ağır - Turco Inglés Diccionario
Historia

ağır



Significados de "ağır" en diccionario inglés turco : 150 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ağır serious adj.
ağır slow adj.
ağır weighty adj.
ağır heavy adj.
ağır severe adj.
General
ağır difficult adj.
ağır not fast adj.
ağır musty adj.
ağır scornful adj.
ağır remiss adj.
ağır unobliging adj.
ağır lumbering adj.
ağır strenuous adj.
ağır thick adj.
ağır cumbrous adj.
ağır serious minded adj.
ağır close adj.
ağır deep adj.
ağır heavier adj.
ağır serious adj.
ağır precious adj.
ağır cutting adj.
ağır drudging adj.
ağır distant adj.
ağır measured adj.
ağır unwieldy adj.
ağır stiff adj.
ağır weighty adj.
ağır offensive adj.
ağır hard adj.
ağır inert adj.
ağır deliberate adj.
ağır unwholesome adj.
ağır heavyweight adj.
ağır fabian adj.
ağır lazy adj.
ağır harsh adj.
ağır hurtful adj.
ağır smashing adj.
ağır sluggish adj.
ağır ponderous adj.
ağır hefty adj.
ağır slashing adj.
ağır dense adj.
ağır onerous adj.
ağır toilsome adj.
ağır sweaty adj.
ağır acute adj.
ağır oppressive adj.
ağır bovine adj.
ağır slow moving adj.
ağır indigestible adj.
ağır arduous adj.
ağır high adj.
ağır lag adj.
ağır repressive adj.
ağır contemptuous adj.
ağır dignified adj.
ağır sharp adj.
ağır viscous adj.
ağır cumbersome adj.
ağır dull adj.
ağır biting adj.
ağır pedestrian adj.
ağır dilatory adj.
ağır slow adj.
ağır burdensome adj.
ağır strong adj.
ağır laggard adj.
ağır stodgy adj.
ağır hulking adj.
ağır grave adj.
ağır plodding adj.
ağır prosy adj.
ağır grievous adj.
ağır slack adj.
ağır massive adj.
ağır nasty adj.
ağır rich adj.
ağır languid adj.
ağır muzzy adj.
ağır toilful adj.
ağır leaden adj.
ağır severer adj.
ağır severest adj.
ağır stuffy adj.
ağır tardy adj.
ağır heavy adj.
ağır clunky adj.
ağır easy adj.
ağır back-breaking adj.
ağır girthy adj.
ağır unwieldly adj.
ağır airless adj.
ağır chargeous [obsolete] adj.
ağır unhasty adj.
ağır languid adj.
ağır ernestful [obsolete] adj.
ağır unsexy adj.
ağır wingless adj.
ağır hazy adj.
ağır mortal adj.
ağır lumberly adj.
ağır lumbersome adj.
ağır lumping adj.
ağır lumpish adj.
ağır grievous adj.
ağır heavisome [dialect] adj.
ağır long adj.
ağır importunable [obsolete] adj.
ağır costive adj.
ağır cothurnate adj.
ağır cumbersome [dialect] adj.
ağır portentous adj.
ağır findy [obsolete] adj.
ağır flourishy adj.
ağır plumbean adj.
ağır plumbeous [rare] adj.
ağır cruel adj.
ağır pressitant [obsolete] adj.
ağır snaily adj.
ağır sodden adj.
ağır sodden-witted adj.
ağır pokey adj.
ağır poky adj.
ağır supercool adj.
ağır superincumbent adj.
ağır gross adj.
ağır rank adj.
ağır seriously adv.
ağır badly adv.
ağır severely adv.
ağır heavily adv.
ağır slowly adv.
ağır hy (heavy) abrev.
Colloquial
ağır square adj.
ağır moby adj.
Idioms
ağır a bit thick adj.
ağır heavy going adj.
ağır heck of a expr.
Trade/Economic
ağır onerous adj.
ağır soft adj.
Law
ağır grave adj.
Music
ağır pesante adj.
Archaic
ağır sweer [scotland] v.
ağır saturnine adj.
Slang
ağır ball-busting adj.
ağır pukey adj.
ağır pukoid adj.
ağır rasty adj.

Significados de "ağır" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ağır tiryaki heavy smoker n.
