drop - Turco Inglés Diccionario
Historia

drop

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "drop" en diccionario turco inglés : 286 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
drop n. düşüş
drop n. düşme
drop n. damla
drop v. düşmek
drop v. düşürmek
General
drop n. pek az miktar
drop n. eksilme
drop n. iniş
drop n. katre
drop n. şeker
drop n. azalma
drop n. pano
drop n. az miktar
drop n. pastil
drop n. bir yudum
drop n. damla
drop n. inme
drop n. şut
drop n. düşürme
drop n. içki
drop n. takas
drop n. darağacı
drop n. darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform
drop n. ayaklı seyyar merdiven
drop n. kullanışlı en küçük ölçü birimi
drop n. sıvı damlasına benzer şey
drop n. sallantılı takı
drop n. takılarda sallantılı parça
drop n. sallantılı küpe
drop n. damla küpe
drop n. ucunda sallantılı süs bulunan küpe
drop n. amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu
drop n. (hanedan armalarında) armut biçimli küçük motif
drop n. yavrulama
drop n. yavru
drop n. denizcilikte bir derinlik ölçüsü
drop n. yükseklikler arası fark
drop n. bir şeyin alçalma mesafesi
drop n. düşme mesafesi
drop n. dik yamaç
drop n. sarp yokuş
drop n. içine bir şey atılması için bırakılmış açıklık
drop n. içine bir şey atılan delik
drop n. nesnenin içine bırakıldığı kutu
drop n. döllenmemiş olup yere düşen ham meyve
drop n. yere düşmüş hastalıklı ham meyve
drop n. yere düşmüş sağlıklı ve olgun meyve
drop n. kanala zarar vermeksizin fazla suyu daha düşük seviyeye tahliye edebilen açık su kanalı yapısı
drop n. düşmanı silahla ateş altına alma avantajı
drop n. rakibe karşı kazanılan üstünlük
drop n. gizli mektup veya paketlerin dikkat çekmeden bırakılıp teslim alınabildiği, önceden kararlaştırılmış yer
drop n. (tavanda, çatıda veya yerde) kapak şeklinde kapı
drop n. (kumarhanede) çiplerin satışından elde edilen kazanç
drop n. genellikle sırlı metalden yapılmış bir tür küçük işaret bayrağı
drop n. iz
drop n. işaret
drop n. ipucu
drop n. (kadında) göğüs ile kalça ölçüsü arasındaki fark
drop n. (erkekte) göğüs ile bel ölçüsü arasındaki fark
drop n. bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta
drop n. bir damla
drop n. teslimat
drop v. kesilmek
drop v. alçaltmak
drop v. dirsek çevirmek
drop v. çıkagelmek
drop v. alçaltmak (sesi)
drop v. eksilmek
drop v. söylemek
drop v. serpmek
drop v. atmak
drop v. düşürmek
drop v. öldürmek
drop v. indirmek
drop v. yavrulamak
drop v. (arabadan) indirmek
drop v. bitmek
drop v. yıkılmak
drop v. ekmek
drop v. tutulmak
drop v. kesmek
drop v. vazgeçmek
drop v. ilişkisini kesmek
drop v. salıvermek
drop v. alçalmak
drop v. çıkarmak
drop v. dalmak
drop v. son vermek
drop v. bırakmak
drop v. çıkmak
drop v. dokundurmak
drop v. damlatmak
drop v. görüşmemek
drop v. alçalmak (ses)
drop v. damlamak
drop v. sarkmak
drop v. (fiyat) kırmak
drop v. bırakıp düşmek
drop v. aşağı meyletmek
drop v. aşağı doğru eğim yapmak
drop v. yere yığılmak
drop v. yere çökmek
drop v. (yorgunluktan) çökmek
drop v. vefat etmek
drop v. ölmek
drop v. kendini aşağı bırakmak
drop v. kendini bırakmak
drop v. araçtan inmek
drop v. istenen rüzgar veya akıntıyla gitmek
drop v. geride kalmak
drop v. tempoyu sürdürememek
drop v. gerisine düşmek
drop v. (köpek) çömelmek
drop v. uğramak
drop v. kısa süreliğine ziyaret etmek
drop v. fark etmeden bir duruma düşmek
drop v. kendini (bir işin) içinde bulmak
drop v. tükenmek
drop v. nihayet bulmak
drop v. gündemden düşmek
drop v. söz konusu olmaktan çıkmak
drop v. durmak
drop v. zaman geçmek
drop v. dolmak
drop v. ortadan kaybolmak
drop v. yok olmak
drop v. (yüz) asılmak
drop v. katılmaktan geri durmak
drop v. üyelikten çıkmak
drop v. gözden kaybolmak
drop v. gemiden indirmek
drop v. taşıttan indirmek
drop v. yükünü boşaltmak
drop v. (eşyayı) bırakmak
drop v. havadan atmak
