History

sürece

Meanings of "sürece" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	sürece	all the time adv.
2	General	sürece	during prep.
3	General	sürece	so long as conj.
4	General	sürece	as long as conj.

Meanings of "sürece" with other terms in English Turkish Dictionary : 89 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	sürece dayalı yaklaşım	process-based approach n.
2	General	sürece dayalı yaklaşım/görüş	process-based view n.
3	General	sürece dahil edilmemek	exclude from the process v.
4	General	sürece girmek	enter in the process of v.
5	General	yeni bir sürece girmek	take yet another twist v.
6	General	yeni bir sürece girmek	take yet another turn v.
7	General	sürece girmek	enter into the process of v.
8	General	herhangi bir sürece ya da ürüne etki eden ufak problemleri çözmek	work out the bugs v.
9	General	(rüşvet vb vererek) adli sürece müdahale etmek	tamper v.
10	General	sürece tanıtmak	onboard v.
11	General	teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakmak	overengineer v.
12	General	başkasının başlattığı yasal sürece taraf olmak	intervene v.
13	General	bir sürece bağlı ya da süreç içinde kullanılan	processional adj.
14	General	hayatta olunduğu sürece sahip olunan (arazi)	lifehold adj.
15	General	işlem öncesi sürece ait veya ilgili	preclearance adj.
16	General	çarpma öncesi sürece ait veya ilgili	precrash adj.
17	General	dığı sürece	all the time adv.
18	General	-diği sürece	all the time adv.
19	General	mediği sürece	unless conj.
20	General	dığı sürece	as long as conj.
21	General	-diği sürece	as long as conj.
22	General	-dığı sürece	as long as conj.
23	General	olduğu sürece	as long as.. conj.
24	General	-mediği sürece	save conj.
25	General	'-mediği sürece	outstep conj.
Phrasals
26	Phrasals	bir sürece girmek	go into v.
27	Phrasals	resmi veya gayri resmi bir sürece girmek	enter into v.
28	Phrasals	bir sürece (bir şeyle) başlamak	start off with (something) v.
Phrases
29	Phrases	yaşadığım sürece	as long as I live expr.
30	Phrases	yaşadığım sürece	as far as I live expr.
Proverb
31	Proverb	suçlanmadığın sürece af dileme	never ask pardon before you are accused
32	Proverb	istenmediği/sorulmadığı sürece öneride bulunma	never give advice unless asked
33	Proverb	istenmediği/sorulmadığı sürece fikrini söyleme	never give advice unless asked
Colloquial
34	Colloquial	birlikte olduğumuz sürece güvende olacağız	we’ll be safe as long as we stay together expr.
35	Colloquial	o şekilde kaldığı sürece	so as long as it stays that way expr.
36	Colloquial	evet demediği sürece rızası yoktur	yes means yes expr.
37	Colloquial	hayır dediği sürece rızası yok demektir	no means no expr.
38	Colloquial	sürece güven	trust the process expr.
39	Colloquial	sürece inan	trust the process expr.
Idioms
40	Idioms	kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk	apron-string hold n.
41	Idioms	kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk	apron-string tenure n.
42	Idioms	uzun soluklu bir sürece girmek/kendini adamak	be in something for the long haul v.
43	Idioms	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) şüpheyi lehinde yorumlamak	give/have the benefit of the doubt v.
44	Idioms	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) haklı kabul etmek	give/have the benefit of the doubt v.
45	Idioms	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) hakkında olumlu düşünmek	give/have the benefit of the doubt v.
46	Idioms	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) suçsuz kabul etmek	give/have the benefit of the doubt v.
47	Idioms	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) sözüne inanılmak	give/have the benefit of the doubt v.
