drive - Turco Inglés Diccionario
Historia

drive

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "drive" en diccionario turco inglés : 256 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
drive n. dürtü
drive v. sürmek
drive v. araba sürmek
General
drive n. priz
drive n. hayvan gütme
drive n. enerji
drive n. güdü
drive n. hamle
drive n. araba gezisi
drive n. bilgisayar sürücüsü
drive n. sürme
drive n. cadde
drive n. gayret
drive n. düşmanı püskürtme
drive n. top sürme
drive n. sürek avı
drive n. muharrik
drive n. araba yolu
drive n. araba gezintisi
drive n. çekiş
drive n. inisiyatif
drive n. dürtü
drive n. sinema
drive n. tur
drive n. beceri
drive n. kampanya
drive n. sürüş
drive n. sevk-i ilahi
drive n. sevk-i tabii
drive n. yürütme
drive n. kullanma
drive n. garaj yolu
drive n. çıkmaz sokak
drive n. araç sürerek yapılan kısa yolculuk
drive n. kütüklerin değirmene doğru akış yönünde ilerletilmesi
drive n. saldırganca hareket
drive n. agresif davranış
drive n. yayılmacı hareket
drive n. düşmanın elindeki araziye yapılan güçlü askeri saldırı
drive n. acele ettirilip baskı altında olma
drive n. tatmini baskılayan temel veya içgüdüsel ihtiyaç
drive n. organizmayı harekete zorlayan fizyolojik gerilim
drive n. yoksunluk veya ihtiyaç nedeniyle hareket etme
drive n. kişiyi harekete iten, kültürel olarak edinilmiş dürtü
drive n. şevk
drive n. dürtü
drive n. güçlü girişim
drive n. faaliyette ortaya konan enerji ve kararlılık
drive n. (eserde, performansta) sürekli canlılık
drive n. belirgin duygusal yoğunluk
drive n. petrol gibi sıvıları çevredeki kayaç tabakalarının içine yönelten basınç
drive n. yardım etkinliği
drive n. gezme
drive n. azim
drive n. disk
drive n. (topu) sürme
drive n. saldırı
drive n. güdücü
drive v. kovmak
drive v. çekmek
drive v. sürüklenmek
drive v. dışarı sürmek
drive v. sıkmak
drive v. araba kullanmak
drive v. kaçırmak
drive v. saplamak
drive v. araba ile gitmek
drive v. önüne katmak
drive v. sokmak
drive v. çakmak
drive v. gütmek
drive v. araba ile götürmek
drive v. kovalamak
drive v. kullanmak
drive v. kastetmek
drive v. hareket ettirmek
drive v. çalıştırmak
drive v. defetmek
drive v. acele etmek
drive v. kuvvet
drive v. zorlamak
drive v. (arabayla) gitmek
drive v. vurmak
drive v. güç sağlamak
drive v. arabayla götürmek
drive v. yönlendirmek
drive v. (araba) kullanmak
drive v. yürütmek
drive v. sevk etmek
drive v. tahrik etmek
drive v. araç kullanmak
drive v. direksiyon sallamak
drive v. savurmak
drive v. fırlatmak
drive v. batırmak
drive v. sıkıştırmak
drive v. saplamak
drive v. bastırmak
drive v. daldırmak
drive v. buharlaştırmak
drive v. (bir şeye) karşı kuvvetle baskı uygulamak
drive v. (bir şeye) düşmanca davranmak
drive v. (siyasi, ekonomik) baskı nedeniyle gitmeye zorlamak
drive v. uzaklaştırmak
drive v. sürgüne göndermek
drive v. (kütükler) dereden aşağı doğru sürüklenmek
drive v. enerjik bir şekilde sürdürmek
drive v. engellere rağmen sonuca varmak
drive v. (bir şeyi) engellere rağmen tamamlamak
drive v. mühendislikle tasarlayıp inşa etmek
drive v. manen acı çektirmek
drive v. manevi yardım almak
drive v. bir hal değişikliğine uğratmak
drive v. hal değişikliğine zorlamak
drive v. sürekli çaba sarf ettirmek
drive v. daha fazla çabalamaya zorlamak
drive v. fazlası için teşvik etmek
drive v. baskı sonucu değişmek
drive v. net bir şekilde yansıtmak
drive v. bariz etkilemek
drive v. (soyut bir şeyi) dağıtarak yok etmek
drive v. ortadan kaldırıp yerine geçmek
drive v. geciktirmek
drive v. ertelemek
drive v. (bölgeyi) hayvandan temizlemek
drive v. def etmek
drive v. el koymak
drive v. (tünelde, madende) kesip kazarak ilerlemek
drive v. üretmek
drive v. kazmak
drive v. ok gibi ileri atılmak
drive v. son sürat koşmak
drive v. ok gibi fırlamak
drive v. (engeli) zorla itmek
drive v. (engele) kuvvetle çarpmak
drive v. düşmanca saldırıya geçmek
drive v. kuvvetle nüfuz etmek
drive v. rüzgara doğru başıboş hareket etmek
