hak - Turkish English Dictionary
History

hak



Meanings of "hak" in English Turkish Dictionary : 45 result(s)

Turkish English
Common Usage
hak right n.
General
hak justification n.
hak franchise n.
hak god n.
hak privilege n.
hak share n.
hak exert n.
hak warrant n.
hak merit n.
hak competence n.
hak due n.
hak reason n.
hak equity n.
hak truth n.
hak erasing n.
hak engraving n.
hak title n.
hak authority n.
hak benefit n.
hak prerogative n.
hak claim n.
hak right n.
hak warranty n.
hak verity n.
hak entitlement n.
hak dibs n.
hak favor n.
hak favour n.
hak freedom n.
hak condign adj.
Colloquial
hak ticket n.
Trade/Economic
hak justice n.
hak right n.
hak interest n.
hak claim n.
hak warranty n.
hak symbol n.
Law
hak privilege n.
hak droit n.
hak prerogative n.
hak right n.
hak concession n.
Latin
hak jus n.
hak beneficium n.
Slang
hak dibs n.

Meanings of "hak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
hak etmek deserve v.
General
yasal hak legal right n.
hak iddia eden kimse claimant n.
medeni hak hareketleri civil rights movements n.
yavaşça veya gizlice tecavüz etme (hak, mülk) encroaching n.
ayni hak right in rem n.
yerlilerin hak ve çıkarlarını koruma siyaseti nativism n.
hak kazanmışlık deservedness n.
hak etmişlik deservedness n.
hak sahibi right holder n.
cenabı hak supreme being n.
yerlilerin hak ve çıkarlarını koruyan nativist n.
hak sahibi eligible n.
özel hak exclusive right n.
kendiliğinden hak alma repossession n.
kazanılmış hak vested interest n.
doğuştan kazanılan hak birthright n.
hak vergi due n.
hak iddia eden pretender n.
hak edilen ceza retribution n.
hak talebi demand for right n.
hak sahibi title holder n.
hak tanıma enfranchisement n.
hak kazandırma entitling n.
hak iddia eden kimse pretender n.
hak edilen ve kaçınılmaz ceza nemesis n.
doğuştan hak kazanılan mülk apanage n.
hak ettiği şey due n.
kabartma hak cameo n.
doğumla kazanılan hak birthright n.
yasal hak droit n.
ayni hak real right n.
hak sahibi beneficiary n.
özel hak special right n.
hukuki hak jus n.
eşit hak equal right n.
hak yolu the right way n.
hak çiğneme an outrage upon justice n.
doğuştan hak kazanılan mülk appanage n.
hak eden kişi deserver n.
hak ve alacaklar claim n.
hak sahibi holder of a right n.
gizlice tecavüz eden (hak, mülk) encroacher n.
kutsal hak divine right n.
hak edilen şey desert n.
hak iadesi discharge n.
hak iddiası pretension n.
zamanaşımına uğramayan hak imprescriptible right n.
ulusun yerli halkının hak ve çıkarlarını koruyan kişi ya da siyasetçi nativist n.
kanuni hak legal right n.
sosyal hak social right n.
verilen hak the right given n.
tanınan hak given right n.
verilen hak the right granted n.
verilen hak given right n.
tanınan hak the right given n.
tanınan hak the right granted n.
(mal/hak vb) feragat cession n.
koruyucu hak protective right n.
hak talep eden kimse claimant n.
hak iddia etme pretension n.
cenab-ı hak god n.
özel hak privilege n.
ilahi hak divine right n.
en belirgin hak most distinct right n.
hak sahipleri beneficiaries n.
hak talebi claim n.
hak sahibi claimant n.
hak ettiği yer well-deserved place n.
kişi hak ve özgürlükleri individual rights and freedoms n.
son hak sahipliği ultimate ownership n.
