Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
own
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"own"
in Turkish English Dictionary : 66 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
own
v.
sahip olmak
2
Common Usage
own
pron.
kendi
General
3
General
own
n.
öz
4
General
own
n.
birine ait olan şey
5
General
own
n.
mal
6
General
own
n.
mülkiyet
7
General
own
v.
itiraf etmek
8
General
own
v.
malı olmak
9
General
own
v.
tanımak
10
General
own
v.
doğrulamak
11
General
own
v.
malik olmak
12
General
own
v.
kabul etmek
13
General
own
v.
kabullenmek
14
General
own
v.
teslim etmek
15
General
own
v.
sahip olmak
16
General
own
v.
elinden tutmak
17
General
own
v.
-in sahibi olmak
18
General
own
v.
(anne hayvan) yavrusunu sahiplenmek
19
General
own
v.
yetkisini kabul etmek
20
General
own
v.
itaat etmek
21
General
own
v.
boyun eğmek
22
General
own
v.
üstünlüğünü kabul etmek
23
General
own
v.
güçlü olmak
24
General
own
v.
üstün olmak
25
General
own
v.
egemen olmak
26
General
own
v.
hakim olmak
27
General
own
v.
baskın gelmek
28
General
own
v.
daha yetenekli olmak
29
General
own
v.
önde olmak
30
General
own
v.
tahakküm kurmak
31
General
own
v.
esir etmek
32
General
own
v.
baskı kurmak
33
General
own
v.
hizmet ettirmek
34
General
own
v.
kolayca yenmek
35
General
own
adj.
özel
36
General
own
adj.
kendine özgü
37
General
own
adj.
birine ait olan
38
General
own
adj.
bir şeye ait olan
39
General
own
adj.
birinin
40
General
own
adj.
bir şeyin
41
General
own
adj.
yakın ilişkili
42
General
own
adj.
doğrudan ilişkili
43
General
own
adj.
yakın akrabası olan
44
General
own
adj.
doğrudan kan bağı bulunan
45
General
own
adj.
kendine ait
46
General
own
adj.
kendi
47
General
own
adv.
kendi
48
General
own
pron.
kendisinin
49
General
own
pron.
kendinin
Trade/Economic
50
Trade/Economic
own
n.
risk kendi rizikosu
Technical
51
Technical
own
v.
sahip olmak
Computer
52
Computer
own
n.
sahip olunanları
Archaic
53
Archaic
own
v.
hak iddia etmek
54
Archaic
own
v.
maliki olduğunu iddia etmek
55
Archaic
own
v.
hak talebinde bulunmak
56
Archaic
own
v.
talep etmek
57
Archaic
own
v.
kendisinin olduğunu iddia etmek
58
Archaic
own
v.
onaylamak
59
Archaic
own
v.
göz yummak
60
Archaic
own
v.
desteklemek
Slang
61
Slang
own
v.
(özellikle video oyunu, yarışma veya maç) yenmek
62
Slang
own
v.
mağlup etmek
63
Slang
own
v.
üstün performans sergilemek
64
Slang
own
v.
(diğerlerinin gözünü korkutacak ölçüde) iyi iş çıkarmak
65
Slang
own
v.
(bilgisayar sistemine) yasa dışı süper kullanıcı erişimi sağlamak
66
Slang
own
v.
(bilgisayar sisteminde) yasa dışı yönetici yetkisi almak
Meanings of
"own"
with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
on one's own
adv.
kendi kendine
General
2
General
dealing own account
n.
kendi hesabına işlem yapma
3
General
master of his own destiny
n.
kendi gemisinin kaptanı
4
General
own funds
n.
öz kaynaklar
5
General
conversion to one's own use
n.
kendi malı gibi kullanma
6
General
one's own fault
n.
kendi suçu
7
General
one's own preference
n.
onun tercihi
8
General
one's own choice
n.
onun tercihi
9
General
one's own preference
n.
kendi tercihi
10
General
one's own choice
n.
kendi tercihi
11
General
own weight
n.
ölü yük
12
General
own weight
n.
zati yük
13
General
deliberate injury to one's own body
n.
kendi kendini sakatlama
14
General
rotation of the earth around its own axis
n.
dünyanın kendi etrafında dönmesi
15
General
rotation of the earth around its own axis
n.
dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi
16
General
own discretion
n.
kendi takdiri
17
General
his/her own fault
n.
kendi hatası
18
General
one's own record
n.
kendi rekoru
19
General
someone's own signature
n.
kendi imzası
20
General
one's own stormy inner world
n.
kendi fırtınalı iç dünyası
21
General
one's own child
n.
öz evlat
22
General
one's own child
n.