General
ağır yük incubus n.
ağır bir vuruşun çıkardığı ses thump n.
ağır eleştiri philippic n.
ağır makineli tüfek heavy machine gun n.
ağır ve sıkıcı iş drudgery n.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse drudge n.
ağır ağır yeme nibbling n.
ağır ceza harsh penalty n.
ağır hidrojen deuterium n.
ağır darbe nasty blow n.
ağır hastalık serious disease n.
ağır hareket drag n.
ağır eleştiri razz n.
ağır kayıp great losses n.
ağır düşme sesi whomp n.
ağır ceza grueling n.
ağır hidrojenli su heavy water n.
çok ağır söyleyiş drawl n.
ağır krema heavy cream n.
ağır silahlar artillery n.
ağır benzin heavy petrol n.
ağır/suç oluşturan ihmal criminal neglect n.
ağır iş drudge n.
ağır yük burden n.
ağır basma preponderating n.
ağır iş manual labor n.
sudan daha ağır olup batma durumu negative buoyancy n.
ağır iş moil n.
ağır iş plodding n.
ağır iş burden n.
ağır yakıt heavy fuel n.
ağır günah deadly sin n.
ağır yük arbasına koşulan kuvvetli beygir drayhorse n.
ağır hastalık fatal disease n.
ağır basma preponderance n.
ağır hasar heavy damage n.
ağır eleştiri scorcher n.
ağır yük heavy goods n.
ağır hareketlilik jog trot n.
ağır bir topla oynanan bir oyun bowling n.
ağır sıklet heavyweight n.
matem çanı gibi ağır ağır çalma knelling n.
ortaçağda kullanılan ağır topuz mace n.
ağır söz strong language n.
ağır süvari dragoon n.
ağır yük asansörü hoist n.
ağır ihanet high treason n.
ağır sözler harsh words n.
abd'nin batı kıyısının kuzeyinden güneyi açıklarına yönelen geniş, soğuk ve ağır okyanus akıntısı california current n.
ağır iş hard work n.
ağır silah heavy weapon n.
ağır top big gun n.
ağır ceza severe punishment n.
ağır uyku deep sleep n.
ağır eleştiri hatchet job n.
ağır eleştiri slash n.
ağır iş gruelling n.
suya düşen ağır bir cismin çıkardığı ses plop n.
ağır parçacık heavy particle n.
ağır suç türünden flagitiousness n.
ağır iş yapan kimse drudger n.
ağır suç felony n.
orak biçimli ağır kılıç falchion n.
ağır/kötü koku foul smell n.
ağır yük surcharge n.
ağır ve sesli bir vuruş thump n.
ağır toplar ordnance n.
ağır akan su slow flowing water n.
ağır iş drudgery n.
ağır deri heavy leather n.
ağır işte çalışan kimse drudge n.
hindistan polisi tarafından kullanılan uzun ağır bambu’dan yapılmış bir cop lathi n.
ağır hareket eden kimse laggard n.
ağır basma overweight n.
ağır silahlar (top gibi) artillery n.
ağır top a big gun n.
ağır toprak heavy soil n.
ağır eleştiri animadversion on n.
ağır ağır konuşma drawl n.
ağır araç heavy vehicle n.
ağır para cezası heavy fine n.
ağır hakaret invectiveness n.
ağır ceza hard labour n.
ağır işçi manual laborer n.
ağır ticari vasıta commercial motor vehicle n.
ağır silahlar heavy guns n.
ağır trafik heavy traffic n.
ağır sopa waddy n.
kaba veya ağır bir söz yerine aynı anlamı veren daha hafif bir söz söyleyen euphemist n.
ağır ceza servitude n.
ağır iyonlar heavy ions n.
ağır top important person n.
ağır devirli motor low speed engine n.
ağır ceza hard labor n.
ağır kil heavy clay n.
ağır yük arabasıyla yük taşıma ücreti drayage n.
ağır petrol reservi heavy oil n.
ağır çalıştırma punishment n.
en ağır kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) brunt n.
ağır kimse laggard n.
ağır metal zehirlenmesi heavy metal poisoning n.
ağır çay ziyafeti high tea n.
ağır basma predominance n.
ağır yağ heavy oil n.
ağır gidiş crawl n.
ağır ağır konuşma drawling n.
ağır ve sesli bir indiriş thump n.
suçlamanın en ağır kısmı gravamen n.
daha ağır graver n.
ağır iş slavery n.
ağır endüstri heavy industry n.
ağır yük weight cargo n.
ağır yük arabasıyla taşıma drayage n.
ağır kaza severe accident n.
ağır işler verilerek yorulma jading n.
