go about - Turkish English Dictionary
History

go about

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "go about" in Turkish English Dictionary : 17 result(s)

English Turkish
General
go about v. başlamak
go about v. ele almak
go about v. gezmek
go about v. yön değiştirmek
go about v. yaygın olmak
go about v. dolaşmak
Phrasals
go about v. üstlenmek
go about v. düzenlemek
go about v. ayarlamak
go about v. hazırlamak
go about v. bir yerden diğerine geçmek
go about v. oraya buraya gitmek
go about v. (para) dolaşımda olmak
go about v. kendini meşgul etmek
Idioms
go about v. işe koyulmak
go about v. kolları sıvayıp işe başlamak
Marine
go about v. tiramola etmek

Meanings of "go about" with other terms in English Turkish Dictionary : 96 result(s)

English Turkish
General
go-about n. serseri
go-about n. aylak kimse
go about a task v. bir işe başlamak
go about in disguise v. tebdil gezmek
go about a task v. bir işi ele almak
go on about v. fazlasıyla konuşmak (hakkında)
go on about v. bıktıracak kadar konuşmak
Phrasals
go about (with) v. birlikte olmak
go about (with) v. birlikte görülmek
go about (with) v. (birisiyle) birlikte dolaşmak
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkındaki konuyu) uzattıkça uzatmak
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) konuştukça konuşmak
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) uzun uzadıya konuşmak
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkındaki konuyu) sündürdükçe sündürmek
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) bıktırana kadar konuşmak
go about something v. bir şeyi ele almak
go about something v. bir şeye yaklaşımda bulunmak
go about (doing something) v. (bir şeyi başarmak için) gerekeni yapmak
go about to (do something) v. (bir şeyi başarmak için) gerekeni yapmak
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte gezmek
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle dolaşmak
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte takılmak
go about with (someone) v. (biriyle) birlikte gezmek
go about with (someone) v. (biriyle) dolaşmak
go about with (someone) v. (biriyle) birlikte takılmak
go on about someone/something v. birini/bir şeyi göklere çıkartmak
go on about someone/something v. birini/bir şeyi övdükçe övmek
Colloquial
go to see a man about a dog n. bir yere kadar gidiyorum anlamında söylenen bir söz
go on (and on) about (something) v. (bir şeyi) uzattıkça uzatmak
go on (and on) about (something) v. (bir şey) hakkında konuştukça konuşmak
go on (and on) about (something) v. (bir şey) hakkında uzun uzadıya konuşmak
go on (and on) about (something) v. (bir konuyu) sündürdükçe sündürmek
go on (and on) about (something) v. (bir şey) hakkında bıktırana kadar konuşmak
go on (and on) about someone/something v. birini/bir şeyi göklere çıkartmak
go on (and on) about someone/something v. birini/bir şeyi övdükçe övmek
go on about something v. lafı uzatmak
go on about something v. lafı sündürmek
go on about something v. kafa şişirmek
go on about something v. kafa ütülemek
go on about something v. kafa açmak
go on about something v. bıktırana kadar konuşmak/anlatmak
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) bütün gün konuşabilir
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) uzun uzadıya konuşabilir
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) durmadan konuşabilir
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) sonsuza kadar konuşabilir
Idioms
go on about something v. lafı uzatmak
go on about something v. kafa şişirmek
go on about something v. kafa ütülemek
go on about something v. baş şişirmek/kafa açmak
go on about something v. vır vır etmek
go about your work v. işini yapmak
go about your work v. görevini yapmak
go about your work v. işi ile ilgilenmek
go about your work v. işine koyulmak
go about your work v. işine başlamak
go into the same old song and dance about something v. hep aynı özrü beyan etmek/bildirmek
go into a song and dance about something v. hep aynı özrü beyan etmek/bildirmek
go into a song and dance about something v. ısrarla özür dilemek
go into the same old song and dance about something v. ısrarla özür dilemek
go about one's business v. kendi işi ile ilgilenmek
go about one's business v. kendi işine bakmak
go about one's business v. (hiçbir şey olmamış gibi) işine devam etmek
go/set about your work v. işine başlamak
go/set about your work v. işine koyulmak
go/set about your work v. işine girişmek
go into raptures (about/over somebody/something) v. (biri/bir şey hakkında) hevesli olmak
go into raptures (about/over somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) coşmak
go into raptures (about/over somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) kendinden geçmek
go about your business v. işine bakmak
go about your business v. işini yapmak
go about your business v. görevini yapmak
go into a song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) bozuk plak gibi aynı şeyi yapmak
go into a song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) dönüp dönüp aynı tepkiyi vermek
go into a song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) sürekli aynı tepkiyi vermek
go into a song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) bozuk plak gibi başa sarmak
go into a song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) sürekli başa sarmak
go into the same old song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) bozuk plak gibi aynı şeyi yapmak
go into the same old song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) dönüp dönüp aynı tepkiyi vermek
go into the same old song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) sürekli aynı tepkiyi vermek
go into the same old song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) bozuk plak gibi başa sarmak
go into the same old song and dance (about something) v. (bir şey hakkında) sürekli başa sarmak
go overboard (about somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) aşırıya kaçmak
go overboard (about somebody/something) v. (biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak
go overboard (about somebody/something) v. (biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak
about to go belly up expr. iflas etmek üzere
I need to go see a man about a dog expr. bir yere kadar gidiyorum/gideceğim
I need to go see a man about a dog expr. halletmem gereken bir şey/iş var
I have to go see a man about a dog expr. bir yere kadar gidiyorum
I have to go see a man about a dog expr. işlerim var
I have to go see a man about a dog expr. biraz işim var, gitmem lazım
Speaking
how about you and i go for a walk? expr. beraber bir yürüyüşe ne dersin?
I was about to go crazy expr. delirmek üzereydim
she was about to go mad expr. delirmek üzereydi
she was about to go crazy expr. delirmek üzereydi
we talked about whether we will go there expr. oraya gidip gitmeyeceğimiz konusunda konuştuk
how about go to dinner expr. yemek yemeye ne dersin