drive v. kontrolsüz bir şekilde akıntıya doğru gitmek
drive v. fazladan yelken taşımak
drive v. kararlı şekilde ilerlemek
drive v. çok çaba sarf etmek
drive v. sınırını zorlarcasına yormak
drive v. (at arabasını) sürmek
drive v. araçla gitmek
drive v. (sığırı) yönlendirip dürterek hareket ettirmek
drive v. (çeki hayvanını) yönlendirmek
drive v. (av hayvanları) istenen yöne sürmek
drive v. avı (belirli bir yere) sürmek
drive v. sürüklemek
drive v. döndürmek
drive v. yağmak
drive v. (delik) açmak
drive v. arabayla gitmek
drive v. çıkarmak
drive v. den sürmek
drive v. -e götürmek
drive v. -e itmek
drive v. e sürmek
drive v. ile çalışmak
drive adj. itici
drive adj. etkili
drive adj. iten
drive adj. etkileyen
drive adj. son derece etkili
Irregular Verb
drive v. drove - driven
Trade/Economic
drive n. (envanteri azaltmak için) malları düşük fiyata satma
Technical
drive n. kumanda
drive n. sürüş
drive n. sürüş çekişi
drive n. tahrik
drive n. daktilonun vuruşunu ileten bakır parçası
drive n. makineyi hareketlendiren parçalar
drive n. makine çalıştırma yöntemi
drive n. (bant, disk) manyetik veya optik ortam üzerinde okuma/yazma yapan cihaz
drive v. devindirmek
drive v. götürmek
drive v. güç sağlamak
drive v. tahrik etmek
drive v. yürütmek
drive v. vurmak
Computer
drive n. aygıt
drive n. sürücü
drive n. sürücüsü
drive v. sürmek
Mechanic
drive n. işletme mekanizması
Construction
drive v. planlanan yol boyunca (otoyol, kanal, demir yolu) inşa etmek
Automotive
drive n. lokma tornavida adaptörü
drive n. sürüş modu
drive n. arabanın itiş gücünün yola uygulanması
drive n. çekiş
drive n. arabanın itici gücünün kontrol edilip yönlendirilme şekli
drive n. (arabada) sürücünün oturduğu yer
drive v. arabayla dolaşmak
drive v. araçla yola çıkmak
drive v. hareketini yöneltmek
drive v. sürmek
Transportation
drive n. binalara erişim sağlayan özel araba yolu
drive n. garaj yolu
drive n. seyirlik araba yolu
drive n. cadde
drive n. bulvar
Marine
drive n. seyir halindeki teknenin ilerleyişi
drive n. hareketli tekneyi iten kuvvet
Mining
drive n. maden tüneli
drive n. maden geçidi
drive v. madende tünel açmak
Medical
drive v. füze fırlatmak
drive v. mermi atmak
drive v. vurmak
drive v. atış yapmak
Psychology
drive n. itki
Breeding
drive n. geniş alana yayılan hayvanların bir araya getirilip toplanması
drive n. yakalama, kesim veya damgalama için toplanan hayvanlar
Apiculture
drive v. sürüklemek
Military
drive n. süpürücü taarruz
Hunting
drive n. avın silah menzilinin ötesindeki bir aralıkta sürülmesi
drive n. avcı silahlarının menzili ötesinde sürülen hayvan topluluğu
drive n. avın sürüldüğü rota
drive v. (bölgede) av aramak
Sport
drive n. içeriye dalma
drive n. (golf) tee üzerinde yapılan başlama vuruşu
drive n. (topa) vurma
drive n. (top) sürme
drive n. (top) atma
drive n. sertçe vurulan topun uçuşu
drive n. sertçe vurulan badminton tuzluğunun havada gidişi
drive n. (golf) uzun mesafe kat etmesi amaçlanan vuruş
drive n. (kriket) sopayı dikey olarak sallayıp topun kaleye doğru yerden atıldığı bir vuruş
drive v. içeriye katetmek
drive v. (top) hızla fırlatmak
drive v. (kriket) topa ileri gidecek şekilde sopayla vurmak
drive v. (kroket) topu başka topla vurarak istenen yere yönlendirmek
drive v. (golf) top yuvasındayken güçlü bir şekilde vurmak
drive v. (badminton) topa yere paralel olacak şekilde aşağıdan ve sertçe vurmak
drive v. (beyzbol) vuruş yaparak koşunun sayı olmasını sağlamak
drive v. (bilardo) topu birkaç kenara çarptırıp bir sonraki vuruş için istenen pozisyona getirmek
drive v. (golf topu) oynamak
drive v. (futbol) hücum yapmak için topla ilerlemek
drive v. güçlü bir şekilde vurmak
drive v. kuvvetle atmak
Basketball
drive n. turnike
drive n. topu tutan oyuncunun potaya doğru hızla atılması
drive v. topu sürerek etkili biçimde ilerlemek
drive v. topu sürerken (potaya) hızlı ve güçlü atış yapmak
Football
drive n. rakip takım topu ilerletirken oyuncuların yere indirilmesi