drop v. reverans yapmak
drop v. eksik bırakmak
drop v. yarım bırakmak
drop v. hesaba katmamak
drop v. kovmak
drop v. (deniz seyahatinde) arkada bırakmak
drop v. işini bitirip gitmek
drop v. laf arasında bahsetmek
drop v. gelişigüzel söylemek
drop v. çaktırmadan konuyu açmak
drop v. (kartpostal, mektup) postayla göndermek
drop v. kaybetmek
drop v. harcamak
drop v. dışarıdaki bir noktadan çizgi çekmek
drop v. çaba göstermeden (bir durumun) içine düşmek
drop v. geçerken uğramak
drop v. yaralanmak
drop v. (insanları, ikmal malzemelerini) paraşütle indirmek
drop v. serbestçe sallanmak
drop v. kötüleşmek
drop v. boş zamanında yazıvermek
drop v. aklından atmak
drop v. sohbette öylesine bahsetmek
drop v. tesadüfen değinmek
drop v. azalmak
drop v. (fiyat) düşürmek
drop v. çıkarılmak
drop v. (suçlama vb.) geri çekmek
drop v. (bir yere) bırakmak
drop v. terk etmek
drop v. aşağı inmek
drop adv. hemen
Colloquial
drop n. piyasaya yeni çıkmış şey
drop v. (müzik, yazılım programı) piyasaya çıkarılmak
drop v. (müzik, yazılım programı) piyasaya sürmek
Trade/Economic
drop n. azalma
drop n. faiz oranının düşmesi
drop n. malların dağıtım veya nakil için getirildiği depo
drop v. azalmak
Technical
drop n. kum düşüğü
drop n. bileşik buhar makinesinde buhar basıncının düşmesi
drop n. voltaj düşmesi
drop n. mekanik bir aracın şaft ekseninin kelepçenin tabanına olan uzaklığı
drop n. saat pandülündeki serbest dişli tekerin paletlerden kurtulunca aldığı mesafe
drop n. kilidin anahtar deliğini kapatmaya yarayan hareketli plaka
drop n. serbest düşmeli tokmak
drop n. salma şahmerdan
drop n. delme presi
drop n. zımba presi
drop n. elektrikli uyarı cihazının devre kapalı olduğunda düşen kapağı
drop n. güç devresini veya telefon hattını direkten binaya uzatmak için kullanılan kablo grubu
drop n. (saat biliminde) pandüldeki dişli tekerin arka arkaya bulunan yivler arasındaki serbest hareketi
Computer
drop n. (bilgisayar oyununda) yenilen bot oyuncudan düşen eşya
drop v. iptal etmek
drop expr. bırak
drop expr. düşür
drop expr. iptal et
Textile
drop v. (etek ucunu, elbise kenarını) uzatmak
Architecture
drop n. dor stili saçaklıklarda bir tür süsleme
Construction
drop n. (betonarme döşeme inşasında) tavanın sütun başlığı çevresindeki kalınlaştırılmış bölümü
Furniture
drop n. kolyeye benzer süs
Automotive
drop n. ani düşüş
Transportation
drop v. (römorku) arabadan ayırmak
Aeronautic
drop n. atlama
drop n. paraşütle iniş
drop n. paraşütle aşağı bırakılan insanlar
drop n. paraşütle aşağı bırakılan malzeme
drop v. uçağı inişe hazırlamak için (tekerlekleri) indirmek
Marine
drop n. serene doğru bükülmüş yelkenin gemi ortasındaki dikey kısmı
drop v. görüşten çıkmak
drop v. geride bırakmak
Food Engineering
drop n. damla
Gastronomy
drop v. (yumurtayı) kırıp kaynar suda pişirmek
drop v. çılbır yapmak
drop v. bol yağda kızartarak pişirmek
drop v. ızgarada pişirmek
Zoology
drop v. dışkılamak
drop v. dışkı yapmak
Agriculture
drop n. çeşitli bahçe sebzelerinde mantar kaynaklı solma ve sap çürüklüğü
Literature
drop v. (paragrafı, satırı) yazıdan çıkarmak
drop v. (kitap bölümü başlığını) tam metnin en üst satır hizasının altına yerleştirmek
Linguistics
drop v. (harfi) telaffuz ederken yutmak
drop v. (harfi, eki) eksik telaffuz etmek
Military
drop n. (tüfek veya av çiftesinde) dipçiğin namlunun tepesindeki çizgiye olan mesafesi
Sport
drop n. düşürme vuruş
drop n. (ragbide) topun yere düşüp sekmesiyle yapılan vuruş
drop v. (top) deliğe girmek
drop v. (top) potaya girmek
drop v. (topu) deliğe sokmak
drop v. (topu) potaya sokmak
drop v. (oyunu veya yarışı) kaybetmek
drop v. (ragbide) yerden sekmek üzere olan topa vurmak
drop v. (krikette) topu kaçırıp vurucuyu oyun dışı bırakmak
Football
drop n. (amerikan futbolunda) dizilme çizgisinin gerisine hareket etme
