|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
azalan dizi |
decreasing sequence n.
|
|
2 |
General |
azalan dizi |
descending sequence n.
|
|
3 |
General |
dizi bölümü (tv) |
episode n.
|
|
4 |
General |
bir dizi delik açma |
perforation n.
|
|
5 |
General |
eskiden süvarilerin giydiği dizi aşan çizme |
jackboots n.
|
|
6 |
General |
pembe dizi |
soap opera n.
|
|
7 |
General |
enine dizi |
broadside array n.
|
|
8 |
General |
dizi film |
serial n.
|
|
9 |
General |
dizi halinde yayınlanan karikatür |
cartoon n.
|
|
10 |
General |
uçtan uca dizi |
gamut n.
|
|
11 |
General |
dizi (üst üste dizilmiş şeylerde) |
tier n.
|
|
12 |
General |
bir dizi delikten biri |
perforation n.
|
|
13 |
General |
belirli bir dizi dua |
the rosary n.
|
|
14 |
General |
geometrik dizi |
geometric progression n.
|
|
15 |
General |
dizi başlık |
running head n.
|
|
16 |
General |
yer dizi lambaları |
footlights n.
|
|
17 |
General |
alt dizi |
lower rank n.
|
|
18 |
General |
inancı pekiştirmek ve yaymak için düzenlenen bir dizi toplantı |
revival n.
|
|
19 |
General |
kordon görevli veya araçlardan oluşan dizi |
cordon n.
|
|
20 |
General |
dizi film |
television series n.
|
|
21 |
General |
dizi film |
tv series n.
|
|
22 |
General |
dizi film |
series n.
|
|
23 |
General |
yerli dizi |
domestic tv series n.
|
|
24 |
General |
art arda dizi |
consecutive order n.
|
|
25 |
General |
sıralı dizi |
consecutive order n.
|
|
26 |
General |
rüyada olduğu gibi bir dizi tutarsız hayal |
phantasmagoria n.
|
|
27 |
General |
armonik dizi |
harmonic progression n.
|
|
28 |
General |
bir dizi küçük talihsizlik |
a series of minor mishaps n.
|
|
29 |
General |
bir dizi sağlık problemi |
a series of health problems n.
|
|
30 |
General |
bir dizi sağlık sorunu |
a series of health problems n.
|
|
31 |
General |
bir dizi kas kasılması |
a series of muscle contractions n.
|
|
32 |
General |
çizgi dizi |
cartoon n.
|
|
33 |
General |
bir dizi basit talimat |
a simple set of instructions n.
|
|
34 |
General |
yabancı dizi |
foreign tv series n.
|
|
35 |
General |
dizi film |
soap opera n.
|
|
36 |
General |
dizi oyuncusu |
television series actor n.
|
|
37 |
General |
dizi oyuncusu |
television series actress n.
|
|
38 |
General |
bir dizi insan |
cavalcade n.
|
|
39 |
General |
bir dizi olayın oluşturduğu bölüm |
chapter n.
|
|
40 |
General |
kolye gibi birbirine zincirleme bağlanmış bir dizi benzer şey |
necklace n.
|
|
41 |
General |
bir dizi aralıklı çizgiden oluşan süs |
tirle-wirlie [scottish] n.
|
|
42 |
General |
bir dizi aralıklı çizgiden oluşan süs |
tirly-whirly [scottish] n.
|
|
43 |
General |
bir dizi düşünce |
vein n.
|
|
44 |
General |
yan yana bulunan bir dizi yer |
vianage n.
|
|
45 |
General |
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer |
vicinage n.
|
|
46 |
General |
tek bir arazi üzerine sıkışık inşa edilmiş bir dizi tek katlı evden her biri |
villa home [australia] n.
|
|
47 |
General |
mankenlere özgü bir dizi pozdan oluşan bir dans stili |
voguing n.
|
|
48 |
General |
marvel stüdyoları tarafından 2008 yılında iron man ile başlayarak üretilmiş tüm süper kahraman karakterlerini içeren film, tv şovu, çizgi roman, kısa film ve dijital dizi yayınları |
marvel cinematic universe (mcu) n.
|
|
49 |
General |
kağıttan üretilmiş bir dizi kibritin konulduğu küçük karton paket |
matchfolder n.
|
|
50 |
General |
manikür yapmak için gerekli bir dizi edevat |
manicure set n.
|
|
51 |
General |
süs eşyaları için kullanılan bir dizi hafif ve açık raf |
whatnot n.
|
|
52 |
General |
bir dizi garaj |
mews n.
|
|
53 |
General |
bir dizi bölümden oluşan bir şeyin iki uç bölümü dışında kalan kısmı |
middle n.
|
|
54 |
General |
kısa dizi |
mini n.
|
|
55 |
General |
mini dizi |
mini n.
|
|
56 |
General |
bir dizi benzer konutun parçası olan müstakil ev |
home unit [australia/new zealand] n.
|
|
57 |
General |
dürüstlük sisteminin temelini oluşturan bir dizi kural |
honor code n.
|
|
58 |
General |
dengede durarak asılı kalan, ince tel veya ipe asılı bir dizi hafif şekil |
mobile n.
|
|
59 |
General |
havada hareket edecek şekilde ince tel veya ipe asılı bir dizi hafif şekil |
mobile n.
|
|
60 |
General |
fiilin bir gerçekliği ifade edip etmediğini ayırt etmeye yarayan bir dizi çekim formlarına verilen ad |
mood n.
|
|
61 |
General |
hedefe ulaşmak için yapılan bir dizi eylem |
movement n.
|
|
62 |
General |
bir dizi zekice ve çabuk verilen yanıt |
repartee n.
|
|
63 |
General |
oyuncuların bir dizi eşyayı kısa süre inceleyip ardından hatırlayabildikleri kadarını kağıda yazdıkları bir oyun |
observation n.
|
|
64 |
General |
bir dizi zımbırtı |
gimmickry n.
|
|
65 |
General |
bir dizi zımbırtı |
gimmickery n.
|
|
66 |
General |
bir dizi rutin görev |
daily dozen n.
|
|
67 |
General |
kriptografik yok etmeden kaynaklanan yeni dizi |
decimation n.
|
|
68 |
General |
bir dizi eksene referansla çizilmiş belirli büyüklükler arasındaki ilişkinin görsel anlatımı |
graphical record n.
|
|
69 |
General |
yüzey üzerinde ızgaralanmış veya kabartılmış bir dizi işaret |
grill n.
|
|
70 |
General |
sekizli dizi |
octave n.
|
|
71 |
General |
dizi halinde yayınlanmayan televizyon programı |
one shot n.