öz çocuk
23
General
right to own property
n.
mülkiyet hakkı
24
General
roll-your-own cigarettes
n.
sarma sigara
25
General
roll-your-own cigarettes
n.
kişinin kendi sardığı sigara
26
General
own right
n.
(birinin) kendi hakkı
27
General
own right
n.
(birinin) kendi başarısı
28
General
own right
n.
(birinin) kendi meziyeti
29
General
own right
n.
(birinin) kendi çabası
30
General
own right
n.
(birinin) kendi hesabı
31
General
be one's own man
v.
başına buyruk olmak
32
General
get one's own back
v.
hıncını almak
33
General
pay back in one's own coin
v.
misilleme yapmak
34
General
be in a world of one's own
v.
kendi dünyasında yaşamak
35
General
own something in common
v.
aynı şeye sahip olmak
36
General
be afraid of one's own shadow
v.
gölgesinden korkmak
37
General
live in a world of one's own
v.
kendi dünyasında yaşamak
38
General
come of one's own accord
v.
ayağı ile gelmek
39
General
be on one's own
v.
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak
40
General
be on one's own responsibility
v.
yaptığı şeyden kendisi sorumlu olmak
41
General
have one's own way
v.
kendi bildiğini okumak
42
General
feather one's own nest
v.
köşeyi dönmek
43
General
look after one's own benefits
v.
çıkarlarını gözetmek
44
General
sing one's own praises
v.
övünmek
45
General
take one's own way
v.
bildiğini okumak
46
General
take the law into one's own hands
v.
hakkını kendi eliyle almak
47
General
hold one's own
v.
dayanmak
48
General
keep one's own counsel
v.
fikirlerini kendine saklamak
49
General
know one's own mind
v.
kararlı olmak
50
General
stand on one's own legs
v.
kimseye muhtaç olmamak
51
General
get one's own back on somebody
v.
intikamını almak
52
General
feather one's own nest
v.
avantadan para kazanmak
53
General
own up
v.
itiraf etmek
54
General
leave someone to his own devices
v.
birini kendi haline bırakmak
55
General
be one's own man
v.
yerini korumak
56
General
go one's own way
v.
bildiğinden şaşmamak
57
General
be on one's own
v.
yalnız başına kalmak
58
General
have one's own back on somebody
v.
intikamını almak
59
General
paddle one's own canoe
v.
kendi işini kendi görmek
60
General
be on one's own
v.
başının çaresine bakmak
61
General
live in one's own world
v.
kendi aleminde yaşamak
62
General
come into one's own
v.
kendini göstermek
63
General
be afraid of one's own shadow
v.
kendi gölgesinden korkmak
64
General
stand on one's own two feet
v.
kendi yağıyla kavrulmak
65
General
have the devil's own luck
v.
ballı olmak
66
General
get one's own back
v.
öcünü almak
67
General
be in control of one's own destiny
v.
kendi kaderini tayin etmek
68
General
be preoccupied with one's own troubles
v.
kendi derdine düşmek
69
General
be the master of one's own destiny
v.
kendi kaderini tayin etmek
70
General
get one's own back
v.
cezalandırmak
71
General
have one's own back
v.
intikamını almak
72
General
get one's own back
v.
intikamını almak
73
General
go one's own way
v.
bildiğini okumak
74
General
look out for one's own interests
v.
çıkarlarını gözetmek
75
General
make a rod for one's own back
v.
kaşınmak
76
General
know one's own mind
v.
kendi fikrini bilmek
77
General
get one's own back
v.
acısını çıkarmak
78
General
be on one's own
v.
kendi kendini geçindirmek
79
General
take the law into one's own hands
v.
intikamını almak
80
General
hold one's own
v.
eski durumunu korumak
81
General
stand on one's own feet
v.
kendi yağıyla kavrulmak
82
General
get one's own way
v.
kendi bildiğini okumak
83
General
be thrown back on one's own resources
v.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak
84
General
determine one's own destiny
v.
kendi kaderini tayin etmek
85
General
be one's own master
v.
başına buyruk olmak
86
General
hold one's own
v.
yerini korumak
87
General
feather one's own nest
v.
küpünü doldurmak
88
General
look after one's own interests
v.
çıkarlarını gözetmek
89
General
know one's own mind
v.
ne istediğini bilmek
90
General
blow one's own horn
v.
böbürlenmek
91
General
know one's own mind
v.
emin olmak
92
General
look after one's own comfort
v.
rahatına bakmak
93
General
look out for one's own interests
v.
