spoon - Turkish English Dictionary
History

spoon

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "spoon" in Turkish English Dictionary : 45 result(s)

English Turkish
Common Usage
spoon n. kaşık
General
spoon n. kepçe
spoon n. golf sopası
spoon n. aşık
spoon n. kaşık
spoon n. kaşık dolusu
spoon v. flört etmek
spoon v. oynaşmak
spoon v. çıkmak
spoon v. kaşıkla almak
spoon v. zoka ile balık avlamak
spoon v. (arkadan) sarılarak uyumak
spoon adj. kaşık tutan
spoon adj. kaşık yerleştirilen
spoon adj. kaşık taşıyan
spoon adj. kaşık şeklinde
spoon adj. kaşık biçimli
spoon adj. kaşıksı
spoon adj. kaşık ile yenen
spoon adj. kaşık ile alınan
Colloquial
spoon n. kaşık ekskavatör
spoon n. batık çıkarıcı
Technical
spoon n. numune alıcı
spoon n. cer makinesi kolu
spoon n. (kaşık teorisinde) yenilenmesi gereken enerji birimi
Automotive
spoon n. fren ayar anahtarı
spoon n. levye
Marine
spoon n. gemi torpidosunun üst bölümünde yer alan kavisli çıkıntı
spoon v. (gemi) rüzgarı arkasına alarak ilerlemek
Mining
spoon n. (altın yıkama testinde kullanılan) inek boynuzundan yapılmış yalak benzeri kap
spoon n. raspa
spoon n. kazıyıcı
Gastronomy
spoon n. kaşık
Marine Biology
spoon n. kaşık şeklinde balık yemi
spoon n. zoka
Botanic
spoon n. kaşık biçimli kasımpatı
Education
spoon n. (cambridge üniversitesi'nde başarı sembolü olarak) tahta kaşık
Sport
spoon n. ahşap golf sopası
spoon n. hatalı dönüş yapan buz patencinin zeminde bıraktığı iz
spoon v. (topu) hafifçe kaldırarak ilerletmek
spoon v. (golf topuna) sopa ile vurmak
Tennis
spoon v. hafifçe vurmak
spoon v. hafifçe çarpmak
British Slang
spoon n. aptal
spoon n. salak

Meanings of "spoon" with other terms in English Turkish Dictionary : 241 result(s)

English Turkish
General
coffee spoon n. tatlı kaşığı
dessert spoon n. tatlı kaşığı
soup spoon n. çorba kaşığı
sugar spoon n. şeker kaşığı
caddy spoon n. çay kaşığı
table spoon n. yemek kaşığı
iced tea spoon n. buzlu çay kaşığı
greasy spoon n. yağlı kaşık
spoon feeding n. kaşık ile besleme
spoon feeding n. kaşık ile beslenme
wooden spoon n. karpuz kabuğundan madalya
iced-tea spoon n. uzun saplı tatlı kaşığı
pouch for knife fork spoon n. bıçak çatal kaşık kılıfı
tea spoon n. çay kaşığı
spoon bending n. kaşık bükme
egg-and-spoon race n. kaşıkla yumurta taşıma yarışı
egg-and-spoon race n. yumurta yarışı
ice cream spoon n. dondurma kaşığı
spoon rack n. kaşıklık
spoon holder n. kaşıklık
greasy spoon n. genelde kızartma menüsü sunan küçük ve ucuz restoran
spoon rest n. kaşıklık
runcible spoon n. çatallı kaşık
runcible spoon n. ucu çatal ortası kaşık ve kenarı bıçak gibi keskin olan yemek yeme aracı
metal spoon n. metal kaşık
apostle spoon n. havari kaşığı
apostle spoon n. sapında havari figürü olan gümüş kaşık
wooden spoon n. sonuncuya verilen ahşap kaşık şeklinde bir ödül
strainer spoon n. kevgir
spoon [obsolete] n. kıymık
spoon [obsolete] n. yonga
spoon [obsolete] n. talaş
spoon [obsolete] n. ahşap parçası
spoon bit n. kaşık biçimli matkap ucu
spoon bit n. kaşık biçimli delgi ucu
spoon food n. kaşık diyeti
spoon food n. yumuşak diyet
spoon food n. çiğnemeyi gerektirmeyen besinlerden oluşan diyet
spoon into v. kaşıkla dökmek
feed with a spoon v. kaşıkla beslemek
spoon out v. kaşıkla dağıtmak
spoon up v. kaşıkla yemek
spoon up v. kaşıklamak
spoon into v. kaşıkla aktarmak
spoon up v. kaşıkla almak