|
|
72 |
General |
dizi halinde yayınlanmayan televizyon programı |
one-shot n.
|
|
73 |
General |
bir dizi hareketin ilki |
opening move n.
|
|
74 |
General |
bir dizi oyunun çoğunluğunun kazanılmasıyla elde edilen zafer |
rubber n.
|
|
75 |
General |
bir dizi göçmen |
immigration n.
|
|
76 |
General |
bir dizi beceri |
competence n.
|
|
77 |
General |
birbirini takip eden bir dizi şey |
consection n.
|
|
78 |
General |
delikli kartta deliğin açılabileceği bir dizi dikey konum |
column n.
|
|
79 |
General |
birbirine bağlı olan unsurlardan oluşan dizi |
concatenation n.
|
|
80 |
General |
bir dizi delik |
indentation n.
|
|
81 |
General |
bir dizi kesik |
indentation n.
|
|
82 |
General |
bir dizi çentik |
indentation n.
|
|
83 |
General |
bir dizi gözlem sonucu elde edilerek gösterge olarak kullanılan faktör |
index n.
|
|
84 |
General |
ebeveyn eşliğindeki bir dizi kaz yavrusu |
parade n.
|
|
85 |
General |
birbirine geçirilerek koni şekli oluşturan bir dizi ağırlık |
pile [obsolete] n.
|
|
86 |
General |
binadan yukarıya doğru yükselen bir dizi sütun |
pilotis n.
|
|
87 |
General |
oyuncuların sırayla bir dizi soruyu yazılı olarak cevaplayıp kısa ve komik hikayeler oluşturdukları oyun |
consequences [uk] n.
|
|
88 |
General |
uzun sıra halinde ilerleyen bir dizi insan |
crocodile n.
|
|
89 |
General |
(yapraklarla oluşturulan) bir dizi eşmerkezli daireden oluşan yuvarlak şekil |
curlicue n.
|
|
90 |
General |
etkileyici dizi |
panoply n.
|
|
91 |
General |
bir dizi ayrı parçadan oluşma özelliği |
discreteness n.
|
|
92 |
General |
sunulması veya ele alınması gereken bir dizi şey |
docket n.
|
|
93 |
General |
yapılacak dizi şey |
docket n.
|
|
94 |
General |
birbirini takip eden dizi |
fire n.
|
|
95 |
General |
sayfa benzeri bir dizi bölüm halinde katlanmış olan basılı kağıt |
folder n.
|
|
96 |
General |
sıra, dizi veya topluluk halinde bulunup zorlu bir sınav teşkil eden şey |
gauntlet n.
|
|
97 |
General |
(eskrimde) sürekli yapılan bir dizi saldırı ve savuşturma |
phrase n.
|
|
98 |
General |
(tasarruf olarak) bir dizi kasıtlı elektrik kesintisi |
rolling blackout n.
|
|
99 |
General |
bir dizi hareketli ve dağınık olay içeren eser veya yapım |
romp n.
|
|
100 |
General |
bir dizi bağlantılı daireden oluşan apartman |
rooms n.
|
|
101 |
General |
(hipodromda) bir dizi ahırın önünde uzanan üst kapalı yürüme yolu |
shedrow n.
|
|
102 |
General |
kırklı dizi |
forty n.
|
|
103 |
General |
kırk sekizli dizi |
forty-eight n.
|
|
104 |
General |
kırk beşli dizi |
forty-five n.
|
|
105 |
General |
kırk dörtlü dizi |
forty-four n.
|
|
106 |
General |
kırk dokuzlu dizi |
forty-nine n.
|
|
107 |
General |
kırk birli dizi |
forty-one n.
|
|
108 |
General |
kırk yedili dizi |
forty-seven n.
|
|
109 |
General |
kırk altılı dizi |
forty-six n.
|
|
110 |
General |
kırk üçlü dizi |
forty-three n.
|
|
111 |
General |
kırk ikili dizi |
forty-two n.
|
|
112 |
General |
altmışlı dizi |
sixty n.
|
|
113 |
General |
altmış sekizlik dizi |
sixty-eight n.
|
|
114 |
General |
altmış beşlik dizi |
sixty-five n.
|
|
115 |
General |
altmış dörtlük dizi |
sixty-four n.
|
|
116 |
General |
altmış dokuzlu dizi |
sixty-nine n.
|
|
117 |
General |
altmış birli dizi |
sixty-one n.
|
|
118 |
General |
altmış yedili dizi |
sixty-seven n.
|
|
119 |
General |
altmış altılı dizi |
sixty-six n.
|
|
120 |
General |
altmış üçlü dizi |
sixty-three n.
|
|
121 |
General |
altmış ikili dizi |
sixty-two n.
|
|
122 |
General |
ana konuyla alakası olmayan ve karakterler arası ilişkilere etki etmeyen dizi bölümü |
filler episode n.
|
|
123 |
General |
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran |
purist n.
|
|
124 |
General |
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran |
book purist n.
|
|
125 |
General |
hiçbir manipülasyona uğramadan kritik ve finansal başarıya ulaşmış film, dizi veya şarkı |
bona fide hit n.
|
|
126 |
General |
bir dizi kitap içeriğinin örnek ve açıklamalarını içeren kitap |
prospectus n.
|
|
127 |
General |
alt dizi |
subseries n.
|
|
128 |
General |
(klasik ölçüde) sabit dizi |
system n.
|
|
129 |
General |
bir dizi |
array n.
|
|
130 |
General |
(dizi karakteri) patsy |
patsy n.
|
|
131 |
General |
(iskambil) dizi |
run n.
|
|
132 |
General |
(dizi, film) seti |
set n.
|
|
133 |
General |
ekilen bir dizi tohum |
drill n.
|
|
134 |
General |
bir dizi |
trail n.
|
|
135 |
General |
bir dizi delik açmak |
perforate v.
|
|
136 |
General |
bir dizi önlem almak |
take precautions v.
|
|
137 |
General |
dizi seyretmek |
watch a tv series v.
|
|
138 |
General |
bir dizi tek gecelik aşk yaşamak |
run through a series of one-night stands v.
|
|
139 |
General |
bir dizi etkinlik yapmak |
conduct a series of activities v.
|
|
140 |
General |
bir dizi etkinlik gerçekleştirmek |
conduct a series of activities v.
|
|
141 |
General |
birine bir dizi soru sormak |
ask somene a series of questions v.
|
|
142 |
General |
bir dizi operasyon geçirmek |
have a series of surgeries v.
|
|
143 |
General |
bir dizi ameliyat geçirmek |
have a series of surgeries v.