çıkar gözetmek
94
General
stand on one's own legs
v.
ayakları üzerinde durmak
95
General
stand on one's own legs
v.
kendi ayakları üstünde durmak
96
General
have one's own back on
v.
acısını çıkarmak
97
General
have one's own back on
v.
acısını çıkartmak
98
General
get one's own back on
v.
acısını çıkarmak
99
General
get one's own back on
v.
acısını çıkartmak
100
General
own the values of
v.
değerlere sahip çıkmak
101
General
be unduly attached to one's own opinions
v.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olmak
102
General
determine one's own future
v.
kendi geleceğini belirlemek
103
General
set up one's own business
v.
kendi işini kurmak
104
General
be on one's own
v.
tek başına olmak
105
General
own share
v.
hissesi olmak
106
General
own share
v.
hisse sahibi olmak
107
General
act in one's own name
v.
birinin adına hareket etmek
108
General
cut one's own throat
v.
kendi bindiği dalı kesmek
109
General
own share
v.
hisseye sahip olmak
110
General
stand on one's own feet
v.
kendi ayakları üzerinde durmak
111
General
rotate around one's own axis
v.
kendi ekseni etrafında dönmek
112
General
turn around one's own axis
v.
kendi ekseni etrafında dönmek
113
General
blow one's own horn
v.
yüksekten atmak
114
General
make a rod for one's own back
v.
başını belaya sokacak işler yapmak
115
General
look one's own perspective
v.
(olaya) kendi açısından bakmak
116
General
own partly
v.
kısmen sahip olmak
117
General
own partially
v.
kısmen sahip olmak
118
General
take the law in one's own hands
v.
dizginleri eline almak
119
General
take the law in one's own hands
v.
ipleri eline almak
120
General
hold for one's own account
v.
kendi hesabına alıkoymak
121
General
leave people to their own devices
v.
insanları kendi hallerine bırakmak
122
General
have a mind of one's own
v.
kendi düşüncesine sahip olmak
123
General
have a mind of one's own
v.
kendi fikrine sahip olmak
124
General
give somebody a taste of their own medicine
v.
biriyle anladığı dilden konuşmak
125
General
give somebody a taste of their own medicine
v.
kendi silahıyla vurmak
126
General
give somebody a taste of their own medicine
v.
aynıyla mukabele etmek
127
General
give somebody a taste of their own medicine
v.
aynı şekilde karşılık vermek
128
General
give somebody a dose of their own medicine
v.
biriyle anladığı dilden konuşmak
129
General
give somebody a dose of their own medicine
v.
aynıyla mukabele etmek
130
General
give somebody a dose of their own medicine
v.
kendi silahıyla vurmak
131
General
give somebody a dose of their own medicine
v.
aynı şekilde karşılık vermek
132
General
become one's own boss
v.
kendi patronu olmak
133
General
be one's own boss
v.
kendi patronu olmak
134
General
be one's own boss
v.
kendisinin patronu olmak
135
General
become one's own boss
v.
kendisinin patronu olmak
136
General
toot one's own horn
v.
kendini övmek
137
General
murder one's own sister
v.
kendi kız kardeşini öldürmek
138
General
come into its own
v.
yerine gelmek
139
General
come into its own
v.
hakkını kazanmak
140
General
meet one's own needs
v.
kendi ihtiyacını karşılamak
141
General
pay from one's own pocket
v.
kendi cebinden karşılamak
142
General
endanger one’s own existence
v.
varlığını tehlikeye atmak
143
General
be one's own boss
v.
kendi kendisinin patronu olmak
144
General
handle the crisis in his own way
v.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
145
General
handle the crisis in his own way
v.
krizle kendi yöntemiyle baş etmek
146
General
deal with the crisis in his own way
v.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
147
General
deal with the crisis in his own way
v.
krizle kendi yöntemiyle baş etmek
148
General
break one's own record
v.
kendi rekorunu kırmak
149
General
humiliate a father in front of his own daughter
v.
bir babayı kendi kızının gözleri önünde küçük düşürmek
150
General
make one's own bed
v.
kendi yatağını yapmak
151
General
solve one's own problems
v.
kendi sorunlarını kendi çözmek
152
General
solve one's own problems
v.
sorunlarını kendi başına çözmek
153
General
solve one's own problems
v.
sorunlarını çözmek
154
General
go away on its own
v.
(acı/ağrı) kendiliğinden geçmek
155
General
go away on its own
v.
