daha büyük - Turco Inglés Diccionario
Historia

daha büyük



Significados de "daha büyük" en diccionario inglés turco : 9 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
daha büyük bigger adj.
General
daha büyük greater adj.
daha büyük bigger adj.
daha büyük larger adj.
daha büyük major adj.
daha büyük horse adj.
daha büyük superior adj.
Trade/Economic
daha büyük major adj.
Law
daha büyük major adj.

Significados de "daha büyük" con otros términos en diccionario inglés turco: 271 resultado(s)

Turco Inglés
General
yaşça daha büyük olma eldership n.
normalden daha büyük penisi varmış gibi davranan delow n.
ışık hızından daha büyük hızlarla hareket eden teorik bir tanecik tachyon n.
daha büyük ölçüde tartışma further discussion n.
sofra tuzundan daha büyük taneli tuz kosher salt n.
sofra tuzundan daha büyük taneli tuz koshering salt n.
daha büyük beden bigger size n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope bag n.
daha büyük kısım the most feck n.
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler yak shaving n.
koleksiyonu daha büyük göstermek için tutulan değeri düşük eşya filler n.
daha büyük olma özelliği veya durumu majority [obsolete] n.
ulus veya dünya gibi daha büyük bir oluşumun özeti niteliğindeki topluluk, kuruluş gibi birim microcosm n.
kendi rahibi bulunmayıp daha büyük dini kuruluşların desteği ile varlığını sürdüren kilise veya hristiyan cemaati mission n.
daha büyük olma moreness n.
kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf giant-killer n.
daha büyük bir şeye dahil etme hedging [obsolete] n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum incident n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock [obsolete] n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock-boat [obsolete] n.
çevresindekilerden daha büyük ve güçlü olan ulus colossus n.
daha büyük bir serginin parçası olan seçkin pul sergisi court of honor n.
yirmi veya daha büyük puntolu baskı harfi ölçüsü paragon n.
daha büyük bir kanalın içine kazılan kanal cunette n.
daha büyük bölüm feck [obsolete] n.
kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan tutunma noktası origination n.
bir kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan parçası origination n.
komünist ülkelerde daha büyük bir organ tarafından seçilen daimi bir yürütme komitesi presidium n.
daha büyük bir yapıyı destekleyen küçük parça bearer n.
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje subproject n.
daha büyük bir eve taşınmak move to a bigger house v.
çözülmesi gereken daha büyük sorunları olmak have bigger problems to solve v.
(birinden) daha büyük yalancı olmak outlie v.
sayı, miktar, güç veya önem bakımından daha büyük olmak reign v.
yasal faiz oranından daha büyük indirimle satın almak shave a note v.
daha büyük hale gelmek encrease [obsolete] v.
daha büyük hale getirmek encrease [obsolete] v.
sayı/miktar olarak daha büyük olmak outstrip v.
çim topu oyununda küçük topu iki yüzü olan daha büyük toplarla çevrelemek wood v.
(bir şeyi) daha büyük veya önemli bir şeye bağlamak bootstrap v.
daha büyük bir yapının parçası olarak dahil etmek model v.
daha büyük bir yapının parçası olarak kullanmak model v.
daha büyük bir su kütlesine akmak mouth v.
daha büyük bir şeye dahil etmek hedge [obsolete] v.
daha büyük olmak oversize v.
daha büyük veya önemli bir şeyle birlikte kurup çalıştırmak piggyback v.
daha büyük bir izleyici kitlesini çekmek outpull v.
daha büyük olmak outsize v.
daha büyük bir değere dönüştürmek parlay v.
rütbece daha büyük major adj.
normalden daha büyük ölçüde olana ait kingsize adj.
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan lopsided adj.
-den daha büyük greater than adj.
yaşça daha büyük senior adj.
normal ölçüsünden daha büyük olan supersize adj.