punch a spoon into the cake v. pastaya kaşığı daldırmak
bend a spoon (paranormal terminology) v. bir kaşığı bükmek
bend a spoon (paranormal terminology) v. kaşık bükmek
spoon-feed (someone) v. (birini) kaşıkla beslemek
spoon-feed (someone) v. (birini) eliyle beslemek
spoon-feed (someone) v. (birinin) yemeğini ağzına vermek
spoon-feed (someone) v. (birine) yemek yedirmek
spoon-feed v. kaşıkla beslemek
spoon-feed v. (birine) kaşıkla yedirmek
spoon-feed v. şımartmak
spoon-feed v. üzerine titremek
spoon-feed v. el bebek gül bebek davranmak
spoon-feed v. (birine) basitleştirilmiş bilgi vermek
spoon-feed v. (bilgiyi) basitleştirerek sunmak
spoon-feed v. (bilgiyi) sadeleştirmek
spoon-feed v. (bilgiyi) basitleştirmek
spoon-feed v. kaşıkla yemek yemek
spoon-feed v. bilgiyi sadeleştirilmiş halde sunmak
spoon-feed v. bir şeyi basitleştirmek
spoon-feed v. taraflı bilgi sağlamak
spoon-feed v. yoruma kapalı bilgi sağlamak
spoon-feed v. (bilgiyi) eğip bükerek paylaşmak
spoon-feed v. edilgenlik yapmak
spoon-feed v. pasifçe boyun eğmek
spoon-feed v. kaşıkla birini beslemek
spoon-fed adj. kaşıkla beslenen
spoon-fed adj. şımartılmış
silver-spoon adj. varlıklı aileden gelen
silver-spoon adj. ailesi varlıklı olan
silver-spoon adj. zengin çevreye sahip
spoon-fed adj. her isteği yerine getirilmiş
spoon-fed adj. her şey önüne getirilmiş
spoon-fed adj. el üstünde tutulmuş
spoon-shaped adj. kaşıksı
spoon-shaped adj. kaşık şeklinde
spoon-shaped adj. kaşık biçimli
Irregular Verb
spoon-feed v. spoon-fed - spoon-fed
Proverb
he who sups with the devil should have a long spoon şeytanla sofraya oturanın kaşığı uzun olmalı
he who gives fair words feeds you with an empty spoon pohpohlanmak kimseye bir fayda sağlamaz/kimsenin işine yaramaz
he who gives fair words feeds you with an empty spoon duyulmak istenen/kulağa güzel gelen sözler kimseye fayda sağlamaz
Colloquial
spoon-feed (information) v. karşıdaki kişinin kendi başına düşünmesine izin vermeden bilgi vermek/cevabı söylemek
born with a silver spoon in one's mouth expr. şanslı doğmuş
born with a silver spoon in one's mouth expr. varlıklı bir ailede doğmuş
gag me with a spoon expr. iğrenç
gag me with a spoon expr. berbat
Idioms
silver spoon n. aileden (miras) kalan/gelen para/servet
a greasy spoon n. genelde kızartma menüsü sunan küçük ve ucuz restoran
a greasy spoon n. küçük, ucuz ve çirkin kafe
a greasy spoon n. ucuz ve kötü kafe/restoran
the wooden spoon [uk/australia] n. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirme
the wooden spoon [uk/australia] n. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlama
the wooden spoon [uk/australia] n. yarışmanın sonuncusu olma
the wooden spoon [uk/australia] n. sonunculuk ödülü kazanma
spoon-feed someone v. birini şımartmak
be born with a silver spoon in one's mouth v. kadir gecesi doğmuş olmak
be spoon-fed v. şımartılmak
be born with a silver spoon in one's mouth v. zengin bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in one's mouth v. varlıklı bir ailede doğmuş olmak
get the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
get the wooden spoon v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak
get the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
get the wooden spoon v. sonunculuk ödülü kazanmak
get/win/take the wooden spoon [uk] v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