(acı/ağrı) kendi kendine geçmek
156
General
have his/her own room
v.
kendi odası olmak
157
General
have his/her own room
v.
kendine ait odası olmak
158
General
score an own goal
v.
kendi kalesine gol atmak
159
General
reduce their own sentence
v.
kendi cezalarında indirim almak
160
General
earn one's own money
v.
kendi parasını kazanmak
161
General
hold one's own
v.
eski durumunu korumak
162
General
know one's own limitations
v.
yeteneklerinin sınırlarını bilmek
163
General
hold one's own
v.
kaybı olmamak
164
General
serve one's own interests
v.
kendi çıkarlarına hizmet etmek
165
General
self-own
v.
bir ifade veya eylem yoluyla kasıtsız olarak kendini utandırmak veya zarara sokmak
166
General
in a class of one's own
adj.
benzersiz
167
General
in a class of one's own
adj.
eşsiz
168
General
at one's own risk
adj.
riski kendi kabul ederek
169
General
of his own accord
adj.
kendi arzusuyla
170
General
thinking only of one's own interests
adj.
yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
171
General
own [rare]
adj.
akraba olan
172
General
own [rare]
adj.
kan bağı bulunan
173
General
of one's own accord
adv.
gönüllü
174
General
on one's own
adv.
yalnız
175
General
on one's own
adv.
başkasından yardım görmeden
176
General
at his own valuation
adv.
anlattığına göre
177
General
on my own hook
adv.
kendi başıma
178
General
on its own
adv.
başlı başına
179
General
with its own initiative
adv.
kendi inisiyatifinde olmak üzere
180
General
on one's own
adv.
tek başına
181
General
simply in a class of its own
adv.
sadece kendi türünde
182
General
of one's own free will
adv.
kendiliğinden
183
General
of one's own accord
adv.
kendi rızasıyla
184
General
on one's own responsibility
adv.
kendiliğinden
185
General
on your own
adv.
kendi kendine
186
General
for your own good
adv.
iyiliğin için
187
General
of one's own volition
adv.
kendi iradesiyle
188
General
on one's own initiative
adv.
kendi inisiyatifini kullanarak
189
General
of one's own accord
adv.
kendiliğinden
190
General
in one's own defense
adv.
nefsi müdafaada
191
General
of one's own volition
adv.
gönüllü olarak
192
General
of one's own accord
adv.
istenmeden
193
General
for your own good
adv.
kendi iyiliğiniz için
194
General
by one's own efforts
adv.
bileğinin hakkı ile
195
General
of one's own accord
adv.
kendi isteğiyle
196
General
at his own charges
adv.
kendi hesabına
197
General
on my own
adv.
kendi kendime
198
General
on their own
adv.
kendi kendilerine
199
General
on one's own initiation
adv.
kendi girişimiyle
200
General
of one's own volition
adv.
isteyerek
201
General
on one's own
adv.
kendi başına
202
General
on one's own
adv.
yalnızca
203
General
in her own backyard
adv.
kendi çevresinde
204
General
at one's own expense
adv.
kendi parasıyla
205
General
in his own backyard
adv.
kendi çevresinde
206
General
for your own good
adv.
iyiliğiniz için
207
General
for one's own hand
adv.
kendi çıkarına
208
General
on my own hook
adv.
kendi kendime
209
General
to his own order
adv.
emrine
210
General
at one's own risk
adv.
riski kendine ait olmak üzere
211
General
at the cost of one's own life
adv.
kendi canı pahasına
212
General
at the cost of one's own life
adv.
kendi hayatı pahasına
213
General
at your own risk
adv.
riski size ait olmak üzere
214
General
on his own
adv.
kendinden sorumlu
215
General
on his own
adv.
kendi başına
216
General
on his own
adv.
kendi kendine kalmış
217
General
on their own
adv.
tek başlarına
218
General
on their own
adv.
kendi başlarına
219
General
at its own discretion
adv.
kendi takdirine bağlı olarak
220
General
in his/her own right
adv.
başlı başına
221
General
for its own sake
adv.
onun iyiliği için
222
General
for its own sake
adv.
kendi iyiliği için
223
General
for its own sake
adv.
kendi için
224
General
on his own accord
adv.
kendi arzusuyla
225
General
at its own expense
adv.
kendi harcamasında
226
General
at its own expense
adv.
masrafları kendine ait olmak üzere
227
General
at its own expense
adv.
masrafları kendi karşılayarak
228
General
on one's own hook
adv.
kendi kendine
229
General
on one's own hook
adv.
kendi kendine (yapmak)
230
General
on one's own hook
adv.
kendi başına (yapmak)
231
General
on one's own hook
adv.
bağımsız olarak
232
General
for one’s own pleasure
adv.
kendi zevki için
233
General
on one's own
adv.
kendi hesabına
234
General
to one's own order
adv.
emrine
235
General
for his own pleasure
adv.
kendi zevki için
236
General
on your own
adv.
kendi başınıza
237
General
on your own
adv.
kendi hesabınıza
238
General
on my own behalf
adv.
kendi adıma
239
General
on one's own initiative
adv.
kendi inisiyatifiyle
240
General
on her own
adv.
kendi başına
241
General
at one's own sweet will
adv.
canı isterse
242
General
at one's own sweet will
adv.
nasıl isterse
243
General
at one's own sweet will
adv.
keyfine göre
244
General
at one's own speed
adv.
kendi hızıyla
245
General
on one's own
adv.
