shoe - Turkish English Dictionary
History

shoe

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "shoe" in Turkish English Dictionary : 46 result(s)

English Turkish
Common Usage
shoe n. ayakkabı
shoe n. pabuç
General
shoe n. balata
shoe n. kundura
shoe n. nal
shoe n. dış lastik
shoe n. fren balatası
shoe n. iskarpin
shoe n. ayakkabı
shoe n. papuç
shoe n. sabit yazı karakterlerinin saklanmak üzere yerleştirildiği sağlam kağıt veya karton parçası
shoe n. eskiden çin'de para olarak kullanılan ayakkabı biçimli gümüş veya altın külçe
shoe v. nallamak
shoe v. nal çakmak
shoe v. ayakkabı giydirmek
shoe v. ayakkabı ile korumak
shoe v. ayakkabı işlevi görecek bir şeyle korumak
shoe v. daha iyi bir malzeme ile koruma/süsleme amaçlı kaplamak
Irregular Verb
shoe v. shoed/shod - shoed/shod
Technical
shoe n. pabuç
shoe n. ahşap direğin, kazığın veya çubuğun ucunu korumaya yarayan soket veya başlık
shoe n. (direğin, kalasın, krikonun) itki kuvvetine maruz kalan metal soket veya levha
shoe n. taşıtın kar veya buzun üstünde kaymasına yarayan kayış
shoe n. maden kırma makinesinde takıp çıkarılabilir metal başlık
shoe n. kesonun tabanına veya çökertme kesonun astarına eklenmiş kesici çelik kenar
shoe n. köprünün üst yapıyı destekleyen ve köprü ayağının üzerindeki yuvayı barındıran parçası
shoe n. odanın süpürgeliği ile zemini arasındaki dirseğe yerleştirilen küçük silme veya çıta
shoe n. paletli traktörün çekiş kayışı halkasına bağlanan veya bu halkayı oluşturan taban levhası
shoe n. su oluğunun sonunda yer alıp suyu dışarı tahliye eden parça
shoe n. cevher kırma değirmenindeki eğimli oluk
shoe n. koruma amaçlı örten veya saran aparat
shoe n. pencere çerçevesi kanalında veya kapının altında yer alan sürgülü ek yapı
shoe n. akım kolektörünün kayıcı temas elemanı
shoe n. fotoğraf filmi veya kağıdın makineden geçişini kontrol eden yol veya rampa
shoe n. dinamo kutuplarının genellikle kıvrımlı olan ucu
shoe n. ütü makinesinin düz metal plakası
shoe n. pres makinesinin elektrikle ısıtılan çukur metal levhası
shoe n. iskambil oyunlarında üç veya daha fazla destenin içine konulup en üstteki kartın tek başına çekilebildiği kutu
shoe v. (taşıtın tekerleğine) lastik takmak
Furniture
shoe n. mobilya ayaklarının genellikle disk şeklinde olan son bölümü
shoe n. mobilya bacağının üzerine veya altına yerleştirilen başlık
Automotive
shoe n. pabuç
Marine
shoe n. karinanın altında bulunan çelik şerit
Gastronomy
shoe n. ayakkabı
Agriculture
shoe n. tahılları silodan değirmen ağzına aktaran kanal
shoe n. bazı mibzerlerde ve ekim makinelerinde kullanılan takoz şeklinde bir oluk açıcı

Meanings of "shoe" with other terms in English Turkish Dictionary : 453 result(s)

English Turkish
General
shoe polish n. ayakkabı boyası
shoe scraper n. çamurluk
shoe trade n. ayakkabıcılık
casual shoe n. gündelik ayakkabı
shoe size n. ayakkabı numarası
shoe shining n. lostra
shoe string n. ayakkabı bağı
shoe repairer n. ayakkabı tamircisi
ankle shoe n. fotin
shoe seller n. ayakkabı satıcısı
shoe cupboard n. ayakkabılık
court shoe n. topuklu ayakkabı
baby shoe n. patik
baby shoe n. bebek ayakkabısı
shoe laces n. ayakkabı bağları
shoe sole n. ayakkabı pençesi
shoe store n. ayakkabı dükkanı
