|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
şaşırtıcı |
surprising s.
|
|
That's not surprising.
O şaşırtıcı değil.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
şaşırtıcı |
amazing s.
|
|
In reality, it is amazing that they do not react more strongly than they in fact do.
Gerçekte gösterdiklerinden daha güçlü tepki vermemeleri şaşırtıcıdır.
More Sentences
|
General |
|
3 |
Genel |
inanmak (şaşırtıcı bir olaya) |
get over f.
|
|
I still can't get over the fact that you got fired!
Hâlâ kovulduğuna inanamıyorum!
More Sentences
|
4 |
Genel |
şaşırtıcı |
striking s.
|
|
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
More Sentences
|
5 |
Genel |
şaşırtıcı |
staggering s.
|
|
That is quite a staggering amount across the European Union every year.
Bu, her yıl Avrupa Birliği genelinde oldukça şaşırtıcı bir miktardır.
More Sentences
|
6 |
Genel |
şaşırtıcı |
perplexing s.
|
|
It is perplexing that no greater attempts have been made at Member State level to spend the money available.
Mevcut paranın harcanması için Üye Devlet düzeyinde daha fazla girişimde bulunulmamış olması şaşırtıcıdır.
More Sentences
|
7 |
Genel |
şaşırtıcı |
amazing s.
|
|
It is amazing that the Commission has seen fit to accept it in its current form.
Komisyonun bunu mevcut haliyle kabul etmeyi uygun görmesi şaşırtıcıdır.
More Sentences
|
8 |
Genel |
şaşırtıcı |
confusing s.
|
|
It would be confusing.
O şaşırtıcı olurdu.
More Sentences
|
9 |
Genel |
şaşırtıcı |
confused s.
|
|
His words confused me.
Onun sözleri beni şaşırttı.
More Sentences
|
10 |
Genel |
şaşırtıcı |
puzzling s.
|
|
I shall confine myself quickly to two puzzling facts.
Kendimi hızlıca iki şaşırtıcı gerçekle sınırlayacağım.
More Sentences
|
11 |
Genel |
şaşırtıcı |
shocking s.
|
|
In this respect, we find it extremely shocking that companies can make a profit from free blood donations.
Bu bağlamda şirketlerin ücretsiz kan bağışlarından kar elde edebilmelerini son derece şaşırtıcı buluyoruz.
More Sentences
|
12 |
Genel |
şaşırtıcı |
astounding s.
|
|
Quite a few politicians have made astounding statements.
Birkaç politikacı şaşırtıcı açıklamalarda bulundu.
More Sentences
|
13 |
Genel |
şaşırtıcı |
baffling s.
|
|
Firstly, I find the whole anti-road sentiment of this report baffling in the extreme.
Öncelikle, bu raporda yer alan karayolu karşıtı düşünceleri son derece şaşırtıcı buluyorum.
More Sentences
|
14 |
Genel |
şaşırtıcı |
incredible s.
|
|
A good example of this is the incredible popularity of the belief in catastrophic "earth changes".
Bunun iyi bir örneği de dehşet verici "dünyevi değişimler"e olan şaşırtıcı yaygınlıktaki inanç.
More Sentences
|
15 |
Genel |
şaşırtıcı |
startling s.
|
|
Doctors have discovered some startling facts.
Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekler keşfetti.
More Sentences
|
16 |
Genel |
şaşırtıcı |
astonishing s.
|
|
The most astonishing statement came in fact from the finance ministers.
Aslında en şaşırtıcı açıklama maliye bakanlarından geldi.
More Sentences
|
17 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
stunningly zf.
|
|
She was stunningly beautiful.
O şaşırtıcı bir şekilde güzeldi.
More Sentences
|
18 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
surprisingly zf.
|
|
He is rather surprisingly in his house near Malaga in Spain.
İspanya'da Malaga yakınlarındaki evinde oldukça şaşırtıcı bir şekilde.
More Sentences
|
19 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
amazingly zf.
|
|
Amazingly the leader of the opposition is now the prime minister.
