olmasını - Turco Inglés Diccionario
Historia

olmasını



Significados de "olmasını" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
olmasını to prep.

Significados de "olmasını" con otros términos en diccionario inglés turco: 175 resultado(s)

Turco Inglés
General
her şeyin mükemmel olmasını isteyen perfectionist n.
olmasını önlemek avert v.
farklı olmasını sağlamak characterize v.
hiçbir şey yapmadan birşeyin olmasını beklemek twiddle one's thumbs v.
böyle olmasını istememek not mean to do so v.
öyle olmasını istememek not mean to do so v.
birşeyin olmasını sağlamak bring something to pass v.
olmasını kesinleştirmek ensure v.
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak fit for v.
olmasını önlemek prevent the occurrence of v.
olmasını engellemek prevent the occurrence of v.
her şeyin mükemmel olmasını istemek want everything to be perfect v.
farklı olmasını sağlamak characterise v.
bir şeyin olmasını (araya girerek) engellemek get in the way v.
olmasını dilemek say amen to v.
(bir şeyin) yok olmasını dilemek unwish [obsolete] v.
farklı olmasını sağlamak mark v.
yerle bir olmasını engellemek hold up v.
topun ağzını nişan çizgisinin namlu içine paralel olmasını sağlayan metal parça ile teçhiz etmek dispart v.
farkında olmasını sağlamak sensibilize v.
farkında olmasını sağlamak sensibilise v.
farkında olmasını sağlamak sensify v.
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesini veya tanrı ile birlik içinde olmasını açıkça ortaya koyan mystical adj.
din ve devlet işlerinin ayrı olmasını isteyen secularist adj.
Phrasals
birinin birşeye sahip olmasını hile ile engellemek do out of v.
bir kimsenin bir şeyle ilgilenmesini/ilgi duymasını/alakadar olmasını sağlamak get someone interested in something v.
daha sağlam olmasını sağlamak soup up v.
daha sağlam olmasını sağlamak hop up v.
daha sağlam olmasını sağlamak hot up v.
yapılmasını/olmasını engellemek/yasaklamak prohibit from v.
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak differentiate (someone or something) from (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak differentiate (someone or something) from (someone or something) v.
(kendinin/bir şeyin bir şeye) dahil olmasını kabul etmek commit (oneself or something) for (something) v.
birinin/bir şeyin bir şeye dahil olmasını kabul etmek commit someone or something for something v.
-de olmasını istemek want in v.
-de olmasını istemek want in v.
aleyhinde olmasını sağlamak weight against v.
karşı olmasını sağlamak weight against v.
bir sorunun sadece çözülmesini dileyerek yok olmasını beklemek wish away v.
hiçbir şey yapmadan bitmesini yok olmasını dilemek wish away v.
duyarlı olmasını sağlamak key in v.
birinin bir şeyden haberdar olmasını engellemek blind someone to something v.
birilerinin mutabık olmasını sağlamak bring someone together v.
-e dahil olmasını kabul etmek commit for v.
(birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.
(birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.
-den ayırt edilebilir olmasını sağlamak differentiate from v.
-den farklı olmasını sağlamak differentiate from v.
birinin bir şey hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak familiarize someone with something v.
(birinin/kendinin bir şey) hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak familiarize (someone or oneself) with (something) v.
(bir şeyin olmasını) engellemek inhibit (something) from (doing something) v.
(bir şeyin olmasını) önlemek inhibit (something) from (doing something) v.
olmasını engellemek inhibit from doing v.
olmasını önlemek inhibit from doing v.
(bir şeye) dahil olmasını engellemek keep out (of something) v.
(bir tarzda) olmasını sağlamak keep to (something) v.
(bir şeyin) olmasını beklemek look to (something) v.
(birinin) okul masraflarını üstlenerek mezun olmasını sağlamak put (someone) through (something) v.
(birine/bir şeye) yardım etmesini/destek olmasını/katılmasını sağlamak rally to (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) birlik olmasını sağlamak rally to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı ayık olmasını sağlamak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmasını sağlamak/uyandırmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak wise up to (someone or something) v.
olmasını engellemek fend off v.
Phrases
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de not so much (something) as (something else) adv.
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de not so much something as something adv.
Proverb
kişi her şeyi olmasını istediği gibi söyler ve buna kendi bile inanır the wish is father to the thought
Colloquial
sarhoş olmasını beklemek wait for him to get drunk v.
(bir şey olmasını) riske atmak chance (doing) (something) v.
bunun olmasını istemem l wouldn't want that to happen expr.