shoe industry n. ayakkabı endüstrisi
tennis shoe n. tenis ayakkabısı
shoe shop n. ayakkabı dükkanı
running shoe n. koşu ayakkabısı
shoe seller n. ayakkabıcı
gym shoe n. spor ayakkabısı
shoe shine n. ayakkabı cilası
shoe size n. ayak numarası
white shoe firm n. köklü firma
white shoe firm n. köklü şirket
walking shoe n. yürüyüş ayakkabısı
shoe toe n. ayakkabı burnu
toe of a shoe n. ayakkabının burnu
toe of a shoe n. ayakkabı burnu
flat-heeled shoe n. yemeni
shoe-seller n. ayakkabıcı
shoe-dealer n. ayakkabıcı
shoe-upper n. saya
shoe-buckle n. atkı
athletic shoe n. spor ayakkabısı
waterproof shoe n. su geçirmez ayakkabı
shoe shine boy n. ayakkabı boyacısı
shoe maker n. kunduracı
shoe shine boy n. lostracı
shoe shine boy n. kundura boyacısı
shoe cabinet n. ayakkabılık
shoe repair shop n. ayakkabı tamir atölyesi
shoe repair shop n. ayakkabı tamircisi
shoe repair shop n. ayakkabı tamir dükkanı
shoe lace n. ayakkabı bağcığı
shoe string n. ayakkabı bağcığı
shoe size n. ayakkabı ölçüsü
shoe rack n. ayakkabılık
shoe rack n. ayakkabı rafı
shoe house n. ayakkabı ev
shoe-making n. ayakkabıcılık
a low-cut shoe n. bileksiz ayakkabı
shoe mender n. ayakkabı tamircisi
sports shoe n. spor ayakkabısı
shoe with soft sole n. yumuşak tabanlı ayakkabı
toe shoe n. bale ayakkabısı
pointe shoe n. bale ayakkabısı
shoe laces n. ayakkabı bağcıkları
shoe-strings n. ayakkabı bağcıkları
boat shoe n. yelken ayakkabısı
shoe shine box n. boyacı sandığı
shoe cover n. ayakkabı kılıfı
shoe cover n. galoş
shoe buckle n. ayakkabı tokası
one shoe of a pair n. ayakkabının teki
shoe horn n. kerata
shoe horn n. ayakkabı çekeceği
shoe maker n. ayakkabıcı
shoe print n. ayakkabı izi
shoe box. n. ayakkabı kutusu
shoe models n. ayakkabı modelleri
shoe cabinet n. ayakkabı dolabı
shoe designer n. ayakkabı tasarımcı
shoe shopping n. ayakkabı alışverişi
shoe lining n. ayakkabı içi astarı
elevator shoe n. platformlu ayakkabı
elevator shoe n. iç platformlu ayakkabı
ballet shoe n. pisi pisi
ballet shoe n. balerin ayakkabısı
ballet shoe n. babet
bar shoe n. altında çubuk bulunan bir at nalı
jodhpur shoe n. yanı tokalı kısa binicilik botu
saddle shoe n. genellikle beyaz renkli olup tarak kısmında zıt renkten deri bir şerit bulunan gündelik bir ayakkabı
wooden shoe n. tahta ayakkabı
work shoe n. kalın tabanlı ve ağır bir ayakkabı
work shoe n. iş ayakkabısı
brogan shoe n. ağır ayakkabı
brogan shoe n. dize kadar uzanan bir tür deri ayakkabı
brogue shoe n. eskiden irlanda ve iskoçya'da giyilen deri bir ayakkabı
brogue shoe n. ağır bir tür ayakkabı
brogue shoe n. kalın bir oxford ayakkabı
monk shoe n. iki tarafı ve bir sayası olup ayağa bağcıkla tutturulan alçak bir ayakkabı
old shoe n. çok tanıdık kimse
old shoe n. çok tanıdık şey
old shoe n. çok aşina kimse
old shoe n. çok aşina şey
old shoe n. gösterişsiz kimse
old shoe n. gösterişsiz şey
congress shoe n. bilekte bot
congress shoe n. bilek hizasında kenarı lastikli bot
goloe-shoe n. takunya
goloe-shoe n. özellikle yağmurlu havalarda ayakkabı üstüne giyilen bir tür galoş
platform shoe n. platform topuklu ayakkabı
shoe bomb n. ayakkabının tabanına ve topuğuna gizlenen patlayıcı cihaz
shoe box n. ayakkabı kutusu
shoe buttons n. genellikle siyah, yuvarlak ve parlak olan ayakkabı düğmesi