ağır adam man who acts slowly n.
ağır eleştiri harsh criticism n.
ağır hakaret invective n.
ağır ağır atılan adımların sesi clump n.
ağır ateşli silah siperi terreplein n.
ağır hapis cezası penal servitude n.
ağır hapis penal servitude n.
ağır haksızlık gross injustice n.
ağır vasıta heavy vehicle n.
ağır yoğunluk heavy density n.
ağır hasta extremely sick n.
ağır hasta very sick n.
ağır hasta really sick n.
ağır eleştiri hypercriticism n.
ağır çalışma şartları heavy working conditions n.
ağır yakıtlar heavy fuel oils n.
ağır kayıplar heavy losses n.
ağır kayıplar severe losses n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medical evacuation n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medevac n.
ağır bilanço heavy loss n.
ağır yaralanma horrendous injury n.
ağır iş yükü heavy work load n.
ağır kayıp heavy loss n.
ağır yaralanma severe injury n.
ağır ekonomik kriz severe economic crisis n.
ağır yaralanma serious injury n.
ağır kamyon heavy truck n.
ağır depresyon deep depression n.
ağır tonajlı heavy tonnage n.
ağır depresyon severe depression n.
ağır travma major trauma n.
ağır şartlar appalling conditions n.
ağır şartlar harsh conditions n.
ağır şartlar severe conditions n.
ağır travma severe trauma n.
ağır şartlar difficult conditions n.
ağır şartlar treacherous conditions n.
ağır şartlar hard conditions n.
ağır zarar grave harm n.
ağır zarar severe damage n.
ağır zarar severe loss n.
ağır zarar severe injury n.
ağır tahrik severe provocation n.
ağır tahrik aggravated provocation n.
ağır tahrik extreme provocation n.
ağır sanayi heavy industry n.
ağır bedel heavy price n.
ağır konular heavy matters n.
ağır konu weighty matter n.
ağır konular weighty matters n.
ağır hasar görmüş hard-hit n.
ağır bir suçtan dolayı hapiste yatmış kimse ex-convict n.
ağır zeka geriliği serious-heavy imbecility n.
ağır adam serious-minded man n.
ağır işte çalışan drudge n.
ağır iş fatigue n.
ağır beton strüktür massive concrete structure n.
ağır kazma navvy pick n.
(belli bir kilodan) ağır overweight n.
ağır yaptırım severe sanction n.
ağır yük heavy burden n.
ağır hasta çocuklara tahsis edilen bakımevi children's hospice n.
ağır eleştiri bitter criticism n.
ağır eleştiri trenchant criticism n.
ağır eleştiri severe criticism n.
ağır eleştiri heavy criticism n.
ağır eleştiri serious criticism n.
ağır eleştiri strong criticism n.
ağır eleştiri sharp criticism n.
ağır eleştiri fierce criticism n.
ağır eleştiri strident criticism n.
ağır sorumluluk weighty responsibility n.
ağır uyuşturucu hard drug n.
ağır sorumluluk heavy responsibility n.
ağır işçi slogger n.
ağır misafir very important guest n.
ağır hareket slow movement n.
ağır makyaj heavy make-up n.
ağır suçluluk duygusu a strong feeling of guilt n.
ağır eleştiri brickbat n.
ağır iftira gross slander n.
ağır bir eleştiri a heavy criticism n.
ağır egzersiz heavy exercise n.
çok ağır hakaret gross insult n.
ağır ceza severe penalty n.
abd'nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran ve soğuk havanın egemen olduğu kuzey bölgesi rust belt n.
ağır yakıt yanıkları heavy fuel burns n.
ağır ve haksız eleştiri strong and unfair criticism n.
ağır iş yükü heavy job workload n.
şiddetli/ağır/sert hava şartları extreme weather conditions n.
bir çift ağır/büyük ayakkabı a pair of heavy shoes n.
yükte hafif pahada ağır light in weight but heavy in value n.
ağır hizmet şartları severe service conditions n.
ağır hizmet koşulları severe service conditions n.
ağır çekim slow-mo n.
ağır çekim slo-mo n.
ağır cisim heavy object n.
ağır/sağlam biçimde takviye edilmiş sınır heavily fortified border n.
ağır darbe death blow n.
ağır işitme deafness n.
ağır ve sıkıcı iş donkey work n.
ağır çubuk waddy n.
ağır iş grueling n.
ağır ceza gruelling n.
ağır parfüm heavy perfume n.
sandal ağacından yapılan ağır parfüm chypre n.
uykusu ağır kimse heavy sleeper n.