çok daha büyük/fazla far greater adj.
büyük parçaları daha yönetilebilir bileşenlere ayıran top-down adj.
metindeki büyük harflerden belirgin şekilde daha büyük olup altı aynı satırda hizalanan cockup adj.
ortalamadan daha büyük boyutlu queen-size adj.
normalden daha büyük kafatası hacmine sahip megacephalous adj.
kendi klasmanından daha büyük horse adj.
daha büyük ölçüde more of adj.
daha büyük derecede more of adj.
bilinenden sayısız kere daha büyük olan myriadfold adj.
bir tarafı diğerinden daha büyük olan lobsided adj.
bir tarafı daha büyük olan one-sided adj.
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan one-sided adj.
iki buçuk kat daha büyük sesquiduplicate adj.
büyük versiyonuna oranla daha ufak boyutlu ve yumuşak çizgilerden oluşan (harf) small adj.
(diğer harflere göre) daha büyük yazılan stickup adj.
(süslemeli ilk harf) daha büyük stickup adj.
daha da büyük bir dereceye kadar all the more so adv.
daha büyük ölçüde to a greater extent adv.
daha büyük ölçüde more so adv.
daha büyük derecede more so adv.
daha büyük ölçüde still [obsolete] adv.
daha büyük ölçüde anlamı veren ön ek be- pref.
Phrasals
daha büyük bir bütünden pay olarak alıp çıkarmak carve out v.
birini, bir şeyi veya bir sayıyı bir gruptan veya daha büyük bir şeyden çıkarmak subtract from (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şey) haline gelmek build into (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şeye) dönüşmek build into (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şey) haline getirmek build into (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şeye) dönüştürmek build into (something) v.
kovanın çapını (daha büyük kalibreli bir mermiye göre) ayarlamak neck up v.
daha büyük bir yere açılmak open out on something v.
sonu daha büyük bir yere varmak/çıkmak open out on something v.
daha büyük bir yere açılmak open out onto something v.
sonu daha büyük bir yere varmak/çıkmak open out onto something v.
(bir şeyi) daha büyük (bir şey) haline getirmek work (something) up into (something) v.
Phrases
bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr.
daha büyük miktarlarda in larger quantities expr.
daha büyük miktarlarda in larger amounts expr.
'-den biraz daha büyük and a half expr.
normalden daha büyük, ciddi, yoğun bir şey/kimse and a half expr.
Proverb
ufak bir barış büyük bir zaferden daha iyidir better a lean peace than a fat victory
yangından mal kaçırır gibi uygulanan değişiklikler daha büyük sorunlara yol açar three moves are as bad as a fire
bir aksilik sonradan olacak daha büyük bir problemi engelleyebilir a stumble may prevent a fall
bir aksilik/engel uzun vadede daha büyük problemlerin oluşmasını engelleyebilir a stumble may prevent a fall
Colloquial
(kıyafetlerde göğsü daha büyük gösteren) jel dolgu chicken fillet n.
daha büyük bir cihaza takılan ufak elektronik cihaz dobber [uk] n.
daha büyük/iyi bir saksıya dikmek up-pot v.
daha büyük penise sahip bir erkek partnerini daha iyi tatmin eder/partneri için daha çekicidir size matters expr.
boyutu büyük olan bir şey küçük olandan daha iyidir size matters expr.
Idioms
daha büyük, istenmeyen bir duruma yol açabilecek küçük, zararsız eylem a camel's nose (under the tent) n.
bir sorunun daha da büyük sorunlara yol açmasını engellemek stop the bleeding v.
büyük bir cesaretle daha önce hiç yapılmamış olanı yapmak boldly go where no man has gone before v.
daha büyük olmak be head and shoulders above v.
daha büyük olmak stand head and shoulders above v.
benzerlerinden çok daha iyi, büyük olmak be in a different league v.
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak be penny-wise and dollar-foolish v.
büyük bir cesaretle daha önce hiç yapılmamış olanı yapmak boldly go where no one has gone before v.
küçük tasarruflar etmeye çalışırken daha büyük bir girişimi riske atmak spoil the ship for a ha'p'orth of tar v.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when a sneezes, b catches a cold expr.
kendi sorunlarını çok dert etme (başkalarının daha büyük sorunları var) (haline şükret) worse things happen at sea expr.
uzaktan bakıldığında büyük resmi görmek daha kolaydır hindsight is (always) 20/20 expr.