|
|
144 |
General |
bir dizi operasyon geçirmek |
have a series of operations v.
|
|
145 |
General |
bir dizi ameliyat geçirmek |
have a series of operations v.
|
|
146 |
General |
dizi film çekmek |
shoot a tv series v.
|
|
147 |
General |
dizi çekmek |
shoot a tv series v.
|
|
148 |
General |
dizi izlemek |
watch a tv show v.
|
|
149 |
General |
dizi izlemek |
watch a tv series v.
|
|
150 |
General |
bir dizi siper kazarak hedefe ilerlemek |
trench [obsolete] v.
|
|
151 |
General |
ana anahtara uygun bir dizi kilit tasarlamak |
master-key v.
|
|
152 |
General |
belirli bir amaç doğrultusunda, rotayı veya sevkiyat yerini değiştirmek gibi istikamette ve konumda bir dizi değişiklikler yapmak |
manoeuver v.
|
|
153 |
General |
projeyi bir dizi önemli adımla planlamak |
milestone v.
|
|
154 |
General |
(bir dizi öğeyi) hızlı bir şekilde taramak |
rifle v.
|
|
155 |
General |
bir dizi küçük istasyon kasabasını ziyaret etmek |
whistle-stop v.
|
|
156 |
General |
bir dizi metalik ses çıkarmak |
drill v.
|
|
157 |
General |
(bir dizi vuruşla) metal yüzeyini işlemek |
pean v.
|
|
158 |
General |
(formaları) ciltlemek için dizi halinde toplamak |
gather v.
|
|
159 |
General |
bir dizi olguya bağlı olmak |
supervene v.
|
|
160 |
General |
birbirini takip eden bir dizi (şey) |
succession of adj.
|
|
161 |
General |
dizi bollaşmış |
kneed adj.
|
|
162 |
General |
bir dizi |
a range of adj.
|
|
163 |
General |
bir dizi ... |
a series of adj.
|
|
164 |
General |
bir dizi |
an array of adj.
|
|
165 |
General |
bir dizi |
a series of adj.
|
|
166 |
General |
bir dizi |
stream of adj.
|
|
167 |
General |
pembe dizi özelliğinde |
soap-operatic adj.
|
|
168 |
General |
art arda izlenebilir (dizi bölümü) |
bingeable adj.
|
|
169 |
General |
tek sayı içeren (dizi, seri) |
odd adj.
|
|
170 |
General |
ne iyi ne kötü yapım (film, dizi, oyun, kitap) |
mid adj.
|
|
171 |
General |
bir dizi şeklinde |
in a sequence adv.
|
|
172 |
General |
dizi şeklinde izleyen |
by prep.
|
|
173 |
General |
dizi şeklinde takip eden |
by prep.
|
|
174 |
General |
bir dizi |
a whole range of expr.
|
|
Phrasals |
|
175 |
Phrasals |
(bir dizi sayıyı) hızlıca toplamak |
run up v.
|
|
176 |
Phrasals |
(film, dizi) başlamak |
come on v.
|
|
177 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) bir dizi arama/görüşme yapmak |
call around (about someone or something) v.
|
|
178 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) farklı kişileri/bir dizi insanı aramak |
call around (about someone or something) v.
|
|
179 |
Phrasals |
(bir dizi ayrı ses kanalını) daha az sayıda ses kanalı oluşturmak için birleştirmek |
fold down v.
|
|
Colloquial |
|
180 |
Colloquial |
bir dizi şok |
a series of shocks n.
|
|
181 |
Colloquial |
bir dizi aksilik |
a chapter of accidents n.
|
|
182 |
Colloquial |
dizi veya filmlerdeki ana kötü karakter |
big bad n.
|
|
183 |
Colloquial |
(özellikle suç soruşturması sırasında ortaya çıkan) bir dizi bağlantılı finansal işlem ve takas |
money trail n.
|
|
184 |
Colloquial |
kullanıcıların internet sitesinden ayrılmalarını önlemek için kullanılan bir dizi yönteme verilen ad |
mousetrapping n.
|
|
185 |
Colloquial |
pembe dizi |
soapie n.
|
|
186 |
Colloquial |
dizi film |
soapie n.
|
|
187 |
Colloquial |
pembe dizi |
soapy n.
|
|
188 |
Colloquial |
dizi film |
soapy n.
|
|
189 |
Colloquial |
pembe dizi |
sudser n.
|
|
Idioms |
|
190 |
Idioms |
bir dizi/seri ani, sarsıcı hareket |
bump and grind n.
|
|
191 |
Idioms |
bir dizi talihsizlikler |
a chapter of accidents n.
|
|
192 |
Idioms |
bir dizi şanslı olay |
lucky streak n.
|
|
193 |
Idioms |
bir dizi şanslı olay |
streak of good luck n.
|
|
194 |
Idioms |
bir dizi şanssızlık |
streak of bad luck n.
|
|
195 |
Idioms |
bir dizi talihsizlik |
string of bad luck n.
|
|
196 |
Idioms |
bir dizi şanssızlık |
string of bad luck n.
|
|
197 |
Idioms |
bir dizi şanslı olay |
string of good luck n.
|
|
198 |
Idioms |
bir dizi talihsizlik |
streak of bad luck n.
|
|
199 |
Idioms |
tavşanların yaşadığı bir dizi yeraltı tüneli |
rabbit warren n.
|
|
200 |
Idioms |
film, dizi ya da kitaplar fanları |
cult following n.
|
|
201 |
Idioms |
bir dizi hata |
a chapter of accidents n.
|
|
202 |
Idioms |
bir dizi talihsizliğin yaşandığı bir dönem |
a run of bad luck n.
|
|
203 |
Idioms |
bir dizi şanslı olay |
a streak of (good) luck n.
|
|
204 |
Idioms |
bir dizi şanssızlık/talihsizlik |
a streak of bad luck n.
|
|
205 |
Idioms |
bir dizi şanslı olay |
a string of (good) luck n.
|
|
206 |
Idioms |
bir dizi şanssızlık/talihsizlik |
a string of bad luck n.
|
|
207 |
Idioms |
bir dizi düşünce/fikir |
a train of thought n.
|
|
208 |
Idioms |
bir dizi zorluk/sıkıntı |
can of worms n.
|
|
209 |
Idioms |
bir dizi/seri ani, sarsıcı hareket yapmak |
bump and grind v.
|
|
210 |
Idioms |
bir dizi şanssızlık yaşamak |
have a run of bad luck v.
|
|
211 |
Idioms |
bir dizi talihsizlik yaşamak |
have a run of bad luck v.
|
|
212 |
Idioms |
bir dizi kazalar silsilesi halini almak |
be a chapter of accidents v.