drop v. (topu) düşürüp yere çarpar çarpmaz vuruş yapmak
drop v. yere düşen top zemine ulaşır ulaşmaz şut çekerek gol atmak
Tennis
drop n. kısa vuruş
drop n. kesme vuruş
drop n. kesme olarak file dibine kısa top atışı
drop v. (topa) kısa vuruşla vurmak
Baseball
drop n. rotadan saparak sağlak atıcının uzağına düşen topun kavisi
Card
drop v. aynı renkten oynama zorunluluğu sebebiyle oynanmak
drop v. toplanan paraya ortak olmaktan çekilmek
drop v. aynı renkten oynama kuralından faydalanarak birini (yüksek kart) oynamak zorunda bırakmak
Music
drop n. perdede düşüş
drop v. müziğin bir bölümünü diskjokey gibi çalmak
Theatre
drop n. çerçevesiz kumaş dekor
drop n. genellikle arka plan manzarası işlevi olup yukarıdan sahneye indirilen çerçevesiz perde
drop n. yandan çekilmek yerine dikey indirilip kaldırılan sahne perdesi
drop n. üzerine sahnenin boyandığı, dikey olarak indirilip kaldırılabilen perde
Ottoman Turkish
drop v. sukut etmek
Archaic
drop v. damlalar halinde akıtmak
drop v. sırılsıklam olmak
drop v. damlalarla kaplamak
drop v. lekelemek
Slang
drop n. birine karşı sahip olunan avantaj/üstünlük
drop n. az miktarda içki
drop n. asit almak
drop n. tek seferde içilen içki
drop n. çalıntı malların saklanıp dağıtıldığı mekan
drop v. haplanmak
drop v. birini bırakmak
drop v. arkadaşlığını sonlandırmak
drop v. arkadaşlık ilişkisini kesmek
drop v. yumrukla yere düşürmek
drop v. yumrukla yere sermek
drop v. birini öldürmek
drop v. işini bitirmek
drop v. birini öldürmek
drop v. işini bitirmek
drop v. birini temizlemek
drop v. polisin eline düşmek
drop v. tutuklanmak
drop v. polis tarafından yakalanmak
drop v. yakayı ele vermek
drop v. enselenmek
drop v. paket olmak
drop v. az miktarda içki
drop v. hap atmak
drop v. uyuşturucu almak
drop v. (silahla vurup) indirmek
drop v. kodese düşmek
drop v. tek atışlık içki
drop v. satılacak uyuşturucunun alınması için bırakıldığı nokta
drop v. lsd çakmak
drop v. vurup indirmek
drop v. (araba yarışında) arabayı döndürüp sıvışmak
drop v. açıklamak
drop v. bildirmek
drop v. açığa vurmak
British Slang
drop v. (hap vb) atmak

Significados de "drop" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
drop earrings n. küpe
back drop n. temel
drop arch n. basık kemer
cough drop n. öksürük pastili
drop cap n. büyük harf
false drop n. hatalı bilgi
drop valve n. ters supap
a drop of water n. bir damla su
peppermint drop n. naneşekeri
a drop in prices n. fiyatlarda düşüş
drop arm n. pitman kolu
drop leaf table n. açılır kapanır kanatları olan masa
drop stamp n. karaman
drop of blood n. kan damlası
vertical drop n. dikey düşüş
a drop of water n. su damlası
drop of n. damlası
false drop n. sahte bilgi
drop arch n. basık sivri kemer
drop off zone n. yolcu indirme yeri
a drop in the bucket n. devede kulak
sharp drop n. keskin düşüş
drop cloth n. mobilya örtüsü
high school drop out n. lise terk
college drop out n. üniversite terk
university drop out n. üniversite terk
air drop n. havanın düşmesi
drop table n. açılır kapanır masa
drop-out n. yitim
drop-off n. dik iniş
drop-off n. düşme
drop-off n. azalma
drop-time n. damla süresi
pearl drop n. inci tanesi
dead drop n. mesaj ve çeşitli dokümanların değiş-tokuş edildiği gizli yer
drop-off and pick-up area n. yolcu indirme/bindirme alanı
drop earrings n. damla küpe
half-drop-match n. yarım (soter) raport
drop-off n. yamaç
dew drop n. çiy damlacığı
drop-off address n. teslimat adresi
drop in sales n. satışlardaki düşüş
sheer drop n. dik yamaç
a drop of paint n. bir damla boya
parent drop-off n. çocuğu okula ebeveyinlerinin bırakması
drop earrings n. mengeç
precipitous drop n. hızlı düşüş
tear drop n. gözyaşı
drop-in center n. (evsizler/akıl hastaları için) yardım merkezi
lemon drop n. limon şekeri
lemon drop n. limonlu şeker
mail drop n. postanın tesliminin yapıldığı hazne veya delik