shoe last n. ayakkabı kalıbı
shoe last n. ayak şeklindeki demir parçası
shoe lift n. ayakkabı çekeceği
shoe lift n. çekecek
shoe pac n. bir makosen türü
shoe repairing n. ayakkabıcılık
shoe repairing n. ayakkabı tamiri
shoe repairs n. ayakkabı tamiri
shoe-shop n. ayakkabı dükkanı
shoe-shop n. ayakkabı mağazası
strap shoe n. kemer kapatmalı ayakkabı
strap shoe n. cırtcırtlı ayakkabı
strap shoe n. bağcıklı ayakkabı
strap shoe n. tokalı ayakkabı
tie shoe laces v. bağcıklarını bağlamak
sole a shoe v. pençe vurmak
test a shoe v. ayakkabı denemek
try a shoe v. ayakkabı denemek
fit (a horse) with a shoe v. nal çakmak
cast a shoe v. (at, öküz) nalını ayağından çıkarmak
old-shoe adj. çok aşina olan
old-shoe adj. çok tanıdık olan
old-shoe adj. gösterişsiz ama rahat olan
on a shoe string adv. çok az para ile
Phrasals
shoe up v. ata nal takmak
Phrases
the shoe is on the other foot expr. rüzgar tersine döndü
the shoe is on the other foot expr. şartlar tam tersine döndü
as ever trod shoe-leather expr. gelmiş geçmiş en
as ever trod shoe-leather expr. dünyadaki gelmiş geçmiş en
as ever trod shoe-leather expr. yeryüzündeki gelmiş geçmiş en
as ever trod shoe-leather expr. şu ana kadarki en
as ever trod shoe-leather expr. dünyanın gördüğü
as ever trod shoe-leather expr. dünyanın görüp görebileceği
Proverb
for want of a nail the shoe was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
for want of a shoe the horse was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
for want of a nail the shoe was lost bir çivi bir nal kurtarır
for want of a nail the shoe was lost bir mıh bir nal kurtarır
for want of a shoe the horse was lost bir nal bir at kurtarır
only the wearer knows where the shoe pinches herkes kendi derdini bilir
only the wearer knows where the shoe pinches kişinin derdini en iyi kendi bilir
only the wearer knows where the shoe pinches kişi ne yaşadığını kendi bilir
only the wearer knows where the shoe pinches yaşayan bilir
only the wearer knows where the shoe pinches işin aslını içinde olan bilir
only the wearer knows where the shoe pinches işin içinde olan daha iyi bilir
for want of a shoe the horse was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
for want of a shoe the horse was lost bir çivi bir nal kurtarır
you cannot put the same shoe on every foot her sorunu aynı yoldan çözemezsin
you cannot put the same shoe on every foot her soruna aynı çözümü uygulayamazsın
Colloquial
gym shoe n. sevilmeyen kişi
shoe (one's) mule v. ödenekten çalmak
shoe (one's) mule v. ödeneği kötüye kullanmak
shoe is on the other foot expr. roller değişti
itsfwi (if the shoe fits, wear it) expr. yarası olan gocunur
whose foot the shoe is on expr. kimin bakış açısının/fikrinin dikkate alındığı
Idioms
pea in the shoe n. incir çekirdeğini doldurmayan bir şey
pea in the shoe n. önemsiz bir sorun/sıkıntı
pea in the shoe n. büyütülecek bir şey değil
an old shoe n. çok tanıdık
an old shoe n. çok aşina
an old shoe n. çok rahat
an old shoe n. eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat
an old shoe n. çok tanıdık
an old shoe n. çok aşina
an old shoe n. çok rahat
an old shoe n. eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat
soft-shoe n. yumuşak tabanlı ayakkabıyla yapılan tap/step dansı
soft-shoe n. ikna edici konuşma
soft-shoe n. dikkatlice ve ustaca yapılan ikna edici açıklama
wait for the other shoe to drop v. bir sonraki kötü şeyi beklemek
drop the other shoe v. bir adım daha atmak
the shoe is on the other foot v. ibre tersine dönmek
wait for the other shoe to drop v. kötü birşeyin olmasını beklemek
drop the other shoe v. son adımı atmak
have the shoe on the other foot v. tam tersi olmak (aynı okulda öğrenciyken öğretmen olmak gibi)
shoe the goose v. boşa kürek çekmek
shoe the goose v. boşuna uğraşmak
shoe the goose v. anlamsız bir uğraş içerisinde olmak
be (as) tough as shoe leather v. turp gibi olmak
be (as) tough as shoe leather v. çok güçlü olmak
be (as) tough as shoe leather v. çok sert olmak
be (as) tough as shoe leather v. sağlam olmak
be (as) tough as shoe leather v. güçlü kuvvetli olmak
be (as) tough as shoe leather v. çivi gibi sağlam olmak
be (as) tough as shoe leather v. dayanıklı olmak
be (as) tough as shoe leather v. kayış gibi olmak
be (as) tough as shoe leather v. lastik gibi olmak
be waiting for the other shoe to drop v. kötü bir şeyin olmasını beklemek
be waiting for the other shoe to drop v. kaçışı olmayan bir şeyin olmasını beklemek
be waiting for the other shoe to drop v. kaderine razı olmak
be waiting for the other shoe to drop v. başına geleceklere razı olmak
be waiting for the other shoe to drop v. kurbanlık koyun gibi beklemek
soft shoe v. yumuşak tabanlı ayakkabıyla tap/step dansı yapmak
soft shoe v. dikkatle yapmak
soft shoe v. ustaca yapmak
soft shoe v. dikkatlice/ustalıkla yapmak
save shoe leather v. ayakkabıları yıpratmaktan kaçınmak
as ever trod shoe-leather adj. dünyaya gelmiş/ayak basmış kişiler arasında en iyisi/yeteneklisi vs.
as ever trod shoe-leather adj. son derece iyi/yetenekli/başarılı
as common as an old shoe adj. adi
common as an old shoe adj. paçoz
common as an old shoe adj. sıradan
(as) comfortable as an old shoe adj. aşina
(as) comfortable as an old shoe adj. tanıdık
(as) comfortable as an old shoe adj. eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. dayanıklı
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. turp gibi
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. metanetli
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. soğukkanlı
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. duygularını belli etmeyen/göstermeyen
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. duygularını gizleyebilen
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. inatçı
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. kararından dönmeyen
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. esneklik göstermeyen
(as) tough as (old) (shoe) leather adj. katı
soft-shoe adj. dikkatli
soft-shoe adj. tereddütlü
soft-shoe adj. ihtiyatlı
tough as old (shoe) leather adj. kayış gibi
tough as old (shoe) leather adj. çok sert
tough as old (shoe) leather adj. tahta gibi
tough as old (shoe) leather adj. dayanıklı
tough as old (shoe) leather adj. çok güçlü
tough as old (shoe) leather adj. turp gibi
tough as old (shoe) leather adj. çivi gibi sağlam
tough as old (shoe) leather adj. duygularını gizleyebilen
