şaşırtıcı! - Turco Inglés Diccionario

şaşırtıcı!

Significados de "şaşırtıcı!" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Speaking
şaşırtıcı! what do you know about that expr.

Significados de "şaşırtıcı!" con otros términos en diccionario inglés turco: 235 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
şaşırtıcı surprising adj.
That's not surprising.
O şaşırtıcı değil.

More Sentences
şaşırtıcı amazing adj.
In reality, it is amazing that they do not react more strongly than they in fact do.
Gerçekte gösterdiklerinden daha güçlü tepki vermemeleri şaşırtıcıdır.

More Sentences
General
inanmak (şaşırtıcı bir olaya) get over v.
I still can't get over the fact that you got fired!
Hâlâ kovulduğuna inanamıyorum!

More Sentences
şaşırtıcı striking adj.
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,

More Sentences
şaşırtıcı staggering adj.
That is quite a staggering amount across the European Union every year.
Bu, her yıl Avrupa Birliği genelinde oldukça şaşırtıcı bir miktardır.

More Sentences
şaşırtıcı perplexing adj.
It is perplexing that no greater attempts have been made at Member State level to spend the money available.
Mevcut paranın harcanması için Üye Devlet düzeyinde daha fazla girişimde bulunulmamış olması şaşırtıcıdır.

More Sentences
şaşırtıcı amazing adj.
It is amazing that the Commission has seen fit to accept it in its current form.
Komisyonun bunu mevcut haliyle kabul etmeyi uygun görmesi şaşırtıcıdır.

More Sentences
şaşırtıcı confusing adj.
It would be confusing.
O şaşırtıcı olurdu.

More Sentences
şaşırtıcı confused adj.
His words confused me.
Onun sözleri beni şaşırttı.

More Sentences
şaşırtıcı puzzling adj.
I shall confine myself quickly to two puzzling facts.
Kendimi hızlıca iki şaşırtıcı gerçekle sınırlayacağım.

More Sentences
şaşırtıcı shocking adj.
In this respect, we find it extremely shocking that companies can make a profit from free blood donations.
Bu bağlamda şirketlerin ücretsiz kan bağışlarından kar elde edebilmelerini son derece şaşırtıcı buluyoruz.

More Sentences
şaşırtıcı astounding adj.
Quite a few politicians have made astounding statements.
Birkaç politikacı şaşırtıcı açıklamalarda bulundu.

More Sentences
şaşırtıcı baffling adj.
Firstly, I find the whole anti-road sentiment of this report baffling in the extreme.
Öncelikle, bu raporda yer alan karayolu karşıtı düşünceleri son derece şaşırtıcı buluyorum.

More Sentences
şaşırtıcı incredible adj.
A good example of this is the incredible popularity of the belief in catastrophic "earth changes".
Bunun iyi bir örneği de dehşet verici "dünyevi değişimler"e olan şaşırtıcı yaygınlıktaki inanç.

More Sentences
şaşırtıcı startling adj.
Doctors have discovered some startling facts.
Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekler keşfetti.

More Sentences
şaşırtıcı astonishing adj.
The most astonishing statement came in fact from the finance ministers.
Aslında en şaşırtıcı açıklama maliye bakanlarından geldi.

More Sentences
şaşırtıcı bir şekilde stunningly adv.
She was stunningly beautiful.
O şaşırtıcı bir şekilde güzeldi.

More Sentences
şaşırtıcı bir şekilde surprisingly adv.
He is rather surprisingly in his house near Malaga in Spain.
İspanya'da Malaga yakınlarındaki evinde oldukça şaşırtıcı bir şekilde.

More Sentences
şaşırtıcı bir şekilde amazingly adv.
Amazingly the leader of the opposition is now the prime minister.
Şaşırtıcı bir şekilde muhalefet lideri şu anda başbakan.

More Sentences
şaşırtıcı bir biçimde surprisingly adv.
The doll was surprisingly lifelike.
Bebek şaşırtıcı bir biçimde canlı gibiydi.

More Sentences
şaşırtıcı bir şekilde surprisingly adv.
It is also rather surprisingly still enjoying an economic growth rate of 4%.
Ayrıca şaşırtıcı bir şekilde hala %4'lük bir ekonomik büyüme oranına sahip.