bir başına
246
General
on one's own
adv.
kendi başına
247
General
on one's own
adv.
yalnız başına
248
General
in our own
adv.
kendi kendimize
249
General
on one's own account
adv.
kendi yararına
250
General
on one's own account
adv.
kendi çıkarına
251
General
on one's own account
adv.
kendi adına
252
General
on one's own account
adv.
riski kendi kabul ederek
253
General
on one's own account
adv.
riski kendine ait olmak üzere
254
General
on one's own account
adv.
kendi aklıyla
255
General
on one's own account
adv.
kendi gücüyle
256
General
on one's own account
adv.
kendi başına
257
General
on one's own account
adv.
kendiliğinden
258
General
in her own right
adv.
alın teriyle kazanarak
259
General
in his own right
adv.
alın teriyle kazanarak
260
General
in his own right
adv.
hakkıyla
261
General
in its own right
adv.
alın teriyle kazanarak
Phrasals
262
Phrasals
form (one's) own opinion (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi karara varmak
263
Phrasals
form (one's) own opinion (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi fikir edinmek/oluşturmak
264
Phrasals
form (one's) own opinion (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi kanaate varmak
265
Phrasals
own up to
v.
(yaptığı bir şeyi) kabul etmek
266
Phrasals
own up to
v.
üstüne almak
267
Phrasals
own up to
v.
üstlenmek
268
Phrasals
own up (to something)
v.
(bir şeyi) itiraf etmek
269
Phrasals
own up (to something)
v.
(bir şeyi) kabul etmek
270
Phrasals
own up (to something)
v.
(bir şeyi) üstlenmek
Phrases
271
Phrases
in my own conceit
expr.
benim fikrimce
272
Phrases
no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form
expr.
bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin
273
Phrases
that tells its own tale
expr.
bu yeter
274
Phrases
for his own benefit
expr.
babasının hayrına değil
275
Phrases
revolutions devour their own children
expr.
devrimler kendi çocuklarını yer
276
Phrases
each day brings its own bread
expr.
her yeni gün kendi ekmeğini getirir
277
Phrases
everybody looks out his own window
expr.
herkes kendi penceresinden bakar
278
Phrases
every supply creates its own demand
expr.
her arz kendi talebini yaratır
279
Phrases
that tells its own tale
expr.
izaha gerek yok
280
Phrases
with his/her own words
expr.
kendi deyimiyle
281
Phrases
with his/her own words
expr.
kendi sözleriyle
282
Phrases
through one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
283
Phrases
own motive
expr.
kendi saiki
284
Phrases
by one's own lights
expr.
kendi yargılarına göre
285
Phrases
by one's own lights
expr.
kendi görüşlerine göre
286
Phrases
be your own person
expr.
kendin ol
287
Phrases
bring your own device
expr.
kendi cihazını getir
288
Phrases
for his own benefit
expr.
kendi yararına
289
Phrases
on its own behalf
expr.
kendi nam ve hesabına
290
Phrases
through my own eyes
expr.
kendi gözümden
291
Phrases
the victim of its own success
expr.
kendi başarısının kurbanı
292
Phrases
with one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
293
Phrases
no one should be judge in his own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
294
Phrases
no-one is judge in his own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
295
Phrases
one may not be a judge in one’s own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
296
Phrases
in my own way
expr.
kendimce
297
Phrases
on his/her own behalf
expr.
kendi nam ve hesabına
298
Phrases
enter at your own risk
expr.
riskin size ait olduğunu bilerek girin
299
Phrases
on his own head be it
expr.
vebali kendi boynuna
300
Phrases
god's own gift to (something)
expr.
(bir şey) için yaratılmış
301
Phrases
god's own gift to (something)
expr.
allah'ın (bir şeye) bir lütfu/armağanı
302
Phrases
according to one's own lights
expr.
kendi bildiği gibi
303
Phrases
according to one's own lights
expr.
kendine göre
304
Phrases
according to own lights
expr.
doğru olduğuna inandıklarının ışığında
305
Phrases
according to own lights
expr.
doğru bildiklerinin ışığında
306
Phrases
according to own lights
expr.
kendi inançlarına göre
307
Phrases
according to own lights
expr.
kendi öznel yargılarına göre
308
Phrases
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi mesuliyeti altında
309
Phrases
at (one's) own peril
expr.
