money - Turkish English Dictionary
History

money

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "money" in Turkish English Dictionary : 39 result(s)

English Turkish
Common Usage
money n. para
General
money n. sikke
money n. mangır
money n. patpat
money n. para
money n. servet
money n. ücret
money n. bedel
money n. yarışmada para ödülü kazanan grup
money n. para ödülü
money n. maddi kazanç
money n. para kazancı
money n. bir operasyonu finanse eden kimse
money n. değişim aracı, zenginlik göstergesi veya ödeme aracı olarak kullanılan eşya
money n. değişim aracı, zenginlik göstergesi veya ödeme aracı olarak kullanılan madde
money v. para kırmak
money v. para basmak
money v. satarak paraya çevirmek
money v. para vermek
money v. para sağlamak
money adj. kritik durumda olan
money adj. kritik durum içeren
money adj. kritik durumda güvenilir olan
Trade/Economic
money n. market para piyasası
money n. nakit
money n. para
money n. hesap parası
money n. hesap birimi
money n. tanınmış bir makam tarafından yasal olarak basılan bir madeni para veya kıymetli evrak
money n. borç verilecek veya yatırım yapılacak bir meta olarak değerlendirilen sermaye
money adj. paraya ait
money adj. para ile ilgili
money adj. para koymak için kullanılan
money adj. para saklamak için kullanılan
money adj. sermaye veya finansla ilgili
money adj. sermaye veya finansa ait
Computer
money n. para
Slang
money n. arpa
money n. canlı

Meanings of "money" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
money order n. havale
General
blood money n. adam öldürtmek için ödenen para
black money n. kara para
money belt n. para taşımaya elverişli kuşak
metal money n. metal para
plastic money n. kredi kartı
remainder of money n. para üstü
adulterated money n. sahte para
money owed to one n. alacak
dirty money n. kara para
ready money n. hazır para
token money n. itibarlı para
money bag n. kese
ready money n. peşin para
money management n. para idaresi
earnest money n. teminat akçesi
money in circulation n. emisyon hacmi
earning money n. para kazanma
money order n. banka havalesi
money changing n. sarraflık
remainder of money n. para üzeri
hush money n. susmalık
hard money n. demir para
sum of money n. tutar
subsistence money n. nafaka
being without money n. parasızlık
pots of money n. dünya kadar para
money grubber n. paragöz
pots of money n. yığınla para
a great deal of money n. çok para
ransom money n. fidye
ready money n. nakit
a lot of money n. dünyanın parası
dispatch money n. dispek ücreti
pin money n. harçlık
money doesn't grow on trees n. para kolay kazanılmıyor
easy money n. kolay kazanılmış para
easy money n. kolay para
money plant n. ayotu
spending money n. cep harçlığı
counterfeit money n. kalp para
pocket money n. harçlık
money laundering n. kara paranın aklanması
money agency n. para kurumu
blood money n. kiralık katillere verilen para
hard money n. peşin para
a wad of money n. bir tomar para
purchase money n. bedel
too much money n. çok para
postal money n. posta havalesi
money that's been honestly earned n. helal para
pin money n. cep harçlığı
money on deposit n. mevduat
money order n. havale
rent money n. kira ücreti
money owed n. verecek
hush money n. sus payı
money lender n. tefeci
easy money n. kolay kazanılıp kolay harcanılan para
pots of money n. çok para
money doesn't grow on trees n. para ağaçta yetişmez
money gathered up from a crowd n. parsa
hush money n. birine bazı gerçekleri söylememesi verilen para
money maker n. çok para getiren
key money n. hava parası
money can't buy everything n. para herşeyi satın alamaz
money on deposit n. bankadaki para
earnest money n. pey akçesi
gift or money for poor guests in ottoman empire n. diş kirası
hard money n. nakit
money order n. posta havalesi
money changer's business n. para değiştirme kurumu
donation of money n. iane
lodging money n. kira ücreti
deposit money n. mevduat
silver money n. ak akçe
earnest money n. pey
sum of money n. meblağ
lack of money n. parasızlık
a piece of money n. ufak süs eşyaları
a piece of money n. ıvır zıvır
a piece of money n. ilginç antika sanat eseri
big money n. çok para
fractional money n. bozuk para
pocket money n. cep harçlığı
old money n. eski para
paper money n. kağıt para
