|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
birbirine yakın olan gözler |
closely set eyes n.
|
|
2 |
General |
birbirine yakın olan gözler |
close set eyes n.
|
|
3 |
General |
birbirine yakın olan gözler |
narrow-set eyes n.
|
|
4 |
General |
saçının rengi beyaza yakın bir sarı olan kimse |
bottle blonde n.
|
|
5 |
General |
filipin yerlileri olan visayanlara yakın yaşayan malezya ırkı |
tagal n.
|
|
6 |
General |
kömür madeni çatısının maden yüzeyine yakın olan alt kısmı |
lip n.
|
|
7 |
General |
(bir şeye) yakın özellikte olan şey |
coadjacent n.
|
|
8 |
General |
çiçekli ksımları yumurtalığa yakın olan |
epigynous adj.
|
|
9 |
General |
kıyıya yakın olan |
onshore adj.
|
|
10 |
General |
kıça en yakın olan |
sternmost adj.
|
|
11 |
General |
sınıra yakın olan |
borderline adj.
|
|
12 |
General |
öne yakın olan |
anterior adj.
|
|
13 |
General |
yakın zamana ait (olan) |
of recent vintage adj.
|
|
14 |
General |
özellikle samimi veya yakın ilişkide olan iki kişiye özgü |
à deux adj.
|
|
15 |
General |
özellikleri çok yakın olan |
near adj.
|
|
16 |
General |
tabana veya dibe yakın olan |
base adj.
|
|
|
17 |
General |
yakın geçmişte olan |
late adj.
|
|
18 |
General |
yakın zamanda olan |
late adj.
|
|
19 |
General |
doğum ve doğuma yakın dönem için geçerli olan |
maternity adj.
|
|
20 |
General |
bir dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın olan yüzeyine ait veya ilişkin |
mesal adj.
|
|
21 |
General |
yakın takipte olan |
hot adj.
|
|
22 |
General |
sınıra yakın olan |
limitrophe adj.
|
|
23 |
General |
yakın geçmişte olan |
lower adj.
|
|
24 |
General |
sol yerine sağ ele daha yakın olan |
right-hand adj.
|
|
25 |
General |
olay mahalline yakın olan |
ringside adj.
|
|
26 |
General |
olup bitene yakın olan |
ringside adj.
|
|
27 |
General |
bir konuda belirli bir görüşe yakın olan |
opinionated [obsolete] adj.
|
|
28 |
General |
bir konuda belirli bir görüşe yakın olan |
opinioned adj.
|
|
29 |
General |
yakın akrabası olan |
own adj.
|
|
30 |
General |
birbirine çok yakın olan |
close set adj.
|
|
31 |
General |
(bir şeye) yakın özellikte olan şey |
coadjacent adj.
|
|
32 |
General |
insanlara yakın olan |
domestic adj.
|
|
33 |
General |
iskeleye yakın olan |
portside adj.
|
|
34 |
General |
yakın ilişkiler kurmamış olan |
rootless adj.
|
|
35 |
General |
denize yakın olan |
seaboard adj.
|
|
36 |
General |
kıyıya yakın olan |
shoreside adj.
|
|
|
37 |
General |
yakın ilişkide olan |
sister adj.
|
|
38 |
General |
basımı yakın olan |
provenient adj.
|
|
39 |
General |
en yakın olan |
nextly adv.
|
|
40 |
General |
en yakın olan |
this pron.
|
|
Colloquial |
|
41 |
Colloquial |
birbiriyle yakın bağı/bağlantısı/ilişkisi olan kişiler |
bedfellows n.
|
|
Idioms |
|
42 |
Idioms |
sonuçları birbirine çok yakın olan yarış/seçim |
close call n.
|
|
Trade/Economic |
|
43 |
Trade/Economic |
vadesi en yakın tarihli olan vadeli işlem sözleşmesi |
nearby contract n.
|
|
44 |
Trade/Economic |
endüstriyel sürecin son aşamalarına yakın olan |
downstream adj.
|
|
Law |
|
45 |
Law |
varis kabul edildiği halde daha yakın bir varisin doğumu ile miras hakkı düşebilecek olan kimse |
presumptive heir n.
|
|
46 |
Law |
yakın akraba ilişkisi olan |
germane adj.