(birinin) başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak
310
Phrases
at (one's) own peril
expr.
riskini/sorumluluğunu kendisi alarak
311
Phrases
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi sorumluluğu dahilinde
312
Phrases
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyin) mesuliyetini (kendisi) alarak (yapmak)
313
Phrases
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyi kendi) mesuliyeti altında (yapmak)
314
Phrases
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyi) başına gelebileceklerden (kendisi) sorumlu olarak (yapmak)
315
Phrases
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyin) riskini/sorumluluğunu (kendisi) alarak (yapmak)
316
Phrases
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyi kendi) sorumluluğu dahilinde (yapmak)
317
Phrases
to each his/her/their own
expr.
herkesin zevki kendine
318
Phrases
to each his/her/their own
expr.
herkesin fikri kendini bağlar
319
Phrases
to each his/her/their own
expr.
herkesin tercihi kendine
Proverb
320
Proverb
the beacon does not shine on its own base
n.
mum dibine ışık vermez
321
Proverb
the devil looks after his own
minareyi çalan kılıfını hazırlar
322
Proverb
every horse thinks its own pack heaviest
herkes kendi yolunun dikenli olduğunu düşünür
323
Proverb
every horse thinks its own pack heaviest
herkes kendi işinin zor olduğunu düşünür
324
Proverb
every tub must stand on its own bottom
her koyun kendi bacağından asılır
325
Proverb
let every tub stand on its own bottom
her koyun kendi bacağından asılır
326
Proverb
let every man skin his own skunk
kendi işini kendin hallet
327
Proverb
it's an ill bird that fouls its own nest
sadece aptal bir insan yaşadığı yeri çöplüğe çevirip berbat eder
328
Proverb
every mother thinks her own gosling a swan
kuzguna yavrusu şahin görünür
329
Proverb
every horse thinks its own pack heaviest
herkes kendi derdinin en büyük olduğunu düşünür
330
Proverb
every man is the architect of his own fate
her insan kendi kaderinin mimarıdır
331
Proverb
every man is the architect of his own fortune
her insan kendi kaderinin mimarıdır
332
Proverb
every dog barks in his own yard
her horoz kendi çöplüğünde öter
333
Proverb
devil can cite scripture for his own purpose
şeytan ayeti kendi hayrına okur
334
Proverb
devil can quote scripture for his own purpose
şeytan ayeti kendi hayrına okur
335
Proverb
virtue is its own reward
erdemin kendi bir ödüldür
336
Proverb
every bird flies with its own wings
her kuş kendi kanadıyla uçar
337
Proverb
every bird flies with its own wings
her kuş kendi kanatlarıyla uçar
338
Proverb
every man is the architect of his own fate
herkes kendi kaderini kendisi çizer
339
Proverb
know your own faults before blaming others for theirs
iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır
340
Proverb
a man who is his own lawyer has a fool for a client
kendi avukatlığını yapanın aklı kıttır
341
Proverb
a prophet is not without honor save in his own country
düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur
342
Proverb
prophet is not without honor save in his own country
düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur
343
Proverb
a prophet is not without honor save in his own country
insana ne gelirse yakınından gelir
344
Proverb
prophet is not without honor save in his own country
insana ne gelirse yakınından gelir
345
Proverb
men are blind in their own cause
insanlar kendi davalarına körü körüne inanırlar
346
Proverb
men are blind in their own cause
körü körüne inanç aklı da kör eder
347
Proverb
men are blind in their own cause
insanlar kendi inandıklarına kördür
348
Proverb
it is a wise child that knows its own father
babanın kim olduğundan asla emin olamazsın
349
Proverb
it is a wise child that knows its own father
çocuğun akıllısı tanır babasını
350
Proverb
men are blind in their own cause
kimse ayranım/yoğurdum ekşi demez
351
Proverb
men are blind in their own cause
yoğurdum/ayranım ekşidir diyen olmaz
352
Proverb
men are blind in their own cause
kimse inandığı şeye toz kondurmaz
353
Proverb
men are blind in their own cause
inandığın şeyin kusurlarını görmezsin
354
Proverb
let every man skin his own skunk
her koyun kendi bacağından asılır
355
Proverb
a prophet is not without honor save in his own country
bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez
356
Proverb
a prophet is not without honor save in his own country
sakalım yok ki sözüm dinlensin
357
Proverb
it is a wise child that knows its own father
kişinin gerçek babasını kesin olarak bilmesi zordur
358
Proverb
It is a wise child that knows its own father
asla gerçek babanın kim olduğunu kesin olarak bilemezsin
359
Proverb
everyone walks at their own pace
her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
360
Proverb
a prophet is not without honor save in his own country
kimse kendi memleketinde peygamber olamaz
361
Proverb
devil looks after his own
kötüye bir şey olmaz
362
Proverb
every man is his own worst enemy
kişinin en kötü düşmanı kendisidir
363
Proverb
every man is his own worst enemy
kişinin kendinden büyük düşmanı yoktur
364
Proverb
virtue is her own reward
erdemin kendi bir ödüldür
365
Proverb
virtue is her own reward
erdemin kendisi bir ödüldür
366
Proverb
virtue is its own reward
erdemin kendi bir ödüldür
367
Proverb
virtue is its own reward
erdemin kendisi bir ödüldür
Colloquial
368
Colloquial
one's own master
n.