Tennis
drive v. (tenis topuna) omuz seviyesinin altından olacak şekilde art arda vurmak
Card
drive n. (vist, briç) ilerlemeli oyun
Music
drive n. müzikal performansta güçlü ritmik vuruş
drive v. güçlü bir ritmik artışla çalmak
drive v. hızlanarak çalmak
Ottoman Turkish
drive n. insiyak
Archaic
drive v. haydamak
drive v. (kötü şans) getirmek
drive v. isnat etmek
drive v. haczetmek

Significados de "drive" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
drive mad v. çıldırtmak
drive crazy v. çıldırtmak
General
fourwheel drive n. dört teker çekişli
disk drive n. sürücü
affectional drive n. şefkat itkisi
recruiting drive n. istihdam kampanyası
a drive for funds n. para toplamak için açılan kampanya
line drive n. beyzbolda sert atış
chauffeur drive n. şoförlü sürüş
left hand drive n. sol direksiyon
warp drive n. ışık hızından daha hızlı uzay motoru
chauffeur drive n. sürücülü kiralanan araç
motor drive n. harekete geçiren şey
maternal drive n. anne sevgisi
conventional drive n. konvansiyonel tahrik
hard drive n. hard sürücü
maternal drive n. ana yüreği
magnetic disk drive n. manyetik disk sürücü
economy drive n. tasarruf kampanyası
fund drive n. yardım kampanyası
advertising drive n. reklam kampanyası
magnetic tape drive n. manyetik bant sürücüsü
drive shaft n. kardan mili
drive shaft n. çevirme mili
self parking disk drive n. otomatik park özellikli disk sürücü
sex drive n. cinsel dürtü
pneumatic drive n. havalı sürme
electric drive n. elektrikli sürme düzeni
safe drive n. güvenli sürüş
garage drive n. garaja doğru giden araba yolu
drive assembly n. işletme düzeni
drive assembly n. işletme takımı
drive-in n. seyircilerin arabaları içinde oturarak film seyrettikleri açık hava sineması
front-wheel drive n. önden çekişli
drive-in n. müşterilerine arabalarında servis yapan lokanta
drive-in bank n. otobank
gear for four-wheel drive n. arazi vitesi
drive-in window n. müşterilerine arabalarında hizmet veren banka gişesi
maternal drive n. analık duygusu-dürtüsü
rear-wheel drive n. arkadan çekişli
hand drive n. el kumandalı
lack of sexual drive n. cinsel isteksizlik
sexual drive n. cinsel istek
lack of sexual drive n. cinsel soğukluk
drive-thru n. arabaya servis
drive through n. araçlara yol üstü verilen yemek servisi
drive through n. arabaya servis
drive-thru n. araçlara yol üstü verilen yemek servisi
primitive drive n. ilkel güdü
drive-in window n. müşterilerine arabalarında servis yapan lokantanın penceresi
overriding drive n. ağır basan dürtü
tourist drive n. (turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
scenic drive n. (turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
beetle drive n. beetle oyunu turnuvalarının yapıldığı sosyal toplantı
you-drive n. kiralık araba
drive-through window n. arabaya servis penceresi
drive [uk] n. görkemli geçit töreni
drive time n. işe gidip gelme saati
drive time n. belirli bir mesafeyi kat etmek için geçen süre
drive time n. rotayı tamamlama süresi
drive-by n. belirli bir yere, nesneye doğru sürme
drive-off n. araba yarışı
drive-off n. sürücülerin yarıştığı etkinlik
drive-off n. arabanın güvenle kenara çekilebileceği yer
drive-through n. arabaya servis penceresi
drive-through delivery n. sonrasında annenin hastanede çok kısa süre kaldığı doğum
drive-thru window n. arabaya servis penceresi
drive-up window [us] n. arabaya servis imkanı sunan işletmelerde müşterilere hizmet verilen pencere
warp drive n. büküm sürüşü
drive somebody mad v. delirtmek
drive mad v. deli etmek
drive out v. sürmek
drive back v. geri dönmek zorunda bırakmak
drive back v. arabayla geri dönmek
drive out v. kovmak
drive a car v. araba kullanmak
drive in v. çakmak
drive somebody mad v. deli etmek
drive away v. kovmak
drive in v. içeri girmek
drive by v. arabayla geçmek
drive off v. kovmak
drive out v. defetmek
drive a car v. otomobil kullanmak
drink and drive v. alkollü araba kullanmak
drive nuts v. deli etmek
drive on v. ileri sürmek