mail drop n. genellikle gizemli bir posta alınıp sakini olunmayan adres veya yer
mail drop n. gizli haberleşme materyallerinin veya yasadışı malların tutulduğu ve sonrasında hemen elden çıkarıldığı önceden belirlenmiş yer
mail drop n. gizli haberleşme materyallerini veya yasadışı malları depolama faaliyeti
life drop n. yaşamsal açıdan gerekli olan kan
heavy drop n. paraşütle ağır yük dağıtma sistemi
elementary school drop-out n. ilkokul terk
drop [obsolete] [scotland] n. eski bir iskoç ağırlık birimi
drop earring n. sallantılı küpe
drop earring n. damla küpe
drop earring n. ucunda sallantılı süs bulunan küpe
drop lake n. brezilya odunundan elde edilen bir pigment
drop letter n. aynı postaneden gönderilip teslim alınan mektup
drop seat n. tek parça giysinin alt yarısındaki ayrıca açılıp indirilebilen arka bölüm
drop waist n. dikiş yeri bel yerine kalçada olan kadın elbisesi
drop-in n. çat kapı gelen kimse
drop-in n. gündelik toplanma
drop-in centre [uk] n. (britanya'da) gündüz istendiği gibi ziyaret edilebilen bakım evi
drop-off n. teslimat noktası
drop-off n. kısa süreliğine eşya bırakma
drop-off n. kısa süreliğine teslim etme
bass drop n. şarkının kırılma noktası
beat drop n. bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta
drop-off n. düşüş
drop out v. ayrılmak (üyelikten)
drop off v. indirmek
drop a hint v. dokundurmak
drop down v. düşmek
drop a brick v. çam devirmek
drop line v. pusula göndermek
drop in a faint v. serilmek
drop away v. azalmak
drop off v. gerilemek
drop by v. habersiz uğramak
drop around v. uğramak
have a drop too much v. içkiyi fazla kaçırmak
drop in on v. ziyaret etmek
drop off v. inmek
drop behind v. geri kalmak
drop back v. gerilemek
drop a curtsy v. reverans yapmak
drop in v. bırakmak
drop off v. azaltmak
drop a bomb v. bomba atmak
drop dead v. düşüp ölmek
drop in v. ziyaret etmek
drop behind v. geride kalmak
drop in v. çat kapı ziyaret etmek
drop out v. ayrılmak
drop off v. düşmek
drop anchor v. demir atmak
drop a curtsey v. reverans yapmak
drop a brick v. pot kurmak
drop in v. uğramak
drop over v. ziyaret etmek
drop out v. çıkmak
drop over v. istendiği zaman ziyaret etmek
drop a line v. iki satır yazıvermek
drop off v. eksilmek
drop off v. uyuklamak
(blood pressure) drop v. tansiyonu düşmek
drop in v. damlamak
drop by v. şöyle bir uğramak
drop anchor v. demirlemek
drop out v. bırakmak (okulu)
drop a line v. pusula göndermek
drop out v. okula devam etmemek
drop behind v. gerilemek
drop off v. düşme göstermek
drop away v. seviyenin düşmesi
drop by v. uğramak
drop a hint v. imada bulunmak
drop a brick v. pot kırmak
drop in on v. uğramak
drop off v. azalmak
drop out v. kaydını sildirmek
drop somebody completely v. defterden silmek
drop out v. okulu bırakmak
drop in v. habersiz uğramak
drop off v. araçtan indirmek
take a drop too much v. içkiyi fazla kaçırmak
drop off v. içi geçmek
drop into a habit v. alışkanlık edinmek
drop the reins v. vazgeçmek
drop in at v. uğramak
drop down v. yıkılmak
drop off v. uyumak
drop off v. dalmak
drop across v. karşılaşmak
drop by v. geçerken uğramak
drop around v. damlamak
drop a clanger v. gaf yapmak
drop off v. boşaltmak
drop asleep v. uyuyakalmak
drop out of v. çıkmak
drop a clanger v. pot kırmak
drop off v. vefat etmek
drop around v. ziyaret etmek
drop a brick v. baltayı taşa vurmak
drop out v. bırakmak
drop off v. uykuya dalmak
drop asleep v. uykuya dalmak
drop leaves v. yaprak dökmek
drop off passenger v. yolcu indirmek
drop off a passenger v. yolcu indirmek
drop down from one's hands v. elinden düşürmek
drop load v. yük boşaltmak
drop below v. altına inmek
drop one's load v. yük boşaltmak
drop below v. altına düşmek
drop down below a certain level v. belli bir seviyenin altına düşmek
drop into the water v. suya düşürmek
drop load v. yük dökmek
drop the load v. yükü indirmek