get/win/take the wooden spoon [uk] v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak
get/win/take the wooden spoon [uk] v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
be spoon-fed v. kaşıkla yedirilmek
be spoon-fed v. kaşıkla ağzına verilmek
be spoon-fed v. kaşıkla beslenmek
be spoon-fed v. elle beslenmek
be spoon-fed v. her şeyi sunmak
be spoon-fed v. birinin zararına olacak kadar yardım etmek
be spoon-fed v. birinin yerine yapması gereken her şeyi yapmak
be spoon-fed v. şımartmak
be spoon-fed v. el üstünde tutmak
be spoon-fed v. birine gereğinden fazla yardım etmek
be spoon-fed v. birinin her işini görmek
be spoon-fed v. elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak
be spoon-fed v. her şeyi önüne getirmek
take the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
take the wooden spoon v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak
take the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
take the wooden spoon v. sonunculuk ödülü kazanmak
win the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
win the wooden spoon v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak
win the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
win the wooden spoon v. sonunculuk ödülü kazanmak
make a spoon or spoil a horn v. ne pahasına olursa olsun her şeyi yapmak
make a spoon or spoil a horn v. bir şeye ulaşmak için her yolu denemek
make a spoon or spoil a horn v. bir şeye ulaşmak için azimle uğraşmak
make a spoon or spoil a horn v. bir şeye ulaşmak için her şeyi göze almak
make a spoon or spoil a horn v. gözünü karartmak
spoon-feed (someone) v. (birine) istemeden vermek
spoon-feed (someone) v. (birine) her şeyi hazır sunmak
spoon-feed (someone) v. (birine) hazır olarak vermek
stick (one's) spoon in the wall v. yeni bir yere taşınmak
stick (one's) spoon in the wall v. yeni bir eve taşınmak
stick (one's) spoon in the wall v. ölmek
stick (one's) spoon in the wall v. bu dünyadan göçmek
stick (one's) spoon in the wall v. ahrete gitmek
stick (one's) spoon in the wall v. göçüp gitmek
be born with a silver spoon in your mouth v. zengin bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth v. varlıklı bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth v. zenginliğin içine doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth v. ağzında gümüş kaşıkla doğmak
get/win/take the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
get/win/take the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
get/win/take the wooden spoon v. sonunculuk ödülü kazanmak, almak
get/win/take the wooden spoon v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak, gelmek
give with a spoon and take with a ladle v. kaşıkla verip kepçeyle almak
born with a silver spoon adj. varlıklı/zengin bir ailede doğmuş
born with a silver spoon adj. ağzında gümüş kaşıkla doğmuş
born with a silver spoon adj. zengin doğmuş
born with a silver spoon adj. doğuştan zengin/varlıklı
born with a silver spoon adj. aileden zengin/varlıklı
born with a silver spoon adj. şanslı doğmuş
born with a silver spoon adj. doğuştan şanslı
born with a silver spoon adj. doğuştan şanslı ve zengin
born with a silver spoon in his or her mouth adj. varlıklı/zengin bir ailede doğmuş
born with a silver spoon in his or her mouth adj. ağzında gümüş kaşıkla doğmuş
born with a silver spoon in his or her mouth adj. zengin doğmuş
born with a silver spoon in his or her mouth adj. doğuştan zengin/varlıklı