Speaking
daha büyük görünüyorsun you look older expr.
Trade/Economic
daha büyük geri dönüşler greater returns n.
daha büyük pazar payı bigger market share n.
daha büyük sorumluluklar alma aşamasına yükselme graduation n.
iki veya daha fazla büyük firmanın tekel oluşturmak üzere birleşmeleri trust n.
(şirkette) elde edilen uygun koşulları daha büyük imtiyazlar için emsal veya koz olarak kullanmak whipsaw v.
Politics
daha büyük bir grup tarafından kendi içine dahil edilme cooptation n.
daha büyük bir zümre içinde itici güç görevi yapan unsur ginger group [uk] n.
daha büyük bir oluşumun içinde yer alıp bütünden kopan ve bütünü temsil ettiğini iddia eden küçük grup rump n.
kadınların oy verme hakkını elde etmesinden sonra kamu işlerinde daha büyük roller alabilmeleri için abd'de kurulan kar amacı gütmeyen bir kuruluş lwv (league of women voters) abrev.
Institutes
finansal olarak kendi kendine yetemeyen ve parasal desteği kendi mezhebinden veya daha büyük dini kurumlardan alan yerel kilise mission n.
Industry
iki veya daha fazla sayıdaki büyük şirketin birleşmesi megamerger n.
Insurance
kişinin ödeyebileceğinden daha büyük miktardaki sigorta overinsurance n.
Technical
belirlenen mikron boyutundan daha büyük katı parçacıkları elemeye yarayan filtre nominal filter n.
daha büyük bir motoru veya türbini çevirmekte kullanılan küçük motor turning engine n.
90°'den daha büyük bir açı obtuse angle n.
daha büyük bir tünelin başında yapılan nispeten küçük kazı pilot n.
daha büyük bir alana geçirerek (sıvının) basıncını azaltmak throttle v.
bir tarafı daha büyük ya da daha alçak lopsided adj.
90°'den daha büyük (açı için) obtuse adj.
Computer
gizlenmiş yazı (şifrelemeden farklı olarak daha büyük bir metin içine bir mesajın yerleştirilmesi) steganography n.
kullanıcı isteklerini işlemek için iki veya daha fazla sunucu kullanan büyük internet sitesi web farm n.
kullanıcı isteklerini işlemek için iki veya daha fazla sunucu kullanan büyük internet sitesi web server farm n.
daha büyük bir belleğe yeniden yazılması gerekli verileri içeren dirty adj.
Mechanic
hareket etmekte olan cıvatanın itici güçten daha büyük direnç nedeniyle durması refusal n.
yükün asıldığı küçük bir tamburu olup aynı aks üzerinde halat etrafında döndürülerek yükün çıkarıldığı daha büyük bir tamburu olan bir basit vinç whip crane n.
tahrik mili esas tahrik milinden daha büyük bir açısal hızda hareket eden dişli takımı overgear n.
Textile
kumaşı incelemek ve kusurları gidermek için büyük rulolardan çözüp daha küçük rulolara geri saran tekstil işçisi tuber n.
kumaşı inceleyerek kusurları gidermek için büyük rulolardan çözüp daha küçük rulolara geri saran tekstil işçisi winder n.
Architecture
daha büyük bir yapının ucuna yerleştirilen süs veya nesne terminal n.
daha büyük bir yapının ucuna yerleştirilen süs veya nesne terminal figure n.
Automotive
silindirlerin daha büyük bir ölçüye rektifiye edilmesi için kullanılan makine boring bar n.
silindirlerin daha büyük bir ölçüye tornalanması boring n.
Marine
(seyir halindeki başka geminin) daha büyük yelken kapasitesinden faydalanmak overbear v.