drop the subject v. konuyu kapatmak
(the sun) drop v. güneş batmak
drop one's head v. başını eğmek
drop one's head v. başını öne eğmek
drop trousers v. pantolon çıkarmak
drop a kiss v. öpücük kondurmak
drop like a bombshell v. bomba gibi düşmek
drop something out of use (word etc.) v. kullanımdan kaldırmak
drop litter v. çöp atmak
drop out of the sky v. gökten düşmek
air drop v. havadan atmak
air drop v. paraşütle atmak
(one's price) drop v. fiyatı düşmek
drop round v. uğramak
drop out v. vazgeçmek
drop off v. damlamak
drop over v. uğramak
drop off v. düşme yaşamak
drop off v. düşüş yaşamak
drop off v. çok azalmak
drop off v. düşüş göstermek
drop back v. geride kalmak
air-drop v. havadan atmak
name-drop v. konuşmasında veya yazısında ünlü isimlerden bahsedip kendine paye çıkarmak
drop into someone's lap v. şans ile başarmak
drop into someone's lap v. (fırsat vb) ayağına gelmek
drop by v. yolu düşmek
price to drop v. fiyat düşmek
drop innuendos v. laf sokuşturmak
drop innuendos v. laf sokmak
drop innuendos v. dokundurmak
drop by unexpectedly v. çat kapı gelmek
drop in unexpectedly v. çat kapı gelmek
begin to drop into the low 20s v. sıcaklık 20 derecelere (22-23) düşmeye başlamak
drop in on v. bir yere uğramak
drop one’s book v. kitabını düşürmek
drop somebody off to hotel v. otele bırakmak
drop somebody off to the airport v. havaalanına bırakmak
drop somebody home v. eve bırakmak
drop out of school v. okuldan ayrılmak
drop out v. okuldan ayrılmak
drop the ball v. topu düşürmek
drop something to the floor v. bir şeyi yere düşürmek
drop to below zero v. sıfırın altına düşmek
drop open v. bilinçsizce/gayri ihtiyari açmak
drop one's obsession with v. (birine/bir şeye olan/karşı) saplantısından vazgeçmek/kurtulmak
remove/drop/eliminate something from inventory v. stoktan düşürmek
drop in the toilet v. tuvalete düşürmek
drop out of one's pocket v. cebinden düşmek
drop out v. yenilgiyi kabul etmek
drop the ball v. topu düşürmek
drop the ball v. topu elinden kaçırmak
drop the ball v. topu kaptırmak
drop anchor v. dışkılamak
drop away v. kötüleşmek
drop away v. kötüye gitmek
drop back v. geri çekilmek
drop back v. çekilmek
a drop of adj. bir damla
drop-dead adj. değiştirilmesi mümkün olmayan (teslim tarihi)
drop-in adj. kısa süreli kullanım için temin edilen
drop-in adj. takılıp hemen kullanılabilen
drop-off adj. teslimat veya iadeye ait
drop-off adj. teslimat veya iadeye ilişkin
drop-off adj. teslimat veya iade içeren
at the drop of a hat adv. tereddütsüz
at the drop of a hat adv. hemen istekle
drop by drop adv. damla damla
at the drop of a hat adv. işaret verilince
even if just a drop adv. biraz da olsa
even if just a drop adv. az da olsa
dz (drop zone) abrev. atlama bölgesi
dz (drop zone) abrev. atma bölgesi
Phrasals
drop off v. ölmek
drop through v. suya düşmek
drop through v. boşa çıkmak
drop off v. nalları dikmek
drop through v. başarısız olmak
drop off v. bırakmak
drop away v. düşmek
drop behind v. gerisine düşmek
drop off v. içi geçmek
drop out of v. okulu bırakmak
drop off v. teslim etmek
drop below v. (bir şeyin) altına inmek
drop off v. uyuyakalmak
drop below v. (bir şeyin) altına düşmek
drop off v. vermek
drop up (some place) v. (kuzeyde/daha yüksek bir yerde) bir yeri ziyaret etmek
drop (someone or something) on (someone or something) v. bir şeyi bir şeyin üstüne düşürmek
drop (someone or something) on (someone or something) v. elinden düşürmek
drop (someone or something) on (someone or something) v. birine kötü bir haber vermek
drop (someone or something) on (someone or something) v. birine tatsız şeyler anlatmak
drop (someone or something) on (someone or something) v. anlattıklarıyla birinin canını sıkmak
drop (someone or something) on (someone or something) v. birine dert yüklemek