drive in a stake v. kazık çakmak
drive around v. gezinti yapmak
drive away v. arabayla gitmek
drive mad v. delirtmek
drive someone wild v. birini çok kızdırmak
drive fast v. aracı hızlı sürmek
drive a hard bargain v. sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek
drive somebody to distraction v. çılgına çevirmek
drive crazy v. deli etmek
drive away v. savmak
drive off v. arabayla uzaklaşmak
drive up v. yükseltmek
drive someone wild v. birini çılgına çevirmek
drive by v. arabayla önünden geçmek
drive someone out of his mind v. çileden çıkarmak
drive back v. arabayla geri götürmek
drive to despair v. umutsuzluğa düşürmek
drive someone suicide v. intihara sürüklemek
drive out v. çıkarmak
drive on v. ilerletmek
drive off v. araçla bir yerden ayrılmak
drive off v. defetmek
drive at v. demek istemek
drive a tunnel v. tünel açmak
drive someone wild v. birini çıldırtmak
drive somebody mad v. fıttırtmak
drive back v. püskürtmek
drive away v. arabayla uzaklaşmak
drive up v. yukarı çekmek
drive away v. defetmek
drive in v. içeri sokmak
drive into a corner v. köşeye sıkıştırmak
drive someone to distraction v. birini deli etmek
drive somebody into a corner v. açmaza düşürmek
drive around v. araba ile gezmek
drive someone to distraction v. birini deliye çevirmek
drive the nail v. çivi çakmak
drive at v. kastetmek
drive off v. arabayla gitmek
drive in v. kakmak
drive somebody mad v. kafasını kızdırmak
drive somebody into a corner v. köşeye sıkıştırmak
drive somebody mad v. çıldırtmak
drive into a corner v. kıstırmak
drive a hard bargain v. sıkı bir pazarlık yaparak fiyatı çok indirmek
drive insane v. delirtmek
drive a nail v. çivi çakmak
drive crazy v. delirtmek
drive on coast (highway) v. arabayla sahilden gitmek
drive somebody nuts v. delirtmek
drive somebody to distraction v. deli etmek
drive somebody to the wall v. bunaltmak
drive somebody up the wall v. deli etmek
drive somebody up the wall v. çıldırtmak
drive somebody wild v. deli etmek
drive somebody to distraction v. çıldırtmak
drive somebody round the bend v. deli etmek
drive somebody to the wall v. sıkıştırmak
drive somebody wild v. çıldırtmak
drive somebody wild v. azdırmak
drive somebody nuts v. deli etmek
drive somebody nuts v. çıldırtmak
drive forward v. öne çıkarmak
drive back v. geri itmek
drive around v. araçla gezmek
drive a hard bargain v. sıkı pazarlık yapmak
drive a hard bargain v. sıkı bir pazarlığa girişmek
be disallowed to drive v. araba sürememek
can not drive v. araba sürememek
drive (someone) from pillar to post v. sürüm sürüm süründürmek
drive across the border v. (araçla) sınırı geçmek
drink and drive v. alkollü araç kullanmak
drive across the border v. araçla sınır dışına çıkmak/sınırı geçmek
drive over the border v. yurt dışına çıkış yapmak
drive someone to despair v. çaresizliğe sürüklemek
drive out v. araba ile yol almak
drive into debt v. borç batağına sürüklemek
go for a drive v. arabayla gezintiye çıkmak
drive tractor v. traktör kullanmak
drive tractor v. traktör sürmek
drive at a speed exceeding a legal limit v. hız yapmak
drive at full throttle v. sürat yapmak
drive at full throttle v. hız yapmak
drive at a speed exceeding a legal limit v. sürat yapmak
drive the cattle v. davar gütmek
drive the point home v. inandırıcı bir biçimde açıklamak
drive the point home v. ikna edici bir şekilde anlatmak
test-drive v. deneme sürüşü yapmak
drive mad v. aklını başından almak
drive at (..) km per hour v. km hızla gitmek
drive at (..) km an hour v. km hızla gitmek
drive sleep away v. uykuyu açmak
drive sleep away v. uyku açmak
drive a car v. araba sürmek
drive profit v. kar etmek
drive profit v. kar elde etmek
drive profit v. faydalanmak
let drive bullets v. kurşun yağdırmak
let drive bullets v. mermi yağdırmak
let drive v. mermi yağdırmak
let drive v. kurşun yağdırmak
drive off the track v. pist dışına çıkmak
drive off the track v. pistten çıkmak
drive to desperation v. çaresizliğe düşürmek
drive to desperation v. ümitsizliğe sürüklemek
drive a lorry v. kamyon sürmek
drive a truck v. kamyon sürmek
drive someone to desperation v. ümitsizliğe sevk etmek
drive on the right v. (trafik) sağdan gitmek
drive on the left v. (trafik) soldan gitmek
drive someone to do something v. birisini bir şey yapmaya itmek
drive someone to do something v. birisini bir şeye yapmaya zorlamak
drive toward someone v. direksiyonu üzerine kırmak
drive toward someone v. direksiyonu üstüne kırmak
drive a car/bus v. direksiyon sallamak
drive a bit fast v. biraz hızlı sürmek/kullanmak
drive the car too fast v. arabayı çok hızlı sürmek
be too drunk to drive v. araba kullanamayacak/süremeyecek kadar sarhoş olmak
lead the drive for v. ...çabasına öncülük etmek
drive past one's school v. okulun önünden arabayla geçmek
drive the enemy into the sea v. düşmanı denize dökmek
drive the enemy forces into the sea v. düşmanı denize dökmek
drive traffic to one's website v. siteye ziyaretçi çekmek
be killed by a drive by shooting v. hareket halindeki bir araçtan açılan ateş sonucu hayatını yitirmek
be killed by a drive by shooting v. hareket halindeki bir araçtan açılan ateş sonucu hayatını kaybetmek
drive on the shoulder v. emniyet şeridinden gitmek
drive on the shoulder v. emniyet şeridinde sürmek
drive an improvement v. gelişmeyi/ilerlemeyi/yenilenmeyi konrol/idare etmek
drive home v. eve gitmek (araba ile)
drive someone home v. birini (araba ile) evine götürmek/bırakmak
drive out of the body v. vücuttan atmak
drive across the bridge v. köprüden geçmek
drive anybody to crime v. herhangi birini suça sürüklemek
drive to work v. işe arabayla gitmek
drive to work v. arabayla işe gitmek
drive a motor vehicle v. motorlu araç kullanmak
drive a motor vehicle v. motorlu taşıt kullanmak
drive something to extinction v. neslini kurutmak
drive something to extinction v. neslini tüketmek
drive something to extinction v. soyunu tüketmek
drive something to extinction v. soyunu kurutmak
let drive v. yumruk atmak
let drive v. kuvvetle vurmak
let drive v. saldırmak
drive [obsolete] v. geçirtmek
drive [obsolete] v. sonuç çıkarmak
drive [obsolete] v. çıkarım yapmak
co-drive v. (araç) dönüşümlü kullanmak
drive at full throttle v. aracı tam gaz sürmek
drive-in adj. seyircilerin arabaları içinde oturarak film seyrettikleri (açık hava sineması)
drive-in adj. otomobille girilen (sinema vb yer)
drive-in adj. müşterilerine arabalarında servis yapan (lokanta)
drive-by adj. hareketli araçta meydana gelen
drive-by adj. hızlıca yapılan
drive-by adj. üstünkörü yapılan
drive-by adj. hızlıca yapılan
drive-through adj. arabaya servis veren
drive-through adj. arabadan inmeden hizmet alınabilen
drive-through adj. insanların motorlu araç sürerken izleyebileceği şekilde tasarlanmış
drive-thru adj. arabaya servis veren
drive-thru adj. arabadan inmeden hizmet alınabilen
drive-thru adj. insanların motorlu araç sürerken izleyebileceği şekilde tasarlanmış
one hour drive away adv. araçla bir saatlik mesafede
an hours drive away adv. araçla bir saatlik mesafede
have a nice drive interj. hayırlı olsun (araba vb)
Irregular Verb
test-drive v. test-drove - test-driven
Phrasals
drive between v. bir yerden başka bir yere arabayla gitmek
drive through v. arabayla bir yerden geçmek
drive around v. arabayla dolaşmak
drive up v. arabayla gitmek
drive off v. arabayla uzaklaşıp gitmek
drive down v. kuzeydeki bir yerden güneydeki bir yere bir araçla gitmek/ gelmek
drive on v. sürmeye devam etmek
drive in (to something) v. (arabayla) içeri girmek
drive apart v. uzaklaştırmak
drive through v. (bir yerden) arabayla geçmek
drive apart v. yabancılaştırmak
drive by v. yanından geçmek
drive across v. (arabayla) bir uçtan diğer uca geçmek
drive across v. (arabayla) boydan boya geçmek
drive across v. (arabayla) (köprüden vb) karşıya geçmek
drive (one) back on (something) v. (birini bir şeyi/kaynağı) kullanmaya itmek
