yakın olan - Turkish English Dictionary
History

yakın olan



Meanings of "yakın olan" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
General
yakın olan nearer adj.
yakın olan sister adj.
yakın olan nearhand adv.
Zoology
yakın olan proximal adj.

Meanings of "yakın olan" with other terms in English Turkish Dictionary : 141 result(s)

Turkish English
General
birbirine yakın olan gözler closely set eyes n.
birbirine yakın olan gözler close set eyes n.
birbirine yakın olan gözler narrow-set eyes n.
saçının rengi beyaza yakın bir sarı olan kimse bottle blonde n.
filipin yerlileri olan visayanlara yakın yaşayan malezya ırkı tagal n.
kömür madeni çatısının maden yüzeyine yakın olan alt kısmı lip n.
(bir şeye) yakın özellikte olan şey coadjacent n.
çiçekli ksımları yumurtalığa yakın olan epigynous adj.
kıyıya yakın olan onshore adj.
kıça en yakın olan sternmost adj.
sınıra yakın olan borderline adj.
öne yakın olan anterior adj.
yakın zamana ait (olan) of recent vintage adj.
özellikle samimi veya yakın ilişkide olan iki kişiye özgü à deux adj.
özellikleri çok yakın olan near adj.
tabana veya dibe yakın olan base adj.
yakın geçmişte olan late adj.
yakın zamanda olan late adj.
doğum ve doğuma yakın dönem için geçerli olan maternity adj.
bir dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın olan yüzeyine ait veya ilişkin mesal adj.
yakın takipte olan hot adj.
sınıra yakın olan limitrophe adj.
yakın geçmişte olan lower adj.
sol yerine sağ ele daha yakın olan right-hand adj.
olay mahalline yakın olan ringside adj.
olup bitene yakın olan ringside adj.
bir konuda belirli bir görüşe yakın olan opinionated [obsolete] adj.
bir konuda belirli bir görüşe yakın olan opinioned adj.
yakın akrabası olan own adj.
birbirine çok yakın olan close set adj.
(bir şeye) yakın özellikte olan şey coadjacent adj.
insanlara yakın olan domestic adj.
iskeleye yakın olan portside adj.
yakın ilişkiler kurmamış olan rootless adj.
denize yakın olan seaboard adj.
kıyıya yakın olan shoreside adj.
yakın ilişkide olan sister adj.
basımı yakın olan provenient adj.
en yakın olan nextly adv.
en yakın olan this pron.
Colloquial
birbiriyle yakın bağı/bağlantısı/ilişkisi olan kişiler bedfellows n.
Idioms
sonuçları birbirine çok yakın olan yarış/seçim close call n.
Trade/Economic
vadesi en yakın tarihli olan vadeli işlem sözleşmesi nearby contract n.
endüstriyel sürecin son aşamalarına yakın olan downstream adj.
Law
varis kabul edildiği halde daha yakın bir varisin doğumu ile miras hakkı düşebilecek olan kimse presumptive heir n.
yakın akraba ilişkisi olan germane adj.
Politics
evrensele yakın olan üyelik nearly-universal membership n.
avrupa birliği ile yakın ilişki kurmaya karşı olan kimse eurosceptic n.
avrupa birliği ile yakın ilişki kurmaya karşı olan euro-sceptic adj.
sosyalizmden çok muhafazakarlık ve kapitalizme yakın olan right-of-centre adj.
sosyalizmden çok muhafazakarlık ve kapitalizme yakın olan right-of-center adj.
(abd'de) görüş olarak cumhuriyetçi parti'ye yakın olan demokrat parti üyesi dino (democrat in name only) abrev.
hint okyanusu'na kıyısı olan 23 ülke arasındaki iş birliği ve yakın ilişkileri destekleyen uluslararası bir kuruluş ionarc (indian ocean national association for regional cooperation) abrev.
Technical
60 cm veya daha yakın olan nesneler için görüş mesafesi near vision n.
aksamları standart boyutlardan küçük olan orijinale yakın ses kalitesine sahip ses sistemi ekipmanı minisystem n.
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu multiplet n.
(damga) kenarları boyunca birbirine yakın delikler olan perforated adj.
Architecture
(yakın doğu'da) evin bodrum katında yer alan ve yazın serin olan oturma odası serdab n.
Woodworking
kesici yüzü önüne yakın olan küstere bullnosed plane n.
Dyeing
siyaha yakın koyu mavi renkte olan midnight blue adj.
Automotive
aracın kaldırıma en yakın olan bölümü nearside n.
tabana daha yakın olan (araç tekerleği) dished adj.
Aeronautic
havadaki ses hızına yakın olan transsonic adj.
Marine
bayrak direğine yakın olan zıpkına bağlanmış yelken ipi throat brails n.
yan yelken direği ana yelken direğine yakın olan kabasorta armalı bir gemi snow n.
denize yakın olan seabord adj.
Petrol
bitişikteki diğer bir sahanın sınırına yakın olan petrol veya doğal gaz kuyusu outpost n.
Mining
kömürün (ışığa veya yüzeye yakın olan) en üst tabakası day-coal n.
yüzeye yakın olan opencast adj.
Anatomy
omurgalılarda alt çene kemiğinin kafatasına yakın olan dikey kısmı ramus n.
vücudun orta aksında veya bu aksa yakın olan arter, damar, sinir gibi unsurlar median n.
artkaya yakın olan occipital adj.
kasığa yakın olan inguinal adj.
safen venine yakın olan saphenous adj.
Pathology
çiçek virüsü ile yakın akraba olup insanlarda iyi huylu jelatinimsi urlara sebep olan bir poksvirüs myxoma virus n.
lenfositlere yakın olan lymphotropic adj.
Optics
görsel imgenin sınırlarına yakın alanlarda hayali çizgiler görmeye neden olan bir optik yanılsama mach bands n.
Math
bir sayıyı 10'un kuvveti olan en yakın sayıya tamamlayan fark arithmetical complement of a number n.
sıfıra çok yakın olan değer epsilon n.
Statistics
normal çokluk dağılımına oldukça yakın olan mesokurtic adj.
Biology
boynun ön tarafının yanaklara yakın olan kısmı gula n.
sentromerin ucunda veya ucuna yakın olan (kromozom) telocentric adj.
Marine Biology
barbunyagiller familyasından olan, akarsu ve çoğu denizde bulunup kıyıya yakın yaşayan bir balık mullet n.
virginia sahiline yakın olan tatlı su kaynaklarında ve aşağı mississippi vadisi'nde bulunan, centrarchus cinsi benekli ve yeşilimsi bir güneş balığı flyer n.
duyargalarına yakın kabukları bulunan omurgasızların kabuğunun genel biçimine sahip olan terebratuliform adj.
Astronomy
yakın dönemde keşfedilmiş uzak gezegenler olan uranüs, neptün ve plüton new planets n.
yörüngeleri güneşe en yakın olan dört gezegenden (merkür, venüs, dünya ve mars) herhangi biri terrestrial planet n.
güney yarım küreden görülebilen, samanyolu'na en yakın bağımsız yıldız sistemleri olan iki küçük galaksiden her biri magellanic clouds n.
birbirine yakın olan az sayıda galaksi grubu group n.
güneşe yakın olan gezegen inferior planet n.
birbirine kütle aktarımı gerçekleştirecek ölçüde yakın olan yıldız çifti semidetached binary n.
güneşe yakın olan heliac adj.
Zoology
solucanların baş kısmına yakın olan kalın bir halka şeklinde görünen ve üreme organlarının bulunduğu bölge clitellum n.
avrupa kızıl geyiğinin yakın akrabası olan keşmir geyiği hangul (cervus cashmiriensis) n.
afrika, arabistan veya asya'ya özgü, kavrayıcı olmayan kuyrukları ve birbirine yakın burun delikleri olan bir maymun old world monkey n.
kanadın ön kenarına yakın bir yerde kese olan (yarasa) sack-winged adj.
lemur ile yakın akraba olan lemurid adj.
lemur ile yakın akraba olan lemuridous adj.
lemur ile yakın akraba olan lemuroid adj.
Botanic
mazı cinsine yakın benzerliği olan bir bitki cinsi thujopsis n.
pırasanın yakın akrabası olan yenilebilir bir bitki elephant garlic (allium ampeloprasum var. ampeloprasum) n.
gerçek maun ağacının yakın akrabası olan orta amerika'ya özgü bir kerestelik ağaç honduras mahogany (swietenia macrophylla) n.
kökün toprak yüzeyine yakın olan kısmı rhizoplane n.
üvez benzeri veya üvez ile yakın akraba olan birkaç ağaç türünden biri whitebeam n.
yapracığının en alt katmanı bitki sapına en alt süperior katmandan daha yakın olan (bitki) catadromous adj.
Breeding
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı american pit bull terrier n.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı staffordshire terrier n.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı pit bull terrier n.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı american staffordshire terrier n.
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde olan in-and-in adj.
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde olan in-and-in adj.
Social Sciences
litvanyalılar ile yakın akraba olan ve çoğunlukla letonya'da yaşayan bir halk letts n.
Linguistics
urduca'ya yakın olup hintçe'den çok az farklı olan bir konuşma biçimi hindostani n.
urduca'ya yakın olan bir konuşma biçimi hindustani n.
(yunancada) bir referans noktasından önce bitmeye yakın olan bir eylem veya duruma ait perfect adj.
History
perslerle yakın akraba olan, eski medya krallığı'nda yaşamış irani bir halk mede n.
Religious
30 kasıma en yakın olan pazar günü advent sunday n.
(kilisede) ölümü yakın olan kimseye verilen şarap ve ekmek viaticum n.
Geography
kuzeybatı rusya'da yer alan ve finlandiya sınırına yakın olan, avrupa'nın ikinci büyük gölü lake onega n.
karanın denize yakın olan kesimi seashore n.
çin'in kuzeydoğusunda yalu nehri'nin ağzına yakın bir şehir olan dandong'un eski ismi tan-tung n.
ispanya'nın ekstremadura özerk bölgesinde bulunan ve portekiz sınırına çok yakın olan bir şehir badajoz n.
fransa-italya sınırında akdeniz'e yakın bir konumda olan, alpler'in güneyinde bir sıradağ maritime alps n.
deniz seviyesine yakın olan low-lying adj.
Geology
tersiyer dönemden yakın olan posttertiary adj.
Military
sıçan yolunun düşmana yakın olan ucu saphead n.
Sport
bilardoda masa kenarına bitişik üç topun bulunduğu, özellikle köşeye yakın olan bir veya bir dizi karambol nursery n.
topa o anda sahip olan oyuncuya en yakın kale direği near post n.
fileye yakın olan oyun alanı bölümü forecourt n.
gol pozisyonuna yakın olan oyuncu full forward n.
sahanın kenarlarına yakın olan forvetlerden biri wing n.
vurma yüzeyi dik açıya yakın olan golf sopası one iron n.
sahanın kenar çizgilerinden birine yakın olan wide adj.
(oyunda veya sporda) hedefe yakın olan home adj.
(top fırlatma pozisyonu) sınıra yakın olan long adj.
(krikette) vurucuya çok yakın olan silly adj.
Baseball
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olan shallow adj.
Ornithology
ördek ve yakın akraba olan dalgıç kuşları içeren bir alt familya merginae n.
ördek ve yakın akraba olan dalgıç kuşları içeren bir alt familya subfamily merginae n.
Reptiles
çöl tosbağasının yakın akrabası olan bir tür tosbağa texas tortoise (gopherus berlandieri) n.
Modern Slang
birine herhangi bir şekilde yakın olma isteği duyulmasına neden olan alterous adj.