48	Idioms	yaşadığın sürece	as long as you've got a pulse expr.
49	Idioms	gizli tuttuğun sürece sorun yok	dadt (don't ask, don't tell) expr.
50	Idioms	uzun soluklu (bir sürece) girmiş/kendini adamış	in (something) for the long haul expr.
51	Idioms	hızlandırılmış bir sürece	on the fast track expr.
52	Idioms	abd'de açıkça eşcinsel olanların orduda görev yapmasına izin vermeyen, eşcinsel kimliklerini gizli tuttukları sürece orduda görev yapmasına izin verilen ordu politikası	dadt (don't ask, don't tell) abrev.
Speaking
53	Speaking	beni sevdiğin sürece	as long as you love me expr.
54	Speaking	burada olduğumuz sürece	as long as we're here expr.
55	Speaking	devam ettiği sürece eğlenceliydi	it was fun while it lasted expr.
56	Speaking	gitmediğin sürece	as long as you don't go expr.
57	Speaking	istediğin sürece	as long as you wish expr.
58	Speaking	o özgür olduğu sürece	as long as he is free expr.
Trade/Economic
59	Trade/Economic	sürece ilişkin roller	process oriented roles n.
60	Trade/Economic	açık bir hata bulunmadığı sürece	in the absence of manifest error expr.
Law
61	Law	bir mülk üzerinde yaşadığı sürece intifa hakkına sahip olan kimse	statutory owner n.
62	Law	kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülk	life estate n.
63	Law	kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülk	estate for life n.
64	Law	kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülkün kira bedeli	life rent n.
65	Law	aksi belirtilmediği sürece bir gerçeğin doğruluğunu varsaymaya yeterli kanıt	prima-facie evidence n.
66	Law	iş veren tarafından çalıştırıldığı sürece kiralanmış	tied adj.
67	Law	yaşadığı sürece	lifelong adj.
Industry
68	Industry	işçi grevi sonrası sürece ait	poststrike adj.
Media
69	Media	baskı öncesi sürece ait veya ilişkin	prepublication adj.
Technical
70	Technical	teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakma	overengineering n.
71	Technical	teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakma	over-engineering n.
72	Technical	(titreşim, elektrik salınımı, akım değişimi veya diğer periyodik sürece ait) tam döngü	cycle n.
73	Technical	(titreşim, elektrik salınımı, akım değişimi veya diğer periyodik sürece ait) tam devir	cycle n.
74	Technical	sürece yönelik	process oriented adj.
75	Technical	teknik sürece gereğinden fazla maruz kalmış	over-engineered adj.
Computer
76	Computer	sürece yönelik	process oriented n.
Medical
77	Medical	mastektomi sonrası sürece ait	postmastectomy adj.
78	Medical	menstrüasyon sonrası sürece ait	postmenstrual adj.
Physics
79	Physics	ortak süresi olmayan iki sürece sahip (hareket)	quasi-periodic adj.
80	Physics	tersine çevrilebilir sürece ilişkin	reversible adj.
81	Physics	tersine çevrilebilir sürece ait	reversible adj.
Biology
82	Biology	orgazm sonrası sürece ait veya ilgili	postorgasmic adj.
Literature
83	Literature	klasik dil dönemi sonrası sürece özgü eser	postclassicism n.
Linguistics
84	Linguistics	cümle başında kullanılmadığı sürece küçük harfle başlayan (isim)	common adj.
Religious
85	Religious	(katolik kilisesi'nde) ayrıcalıklı sınıflara mensup kimseleri açıktan yapılan haksızlık veya zorbalığa karşı adli sürece başvurmadan savunması için papa tarafından atanan yargıç	conservator n.
Latin
86	Latin	nefes aldığım sürece umuyorum	dum spiro spero n.
87	Latin	görevi kötüye kullanmadığı sürece hayat boyu	ad vitam aut culpam n.
88	Latin	kamu çalışanlarının ciddi bir hata yapmadığı sürece hayat boyu iş garantisi olduğunu anlatan ifade	ad vitam aut culpam n.
89	Latin	görevi kötüye kullanmadığı sürece hayat boyu	ad vitam aut culpam adv.