Şaşırtıcı bir şekilde muhalefet lideri şu anda başbakan.
More Sentences
|
|
20 |
Genel |
şaşırtıcı bir biçimde |
surprisingly zf.
|
|
The doll was surprisingly lifelike.
Bebek şaşırtıcı bir biçimde canlı gibiydi.
More Sentences
|
21 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
surprisingly zf.
|
|
It is also rather surprisingly still enjoying an economic growth rate of 4%.
Ayrıca şaşırtıcı bir şekilde hala %4'lük bir ekonomik büyüme oranına sahip.
More Sentences
|
22 |
Genel |
şaşırtıcı biçimde |
surprisingly zf.
|
|
Tom's French was surprisingly good.
Tom'un Fransızcası şaşırtıcı biçimde iyiydi.
More Sentences
|
Colloquial |
|
23 |
Konuşma Dili |
oldukça şaşırtıcı |
pretty amazing s.
|
|
It was a pretty amazing experience.
O oldukça şaşırtıcı bir deneyimdi.
More Sentences
|
24 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı değil |
(it's) no wonder expr.
|
|
It is no wonder that most parents are opposed to the legalisation of cannabis.
Ebeveynlerin çoğunun esrarın yasallaşmasına karşı çıkması şaşırtıcı değildir.
More Sentences
|
25 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı değil |
(it's) no wonder expr.
|
|
It is no wonder, then, that it arouses political opposition.
O halde bunun siyasi muhalefet uyandırması şaşırtıcı değil.
More Sentences
|
26 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı şekilde |
as it happens expr.
|
|
Secondly, as it happens, the WTO disputes settlement procedure is still in its infancy.
İkinci olarak, DTÖ anlaşmazlıkların çözümü prosedürü, şaşırtıcı şekilde, henüz emekleme aşamasındadır.
More Sentences
|
Speaking |
|
27 |
Konuşma |
ne kadar şaşırtıcı! |
how amazing! expr.
|
|
How amazing that your mother speaks six languages!
Annenin altı dil konuşması ne kadar şaşırtıcı!
More Sentences
|
General |
|
28 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
twister i.
|
|
29 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
puzzlement i.
|
|
30 |
Genel |
şaşırtıcı bir şey |
a new one on me i.
|
|
31 |
Genel |
şaşırtıcı kimse |
corker i.
|
|
32 |
Genel |
şaşırtıcı soru |
loaded question i.
|
|
33 |
Genel |
şaşırtıcı soru |
poser i.
|
|
34 |
Genel |
şaşırtıcı (durum) |
eye-opener i.
|
|
35 |
Genel |
şaşırtıcı (haber) |
eye-opener i.
|
|
36 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
mind-bender i.
|
|
37 |
Genel |
şaşırtıcı benzerlik |
striking resemblance i.
|
|
38 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
zinger i.
|
|
39 |
Genel |
şaşırtıcı şeyleri keşfetme/merak duygusu |
sense of wonder i.
|
|
|
40 |
Genel |
ani ve şaşırtıcı değişim |
switcheroo i.
|
|
41 |
Genel |
şaşırtıcı tarih |
amazing history i.
|
|
42 |
Genel |
şaşırtıcı fazlalık |
embarras de richesses i.
|
|
43 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
thunderbolt i.
|
|
44 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
thunderclap i.
|
|
45 |
Genel |
şaşırtıcı soru |
twister i.
|
|
46 |
Genel |
şaşırtıcı kimse |
unco i.
|
|
47 |
Genel |
şaşırtıcı haber |
unco i.
|
|
48 |
Genel |
şaşırtıcı bolluk |
embarras de richesses i.
|
|
49 |
Genel |
şaşırtıcı haber |
zinger i.
|
|
50 |
Genel |
tuhaf, şaşırtıcı ve yabancı olan çeşitli kişi veya objelerden oluşan grup veya derleme |
menagerie i.
|
|
51 |
Genel |
şaşırtıcı zorluk |
booby trap i.
|
|
52 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
mindblower i.
|
|
53 |
Genel |
aniden şaşırtıcı şekilde belirme |
descent i.