drop someone or something on someone or something v. birini/bir şeyi başka birinin/bir şeyin üstüne düşürmek
drop someone or something on someone or something v. birini veya bir şeyi düşürmek
drop something on someone v. bir şeyi birinin üstüne düşürmek
drop something on someone v. birine kötü bir haber vermek
drop something on someone v. birine tatsız şeyler anlatmak
drop something on someone v. anlattıklarıyla birinin canını sıkmak
drop something on someone v. birine dert yüklemek
drop from (something) v. bir yerden düşürmek
drop from (something) v. yüksek bir yerden aşağı düşürmek
drop from (something) v. (takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak
drop from (something) v. bırakmak (ders)
drop someone or something from something v. birini/bir şeyi yüksek bir yerden bırakmak/aşağı atmak
drop someone or something from something v. (takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak
drop someone or something from something v. bırakmak (ders)
drop someone or something from something v. dersten bırakmak
drop out v. dışarı düşmek
drop out v. içinden düşmek
drop out v. dışarı saçılmak/dökülmek
drop out v. (bir şeyin) alt kısmı düşmek
drop out v. dışarı atmak/çıkarmak
drop out v. atmak
drop out v. çıkarmak
drop out v. eksik bırakmak
drop out v. elemek
drop out v. es geçmek
drop out v. katmamak
drop out v. dahil etmemek
drop out v. bağlantısı kopmak/kesilmek
drop out v. hattan düşmek
drop out v. toplumsal hayattan kopmak
drop out v. geleneksel değerlerden kopmak
drop out v. toplumu/geleneksel değerleri terk etmek
drop out v. yarıda bırakmak
drop out v. bitirmeden bırakmak
drop out v. bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim)
drop out v. bırakmak (okul)
drop out v. yarıda bırakmak
drop out v. bitirmeden terk etmek
drop out v. bir yerden düşürmek/atmak/aşağı bırakmak
drop out v. dışarı atmak
drop out v. çekilmek (oyundan, topluluktan, okuldan)
drop out v. katılmaktan vazgeçmek
drop out v. bırakmak (oyunu, topluluğu, okulu, dersi)
drop out v. toplumsal hayattan kopmak
drop out v. geleneksel değerlerden kopmak
drop out v. toplumu/geleneksel değerleri terk etmek
drop out v. atmak
drop out v. çıkartmak
drop out v. eksik bırakmak
drop out v. elemek
drop out v. es geçmek
drop out v. katmamak
drop out v. dahil etmemek
drop out of (something) v. birini/bir şeyi dışarı atmak
drop out of (something) v. birini/bir şeyi bir yerden atmak
drop out of (something) v. yarıda bırakmak
drop out of (something) v. bitirmeden bırakmak
drop out of (something) v. bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim)
drop (someone or something) out of v. (birini/bir şeyi) dışarı atmak
drop (someone or something) out of v. (birini/bir şeyi) bir yerden atmak
drop across (someone or something) v. düşüp yayılmak
drop across (someone or something) v. düşüp dağılmak
drop across (someone or something) v. düşüp kaplamak
drop across (someone or something) v. boylu boyunca düşmek
drop across (someone or something) v. üstüne yerleştirmek
drop across (someone or something) v. üstünü kaplayacak şekilde bırakmak
drop across (someone or something) v. yıkılıp (bir şeyi) tıkamak
drop across (someone or something) v. boylu boyunca yerleştirmek
drop something across something v. boylu boyunca sermek
drop something across something v. üstüne yerleştirmek
drop something across something v. üstünü kaplayacak şekilde bırakmak
drop something across something v. boylu boyunca yerleştirmek
drop across someone or something v. düşüp kaplamak
drop across someone or something v. boylu boyunca düşmek
drop across someone or something v. üstüne yerleştirmek
drop across someone or something v. üstünü kaplayacak şekilde bırakmak
drop across someone or something v. yıkılıp (bir şeyi) tıkamak
drop across someone or something v. boylu boyunca yerleştirmek