drive (one) back on (something) v. (birini bir şeyi/kaynağı) kullanmak zorunda bırakmak
drive (one) back on (something) v. cebinden yemek/harcamak zorunda bırakmak
drive someone back on something v. birini bir kaynağı/birikimi kullanmak zorunda bırakmak/kullanmaya itmek
drive someone back on something v. cebinden yemek/harcamak zorunda bırakmak
drive (one) back to (someone) v. (birini başka birine, eski sevgilisine) geri döndürmek
drive (one) back to (someone) v. (birini başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek
drive (one) back to (someone) v. (birini başka biriyle, eski sevgilisiyle) barıştırmak
drive (one) back to (someone) v. (birini başka birine, eski sevgilisine) tekrar itmek/çekmek
drive (one) back to (someone) v. (birinin başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar arasını düzeltmek
drive someone back to someone v. birini başka birine (eski sevgilisi, annesi, babası) geri döndürmek
drive someone back to someone v. birini başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek
drive someone back to someone v. birini başka birine (eski sevgilisi, annesi, babası) tekrar itmek/çekmek
drive someone back to someone v. birinin başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) arasını düzeltmek
drive between v. bir yerden bir yere araçla gitmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak
drive between v. iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla gitmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak
drive between v. iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek
drive over v. kısa mesafedeki bir yere araçla gitmek
drive over v. uzak olmayan bir yere araçla gitmek
drive over v. bir yere araçla gitmek
drive up v. bulunulan konumun kuzeyine doğru gitmek/seyahat etmek
drive up v. yukarı doğru gitmek/seyahat etmek
drive up v. kuzeye doğru gitmek/seyahat etmek
drive up v. birini bulunulan konumun kuzeyine doğru götürmek
drive up v. birini yukarı doğru götürmek
drive up v. kuzeye doğru götürmek
drive up v. bir aracı bulunulan konumun kuzeyine doğru sürmek
drive up v. kuzeye doğru sürmek
drive up v. bir yere araçla ulaşmak
drive up v. araçla varmak
drive someone up v. birini daha yüksek veya kuzeyde bir yere götürmek
drive up v. bir yere araçla ulaşmak
drive up v. araçla varmak
drive up v. bir aracı kuzeye sürmek
drive up v. bir aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek
drive up v. bir aracı bir yol boyunca sürmek
drive up v. bir araçla kuzeye doğru seyahat etmek
drive up v. bir araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek
drive up v. bir araçla bir yol boyunca seyahat etmek
drive up v. aracı kuzeye sürmek
drive up v. aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek
drive up v. aracı bir yol boyunca sürmek
drive up v. araçla kuzeye doğru seyahat etmek
drive up v. araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek
drive up v. araçla bir yol boyunca seyahat etmek
drive up v. bir şeyi hızla artırmak
drive up v. bir şeyi hızla yükseltmek
drive up v. bir şeyin yukarı fırlamasına sebep olmak
drive someone around something v. birini bir yerde arabayla gezdirmek
drive someone around something v. birine arabayla bir yeri gezdirmek
drive someone around something v. birine araçla etrafı gezdirmek
drive someone around something v. birini araçla bir yerde dolaştırmak
drive something around something v. bir şeyi bir şeyin etrafından sürmek
drive something around something v. bir araçla bir yeri gezmek
drive something around something v. bir araçla etrafı gezmek
drive something around something v. arabayı/aracı bir yerin etrafında dolandırmak
drive something around something v. arabayla/araçla bir şeyin etrafında dolanmak/dolaşmak
drive at something v. bir şey demek istemek
drive at something v. bir şey kastetmek
drive at something v. bir şey demeye getirmek
drive at (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne sürmek
