kanunen - Turkish English Dictionary
History

kanunen



Meanings of "kanunen" in English Turkish Dictionary : 11 result(s)

Turkish English
General
kanunen dejure adv.
kanunen by law adv.
kanunen by rule adv.
kanunen truly adv.
kanunen legally adv.
Phrases
kanunen according to the law expr.
Law
kanunen legally adv.
kanunen by law adv.
kanunen juridically adv.
kanunen rightfully adv.
kanunen jure expr.

Meanings of "kanunen" with other terms in English Turkish Dictionary : 71 result(s)

Turkish English
General
bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimseye bakmaması nonsupport n.
kanunen yasak forbidden by law n.
kanunen el koyma condemnation n.
bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimseye bakmaması non-support n.
kanunen yetkili olma capableness n.
ahlak dışı olduğu için kanunen yasaklanmış eylem vice crime n.
barda kanunen yasak zamanda yapılan alkol satışı lock-in n.
kanunen el koymak impound v.
kanunen el koymak confiscate v.
(kanunen veya değil) bir şeyin sahibi olmak hold v.
kanunen müdahil olmak disturb v.
kanunen geçersiz informal adj.
kanunen ehliyetli legally capable adj.
kanunen yasak legally prohibited adj.
kanunen yasak illegal adj.
kanunen yasaklanmış forbidden by law adj.
kanunen zorunlu olmayan nonmandatory adj.
kanunen zorunlu necessary adj.
kanunen yoldan geçilmesi yasaklanmış roadless adj.
kanunen yasak olan outlaw adj.
kurala göre kanunen by rule adv.
Phrasals
(bir şeyden kanunen) menetmek enjoin from (something) v.
Colloquial
birahanelerin öğleden sonra kanunen kapanmak zorunda olduğu zaman dilimi holy hour [ireland] n.
Trade/Economic
bankalara kanunen tanınan yetkiler banking powers n.
borçlunun kanunen takipten muaf olan eşyalan hakkında bu muafiyetten feragat etmesi waiver of exemption n.
ihracı kanunen yasak olan mallar prohibited goods n.
ithal veya ihracı kanunen yasaklanmış olan mallar contraband n.
kanunen kabul edilmeyen giderler (kkeg) non-tax-deductible expenses n.
kanunen kabul edilmeyen giderler nonallowable charges n.
kanunen kabul edilmeyen giderler non-deductible expenses n.
kanunen kabul edilmeyen gider (vergi) add-back n.
kanunen kabul edilmeyen gider (vergi) add back n.
kanunen tedavülde olan para current money n.
kanunen kabul edilmeyen gider add-back n.
(sikke, pul gibi bir ödeme aracını) ödeme değerinden kanunen mahrum etmek demonetize [us] v.
(sikke, pul gibi bir ödeme aracını) ödeme değerinden kanunen mahrum etmek demonetise [uk] v.
(birinden) kanunen belirtilmiş değerin üzerinde vergi tahsil etmek overassess v.
Law
bankalara kanunen tanınan yetkiler banking powers n.
kanunen geçici olarak el koyma impoundment n.
kanunen/hukuken caiz permissible by law n.
kanunen ifası lazım gelen bir hizmetten imtina refusal to perform a service required by law n.
kanunen el koyma impoundment n.
kanunen mecbur mandatory by law n.
kanunen bakılmakla yükümlü olan kimseler legal dependents n.
kanunen belirlenen kanıtlar legal evidence n.
kanunen yüklenen borç legal obligation n.
kanunen mecburi mandatory by law n.
kanunen mahsup appropriation by operation by taw n.
kanunen mahsup appropriation by operation by law n.
sanığın teminata bağlı olarak tahliyesinin kanunen caiz olduğu suç bail offense n.
kanunen yasaklanmış suçlar mala prohibita n.
kanunen uygulanabilir anlaşma obligation n.
kanunen uygulanabilir anlaşmayı belirten belge obligation n.
kanunen engelleme outlawry n.
kanunen atanan vasi legal custodian n.
kanunen gözaltına almak excuss v.
akıl hastası olduğuna kanunen hükmedilmiş olan certified adj.
kanunen izin verilmiş olan congeable adj.
kanunen mesul liable by virtue of law adj.
kanunen meydana getirilmiş lawfully begotten adj.
kanunen uygulanamaz imperfect adj.
Politics
hükümetin kanunen çalışmadığı devre interregnum n.
kanunen geçerli competent adj.
Petrol
petrol kuyusu operatörünün kanunen belirli bir kuyucuktan alınmasına izin verdiği günlük yağ miktarı allowable n.
Medical
bir akıl hastasının kendi isteği dışında (ama kanunen) bir akıl hastanesine yatırıması durumu (sadece ingiltereye özgü bir terim) sectioning n.
Psychology
kanunen suç mala prohibitum n.
kanunen tecavüz statutory rape n.
Pharmaceutics
bulundurulması ve kullanılması kanunen sınırlandırılmış olan (ilaç) controlled adj.
Military
kanunen askerlik hizmetine uygun tüm sağlıklı erkekler militia n.
Abbreviation
ulusal müfredatın uygulanması hakkında kanunen zorunlu olmayan pratik öneriler nsg (nonstatutory guidelines) n.
Latin
kanunen men etmek cavere v.