drop around (sometime) v. (bir ara) uğramak
drop around (sometime) v. (sonra, ileriki bir zamanda) uğramak
drop below someone or something v. birinin/bir şeyin altına düşmek
drop below someone or something v. birinin/bir şeyin altına inmek
drop below (something) v. (bir şeyin) altına düşmek
drop below (something) v. (bir şeyin) altına inmek
drop below (something) v. (bir seviyenin) altına düşmek/inmek
drop someone or something down v. birini/bir şeyi düşürmek
drop someone or something down v. birini/bir şeyi indirmek
drop from v. -den düşürmek
drop from v. -den aşağı düşürmek
drop from v. (takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak
drop from v. bırakmak (ders)
drop in on (someone) v. (birine) habersiz uğramak
drop in on (someone) v. (birine) uğramak
drop in on (someone) v. (birini) çat kapı ziyaret etmek
drop in on (someone) v. (birine) damlamak
drop in (something) v. (bir şeyin) içine düşürmek
drop in (something) v. (bir şeyin) içine düşmek
drop into (something) v. (bir şeyin) içine düşürmek
drop into (something) v. (bir şeyin) içine düşmek
drop into v. içine düşürmek
drop into v. içine düşmek
drop someone or something off something v. birini/bir şeyi bir şeyden düşürmek
drop someone or something off something v. birini/bir şeyi bir şeyden aşağı atmak
drop someone or something off v. birini/bir şeyi (araçtan) indirmek
drop someone or something off v. birini/bir şeyi (bir yere) bırakmak/götürmek
drop someone or something off v. birini/bir şeyi (araçla) bırakmak/götürmek
drop off (to sleep) v. uyuyup kalmak
drop off (to sleep) v. uyuyakalmak
drop off (to sleep) v. uykuya dalmak/dalıvermek
drop on v. -in üstüne düşürmek
drop on v. -e kötü bir haber vermek
drop on v. -e tatsız şeyler anlatmak
drop on v. anlattıklarıyla birinin canını sıkmak
drop on v. -e dert yüklemek
drop into v. kınamak
drop into v. saldırmak
drop into v. üstüne saldırmak
drop into v. azarlamak
drop into v. terslemek
drop into v. fırçalamak
drop into v. kınamak
drop into v. paylamak
Phrases
drop-dead adj. en uç sınırı teşkil eden
drop-dead adj. en uç olasılık olan
turn on tune in drop out expr. lsd kullanımını özendiren bir slogan
Proverb
every drop matters her damla önemlidir
every drop counts damlaya damlaya göl olur
Colloquial
drop dead gorgeous n. ilk bakışta insanı çok etkileyen kimse veya şey
mic drop n. son noktayı koyma
drop-dead date n. son gün
drop-dead date n. son mühlet
drop-dead date n. son teslim tarihi
drop-dead date n. sürenin bitiş tarihi
mic drop n. lafı gediğine koyma
mic drop n. son noktayı koyma
drop [ireland] n. tek ölçü viski
drop the f-bomb v. f (fuck) bombası bırakmak
drop the f-bomb v. olmayacak yer veya zamanda "fuck" demek
drop the f-bomb v. ağzından küfür kaçırmak
drop the f-bomb v. istemsizce siktir demek
drop the f-bomb v. ağzından küfür çıkmak
drop the l-bomb v. l (i love you) bombası bırakmak
drop the l-bomb v. beklenmedik bir şekilde seni seviyorum demek
drop the l-bomb v. ansızın seni seviyorum demek
drop the l-bomb v. vakitsizce seni seviyorum demek
drop dead v. aniden ölmek
drop a line v. birkaç satır yazmak
drop one's eyes v. bakışlarını yere indirmek
drop a size or two v. bir iki beden incelmek
drop a size v. bir beden incelmek
drop a lot of money v. çok para kaybetmek
drop one's eyes v. gözlerini aşağı indirmek
drop one's eyes v. gözlerini yere indirmek
drop everything v. işini gücünü bırakmak
drop everything v. o anda yapmakta olduğu ya da yapacağı şey(ler)i bırakmak
drop one’s daughter off at the piano lesson v. kızını piyano dersine götürmek
drop dead v. tahtalıköyü boylamak
make the drop v. teslimatı yapmak
(blood pressure) drop precipitously v. (kan basıncı) hızla düşmek
drop a hint v. üstü kapalı ima etmek
drop (one's) aitches v. kelimenin başındaki "h" harfini telaffuz etmemek