tough as old (shoe) leather adj. soğukkanlı
tough as old (shoe) leather adj. metanetli
tough as old (shoe) leather adj. esneklik göstermeyen
tough as old (shoe) leather adj. duygularını belli etmeyen/göstermeyen
tough as old (shoe) leather adj. duvar gibi
have the shoe on the other foot expr. artık/şimdi roller değişti
as common as an old shoe expr. bayağı
common as an old shoe expr. çok adi
comfortable as an old shoe expr. çok rahat
as tough as old shoe leather expr. çok sert
as comfortable as an old shoe expr. çok rahat
as common as an old shoe expr. çok sıradan
as tough as old shoe leather expr. çok güçlü
every one knows where his own shoe pinches expr. herkes kendi derdini bilir
as common as an old shoe expr. görgüsüz
common as an old shoe expr. görgüsüz
the shoe is on the other foot expr. ibre tam tersine döndü
the shoe is on the other foot expr. ibre tersine döndü
the shoe is on the other foot (us) expr. işler tersine döndü
the shoe is on the other foot expr. olaylar tam tersine döndü
as tough as old shoe leather expr. kayış gibi (et)
the shoe is on the other foot expr. roller değişti
as common as an old shoe expr. paçoz
where the shoe pinches expr. sorunun gerçek nedeni
if the shoe fits wear it expr. yarası olan gocunur
as tough as shoe leather expr. (kopmayacak/yenmeyecek kadar) sert
If the shoe fits expr. yarası olan gocunur/gocunsun
which foot the shoe is on expr. kimin bakış açısının/fikrinin dikkate alındığı
Speaking
the shoe fits n. ayakkabı uydu
where is the shoe store? expr. ayakkabı mağazası nerede?
what shoe size do you wear? expr. ayakkabı numaran kaç?
what shoe size are you? expr. ayakkabı numaran kaç?
have you seen my other shoe? expr. ayakkabımın tekini gördün mü?
if shoe fits wear it expr. başa gelen çekilir
what shoe size do you wear? expr. kaç numara ayakkabı giyiyorsun?
Trade/Economic
shoe store n. ayakkabı satış yeri
shoe production n. ayakkabı imalatı
shoe shop n. ayakkabı satış yeri
shoe manufacturing n. ayakkabı imalatı
shoe store n. ayakkabı mağazası
shoe shop n. ayakkabı mağazası
shoe store n. ayakkabı dükkanı
shoe industry n. ayakkabı sanayi
shoe shop n. ayakkabı dükkanı
shoe factory n. ayakkabı fabrikası
shoe manufacturer n. ayakkabı imalatçısı
shoe maker n. ayakkabı imalatçısı
shoe seller n. ayakkabı satıcısı
shoe production n. ayakkabı üretimi
shoe manufacturing n. ayakkabı üretimi
shoe store n. ayakkabıcı
shoe-string budget n. eksik bütçe
green shoe n. ek satış hakkı
green shoe n. ilk satış fiyatından hisse senedi alımı
shoe-string budget n. kısıtlı bütçe
shoe seller n. kavaf
shoe seller n. kunduracı
shoe maker n. kunduracı
shoe leather n. kundura köselesi
shoe-string budget n. yetersiz bütçe
run on a shoe-string v. az parayla işletmek
white-shoe adj. hizmeti ve müşterileriyle ünlü köklü bir işletmeye ait
white-shoe adj. hizmeti ve müşterileriyle ünlü köklü bir işletmeyle ilgili
white-shoe adj. ayrıcalıklı ve varlıklı üst sınıfa ait
white-shoe adj. ayrıcalıklı ve varlıklı üst sınıfla ilgili
white-shoe adj. ayrıcalıklı ve varlıklı üst sınıfın özelliği olan
Technical
shoe molding machine n. ayakkabı kalıplama makinesi
wooden shoe last n. ahşap ayakkabı kalıbı
rear brake shoe n. arka fren pabucu
oxford shoe n. bağlı kundura
drive shoe n. çakma pabucu