üstün hak greater right n.
eşitlik (hak açısından) rivality n.
hak ve güçleri devretme devolvement n.
hak talep edilebilir claimable n.
hak edilen şey deserts n.
hak iddiası demand n.
hak etme deserts n.
hak ettiğini bulma deserts n.
meşru hak legitimate right n.
hak sahibi right owner n.
yan hak side benefit n.
ehl-i hak people of truth n.
hukuksal hak legal right n.
manevi hak moral right n.
hak iddia eden kimse claimer n.
doğuştan gelen hak natural right n.
hak dini true religion n.
hak iddia eden kimse pretendant n.
hak tanıma affranchisement n.
teşekkürü hak etme thankworthiness n.
hak talep etme revendication n.
hak iddiası title [obsolete] n.
hak etmeme undesert n.
hak edilmemiş olma undeservedness n.
hak edilmemişlik undeservedness n.
hak etmeyen kimse undeserver n.
hak tanıma justness n.
saygıyı hak etme venerability n.
hürmeti hak etme venerability n.
saygıyı hak etme venerableness n.
hürmeti hak etme venerableness n.
doğumla kazanılan hak birthdom [obsolete] n.
bir şeyin üzerinde hak iddia etme laying claim n.
hak sahibi holder n.
ödüllendirilmeyi hak etmeme misdesert [obsolete] n.
azarı hak etme reprehensibility n.
ödülü hak etme durumu rewardableness n.
hak edilmiş azarlama business n.
hak edilen ceza business n.
hak arayıcı goel n.
hak, sorumluluk ve hususi adalet birliği civility n.
kınanmayı hak eden şey demerit n.
özellik veya davranışlar sebebiyle hak edilen ödül veya ceza desert n.
açgözlü veya yıkıcı saldırganlık veya hak tecavüzü içeren tertip design n.
ilgi ve dikkati hak eden şey desirable n.
cezayı hak etme durumu guilt [obsolete] n.
hak ettiğini bulma guilt [obsolete] n.
medeni hak mahrumiyeti infamy n.
hak edilmiş sonuç comeupance n.
hak etme condignness n.
(hak, nitelik) maddi olmayan unsur incorporeality n.
hak etmeme indesert [obsolete] n.
(ilke, hak) yürürlüğe koyma invocation n.
münhasır hak peculiarity n.
kişisel hak peculiarity n.
aynı unvan, hak veya mülkiyete eş zamanlı sahip olanların her biri coholder n.
saygıyı hak etmeyen kötü karakterli kimse dirt ball n.
saygıyı hak etmeyen ahlaksız kimse dirt ball n.
üzerine hak veya kontrol sahibi olunan şey fief n.
özel mal sahipleri tarafından düzenlenen ve masraflar bizzat üstlenerek sürdürülen hak private way n.
methedilmeyi hak etme praisworthiness n.
makam veya rütbeye bağlı hak prerogative n.
sorgusuz sualsiz geçerli olup nesilden nesle geçen hak prerogative n.
uzun süre kullanım amacıyla hak iddia etme prescription n.
hak sahibine ayrılmış arazi parçası share [obsolete] n.
hak iddia edilen şey sight n.
özgür bir kent vatandaşının hak ve ayrıcalıklara sahip olması freedom of the city n.
onursal olarak verilen kent vatandaşlığı hak ve ayrıcalıkları freedom of the city n.
hak iddia etme pretendence [obsolete] n.
hak iddia eden kimse pretendent n.
hak iddia etme pretendership n.
hak iddia etme pretension n.
hak iddiası pretensions n.
fuzuli işgalci tarafından hak iddia edilen arazi squat n.
bir kimsenin kanuna aykırı olarak hak talep ettiği toprak parçası squat n.
kanuna aykırı olarak hak talep edilen boş ev/bina squat n.
sahipsiz mülkiyette yasa dışı hak iddia etme squatterism n.
hak ediş vesting n.
doğuştan gelen hak birthright n.
hak etmek deserve v.
sözleşme yapmaya hak kazanmıştır been awarded v.
hak etmek be deserving of v.
zaman aşımı ile hak kazanmak prescribe v.
hak ettiği cezayı yemek get what's coming to one v.
bir şeyi bir hak gibi görmek take something for granted v.
hak etmek entitle v.
hak ettiği cezayı bulmak serve right v.
iade etmek (hak) rehabilitate v.
hak kazanmak have a right to v.
hak tanımak intitle v.
hak etmek rate v.
hak ettiğinden az para vermek underpay v.
tahtta hak iddia etmek pretend to the throne v.
hak iddia etmek stake out a claim v.
hak ettiği maaştan az vermek underpay v.
hak ve yetki vermek entitle v.
hak vermek entitle v.