kendi kendisinin efendisi
369
Colloquial
a guy with his own sense of style
n.
tarzı olan bir adam
370
Colloquial
one's own flesh and blood
n.
yakın akraba
371
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) istediği şey
372
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) istediği şekilde
373
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) istediği yoldan
374
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin kendi) tarzında
375
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin kendi) bildiği şekilde
376
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) canının istediği şekilde
377
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin kendi) bildiği yoldan
378
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
birinin (biri/bir şey) üzerindeki kontrolü
379
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
(birinin) bir şey üzerinde kurduğu kontrol
380
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
(birinin birini/bir şeyi) istediği gibi yönetmesi
381
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
(birinin biri/bir şey) üzerinde kurduğu egemenlik
382
Colloquial
a place to call own
n.
evi diyeceği bir yer
383
Colloquial
a place to call own
n.
kendi evi
384
Colloquial
a place to call own
n.
kendine ait bir yer
385
Colloquial
own goal
n.
kendi silahı ile vurulma
386
Colloquial
own goal
n.
kendi topuğuna sıkma
387
Colloquial
own goal
n.
bilmeden kendine zarar verme
388
Colloquial
own goal
n.
bilmeden yakınlarına zarar verme
389
Colloquial
form one’s own civilization
v.
kendi medeniyetini oluşturmak
390
Colloquial
sign one's own death warrant
v.
kendi kendinin başarısızlığına/mahvolmasına vb neden olmak
391
Colloquial
leave to his own devices
v.
kendi kaderine bırakmak
392
Colloquial
find one's own level
v.
kendi yerini bulmak
393
Colloquial
sign one's own death warrant
v.
kendi ölüm fermanını imzalamak
394
Colloquial
find one's own level
v.
kendini bulmak
395
Colloquial
live on one's own
v.
tek başına yaşamak
396
Colloquial
leave to his own devices
v.
yardımsız bırakmak
397
Colloquial
leave to his own devices
v.
yalnız bırakmak
398
Colloquial
find one's own level
v.
yerini bulmak
399
Colloquial
do one's (own) thing
v.
(herkese bakmayıp) kendi seçimlerini yapmak
400
Colloquial
do one's (own) thing
v.
kendi istediği şeyi yapmak
401
Colloquial
think you own the place
v.
sanki babasının yeriymiş gibi davranmak
402
Colloquial
think you own the place
v.
sanki mekanın sahibiymiş gibi davranmak
403
Colloquial
think you own the place
v.
burnu büyük tavırlar sergilemek
404
Colloquial
think you own the place
v.
kibirli davranmak
405
Colloquial
think you own the place
v.
kendinden fazla emin davranmak
406
Colloquial
roll (one's) own
v.
tütün sarmak
407
Colloquial
roll (one's) own
v.
kendi sigarasını sarmak
408
Colloquial
roll your own
v.
tütün sarmak
409
Colloquial
roll your own
v.
kendi sigarasını sarmak
410
Colloquial
be someone's (own) lookout [uk]
v.
birinin (kendi) problemi olmak
411
Colloquial
be someone's (own) lookout [uk]
v.
birinin (kendi) sorunu olmak
412
Colloquial
be someone's (own) lookout [uk]
v.
birinin (kendi) suçu olmak
413
Colloquial
be someone's (own) lookout [uk]
v.
birinin (kendinden) kaynaklı bir sorun/problem olmak
414
Colloquial
get your (own) way
v.
(kendi) bildiğini okumak
415
Colloquial
get your (own) way
v.
canının istediğini yapmak
416
Colloquial
get your (own) way
v.
istediği gibi at koşturmak
417
Colloquial
get your (own) way
v.
nasıl bilirse öyle yapmak
418
Colloquial
get your (own) way
v.
(kendi) bildiği gibi yapmak
419
Colloquial
have your (own) way
v.
(kendi) bildiğini okumak
420
Colloquial
have your (own) way
v.
canının istediğini yapmak
421
Colloquial
have your (own) way
v.
istediği gibi at koşturmak
422
Colloquial
have your (own) way
v.
nasıl bilirse öyle yapmak
423
Colloquial
have your (own) way
v.
(kendi) bildiği gibi yapmak
424
Colloquial
have it (all) your (own) way
v.
(kendi) bildiğini okumak
425
Colloquial
have it (all) your (own) way
v.
canının istediğini yapmak
426
Colloquial
have it (all) your (own) way
v.
istediği gibi at koşturmak
427
Colloquial
have it (all) your (own) way
v.
nasıl bilirse öyle yapmak
428
Colloquial
have it (all) your (own) way
v.