drive at (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru sürmek
drive at (something) v. (günün belli bir saatinde) sürmek
drive at (something) v. (belli bir hızda) sürmek
drive at (something) v. (bir şey) demek istemek
drive at (something) v. (bir şey) kastetmek
drive at (something) v. (bir şey) demeye getirmek
drive away v. araçla götürmek
drive away v. araçla alıp götürmek
drive away v. gitmeye ikna etmek
drive away v. göndermek
drive away v. geri püskürtmek
drive away v. kovmak
drive away v. defetmek
drive someone (or an animal) away v. birini (bir hayvanı) gitmeye ikna etmek
drive someone (or an animal) away v. birini (bir hayvanı) göndermek
drive someone (or an animal) away v. birini (bir hayvanı) geri püskürtmek
drive someone (or an animal) away v. birini (bir hayvanı) kovmak
drive someone (or an animal) away v. birini (bir hayvanı) defetmek
drive someone or something back v. birini/bir şeyi göndermek
drive someone or something back v. birini/bir şeyi geri püskürtmek
drive someone or something back v. birini/bir şeyi kovmak
drive someone or something back v. birini/bir şeyi defetmek
drive back on v. -i kullanmaya itmek
drive back on v. -i kullanmak zorunda bırakmak
drive back to v. -e geri döndürmek
drive back to v. ile tekrar birleştirmek/bir araya getirmek
drive back to v. ile barıştırmak
drive back to v. ile tekrar arasını düzeltmek
drive back to v. -e tekrar itmek/çekmek
drive down v. (araçla) götürmek
drive down v. (araçla) bırakmak
drive down v. düşürmek
drive down v. aşağı çekmek
drive down v. azaltmak
drive someone down (to some place) v. birini kuzeydeki bir yerden güneydeki bir yere bir araçla götürmek
drive someone down (to some place) v. birini bulunulan noktanın güneyindeki bir yere araçla götürmek
drive something down v. aracı bir yere sürmek
drive something down v. aracı bir yere götürmek
drive in v. (araçla) girmek
drive in v. (araçla) içeri girmek
drive in v. (araçla)'-e çarpmak
drive in v. (araçla)'-e toslamak
drive in v. (araçla)'-e bindirmek
drive in v. (araçla bir şeylerin) arasına girmek/dalmak
drive in v. -e çakmak
drive in v. -e güç kullanarak sokmak
drive in v. (beysbolda) topa vurup koşucunun sayı yapmasını sağlamak
drive into v. (araçla) girmek
drive into v. (araçla) içeri girmek
drive into v. (araçla)'-e çarpmak
drive into v. (araçla)'-e toslamak
drive into v. (araçla)'-e bindirmek
drive into v. (araçla bir şeylerin) arasına girmek/dalmak
drive into v. -e çakmak
drive into v. -e güç kullanarak sokmak
drive into v. (beysbolda) topa vurup koşucunun sayı yapmasını sağlamak
drive something into someone or something v. (araçla) birine/bir şeye çarpmak
drive something into someone or something v. (araçla) birine/bir şeye toslamak
drive something into someone or something v. (araçla) birine/bir şeye bindirmek
drive something into someone or something v. (araçla) birilerinin/bir şeylerin arasına girmek/dalmak
drive something into something v. bir şeyi bir şeye sokmak
drive something into something v. bir aracı bir şeye/yere sokmak
drive something into something v. bir aracı içeri sokmak
drive something into something v. bir şeyi bir şeye çakmak
drive something into something v. bir şeyi güç kullanarak bir şeye sokmak
drive something in v. bir şeyi bir şeye sokmak
drive something in v. bir aracı bir şeye/yere sokmak
drive something in v. bir aracı içeri sokmak
drive something in v. bir şeyi bir şeye çakmak
drive something in v. bir şeyi güç kullanarak bir şeye sokmak
drive into someone or something v. (araçla) birine/bir şeye çarpmak
drive into someone or something v. (araçla) birine/bir şeye toslamak
drive into someone or something v. (araçla) birine/bir şeye bindirmek
drive into someone or something v. (araçla) birilerinin/bir şeylerin arasına girmek/dalmak
drive into someone or something v. (araçla) birine/bir şeye girmek
drive off v. golf topunu yuvanın dışına vurmak
drive someone or something off v. birini/bir şeyi püskürtmek