|
|
213 |
Idioms |
(dizi/program yayını) tatile girmek |
go on hiatus v.
|
|
214 |
Idioms |
bir dizi kazaya/soruna dönüşmek |
be a chapter of accidents [uk/australia] v.
|
|
215 |
Idioms |
bir dizi bir şey yaşamak |
have a run of something v.
|
|
216 |
Idioms |
babasının dizi dibinde |
at one's father's feet expr.
|
|
Trade/Economic |
|
217 |
Trade/Economic |
amerika'da belirli eğitime ve mesleki koşullara sahip ulusal muhasebeciler birliği'nin düzenlediği bir dizi sınavları geçmiş olan muhasebeci |
certified management accountant n.
|
|
218 |
Trade/Economic |
bir dizi birbirinden ilgisiz mallar üreten ve satan firmalardan oluşan büyük şirket |
conglomerate n.
|
|
219 |
Trade/Economic |
dizi pusulası |
list of contents n.
|
|
220 |
Trade/Economic |
her bir elemanın bir önceki ve sonraki elemandan farkının hep aynı olduğu dizi |
arithmetic progression n.
|
|
221 |
Trade/Economic |
harmonik dizi |
harmonic progression n.
|
|
222 |
Trade/Economic |
sıfır veya negatif işareti taşıyan bir dizi değişme |
run n.
|
|
223 |
Trade/Economic |
fiyatı manipüle etmek için aktif ticaret görüntüsü yaratmak amacıyla yapılmış bir dizi işlem |
daisy chain n.
|
|
224 |
Trade/Economic |
satıcının mülkünü satışa çıkarmadan önce edinmesi gereken bir dizi belge |
hip [uk] [wales] abrev.
|
|
Politics |
|
225 |
Politics |
bir dizi temel atma töreni |
a series of groundbreaking ceremonies n.
|
|
226 |
Politics |
seçim kampanyası kapsamında bir adayın bir dizi küçük kasabayı ziyaret ettiği turne |
whistle-stop tour n.
|
|
227 |
Politics |
abd anayasası veya haklar bildirgesi'nde zımnen yer alan bir dizi hakka ait veya ilgili |
penumbral [us] adj.
|
|
Industry |
|
228 |
Industry |
ham pamuk veya yünü açıp temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu tekstil makinesi |
willying machine n.
|
|
229 |
Industry |
baskılı kumaşı solmaya dirençli hale getirmeye yarayan bir dizi tekne |
soaper n.
|
|
Media |
|
230 |
Media |
belgesel dizi |
docuseries n.
|
|
231 |
Media |
dizi halinde yayımlama |
serialization n.
|
|
232 |
Media |
dizi yayın |
serials n.
|
|
233 |
Media |
dizi halinde yayımlama |
serialisation n.
|
|
234 |
Media |
film, dizi veya kitap benzeri eserlerde lgbtq+ topluluğu ile özdeşleştirilen davranışlarda bulunan ancak bu topluluğa ait olduğu açık olarak söylenmeyen karakterlerin kullanılması |
queerbaiting n.
|
|
235 |
Media |
sürekli dizi |
regular show n.
|
|
236 |
Media |
pembe dizi efekti |
soap opera effect n.
|
|
237 |
Media |
dizi sorumlusu |
showrunner n.
|
|
238 |
Media |
dizi başlangıç jeneriği |
opening title sequence n.
|
|
239 |
Media |
bir dizi sezonunun tüm bölümlerinin aynı anda yayınlanması |
binge model n.
|
|
240 |
Media |
okulda veya iş yerinde insanların hakkında sohbet ettiği popüler dizi |
water cooler show n.
|
|
241 |
Media |
izleyicinin daha az stresli veya endişeli hissetmek için seyrettiği eğlendirici dizi |
comfort TV show n.
|
|
242 |
Media |
izleyicinin daha az stresli veya endişeli hissetmek için seyrettiği eğlendirici dizi |
comfort show n.
|
|
243 |
Media |
yan dizi |
spin-off n.
|
|
244 |
Media |
yan dizi |
spinoff n.
|
|
245 |
Media |
film, dizi veya kitap benzeri eserlerde lgbtq+ topluluğu ile özdeşleştirilen davranışlarda bulunan ancak bu topluluğa ait olduğu açık olarak söylenmeyen karakterlerin kullanılması |
queerbait n.
|
|
Technical |
|
246 |
Technical |
tek noktadan tuturulmuş bir ip üzerinde kurulmuş, bir blokta bir dizi kasnak ve ağırlığın bağlı olduğu hareketli bir blokta başka bir setten oluşan bir makara kombinasyonu |
taglia n.
|
|
247 |
Technical |
bir dizi halka şeklinde bağlanma |
catenation n.
|
|
248 |
Technical |
makine tahrik kayışının uçlarını birleştirmek için kullanılan ince deriden kayış veya bir dizi metal kelepçe |
lacing n.
|
|
249 |
Technical |
cam üzerine çizilen ve mikroskobun gücünü test etmek için kullanılan farklı yakınlıktaki bir dizi ince çizgi |
nobert's lines n.
|
|
250 |
Technical |
demir şeritleri dairesel tekerlek jantlarına dönüştürmekte kullanılan bir dizi ağır silindir |
tire bender n.
|
|
251 |
Technical |
metali şekillendirmeye yarayan bir dizi düz veya yivli rulo |
train n.
|
|
252 |
Technical |
bir dizi ampulden oluşan kondansatör |
allihn condenser n.
|
|
253 |
Technical |
a türü dizi |
a type serial n.
|
|
254 |
Technical |
alt dizi |
subarray n.
|
|
255 |
Technical |
ardışık dizi |
sequential array n.
|
|
256 |
Technical |
çok boyutlu dizi |
multidimensional array n.
|
|
257 |
Technical |
dizi anahtarı |
order key n.
|
|
258 |
Technical |
dizi yayınlamak (tv) |
serialise n.
|
|
259 |
Technical |
dizi denetimi |
sequence check n.
|
|
260 |
Technical |
düzensiz dizi |
jagged array n.
|
|
261 |
Technical |
dizi öğesi |
array element n.
|
|
262 |
Technical |
dizi bağlama |
series connection n.
|
|
263 |
Technical |
dizi boncuk |
chaplet n.
|
|
264 |
Technical |
dizi kalıp |
tandem die n.
|
|
265 |
Technical |
dizi elemanı |
array element n.
|
|
266 |
Technical |
dizi yayınlamak (tv) |
serialize n.
|
|
267 |
Technical |
dizi başı |
file leader n.
|
|
268 |
Technical |
dizinlenmiş dizi |
indexed array n.