hak iddia etmek put in a claim for v.
hak etmek ask v.
hak yemek be unjust v.
saygıyı hak etmek deserve respect v.
hak kazandırmak qualify v.
tecavüz etmek (hak) trespass v.
hak kazandırmak entitle v.
hak ettiği cezaya boyun eğmek take one's medicine v.
verilmiş olmak (hak vb) be vested in v.
dayağı hak etmek deserve a whacking v.
birinin varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek take someone for granted v.
hak etmek earn v.
hak etmek have it coming v.
hak yemek be unfair v.
hak kazanmak deserve v.
hak kullanmak exercise a right v.
hak vermek justify v.
vermek (yetki/hak vb'ni) vest with v.
hak vermek vest v.
hak tanımak entitle v.
hak kazanmak qualify v.
hak iddia etmek pretending v.
hak tanımak enfranchise v.
indirim almaya hak kazanmak be entitled to a discount v.
hak vermek confer on somebody right v.
hak vermek give somebody right v.
hak kazanmak gain right v.
hak vermek grant somebody right v.
hak talep etmek claim v.
hak iddia etmek claim v.
hak etmek merit v.
layık ve hak etmiş olmak be worth of v.
hak talebinde bulunmak stake a claim v.
hak talebinde bulunmak claim v.
hak talebinde bulunmak lay claim to v.
hak talebinde bulunmak claim a right v.
almaya hak kazanmak become entitled to acquire v.
almaya hak kazanmak become entitled to obtain v.
almaya hak kazanmak become entitled to take v.
almaya hak kazanmak become entitled to receive v.
almaya hak kazanmak become entitled to purchase v.
almaya hak kazanmak become entitled to get v.
almaya hak kazanmak become entitled to buy v.
hak talep etmek make a claim on v.
hak talebinde bulunmak make a claim on v.
hak iddia etmek lay claim to v.
hak etmek etch v.
hak etmek deserve of v.
hak aramak claim one's rights v.
yeniden hak kazanmak requalify v.
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek call dibs on something v.
üyeliğe hak kazanmak be entitled to membership v.
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek claim possession on something v.
bir tazminata hak kazanmak be entitled to indemnity v.
hak gözetmek look after (one's) rights v.
hak korumak protect the right v.
madalyayı hak etmek deserve the medal v.
madalyayı hak etmek deserve medal v.
ödül almaya hak kazanmak be granted an award v.
(hak) tanımak bestow v.
hapse girmeyi hak etmek deserve to go to jail v.
hak ettiği ilgiyi görmemek not get the attention that one deserves v.
çekiliş için hak kazanmak be eligible for the lottery v.
çekilişe katılmak için hak kazanmak be eligible for the lottery v.
üniversiteye girmeye hak kazanmak be eligible to attend the university v.
üniversiteye girmeye hak kazanmak be eligible to enter the university v.
daha iyisini hak etmek deserve better v.
aldığı ücreti hak etmek worth one's salt v.
her türlü övgüyü hak etmek deserve all of the credit v.
hak iddia etmek arrogate to oneself v.
hak elde etmek obtain/acquire a right v.
üzerinde hak iddia etmek lay a claim v.
emekliliğe hak kazanmak qualify for a pension v.
hak etmemek not to deserve v.
bir hak veya ayrıcalıktan mahrum etmek disenfranchise v.
hak talebi davası açmak revendicate v.
makul bir fiyatı hak etmek command a fair price v.
hak etmek command v.
yeniden hak kazandırmak recapacitate v.
yeniden hak etmek re-earn v.
hak ettiği cezayı vermek serve one right v.
(hak) tanımak allow [obsolete] v.
hak tanımak effranchise v.
hak ettiğinden az değer biçmek underpoise v.
girmeye hak kazanmak enter v.
hak etmek ettle [obsolete] v.
(hanedan armasının öğelerini) hak sırasına göre dizmek marshal v.
alacaklıları bir borçlunun mal varlığına karşı olan hak önceliğine göre sıralamak marshal v.
(hanedan armasının öğelerini) hak sırasına göre dizmek marshall v.
alacaklıları bir borçlunun mal varlığına karşı olan hak önceliğine göre sıralamak marshall v.
(unvan veya lakaba) hak kazanmak brook [obsolete] v.
(arazi yasası uyarınca) arazi üzerinde hak iddia edip oraya yerleşmek homestead v.
(bir şey üzerinde) hak talep etmek hosey v.
belirli dereceyi hak etmek grade v.
hak ettiğinden fazla onore etmek overgrace v.
(hak veya yükümlülük) beraberinde gelmek run v.
hak iddia etmek owe [dialect] [uk] v.
(bir şey üzerinde) geçici hak talep etmek dibs v.
hak etmek come v.
hak olarak talep etmek command v.
(madencilik veya tarım bölgesini) hak sahibinin adı yazılı kazıklarla çevrelemek peg v.
özel hak iddia etmek foreclose v.
en fazla dikkati hak etmek outshout v.
en fazla övgüyü hak etmek outshout v.
önceden hak etmek premerit [obsolete] v.
(spor müsabakasına) önceden hak kazanmak prequalify v.
zamanaşımı yoluyla hak iddia etmek prescribe v.
hak kazanmak scoop v.
hak iddia etmek pretend v.
hak talebinde bulunmak pretend v.
hak ileri sürmek pretend v.
hak etmediği şekilde yüceltmek sky v.
hak çerçevesinde sahip olmak bear v.
(hak, güç) kullanmak bear v.
hak edilmiş bir zafer kazanmak squeeze out v.
hak eden deserving adj.
hak olarak elde tutulan titular adj.
hak kazanmış deserved adj.
yavaşça veya gizlice tecavüz edilmiş (hak, mülk) encroached adj.
hak edilmemiş unearned adj.
kişinin elinden alınamayacak (hak) inalienable adj.
hak edilmeyen unmerited adj.
hak edilmiş condign adj.
hak verilebilir justifiable adj.
hak etmiş merited adj.
hak edilmiş deserved adj.
hak ettiği due adj.
hak eden merited adj.
hak etmeyen undeserving adj.
azarı hak eden reprehensible adj.
hak etmeyen unworthy adj.
hak edilebilir earnable adj.
hak arayan vindicatory adj.
hak sahibi rightful adj.
devrilmeyi hak eden meriting overthrow adj.
hak etmiş oldukları rightful adj.
cezayı hak eden punishable adj.
hak edilmemiş undeserved adj.
mirasta hak sahibi olan superficiary adj.
hak arayan avenging adj.
azarı hak eden worthy of reprimand adj.
azarı hak eden blameworthy adj.
suçlanmayı hak eden worthy of reprimand adj.
azarı hak eden deserving of censure adj.
ayıplanmayı hak eden deserving of censure adj.
suçlanmayı hak eden reprehensible adj.
suçlanmayı hak eden deserving of censure adj.
suçlanmayı hak eden blameworthy adj.
hak edilmiş well earned adj.
hak edilen due adj.
-i hak eden deserving of adj.
hak etmiş worthy adj.
hak edilmemiş uncalled-for adj.
teşekkürü hak eden thankworthy adj.
övgüyü hak eden worthy of praise adj.
övgüyü hak eden deserving praise adj.
övgüyü hak eden commendable adj.
övgüyü hak eden laudable adj.
övgüyü hak eden praise-worthy adj.
övgüyü hak eden deserving accolades adj.
övgüyü hak eden deserving compliments adj.
azarı hak eden blamable adj.
eleştiriyi hak eden censurable adj.
azarı hak eden blameable adj.
girmeyi hak eden admittable adj.
girmeyi hak eden admittible adj.
içeri girmeyi hak eden admittable adj.
içeri girmeyi hak eden admittible adj.
azarlanmayı hak eden rebukable adj.
paylanmayı hak eden rebukable adj.
cezayı hak eden chastisable adj.
saygıyı hak etmeyen cheap adj.
hak eden cheap of [scottish] adj.
ismi hak eden nameworthy adj.
hak etmeyen no-count adj.
ciddiye alınmayı hak etmeyen toytown adj.
ödülü hak etmeyen trophyless adj.
hak ettiği değeri görmeyen underrated adj.