(kendi) bildiği gibi yapmak
429
Colloquial
have things (all) your (own) way
v.
(kendi) bildiğini okumak
430
Colloquial
have things (all) your (own) way
v.
canının istediğini yapmak
431
Colloquial
have things (all) your (own) way
v.
istediği gibi at koşturmak
432
Colloquial
have things (all) your (own) way
v.
nasıl bilirse öyle yapmak
433
Colloquial
have things (all) your (own) way
v.
(kendi) bildiği gibi yapmak
434
Colloquial
have everything (all) your (own) way
v.
(kendi) bildiğini okumak
435
Colloquial
have everything (all) your (own) way
v.
canının istediğini yapmak
436
Colloquial
have everything (all) your (own) way
v.
istediği gibi at koşturmak
437
Colloquial
have everything (all) your (own) way
v.
nasıl bilirse öyle yapmak
438
Colloquial
have everything (all) your (own) way
v.
(kendi) bildiği gibi yapmak
439
Colloquial
have your (own) way
v.
(kendi) istediğini yapmak
440
Colloquial
get your (own) way
v.
(kendi) istediğini yapmak
441
Colloquial
hold own
v.
eski durumunu korumak
442
Colloquial
hold own
v.
yerini korumak
443
Colloquial
hold own
v.
dayanmak
444
Colloquial
hold own
v.
kaybı olmamak
445
Colloquial
hold own
v.
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak
446
Colloquial
one's own flesh and blood
expr.
aynı kandan
447
Colloquial
in one's own right
expr.
bağımsız olarak
448
Colloquial
for one's own sake
expr.
birinin hatırına
449
Colloquial
devil's own job
expr.
deveye hendek atlatmaktan daha zor
450
Colloquial
pick on someone your own size!
expr.
dişine göre birini bul!
451
Colloquial
find your own way home
expr.
eve dönüş yolunu kendin bul
452
Colloquial
to each his own
expr.
herkesin zevki kendine
453
Colloquial
of one's own accord
expr.
gönüllü olarak
454
Colloquial
of one's own accord
expr.
gönlüyle
455
Colloquial
off own bat
expr.
kendi inisiyatifinde
456
Colloquial
at your own game
expr.
kendi oyunuyla
457
Colloquial
live your own life
expr.
kendi hayatını yaşa
458
Colloquial
for her own benefit
expr.
kendi yararına
459
Colloquial
in its own right
expr.
kendi içinde
460
Colloquial
off own bat
expr.
kendi sorumluluğunda
461
Colloquial
use your own mind
expr.
kendi kafanı kullan
462
Colloquial
at your own game
expr.
kendi oyununda
463
Colloquial
of one's own accord
expr.
kendiliğinden
464
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi yeteneği sonucunda
465
Colloquial
one's own flesh and blood
expr.
kanından
466
Colloquial
in your own words
expr.
kendi sözcüklerinizle
467
Colloquial
in his/her own way
expr.
kendine göre
468
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi çabası sonucunda
469
Colloquial
with her own money
expr.
kendi parasıyla
470
Colloquial
on my own
expr.
kendı ayaklarımın üstünde
471
Colloquial
of one's own accord
expr.
kendi isteğiyle
472
Colloquial
with his own money
expr.
kendi parasıyla
473
Colloquial
well go your own way
expr.
ne halin varsa gör
474
Colloquial
at own expense
expr.
kendi hesabına
475
Colloquial
at own charge
expr.
kendi hesabına
476
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi çabasıyla
477
Colloquial
use your own mind
expr.
kendi aklını kullan
478
Colloquial
on one's own terms
expr.
kendi tercihleri göre
479
Colloquial
in its own right
expr.
özünde
480
Colloquial
on one's own hook
expr.
kendi kendine
481
Colloquial
on one's own terms
expr.
kendi koşullarına göre
482
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi hesabına
483
Colloquial
on one's own
expr.
kendi başına
484
Colloquial
on one's own hook
expr.
kendi girişimiyle
485
Colloquial
in its own right
expr.
kendi çapında
486
Colloquial
well go your own way
expr.
ne bok yersen ye
487
Colloquial
have it your own way
expr.
kafana göre
488
Colloquial
have it your own way
expr.
ne halin varsa gör
489
Colloquial
on one's own hook
expr.
kendi başına
490
Colloquial
off own bat
expr.
kimseye danışmadan
491
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi başına
492
Colloquial
in his/her own way
expr.
kendince
493
Colloquial
for your own good
expr.
senin iyiliğin için
494
Colloquial
on one's own
expr.
tek başına
495
Colloquial
on one's own
expr.
yalnız
496
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) dünyasında
497
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
çevresinden habersiz
498
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) çevresine duyarsız
499
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) hayal/düşünce dünyasında
500
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) aleminde
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of own
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy