difficult - Turco Inglés Diccionario
Historia

difficult

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "difficult" en diccionario turco inglés : 28 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
difficult adj. çetin
difficult adj. zor
difficult adj. zorlu
General
difficult adj. çatal
difficult adj. inatçı
difficult adj. geçimsiz
difficult adj. titiz
difficult adj. pürüzlü
difficult adj. müşkülpesent
difficult adj. zahmetli
difficult adj. güç
difficult adj. meşakkatli
difficult adj. huysuz
difficult adj. müşkül
difficult adj. kazık
difficult adj. ağır
difficult adj. belalı
difficult adj. zor beğenen
difficult adj. zor
difficult adj. güçbeğenir
difficult adj. anlaması zor
difficult adj. kafa karıştırıcı
difficult adj. belirsiz
difficult adj. elde etmesi zor
difficult adj. üretmesi zor
difficult adj. acıtan
difficult adj. utandıran
difficult adj. zorluklarla dolu

Significados de "difficult" con otros términos en diccionario inglés turco: 179 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
making difficult n. güçleştirme
General
difficult position n. açmaz
making more difficult n. ağırlaştırma
difficult times n. zor zamanlar
difficult period n. zor günler
difficult childhood n. zor çocukluk
difficult situation n. zor durum
difficult conditions n. ağır şartlar
difficult person n. zor insan
difficult decision n. zor karar
difficult question n. zor soru
a very difficult decision n. çok zor bir karar
a difficult period n. zorlu bir süreç
a difficult period n. zorlu bir dönem
a difficult task n. zor görev
a difficult mission n. zor görev
a difficult situation n. zor bir durum
difficult time n. zor zaman
difficult job n. zor iş
difficult condition n. zor koşul
difficult condition n. zor şart
a difficult job n. zor bir meslek
difficult job n. zor meslek
difficult profession n. zor meslek
making difficult n. güçleştirme
endure the difficult situation v. zorluklara göğüs germek
get to be difficult v. darlaşmak
find difficult v. güç gelmek
become more difficult v. ağırlaşmak
make more difficult v. ağırlaştırmak
get difficult v. zorlaşmak
find difficult v. gücümsemek
achieve an extremely difficult objective v. zoru başarmak
be stuck in a difficult situation v. zor durumda kalmak
go through a difficult patch v. çok çile çekmek
be difficult for v. zor gelmek
find something difficult v. ağır gelmek
put into a difficult situation v. müşkül etmek
get into a difficult situation v. müşkül olmak
make difficult v. zorlaştırmak
make concentration difficult v. dikkat dağıtmak
achieve an extremely difficult goal v. zoru başarmak
become difficult v. daralmak
grow difficult v. güçleşmek
be in a difficult situation v. müşkül olmak
leave someone in a difficult situation v. zor durumda bırakmak
make difficult v. güçleştirmek
endure the difficult situation v. badire atlatmak
endure the difficult situation v. badireyi atlatmak
make things difficult v. işleri zorlaştırmak
not be afraid of difficult situations v. gözünü budaktan esirgememek
make things difficult (for somebody) v. zora koşmak
be difficult for (someone) v. zor gelmek
become difficult v. güce sarmak
become difficult v. çetinleşmek
make things difficult v. yolu yokuşa sürmek
make things difficult v. işi yokuşa sürmek
make things difficult v. yokuş yapmak
pass the most difficult part of something v. birşeyin en zor kısmını atlatmak
pass the most difficult part of something v. birşeyin en sıkıntılı kısmını atlatmak
put in a difficult position v. zor duruma sokmak
go through a difficult phase v. zor bir evreden geçmek
go through a difficult period v. zor bir evreden geçmek
go through a difficult time v. zor bir evreden geçmek
work under difficult conditions v. zor şartlar altında görev yapmak
work under difficult conditions v. zor şartlar altında çalışmak
seem difficult v. zor görünmek
look difficult v. zor görünmek
get difficult v. zora girmek
become difficult v. zora girmek
become difficult v. zorlaşmak
make things difficult for someone v. işini zorlaştırmak
be in a difficult situation v. güç durumda olmak
be in a difficult situation v. zor durumda olmak
have difficult days ahead v. zor günler beklemek
ask a difficult question v. zor bir soru sormak
ask a difficult question v. zor bir sual sormak
have difficult times v. kötü günler geçirmek
have difficult times v. zor günler geçirmek
have difficult days v. zor günler geçirmek
have difficult days v. kötü günler geçirmek
ask an extremely/immensely difficult question v. ahiret suali sormak
ask an extremely/immensely difficult question v. ahiret sorusu sormak
sound difficult v. kulağa zor gelmek
sound difficult v. zor görünmek
difficult [obsolete] v. zorlaştırmak
difficult [obsolete] v. ket vurmak
difficult [obsolete] v. engel olmak
difficult [scotland] v. aklını karıştırmak
very difficult adj. çok zor
pretty difficult adj. hayli güç
difficult to get on with adj. dirliksiz
difficult to get on with adj. geçimsiz
pretty difficult adj. epey zor
difficult to attain adj. bulunması zor
difficult to attain adj. elde edilmesi zor
difficult-to-access adj. erişilmesi güç
more difficult adj. daha zorlu