(miras, taht vb.) gerçekten hak kazanmış apparent adj.
kısmi hak ve öncelikleri olan associate adj.
suçlanmayı hak etmeyen unblamable adj.
azarlanmayı hak etmeyen unchastisable adj.
hak ettiği takdiri görmemiş uncredited adj.
suçlanmayı hak etmeyen unculpable adj.
hak verilir defensible adj.
hak edilmemiş undeserved adj.
hak etmeyen undigne adj.
hak etmemiş unentitled adj.
hak kazanmamış unentitled adj.
suçlanmayı hak eden unhealthy adj.
azarı hak eden unhealthy adj.
azarlanmayı hak etmeyen unrebukable adj.
kınanmayı hak etmeyen unrebukable adj.
sitem edilmeyi hak etmeyen unreproachful adj.
eleştiriyi hak etmeyen unreproachful adj.
ayıplanmayı hak etmeyen unreproachful adj.
kınanmayı hak etmeyen unreproachful adj.
azarlanmayı hak etmeyen unreproachful adj.
cezayı hak etmeyen sackless [obsolete] adj.
geçici olarak durdurulmamış (özel hak) unsuspended adj.
hak etmeyen unworth adj.
tekmeyi hak eden kickable adj.
azarlanmayı hak eden vituperable adj.
kınanmayı hak eden vituperable adj.
idamı hak eden hangable adj.
hak edilmiş merited adj.
suçlanmayı hak eden heinous adj.
eleştiriyi hak eden heinous adj.
kişinin ölümünden sonra soyundan gelen kişilere yasal olarak verilen (unvan, rütbe veya hak) hereditary adj.
özel hürmeti hak eden holy adj.
eleştiri hak eden reprevable adj.
paylanmayı hak eden reprevable adj.
ayıplanmayı hak eden reproachable adj.
eleştiriyi hak eden reproachable adj.
eleştiri hak eden reprovable adj.
paylanmayı hak eden reprovable adj.
her şeyi kendine hak gören self-entitled adj.
kutlamayı hak eden gala adj.
aslıarak idam edilmeyi hak eden gallous adj.
aslıarak idam edilmeyi hak eden gallows adj.
aslıarak idam edilmeyi hak eden gallus adj.
lanetlenmeyi hak eden goldarn adj.
lanetlenmeyi hak eden goldurn adj.
hak talebi olmayan claimless adj.
azarlanmayı hak eden deplorable adj.
engeli hak eden deplorable adj.
cezayı hak eden guilty [obsolete] adj.
aşağılanmayı hak eden opprobrious adj.
hak edilenin ötesinde nazik overkind adj.
övgüyü hak etmeyen illaudable adj.
takdiri hak etmeyen illaudable adj.
hak edilmemiş immerited [obsolete] adj.
hak etmeyen immeritous [obsolete] adj.
hak iddia edilebilir ownable adj.
hak sahibi olan competent (to) adj.
tebriki hak eden congratulable adj.
azarı hak eden dispraisable adj.
(yasal hak, araç, çıkar) henüz netleştirilmemiş inchoate adj.
hak edilmiş coming adj.
hak kazanmış coming adj.
(doğruluğuna) hak verilmiş conceded adj.
hak eden digne adj.
övgüyü hak eden palmarian adj.
dayağı hak eden corrigible [obsolete] adj.
cezayı hak eden corrigible [obsolete] adj.
cezayı hak eden floggable adj.
lanetlenmeyi hak eden perditionable adj.
övgüyü hak eden praisable adj.
utancı hak eden shameworthy adj.
hak kazanmış eligible adj.
hak edilen just adj.
hak ederek deservingly adv.
hak verilir bir biçimde defensibly adv.
hak etmeden undeservingly adv.
hak etmeyerek undeservingly adv.
hak ettiği gibi deservedly adv.
hak ederek meritedly adv.
hak ederek deservedly adv.
teşekkürü hak ederek thankworthily adv.
hak tanıyarak justly adv.
hak ederek justly adv.
suçlanmayı hak edecek kadar reprehensibly adv.
kınanmayı hak edecek kadar reprehensibly adv.
suçlanmayı hak ederek reprehensibly adv.
kınanmayı hak ederek reprehensibly adv.
suçlanmayı hak edecek kadar culpably adv.
kınanmayı hak edecek kadar culpably adv.
suçlanmayı hak ederek culpably adv.
kınanmayı hak ederek culpably adv.