Medical
erkek memesinin normalden daha büyük ölçülerde büyümesi gynaecomastia n.
erkek memesinin normalden daha büyük ölçülerde büyümesi gynecomastia n.
normalden daha büyük kafatası hacmine sahip megalocephalous adj.
normalden daha büyük kafatası hacmine sahip megacephalic adj.
Anatomy
daha büyük bir damarı besleyen küçük toplardamar tributary n.
hücre veya daha büyük bir yapının bileşeni olan iplik benzeri lif fibril n.
daha büyük bir yapının herhangi bir bölümü part n.
Psychology
nesneleri ve kendi vücut kısımlarını olduklarından daha büyük görme yanılgısı ile karakterize edilen bir mani macromania n.
küçük bir objenin aynı ağırlıktaki büyük bir objeden daha ağır geldiği yanılsaması size-weight illusion n.
Pathology
retina hastalıkları ve bazı beyinsel bozukluklardan kaynaklanan, görüş alanındaki her şeyi olduğundan daha büyük görme durumu macropsia n.
Optics
ışığın fotoğraf emülsiyonu taneleri yoluyla yayılarak resmin köşelerini daha büyük göstermesi irradiation n.
Printing
normalden daha büyük punto gerektirmek run upon sorts v.
normalden daha büyük punto kullanmak run upon sorts v.
Gastronomy
alman simidinin daha yumuşak ve büyük bir çeşidi pretzel n.
daha büyük miktarda unun mayalanması amacıyla ince bir maya hamuru hazırlamak set a sponge v.
Math
küçük sayıları daha büyük birimlere çevirme reduction ascending n.
büyük sayıları daha küçük birimlere çevirme reduction descending n.
(seri, vektör) mutlak değeri daha büyük bileşene sahip olmak dominate v.
daha büyük mutlak değerde olmak dominate v.
bir veya birden fazla sayı veya değişkene eşit veya daha büyük olan (limit veya sınır) upper adj.
daha büyük terime ait farkın birden büyük olduğu orana özgü superpartient adj.
daha büyük terime ait farkın birden büyük olduğu oran ile ilgili superpartient adj.
Geometry
iç açılarından biri 90 dereceden daha büyük olan (üçgen) obtuse adj.
Physics
parçacığın yalıtkan ortamdan ışık hızından daha büyük bir hızla geçerken oluşturduğu ışıma cerenkov effect n.
kütlesi elektrondan 207 kat daha büyük olan kararsız bir lepton muon n.
Chemistry
(iki aynı molekülün birleşerek daha büyük boyutlu bir molekül oluşturması amacıyla) dimer oluşturmak dimerize v.
(iki aynı molekülün birleşerek daha büyük boyutlu bir molekül oluşturması amacıyla) dimer oluşturmak dimerise v.
Biology
adalarda yaşayan türlerin kıtalarda yaşayan akrabalarından daha büyük boyutlara sahip olmaları durumu island gigantism n.
küçük lenfositlerin mitoz geçirebilen daha büyük hücrelere dönüşümü blastogenesis n.
komensal veya simbiyotik çiftlerden daha büyük, güçlü veya baskın olanı host n.
daha büyük bölümün birleştiği küçük bazal yapı pedicel n.
Marine Biology
diğerlerinde daha uzun büyük ve konik diş canine n.
Astronomy
nispeten düşük yüzey sıcaklığı ve güneşe göre daha büyük çapı olan büyük, yaşlı ve parlak yıldız red giant star n.
küçük bir gök cisminin veya gölgesinin daha büyük bir gök cisminin diski üzerinden geçişi transit n.
neptün'e kıyasla güneşin etrafında daha büyük bir mesafede dönen gök cismi trans-neptunian object (tno) n.
kalkışta daha büyük bir itme sağlamak için sıvı yakıtlı rokete eklenen katı yakıtlı roket zero stage n.
neptün'e kıyasla güneş etrafında daha büyük bir mesafede dönen büyük gök cismi orcus n.
güneş'in yörüngesinde bulunup neptün'ün güneş'e ortalama uzaklığından daha büyük mesafede olan cüce gezegen plutoid n.