şartları çok ağır olmayan hapishane club fed n.
ağır basan dürtü overriding drive n.
ağır öğrenen kimse a slow learner n.
ağır eleştiri vitriol n.
ağır ağır gelişme slow build up n.
ağır şaka snark n.
ağır basma durumu overridingness n.
ağır yemek heavy dish n.
ağır ağır imha etme absumption [obsolete] n.
ağır ve tempolu koşu jogging n.
ağır depresyon cafard n.
ağır okuma poor reading n.
kral tantalus'un sonsuz açlık ve susuzluğa mahkum edilmesi gibi ağır ceza tantalism n.
toplumdan dışlanma ve ağır iş cezası içeren mahkumiyet reclusion n.
ideal ya da ahlaki boyutundan ziyade faydacı ve pratik yönü ağır basan realistic n.
dilin ağır olması causticity n.
ağır dil causticness n.
filipinler'de kullanılan, uzun, ağır, tek kenarlı pala bolo n.
ağır bacakları olan dar ve uzun yemek masası refectory table n.
ağır yemekler fattening dishes n.
ağır ve kutsal görev remorse [obsolete] n.
karmaşık ve ağır hikaye toughy n.
karmaşık ve ağır hikaye toughie n.
ağır aksak yürüyen kimse trudger n.
ağır aksak yürüyen kimse slogger n.
ağır aksak yürüyen kimse plodder n.
ağır bir darbe tonk n.
ağır kapılar için kullanılan bir menteşe tipi anchor and collar n.
ağır yük taşıyan kimse atlas n.
izin verilenden fazla/ağır bagaj excess baggage n.
izin verilenden fazla/ağır valiz excess baggage n.
ağır top eight-hundred-pound gorilla n.
eskrimde kullanılan en ağır kılıç türü épée n.
ağır palto bang-up n.
ağır işler yapan kimse jack n.
ağır top kahuna n.
hindistan polisi tarafından kullanılan uzun ağır bambu’dan yapılmış bir cop lathee n.
ağır sopa battero n.
ağır söz violence n.
dokuma tezgahında asılı duran ağır çubuk batton n.
çanı ağır ağır çalan kimse knoller n.
orta ve güney amerika'da şeker kamışı, gür çalılıklar gibi bitkileri kesmek için kullanılan büyük ve ağır bıçaklı bir pala machete n.
ağır yaralı olma maimedness n.
ağır tempoda dans measure n.
ağır darbe mall n.
ahşap veya kurşundan yapılan ağır çekiç veya tokmak malle n.
ağır sopa waddie n.
ağır çubuk waddie n.
vagonda ağır yükler taşıyan kimse wagoner n.
ağır olmama (yiyecek) liteness n.
ağır bir tür kırbaç black snake n.
ağır bir tür kırbaç blacksnake n.
uzun ve ağır bir tür kırbaç blacksnake whip n.
avustralyalı aborijinlerin kullandığı sivri uçlu ağır bir silah türü leeangle n.
ağır silahla donanmış asker man-at-arms n.
ağır silahla donanmış orta çağ süvarisi man-at-arms n.
ağır işçi hack n.
ağır yenilgi hammering n.
ağır darbe whop n.
ağır darbe wop n.
ağır darbenin çıkardığı ses wop n.
ağır darbe whap n.
ağır darbenin çıkardığı ses whap n.
sebepsiz ve ağır prosedür why-not [obsolete] n.
kulağı ağır işiten kimseler hard of hearing n.
ağır işçilikle yapılmış hard-labored n.
uç kısmı metalden yapılmış ağır sopa formunda silah maul n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların hastaneye tahliye edilmesi için kullanılan helikopter medevac n.
(gemiler arasında) ağır bir halatı çekmek için kullanılan daha hafif halat messenger n.
ağır silahlarda kullanılan bir açısal ölçüm birimi mil n.
kalın tabanlı ve ağır bir ayakkabı work shoe n.
ağır veya uzun süreli kullanımda güvenilir çalışan şey workhorse n.
ağır ayakkabı brogan shoe n.
ağır bir tür ayakkabı brogue shoe n.
ağır alkollü bira hummingale n.
ağır eleştiri hypercritic [obsolete] n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericord n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericorde n.
ağır ve zor işler yapan kimse galley slave n.
ağır dayak lounder n.
ağır giden şey lug n.