övgüyü hak ederek praisably adv.
kınanmayı hak ederek sinfully adv.
suçlanmayı hak edecek kadar sinfully adv.
hak sahibiymiş gibi pretendingly adv.
yersiz hak iddia ederek pretentiously adv.
hak sahibi olarak to prep.
(bir şeyi) hak eden worth prep.
Phrasals
bahşetmek/hak tanımak/ayrıcalık vermek confer upon (someone or something) v.
bahşetmek/hak tanımak/ayrıcalık vermek confer on (someone or something) v.
hak iddia etmek claim something for oneself v.
(birine/bir gruba) bir hak vermek rest in (someone) v.
bir şeyde/alanda hak iddia etmek stake out v.
hak ederek kazanmak nail down v.
(bir şeyi) atlamaya hak kazanmak place out of (something) v.
'-i atlamaya hak kazanmak place out of v.
olmaya hak kazanmak qualify as v.
olmaya hak kazandırmak qualify as v.
için hak kazanmak qualify for v.
gerekliliklerini yerine getirip hak sahibi olmak qualify for v.
için hak kazandırmak qualify for v.
gerekliliklerini yerine getirip hak sahibi yapmak qualify for v.
bir şey olmaya hak kazanmak qualify as something v.
bir şey için hak kazanmak qualify for something v.
bir şeyin gerekliliklerini yerine getirip hak sahibi olmak qualify for something v.
birini/bir şeyi hak ettiği şekilde övmek credit something to someone or something v.
birine/bir şeye hak ettiği itibarı göstermek credit something to someone or something v.
(bir durum bir şeyi) hak etmek call for (something) v.
(kendi/biri) için hak iddia etmek claim (something) for (oneself or something) v.
hak iddia etmek claim for v.
(biri/bir şey) için hak iddia etmek claim something for someone or something v.
(bir şeyi) hak etmek come in for (something) v.
(birine) hak etmediği şekilde karşılık vermek repay (one) for (something) v.
hak etmediği şekilde karşılık vermek repay for v.
-e bir hak vermek rest in v.
(birine bir güç, hak) vermek/bahşetmek vest (one) with (something) v.
Phrases
hak getire there's no expr.
hak eden kazanasın may the best man win expr.
ilgili tüm hak ve imtiyazlar all the rights and privileges thereunto appertaining expr.
tüzük ya da genel hukuk tarafından kastedilen ya da bu anlaşmanın hükümleri çerçevesindeki herhangi bir hak saklı kalmak koşuluyla without prejudice to any rights implied by statute or common law or under the provisions of this agreement expr.
-den hiçbir hak talep edilemeyecektir no claim shall lie against expr.
ilk hak benim! dibs expr.
Proverb
hak ettiği karşılığı almak/kabul etmek take credit where credit is due v.
hak ettiğini almak take credit where credit is due v.
güzeli cesurdan başkası hak etmez none but the brave deserve the fair
biraz uzun zaman alsa da hak yerini bulur/hak yerde kalmaz mills of the gods grind slowly, but they grind exceedingly fine
biraz uzun zaman alsa da hak yerini bulur/hak yerde kalmaz mills of the gods grind slowly
medeni bir soru medeni bir cevabı hak eder a civil question deserves a civil answer
geç de olsa hak eden hak ettiğini alır mills of the gods grind slowly(, but they grind exceedingly fine)
geç de olsa hak yerini bulur mills of the gods grind slowly(, but they grind exceedingly fine)
geç de olsa hak eden hak ettiğini alır the mills of god grind slowly(, but they grind exceedingly fine)
geç de olsa hak yerini bulur the mills of god grind slowly(, but they grind exceedingly fine)
doğru dürüst bir soru doğru dürüst bir cevabı hak eder a civil question deserves a civil answer
bir şeyin mülkiyetine/velayetine sahip olmak birçok kanuni hak talebi gerektirir possession is nine parts of the law
Colloquial
hak edilen ceza comeuppance n.
(birinin) hak ettiği ceza (one's) lumps n.
daha beterini hak etmek deserve ill of v.
daha iyisini hak etmek deserve well of v.
daha iyisini hak etmek deserve better of v.
hak etmek have it coming v.
hak ettiği cezayı almak get what's coming to one v.
hak etmeden ayrıcalık görmek take a free ride v.
hak etmeden/bedavadan ayrıcalık sahibi olmak take a free ride v.
hak ederek başarmak nail it v.