|
|
54 |
Genel |
şaşırtıcı olay |
coup de foudre i.
|
|
55 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
puzzler i.
|
|
56 |
Genel |
şaşırtıcı olay |
start i.
|
|
57 |
Genel |
şaşırtıcı olay |
surprisal [obsolete] i.
|
|
58 |
Genel |
şaşırtıcı şey |
surprise party i.
|
|
59 |
Genel |
şaşırtıcı |
nonplusing f.
|
|
60 |
Genel |
şaşırtıcı bulmak |
find something surprising f.
|
|
61 |
Genel |
şaşırtıcı derecede benzemek |
bear a striking resemblance to f.
|
|
62 |
Genel |
şaşırtıcı |
nonplussing f.
|
|
63 |
Genel |
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak |
bloom f.
|
|
64 |
Genel |
şaşırtıcı veya heyecanlı bir ziyarette bulunmak |
descend f.
|
|
65 |
Genel |
şaşırtıcı |
enigmata s.
|
|
66 |
Genel |
şaşırtıcı |
stumping s.
|
|
67 |
Genel |
şaşırtıcı |
spectacular s.
|
|
68 |
Genel |
çok şaşırtıcı |
startling s.
|
|
69 |
Genel |
şaşırtıcı |
confounding s.
|
|
70 |
Genel |
şaşırtıcı |
rum s.
|
|
71 |
Genel |
şaşırtıcı |
dumbfounding s.
|
|
72 |
Genel |
şaşırtıcı |
bewildering s.
|
|
73 |
Genel |
şaşırtıcı |
spiny s.
|
|
74 |
Genel |
şaşırtıcı |
mindbending s.
|
|
75 |
Genel |
şaşırtıcı |
twisty s.
|
|
76 |
Genel |
şaşırtıcı |
distractive s.
|
|
77 |
Genel |
şaşırtıcı |
disconcerting s.
|
|
78 |
Genel |
aşırı şaşırtıcı |
astounding s.
|
|
79 |
Genel |
şaşırtıcı olmayan |
nonstriking s.
|
|
|
80 |
Genel |
şaşırtıcı |
intriguing s.
|
|
81 |
Genel |
şaşırtıcı |
unaccountable s.
|
|
82 |
Genel |
şaşırtıcı |
unbelievable s.
|
|
83 |
Genel |
şaşırtıcı |
dazzling s.
|
|
84 |
Genel |
şaşırtıcı |
eye-opening s.
|
|
85 |
Genel |
şaşırtıcı |
quite a sight s.
|
|
86 |
Genel |
şaşırtıcı |
riddling s.
|
|
87 |
Genel |
şaşırtıcı |
remarkable s.
|
|
88 |
Genel |
şaşırtıcı |
unexpectant s.
|
|
89 |
Genel |
şaşırtıcı |
épatant s.
|
|
90 |
Genel |
şaşırtıcı olmayan |
unmiraculous s.
|
|
91 |
Genel |
şaşırtıcı olmayan |
unstartling s.
|
|
92 |
Genel |
şaşırtıcı olmayan |
unsurprising s.
|
|
93 |
Genel |
şaşırtıcı |
hair-raising s.
|
|
94 |
Genel |
şaşırtıcı |
queer s.
|
|
95 |
Genel |
şaşırtıcı |
whapping s.
|
|
96 |
Genel |
ne kadar şaşırtıcı |
what s.
|
|
97 |
Genel |
ne kadar şaşırtıcı |
what s.
|
|
98 |
Genel |
tasarım, işlev veya uygulama açısından şaşırtıcı derecede muhteşem olan |
wizardly s.
|
|
99 |
Genel |
şaşırtıcı |
wondred s.
|
|
100 |
Genel |
şaşırtıcı |
happening s.
|
|
101 |
Genel |
şaşırtıcı |
horrifying s.
|
|
102 |
Genel |
şaşırtıcı |
rich s.
|
|
103 |
Genel |
şaşırtıcı |
odd s.
|
|
104 |
Genel |
şaşırtıcı |
colossal s.