|
|
269 |
Technical |
dizi kovalı kazıcı |
bucket excavator n.
|
|
270 |
Technical |
dizi devreler |
series circuits n.
|
|
271 |
Technical |
dizi sırası |
stretcher course n.
|
|
272 |
Technical |
dizi kalıp |
follow die n.
|
|
273 |
Technical |
dizi parametre kümesi |
sequence parameter set n.
|
|
274 |
Technical |
dizi dizgesi |
series system n.
|
|
275 |
Technical |
dizi hadde |
tandem mill n.
|
|
276 |
Technical |
elektrokimyasal dizi |
electrochemical series n.
|
|
277 |
Technical |
eğitici dizi |
training sequence n.
|
|
278 |
Technical |
elektrokimyasal dizi |
electromotive series n.
|
|
279 |
Technical |
elektrostatik dizi |
electrostatic series n.
|
|
280 |
Technical |
eş örütlü dizi |
isomorphous series n.
|
|
281 |
Technical |
eşartanlı dizi |
arithmetical progression n.
|
|
282 |
Technical |
elektromotif dizi |
electromotive series n.
|
|
283 |
Technical |
fotovoltaik dizi |
photovoltaic array n.
|
|
284 |
Technical |
galvanik dizi |
galvanic series n.
|
|
285 |
Technical |
fazlı dizi radar |
phased array radar n.
|
|
286 |
Technical |
görüngesel dizi |
spectral series n.
|
|
287 |
Technical |
harf ve rakamlardan oluşan dizi |
alphanumerics n.
|
|
288 |
Technical |
harmonik dizi |
harmonic progression n.
|
|
289 |
Technical |
iraksak dizi |
divergent sequence n.
|
|
290 |
Technical |
ikil dizi |
bit serial n.
|
|
291 |
Technical |
ışınetkin dizi |
radioactive series n.
|
|
292 |
Technical |
ıraksak dizi |
divergent series n.
|
|
293 |
Technical |
karmaşık dizi |
complex sequence n.
|
|
294 |
Technical |
sayısal dizi |
numericalseries n.
|
|
295 |
Technical |
sözde rasgele dizi |
pseudo random sequence n.
|
|
296 |
Technical |
ssd eğrisi dizi |
knee of ttt curve n.
|
|
297 |
Technical |
tek boyutlu dizi |
one-dimensional array n.
|
|
298 |
Technical |
uyumlu dizi |
harmonic progression n.
|
|
299 |
Technical |
yalancı rastgele dizi |
pseudorandom sequence n.
|
|
300 |
Technical |
yalın dizi |
elemantary series n.
|
|
301 |
Technical |
bir dizi üçgenin diğer kenar uzunluklarını hesaplamaya yarayan üçgen kenarı |
base line n.
|
|
302 |
Technical |
bir dizi üçgenin diğer kenar uzunluklarının hesaplanabildiği bir üçgen kenarı |
baseline n.
|
|
303 |
Technical |
(türbin üzerindeki) bir dizi bıçak |
blading n.
|
|
304 |
Technical |
(grafik teorisinde) bir grafikteki bağımsız olan ve birbiriyle kesişmeyen bir dizi kenara verilen ad |
matching n.
|
|
305 |
Technical |
bir bileşenin iki durum arasında salınmasına neden olan bir dizi mekanik veya elektrikli cihaz |
wigwag n.
|
|
306 |
Technical |
rüzgarın kuvvetini belirtmek için çeşitli rüzgar hız aralıklarını ifade eden bir dizi kelime veya sayı |
windscale n.
|
|
307 |
Technical |
bir dizi rüzgar çanının parçası olan çan |
windbell n.
|
|
308 |
Technical |
çelik üretiminde bir dizi rulonun kılıfı veya standartları |
holster n.
|
|
309 |
Technical |
birlikte kullanılan bir dizi standartlaştırılmış birim |
module n.
|
|
310 |
Technical |
resmi bir kurumca standartlaştırılıp teknik camiaya açılan bir dizi spesifikasyon |
open-standard n.
|
|
311 |
Technical |
bir dizi kütüğü bir arada tutan çivili ahşap çubuk |
lock-down n.
|
|
312 |
Technical |
(dikişsiz cilt yapımında) genellikle plastikten yapılıp sırttan çıkan bir dizi yay benzeri çıkıntı |
comb n.
|
|
313 |
Technical |
manyetize çelik çubuğun ekseni boyunca dağılmış bir dizi kutup |
consequent points n.
|
|
314 |
Technical |
bir dizi düz cam levhadan oluşan bir güneş enerjisi toplayıcısı tipi |
flat-plate collector n.
|
|
315 |
Technical |
(birleşik krallık'ta) esasen askeri amaçlarla üretilip günümüzde eğlence ve iş için kullanılan bir dizi yüksek kaliteli ve detaylı harita |
ordnance survey map n.
|
|
316 |
Technical |
elektrik arkının ses nedeniyle değişimlerinin bir dizi fotoğrafını çeken bir cihaz |
photographone n.
|
|
317 |
Technical |
sahnede belirli ışıkları kontrol etmek için kullanılan bir dizi devreden her biri |
section n.
|
|
318 |
Technical |
(kriptografide) anahtar dizi |
sequence n.
|
|
319 |
Technical |
(maden galerileri veya arazi oyukları) diğer sıralara dik açı yapan bir dizi sıra |
sheth n.
|
|
320 |
Technical |
(erimiş camı) bir dizi otomatik silindir üzerinden geçirerek şekillendirmek |
draw v.
|
|
321 |
Technical |
her boyutta farklı bir kardinaliteye sahip (dizi) |
jagged adj.
|
|
322 |
Technical |
bir dizi frekansta çalışan veya üretim yapabilen (elektronik aksam) |
multifrequency adj.
|
|
323 |
Technical |
fırından çıktıktan sonra bir dizi silindir üzerinden çekilen (cam) |
drawn adj.
|
|
Computer |
|
324 |
Computer |
ayıklanan dizi |
sort sequence n.
|
|
325 |
Computer |
birbirleriyle uyumlu çalışan bir dizi yazılım uygulaması |
toolchain n.
|
|
326 |
Computer |
bir sonraki dizi |
nextseqnum n.
|
|
327 |
Computer |
birim dizi numarası |
volume serial number n.
|
|
328 |
Computer |
çok boyutlu dizi |
multidimensional array n.
|
|
329 |
Computer |
çok sütunlu dizi |
multiple column array n.
|
|
330 |
Computer |
dizi değişkenleri |
string variables n.
|
|
331 |
Computer |
dizi adı |
series name n.