pile shoe n. çarık
collecting shoe n. dinamo fırçası
brake shoe n. durduraç pabucu
electromagnetic brake-shoe n. elektrikli mıknatıssal fren-pabucu
brake shoe kit n. fren pabucu kiti
brake shoe n. fren papucu
brake shoe n. fren takozu
shoe lining n. fren pabuç balatası
brake shoe lining n. fren pabucu kaplaması
brake shoe n. fren balatası pabucu
shoe return spring n. fren pabucu çekme yayı
brake shoe n. fren pabucu
brake shoe assy n. fren pabucu
shoe cover machine n. galoş makinesi
double shoe brake block n. iki parçalı zarflı sabo
sanitary shoe n. içbükey köşe fayansı
thrust shoe n. itme papucu
cable shoe n. kablo pabucu
die shoe n. kalıp takozu
casing shoe n. kılıf pabucu
pile shoe n. kazık çarığı
caisson cutting shoe n. keson çarığı
clutch shoe n. kavrama papucu
weld shoe n. kaynak pabucu
cutting shoe n. kesici uç
shoe of pile n. kazık çarığı
clamp shoe n. kelepçe papucu
trimmer shoe n. kırpma tutucusu
pole shoe n. kutup çarığı
shoe leather n. kundura derisi
pole shoe n. kutup papucu
shoe steady pin n. pabuç tutma pimi
shoe expander kit n. papuç anahtarı genişletici kiti
track shoe n. palet pabucu
track shoe width n. palet pabuç genişliği
clamping shoe n. sıkma pabucu
clamping shoe n. sıkıştırma papucu
casing shoe n. sondaj borusu çarığı
multi interface shoe n. üzerine aparat takılabilen sürgülü demir parça
triple shoe brake block n. üç parçalı zarflı sabo
brake block shoe n. zarflı sabo
float shoe n. yüzdürme kılavuzu
wagon shoe n. vagon tekerleğini hareketini yavaşlatmak için kullanılan fren çarığı
wagon shoe n. takoz
shoe peg n. ayakkabı tabanını ayakkabıya tutturmak için kullanılan küçük ahşap çivi
shoe stone n. ustaların kullandığı bileme taşı
shoe stone n. bileme taşı yapımında kullanılan iri taneli kum taşı
Electric
trolley shoe n. elektrikle çalışan araç için havai kablolardan güç alan, metalden imal edilmiş akım toplama cihazı
Mechanic
shoe bolt n. kızakları kızak ayağına bağlamada kullanılan konik başlı özel cıvata
Textile
tennis shoe n. tenis ayakkabısı
training shoe [brit] n. keten ayakkabı
turn shoe n. ortaçağda giyilen gevşek bir deri ayakkabı türü
turned shoe n. ortaçağda giyilen gevşek bir deri ayakkabı türü
turned shoe n. hafif esnek ve tek tabanlı ayakkabı
turn shoe n. hafif esnek ve tek tabanlı ayakkabı
shoe manufacturing machine n. ayakkabı imalat makinesi
shoe upper leather n. ayakkabı yüzlük deri
unlined shoe n. astarsız ayakkabı
shoe lace n. ayakkabı bağı
shoe care products n. ayakkabı bakım ürünleri
shoe upper leather n. yüzlük ayakkabı derisi
deck shoe n. tekne ayakkabısı
deck shoe n. tekne ayakkabısına benzeyen gündelik ayakkabı
shoe collar n. ayakkabı veya botun ağız kısmını oluşturan dikiş
Construction
hot shoe n. füzyon
column shoe n. kolon pabucu
shoe molding n. süpürgelik
Automotive
brake shoe hanger n. askı biyeli
rear brake shoe n. arka fren pabucu
primary brake shoe n. bası pabucu
pole shoe n. bobin sargılarının yerleştirildiği metal parça
leading brake shoe n. birinci fren pabucu
primary brake shoe n. birinci fren pabucu
brake shoe pin n. çatal perao
secondary brake shoe n. çeki pabucu
dual leading brake shoe n. çift öncü fren pabuçlu kampanalı fren
brake shoe n. fren pabucu
brake shoe n. fren pabuçları