|
|
105 |
Genel |
yön şaşırtıcı |
disorientating s.
|
|
106 |
Genel |
şaşırtıcı |
crabby [obsolete] s.
|
|
107 |
Genel |
şaşırtıcı |
fearful s.
|
|
108 |
Genel |
şaşırtıcı |
phantastic s.
|
|
109 |
Genel |
şaşırtıcı |
phantastical s.
|
|
110 |
Genel |
şaşırtıcı |
precipitant s.
|
|
111 |
Genel |
şaşırtıcı bir biçimde |
startlingly zf.
|
|
112 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
flummoxedly zf.
|
|
113 |
Genel |
şaşırtıcı derecede |
impressively zf.
|
|
114 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
disconcertingly zf.
|
|
115 |
Genel |
şaşırtıcı şekilde |
enigmatically zf.
|
|
116 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
distractingly zf.
|
|
117 |
Genel |
şaşırtıcı bir biçimde |
strikingly zf.
|
|
118 |
Genel |
şaşırtıcı bir süratle |
by leaps and bounds zf.
|
|
119 |
Genel |
aşırı şaşırtıcı bir şekilde |
astoundingly zf.
|
|
120 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
bewilderingly zf.
|
|
121 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
witheringly zf.
|
|
122 |
Genel |
şaşırtıcı bir biçimde |
scandalously zf.
|
|
123 |
Genel |
şaşırtıcı olarak |
disconcertingly zf.
|
|
124 |
Genel |
şaşırtıcı derecede |
smashingly zf.
|
|
125 |
Genel |
şaşırtıcı biçimde |
phenomenally zf.
|
|
126 |
Genel |
daha da şaşırtıcı olan |
more surprisingly zf.
|
|
127 |
Genel |
daha da şaşırtıcı olarak |
more surprisingly zf.
|
|
128 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
bafflingly zf.
|
|
129 |
Genel |
çok şaşırtıcı şekilde |
shockingly zf.
|
|
130 |
Genel |
şaşırtıcı derecede |
imposingly zf.
|
|
131 |
Genel |
şaşırtıcı bir şekilde |
strange zf.
|
|
132 |
Genel |
ani ve şaşırtıcı bir eylemi, değişimi, farkındalığı belirtmek için kullanılan bir ünlem |
whammo ünl.
|
|
Phrasals |
|
133 |
Öbek Fiiller |
şaşırtıcı düzeyde iyileşmek |
turn around f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
biri hakkında şaşırtıcı bir şey keşfetmek |
find someone out f.
|
|
Phrases |
|
135 |
İfadeler |
şaşırtıcı şekilde |
funnily enough zf.
|
|
136 |
İfadeler |
şaşırtıcı ve etkileyici (ironik bir şekilde kullanılır) |
no less expr.
|
|
137 |
İfadeler |
şaşırtıcı gelmemek |
make it no surprise expr.
|
|
138 |
İfadeler |
yeterince şaşırtıcı |
surprisingly enough expr.
|
|
139 |
İfadeler |
şaşırtıcı olmayan bir şekilde |
in the ordinary way expr.
|
|
140 |
İfadeler |
çarpıcı/şaşırtıcı |
to shout about expr.
|
|
Colloquial |
|
141 |
Konuşma Dili |
can alıcı/şaşırtıcı nokta |
button i.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
pek şaşırtıcı olmayan bir olay |
standard fare i.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
sürpriz, şaşırtıcı şey |
curve ball i.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı şey |
eyepopper i.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı şey |
eye-popper i.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
sürpriz, şaşırtıcı şey |
curveball i.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı bir haber |
hell of a note i.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı bir şey yapmak |
punt f.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı olmak |
beat all f.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
çarpıcı/şaşırtıcı bir şey olmak |
be something to shout about f.
|
|
151 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı/ilginç değil mi? |
can you beat it/that? expr.
|
|
152 |
Konuşma Dili |
işin daha da şaşırtıcı yanı |
all the more amazing expr.
|
|
153 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı değil |
(it's) small wonder expr.