more difficult adj. daha zor
difficult to value adj. değerlemesi zor
hard/difficult to comprehend/understand adj. akılalmaz
under difficult conditions adv. müşkül vaziyette
no matter how difficult adv. ne kadar güç olursa olsun
one's difficult period adv. zor günlerinde
diff (difficult) abrev. zor
Phrases
neither too easy nor too difficult expr. ne çok kolay ne çok zor
from easy to difficult expr. kolaydan zora doğru
Proverb
difficult is done at once; the impossible takes a little longer zoru hemen yaparız; imkansız, biraz zaman alır
all things are difficult before they are easy her şey başlangıçta zordur
all things are difficult before they are easy her şey zamanla kolaylaşır
all things are difficult before they are easy her şey alıştıkça kolay gelmeye başlar
all things are difficult before they are easy başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar
all things are difficult before they are easy her şey başlangıçta zordur
all things are difficult before they are easy her şey zamanla kolaylaşır
all things are difficult before they are easy her şey alıştıkça kolay gelmeye başlar
all things are difficult before they are easy başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar
Colloquial
difficult decisions n. zor kararlar
a difficult period n. zor bir dönem
difficult period n. zor dönem
find it difficult v. zor gelmek
find it difficult v. zor bulmak
have a (hard/difficult) job doing/to do something v. (bir şeyi) yapmakta zorlanmak
have a (hard/difficult) job doing/to do something v. (bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
make life difficult (for somebody) v. (birinin) hayatını zorlaştırmak
make life difficult (for somebody) v. (biri için) hayatı zorlaştırmak
make life difficult (for somebody) v. (birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak
quite difficult adj. oldukça zor
today was a difficult day expr. bugün zor bir gündü
Idioms
make things difficult v. işi yokuşa sürmek
tell somebody to do something very difficult v. ot yoldurmak
make things difficult v. yolu yokuşa sürmek
help someone through a difficult period v. zor bir dönemden geçerken birine yardımcı olmak
help someone through a difficult period v. zor bir dönemden geçmesinde birine yardımcı olmak
make life difficult (for one) v. (biri için) hayatı zorlaştırmak
make life difficult (for one) v. (birinin) hayatını zorlaştırmak
make life difficult (for one) v. (birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak
make life difficult v. hayatı zorlaştırmak
make life difficult v. hayatını zorlaştırmak
make life difficult v. hayatında problem, baskı, stres yaratmak
tread a difficult path v. zor bil yol seçmek
tread a difficult path v. zor bir yoldan gitmek
tread a difficult path v. zor bir yol çizmek
tread a difficult path v. zor bir yaşam tarzı/biçimi seçmek
tread a difficult path v. zor bir yola girmek
Speaking
it's been difficult for me to adapt here expr. buraya zor alıştım
it shouldn't be that difficult expr. bu kadar zor olmamalı
it's been difficult for me to adapt here expr. buraya alışmam zor oldu
It's hard/difficult (for me) to get used to this place expr. buraya alışmak zor
life is so difficult expr. hayat çok zor
life is very difficult expr. hayat çok zor
life is too difficult expr. hayat çok zor
why do you have to make everything so difficult? expr. niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun ki?
don't be difficult! expr. kıllık yapma!
why do you have to make everything so difficult? expr. niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsunuz ki?
why do you have to make everything so difficult? expr. neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsunuz ki?
why do you have to make everything so difficult? expr. neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun ki?
the last part's the most difficult expr. son kısmı en zor olanıdır
it is a difficult game expr. zor bir oyun
life is very difficult expr. yaşam çok zor
life is so difficult expr. yaşam çok zor
life is too difficult expr. yaşam çok zor
Trade/Economic
difficult client n. zor müşteri
difficult client n. zorlu müşteri
Law
no matter how difficult expr. ne kadar güç olursa olsun
Technical
difficult-to-form metals n. biçimlenmesi güç metaller
difficult-to-machine materials n. işlenmesi güç gereçler
Medical
difficult intubation n. entübasyon güçlüğü
difficult intubation n. entübasyon zorluğu
difficult intubation n. güç/zor entübasyon
difficult urination n. idrar yapmada zorluk
micrognathia and difficult intubation n. mikrognati ve zor entübasyon
unpredictable difficult intubation n. öngörülemeyen zor entübasyon
difficult access to subarachnoid space n. subaraknoid alana ulaşmada güçlük
difficult tracheal extubation n. zor trakeal ekstübasyon
difficult intubation n. zor entübasyon
difficult endotracheal intubation n. zor endotrakeal entübasyon
Pathology
failed or difficult intubation n. başarısız veya zor entübasyon
fail or difficult intubation n. başarısız veya zor entübasyon
Environment
biologically-difficult-to-degrade adj. biyolojik olarak çok zor ayrışan