öyle olmasını beklemiyorum don't bet on it expr.
Idioms
birinin daha iyi bir insan olmasını sağlayan neden the making of n.
gücünü/nüfuzunu/parasını kullanarak işlerin olmasını sağlayan kimse a mover and a shaker n.
olmasını sağlamak bring to pass v.
bir şeyin olmasını/gerçekleşmesini kolaylaştırmak oil the wheels v.
bir şeyin olmasını engellemek pull the plug on v.
kötü birşeyin olmasını beklemek wait for the other shoe to drop v.
(büyük ve genelde olumlu) bir değişiklik olmasını sağlamak move a needle v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the cards in the favor of (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the deck in the favor of (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the odds in (someone's or something's) favor v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the odds in the favor of (someone or something) v.
(birinin biri) üzerinde büyük nüfuz sahibi olmasını sağlamak give (one) a strong hold on (someone) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmasını istememek want no truck with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek want no truck with somebody/something [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek have no truck with somebody/something [uk] v.
(birine) kötü bir şey olmasını engellemek save (one's) hide v.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek save somebody’s (own) neck v.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek save somebody’s (own) skin v.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek save somebody’s (own) hide v.
bir şeyin olmasını beklemek hold one's breath v.
olmasını beklememek hold one's breath v.
olmasını beklememek not hold one's breath v.
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak make (one) see sense v.
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak (make somebody) see sense/reason v.
bir şeyde hiçbir şekilde payı olmamak/olmasını istememek have/play/take/want no part in/of something v.
bir şeyle ilgisi olmamak/olmasını istememek have/play/take/want no part in/of something v.
korkarak bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek marinate v.
endişeyle bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek marinate v.
gergin bir şekilde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek marinate v.
korku içinde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek marinate v.
kaygılı bir şekilde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek marinate v.
tedirginlikle bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek marinate v.
tedirginlik içinde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek marinate v.
sakince bir şeyin olmasını beklemek marinate v.
sakin bir şekilde bir şeyin olmasını beklemek marinate v.
olmasını beklemek be holding (one's) breath v.
sürekli etrafında olmasını isteyeceğin biri be a keeper v.
kötü bir şeyin olmasını beklemek be waiting for the other shoe to drop v.
kaçışı olmayan bir şeyin olmasını beklemek be waiting for the other shoe to drop v.
(bir şeyin) olmasını (araya girerek) engellemek get in the way (of something) v.
biriyle/bir şeyle işi olmasını istememek want no truck with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle ilgisi olmasını istememek want no truck with somebody/something v.
(birilerinin) birlikte olmasını engellemek keep (someone) apart v.
(birinin) planlı programlı olmasını sağlamak keep on top of (someone) v.
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak make (one) see reason v.
(bir şeyin) olmasını beklemek see (something) coming v.
hiçbir şey yapmadan bir şeyin olmasını beklemek twiddle thumbs v.
birinin/bir şeyin başarısız olmasını dilemek wish somebody/something ill v.
(birinin) başarılı olmasını isteyen ambitious for expr.
Speaking
aramızda bir şey olmasını istemiyorum I don't want anything to happen between us expr.
aramızda bir şeyler olmasını istemiyorum I don't want anything to happen between us expr.
bunun olmasını istemezsin you wouldn't want that to happen expr.
birilerinin kulak misafiri olmasını istemiyorum I don't want anyone overhearing expr.
böyle olmasını istemedim I didn't mean it expr.
bunun olmasını istemem I wouldn't want that to happen expr.
bunun olmasını istemezsin değil mi? you wouldn't want that to happen would you? expr.
bunun olmasını mı bekleyeceğiz? do we wait for that to happen? expr.
her şeyin kusursuz olmasını istiyorum I want everything to be perfect expr.
hepimiz bir sonraki yılın daha iyi bir yıl olmasını ümit edelim let's all hope next year is better expr.
her şeyin mükemmel olmasını istiyorum I want everything to be perfect expr.
kızımın olmasını istiyorum I want to have a daughter expr.
sonunun benim gibi olmasını istemiyorsan if you don’t want to end up like me expr.
senin/kendin için hayırlısının olmasını istiyorsan if you know what's good for you expr.
sonunun onlar gibi olmasını mı istiyorsun? do you want to end up like them? expr.
senin/kendin için hayırlısının olmasını istiyorsan if one knows what's good for one expr.
sonunun onların ki gibi mi olmasını istiyorsun? do you want to end up like them? expr.
sadece mutlu olmasını istiyorum I just want her to be happy expr.
tanrı herkesin aynı olmasını isteseydi if god wanted everybody to be the same expr.