|
|
332 |
Computer |
dizi seçenekleri |
string option n.
|
|
333 |
Computer |
dizi anahtarı |
order key n.
|
|
334 |
Computer |
dizi değişkeni |
string variable n.
|
|
335 |
Computer |
dizi saklayıcı |
index register n.
|
|
336 |
Computer |
dizi öğesi |
array element n.
|
|
337 |
Computer |
dizinlenmiş dizi |
indexed array n.
|
|
338 |
Computer |
dizi elemanı |
array element n.
|
|
339 |
Computer |
dizilim dizi |
string n.
|
|
340 |
Computer |
geçerli dizi |
current array n.
|
|
341 |
Computer |
formül dizi |
formula array n.
|
|
342 |
Computer |
güvenli dizi |
safe array n.
|
|
343 |
Computer |
harflerden oluşan dizi |
string literal n.
|
|
344 |
Computer |
ıraksak dizi |
divergent sequence n.
|
|
345 |
Computer |
ikil dizi |
bit serial n.
|
|
346 |
Computer |
iki boyutlu dizi |
two-dimensional array n.
|
|
347 |
Computer |
sıralı dizi |
consecutive order n.
|
|
348 |
Computer |
sözde rasgele dizi |
pseudo random sequence n.
|
|
349 |
Computer |
sözde rastgele dizi |
pseudorandom sequence n.
|
|
350 |
Computer |
sonsuz dizi |
infinite sequence n.
|
|
351 |
Computer |
sonsuz dizi |
infinite series n.
|
|
352 |
Computer |
sözde rastgele dizi |
pseudo random sequence n.
|
|
353 |
Computer |
yalancı rasgele dizi |
pseudorandom sequence n.
|
|
354 |
Computer |
yakınsak dizi |
convergent sequence n.
|
|
355 |
Computer |
bir dizi sembolik veriyi bilgisayar diline dönüştüren bilgisayar programı |
assembler n.
|
|
356 |
Computer |
bir dizi sembolik veriyi bilgisayar diline dönüştüren bilgisayar programı |
assembly program n.
|
|
357 |
Computer |
bir dizi karakter şeklinde saklanan ve çeşitli formatlarda görüntülenebilen elektronik metin |
machine-readable text n.
|
|
358 |
Computer |
bir dizi komut ve tuş vuruşunu ifade eden tek bir bilgisayar komutu |
macro n.
|
|
359 |
Computer |
bir dizi perl ve c kaynak kodu ile yazılmış bir posta listesi programı |
majordomo n.
|
|
360 |
Computer |
arka arkaya ziyaret edilebilecek bir dizi ilgili internet sitesi |
webring n.
|
|
361 |
Computer |
microsoft'un yürüttüğü, microsoft ürünlerini kullanarak pek çok alanda yeterlilik sertifikası veren bir dizi program |
mcp ( microsoft certified professional) n.
|
|
362 |
Computer |
silisyumlu yarıiletkenin küçük kristalinden oluşan ve entegre bir devrede bir dizi elektronik işlevi yürütmek için üretilmiş bir elektronik cihaz |
microprocessor chip n.
|
|
363 |
Computer |
sabit boyutta olup genellikle bilgisayar işlemcisi tarafından çalıştırılan bir dizi bit |
word n.
|
|
364 |
Computer |
bir dizi belgeyi eşzamanlı olarak göstermek için bölünebilen görsel gösterim birimi ekranı |
multiwindow n.
|
|
365 |
Computer |
dağıtılmış dizi işlemci |
distributed array processor n.
|
|
366 |
Computer |
(dövüş) bir dizi basit eylemin bir araya geldiği kompleks hareket |
combo n.
|
|
367 |
Computer |
bilgisayarın işlev yerine getirmesi için bir dizi komut oluşturma |
computer programing n.
|
|
368 |
Computer |
bazı bilgisayarlarda bayt olarak işlev gören 12 bitlik dizi |
slab n.
|
|
369 |
Computer |
bir dizi sembolik veriyi (bilgisayar programı vasıtasıyla) bilgisayar diline dönüştürmek |
assemble v.
|
|
370 |
Computer |
bir dizi noktayı sabit bir eksen etrafında döndürerek üç boyutlu bir model yapmak |
lathe v.
|
|
371 |
Computer |
(dizi gibi yapıları) sonraki öğelerde de kullanılabilecek şekilde ortak havuzda saklamak |
internalize v.
|
|
372 |
Computer |
(dizi gibi yapıları) sonraki öğelerde de kullanılabilecek şekilde ortak havuzda saklamak |
internalise v.
|
|
373 |
Computer |
dizi düzenle |
edit array expr.
|
|
374 |
Computer |
dizi değeri geçerli değil |
array value is not valid expr.
|
|
375 |
Computer |
dizi temizle |
clear series expr.
|
|
376 |
Computer |
javascript tabanlı web uygulamalarını geliştirmek için kullanılan bir dizi sistem yazılımı |
mean (mongodb, express, angularjs, node.js) abrev.
|
|
Informatics |
|
377 |
Informatics |
dikgen dizi |
orthogonal sequence n.
|
|
378 |
Informatics |
özyineli dizi |
recurrent sequence n.
|
|
Telecom |
|
379 |
Telecom |
birbirleriyle telefonla iletişim kurmaya çalışan iki kişi tarafından yapılan bir dizi başarısız çağrı |
telephone tag n.
|
|
380 |
Telecom |
birleşik ikinci dizi |
composite second order n.
|
|
381 |
Telecom |
merceksi dizi |
lenticular array n.
|
|
382 |
Telecom |
yansıtıcı dizi anteni |
reflective array antenna n.
|
|
383 |
Telecom |
bir kimsenin telefon numarası çevrilmeden önce santralle bağlantı için çevrilen bir dizi numara |
dialling code n.
|
|
384 |
Telecom |
arama bağlantısını kesip hazır duruma geri dönmek için gereken bir dizi eylem |
clearing n.
|
|
Electric |
|
385 |
Electric |
elektrostatik dizi |
electrostatic series n.
|
|
386 |
Electric |
iki paralel uç ve bir dizi küçük anahtarı içeren devrenin yerleştirildiği küçük dikdörtgen kap |
dip n.
|
|
Mechanic |
|
387 |
Mechanic |
tek bir çelik parçası üzerine monte edilmiş bir dizi keski ucu |
broach n.
|
|
388 |
Mechanic |
üzerinde ağır yüklerin taşınabilmesi için yan yana yerleştirilmiş bir dizi makara |
rollway n.
|
|
389 |
Mechanic |
(bir dizi makine operasyonunu) tekrar yürütmek |
recycle v.