100 milyar güneş kütlesinden daha büyük olan teorik kara delik sınıfı stupendously large black hole n.
daha büyük bir galaksinin etrafında dönen küçük galaksi satellite galaxy n.
neptün'e kıyasla güneşin etrafında daha büyük bir mesafede dönen trans-neptunian adj.
Zoology
çinçilladan daha büyük, çukur kazan sürücül bir kemirgen türü chinchillon (lagostomus maximus) n.
çinçilladan daha büyük, çukur kazan sürücül bir kemirgen türü viscacha n.
hindistan ve malaya'da bulunan, fare geyiğinden biraz daha büyük bir yaban geyiği napu (tragulus javanicus) n.
hamster'dan biraz daha büyük olan kemirgen bir canlı ginepig n.
yavrusu yetişkininden daha büyük olan bir güney amerika kurbağası jakie (pseudis paradoxa) n.
çinçilladan daha büyük vizcacha n.
güney meksika'dan ve panama'ya uzanan coğrafyada yaşayan, halka kuyruklu kediden daha uzun kuyruğu ve daha büyük cüssesi olan rakun benzeri hepçil bir memeli cacomistle (bassariscus sumichrasti) n.
fil gibi 1 tondan daha ağır olan büyük otoburlara verilen ad megaherbivore n.
brachiosauridae familyasından, uzun boyunlu, küçük kafalı ve ön bacakları arka bacaklarından daha uzun olan çeşitli otçul büyük dinozorlara verilen ad brachiosaurid n.
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen moco n.
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen rock cavy n.
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen cavia rupestris n.
daha büyük bir çöküntü veya yükseltinin ortasında küçük papillası olan papillulate adj.
Botanic
asya'nın doğusunda yetişen, frenk soğanından daha büyük bir bitki oriental garlic (allium tuberosum) n.
asya'nın doğusunda yetişen, frenk soğanından daha büyük bir bitki chinese chive n.
asya'nın doğusunda yetişen, frenk soğanından daha büyük bir bitki garlic chive n.
asya'nın doğusunda yetişen, frenk soğanından daha büyük bir bitki asian chives n.
asya'nın doğusunda yetişen, frenk soğanından daha büyük bir bitki chinese leek n.
daha üstteki veya büyük bir filizden çıkan filiz undershoot n.
bazı bulaşıcı bitki virüslerinin daha büyük rna'ları ile ilişkili küçük bir rna parçacığı virusoid n.
bryum cinsinden olanlara benzeyip daha büyük olan bir yosun cinsi mnium n.
bryum cinsinden olanlara benzeyip daha büyük olan bir yosun cinsi genus mnium n.
bitkiyi daha büyük saksıya yerleştirme tekniği potting on n.
büyük uç lobu ve daha küçük yanal lobları bulunan (yaprak) lyrated adj.
silindirik gövdesi ve daha büyük çaplı dışbükey başı olan mushroom-headed adj.
daha büyük bir yapının parçasını oluşturan partial adj.
Agriculture
kum tanesinden daha büyük parçalara öğütülmüş kabuklu tahıl groat n.
(dikili bitkiyi) daha büyük bir saksıya almak pot on v.
Tobacco
büyük kıtalı tütünlerde orta damarın alttan bir kısmının kesilerek kalan ayanın daha ufak parçalara mekanik olarak bölünmesi threshing n.
Fishery
daha büyük bir ağdan balık toplamak için kullanılan ortası derin bir ağ tipi tuck n.
daha büyük bir ağdan balık toplamak için kullanılan ortası derin bir ağ tipi tuck seine n.
daha büyük bir ağdan balık toplamak için kullanılan ortası derin bir ağ tipi tuck net n.
Social Sciences
kabileden daha büyük devletten daha küçük bir topluluk chiefdom n.
Education
öğrencileri daha yüksek düzeye ve büyük sorumluluklara hazırlamak için oluşturulmuş sınıf remove [brit] n.