soft money n. kağıt para
even money n. yuvarlak para
fresh money n. yeni para
postal money order n. postayla para havalesi
change of money n. sarraflık
money grubbing n. paragöz
neutral money n. nötr para
illicit money n. kara para
hush money n. sus payı,susmalık, hakkısükut
money band n. para lastiği
money rubber band n. para lastiği
money transfer n. para transferi
forged money n. sahte para
counterfeit money n. çürük para
imitation money n. sahte para
counterfeit money n. sahte para
a bag of money n. bir çanta para
waste of money n. gereksiz harcama
waste of money n. paranın israf edilmesi
waste of money n. para israfı
money transfer fee n. havale bedeli
prerogative (right) of coining money n. para basma yetkisi
speed money n. hız parası
dirty money n. pis ve kirli işler zammı
day-to-day money n. yevmiye
day-to-day money n. gündelik
money-spinner n. çok kazanç getiren iş
money-box n. kumbara
money-changer's business n. para değiştirme kurumu
money-market n. borsa
money-grubber n. paragöz
value-for-money audit n. paranın karşılığı denetimi
money box n. kumbara
money bill n. kağıt para
silver money n. gümüş para
money grubbing n. açgözlü
telegraphic money order n. telgraf havalesi
odd money n. paranın üstü
travelling money n. yol parası
spending money n. harçlık
postal money order n. posta havalesi
want of money n. para ihtiyacı
money grip n. para tutacağı
money trap n. para tuzağı
money pit n. para tuzağı
small amount of money n. az miktarda para
beer money n. bira parası
small amount of money n. az para
prize money n. ganimet olarak verilen para
prize money n. ganimet olarak alınan para
prize money n. para ödülü
hush-money n. sus parası
pocket money n. okul harçlığı
money collector n. para koleksiyoncusu
hush money n. sus parası
money-winning n. para kazandıran
new money n. sonradan görme
earnest money n. kapora
hand money n. kapora
key money n. kapora
blood money n. kan bedeli
killing in the name of money n. para adına öldürme
saving money n. para biriktirme
money order n. para havalesi
money belt n. para kemeri
enough money n. yeterli para
enough money n. yeterli miktarda para
enough money n. yeteri kadar para
sufficient amount of money n. yeterli miktarda para
remitted money n. havale edilmiş para
ambition to make money n. para kazanma hırsı
cash money n. nakit para
cash money n. peşin para
lunch money n. öğle yemeği parası
the smell of money n. paranın kokusu
a loan of money n. borç para
easily gotten money n. kolay kazanılmış para
easily earned money n. kolay kazanılmış para
money and society n. para ve toplum
gold money clip n. altın para klipsi
support money n. destek parası
entrance money n. giriş ücreti
the smart money n. akıllı para
the difficulties of earning money n. para kazanmanın zorlukları
money machine n. para makinesi
(the money) be stuck in atm machine n. atm'ye para sıkışması
bait money n. tuzak para
same money n. aynı para
caution money n. kefalet
cheap money n. düşük faizle alınan para
caution money n. teminat
bag of money n. para çuvalı
bag of money n. para torbası
sack of money n. para çuvalı
money sack n. para çuvalı
money bag n. para çuvalı
money bag n. para torbası
sack of money n. para torbası
money sack n. para torbası
danger money n. risk ödemesi
sizeable amount of money n. büyük miktarda para
money-maker n. çok para getiren
vast sum of money n. büyük miktar para
reward money n. ödül parası
the money deposited n. yatan para
money for medicine n. ilaç parası
importance of money n. paranın önemi
a bundle of money n. bir tomar para
invalid money n. geçersiz para
maundy money n. ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar
money bundle n. para destesi
money worship n. paraya tapınma
table money n. ziyaretçileri ağırlaması için subaylara verilen para
acknowledgment money n. (ingiltere) eski ev sahibi ölen kiracının yeni ev sahibine ödediği para
cap money n. tilkisi ölen avcı için şapkada toplanan para
virtual money n. sanal para
a piece of money n. madeni para
mad money n. acil ihtiyaçlar veya küçük alımlar için kenarda tutulan para
mad money n. randevuya çıkan bir kadının üzerinde taşıdığı, partneri ile kavga etmeleri durumunda eve dönmesine yetecek kadar yol parası