More Sentences
şaşırtıcı biçimde surprisingly adv.
Tom's French was surprisingly good.
Tom'un Fransızcası şaşırtıcı biçimde iyiydi.

More Sentences
Colloquial
oldukça şaşırtıcı pretty amazing adj.
It was a pretty amazing experience.
O oldukça şaşırtıcı bir deneyimdi.

More Sentences
şaşırtıcı değil (it's) no wonder expr.
It is no wonder that most parents are opposed to the legalisation of cannabis.
Ebeveynlerin çoğunun esrarın yasallaşmasına karşı çıkması şaşırtıcı değildir.

More Sentences
şaşırtıcı değil (it's) no wonder expr.
It is no wonder, then, that it arouses political opposition.
O halde bunun siyasi muhalefet uyandırması şaşırtıcı değil.

More Sentences
şaşırtıcı şekilde as it happens expr.
Secondly, as it happens, the WTO disputes settlement procedure is still in its infancy.
İkinci olarak, DTÖ anlaşmazlıkların çözümü prosedürü, şaşırtıcı şekilde, henüz emekleme aşamasındadır.

More Sentences
Speaking
ne kadar şaşırtıcı! how amazing! expr.
How amazing that your mother speaks six languages!
Annenin altı dil konuşması ne kadar şaşırtıcı!