ağır kimse lumpkin n.
ağır yaşamlar heavy lives n.
pahada ağır varlıklar rich n.
ağır adım sesi clamp n.
birmanyalıların kullandığı büyük ve ağır bir tür bıçak dah n.
ağır işlerde kullanılan hayvanların koşum takımı gulf n.
uzun ve ağır sörf tahtası big gun n.
paraşütle ağır yük dağıtma sistemi heavy drop n.
ağır hammadde üretimi heavy industry n.
ağır şeyler kaldırma heavy lifting n.
aşırı ağır şey heavy weight n.
ortalamadan ağır kimse heavyweight n.
ortalamadan ağır şey heavyweight n.
yoğun ve ağır hava murk n.
ağır darbe oner n.
ağır basan şey overbalance n.
ağır gelen şey overbalance n.
kıyıda yuvarlanan uzun ağır dalga roller n.
bedeli ağır hareket russian roulette n.
ağır itham diatribe n.
ağır tenkit diatribe n.
geniş ve ağır yumruk clubfist n.
ağır ayakkabı clumper n.
(savaş gemilerinde denizcilerin kullandığı) kısa ve ağır bir kılıç cutlas n.
ağır ve sıkıcı iş donkey-work n.
ağır ve sıkıcı iş draft-mule work [us] n.
ağır ve sıkıcı iş draft-mule work [us/canada] n.
ağır ağır konuşan kimse drawler n.
ağır ağır konuşma drawlingness n.
ağır işte çalışan kimse dray horse n.
ağır ağır çalışan kimse dretch [dialect] [uk/scotland] n.
ağır iş yapan kimse drevil n.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse drone n.
ağır iş yapan kimse drone n.
ağır iş drudge n.
ağır iş drudgism n.
ağır işte çalışan kimse packhorse [obsolete] n.
romalı bir piyadenin taşıdığı ağır mızraklar pila n.
halkı ağır vergilerle ezen yağmacı poller [obsolete] n.
orak biçimli ağır kılıç fauchion n.
orak biçimli ağır kılıç faulchion n.
enli ve ağır kılıç faulchion n.
ağır zeka geriliği feeblemindedness n.
ağır tenkit invection [obsolete] n.
ağır eleştiren kimse inveigher n.
ağır eleştiren kimse inveigler n.
ağır darbe paddywhack [obsolete] n.
afrika'nın doğusuna özgü ağır bir bıçak panga n.
ağır ceza penance [obsolete] n.
ağır silahlı süvarinin taşıdığı küçük dar flama penoncelle n.
ağır kasvet dead n.
ağır yük dead weight n.
ağır sorumluluk dead weight n.
ağır dönem dog days n.
ağır imtihan fire n.
ağır darbe floorer n.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse flunkey n.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse flunky n.
(klasör) büyük ve ağır olma foliosity n.
ağır ve yoğun killi toprak gault n.
ağır ve yoğun killi toprağı kazan kimse gaulter [dialect] n.
ağır sınav gauntlet n.
(atın) ağır adımlarının sesi plod n.
ağır ve riskli bir bahse girme plunge n.
ağır harcamanın altına girme plunge n.
ağır basma predominancy n.
daha ağır kısım preponderance n.
ağır kısım preponderancy n.
ağır basma preponderation n.
daha ağır kısım preponderation n.
ağır işte çalışan kimse scrub n.
ağır işte çalışan emekçi scrub n.
yarı ağır su semiheavy water n.
oksijen atomunun bir hidrojen ve bir döteryuma bağlı olduğu ağır su türü semiheavy water n.
ağır darbe siserara [dialect] n.
ağır darbe siserary [dialect] n.
ağır deri hastalığı crud n.
oya işine uygun ağır damasko kumaş crumbcloth n.
ağır darbe slam n.
ağır eleştiri slam n.
ağır eleştiri içeren saldırı slating n.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse slave n.
ağır hareket eden şey slow n.
ağır ilerleme slow lane n.
ağır kimse slowback [obsolete] n.
ağır darbe smite n.
ağır vaka severe case n.
ağır nakliyat heavy haulage n.
ağır yük nakliyatı heavy haulage n.
ağır yenilgi beatdown n.
ölçümlerde kullanılan ağır nesne poise n.
ağır buhran prostration n.
(yumuşak ve ağır nesne) ani düşüş squash n.
(yumuşak ve ağır nesne) yere çakılma squash n.
ağır darbe squat n.
kağnı gibi ağır hareket eden tip stodge n.