money box n. kasa
money changer n. para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet
money machine n. bankamatik
money machine n. atm
money-changer n. işi döviz bozmak olan kimse
money-changer n. madeni para dağıtmak için kullanılan taşınabilir cihaz
money-loser n. para kaybettiren şey
money-loser n. kardan ziyade zarar ettiren şey
money-maker [obsolete] n. para basan kimse
money-maker [obsolete] n. kalpazan
money-maker n. servet biriktiren kimse
money-maker n. para biriktiren kimse
money-making n. para kazanma
impress money n. (zorla askere alınan kimselere ödenen) para miktarı
impress money n. askerlik harçlığı
old money n. ailesinden (para) miras kalan kimse
old money n. ailesinden (para) miras kalan aile
old money n. ailesinden (para) miras kalan soy
old money n. ailesinden (para) miras kalan sülale
coat money n. palto parası
coat money n. eskiden ingiliz ordusunda askerlere palto sağlamak için ayrılan para
dole money n. işsizlik yardımı
dole money n. işsizlik maaşı
paper money n. joss kağıdı
paper money n. asya'da dini törenlerde yakılan kağıt
pin money n. ufak para miktarı
pin money n. erkeğin ailesinden bir kadına ihtiyaçları verdiği harçlık
gate money n. spor ve eğlence etkinliklerinden elde edilen gelir
gate money n. gişe hasılatı
press money [obsolete] [uk] n. kamu hizmetine girmiş bir erkeğe ödenen para
prest money [obsolete] n. britanya ordusuna alınan erkeklere ödenen para
smart money n. ingiliz askerleri ve denizcilerine yaralanma ve sakatlanmaları karşılığında tazminat olarak verilen para
smart money n. ingiliz ordusundaki acemi erin serbest bırakılması için ödenen para
money pool n. bellirli bir amaç için toplanan ortak para
money pool n. para havuzu
protection money n. haraç
protection money n. tehdit ile düzenli olarak alınan para
spy money n. muhbirlik ücreti
spy money n. casus için yapılan ödeme
spy money n. ajana yapılan ödeme
extort money v. para sızdırmak
be short of money v. darda kalmak
lose money v. zarar etmek
throw good money after bad v. parayı sokağa atmak
have money to burn v. para yemek
throw one's money away v. parasını sokağa atmak
spend money v. para harcamak
have money to burn v. aşırı harcama yapmak
see the color of someone's money v. birisinin parası olup olmadığından emin olmak
give money v. para vermek
spend money like water v. su gibi para harcamak
have money to burn v. aşırı para harcamak
demand for money v. para istemek
get money v. paralanmak
play ducks and drakes with money v. para yemek
give somebody a loan of money v. kredi açmak
be in the money v. birden çok para kazanmak
press money into someone's hand v. birinin eline para sıkıştırmak
earn money v. para yapmak
advance money v. avans vermek
spend money like water v. tutarsızca fazlasıyla para harcamak
spend money lavishly v. açılıp saçılmak
have money to burn v. parayı ezmek
accumulate money v. testiyi doldurmak
pay an amount of money advanced v. avans ödemek
tie up money v. para bağlamak
throw (one's) money around v. parayı sokağa atmak
invest money v. para koymak
save money v. para biriktirmek
force somebody to pay money v. haraca bağlamak
gain money v. eli genişlemek
spend money lavishly v. dökülüp saçılmak
spend a lot of money v. para dökmek
throw money at something v. bir sorunu parayla çözmeye çalışmak
earn money v. para kazanmak
lend money at interest v. faize vermek
rake in money v. çok para kazanmak
stake all one's money on one gamble v. rest çekmek
anticipate getting money v. avucu kaşınmak
plunk down money v. parayı bastırmak
make the money fly v. har vurup harman savurmak
have a good run for one's money v. bir işte uzun süre başarılı olmak
issue money v. para çıkarmak
lose money v. içeri girmek
rake in money v. para kırmak
live on borrowed money v. borç yemek
save money v. para tutmak
take in money v. para tahsil etmek
manage money v. parayı idare etmek
squeeze money out of somebody v. para sızdırmak
put money v. para koymak
put money on v. bir konuda bahse girmek
have money v. eli genişlemek
count out money v. paraları birer birer saymak
have money to burn v. para savurmak
have money owed to one v. alacağı olmak
coin money v. para basmak
make money v. para kazanmak
make a lot of money v. altın kesmek
have money owed to one (by) v. alacaklanmak
be pushed for money v. başı daralmak
throw good money after bad v. parasını sokağa atmak
send a money order v. havale göndermek
waste money v. parayı denize atmak
be in the money v. parayı bulmak
change money v. para bozdurmak
put together money v. para denkleştirmek
run out of money v. kesenin dibi görünmek
deposit money in a bank account v. banka hesabına para yatırmak
be free with one's money v. parasını cömertçe harcamak
be hard up for money v. para sıkıntısı çekmek
be pushed for money v. eli darda olmak
rake in money v. para kesmek
draw money v. para çekmek
pump money into v. para sağlamak
make money at the expense of others v. sırtından para kazanmak
put some money on the side v. bir kenara para ayırmak
allocate money v. bir kenara para ayırmak
allocate money v. para ayırmak
put some money on the side v. para ayırmak
force pay protection money v. haraca bağlamak
mint (for coining money) v. darp etmek
give someone a cheque for (an amount of money) v. çek kesmek
spend money freely v. para yemek
get into circulation (of blood/money/air/water currents) v. dolaşıma girmek
raise the money for (a research) v. (bir araştırma için) para toplamak
earn a lot of money v. çok para kazanmak
put half the money in the bank v. paranın yarısını bankaya yatırmak
become hard up for money v. sıkıntıya düşmek
launder the money v. kara para aklamak
(money) come from something v. para gelmek
(money) come in v. para girmek
put money into account v. hesaba yatırmak
lose money v. para kaybetmek
send money v. para yollamak
could not withdraw money v. para çekememek
lavish money on v. fazla harcama yapmak
get money v. para almak
wallow in money v. para içinde yüzmek
withdraw money from an account v. hesaptan para çekmek
demand money v. para talep etmek
allocate money (from the budget) v. bütçeden para ayırmak
allocate money from the budget for v. bütçeden para ayırmak
allot money from the budget for v. bütçeden para ayırmak
be money-grubbing v. paragöz olmak
withdraw money from the credit card account v. kredi kartından para çekmek
earn some amount of money v. eline para geçmek
find some amount of money v. eline para geçmek
have some amount of money v. eline para geçmek
come into money v. eline para geçmek
save money v. tasarruf etmek
make good use of money v. parayı değerlendirmek
(money) be transferred v. (para) hesaba geçmek
put money to good use v. parayı değerlendirmek
use the money v. parayı değerlendirmek
have money ledged with one v. birisinde parası olmak
be short of money v. paraca sıkıntıda olmak
demand money from someone v. birinden para talep etmek
demand money from someone v. birisinden para talep etmek
make money for oneself in a dishonest way v. dürüst olmayan yollarla para kazanmak
come into money v. paraya kavuşmak
make a lot of money v. çok para kazanmak
make a lot of money v. çok para yapmak
spend money lavishly v. ölçüsüzce para harcamak
get the money v. paraya kavuşmak
spend money intemperately v. ölçüsüzce para harcamak
tie one's money up in v. parayı bağlamak
tie one's money up in v. parayı gömmek
tie one's money up in v. para gömmek
ask to borrow money v. borç istemek
tie one's money up in v. para bağlamak
sink money into v. parayı gömmek
pay ready money v. peşin olarak ödemek
recover one's money v. parasını kurtarmak
yield money v. gelir getirmek
yield money v. para getirmek
bring in money v. gelir getirmek
come up short on money v. parası çıkışmamak
find money v. para bulmak
come up short on money v. parası yetmemek
give pocket-money v. harçlık vermek
invest money v. para yatırmak
make money v. para yapmak
invest money v. yatırım yapmak
take money v. para almak
deposit money v. para yatırmak
manage money v. parayı yönetmek
transfer money into wrong account v. yanlış hesaba para göndermek
need money v. paraya sıkışmak
need money v. nakite sıkışmak
inherit money from one's family v. ailesinden para kalmak
earn money from internet v. internetten para kazanmak
earn money from the internet v. internetten para kazanmak
earn money from v. -den para kazanmak
pay too much money v. çok fazla para ödemek
donate money v. para bağışlamak
put money in one's pocket v. cebine para koymak (harçlık vb.)