More Sentences
General
şaşırtıcı şey twister n.
şaşırtıcı şey puzzlement n.
şaşırtıcı bir şey a new one on me n.
şaşırtıcı kimse corker n.
şaşırtıcı soru loaded question n.
şaşırtıcı soru poser n.
şaşırtıcı (durum) eye-opener n.
şaşırtıcı (haber) eye-opener n.
şaşırtıcı şey mind-bender n.
şaşırtıcı benzerlik striking resemblance n.
şaşırtıcı şey zinger n.
şaşırtıcı şeyleri keşfetme/merak duygusu sense of wonder n.
ani ve şaşırtıcı değişim switcheroo n.
şaşırtıcı tarih amazing history n.
şaşırtıcı fazlalık embarras de richesses n.
şaşırtıcı şey thunderbolt n.
şaşırtıcı şey thunderclap n.
şaşırtıcı soru twister n.
şaşırtıcı kimse unco n.
şaşırtıcı haber unco n.
şaşırtıcı bolluk embarras de richesses n.
şaşırtıcı haber zinger n.
tuhaf, şaşırtıcı ve yabancı olan çeşitli kişi veya objelerden oluşan grup veya derleme menagerie n.
şaşırtıcı zorluk booby trap n.
şaşırtıcı şey mindblower n.
aniden şaşırtıcı şekilde belirme descent n.
şaşırtıcı olay coup de foudre n.
şaşırtıcı şey puzzler n.
şaşırtıcı olay start n.
şaşırtıcı olay surprisal [obsolete] n.
şaşırtıcı şey surprise party n.
şaşırtıcı nonplusing v.
şaşırtıcı bulmak find something surprising v.
şaşırtıcı derecede benzemek bear a striking resemblance to v.
şaşırtıcı nonplussing v.
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak bloom v.
şaşırtıcı veya heyecanlı bir ziyarette bulunmak descend v.
şaşırtıcı enigmata adj.
şaşırtıcı stumping adj.
şaşırtıcı spectacular adj.
çok şaşırtıcı startling adj.
şaşırtıcı confounding adj.
şaşırtıcı rum adj.
şaşırtıcı dumbfounding adj.
şaşırtıcı bewildering adj.
şaşırtıcı spiny adj.
şaşırtıcı mindbending adj.
şaşırtıcı twisty adj.
şaşırtıcı distractive adj.
şaşırtıcı disconcerting adj.
aşırı şaşırtıcı astounding adj.
şaşırtıcı olmayan nonstriking adj.
şaşırtıcı intriguing adj.
şaşırtıcı unaccountable adj.
şaşırtıcı unbelievable adj.
şaşırtıcı dazzling adj.
şaşırtıcı eye-opening adj.
şaşırtıcı quite a sight adj.
şaşırtıcı riddling adj.
şaşırtıcı remarkable adj.
şaşırtıcı unexpectant adj.
şaşırtıcı épatant adj.
şaşırtıcı olmayan unmiraculous adj.
şaşırtıcı olmayan unstartling adj.
şaşırtıcı olmayan unsurprising adj.
şaşırtıcı hair-raising adj.
şaşırtıcı queer adj.
şaşırtıcı whapping adj.
ne kadar şaşırtıcı what adj.
ne kadar şaşırtıcı what adj.
tasarım, işlev veya uygulama açısından şaşırtıcı derecede muhteşem olan wizardly adj.
şaşırtıcı wondred adj.
şaşırtıcı happening adj.
şaşırtıcı horrifying adj.
şaşırtıcı rich adj.
şaşırtıcı odd adj.
şaşırtıcı colossal adj.
yön şaşırtıcı disorientating adj.
şaşırtıcı crabby [obsolete] adj.
şaşırtıcı fearful adj.
şaşırtıcı phantastic adj.
şaşırtıcı phantastical adj.
şaşırtıcı precipitant adj.
şaşırtıcı bir biçimde startlingly adv.
şaşırtıcı bir şekilde flummoxedly adv.
şaşırtıcı derecede impressively adv.
şaşırtıcı bir şekilde disconcertingly adv.
şaşırtıcı şekilde enigmatically adv.
şaşırtıcı bir şekilde distractingly adv.
şaşırtıcı bir biçimde strikingly adv.
şaşırtıcı bir süratle by leaps and bounds adv.
aşırı şaşırtıcı bir şekilde astoundingly adv.
şaşırtıcı bir şekilde bewilderingly adv.
şaşırtıcı bir şekilde witheringly adv.
şaşırtıcı bir biçimde scandalously adv.
şaşırtıcı olarak disconcertingly adv.
şaşırtıcı derecede smashingly adv.
şaşırtıcı biçimde phenomenally adv.
daha da şaşırtıcı olan more surprisingly adv.
daha da şaşırtıcı olarak more surprisingly adv.
şaşırtıcı bir şekilde bafflingly adv.
çok şaşırtıcı şekilde shockingly adv.
şaşırtıcı derecede imposingly adv.
şaşırtıcı bir şekilde strange adv.
ani ve şaşırtıcı bir eylemi, değişimi, farkındalığı belirtmek için kullanılan bir ünlem whammo interj.
Phrasals
şaşırtıcı düzeyde iyileşmek turn around v.
biri hakkında şaşırtıcı bir şey keşfetmek find someone out v.
Phrases
şaşırtıcı şekilde funnily enough adv.
şaşırtıcı ve etkileyici (ironik bir şekilde kullanılır) no less expr.
şaşırtıcı gelmemek make it no surprise expr.
yeterince şaşırtıcı surprisingly enough expr.
şaşırtıcı olmayan bir şekilde in the ordinary way expr.
çarpıcı/şaşırtıcı to shout about expr.
Colloquial
can alıcı/şaşırtıcı nokta button n.
pek şaşırtıcı olmayan bir olay standard fare n.
sürpriz, şaşırtıcı şey curve ball n.
şaşırtıcı şey eyepopper n.
şaşırtıcı şey eye-popper n.
sürpriz, şaşırtıcı şey curveball n.
şaşırtıcı bir haber hell of a note n.
şaşırtıcı bir şey yapmak punt v.
şaşırtıcı olmak beat all v.
çarpıcı/şaşırtıcı bir şey olmak be something to shout about v.
şaşırtıcı/ilginç değil mi? can you beat it/that? expr.
işin daha da şaşırtıcı yanı all the more amazing expr.
şaşırtıcı değil (it's) small wonder expr.
şaşırtıcı değil (it's) small wonder expr.