|
|
Politics |
|
47 |
Politics |
evrensele yakın olan üyelik |
nearly-universal membership n.
|
|
48 |
Politics |
avrupa birliği ile yakın ilişki kurmaya karşı olan kimse |
eurosceptic n.
|
|
49 |
Politics |
avrupa birliği ile yakın ilişki kurmaya karşı olan |
euro-sceptic adj.
|
|
50 |
Politics |
sosyalizmden çok muhafazakarlık ve kapitalizme yakın olan |
right-of-centre adj.
|
|
51 |
Politics |
sosyalizmden çok muhafazakarlık ve kapitalizme yakın olan |
right-of-center adj.
|
|
52 |
Politics |
(abd'de) görüş olarak cumhuriyetçi parti'ye yakın olan demokrat parti üyesi |
dino (democrat in name only) abrev.
|
|
53 |
Politics |
hint okyanusu'na kıyısı olan 23 ülke arasındaki iş birliği ve yakın ilişkileri destekleyen uluslararası bir kuruluş |
ionarc (indian ocean national association for regional cooperation) abrev.
|
|
Technical |
|
54 |
Technical |
60 cm veya daha yakın olan nesneler için görüş mesafesi |
near vision n.
|
|
55 |
Technical |
aksamları standart boyutlardan küçük olan orijinale yakın ses kalitesine sahip ses sistemi ekipmanı |
minisystem n.
|
|
56 |
Technical |
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu |
multiplet n.
|
|
57 |
Technical |
(damga) kenarları boyunca birbirine yakın delikler olan |
perforated adj.
|
|
Architecture |
|
58 |
Architecture |
(yakın doğu'da) evin bodrum katında yer alan ve yazın serin olan oturma odası |
serdab n.
|
|
Woodworking |
|
59 |
Woodworking |
kesici yüzü önüne yakın olan küstere |
bullnosed plane n.
|
|
Dyeing |
|
60 |
Dyeing |
siyaha yakın koyu mavi renkte olan |
midnight blue adj.
|
|
Automotive |
|
61 |
Automotive |
aracın kaldırıma en yakın olan bölümü |
nearside n.
|
|
62 |
Automotive |
tabana daha yakın olan (araç tekerleği) |
dished adj.
|
|
Aeronautic |
|
63 |
Aeronautic |
havadaki ses hızına yakın olan |
transsonic adj.
|
|
Marine |
|
64 |
Marine |
bayrak direğine yakın olan zıpkına bağlanmış yelken ipi |
throat brails n.
|
|
65 |
Marine |
yan yelken direği ana yelken direğine yakın olan kabasorta armalı bir gemi |
snow n.
|
|
66 |
Marine |
denize yakın olan |
seabord adj.
|
|
Petrol |
|
67 |
Petrol |
bitişikteki diğer bir sahanın sınırına yakın olan petrol veya doğal gaz kuyusu |
outpost n.
|
|
Mining |
|
68 |
Mining |
kömürün (ışığa veya yüzeye yakın olan) en üst tabakası |
day-coal n.
|
|
69 |
Mining |
yüzeye yakın olan |
opencast adj.
|
|
Anatomy |
|
70 |
Anatomy |
omurgalılarda alt çene kemiğinin kafatasına yakın olan dikey kısmı |
ramus n.
|
|
71 |
Anatomy |
vücudun orta aksında veya bu aksa yakın olan arter, damar, sinir gibi unsurlar |
median n.
|
|
72 |
Anatomy |
artkaya yakın olan |
occipital adj.
|
|
73 |
Anatomy |
kasığa yakın olan |
inguinal adj.
|
|
74 |
Anatomy |
safen venine yakın olan |
saphenous adj.
|
|
Pathology |
|
75 |
Pathology |
çiçek virüsü ile yakın akraba olup insanlarda iyi huylu jelatinimsi urlara sebep olan bir poksvirüs |
myxoma virus n.
|
|
76 |
Pathology |
lenfositlere yakın olan |
lymphotropic adj.
|
|
|
Optics |
|
77 |
Optics |
görsel imgenin sınırlarına yakın alanlarda hayali çizgiler görmeye neden olan bir optik yanılsama |
mach bands n.
|
|
Math |
|
78 |
Math |
bir sayıyı 10'un kuvveti olan en yakın sayıya tamamlayan fark |
arithmetical complement of a number n.