brake shoe n. fren pabucu
brake shoe toe n. fren pabucu burnu
brake shoe return spring n. fren pabucu geri çekme yayı
brake shoe heel n. fren pabucu topuğu
brake shoe grinder n. fren pabuç tornası
brake shoe spring pliers n. fren yay pensesi
brake shoe n. fren çarığı
brake shoe n. fren segmanı çenesi
brake shoe n. fren balatası
brake shoe n. fren pabucu topuğu
brake shoe lining n. fren pabucu balatası
brake shoe n. fren çarığı
brake shoe assembly n. fren pabuç grubu
brake shoe grinder n. fren balata tornası
brake shoe heel n. fren pabucu burnu
brake shoe pin n. fren pabucu pimi
forward brake shoe n. ileri veya öncü fren pabucu
inside shoe brake n. içten pabuçlu fren
internal shoe brake n. içten pabuçlu fren
guide shoe n. kılavuz pabucu
clutch shoe n. kavrama pabucu
shoe box n. kutu formlu otomobil
pole shoe n. kutup pabucu
self-energizing brake shoe n. otomatik enerjilendirmeli fren pabucu
shoe adjusting setscrew n. pabuç ayar vidası
brake shoe lining n. ray sabosu
leading brake shoe n. sıkıştırılmış fren pabucu
single leading shoe drum brake n. tek öncü fren pabuçlu kampanalı fren
single leading edge brake shoe n. tek öncü kenarlı fren pabucu
shoe hold-down spring n. dayama çivisi yayı
Transportation
terminal shoe n. teleferik taşıyıcısının raydan teleferik kablosuna sarsılmadan veya darbe almadan geçmesine olanak sağlayan cihaz
Railway
track shoe n. tekerlek yerine raylara baskı uygulayan fren balatası
brake shoe n. fren çarığı
brake shoe n. sabo
Aeronautic
launch shoe n. uçağa takılan roket fırlatma parçası
launching shoe n. uçağa takılan roket fırlatma parçası
Marine
horse-shoe vortex n. at nalı şeklinde girdap
shoe block n. üst üste yer alıp birbirlerine dik açıyla yerleştirilmiş iki dili olan makara
shoe of an anchor n. yükseltilip alçaltıldığında geminin borda kaplamalarına zarar gelmesini önlemek için kullanılan küçük ahşap blok
Mining
guide shoe n. gayd pabucu
guide shoe n. kılavuz pabuç
shoe installing n. pabuçlama
Veterinary
charlier shoe n. hafif bir at nalı
Zoology
shoe boil n. atlarda toynağın vurması sebebiyle dirsek şişliği
Botanic
venus's shoe n. paphiopedilum cinsinden olan orkide
shoe black n. japon gülü
History
jelly shoe n. şeffaf ayakkabı
Geography
snow shoe n. pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri
Sport
track shoe n. çivili krampon
bowling shoe n. bovling ayakkabısı
Art
blocked shoe n. bale ayakkabısı
Music
soft-shoe dancing n. tap dansı
soft-shoe shuffle n. tap dansı
soft-shoe adj. (tap ayakkabısı ile yapılan) tap dansına ait veya ilişkin
Photography
hot shoe n. flaş yuvası
accessory shoe n. yardımcı flaş kızağı
accessory shoe n. yardımcı flaş yuvası
Printery
shoe press n. geniş tabanlı pres
shoe press n. pabuçlu pres
Ottoman Turkish
shoe maker and seller n. haffaf
shoe maker and seller n. kavaf
Slang
shoe polish n. içki
shoe polish n. viski
shoe polish n. düşük kalite viski
shoe polish n. kalitesiz viski
white-shoe [us] n. tipik sarmaşık ligi üniversitesi öğrencisi
white-shoe [us] n. efemine kimse veya şey
white-shoe [us] n. yumuşak kimse veya şey
white-shoe [us] n. kadınsı kimse veya şey
white-shoe [us] n. toy kimse veya şey
white-shoe [us] n. abd'de ana akım sosyal güç yapıları ile ilişkili kuruluş