|
|
Television |
|
390 |
Television |
en heyecanlı yerinde kesilen dizi film |
cliff-hanger n.
|
|
391 |
Television |
en heyecanlı yerinde kesilen dizi film |
cliffhanger n.
|
|
392 |
Television |
heyecanlı dizi |
cliffhanger n.
|
|
393 |
Television |
heyecanlı dizi film |
cliffhanger n.
|
|
394 |
Television |
heyecanlı dizi |
cliff-hanger n.
|
|
395 |
Television |
heyecanlı dizi film |
cliff-hanger n.
|
|
396 |
Television |
romantik dizi |
romancer n.
|
|
397 |
Television |
(dizi, filmde) geçiş müziği |
sting n.
|
|
398 |
Television |
(dizi, filmde) durum müziği |
sting n.
|
|
399 |
Television |
(dizi, program) bağımsız kanallara satılmış olma |
syndication n.
|
|
400 |
Television |
(dizi, program) bağımsız kanallarda yayınlanma |
syndication n.
|
|
401 |
Television |
(dizi, film) devam edecek notuyla bitmek |
cliffhang v.
|
|
Radio |
|
402 |
Radio |
gezegen atmosferinden engellenmeden geçen bir dizi elektromanyetik frekans |
window n.
|
|
403 |
Radio |
iletim sinyalinin faz dizi anteninin normaline göre dengelendiği açı |
squint n.
|
|
Textile |
|
404 |
Textile |
tekstil işleme için oluşturulan bir dizi seri veya paralel iplik örgü |
chain n.
|
|
405 |
Textile |
yün temizlemeye yarayan bir dizi fıçı/kase |
train n.
|
|
406 |
Textile |
ham tekstil elyaflarını açmak ve temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu makine |
twilly n.
|
|
407 |
Textile |
çift dizi |
double row n.
|
|
408 |
Textile |
tek dizi |
single row n.
|
|
409 |
Textile |
deliksiz iğne veya makine ile bir dizi birleşik ilmeği iç içe geçirerek yapılan bir işleme |
knitwork n.
|
|
410 |
Textile |
(örgü ve dikişte) bir dizi büzgü dikme |
gathering n.
|
|
Architecture |
|
411 |
Architecture |
panjur sırtlarına çıtaları desteklemek için bağlanan bir dizi çapraz kayış |
ladder n.
|
|
412 |
Architecture |
çerçeveli tonozlu çatı yapısı oluşturmak üzere kesişen diyagonal çizgilerden oluşan bir dizi ahşap, metal veya beton eleman |
lamella n.
|
|
413 |
Architecture |
büyük çivi başlarını andıran bir dizi ufak piramit dizisinden oluşan süsleme |
nail-headed molding n.
|
|
414 |
Architecture |
büyük çivi başlarını andıran bir dizi ufak piramit dizisinden oluşan süsleme |
nail-head n.
|
|
415 |
Architecture |
dekorasyon olarak bina duvarına asılan bir dizi yalancı kemer |
arcature n.
|
|
416 |
Architecture |
bir dizi sütun arasındaki boşluğun hesaplanması |
areosystyle n.
|
|
417 |
Architecture |
bir dizi sütun arasındaki boşluğun hesaplanması |
intercolumniation n.
|
|
418 |
Architecture |
kısmen üst üste binen bir dizi eşit çaplı dairenin dış hatlarını oluşturan simetrik biçim |
multifoil n.
|
|
419 |
Architecture |
(ocak kemerlerinde) bir dizi gaz geçiş deliği |
pigeonhole n.
|
|
420 |
Architecture |
çatı yüzeyinin üstündeki üçgen çatıyı sonlandıran basamak şeklinde dizi |
crowstep n.
|
|
421 |
Architecture |
çatı yüzeyinin üstündeki üçgen çatıyı sonlandıran basamak şeklinde dizi |
corbiestep n.
|
|
422 |
Architecture |
büyük çivi başlarını andıran bir dizi ufak piramit dizisinden oluşan (süsleme) |
nail-headed adj.
|
|
Construction |
|
423 |
Construction |
dizi odalı apartman dairesi |
railroad apartment n.
|
|
424 |
Construction |
dizi odalı apartman dairesi |
railroad flat n.
|
|
425 |
Construction |
dizi odalı apartman dairesi |
shotgun house n.
|
|
426 |
Construction |
bir dizi bağlı demir çubuktan oluşan bağlantı |
chain tie n.
|
|
427 |
Construction |
bir dizi dökme demir silindirden oluşan su geçirmez koruyucu şaft astarı |
tubbing n.
|
|
428 |
Construction |
galvanik dizi |
galvanic series n.
|
|
429 |
Construction |
sıra dizi |
array n.
|
|
430 |
Construction |
birden çok yol için bir dizi demiryolu sinyalini destekleyen yapı |
gantree n.
|
|
431 |
Construction |
bir dizi bağ taşı |
lock rand n.
|
|
432 |
Construction |
(britanya'da) ev inşaatı, tasarımı ve tesisleri konusunda belirlenmiş bir dizi standart |
parker morris standard n.
|
|
Automotive |
|
433 |
Automotive |
bir dizi sabit kontak ucu üzerinde dönüp egzoz portunda duran iletken bir koldan oluşan kontak |
wiper arm n.
|
|
Traffic |
|
434 |
Traffic |
bir dizi işaretleme aracından her biri |
button n.
|
|
435 |
Traffic |
bir dizi yaya yolundan yer biri |
button n.
|
|
Railway |
|
436 |
Railway |
çoklu dizi |
multiple unit n.
|
|
437 |
Railway |
dizi teşkili istasyonu |
marshalling depot n.
|
|
438 |
Railway |
dizi teşkili istasyonu |
sorting station n.
|
|
439 |
Railway |
dizi yapma istasyonu |
marshalling depot n.
|
|
440 |
Railway |
dizi teşkili |
set composition n.
|
|
441 |
Railway |
dizi yapma istasyonu |
sorting station n.
|
|
442 |
Railway |
tek vagona bağlanan bir dizi frenin tek noktadan tüm vagonları durduracak şekilde tasarlandığı sistem |
continuous brake n.
|
|
Aeronautic |
|
443 |
Aeronautic |
(uçakta) taşınacak yüklerin doğru konumunu gösterip ağırlık ve denge için kontrol listeleri, denge kayıtları ve izinleri içeren bir dizi şema |
loading chart (aircraft) n.
|
|
Marine |
|
444 |
Marine |
demirlenmiş bir dizi gemi |
tier n.