şaşırtıcı şekilde as it just so happens expr.
şaşırtıcı şekilde as it so happens expr.
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde as it turned out expr.
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde as things turned out expr.
… (olması) şaşırtıcı değil it's no wonder (that)... expr.
… (olması) şaşırtıcı değil it's small wonder (that)... expr.
… (olması) şaşırtıcı değil it's little wonder (that)... expr.
işte bu şaşırtıcı bir olay that's one for the (record) book expr.
işte bu şaşırtıcı bir olay that's one for the (record) books expr.
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri that's rich [uk] expr.
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri! that's rich! expr.
çok şaşırtıcı how about that, then exclam.
çok şaşırtıcı/ilginç değil mi? how about that? exclam.
aman ne şaşırtıcı surprise, surprise exclam.
Idioms
şaşırtıcı/garip olay a rum go [dated] [uk] n.
şaşırtıcı bir haber a hell of a note n.
şaşırtıcı bir haber a surprising news n.
şaşırtıcı bir haber a shocking news n.
şaşırtıcı sır skeleton in the closet n.
şaşırtıcı sır skeletons in the closet n.
şaşırtıcı bir gelişme/olay a turn-up for the books n.
şaşırtıcı şey eighth wonder n.
şaşırtıcı olay eighth wonder n.
çok şaşırtıcı kimse a piece of work [us] n.
şaşırtıcı bir gelişme/olay a turn-up for the book n.
şaşırtıcı bir sürat leaps and bounds n.
hepsinden daha inanılmaz/şaşırtıcı olmak tear the rag off the bush [old-fashioned] v.
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak come from left field [us] v.
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak come out of left field [us] v.
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak davranmak be as nice as pie v.
(birine) şaşırtıcı bir soru sormak, bilgi vermek throw (someone) a googly [uk] v.
birine şaşırtıcı sırlar vermek give someone an earful v.
şaşırtıcı bir şekilde odağını değiştirmek jump the rails v.
sarsıcı/şaşırtıcı şeyler yaşayacağı kesin olmak be in for a shock v.
sarsıcı/şaşırtıcı şeyler yaşayacağı kesin olmak be in for a surprise v.
hiç şaşırtıcı olmamak be par for the course v.
hiç şaşırtıcı olmamak be (about) par for the course v.
şaşırtıcı hikayeler anlatmak beat banagher [obsolete] v.
şaşırtıcı şekilde gelişmek/ilerlemek buck the trend v.
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye yer vermek jump the shark v.
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye baş vurmak jump the shark v.
(birine) şaşırtıcı sırlar vermek give (one) an earful v.
(bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek look suspiciously like (something) v.
(bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek look/sound suspiciously like something v.
şaşırtıcı hair raising adj.
şaşırtıcı eye-brow raising adj.
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak nice as pie adj.
şaşırtıcı biçimde as if by magic adv.
şaşırtıcı bir süratle leaps and bounds adv.
şaşırtıcı değişiklikler twists and turns expr.
şaşırtıcı bir şekilde oddly enough expr.
şaşırtıcı değil (it's) little wonder expr.
(birinin) ... yapması şaşırtıcı/sürpriz olmaz/beni şaşırtmaz wouldn’t put it past someone (to do something) expr.
şaşırtıcı bir yerden from left field expr.
şaşırtıcı bir süratle by/in leaps and bounds expr.
şaşırtıcı olarak for a wonder expr.
işte bu şaşırtıcı there's one for (record) the book [us] expr.
işte bu şaşırtıcı there's one for (record) the books [us] expr.
Speaking
çok şaşırtıcı how about that? expr.
işte bu şaşırtıcı! that's one for the books! expr.
işte bu şaşırtıcı! there's a turn-up for the books! expr.
işte bu şaşırtıcı! there's one for the books! expr.
işte bu şaşırtıcı! that's a turn-up for the books! expr.
şaşırtıcı it is incredible expr.
Textile
kontrast/şaşırtıcı renkleri olan (giysi) thunder-and-lightning adj.
Food Engineering
şaşırtıcı baffle n.
Military
şaşırtıcı füze diversionary missile n.
Theatre
şaşırtıcı ve gösterişli prodüksiyonların olduğu tiyatro event theatre n.
Archaic
şaşırtıcı amazeful adj.
şaşırtıcı mazeful adj.
şaşırtıcı bir şekilde wonder adv.
şaşırtıcı bir şekilde strangely adv.
Slang
ani ve şaşırtıcı değişim the old switcheroo n.
şaşırtıcı derecede başarılı, çekici vb. kimse veya şey wow n.
şaşırtıcı şekilde sırayla artma ve düşme dipsy doodle n.
şaşırtıcı şekilde sırayla artma ve düşme dipsy doo n.
olabilecek en şaşırtıcı şey olarak görülmek take the biscuit v.
şaşırtıcı hellacious adj.
şaşırtıcı ve ani sesi, eylemi veya olayı belirtmek için kullanılan bir ünlem whammo interj.
şaşırtıcı va-va-voom expr.
(bu) şaşırtıcı bir haber (that's) a hell of a note expr.