|
|
79 |
Math |
sıfıra çok yakın olan değer |
epsilon n.
|
|
Statistics |
|
80 |
Statistics |
normal çokluk dağılımına oldukça yakın olan |
mesokurtic adj.
|
|
Biology |
|
81 |
Biology |
boynun ön tarafının yanaklara yakın olan kısmı |
gula n.
|
|
82 |
Biology |
sentromerin ucunda veya ucuna yakın olan (kromozom) |
telocentric adj.
|
|
Marine Biology |
|
83 |
Marine Biology |
barbunyagiller familyasından olan, akarsu ve çoğu denizde bulunup kıyıya yakın yaşayan bir balık |
mullet n.
|
|
84 |
Marine Biology |
virginia sahiline yakın olan tatlı su kaynaklarında ve aşağı mississippi vadisi'nde bulunan, centrarchus cinsi benekli ve yeşilimsi bir güneş balığı |
flyer n.
|
|
85 |
Marine Biology |
duyargalarına yakın kabukları bulunan omurgasızların kabuğunun genel biçimine sahip olan |
terebratuliform adj.
|
|
Astronomy |
|
86 |
Astronomy |
yakın dönemde keşfedilmiş uzak gezegenler olan uranüs, neptün ve plüton |
new planets n.
|
|
87 |
Astronomy |
yörüngeleri güneşe en yakın olan dört gezegenden (merkür, venüs, dünya ve mars) herhangi biri |
terrestrial planet n.
|
|
88 |
Astronomy |
güney yarım küreden görülebilen, samanyolu'na en yakın bağımsız yıldız sistemleri olan iki küçük galaksiden her biri |
magellanic clouds n.
|
|
89 |
Astronomy |
birbirine yakın olan az sayıda galaksi grubu |
group n.
|
|
90 |
Astronomy |
güneşe yakın olan gezegen |
inferior planet n.
|
|
91 |
Astronomy |
birbirine kütle aktarımı gerçekleştirecek ölçüde yakın olan yıldız çifti |
semidetached binary n.
|
|
92 |
Astronomy |
güneşe yakın olan |
heliac adj.
|
|
Zoology |
|
93 |
Zoology |
solucanların baş kısmına yakın olan kalın bir halka şeklinde görünen ve üreme organlarının bulunduğu bölge |
clitellum n.
|
|
94 |
Zoology |
avrupa kızıl geyiğinin yakın akrabası olan keşmir geyiği |
hangul (cervus cashmiriensis) n.
|
|
95 |
Zoology |
afrika, arabistan veya asya'ya özgü, kavrayıcı olmayan kuyrukları ve birbirine yakın burun delikleri olan bir maymun |
old world monkey n.
|
|
96 |
Zoology |
kanadın ön kenarına yakın bir yerde kese olan (yarasa) |
sack-winged adj.
|
|
97 |
Zoology |
lemur ile yakın akraba olan |
lemurid adj.
|
|
98 |
Zoology |
lemur ile yakın akraba olan |
lemuridous adj.
|
|
99 |
Zoology |
lemur ile yakın akraba olan |
lemuroid adj.
|
|
Botanic |
|
100 |
Botanic |
mazı cinsine yakın benzerliği olan bir bitki cinsi |
thujopsis n.
|
|
101 |
Botanic |
pırasanın yakın akrabası olan yenilebilir bir bitki |
elephant garlic (allium ampeloprasum var. ampeloprasum) n.
|
|
102 |
Botanic |
gerçek maun ağacının yakın akrabası olan orta amerika'ya özgü bir kerestelik ağaç |
honduras mahogany (swietenia macrophylla) n.
|
|
103 |
Botanic |
kökün toprak yüzeyine yakın olan kısmı |
rhizoplane n.
|
|
104 |
Botanic |
üvez benzeri veya üvez ile yakın akraba olan birkaç ağaç türünden biri |
whitebeam n.
|
|
105 |
Botanic |
yapracığının en alt katmanı bitki sapına en alt süperior katmandan daha yakın olan (bitki) |
catadromous adj.
|
|
Breeding |
|
106 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
american pit bull terrier n.
|
|
107 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
staffordshire terrier n.