|
|
445 |
Marine |
geminin gövdesi üzerinde teknenin güvenlikle yüklenebildiği bir dizi çizgi |
plimsoll line n.
|
|
446 |
Marine |
kapatıldığında gemiyi bir dizi ayrı kompartımana bölen ağır kapılar |
watertight doors n.
|
|
447 |
Marine |
sıra dizi |
range n.
|
|
448 |
Marine |
bir dizi (beyaz ve kırmızı renkli) lambanın gemi direğine dikey yerleştirildiği yaygın bir gece sinyal sistemi |
ardois system n.
|
|
449 |
Marine |
kadırga içindeki bir dizi kürek |
bank n.
|
|
450 |
Marine |
temel faaliyetleri kano ile seyretmek olan bir dizi keşif birliğine mensup er |
sea scout n.
|
|
451 |
Marine |
temel faaliyetleri kano ile seyretmek olan bir dizi keşif birliğine mensup er |
seascout n.
|
|
Mining |
|
452 |
Mining |
bir dizi delik açan bir delme makinesini taşıyan araba |
gadding car n.
|
|
453 |
Mining |
platformdan platforma atılarak yükseğe taşınan cevheri bir arada tutması için üst üste yerleştirilmiş bir dizi platform veya nişten her biri |
shamble n.
|
|
Medical |
|
454 |
Medical |
william bates tarafından tasarlanmış bir dizi göz egzersizi |
bates method n.
|
|
455 |
Medical |
bir dizi kasılma |
convulsion n.
|
|
456 |
Medical |
hizmetçi dizi hastalığı |
prepatellar bursitis n.
|
|
457 |
Medical |
hizmetçi dizi hastalığı |
housemaid's knee n.
|
|
458 |
Medical |
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhütle ilgili |
hippocratic adj.
|
|
459 |
Medical |
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhüde ait |
hippocratic adj.
|
|
Anatomy |
|
460 |
Anatomy |
omurilikteki sinir yollarından birini oluşturan bir dizi sinir hücresi |
vesicular column n.
|
|
461 |
Anatomy |
kulak salyangozu ile beyin zarının temporal lobu arasındaki işitsel yol boyunca yer alan bir dizi işlem merkezinden sonuncusunu teşkil eden sinir yapısı |
medial geniculate n.
|
|
462 |
Anatomy |
sarı elastik dokuda bulunup bitişiğindeki omurun zarını merkez noktadan sakruma bağlayan bir dizi bağ doku |
ligamentum flavum n.
|
|
463 |
Anatomy |
uylukta dizi esnetip bacağı lateral olarak döndürmeyi sağlayan iki başlı kas |
musculus biceps femoris n.
|
|
Psychology |
|
464 |
Psychology |
bir dizi nesne veya düşünceye konsantre olma |
attention n.
|
|
465 |
Psychology |
deneklerin göreve veya bir dizi uyarana odaklanma süresi |
span of attention n.
|
|
466 |
Psychology |
yetenek, zeka, kişilik gibi özellikleri ölçmek için kullanılan bir dizi test |
battery n.
|
|
467 |
Psychology |
freudcu psikolojinin temeli olan bir dizi ilke |
metapsychology n.
|
|
468 |
Psychology |
uzamsal dizi sinestezisi |
spatial-sequence synethesia n.
|
|
Physiology |
|
469 |
Physiology |
anabolik süreçler sonucu salgı hücrelerinde üretilen bir dizi maddeden biri |
anastate n.
|
|
470 |
Physiology |
stres karşısında vücut sistemlerini seferber etmek için sempatik sinir sisteminin başlattığı bir dizi fizyolojik değişim |
fight-or-flight response n.
|
|
Pharmaceutics |
|
471 |
Pharmaceutics |
bir dizi hastalık bulaştırıcı organizmanın neden olduğu durumu tedavi eden bir grup antibiyotik |
tetracyclines n.
|
|
Printing |
|
472 |
Printing |
ürünleri, kişisel malzemeleri tanımlayan bir dizi harf veya rakam |
monomark [uk] n.
|
|
473 |
Printing |
dizi başlık |
running title n.
|
|
Veterinary |
|
474 |
Veterinary |
fleksör tendonlarında kısalmadan kaynaklı dizi öne doğru eğilen (at, katır) |
knee-sprung adj.
|
|
Food Engineering |
|
475 |
Food Engineering |
kademeli dizi |
cascade n.
|
|
Gastronomy |
|
476 |
Gastronomy |
bir dizi farklı malzeme içeren yemek |
pousowdie [scotland] n.
|
|
Math |
|
477 |
Math |
kaotik sistemin çeşitli başlangıç koşulları için gelişmeye meyilli olduğu bir dizi sayısal değer |
chaotic attractor n.
|
|
478 |
Math |
eskiden çarpma ve bölme işlemlerinde kullanılan bir dizi derecelendirilmiş çubuktan oluşan abaküs |
napier's bones n.
|
|
479 |
Math |
eskiden çarpma ve bölme işlemlerinde kullanılan bir dizi derecelendirilmiş çubuktan oluşan abaküs |
napier's rods n.
|
|
480 |
Math |
alt merkezi dizi |
lower central series n.
|
|
481 |
Math |
alt özeksel dizi |
lower central series n.
|
|
482 |
Math |
aralıklı dizi |
sparse array n.
|
|
483 |
Math |
aritmetik dizi |
arithmetic sequence n.
|
|
484 |
Math |
aritmetik dizi |
arithmetic progression n.
|
|
485 |
Math |
aritmetik dizi |
arithmetical progression n.
|
|
486 |
Math |
armonik dizi |
harmonic sequence n.
|
|
487 |
Math |
armonik dizi |
harmonic progression n.
|
|
488 |
Math |
artan dizi |
increasing sequence n.
|
|
489 |
Math |
ayrık dizi |
sequence of discrete n.
|
|
490 |
Math |
ayrık dizi |
discrete sequence n.
|
|
491 |
Math |
azalan dizi |
decreasing sequence n.
|
|
492 |
Math |
birim dikey dizi |
orthonormal sequence n.
|
|
493 |
Math |
dizi cebiri |
sequence algebra n.
|
|
494 |
Math |
dizi uzayı |
sequence space n.
|
|
495 |
Math |
düzgen dizi |
invariant series n.
|
|
496 |
Math |
eşçarpanlı dizi |
geometric progression n.
|
|
497 |
Math |
eşçarpanlı dizi |
geometric sequence n.
|
|
498 |
Math |
eşartanlı dizi |
arithmetic progression n.
|
|
499 |
Math |
eşartanlı dizi |
arithmetic sequence n.
|
|
500 |
Math |
geometrik dizi |
geometric progression n.
|
|