görerek - Turkish English Dictionary
History

görerek



Meanings of "görerek" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
görerek ocularly adv.
Technical
görerek visual adj.

Meanings of "görerek" with other terms in English Turkish Dictionary : 100 result(s)

Turkish English
General
görerek uçuş contact flight n.
avını koku ile değil görerek yakalayan tazı gazehound n.
görerek öğrenen visual learner n.
görerek teşhis ve tanıma visual identification n.
hor görerek reddeden kimse upspurner n.
görerek uçuş kuralları vfr (visual flight rules) n.
görerek iz süren tazı sighthound n.
hor görerek reddetmek spurn v.
görerek anlamak understand by seeing v.
(görüntüyü) görerek kavramak ken [scotland] v.
hor görerek konuşmak deride v.
hor görerek yenmek outscout v.
bir şeyi görerek okumak sight-read v.
görerek yapılan ocular adj.
görerek yürütülen ocular adj.
hor görerek disdainfully adv.
hor görerek slightingly adv.
hor görerek dismissively adv.
hor görerek patronizingly adv.
hor görerek patronisingly adv.
hor görerek abasedly adv.
uygunsuz görerek deprecatingly adv.
hor görerek wryly adv.
hor görerek diminutively adv.
küçük görerek disdainishly adv.
hakir görerek disdainishly adv.
hor görerek disdainishly adv.
küçük görerek disdainously [obsolete] adv.
hakir görerek disdainously [obsolete] adv.
hor görerek disdainously [obsolete] adv.
hor görerek floutingly adv.
kapı işlevi görerek gatewise adv.
önsöz işlevi görerek prefatorily adv.
hor görerek small adv.
sokağı görerek streetward adv.
sokağı görerek streetwards adv.
Phrases
gerçek değerini/önemini görerek in perspective expr.
Colloquial
içkinin etkisiyle etrafını daha güzel görerek with one's beer goggles on adv.
namus borcu görerek in honour bound expr.
kendi sorumluluğunda görerek in honour bound expr.
Idioms
(arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek give (one) the air v.
(arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek give (one) the air v.
(arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek give someone the air v.
(arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek give someone the air v.
(arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek give someone the brush off v.
(arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek give someone the brush off v.
(arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek give someone the gate v.
(arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek give someone the gate v.
(arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek give someone the old heave-ho v.
(arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek give someone the old heave-ho v.
bütün parti ve adayları görerek oy kullanmak vote a split ticket v.
(geniş destek görerek) kolayca elde etmek push at an open door v.
(geniş destek görerek) kolayca başarmak be pushing at an open door v.
(geniş destek görerek) kolayca başarmak be pushing against an open door [uk] v.
zarar görerek to one's cost [brit] adv.
kabul görerek by acclamation expr.
Trade/Economic
bir işin görerek öğrenilmesi work shadowing n.
birden görerek satın alan impulse buyer n.
görerek ve işiterek öğretmeyi sağlayan araçlar audio-visual aids n.
Aeronautic
araziyi görerek uçuş contact flying n.
görerek iniş contact landing n.
görerek uçuş visual flight n.
görerek yaklaşma visual approach n.
görerek uçuş kuralları visual flight rules n.
görerek bekleme visual holding n.
görerek seyir contact navigation n.
görerek seyrüsefer pilot navigation n.
görerek meteorolojik koşullar visual meteorological conditions n.
görerek uçuş contact flying n.
görerek meydan kontrol derecesi visual aerodrome control rating n.
görerek meteorolojik şartlar visual meteorological conditions n.
görerek uçuş contact flight n.
Marine
konteynırlara sığmayacak büyüklükteki askeri araçları nakletmek için geçici güverte görevi görerek konteynır gemilerinin çevikliklerini artıran bir yapı container ship cargo stowage adapter n.
Medical
peritonu görerek muayen etme peritoneoscopy n.
Pharmaceutics
koroner damar genişletici görevi görerek hipertansiyon ve göğüs ağrısı tedavisinde kullanılan bir ilaç nifedipine n.
Religious
tanrının insanın düşüşünü önceden görerek buna izin verdiği doktrinini savunan kimse infralapsarian n.
tanrının insanın düşüşünü önceden görerek buna izin verdiğine ilişkin doktrin infralapsarianism n.
tanrı'nın adem ve havva'nın cennetten kovulacağını önceden görerek buna izin verdiği doktrinini savunan kimse sublapsarian n.
tanrı'nın insanın düşüşünü önceden görerek buna izin verdiğine ve insanların kurtuluşlarını planladığına ilişkin doktrin sublapsarianism n.
tanrının insanın düşüşünü önceden görerek buna izin verdiği doktrinine ait veya ilgili infralapsarian adj.
Meteorology
görerek uçuş kuralları visual flight rules n.
marjinal görerek uçuş kuralları marginal visual flight rules n.
minimum görerek uçuş kuralları minimum visual flight rules n.
Military
araziyi görerek uçuş contact flight n.
araziyi görerek uçuş contact flying n.
belirtilen irtifalarda görerek uçuş şartlarını muhafaza edin ve trafik ayırımını kendiniz yapın maintain own separation and vmc n.
görerek atış fire by direct laying n.
görerek önleme yapan uçak visual interceptor n.
görerek ateş direct fire n.
görerek muhabere işareti wig wag n.
görerek muhabere işareti visual signal n.
görerek nişan direct pointing n.
görerek ateş observed fire n.
görerek atış seen fire n.
görerek meteorolojik şartlar visual meteorological conditions n.
görerek çağrı işareti visual call sign n.
görerek ateş visual fire n.
görerek muhabere visual communication n.
görerek mayın ateşleme göstergesi visual mine firing indicator n.
görerek ateş idaresi visual fire control n.