|
|
154 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı değil |
(it's) small wonder expr.
|
|
155 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı şekilde |
as it just so happens expr.
|
|
156 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı şekilde |
as it so happens expr.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde |
as it turned out expr.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde |
as things turned out expr.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
… (olması) şaşırtıcı değil |
it's no wonder (that)... expr.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
… (olması) şaşırtıcı değil |
it's small wonder (that)... expr.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
… (olması) şaşırtıcı değil |
it's little wonder (that)... expr.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
işte bu şaşırtıcı bir olay |
that's one for the (record) book expr.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
işte bu şaşırtıcı bir olay |
that's one for the (record) books expr.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri |
that's rich [uk] expr.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri! |
that's rich! expr.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
çok şaşırtıcı |
how about that, then exclam.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
çok şaşırtıcı/ilginç değil mi? |
how about that? exclam.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
aman ne şaşırtıcı |
surprise, surprise exclam.
|
|
Idioms |
|
169 |
Deyim |
şaşırtıcı/garip olay |
a rum go [dated] [uk] i.
|
|
170 |
Deyim |
şaşırtıcı bir haber |
a hell of a note i.
|
|
171 |
Deyim |
şaşırtıcı bir haber |
a surprising news i.
|
|
172 |
Deyim |
şaşırtıcı bir haber |
a shocking news i.
|
|
173 |
Deyim |
şaşırtıcı sır |
skeleton in the closet i.
|
|
174 |
Deyim |
şaşırtıcı sır |
skeletons in the closet i.
|
|
175 |
Deyim |
şaşırtıcı bir gelişme/olay |
a turn-up for the books i.
|
|
176 |
Deyim |
şaşırtıcı şey |
eighth wonder i.
|
|
177 |
Deyim |
şaşırtıcı olay |
eighth wonder i.
|
|
178 |
Deyim |
çok şaşırtıcı kimse |
a piece of work [us] i.
|
|
179 |
Deyim |
şaşırtıcı bir gelişme/olay |
a turn-up for the book i.
|
|
180 |
Deyim |
şaşırtıcı bir sürat |
leaps and bounds i.
|
|
181 |
Deyim |
hepsinden daha inanılmaz/şaşırtıcı olmak |
tear the rag off the bush [old-fashioned] f.
|
|
182 |
Deyim |
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak |
come from left field [us] f.
|
|
183 |
Deyim |
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak |
come out of left field [us] f.
|
|
184 |
Deyim |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak davranmak |
be as nice as pie f.
|
|
185 |
Deyim |
(birine) şaşırtıcı bir soru sormak, bilgi vermek |
throw (someone) a googly [uk] f.
|
|
186 |
Deyim |
birine şaşırtıcı sırlar vermek |
give someone an earful f.
|
|
187 |
Deyim |
şaşırtıcı bir şekilde odağını değiştirmek |
jump the rails f.
|
|
188 |
Deyim |
sarsıcı/şaşırtıcı şeyler yaşayacağı kesin olmak |
be in for a shock f.
|
|
189 |
Deyim |
sarsıcı/şaşırtıcı şeyler yaşayacağı kesin olmak |
be in for a surprise f.
|
|
190 |
Deyim |
hiç şaşırtıcı olmamak |
be par for the course f.
|
|
191 |
Deyim |
hiç şaşırtıcı olmamak |
be (about) par for the course f.
|
|
192 |
Deyim |
şaşırtıcı hikayeler anlatmak |
beat banagher [obsolete] f.
|
|
193 |
Deyim |
şaşırtıcı şekilde gelişmek/ilerlemek |
buck the trend f.
|
|
194 |
Deyim |
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye yer vermek |
jump the shark f.
|
|
195 |
Deyim |
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye baş vurmak |
jump the shark f.
|
|
196 |
Deyim |
(birine) şaşırtıcı sırlar vermek |
give (one) an earful f.
|
|
197 |
Deyim |
(bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek |
look suspiciously like (something) f.
|
|
198 |
Deyim |
(bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek |
look/sound suspiciously like something f.