drop your aitches v. kelimenin başındaki "h" harfini telaffuz etmemek (standart İngilizce'de telaffuz edilmesi gereken kelimelerde)
drop in to say hello v. geçerken uğramak
drop in to say hello v. selam vermek için uğramak
drop in to say hello v. habersiz uğrayıp selam vermek
drop in to say hello v. ansızın uğramak
drop the mic v. havalı bir şekilde mikrofonu elinden bırakmak/atmak
drop the mic v. etkileyici bir performans sonrası havalı bir şekilde mikrofonu fırlatmak/atmak/yukardan bırakmak
drop the mic v. etkileyici bir hareket yapmak
drop the mic v. etkileyici bir performans sergilemek
drop the mic v. imzasını atmak
drop the mic v. noktayı koymak
drop trou v. pantolonunu ve/veya çamaşırını sıyırmak
drop trou v. pantolonunu ve/veya çamaşırını indirmek
drop trou v. soyunmak
let it drop v. bir tartışmayı sonlandırmak
let it drop v. boş vermek
let it drop v. konuyu bi kenara bırakmak
let it drop v. konuyu kapatmak
let it drop v. salıvermek
let it drop v. koyuvermek
let it drop v. ağzından kaçırmak
let it drop v. yanlışlıkla bir sırrı açık etmek/açığa vurmak/ele vermek
mic drop v. havalı bir şekilde mikrofonu elinden bırakmak/atmak
mic drop v. etkileyici bir performans sonrası havalı bir şekilde mikrofonu fırlatmak/atmak/yukardan bırakmak
drop the f-bomb v. ağzından "fuck" kelimesini kaçırmak
drop the f-bomb v. yanlışlıkla "fuck" demek
drop the f-bomb v. yanlışlıkla siktir demek
drop somebody in it v. birinin başını belaya sokmak
drop somebody in it v. birinin başına iş açmak
drop somebody in it v. birini sıkıntılı/zor bir duruma düşürmek
drop up v. (bulunduğu yerin kuzeyindeki) bir yeri ziyaret etmek
drop up v. (bulunduğu yerin kuzeyindeki) bir yere gitmek
drop your trousers v. pantolonunu indirmek
drop your trousers v. pantolonunu sıyırmak
drop your trousers v. pantolonunu çıkarmak
ready to drop adj. bitap düşmüş
fit to drop adj. bitap düşmüş
fit to drop adj. düşecek kadar yorgun
ready to drop adj. düşecek kadar yorgun
drop-dead adj. göz alıcı
drop-dead adj. göz kamaştırıcı
drop everything! interj. her şeyi bırak!
at the drop of a hat expr. bayıla bayıla
drop it expr. boşver
at the drop of a hat expr. derhal
at the drop of a hat expr. çabucak ve isteyerek
drop dead! expr. defol!
at the drop of a hat expr. ha deyince
at the drop of a hat expr. hemencecik
at the drop of a hat expr. hemen ve seve seve
at the drop of a hat expr. hemen
so still you could hear a pin drop expr. iğne atsan duyulur
so quiet you could hear a pin drop expr. iğne atsan duyulur
drop it! expr. kapat şu konuyu artık!
drop dead expr. kaybol!
drop the subject! expr. kapat şu konuyu artık!
drop the gun on the floor expr. silahını yere bırak
drop the gun on the floor expr. silahını yere at
so quiet you could hear a pin drop expr. yaprak düşse duyulur
so still you could hear a pin drop expr. yaprak düşse duyulur
let it drop expr. boş ver
let it drop expr. konuyu kapat, konuyu bir kenara bırak
let it drop expr. bir konuda konuşmayı/bir şey yapmayı bırak
let it drop expr. koy ver
let it drop expr. salla gitsin
(I'm) (so) glad you could drop by expr. uğramana (çok) sevindim
(I'm) (so) glad you could drop by expr. uğradığına (çok) sevindim
(I'm) (so) glad you could drop by expr. uğramana (çok) memnun oldum
(I'm) (so) glad you could drop by expr. ne iyi ettin de uğradın
(I'm) (so) glad you could drop by expr. uğraman beni (çok) mutlu etti
glad you could drop by expr. uğradığına/uğradığınıza sevindim
glad you could drop by expr. geldiğine/geldiğinize memnun oldum
glad you could drop by expr. uğrayabilmene/uğrayabilmenize sevindim
Idioms
a quick drop and a sudden stop n. asılarak veya yüksek bir yerden düşerek ölme
a drop in the bucket n. çok düşük ve önemsiz miktar
drop in the bucket n. devede kulak
drop in the ocean n. devede kulak
a drop in a bucket n. devede kulak
a drop in the ocean n. devede kulak