drive someone or something off v. birini/bir şeyi defetmek
drive someone or something off v. birini/bir şeyi kovmak
drive someone or something off v. birini/bir şeyi geri püskürtmek
drive on v. -e itmek
drive on v. -e sevk etmek
drive on v. için harekete geçirmek
drive on v. -e heveslendirmek
drive on v. için motive etmek
drive someone on (to something) v. (bir şeye) itmek
drive someone on (to something) v. (bir şeye) sevk etmek
drive someone on (to something) v. (bir şey) için harekete geçirmek
drive someone on (to something) v. (bir şeye) heveslendirmek
drive someone on (to something) v. (bir şey) için motive etmek
drive someone (or an animal) out v. birini (bir hayvanı) çıkarmak
drive someone (or an animal) out v. birini (bir hayvanı) defetmek
drive someone (or an animal) out v. birini (bir hayvanı) kovmak
drive somebody insane v. birini çıldırtmak
drive somebody insane v. birini çileden çıkarmak
drive somebody insane v. birini deli etmek
drive somebody insane v. birini sinir etmek
drive somebody insane v. birinin tepesini attırmak
drive somebody insane v. birini uyuz etmek
drive someone round the bend v. birini deli etmek
drive someone round the bend v. birini çileden çıkarmak
drive someone round the bend v. birini sinir etmek
drive someone round the bend v. birinin tepesini attırmak
drive to v. (araçla)'-e gitmek
drive to v. (aracı)'-e sürmek
drive to v. -e itmek
drive to v. -e zorlamak
drive to v. -e yöneltmek
Colloquial
u-drive n. kiralık araba
u-drive n. kiralanmış araba
drive-in n. arabalı sinema
drive-in n. herkesin kendi arabasında oturarak izlediği açık hava film gösterimi
drive-in n. arabaya servis yapan restoran
drive home n. evin yolu
drive home n. eve giden yol
rodeo drive n. california'da modaya uygun mağazalarıyla tanınan bir cadde
drive-off n. ücret ödemeden benzin istasyonunu terk etme
let drive v. ateş etmeye başlamak
let drive v. ateş fışkırmak
let drive v. ateş püskürmek
let drive v. bağırmak
let drive v. çok sinirlenmek
slave-drive v. eşek gibi çalıştırmak
slave-drive v. köle gibi çalıştırmak
let drive v. kızmak
let drive v. öfkelenmek
let drive v. küplere binmek
let drive v. mermi manyağı yapmak
let drive v. şarjörü boşaltmak
let drive v. tepesinin tası atmak
drive into a corner v. (kişiyi) köşeye sıkıştırmak
go out for a drive v. arabayla gezintiye çıkmak
go out for a drive v. çıkıp arabayla gezmek
drive (one) to (do something) v. (birini) bir şey yapmaya itmek
drive (one) to (do something) v. (birini) bir şey yapmaya zorlamak
drive batty v. sinirden çıldırtmak
drive batty v. fıtık etmek
drive batty v. deli etmek
drive batty v. çileden çıkarmak
drive home v. (araçla) evine götürmek
drive home v. (araçla) evine bırakmak
drive home v. vurgulamak
drive to do v. yapmaya itmek
drive to do v. yapmaya zorlamak
drive to do v. yapmaya yöneltmek
drive up to (some place or thing) v. (bulunulan noktanın kuzeyindeki bir yere araçla) gitmek
drive up to (some place or thing) v. (bulunulan noktanın kuzeyindeki bir yere araçla) götürmek
drive up to (some place or thing) v. aracı (bulunulan noktanın kuzeyindeki bir yere) sürmek/götürmek
drive up to (some place or thing) v. (bir şeye/yere) varmak
drive up to (some place or thing) v. (bir şeye/yere) gelmek
too drunk to drive adj. arabayı süremeyecek kadar sarhoş
drive-in adj. arabaya servis yapılan
drive-in adj. arabaya servis
drive-up adj. arabaya servis veren
drive-up adj. arabadan inmeden hizmet alınabilen
drive-up adj. arabaya servis
on my drive home expr. arabamla eve dönerken
drive your way expr. bildiğin/içinden geldiği gibi sür
drive safely expr. dikkatli sür
drive safe expr. dikkatli sürün
don't drip and drive expr. elektronik sigara ile araç kullanma
straighten up and drive expr. topla gel
drive safe expr. (arabayı) dikkatli kullan
Idioms
drive to the wall v. sınırları zorlamak
drive to the wall v. uçlarda gidip gelmek
drive your pigs to market v. potansiyelini sonuna kadar kullanmak