arka kısmında bulunup görüşü ayarlamak için kullanılan dereceli ölçek wind gauge n.
ufak kalibreli bir tüfeğin arka kısmında bulunup görüşü ayarlamak için kullanılan dereceli bir ölçek windgauge n.
tüfekte dürbün görüşü riflescope n.
Theatre
oyunun tek bir olay örgüsünün olması, bir gün içinde ve tek bir yerde geçmesi gerektiği görüşü unity n.
Cinema
iyi veya kötü film yerine iyi veya kötü yönetmen olduğunu savunan bir sinemacılık görüşü auteur theory n.
iyi veya kötü film yerine iyi veya kötü yönetmen olduğunu savunan bir sinemacılık görüşü auteurism n.
Archaic
(görüşü) çürütme redargution n.
(görüşü) çürütmek redargue [scotish] v.
(görüşü) çürüten redargutory adj.
Slang
bu görüşü haklı buluyorum (sanal ortamda) qft (quoted for truth) expr.