transfer money v. para aktarmak
transfer money v. para transfer etmek
wire money v. para aktarmak
wire money v. para transfer etmek
ask to borrow money v. borç para istemek
broach the subject of money v. para konusunu açmak
collect money v. para tahsilatı yapmak
lose a lot of money v. çok para kaybetmek
triple one’s money in two weeks v. parasını iki haftada üçe katlamak
owe a lot of money v. bir sürü borcu olmak
make loads of money v. çok/yığınla para kazanmak
try to make some money v. biraz para kazanmaya çalışmak
spend all of one’s money on drugs v. tüm parasını uyuşturucuya harcamak
launder money v. para aklamak
launder money v. kara para aklamak
lose all one’s money v. tüm parasını kaybetmek
ask for one’s money back v. parasını geri istemek
make more money in a week than you earn in a year v. birinin bir yılda kazandığından fazlasını bir haftada kazanmak
chase for money v. para peşinde koşmak
make enough money to buy the house she/he saw v. gördüğü evi almaya yetecek kadar para kazanmak
print the money v. para basmak
make money off something v. bir şeyden para yapmak/kazanmak
run out of money v. para suyunu çekmek
run out of money v. paraları bitmek/tükenmek
be careful with money v. (para konusunda) tutumlu olmak
live on a very small amount of money v. çok az bir parayla geçinmek
waste one’s money v. parasını israf etmek
lose a lot of money v. çok para kaybetmek/yitirmek
funnel money v. para akıtmak
have a lot of money v. çok parası olmak
save money up v. para biriktirmek
not keep money in one’s purse v. cüzdanında para tutmamak
get money out of v. para çekmek
count money v. para saymak
barely had enough gas money to come v. gelmek için benzin parasını zar zor denkleştirmek
print counterfeit money v. sahte para basmak
steal money from someone's pocket v. birinin cebinden para çalmak
steal money from someone's bag v. birinin çantasından para çalmak
(the money) be stuck in atm machine v. para atm'ye sıkışmak
withdraw the money before the maturity date v. vadedeki parayı tarihinden önce bozdurmak/çekmek
withdraw the money before the maturity date v. vadeli parayı bozdurmak
waste money v. parasını boşa harcamak
want money v. para istemek
ask for money v. para istemek
raise money for something v. bir şey için para toplamak
save money for something v. bir şey için para biriktirmek
bring spending money v. harcanacak para getirmek
withdraw money from atm v. bankamatikten para çekmek
withdraw money from atm v. atm'den para çekmek
pay good money v. iyi para ödemek
accommodate someone with money v. para sağlamak
collect money v. para toplamak
have sex with someone for money v. biriyle para karşılığı birlikte olmak
pay a lot of money v. büyük paralar ödemek
pay a lot of money v. dünyanın parasını ödemek/vermek
pay a lot of money v. çok para ödemek
share in the money v. paradan pay almak
run out of money v. parasız kalmak
raise money for school expenses v. okul giderleri için para toplamak
run out of money v. parası bitmek
make someone a lot of money v. birine çok para kazandırmak
load money v. para yüklemek
transfer money v. ödeme yapmak
transfer money v. para transfer etmek
transfer money v. ödeme çıkartmak
spend money rationally v. parayı doğru harcamak
load money on the card v. karta para yüklemek
earn one's own money v. kendi parasını kazanmak
abscond with money v. para ile kaçmak
grant money v. para bağışlamak
be obsessed with money v. kafayı parayla bozmak
make money v. mal mülk sahibi olmak
transfer money v. para göndermek
transfer money v. ödeme çıkartmak
donate large sums of money v. büyük meblağlar bağışlamak
greedy for money adj. paragöz
in the money adj. zengin
without money adj. parasız
money making adj. para getiren
money-grubbing adj. paragöz
money-minded adj. para odaklı
money-minded adj. parayı düşünen
money-strapped adj. para sıkıntısı çeken
money-grabbing adj. paragöz
money-grabbing adj. parayı ele geçirmeye çalışan
big-money adj. büyük miktarda parası olan
big-money adj. büyük miktarda para içeren
big-money adj. büyük miktarda para gerektiren
big-money adj. büyük miktarda para sağlayan
money-making adj. para kazandıran
money-making adj. para getiren
old-money adj. birkaç nesilden miras kalmış serveti olan (kimse)
money-minded adj. para işlerinden anlayan
money-oriented adj. para odaklı
money-minded adj. para işlerinden anlayan
money-minded adj. mali işlerde iyi
not for love or money adv. hiçbir şekilde