|
|
199 |
Deyim |
şaşırtıcı |
hair raising s.
|
|
200 |
Deyim |
şaşırtıcı |
eye-brow raising s.
|
|
201 |
Deyim |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak |
nice as pie s.
|
|
202 |
Deyim |
şaşırtıcı biçimde |
as if by magic zf.
|
|
203 |
Deyim |
şaşırtıcı bir süratle |
leaps and bounds zf.
|
|
204 |
Deyim |
şaşırtıcı değişiklikler |
twists and turns expr.
|
|
205 |
Deyim |
şaşırtıcı bir şekilde |
oddly enough expr.
|
|
206 |
Deyim |
şaşırtıcı değil |
(it's) little wonder expr.
|
|
207 |
Deyim |
(birinin) ... yapması şaşırtıcı/sürpriz olmaz/beni şaşırtmaz |
wouldn’t put it past someone (to do something) expr.
|
|
208 |
Deyim |
şaşırtıcı bir yerden |
from left field expr.
|
|
209 |
Deyim |
şaşırtıcı bir süratle |
by/in leaps and bounds expr.
|
|
210 |
Deyim |
şaşırtıcı olarak |
for a wonder expr.
|
|
211 |
Deyim |
işte bu şaşırtıcı |
there's one for (record) the book [us] expr.
|
|
212 |
Deyim |
işte bu şaşırtıcı |
there's one for (record) the books [us] expr.
|
|
Speaking |
|
213 |
Konuşma |
çok şaşırtıcı |
how about that? expr.
|
|
214 |
Konuşma |
işte bu şaşırtıcı! |
that's one for the books! expr.
|
|
215 |
Konuşma |
işte bu şaşırtıcı! |
there's a turn-up for the books! expr.
|
|
216 |
Konuşma |
işte bu şaşırtıcı! |
there's one for the books! expr.
|
|
217 |
Konuşma |
işte bu şaşırtıcı! |
that's a turn-up for the books! expr.
|
|
218 |
Konuşma |
şaşırtıcı |
it is incredible expr.
|
|
Textile |
|
219 |
Tekstil |
kontrast/şaşırtıcı renkleri olan (giysi) |
thunder-and-lightning s.
|
|
Food Engineering |
|
220 |
Gıda |
şaşırtıcı |
baffle i.
|
|
Military |
|
221 |
Askeri |
şaşırtıcı füze |
diversionary missile i.
|
|
Theatre |
|
222 |
Tiyatro |
şaşırtıcı ve gösterişli prodüksiyonların olduğu tiyatro |
event theatre i.
|
|
Archaic |
|
223 |
Eski Kullanım |
şaşırtıcı |
amazeful s.
|
|
224 |
Eski Kullanım |
şaşırtıcı |
mazeful s.
|
|
225 |
Eski Kullanım |
şaşırtıcı bir şekilde |
wonder zf.
|
|
226 |
Eski Kullanım |
şaşırtıcı bir şekilde |
strangely zf.
|
|
Slang |
|
227 |
Argo |
ani ve şaşırtıcı değişim |
the old switcheroo i.
|
|
228 |
Argo |
şaşırtıcı derecede başarılı, çekici vb. kimse veya şey |
wow i.
|
|
229 |
Argo |
şaşırtıcı şekilde sırayla artma ve düşme |
dipsy doodle i.
|
|
230 |
Argo |
şaşırtıcı şekilde sırayla artma ve düşme |
dipsy doo i.
|
|
231 |
Argo |
olabilecek en şaşırtıcı şey olarak görülmek |
take the biscuit f.
|
|
232 |
Argo |
şaşırtıcı |
hellacious s.
|
|
233 |
Argo |
şaşırtıcı ve ani sesi, eylemi veya olayı belirtmek için kullanılan bir ünlem |
whammo ünl.
|
|
234 |
Argo |
şaşırtıcı |
va-va-voom expr.
|
|
235 |
Argo |
(bu) şaşırtıcı bir haber |
(that's) a hell of a note expr.
|
|