born with a silver spoon in his or her mouth adj. aileden zengin/varlıklı
born with a silver spoon in mouth adj. varlıklı/zengin bir ailede doğmuş
born with a silver spoon in mouth adj. ağzında gümüş kaşıkla doğmuş
born with a silver spoon in mouth adj. zengin doğmuş
born with a silver spoon in mouth adj. doğuştan zengin/varlıklı
born with a silver spoon in mouth adj. aileden zengin/varlıklı
born with a silver spoon in one's mouth expr. kadir gecesi doğmuş
born with a silver spoon in one's mouth expr. zengin doğmuş
there is no spoon expr. tamamen hayal ürünü
there is no spoon expr. gerçek değil
Speaking
a spoon of sugar is enough expr. bir kaşık şeker yeterli
a spoon of sugar is enough expr. bir kaşık şeker yeter
Technical
silver spoon n. gümüş kaşık
spoon sample n. kaşık numunesi
spoon proof n. kepçeyle alınan numune
spoon drill n. kaşık matkabı
sampling spoon n. numune kaşığı
sampling spoon n. numune alma kaşığı
sampling spoon n. örnek alma kaşığı
sampling spoon n. örnekleme kaşığı
sampling spoon n. örnek kaşığı
plastic measuring spoon n. plastik ölçü kaşığı
split spoon n. yarık kaşık
Automotive
panel beating spoon n. kaporta çekiçleme dayaması
high crown spoon n. kelebek dayama
body spoon n. kelebek dayama
combination spoon n. kombine kaşık dayama
panel beating spoon n. panel dövme aleti
Marine
spoon oar n. ucu kavisli bir kürek çeşidi
Medical
medicine measuring spoon n. ilaç ölçü kaşığı
spoon nails n. kaşık tırnak
measuring spoon n. ölçü kaşığı
Anatomy
heart-spoon n. göğüs kemiğinin bir kısmı
Gastronomy
bar spoon n. bar kaşığı
tea spoon n. çay kaşığı
table spoon n. çorba kaşığı
slotted spoon n. delikli kaşık
caviar spoon n. havyar kaşığı
coffee spoon n. kahve kaşığı
turkish spoon salad (a finely chopped salad) n. kaşık salata
ladle spoon n. kepçe kaşığı
slotted spoon n. kevgir
serving spoon n. servis kaşığı
wooden spoon n. tahta kaşık
egg spoon n. yumurta kaşığı
spoon bread n. kaşık ekmeği
runcible spoon n. nevale çatalı
runcible spoon n. azık çatalı
runcible spoon n. azık dağıtmakta kullanılan bir tür çatal
salt spoon n. kapaksız tuzluk ile kullanılan minik tuz kaşığı
spoon-meat n. sıvı yiyecek
spoon-meat n. kaşık ile tüketilmesi gereken gıda
coat a spoon v. kaşık daldırarak sosun kıvamını test etmek
Marine Biology
spoon–billed catfish (polyodon spathula) n. kaşık ağızlı mersin balığı
spoon-billed adj. kaşık gagalı
spoon-billed adj. kaşık biçimli hortumu olan
Agriculture
dehorning spoon n. boynuz kesme kaşığı
Apiculture
spoon of tongue n. dil kepçesi
spoon of tongue n. dil pabucu
Fishery
trolling-spoon n. kaşık
spoon-drill n. kaşık
spoon bait n. zoka
spoon bait n. olta yemi
spoon net n. balık iniş ağı
Education
wooden spoon n. sonunculuk ödülü alan kimse
Ornithology
spoon–billed sandpiper (eurynorhynchus pygmeus) n. kuzeydoğu asya'da yaşayan kaşık gagalı bir çullukkuşu
Slang
greasy spoon n. küçük ve ucuz restoran
wooden spoon n. (cambridge üniversitesi'nde) üniversite diploması alan ikinci en iyi öğrenci
wooden spoon [us] n. üniversitenin üçüncü yılında sınıf sonuncusu olan kimse
flake spoon n. kokain çekmek için kullanılan kaşık
grab a spoon expr. kendine göre birini bul
grab a spoon expr. kendine bir kız bul
grab a spoon expr. kendine bir sevgili bul
British Slang
greasy spoon n. ucuz kafe
egg and spoon (cockney rhyming slang for coon) (offensive) n. zenci