çok ağır nesne superheavyweight n.
çok ağır yük superload n.
ağır cismin yere düşme sesi thud n.
ağır deri ayakkabı (erkek) brogue n.
ağır aksan brogue n.
altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb) be overwhelmed with v.
ağır basmak turn the scale v.
ağır yenilgiye uğratmak hammer v.
ağır davranmak dawdle v.
ağır bir şekilde eleştirmek slam v.
ağır basmak outweigh v.
ağır konuşmak drawl v.
ağır adımlarla yürümek stalk v.
ağır ve gürültülü bir şekilde indirmek thump v.
ağır hasta son günlerini yaşamak sink fast v.
ağır yara almak be heavily wounded v.
ağır yara almak be badly injured v.
ağır basmak preponderate v.
ağır gelmek preponderate v.
ağır iş yapmak drudge v.
ağır basmak overbear v.
ağır adımlarla yürümek plod along v.
ağır ağır çalmak (çanı) toll v.
ağır ağır çalmak (çan) toll v.
ağır eleştirmek razz v.
yükte daha ağır çekmek outbalance v.
ağır bir dille eleştirmek chew up v.
ağır basmak have strong influence v.
kafasına ağır bir darbe indirmek brain v.
saldırının en ağır kısmını çekmek bear the brunt of v.
ağır işitmek be hard of hearing v.
ağır iş yapmak grub v.
ağır nota çıkarmaya çalışmak pick out v.
kapağı kapalı ve ağır ateşte pişirmek stew v.
ağır ve sıkıcı bir iş yapmak drudge v.
ağır biçimde suçlamak chastise v.
ağır basmak overbalance v.
ağır çalışmak plod v.
ağır eleştirmek rap somebody over the knuckles v.
ağır eleştirmek score v.
ağır davranmak move slowly v.
ağır bir cisimle vurmak bludgeon v.
ağır konuşmak have a rough tongue v.
ağır ağır ve güçlükle ilerlemek wade through v.
ağır adımlarla yürümek pound v.
ağır basmak predominate v.
ağır basmak override v.
ağır ilerlemek plod v.
ağır bir yenilgiye uğratmak (büyük bir orduyla) overwhelm v.
ağır konuşmak scorch v.
ağır adımlarla yürümek tramp v.
ağır ezgi fıstıki makam konuşmak drawl v.
ağır sopa ile vurmak waddy v.
ağır suç işlemek commit a serious crime v.
ağır konuşmak say some hard things v.
ağır çekmek preponderate v.
altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb) be overwhelmed by v.
ağır yürümek plod v.
ağır ve gürültülü bir şekilde vurmak thump v.
ağır söylemek use hard words v.
ağır eleştirmek slash v.
ağır yara almak be injured seriously v.
ağır çekmek be heavy v.
ağır gelmek find something difficult v.
ağır basmak have a nightmare v.
ağır ağır yürümek stomp v.
kulağı ağır işitmek be hard of hearing v.
ağır kaçmak be offensive v.
ağır ağır çıkmak trudge up v.
ağır adımlarla yürümek clump v.
ağır basmak loom large in v.
ağır suç işlemek commit a serious offense v.
ağır çekmek heavy v.
en ağır hasarı görmek take the hardest strike v.
ağır hasta olmak be in a bad way v.
ağır ağır azalmak waste away v.
ağır işler yapmak drudge v.
ağır eleştirmek scorch v.
ağır basmak militate v.
ağır çalışmak sweat v.
ağır vergi koymak overtax v.
ağır çekmek outbalance v.
ağır gelmek offend somebody's feelings v.
ağır ya da düzgün adımlarla yürümek pace v.
daha ağır gelmek outweigh v.
ağır ağır koşmak jog v.
ağır kriz geçirmek go through a grave crisis v.
ağır krize sokmak throw into grave crisis v.
ağır krize girmek go into a grave crisis v.
ağır kayıplar vermek suffer heavy losses v.
ağır kayıplara uğramak suffer heavy losses v.
ağır kayıplar verdirmek inflict heavy losses v.
ağır bir travma geçirmek go through a severe trauma v.
ağır bir travma geçirmek suffer a severe trauma v.
ağır darbe indirmek deliver big blow v.
ağır darbe indirmek strike big blow v.
ağır darbe indirmek deliver major blow v.
ağır darbe indirmek deal major blow v.
ağır darbe indirmek deal big blow v.