|
|
108 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
pit bull terrier n.
|
|
109 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
american staffordshire terrier n.
|
|
110 |
Breeding |
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde olan |
in-and-in adj.
|
|
111 |
Breeding |
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde olan |
in-and-in adj.
|
|
Social Sciences |
|
112 |
Social Sciences |
litvanyalılar ile yakın akraba olan ve çoğunlukla letonya'da yaşayan bir halk |
letts n.
|
|
Linguistics |
|
113 |
Linguistics |
urduca'ya yakın olup hintçe'den çok az farklı olan bir konuşma biçimi |
hindostani n.
|
|
114 |
Linguistics |
urduca'ya yakın olan bir konuşma biçimi |
hindustani n.
|
|
115 |
Linguistics |
(yunancada) bir referans noktasından önce bitmeye yakın olan bir eylem veya duruma ait |
perfect adj.
|
|
History |
|
116 |
History |
perslerle yakın akraba olan, eski medya krallığı'nda yaşamış irani bir halk |
mede n.
|
|
Religious |
|
117 |
Religious |
30 kasıma en yakın olan pazar günü |
advent sunday n.
|
|
118 |
Religious |
(kilisede) ölümü yakın olan kimseye verilen şarap ve ekmek |
viaticum n.
|
|
Geography |
|
119 |
Geography |
kuzeybatı rusya'da yer alan ve finlandiya sınırına yakın olan, avrupa'nın ikinci büyük gölü |
lake onega n.
|
|
120 |
Geography |
karanın denize yakın olan kesimi |
seashore n.
|
|
121 |
Geography |
çin'in kuzeydoğusunda yalu nehri'nin ağzına yakın bir şehir olan dandong'un eski ismi |
tan-tung n.
|
|
122 |
Geography |
ispanya'nın ekstremadura özerk bölgesinde bulunan ve portekiz sınırına çok yakın olan bir şehir |
badajoz n.
|
|
123 |
Geography |
fransa-italya sınırında akdeniz'e yakın bir konumda olan, alpler'in güneyinde bir sıradağ |
maritime alps n.
|
|
124 |
Geography |
deniz seviyesine yakın olan |
low-lying adj.
|
|
Geology |
|
125 |
Geology |
tersiyer dönemden yakın olan |
posttertiary adj.
|
|
Military |
|
126 |
Military |
sıçan yolunun düşmana yakın olan ucu |
saphead n.
|
|
Sport |
|
127 |
Sport |
bilardoda masa kenarına bitişik üç topun bulunduğu, özellikle köşeye yakın olan bir veya bir dizi karambol |
nursery n.
|
|
128 |
Sport |
topa o anda sahip olan oyuncuya en yakın kale direği |
near post n.
|
|
129 |
Sport |
fileye yakın olan oyun alanı bölümü |
forecourt n.
|
|
130 |
Sport |
gol pozisyonuna yakın olan oyuncu |
full forward n.
|
|
131 |
Sport |
sahanın kenarlarına yakın olan forvetlerden biri |
wing n.
|
|
132 |
Sport |
vurma yüzeyi dik açıya yakın olan golf sopası |
one iron n.
|
|
133 |
Sport |
sahanın kenar çizgilerinden birine yakın olan |
wide adj.
|
|
134 |
Sport |
(oyunda veya sporda) hedefe yakın olan |
home adj.
|
|
135 |
Sport |
(top fırlatma pozisyonu) sınıra yakın olan |
long adj.
|
|
136 |
Sport |
(krikette) vurucuya çok yakın olan |
silly adj.
|
|
Baseball |
|
137 |
Baseball |
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olan |
shallow adj.
|
|
Ornithology |
|
138 |
Ornithology |
ördek ve yakın akraba olan dalgıç kuşları içeren bir alt familya |
merginae n.
|
|
139 |
Ornithology |
ördek ve yakın akraba olan dalgıç kuşları içeren bir alt familya |
subfamily merginae n.
|
|
Reptiles |
|
140 |
Reptiles |
çöl tosbağasının yakın akrabası olan bir tür tosbağa |
texas tortoise (gopherus berlandieri) n.
|
|
Modern Slang |
|
141 |
Modern Slang |
birine herhangi bir şekilde yakın olma isteği duyulmasına neden olan |
alterous adj.
|
|