türlü - Turkish English Dictionary
History

türlü



Meanings of "türlü" in English Turkish Dictionary : 20 result(s)

Turkish English
General
türlü species n.
türlü stew n.
türlü meat and vegetable stew n.
türlü hodgepodge n.
türlü olio n.
türlü hotchpotch n.
türlü sort n.
türlü miscellany n.
türlü olla podrida n.
türlü olla-podrida n.
türlü various adj.
türlü varied adj.
türlü assorted adj.
türlü sundry adj.
türlü diverse adj.
türlü multifarious adj.
Technical
türlü varietal adj.
Gastronomy
türlü mixed vegetable pot n.
türlü lamb stew with vegetables n.
Archaic
türlü oglio n.

Meanings of "türlü" with other terms in English Turkish Dictionary : 380 result(s)

Turkish English
General
her türlü sağlık problemini ilaç kullanarak giderme eğilimi medicalisation n.
yolcuların veya malların taşınmasına yönelik tasarlanmış her türlü araç vehicle n.
ulaşım yollarının yayalar ve her türlü taşıt araçları tarafından kullanılması traffic n.
türlü işlerde kullanılan ağaçtan uzun ve geniş kap hull n.
kendini başka türlü tanıtma personation n.
türlü çeşitleri içeren bir bütün assortment n.
sesten daha hızlı giden her türlü taşıt supersonic transport n.
çalışanlara verilen her türlü uzatmalı izinler sabbatical n.
alttaki yapı üzerine kurulan her türlü yapı superstructure n.
her türlü şey all sorts of thing n.
her türlü tehlike danger of all sorts n.
her türlü marka bira satan bar free house n.
her türlü hava koşullarında uçabilen uçak all-weather aircraft n.
içinde her türlü eşya satılan büyük alışveriş merkezi hypermarket n.
başka türlü variant n.
her türlü önlem all kinds of measures n.
her türlü mal all kinds of goods n.
her türlü risk all kinds of risks n.
her çeşit/türlü hizmet a full range of services n.
türlü yemeği olla podrida n.
eskiden sokak satıcılarından alınan, içinde türlü çeşitli hikaye, tekerleme ve anlatıların bulunduğu eğlencelik kitap chapbook n.
her türlü sağlık problemini ilaç kullanarak giderme eğilimi medicalization n.
zamanla biriken ve hoşa gitmeyen her türlü hurda veya süprüntü cruft n.
genel olarak öğrenecek kişinin önünde, öğrenmeye engel olabilecek her türlü psikolojik bariyeri kaldırmayı amaçlayan öğretim yöntemi desuggestopedia n.
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey fashion statement n.
her türlü kar koşulunda kullanılan snowboard freeride n.
avustralya aborjinleri tarafından besin olarak kullanılan her türlü bitki bush tucker n.
avustralya aborjinleri tarafından besin olarak kullanılan her türlü bitki bushfood n.
türlü şeylerin karışımı ragbag n.
türlü şeylerin karışımı rag-bag n.
her türlü kısıtlama veya koşuldan arınmış şey absolute n.
türlü olmama unvariedness n.
her türlü forma sahip olma omniformity n.
her türlü şekle sahip olma omniformity n.
her türlü eleştiriyi işverenlerinin avantajına çevirebilen kurnaz sözcü flack catcher n.
her türlü eleştiriyi işverenlerinin avantajına çevirebilen kurnaz sözcü flak catcher n.
başka türlü göstermek dissimulate v.
başka türlü göstermek dissemble v.
olduğundan başka türlü görünmek sail under false colors v.
her türlü mikrobu taşımak carry all kinds of germs v.
her türlü önlemi almak take all kinds of measures v.
her türlü övgüyü hak etmek deserve all of the credit v.
her türlü imkana sahip olmak have all facilities available v.
bir türlü rahat vermemek overpester v.
bir türlü susmamak overspeak v.
bir türlü susmamak overtalk v.
başka türlü other adj.
başka türlü otherwise adj.
türlü türlü multifarious adj.
başka türlü else adj.
türlü türlü all sorts of adj.
türlü türlü diverse adj.
türlü türlü sundry adj.
başka türlü different adj.
türlü türlü manifold adj.
her türlü hava şartlarına karşı dayanıklı weatherproof adj.
her türlü all kinds of adj.
başka türlü söylenmiş rephrased adj.
her türlü kötü hava şartlarına maruz kalmış weather-beaten adj.
türlü türlü different adj.
her türlü whatever adj.
her türlü all manner of adj.
binbir türlü various kinds of adj.
binbir türlü many adj.
binbir türlü all sorts of adj.
(duygusal açıdan) güçlü ve (her türlü duygusal travmaya karşı) sağlam heartstrong adj.
üç türlü olan şeyle ilgili trigeneric adj.
başka türlü gösterilmemiş undissembled adj.
türlü olmayan undiversified adj.
türlü olmayan unvaried adj.
her ne türlü what adj.
her türlü whatsomever [obsolete] adj.
normal türlü olan homotypal adj.
her türlü omnigenous adj.
her türlü cinsel aktivite ile ilgili pansexual adj.
türlü türlü plurifarious adj.
başka türlü differently adv.
her türlü in any case adv.
bir türlü somehow adv.
türlü nedenlerden for a variety of reasons adv.
bir türlü in one way or another adv.
her türlü olasılıkta in all probability adv.
bir türlü never adv.
bir türlü in no way adv.
başka türlü aliter adv.
her türlü first or last adv.
her türlü yola başvurarak by any means necessary adv.
bir türlü somegate [scotland] adv.
başka türlü otherwise adv.
öbür türlü otherwise adv.
(iki, üç …) türlü fold suf.
her türlü çabaya karşı in spite of the teeth expr.
Phrasals
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile (someone) into (doing something) v.
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile someone into something v.
(birinin bir şey) yapmaması için her türlü çareye başvurmak beguile someone out of something v.
bir türlü sonu gelmemek grind on v.
için her türlü çareye başvurmak beguile into v.
(birinin) her türlü ihtiyacını karşılamak look after (someone) v.
Phrases
o görüntüleri bir türlü unutamıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü aklımdan çıkaramıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü aklımdan silemiyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü hafızamdan çıkaramıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü hafızamdan silemiyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntülerden bir türlü kurtulamıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
her türlü engeli/zorluğu aşarak by hell or high water expr.
her türlü engeli/zorluğu aşarak hell or high water expr.
her türlü engeli/zorluğu aşarak (come) hell or high water expr.
başka türlü adlandırılamayan (bta) not otherwise specified expr.
her türlü ön yargıdan uzak free of any sort of prejudice expr.
her türlü of any nature expr.
öbür türlü in a different way expr.
öbür türlü otherwise expr.
öbür türlü (in) another way expr.
öbür türlü (in) the other way expr.
öbür türlü the other way (a)round expr.
başka türlü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
Proverb
sezar'ın karısı her türlü şüphenin üstünde olmalıdır caesar's wife must be above suspicion
hayatta edinilen her türlü tecrübe işe yarar all is grist that comes to the mill
küçük şeylerle/ayrıntılarla uğraşmaktan bir türlü sadede gelememek too busy fighting alligators to drain the swamp
hayatta edinilen her türlü tecrübe işe yarar all is grist that comes to the mill
küçük şeylerle/ayrıntılarla uğraşmaktan bir türlü sadede gelememek too busy fighting alligators to drain the swamp
Colloquial
her türlü kötü örneğin bulunduğu bölge rogues' gallery n.
saçların bir türlü şekle girmediği/yatışmadığı gün a bad hair day n.
her türlü saçmalık any fool thing n.
her türlü saçma şey any fool thing n.
işin aslının öteki türlü olduğunu bilmek know different v.
işin aslının öteki türlü olduğunu bilmek know otherwise v.
birbirini sırayla arayıp bir türlü ulaşamamak play phone tag v.
birbirini arayıp bir türlü müsait denk getirememek play phone tag v.
birbirini sırayla arayıp bir türlü ulaşamamak play telephone tag v.
birbirini arayıp bir türlü müsait denk getirememek play telephone tag v.
her türlü iddiasına girerim I bet you a pound to a penny expr.
bir türlü kabullenemiyorum I can't get over something expr.
hiçbir türlü not on any account expr.
her türlü yola başvurarak by all available means expr.
her türlü yola başvurarak by any means necessary expr.
başka türlü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
her türlü ben kazanırım heads I win, tails you lose expr.
her türlü hava şartında in all weathers expr.
ya da başka türlü or otherwise expr.
olsa bir türlü olmasa bir türlü can't live with them, can't live without them expr.
türlü şey/iş one thing and another expr.
türlü iş (what with) one thing and another expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't win for losing expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't win for trying expr.
her türlü (insan/şey) all kinds of (people or things) expr.
türlü türlü (insan/şey) all kinds of (people or things) expr.
her türlü insan/şey all manner of someone or something expr.
türlü türlü insan/şey all manner of someone or something expr.
her türlü insan/şey all manner of somebody/something expr.
türlü türlü insan/şey all manner of somebody/something expr.
her türlü (insan/şey) all kinds of (people or things) expr.
türlü türlü (insan/şey) all kinds of (people or things) expr.
her türlü insan/şey all manner of someone or something expr.
türlü türlü insan/şey all manner of someone or something expr.
her türlü insan/şey all manner of somebody/something expr.
türlü türlü insan/şey all manner of somebody/something expr.
her türlü mesele any other business expr.
her türlü mesele aob (any other business) expr.
bir türlü kabullenemiyorum I can't get over expr.
bir türlü anlamıyor he just doesn't get it expr.
Idioms
zorunlu olarak gerçekleştirilen her türlü görev ya da faaliyet command performance n.
iki taraf arasında üçüncü tarafın lehine olacak şekilde yapılan her türlü çıkar anlaşması sweetheart contract n.
her türlü kolay downhill all the way n.
kendini tanıtma amaçlı katılınan küçük büyük her türlü organizasyon the opening of an envelope n.
kendi reklamını yapma amaçlı katılınan küçük büyük her türlü organizasyon the opening of an envelope n.
kendini gösterme amaçlı katılınan küçük büyük her türlü organizasyon the opening of an envelope n.
her türlü girişiminde başarılı olan kimse an admirable crichton n.
her türlü girişiminden iyi sonuçlar elde eden kimse an admirable crichton n.
birbirini bir türlü denk getiremeyen iki kişi box and cox n.
(birinin) her türlü numarası (one's) whole bag of tricks n.
(birinin) her türlü taktiği/yöntemi (one's) whole bag of tricks n.
(birinin) her türlü tekniği (one's) whole bag of tricks n.
türlü kusurlar a multitude of sins n.
türlü hatalar a multitude of sins n.
türlü eksiklikler a multitude of sins n.
türlü kabahatler a multitude of sins n.
türlü suçlar/günahlar a multitude of sins n.
başka türlü bir hikaye another story n.
her türlü şüpheden uzak kimse caesar's wife n.
her türlü hinlik every trick in the book n.
her türlü hile every trick in the book n.
her türlü şeytanlık every trick in the book n.
her türlü dalavere every trick in the book n.
her türlü kurnazlık every trick in the book n.
birbirini sırayla arayıp bir türlü ulaşamama phone tag n.
birbirini arayıp bir türlü müsait denk getirememe phone tag n.
başka türlü göstermek play possum v.
bir türlü harekete geçmemek let the grass grow beneath (one's) feet v.
olabilecek her türlü olaya ya da krize hazırlıklı olmak screw oneself up to concert pitch v.
olabilecek her türlü olaya ya da krize hazırlıklı olmak screw one up to concert pitch v.
çeşit çeşit/türlü türlü olmak come in all shapes and sizes v.
bir türlü inanamamak/unutamamak can't get over (something) v.
aynı anda bin türlü takla atmak juggle six things at the same time v.
her türlü sorundan şansıyla kurtulmak bear a charmed life v.
her türlü riski almak go through fire and water v.
her türlü yola başvurmak leave no avenue unexplored v.
her türlü ayrıntı üzerinde düşünüp karara varmak hammer out v.
her türlü şüpheden uzak olmak be above suspicion v.
sandığa sahte oy atmak suretiyle veya başka türlü bir numara ile seçimi lehine çevirmeye çalışmak stuff the ballot box v.
(sonu ne olursa olsun) her türlü riski alarak sonuna kadar götürmek go to the wall on something v.
(bir türlü) anlayamamak be beyond someone v.
her türlü kurnazlığı bilmek know every trick in the book v.
her türlü dalavereyi bilmek know every trick in the book v.
her türlü hileyi/üçkağıdı bilmek know every trick in the book v.
her türlü dümeni bilmek know every trick in the book v.
her türlü cinliği/şeytanlığı bilmek know every trick in the book v.
her türlü dalavereden/üçkağıttan haberi olmak know every trick in the book v.
her türlü şeytanlıktan haberi olmak know every trick in the book v.
melba misali işi bir türlü bırakamamak do a melba [australia] v.
başka türlü/farklı anlatmak tell a different story v.
başka türlü/farklı anlatmak tell another tale/story v.
başka türlü/farklı anlatmak tell a different tale v.
başka türlü/farklı anlatmak tell another story v.
başka türlü/farklı anlatmak tell another tale v.
türlü badirelerle karşılaşmak go through hell and high water [uk] v.
türlü badirelere göğüs germek go through hell and high water [uk] v.
bin türlü zorlukla uğraşmak go through hell and high water [uk] v.
bin türlü engeli aşmak go through hell and high water [uk] v.
bin türlü problemle mücadele etmek go through hell and high water [uk] v.
türlü zorlukla/sıkıntıyla baş etmek go through hell and high water [uk] v.
her türlü dalavereyi/üçkağıdı denemek try every trick in the book v.
her türlü kurnazlığa başvurmak try every trick in the book v.
yapsan bir türlü yapmasan bir türlü olmak be damned if you do and damned if you don't v.
her türlü bahse girmek bet bottom dollar v.
bir türlü engel olamamak can't help it v.
bir şeyi bir türlü yapamamak/başaramamak can't help something v.
başka türlü düşünmeye başlamak change your tune v.
her türlü sonuca hazırlıklı olmak cover all bases v.
her türlü sonuca karşı baştan önlem almak cover all bases v.
her türlü riski almak go through fire v.
başka türlü/farklı anlatmak tell a different, another tale/story v.
her türlü sıkıntıya karşı hazırlıklı loaded for bear adj.
her türlü forty ways from sunday adv.
çeşit çeşit/türlü türlü/muhtelif all over the board adv.
çeşit çeşit/türlü türlü/muhtelif all over the board adv.
başka türlü on the other hand adv.
reklam her türlü karlıdır it pays to advertise expr.
bir türlü/kendimi ne kadar zorlasam hatırlayamıyorum/aklıma gelmiyor can't for the life of me (remember) expr.
türlü türlü all shapes and sizes expr.
türlü badireler atlatarak through hell and high water expr.
her türlü eight ways from sunday expr.
her türlü eight ways to sunday expr.
bir türlü rahata erememe the black ox has trod upon (one's) foot [obsolete] expr.
her türlü masrafı yapma/çabayı gösterme no half measures expr.
her türlü bahse/iddiaya girerim ki wager (someone) a pound to a penny expr.
türlü türlü various and sundry expr.
her türlü forty ways to sunday expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't do right for doing wrong [uk] expr.
başka türlü bir hikaye (quite) another story expr.
başka türlü bir hikaye a (quite) different story expr.
her türlü any old expr.
sezar'ın karısı her türlü şüphenin üstünde olmalıdır caesar's wife expr.
(biri) karşısındakine her türlü hakareti/eleştiriyi yapar, fakat kendisine yapılınca hoşuna gitmez (one) can dish it out, but (one) can't take it expr.
türlü badireler atlatarak hell and high water expr.
olabilecek her türlü şey the whole works expr.
Speaking
bu binayı bir türlü sevemedim I never liked this building expr.
bir türlü uyku tutmadı couldn't catch a wink expr.
bir türlü anlamıyorum i just don't get it expr.
bu problemi bir türlü çözemiyorum I can't seem to solve this problem expr.
bir türlü karar veremiyorum I just can't make up my mind expr.
başka türlü olamaz there is no other way expr.
başka türlü nasıl? how else? expr.
başka türlü seni asla bulamazdım I never would have found you otherwise expr.
başka türlü olmaz there is no other way expr.
her türlü all the way expr.
iki türlü de idare ediyorum it seems to work both ways expr.
onunla bir türlü geçinemezsin you never really hit it off expr.
ne kadar çabalasam da bir türlü karım hamile kalmıyor I can't get my wife pregnant no matter how hard I try expr.
ne kadar çabalasam da bir türlü karımı hamile bırakamıyorum I can't get my wife pregnant no matter how hard I try expr.
yapsam bir türlü yapmasam bir türlü I'm damned if i do and damned if i don't expr.
Trade/Economic
şirket kasasında her türlü harcama için bulunan nakit para (maaş, masraf, temettü vb.) cash flow n.
çok türlü taşımacılık yöntemi intermodal transportation n.
hizmet karşılığı ödenen her türlü resmi olmayan ücret ve ek ödemeler emolument n.
her türlü iş alanını kapsayan faaliyet vertical business n.
her türlü ıskonto ve indirimler çıkartıldıktan sonra kalan fiyat net price n.
her türlü yasal para ile ödenebilen tahvil legal tender bond n.
her türlü mal every kind of good n.
her türlü senet satın alan ve bunların satışını yapan mali kuruluş general management trust n.
işletmede kullanılan her türlü defter ve belgeler proof n.
içinde her türlü ürünün satıldığı amerika'nın en büyük marketler zinciri wal-mart n.
maaş ve ücretle ilgili her türlü belge ve kayıtlar payroll records n.
türlü türlü miscellaneous adj.
başka türlü otherwise conj.
hiçbir türlü on no account expr.
hiçbir türlü upon no account expr.
Law
tanığı her türlü kovuşturmadan koruyan dokunulmazlık transactional immunity n.
her türlü beyannameleri ile bildirgelerini tanzim ve imzaya prepare and undersign all statements and declarations n.
kanun veya anlaşma hükmüyle önceden belirlenmiş olmayıp olaya göre ikamesi mümkün olan her türlü yasal delil casual evidence n.
şirketimizce imzalanmış her türlü akitleri feshetmeye tadil ve tashih etmeye cancel, amend, alter or otherwise modified the contracts signed by our company n.
senedin ödenmemesi durumunda oluşacak her türlü zararın sorumluluğunu taraflara yazılı olarak bildirmek protest a bill v.
her türlü takyidattan ari olarak free of all incumbrances expr.
her türlü temyiz talebini almaya take appeals of any kind expr.
Politics
her türlü dini inanç ve ibadetin özgürce yaşanmasını savunan kimse tolerationist n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi convention on the elimination of all forms of discrimination against women (cedaw) n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi the un convention on the elimination of all forms of discrimination against women n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması sözleşmesi convention on the elimination of all forms of discrimination against women (cedaw) n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması sözleşmesi the un convention on the elimination of all forms of discrimination against women n.
her türlü ırk ayrımcılığı all forms of racial discrimination n.
her türlü devlet yönetim şekline karşı olma antarchism [rare] n.
her türlü devlet yönetim şekline karşı olan kimse antarchist n.
politik eleştiriciliği veya kişisel muhalefeti vatansever olmamakla veya komünizmi savunmakla suçlayarak bastırmaya yönelik her türlü girişim mccarthyism n.
(özellikle dezavantajlı gruplar olmak üzere) tüm birey ve grupların her türlü faaliyete dahil edilmesi inclusion n.
her türlü tedbirden kaçınmak abstain from any measure v.
her türlü devlet yönetim şekline karşı olan antarchistic adj.
Institutes
her türlü ırk ayrımcılığının tasfiyesine ilişkin uluslararası sözleşme convention on the elimination of all forms of racial discrimination n.
kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi convention on the elimination of all forms of discrimination against women n.
Insurance
önceden bildirim gerekmeksizin her türlü gönderiyi kapsayan sigorta poliçesi transit floater n.
her türlü yükümlülüğün ilgili tüm sigortacılar tarafından paylaşılması ilkesi contribution n.
her türlü avaryalar hariç free of all average expr.
Tourism
tüm yolcuların her türlü hizmetten faydalanıp halka açık alanlara serbestçe girebildikleri ulaşım aracı one-class n.
Technical
türlü şeylerin karışımı conglomeration n.
vanadyum kapsayan türlü asitlerden herhangi biri vanadic acid n.
her türlü donanımı mevcut well-found adj.
türlü biçimlere ait diversiform adj.
türlü şekilleri oian variform adj.
Informatics
karma türlü ifade mixed type expression n.
karma veri türlü mixed-mode adj.
Textile
boyun bölgesine giyilen veya takılan her türlü giyim eşyası neckgear n.
Construction
arazi üzerinde paletli ya da yığın halde her türlü yükün taşınması ve yüklenmesi gibi çeşitli işlerde kullanılan çok işlevli iş makinesi telehandler n.
arazi üzerinde paletli ya da yığın halde her türlü yükün taşınması ve yüklenmesi gibi çeşitli işlerde kullanılan çok işlevli iş makinesi telescopic handler n.
Dyeing
her türlü uygulamada yalnızca tek bir rengi veya tonu veren (boya) monogenetic adj.
Aeronautic
her türlü hava koşullarında uçabilen uçak all weather aircraft n.
uçabilen her türlü makine aircraft n.
Marine
dalıcının kullandığı her türlü dalış gerecinin ortak adı configuration n.
genelde havayolculukları için kullanılsa da her türlü ulaşım için de geçerli bir terim higher rate intermediate points n.
Medical
her türlü sağlık problemini ilaç kullanarak giderme eğilimi medicalisation n.
her türlü sağlık problemini ilaç kullanarak giderme eğilimi medicalization n.
Food Engineering
denetleme amaçlı her türlü kontrol controlling n.
Gastronomy
klasik türlü classic vegetable stew n.
konserve türlü canned mixed vegetables n.
türlü yemeği hodgepodge n.
türlü yemeği mortress n.
türlü yemeği oglio n.
türlü yemeği olla n.
sebzeli ve etli türlü pottage n.
türlü yapmak chowder v.
Statistics
ayrı türlü heterotypic adj.
Biology
her türlü gıda tüketimi pantophagy n.
insan yaşam alanı çevresinde veya içerisinde yaşayan (canlılar ve yapay her türlü ürün) synanthropic adj.
Marine Biology
tek türlü model single species model n.
Zoology
her türlü kuyruksuz amfibi anuran n.
her türlü kuyruksuz ikiyaşayışlı anuran n.
kamuflaj için türlü nesneleri taklit eden allocryptic adj.
Botanic
herdem yeşil çalıları içeren tek türlü bir bitki cinsi genus pyxidanthera n.
herdem yeşil çalıları içeren tek türlü bir bitki cinsi pyxidanthera n.
Agriculture
tek türlü tarım monoculture n.
Social Sciences
her türlü fiziksel, ahlaki veya düşünsel kuvveti veya bu kuvvetlerle ilişkili yasaları harekete geçirme dynamic n.
her türlü fiziksel, ahlaki veya düşünsel kuvveti veya bu kuvvetlerle ilişkili yasaları harekete geçirme dynamics n.
History
(eskiden) derebeyine ödenen ve her türlü görevden muaf tutan kira quitrent n.
abraham lincoln'e ilişkin her türlü obje, yazı veya anekdot lincolniana n.
Religious
(vika inancında) kişinin dışarı verdiği her türlü enerjinin üç kere kendisine döneceği ilkesi rule of three n.
Geology
nefelin, plajiyoklaz, ojit ve olivin içeren her türlü volkanik kayaç theralite [obsolete] n.
Military
çatışmada kullanılan her türlü savaş malzemesi ammunition n.
çok türlü nakliye multi-modal n.
turbo motorlu sesten hızlı her türlü havada kullanılan bir avcı uçağı raven n.
askeri yardım programı kapsamında alıcı ülkeye gönderilmesi gereken her türlü malzeme common item [us] n.
askeri yerleşimle ilgili gerçekleştirilen her türlü inşaat, değişiklik, geliştirme, dönüştürme veya genişletme milcon abrev.
Sport
neredeyse her türlü kavga tekniğinin serbest olduğu bir dövüş sporu total fighting n.
Music
geleneksel olmayan her türlü müzik antimusic n.
Abbreviation
bta (başka türlü adlandırılamayan) n.o.s. (not otherwise specified) n.
başka türlü adlandırılamayan nos (not otherwise specified) adv.
Ornithology
avustralya'ya özgü tek türlü bir kuş cinsi pedionomus n.
avustralya'ya özgü tek türlü bir kuş cinsi genus pedionomus n.
Slang
fikirlerini bir türlü söze dökememe durumu mental constipation n.
mahkuma para veya başka türlü yardımlarda bulunan kimse trick n.
her türlü uyuşturucuyu kullanan uyuşturucu bağımlısı garbage freak n.
her türlü uyuşturucuyu kullanan uyuşturucu bağımlısı garbagehead n.
her türlü uyuşturucuyu kullanan uyuşturucu bağımlısı garbagehead n.
türlü zorluklar/engeller hoops n.
her türlü gideri olan boinkable adj.
birinin hayatında her türlü musibetten kanada'yı sorumlu tutması blame canada expr.
yapsa bir türlü yapmasa bir türlü damned if (one) does, damned if (one) doesn't expr.
yapsa bir türlü yapmasa bir türlü damned if (one) does and damned if (one) doesn't expr.
yapsam bir türlü yapmasam bir türlü damned if I do and damned if I don't expr.
yapsan bir türlü yapmasan bir türlü damned if you do and damned if you don't expr.
Modern Slang
reşit olmadan katılmanın mümkün olmadığı her türlü eğlence adult entertainment n.
her türlü arazide gidebilen tren all terrain train n.
bireyin devletten veya her türlü grup veya sınıftan üstün olduğunu savunan ideoloji anarcho-individualism n.
kadına rızası/isteği dışında yapılan her türlü cinsel davranış yasa dışıdır against her will is against the law expr.