History
daha büyük bir kulenin tepesinde bulunan küçük kule biçimindeki arma sembolü turret n.
daha büyük bir oluşumun parçası olan federal devlet free state n.
Religious
başka bir ülkedeki büyük bir manastıra bağlı olan daha küçük ibadethane alien priory n.
Environment
sağlığının bozulması veya sayısının azalması daha büyük çevresel felaketlere işaret eden organizma climate canary n.
bir veya daha fazla büyük şehirden oluşan yoğun nüfuslu bölge corridor n.
Geography
küçük bir vadiden daha büyük bir vadiye akmak debouch v.
(deniz benzeri) daha büyük bir med cezirsel su kütlesine yer altından bağlı olup yüzey bağlantısı bulunmayan anchialine adj.
Military
savaşa karışmaları halinde daha büyük bir kuvvetin kullanımını tetikleyecek küçük bir kuvvet tripwire n.
mermi kalibresinin çelik zırhın kalınlığından daha büyük olması overmatch n.
iki veya daha fazla gruptan oluşup iki veya daha fazla filoyu yöneten büyük bir düzen wing [us] n.
(abd hava kuvvetleri'nde) hava kuvvetinden daha büyük birlik command n.
Hunting
barut yanma kapasitesi namlu hacminden daha büyük olan (silah) overbore adj.
Sport
vuruş açısı, 5 numaralı demir golf sopasınınkinden daha büyük ve 6 numaralı demir golf sopasından daha küçük olan demir uçlu bir golf sopası mashy n.
el tutma yeri ve kiriş arasında yumruktan daha büyük mesafe olan (yay) highly strung adj.
el tutma yeri ve kiriş arasında yumruktan daha büyük mesafe olan (yay) highly-strung adj.
(yay) el tutma yeri ve kiriş arasında bir yumruktan daha büyük mesafeye sahip olan high-strung adj.
Card
her zamankinden veya izin verilen tutardan daha büyük olan bahis parası overbet n.
Wagering
bahisçinin bahsinin daha büyük olduğu oran betting odds n.
Art
(heykel ve resimlerde) kendi bünyesinde ayırt edici birim oluşturan veya daha büyük bir kompozisyonun parçası olan iki veya daha fazla şekil group n.
Music
boyutu viyoladan daha büyük olan yaylı bir müzik aleti viola di amore n.
tipik obuadan daha büyük ve pes sesli obua çeşidi basset oboe n.
daha büyük bir parça veya yapının temelini oluşturan kısa bir melodik veya armonik birim figure n.
(daha büyük iki ses perdesi arası mesafede) alt ses aralığı subinterval n.
ikiliden daha büyük aralıklardan meydana gelen (melodik perde değişimi) disjunct adj.
Printery
metindeki büyük harflerden belirgin şekilde daha büyük olan ancak altı aynı satırda hizalanan harf veya karakter cockup n.
başlık veya reklam gibi vurgulanmak istenen kısımlarda kullanılan, metin gövdesi yazı tipinden daha büyük bir yazı tipi display type n.
daha büyük bir metni oluşturan metin intext n.
büyük bir yaprağın kenarına iliştirilmiş daha küçük kağıt parçası flyer n.
Archaic
bir tarafı daha büyük olan lapsided adj.
Engineering
(daha büyük bir harita içine yerleştirilen) bağımsız harita inset n.
Ornithology
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek troop duck (aythya marila nearctica) n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek greater scaup duck n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek greater scaup n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek scaup duck n.
eski dünya'ya özgü, bataklık çulluğundan daha büyük ve koyu renkli olan bir çulluk woodcock snipe n.
Slang
kiminki daha büyük yarışı dick measuring contest n.
20 inç veya daha büyük tekerlek jantı dub n.
Modern Slang
olduğundan daha uzun/büyük verilen ölçü dick inches n.
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu alice in wonderland syndrome n.
yaşı büyük olan kişinin daha bilgili ve tecrübeli olacağı inancı age superiority n.