Trade/Economic
kredisinin belirli bir yüzdesinin ev kredisi olmasını gerektiren bir tasarruf ve kredi kurumu savings and loan n.
Law
abd'de 2010 senesinde yürürlüğe giren ve herkesin sağlık sigortasına sahip olmasını şart koşan hesaplı sağlık hizmetleri yasası olarak bilinen yasa obamacare n.
taksitlerden biri ödenmediğinde tüm borcun muaccel olmasını öngören madde acceleration clause n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvent law [us] n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvency law [us] n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvency statute [us] n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvent statute [us] n.
Politics
işçi sınıflarının mücadelesinin yalnızca yaşam standartlarını iyileştirmek için iktisadi bir mücadele olmasını, siyasi reformların yapılmaması gerektiğini savunan görüş economism n.
birleşik krallık'ın kuzey irlanda'ya egemen olmasını destekleme unionism n.
abd'de herkesin sağlık sigortasına sahip olmasını şart koşup hesaplı sağlık hizmetleri olarak bilinen bir federal yasa obamacare n.
Institutes
abd'nin dünya çapında istihbarat elde etmek için gereken teknolojiye sahip olmasını sağlamakla görevli savunma bakanlığı kuruluşu national reconnaissance office n.
Technical
çelik bir boru vasıtasıyla kaynak yapma sırasında iç kısmın pürüzsüz olmasını sağlayan birbirine eklenmiş üniteler dizisi mandril n.
galvanik pildeki zıt kutup elektrotlarının arasında metalik temas olmasını önlemeye yarayan aparat separator n.
Computer
herhangi bir alana girilen değerin belirtilen bir değerle karşılaştırılabilir olmasını sağlayan özellik comparevalidator n.
göreceli/mutlak olmasını gözardı et ignore relative/absolute expr.
Construction
yolun veya pistin dışının içinden daha yüksek olmasını sağlayan, merkezkaç kuvvetini azaltıcı eğim bank n.
Automotive
motor gücü düşük otomobillerin daha hafif olmasını sağlayan formül power-to-weight formula n.
Mining
(petrol endüstrisinde) hava koşullarının uygun olmasını bekleme wow (waiting on weather) abrev.
Food Engineering
bozulmasını veya fermente olmasını önleyecek işlemlerden geçmiş (organik madde) preserved adj.
Biochemistry
buğday gibi tahıllarda bulunup yüksek oranda prolin içeren ve hamurun kıvamlı olmasını sağlayan bir protein gliadine n.
Education
öğrencinin başta bilgi ve kavramlara hakim olmasını, sonrasında bireysel bir çalışma ile daha üst seviye bilgiyi edinmesini amaçlayan bir öğretme yöntemi kumon n.
Linguistics
(fiilin) belirli bir şahıs veya sayıda olmasını gerektirmek govern v.
(kelimenin) belirli bir çekim veya kipte olmasını gerektirmek govern v.
Religious
kişinin ilahi olanla bir olmasını simgeleyen manevi bütünlük sembolü holy grail n.
Military
askeri birliğin savaşa hazır olmasını sağlamak için yürütülen tatbikat military training n.
seçili ordu tesislerinde yer alan ve personelin harekat alanına konuşlanmadan önce hazırlık eylemlerinin tamamlanmış olmasını sağlayan işlem merkezleri continental united states replacement center n.
istilacı birliklerin teslim olmasını gerektiren pozisyon coupe-gorge n.
top veya tüfekle nişan alırken nişan çizgisinin namlu içine paralel olmasını sağlayan metal parçayı hesaba katmak dispart v.
Sport
(beyzbol) vuruş yaparak koşunun sayı olmasını sağlamak drive v.
Card
(briç) iki puan daha yüksek kart ile oynayarak rakibin lider olmasını engellemek finesse v.
Photography
fotoğraf filminin yüzeyinde renklerin cansız olmasını engellemek üzere fotoğrafın banyoda hareket ettirilmesi turbulation n.
Engineering
cihazın kazara aktive olmasını veya verinin muğlak şekilde yorumlanmasını önleyen sinyal guard n.
Slang
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği romantik ilişki otp (one true pairing) v.
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği romantik ilişki one true pairing expr.
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği birliktelik one true pairing expr.
Modern Slang
tavuk kanadı siparişi verirken hepsinin yassı parçalardan olmasını istemek için kullanılan bir ifade all flats expr.